|
SİTE ANA SAYFA | Galeri | Kayıt ol | Yardım | Ajanda | Oyunlar | Arama | Bugünki Mesajlar | Forumlar? Okundu Kabul Et |
Köşe Yazıları Köşe Yazarlarının Yazıları |
|
Seçenekler | Arama | Stil |
30.06.2012, 15:56 | #11 |
Usta Yiğido
KAOS Şuan
Son Aktivite: 15.06.2016 14:31
Üyelik Tarihi: 23.01.2008
Yaş: 56
Mesajlar: 926
Tecrübe Puanı: 708
|
Cevap: Yılmaz Özdil yazıları
Bu yazıyı bir başka başlık altında hariçten gazel okuyanlara atf ediyorum..
Peri masalının en güzel perisi Neslihan... Naz, Nilay, Eda Ergül, Esra, Gözde Güldeniz, Neriman Selime, Polen, Gülden Gizem, Büşra, Özge Ve, Türk Bahar’ı... * Filenin Sultanları. Tarihimizde ilk kez, takım halinde, olimpiyat’a katılacak olan Türk kızları. * Nevriye, Nilay Yasemin, Esmeral Birsel, Işıl, Tuğçe Tuğba, Quanitra Begüm, Şaziye Ve, Türk Bahar’ı... * Potanın Perileri. Kendi branşlarında... Tarihimizde ilk kez, olimpiyat’a katılma fırsatı yaratan Türk kızları. * (Bugün, Ankara’da, saat 19’da, Arjantin’le karşılaşacaklar, ntv’de canlı yayın var. Yenerlerse, olimpiyattalar.) * Periler. Sultanlar. Güzel günlerin müjdecisi gibi... İkisinde de “Bahar” var. * Çünkü, Arap özentiliğine... Elâlemin baharına, hurmasına ihtiyacı yok Atatürk Türkiye’sinin! En zor anlarımızda açan... Geleceğe umutla bakmamızı sağlayan rengarenk çiçeklerimiz var bizim. * Ve, yukardaki fotoğrafa... Geleneksel başörtümüzü siyasi araç olarak kullanmaya çalışan bademlerle... Bademleri araç olarak kullanan coni’lerin, iyi bakmasını öneririm. * Burası Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti... Ay-yıldızlı milli formamızı taşıyan kızımız, ABD’de dünyaya gelen, “ne mutlu Türküm diyene”yi tercih ederek, Türk vatandaşlığına geçen, kısaca “Q” diye çağırılan, Quanita... İnsan anca öz anasına bakar böyle. * Geleneksel başörtüsü, kurban olduğum basma entarisi, öpülesi yorgun elleriyle, şefkatle okşayan ise, Hatice teyze... Forvetimiz Şaziye’nin, kuzeninin, kayınvalidesi. * Spor yapıyor, şort giyiyor diye, magandaların belediye otobüsünde kızlarımızı yumruklayarak çirkinleştirdiği ülkemin, güzel yüzü, güzel kadını... Gelmiş oraya, tribüne, alkışlamış, sarılıyor, gururla bağrına basıyor... İnsan anca öz evladına bakar böyle. * Peri masalı kahramanıdır... 13’üncü peridir Hatice teyze. * Ve, Türkiye budur kardeşim. Türkiye’nin “öz”ü budur. * Elâlemin baharına, hurmasına ihtiyacı yok Atatürk Türkiyesi’nin... En zor anlarımızda, Hatice teyzelerimizin başörtüsünde, entarisinde açan, geleceğe umutla bakmamızı sağlayan çiçeklerimiz var bizim. |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 3 Kullanıcı KAOS'e Teşekkür Ediyor... |
30.06.2012, 17:51 | #12 |
Usta Yiğido
LaEdri Şuan
Üyelik Tarihi: 12.06.2006
Mesajlar: 6.011
Tecrübe Puanı: 1284
|
Cevap: Yılmaz Özdil yazıları
İnsanalrı belli kıyafet kalıplarına sokmaya ya da çıkartmaya çalışan,zorlayan yobazlar utanmalı..
__________________
Hani o, babasına ve kavmine, “Ne bu tapınıp durduğunuz heykeller?” demişti.(Enbiya-52) |
01.07.2012, 07:16 | #13 |
Usta Yiğido
sivaslınet Şuan
Son Aktivite: 02.03.2016 06:48
Üyelik Tarihi: 11.09.2011
Mesajlar: 2.221
Tecrübe Puanı: 705
|
Cevap: Yılmaz Özdil yazıları
Sadece inaçlarmı hariç?
