07.08.2008, 22:22 | #51 |
Tecrübeli Yiğido
4Eylul Şuan
Son Aktivite: 04.11.2009 22:33
Üyelik Tarihi: 21.07.2008
Mesajlar: 319
Tecrübe Puanı: 636
|
Bez Parçası
İskilipli Atıf Hoca´nın İstiklal Mahkemesi´nde yargılanırken savcının, dini kıyafetlerden bez parçası" diye bahsetmesi üzerine Atıf Hoca´nın hiddetli bir şekilde duvarda asılı olan bayrağı gösterip :
"İşte o da bez, hadi indirip yırtsana" diye haykırdığını..
__________________
Günestir düşen turuncusunda, menekşeler sunarım gece
Artık hiç dönülmeyecek yerdeki o Sevgili'ye |
07.08.2008, 22:23 | #52 |
Tecrübeli Yiğido
4Eylul Şuan
Son Aktivite: 04.11.2009 22:33
Üyelik Tarihi: 21.07.2008
Mesajlar: 319
Tecrübe Puanı: 636
|
Akif´i Büyük Yapan Meziyet
Vatan şairimiz Mehmet Akif Ersoy´un, İstiklal Marşı müsabakasındaki birinciliğinden dolayı kendisine zorla verilen 500 lirayı, fakr u zaruret içinde olmasına rağmen, fakir kadın ve çocuklara bir maişet temin etmek üzere kurulmuş olan "Darü´l_Mesai"ye bağışladığını...
Halbuki İstiklal Marşı kabul edildiğinde, Mehmet Akif´in cebinde Zonguldak milletvekili Hayri Bey´den borç aldığı iki lirasının olduğunu ve milli marş için 500 lira teklif edildiği günler de 140 lira ile Ankara´da bir çiftlik alınabildiğini... Paltosu dahi olmadığı için kışın bile ceketle dolaşan bu idealist şairin, çok soğuk günlerde ise, arkadaşı Baytar Şefik Kolaylı´dan muşambasını ödünç olarak giydiğini... Baytar Şefik´in bir gün: "Akif Bey, hiç olmazsa kendine bir palto alsaydın" demesi üzerine, ona darılıp iki ay konuşmadığını... Burdur Meb´us´u olarak I. Millet Meclisi´ne seçildiğinde ailesine: "Biz bu maaşı hak etmiyoruz ya... Ama, pek hak etmiyoruz da denemez. Elimizden geldiği kadar nihai zafer için çalışıyoruz." dediğini..
__________________
Günestir düşen turuncusunda, menekşeler sunarım gece
Artık hiç dönülmeyecek yerdeki o Sevgili'ye |
07.08.2008, 22:26 | #53 |
Tecrübeli Yiğido
4Eylul Şuan
Son Aktivite: 04.11.2009 22:33
Üyelik Tarihi: 21.07.2008
Mesajlar: 319
Tecrübe Puanı: 636
|
Orta Çağ´da Temizlik Farkı
Orta çağda Müslümanların yaşayışları üzerine yapılan bir araştırmada,İslam dünyasındaki kimya sanayii anlatılırken:
"... Sabuncular loncası, en önemli loncalardan biriydi. Çünkü Orta Çağ Müslümanları her gün yıkanırlardı ve çamaşırları da sarıkları da her zaman bembeyazdı. Bu bakımdan onlar o çağın diğer ülke insanlarından ayrılırlardı. 1600 yıllarına doğru İspanya´da Engizisyon Mahkemeleri Müslüman İspanyollarla Hristiyan İspanyolları temizliklerine bakarak ayırt ediyordu..." diye yazdığını...
__________________
Günestir düşen turuncusunda, menekşeler sunarım gece
Artık hiç dönülmeyecek yerdeki o Sevgili'ye |
07.08.2008, 22:27 | #54 |
Tecrübeli Yiğido
4Eylul Şuan
Son Aktivite: 04.11.2009 22:33
Üyelik Tarihi: 21.07.2008
Mesajlar: 319
Tecrübe Puanı: 636
|
Adalet Kavramının Şümulü
Osmanlı Devleti´nde adalet kavramının; milliyet, cins, zümre yahut din farklarını aşan çok şümullü bir değer ifade ettiğini...
