|
SİTE ANA SAYFA | Galeri | Kayıt ol | Yardım | Ajanda | Oyunlar | Arama | Bugünki Mesajlar | Forumlar? Okundu Kabul Et |
Teknoloji Haberleri Teknolojiye dair haberler burada |
|
Seçenekler | Arama | Stil |
03.08.2008, 13:29 | #1 |
Navigator
_DuMaN_58 Şuan
Son Aktivite: 04.02.2016 21:29
Tournaments Won: 3Üyelik Tarihi: 20.08.2006
Yaş: 33
Mesajlar: 9.619
Tecrübe Puanı: 10
|
Bu teknoloji nükleeri bitirir
Küresel ısınmanın getirdiği koşullar içinde alternatif enerji arayışları sürüyor. Detaylara girmeden göz atıldığında güneş enerjisi en temizi. Ancak, "photovoltaic piller"le güneş ışınlarından enerji soğurmak hayli pahalı bir yöntem. Türkiye'nin coğrafi özellikleri düşünüldüğünde elimizde iki önemli koz var. Biri neredeyse dünyanın en büyük rezervine sahip olduğumuz "bor" minerali; diğeri ise yılda 300 gün güneş gören bölgelerimiz. Bor ve bor türevleriyle ilgili sürpriz gelişmeler bu yıl başlatılan bir projeyle ABD'de yeni bir aşamaya gelmek üzere. Teknik ayrıntılara girmeden şunu söyleyebilirim ki, buluş ilginç bir bor türevinin yüksek sıcaklık ve basınç altında son derece yalıtkan "jel" haline getirilmesi tekniğine dayanıyor. Bilim dünyasında "aerojel" olarak da bilinen bu olağanüstü hafif yalıtım maddesi sayesinde güneş pili teknolojisinde devrim yaratılacak. Fakat Türkiye için ilginç olan proje halen Avustralya'da yürüyen bir buluşla ilgili. Ayrıntısına geçmeden önce hayal yeteneğinizi biraz zorlamanızı isteyeceğim: 1 kilometre boyunda ve 150 metre çapında dev bir boru düşünün. Ancak boruyu yatay değil dikey. Yani silindirik dev bir kule! Oldukça basit sayılabilecek bu teknolojiyle güneş ışınları yoluyla güçlü bir rüzgâr yaratılması amaçlanıyor. Yapay olarak oluşturulan hava akımıyla elektrik üretilecek. Kulenin tabanı geniş bir "greenhouse" (sera) gibi düşünülmüş. Yaklaşık 30 ila 40 km. karelik bir alan bu. Tatlı bir meyille kuleye bağlanıyor. İşletme prensibi anlaşılabilecek basitlikte: Sert PVC'den imal edilmiş "sera alanı"nın içinde olağanüstü ısınan hava "bir baca gibi" kuleye yöneliyor, büyük bir anafor yaratarak hızla yukarıya deviniyor. Oluşan binlerce tonluk "rüzgâr gücü" uygun noktalara yerleştirilmiş türbinleri çalıştırıyor. Yapımcısının tanımıyla "Solar Tower Technology" şimdiden ümit haline gelmiş durumda. Ölçüler bu kadar devasa boyutlarda olunca "Solar Tower"ın verimsiz ve rüzgârsız araziler üzerine kurulması da anlaşılmış oluyor. "Sera" altındaki yüksek sıcaklık "baca"ya yöneldiğinde güçlü hava akımı saatte 60 ila 70 km'lik hıza ulaşıyor. Dar çaplı bir kulenin içinde daha da yoğunlaştırılan akımın kütlesel gücü çok etkileyici... Yenilenebilir enerji konusunda sonsuz verimliliği simgeleyen projenin sahibi aslında büyük köprü ve kuleler inşa etmiş bir Alman mühendislik firması. Jörg Schlaich ve Rudolf Bergermann'ın kurduğu şirkette bu işin mucidi 74 yaşındaki Jörg Schlaich. "İngiltere Kraliyet Akademisi" üyesi de olan mucidin ilk örnek denemesi İspanya hükümeti ile yaptığı bir işbirliği sonucunda geliştirilmiş. Schlaich, yaklaşık 194 metre yüksekliğinde ve 10 metre çapındaki ilk kulesiyle İspanya'nın Manzarenes Bölgesi'nde 1982 ile 1989 yılları arasında ciddi anlamda enerji üreterek sistemin gücünü ispat etmiş. Ancak, Avustralya'daki yeni proje çok daha büyük... Hükümet bu kulelerden yapımcı şirket "EnviroMission"a 10 adet ısmarlamış. Fakat yeni hükümetin nükleer enerji konusundaki merakı bu projeyi hayli geciktirmiş. Yapımcılar boş durmayıp şimdi Çin ve ABD'yi iknaya çalışıyor. Büyük ihtimalle petrol kuyularının bolluğuyla ünlü "Teksas"a bile çok sayıda inşaat izni alınmak üzere. Her kulenin bugünkü maliyeti yaklaşık 400 milyon dolar civarında. Finansman için hisse senetleri borsaya arz edilmiş. Uygun koşullarda kredi de kullanılıyor. Yine de maliyet ve gerekli malzeme ihtiyacı hidroelektrik ve nükleer santralların altında. Projenin en fazla 10 yıl içinde amorti edileceği varsayılıyor. Sonraki 50 yıl içinde ufak bakım masrafları dışında finansman yükü getirmeyeceği düşünülüyor. Bu yeni buluş karşında "nükleerci" lobileri ise giderek zayıflıyor. Teknolojinin Türkiye açısından ilginç tarafı ise şöyle: Su kaynakları ve rüzgâr gücü sınırlı olan "Konya Ovası" gibi nem oranı düşük kuru step bölgelerine çok uygun bir proje. "Tuz Gölü" ise sığ taban yapısı ve morfolojik özellikleriyle dünyadaki en ideal yerlerden biri. Sera gazı salınımına yol açmayan bu "yeşil" teknolojide sık aralıklarla bakım zorunluluğu da yok. En az 3 adet kule için üzerinde düşünülebilecek projeyi işadamlarımızın ve Enerji Bakanlığı'nın dikkatine sunuyorum. Tıpkı buluşçu firmanın tarihi geçmişinde olduğu gibi, büyük projelerde uzmanlaşan yüklenici kurumlarımızın gerekli "know-how"ları alarak bu kuleleri rahatlıkla üretebileceğine inanıyorum. Öyle ki eldeki coğrafi imkânlarla bu maliyetler çok daha aşağılara indirilebilecektir. Tüm mesele yap işlet devret metodunu da içerecek şekilde lisans sahibi firmayla masaya oturabilmekte. |
Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | Arama |
Stil | |
|
|