__________________
Ezberlerimizin yerini bilgiler almalı.. |
01.07.2012, 12:09 | #14 |
Usta Yiğido
LaEdri Şuan
Üyelik Tarihi: 12.06.2006
Mesajlar: 6.011
Tecrübe Puanı: 1284
|
Cevap: Yılmaz Özdil yazıları
Anlamadım...Açsanız iyi..
__________________
Hani o, babasına ve kavmine, “Ne bu tapınıp durduğunuz heykeller?” demişti.(Enbiya-52) |
04.07.2012, 17:44 | #15 |
Usta Yiğido
KAOS Şuan
Son Aktivite: 15.06.2016 14:31
Üyelik Tarihi: 23.01.2008
Yaş: 56
Mesajlar: 926
Tecrübe Puanı: 708
|
Cevap: Yılmaz Özdil yazıları
Kız verirken...
Kocaya varırken... Otomobil alırken... “Doktor civanım.” Muayene ücretine gelince... “Hepsi ********!” Deniyor ki: “Başbakan kadar maaş alacaklar.” * Safra kesesi ameliyatı yapabilir mi başbakan? Böbrek nakli? Pansuman bile yapamaz... Ama, çok sıradan bademcik ameliyatını yapabilen bir hekim, gayet güzel başbakanlık yapabilir. Refik Saydam mesela, hekimdi... O halde, hekimlerin maaşını siyasilerin maaşıyla niye kıyaslayalım ki? * Komada geliyorsun, bacağını kesiyor, damar çıkarıp, kalbine bağlıyor, gebermekten kurtuluyorsun. Sonra da “Çok para aldı” diyorsun. Kaç para ki senin hayat? O kadar etmez mi? * Gece yarısı ateşi 40’a vuran evladını Azrail’in elinden almanın, hızara kaptırdığın parmağını yerine dikmenin, görmeyen gözünü gördürmenin, kanserini erken yakalamanın fiyatı nedir? * 12 sene üniversite okuyor. Boru değil. 18 yaşında girdi, geldi 30’una, hâlâ kafa patlatıyor. İki kapılı handa, yolun yarısı eder... Lütfedip, müsaade edelim de, biraz para kazansın bu ülkede. * Karaktersiz hekim yok mu? Var elbette... Ne kadar karaktersiz gazeteci, ne kadar karaktersiz avukat, ne kadar karaktersiz esnaf varsa, o kadar karaktersiz hekim var... Ama, Rabbim herkese “Cleveland” demiyor... Parası olmayana bakan vicdanlı hekim de var bu ülkede. * Tahmininizden çok. * Üstelik, silah zoruyla ameliyata alınan hastayı hiç duymadım ben... Yeşil kartlı bile olsan, seçme şansın var. Paragöze gitme, öbürüne git. Diyeceksiniz ki, “Kuyruk oluyor, yeterli hastane yok...” Müteahhit midir hekim? * Peki nedir? Aslanı kediye, eğitimliyi cahile kırdırma projesidir bu... * Hakkını alamayanlar kendisinden hesap sormasın diye, “Bak şunlar senden fazla alıyor” diye hedef göstermektir. “Sen az kazandığına itiraz etme, onunkini de indirelim” demektir. Refahı paylaştıracağına, yoksulluğu paylaşmayı doğruymuş gibi göstermektir. * Kendi suçunu örtbas etmek için, suçlu yaratma projesidir... Hekimlerin durup dururken başına gelen budur. |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 3 Kullanıcı KAOS'e Teşekkür Ediyor... |
04.07.2012, 20:28 | #16 |
Usta Yiğido
LaEdri Şuan
Üyelik Tarihi: 12.06.2006
Mesajlar: 6.011
Tecrübe Puanı: 1284
|
Cevap: Yılmaz Özdil yazıları
Bir doktor kolay yetişmiyor..Kim ne derse desin aldıkları para sonuna kadar helaldir,hak ediyorlar..Her meslek grubunda olduğu gibi vicdandan yoksunlları da var..Onlar kaideyi bozmaz..Başbakanımız tüm meslek grupları için aynı saat,zaman mefhumunu kullandığı için doktorların aldığı parayı da çok görüyor,bu da toplumdaki doktor algısını değiştiriyor.