Bu adaletin sadece insanlara has değil, kurda, kuşa, toprağa ve suya şamil bulunduğunu ve bu yüzden Osmanlı kanunnamelerinde: "... ve ayağı yaramaz beygiri işletmeyeler. At, katır ve eşek ayağını gözedeler ve semerin göreler ve ağır yük urmayalar, zira dilsüz canavardurlar, her kangısında eksük bulunur ise sahibine tamam itdüre, eslemeyanı tamam gereği gibi hakkından geline ve hammallar ağır yük urmayalar, mütearef (örf) üzere ola..." diye hükümler konularak bu meselenin beygirin sakat ayağından eşeğin semerine kadar gözden uzak tutulmadığını...
__________________
Günestir düşen turuncusunda, menekşeler sunarım gece
Artık hiç dönülmeyecek yerdeki o Sevgili'ye |
07.08.2008, 22:28 | #55 |
Tecrübeli Yiğido
4Eylul Şuan
Son Aktivite: 04.11.2009 22:33
Üyelik Tarihi: 21.07.2008
Mesajlar: 319
Tecrübe Puanı: 636
|
Hacizli Cenaze
Son Osmanlı Padişahı Sultan VI. Mehmed Vahdeddin Han´a, "Altıncı Mehmed" sözündeki "Altıncı" kelimesinden kinaye olarak "Altın seven adam" manası çıkartılarak ithamlarda bulunulduğu...
Halbuki Sultan Vahdeddin Han´ın, hayatının tehlikeye girmesinden dolayı memleketinden ayrılmak zorunda kaldığında şahsi mirası mahiyetinde babasından intikal eden bütün serveti beraberinde götürme imkanı varken, dasitani bir namusluluk örneği göstererek bu serveti Hazine-i Hümayun´a gönderdiğini... İtalya´da geçirdiği fakr u zururet içindeki bir hayattan sonra 1926 yılında San Remo´da vefat ettiği zaman 120.000 lira borcu kaldığı için alacaklıları tarafından tabutuna haciz konuduğunu... Tahnit edilmiş cesedinin, kızı Sabiha Sultan´ın bu parayı bin bir güçlükle temin etmesinden sonra Şam´a naklolunarak Yavuz Sultan Selim Camii avlusuna defnedildiğini...
__________________
Günestir düşen turuncusunda, menekşeler sunarım gece
Artık hiç dönülmeyecek yerdeki o Sevgili'ye |
07.08.2008, 22:29 | #56 |
Tecrübeli Yiğido
4Eylul Şuan
Son Aktivite: 04.11.2009 22:33
Üyelik Tarihi: 21.07.2008
Mesajlar: 319
Tecrübe Puanı: 636
|
Milletin Sigorta Lambası
Tarihçi Reşat Ekrem Koçu´nun, Sultan Vahideddin´in kaderi ile ilgili oldukça orijinal bir değerlendirmesinde:
"Mazileri çok temiz olan ve memleketleri felaket girdabına düştükten sonra iş başına geçen, ağır mesuliyetler yüklenen, yenik milletleri daha fazla çiğnetmemek için nefret edilen galip düşmanlara dostane el uzatmak durumunda kalan o kara bahtlı insanlar, milletlerin tarihlerinde sigorta lambalarına benzerler. Kendilerinin yanması büyük tesislerin kurtulmasını temin eder" diye yazdığını...
__________________
Günestir düşen turuncusunda, menekşeler sunarım gece
Artık hiç dönülmeyecek yerdeki o Sevgili'ye |
07.08.2008, 22:30 | #57 |
Tecrübeli Yiğido
4Eylul Şuan
Son Aktivite: 04.11.2009 22:33
Üyelik Tarihi: 21.07.2008
Mesajlar: 319
Tecrübe Puanı: 636
|
İttihatçıların Akılsızlığı
Sultan II. Abdülhamid´in dahice bir politika güderek, her hangi bir isyan çıkartmalarını önlemek için Arabistan´ın Hicaz ileri gelenlerini, Şura-yı Devlet üyesi olarak İstanbul´da tuttuğunu...
Bunlardan Şerif Hüseyin´in, Mekke´ye emir olmak isteğini defaatla reddetmesine karşılık Ulu Hakan´ın tahttan indirilmesiyle birlikte İttihat ve Terakki yönetiminin, Şerif Hüseyin´in bu isteğini yerine getirerek onu emir olarak tayin ettiğini ve hemen ardından da Şerif´in Osmanlı´ya karsı isyan bayrağını açtığını... Çok sonraları İngiliz Başvekil Lloyd George´un Avam Kamarası´nda: "Şerif Hüseyin Mekke emiri olduktan sonra kendisi ile Arap milliyetçiliği ve isyan konusunda anlaştık. Bu isyana karşı ayda 40 bin altın vermiştik" dediğini...