__________________
Hani o, babasına ve kavmine, “Ne bu tapınıp durduğunuz heykeller?” demişti.(Enbiya-52) |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 2 Kullanıcı LaEdri'e Teşekkür Ediyor... |
26.08.2012, 22:10 | #17 |
Usta Yiğido
LaEdri Şuan
Üyelik Tarihi: 12.06.2006
Mesajlar: 6.011
Tecrübe Puanı: 1284
|
Cevap: Yılmaz Özdil yazıları
Yılmaz Özdil, trene bakan öküzlerimiz yerli diyerek,kalitesini,karekterini birkez daha sergilemiş oldu!
__________________
Hani o, babasına ve kavmine, “Ne bu tapınıp durduğunuz heykeller?” demişti.(Enbiya-52) |
27.08.2012, 01:48 | #18 | |
Tecrübeli Yiğido
amet_58 Şuan
Son Aktivite: 14.04.2015 16:33
Üyelik Tarihi: 02.12.2006
Yaş: 39
Mesajlar: 331
Tecrübe Puanı: 690
|
Cevap: Yılmaz Özdil yazıları
Alıntı:
YILMAZ ÖZDİL HÜRRİYET GAZETESİ YAZARI SAYIN YILMAZ ÖZDİL İN 25 AĞUSTOS TARİHLİ YAZISINA CEVAP25.08.2012 Sayın Yılmaz ÖZDİL, Hürriyet Gazetesi Köşe Yazarı Sayın ÖZDİL, 25 Ağustos tarihli “Ne ördün filan…” başlıklı yazınızı üzülerek okuduk. Yanlış ve eksik bilgilerle dolu… İlk demiryolu imtiyazı İngilizlere verildi. İzmir-Aydın demiryolu; 1856… Bunu yine İngilizlere, Almanlara, Fransızlara, Belçikalılara, Ruslara verilen demiryolu imtiyazları izledi. Askeri demiryolu hariç, demiryolu işletmeciliği Türklere kapalıydı. Cumhuriyetin kurulmasından sonra, 22 Nisan 1924 tarihli yasa ile Anadolu-Bağdat demiryolunun satın alınarak millileştirilmesine karar verildi. 1933 yılında Paris Mukavelesi ile Türkiye’nin yabancı “imtiyazlı” şirketlere borcu tespit edildi. O günün parası ile 8 Milyon 600 bin TL… Bu borcun taksitlerin ödenmesi çeyrek asır sürdü. Evet, demiryolları millileştirildi. Eş zamanlı olarak devam eden demiryolu yapım seferberliği, yerli endüstrinin de lokomotifi oldu. Türkiye’nin demiryolu yapım istatistiğine göz atarsak; Osmanlı’dan Cumhuriyet’e intikal eden demiryolu; 4.136 kilometre… 1923–1950 arası yapılan 3.764 kilometre; yılda ortalama 134 kilometreye tekabül ediyor. 1951–2004 arası yapılan 945 kilometre; yılda ortalama 18 kilometre yapılmış… 2004–2011 tarihleri arası yapılan 1076 kilometre; yılda ortalama 135 kilometre… 2011 itibariyle inşası devam eden hatların uzunluğu; 2078 kilometre… 2023 yılına kadar 10 bin kilometre yüksek hızlı tren, 4 bin kilometre konvansiyonel hat yapımı planlandı; bu hatların fizibilite etütleri ve uygulama projelerinin yapım süreçleri devam ediyor. Sayın ÖZDİL; Cumhuriyetten sonra yapılan ve bugün yapımı devam eden hatların hiç birisi imtiyaz değil… Yapım ihalesine çıkıyorsunuz, yerli firmalara %15 avantaj sağlıyorsunuz, yapım ihalesine uygun teklifi veren kazanıyor. Siz imtiyazla, müteahhitliği “çok başarılı” mezcediyorsunuz. Sizin “yabancılar” dediğiniz yüklenicilerin büyük ortakları Türk… Bu yolları Türkler yapıyor Sayın Özdil… Yollar da Türkiye Cumhuriyetinin yolları… Sayın ÖZDİL, Demiryolları maalesef yarım asırdan fazla ihmale uğradı. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki demiryolu hamlesi tersine döndü. Demiryolları bırakın rayı, bağlantı malzemesi temin edemiyordu.. Mevcut hatlar yapıldığı günden bu yana yenilemedi. İşletmecilik yapılamaz hale geldi. 2003’ten itibaren tıpkı Cumhuriyetin ilk yıllarında olduğu gibi demiryolları yeniden devlet politikası oldu. Marmaray ve Baku Tiflis Kars projeleriyle Pekinden Londra’ya İpek Demiryolu projesi yeniden hayata geçiriliyor. Yüksek Hızlı Tren çekirdek ağı oluşturuluyor. Türkiye’nin ikinci yüksek hızlı tren hattı olan Ankara-Konya yerli iş gücünün, yerli yüklenicilerin, yerli mühendislerin emeğiyle inşa edildi. Yerli bir demiryolu endüstrisi için Adapazarı’na tren fabrikası, Erzincan’a bağlantı elemanları fabrikası, Çankırı’ya hızı tren makasları fabrikası kuruldu. 12 ayrı yerde yüksek hızlı tren travers fabrikaları kuruldu. KARDEMİR’e yatırım yapılarak sadece normal raylar değil, yüksek hızlı tren rayları da Türkiye’de üretilmeye başlandı. Burada üretilen raylarla yapıldığı günden bu yana yenilenmeyen yolların %70’i yenilendi. Demiryolları kurulduğu günden bu yana rayı yurt dışından alıyordu. Fransa, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Güney Afrika, Sovyetler Birliği, İspanya, Avusturya başta olmak üzere, demiryollarının 2002 yılına kadar ray ihtiyacı ithalatla gideriliyordu. 2002 yılından itibaren durum yerli sanayi lehine döndü. Şu anda ray ihtiyacı %70 oranında yerli karşılanıyor. Türkiye’de yüksek hızlı tren traverslerini üreten fabrikalar açıldı. Bunların tamamı Cumhuriyetin ilk yıllarından günümüze kadar ithal ediliyordu. Sayın Özdil, Son on yılda demiryollarında nasıl bir dönüşüm yaşandığını anlatarak vaktinizi almak istemiyoruz. Yazınızla ilgili son birkaç yanlışı daha düzeltmek istiyoruz: Türkiye’de yük vagon fabrikası 1953 yılında, yolcu vagon fabrikası 1962 yılında kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti ilk yıllarında vagon üretemiyordu. Ankara-İstanbul yüksek hızlı tren yolunu Türk-Çinli konsorsiyum inşa ediyor. Parasal pay dağılımı %25 Çinli, %75 Türk… İspanya’dan lokomotif alınmadı. Makinistlerin eğitimi Türkiye’de yapıldı. Staj için yüksek hızlı tren işletmecisi olan ülkelere gönderildi. Köprü asfaltında Almanya dünyada tek üretici… Deniz otobüsleri önce ithal ediliyordu, şimdi yerli yapılıyor. Sivas-Erzincan hattının yapımına başlanmadı, kimin yapacağını bilmiyoruz! … Sayın ÖZDİL, Özetle yazınız eksik ve yanlış bilgilerle dolu. Hürriyet Gazetesi’nin kağıdı hangi ülkeden, foto muhabirleri hangi ülkenin fotoğraf makinelerini kullanıyor, baskı makineleri hangi ülkenin markasını taşıyor, gazetenin internet altyapısı programları hangi ülkenin programları… Hürriyet Gazetesi nasıl Türkiye’nin gazetesiyse, TCDD de bu ülkenin ve bu milletin değeridir. İmtiyaz filan yok. Yoksa siz hala “imtiyazlı” olduğumuzu/olduğunuzu mu sanıyorsunuz. Açıklamamızı basın ilkelerine yürekten bağlı Yılmaz ÖZDİL’in köşesinde görmek isteriz. Saygılarımızla. T.C DEVLET DEMİRYOLLARI |
|
27.08.2012, 09:51 | #19 |
Yiğido
35gürün58 Şuan
Son Aktivite: 21.03.2014 16:15
Üyelik Tarihi: 23.12.2005
Mesajlar: 170
Tecrübe Puanı: 709
|
Cevap: Yılmaz Özdil yazıları
ARSLAN BULUT - Yeniçağ - 27.08.2012
TÜRKİYE'nin SINIRLARI ORTADAN KALDIRILDI! Vatan Gazetesi’nden Kenan Butakın, Suriye’den kaçarak Hatay’a sığındığını iddia eden bir aile ile görüştü. Butakın’ın haberine göre, “Resmi olarak gelenlerin dışında gayri resmi olarak Türkiye’ye giren ve Hatay, Gaziantep ile Kilis gibi illerde kiraladıkları evlerde yaşayan Suriyeliler var. Pasaportu, hatta kimliği dahi olmadan Hatay’a gelen Suriyeliler kentte giriyor ve özgürce dolaşabiliyor. Bu kişiler arasında Suriye’deki iç karışıklıkta kaçanlar olduğu gibi Özgür Suriye Ordusu saflarında savaşan silahlı güçler de var. 75 yaşındaki Mustafa Şeyh’in ailesi 8 kişiden oluşuyor. 