__________________
Günestir düşen turuncusunda, menekşeler sunarım gece
Artık hiç dönülmeyecek yerdeki o Sevgili'ye |
07.08.2008, 22:31 | #58 |
Tecrübeli Yiğido
4Eylul Şuan
Son Aktivite: 04.11.2009 22:33
Üyelik Tarihi: 21.07.2008
Mesajlar: 319
Tecrübe Puanı: 636
|
Acı Hatıralar
İtalyanların Libya´yı bizden koparmak için Avrupalı müttefikleriyle siyasi alanda anlaştıktan sonra, bize karşı açacakları savaşın (Trablusgarp Savaşı) masraflarını karşılayacak yeterli hazinelerinin olmadığını...
Buna karşılık Düyun-u Umumiye´ye başvurarak, bu savaşın masraflarını karşılamak için Anadolu´dan toplanan birikmiş paradan beş milyon altın lira çektiklerini ve bu bizim paramızla sağladıkları imkanlarla bizim toprağımız olan Libya´yı istilaya başladıklarını...
__________________
Günestir düşen turuncusunda, menekşeler sunarım gece
Artık hiç dönülmeyecek yerdeki o Sevgili'ye |
07.08.2008, 22:32 | #59 |
Tecrübeli Yiğido
4Eylul Şuan
Son Aktivite: 04.11.2009 22:33
Üyelik Tarihi: 21.07.2008
Mesajlar: 319
Tecrübe Puanı: 636
|
Lavrens´in İtirafı
Arapları aldatarak Osmanlı Devleti aleyhine kışkırtıp isyana sevkeden İngiliz casusu Lavrence´in, yardımcıları Nuri Said, Faysal ve Şerif Hüseyin ile birlikte Şam´da Türkleri katlettikten sonra: "Evet onları isyana ben kışkırtmıştım. Ama böylesine vahşice kan dökeceklerini hiç tahmin etmemiştim. Bazı mahalleleri gezerken silahsız Türk askerlerinin nasıl öldürüldüklerine bakamadım; tiksindim bu vahşetten..." diyerek itirafta bulunduğunu...
__________________
Günestir düşen turuncusunda, menekşeler sunarım gece
Artık hiç dönülmeyecek yerdeki o Sevgili'ye |
07.08.2008, 22:33 | #60 |
Tecrübeli Yiğido
4Eylul Şuan
Son Aktivite: 04.11.2009 22:33
Üyelik Tarihi: 21.07.2008
Mesajlar: 319
Tecrübe Puanı: 636
|
Vicdan Azabı
Mekke Emiri Şerif Hüseyin´in İngilizlerle anlaşarak Osmanlı´yı arkadan vurduğunu ve mükafat olarak da İngilizler tarafından Hicaz Krallığı´na getirildiğini...
Daha sonra Vehhabiler tarafından al aşağı edilerek İngilizlerin himayesinde Kıbrıs´a yerleştirildiğini ve hastalandığında da oğlu tarafından Amman´a getirildiğini... Ve günün birinde adet vechile saray bandosunun bahçede konser verirken "İzmir Marşı"nı çalması üzerine, oğlunun babasının üzülmemesi için pencereleri kapattırmak isterken baba oldukça ibretli bir şekilde: "Evlat, neden o pencereyi kapıyorsun? Ben velinimetine ihanet etmiş asi bir kulum, günahım büyüktür. Kral olacağımı düşündüm. Allah beni sürgünlüğe düşürdü. Hastayım diye kapatıyorsun. Bırak pencereyi aç, şu marşı dinleyeyim. Duyduğum vicdan azabının şiddeti, o eski hatıraların canlanması ile büsbütün artsın; bu dünyada çektiğim ızdıraptan vicdan azabıyla büsbütün ağırlaşsın, ta ki Cenab-ı Hakk bu günahkar kulunu dünyada affederek, ahirette hesap gününde cezadan korusun"dediğini...
__________________
Günestir düşen turuncusunda, menekşeler sunarım gece
Artık hiç dönülmeyecek yerdeki o Sevgili'ye |
Konuyu Toplam 3 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 3 Misafir) | |
|
|