2 oğlu aktif olarak savaşa katılıyor, Özgür Suriye Ordusu’nun askerlerinden.. Hatay’da yaşıyorlar. Hatay merkezde Emek mahallesinde kentteki yakınları aracılığı ile 600 TL’ye bir ev kiralamış.” Ailenin küçük oğlu Ali Şeyh, Butakın’a şunları söylüyor: “2 ay önce Hatay’a geldik. Pasaportumuz olmadığı için ailecek Yayladağı’na yakın bir yerden kaçak olarak geldik. Lazkiye’ye bağlı Cebilakra köyünde oturuyorduk. Kaçak olarak Suriye’ye gidip geliyorum. Bazen akşamları gidip savaşıyorum. Sabah da gelip bütün gün Hatay’da evimde dinleniyorum. Bazen Türkiye’ye kaçak olarak girerken Türk askerleri görüyor. Ancak ya geri dön ülkene ya da kampa götürelim seni diyorlar. Ben de ülkeme geri dönmeyi tercih ediyorum. Tekrar ülkeme girip bir saat sonra başka bir yerden tekrar Türkiye’ye geçiyorum..” Anlatımdan da anlaşıldığı gibi Türkiye-Suriye arasında sınır kalmamış.. Sınır boyundaki Hatay, Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa gibi illerimize isteyen herkes elini kolunu sallaya sallaya gelebiliyor. Sonra geri dönebiliyor.. *** Tayyip Erdoğan, geçen Mart ayında Suriye’den 100 bin göçmen geleceğini tahmin ettiğini bildirmişti. Yine Mart ayında bana gelen bilgilere göre Afet İşleri Genel Müdürlüğü adına 1.5 milyon çadır siparişi verilmişti. Belki de milyonlarca insanın Türkiye topraklarına akın edeceği varsayılıyordu.. İşte bugün resmi yollarla gelenlerin sayısı 80 bine ulaştı. 2011’in Eylül ayında ise Foreign Polisy Dergisi, Suriye’den Türkiye’ye geçen muhaliflerin Türkiye’de eğitildiğini videolar ile göstermişti. Bu yönde bir haber, AKP gençlik kolları kaynaklarından bana da gelmişti; duyum olarak yazmıştım ama elimde somut veri yoktu. Bana gelen iddia, Türkiye’nin 30 şehrinde Suriyeli muhalifler için kamplar kurulmakta olduğu şeklindeydi. Her kampta 10 bin kişinin eğitileceği, toplam 300 bin Suriyelinin silahlı eğitimden geçirileceği söyleniyordu. İnanılır gibi değildi ama bugün, Suriyeli muhalif askerlerin Türkiye’de eğitildiğini bütün dünya basını yazıyor.. Bu iddialardan biri de ana eğitimin İncirlik’teki Amerikan üssünde verildiği yolunda.. *** Peki Suriye’yi Amerikan projesi için iç savaşa sürükleyen AKP iktidarı, yine aynı devletin kontrolündeki PKK terörü ile mücadele edebilir mi? ABD’de iki ay önce senaryoyu yazanlar, taşeron örgüt PKK’ya Gaziantep saldırısını niçin düzenlettirdi? Daha önce bir Türk keşif uçağı düşürüldü. Gerçi Genelkurmay açıklamalarında “Suriye’nin düşürdüğünü iddia ettiği” gibi bir ifade vardı. Yani Genelkurmay da uçağı Suriye’nin düşürdüğüne inanmıyordu. Rusya, “Uçağın düşürülmesi ile ilgili bilgilerimizi paylaşmaya hazırız” dedi ama bu konuda hiçbir açıklama yapılmadı.. Şimdi de iki ay önce senaryosu Amerika’da çizildiği gibi Gaziantep saldırısını Türkiye’nin Suriye’ye müdahale gerekçesi yapmak için medyadaki Amerikancılar, hiçbir delil olmadan suçu Suriye’ye yıkıyor. Senaryo Amerika’dan, PKK’nın elindeki C-4 patlayıcılar Amerikan Ordusu’ndan ama bu kadar somut delile rağmen, satılmış kalemler, Suriye’yi suçluyor! Bu ihtimal de elbette araştırılmalıdır ama Türkiye’nin komşularıyla savaştırılması demek, Türkiye’nin sınırlarının da yeniden çizilmesi demektir? Kim tarafından mı? Tabii ki senaryoyu yazanlar tarafından.. *** Terörle mücadele eden subayları büyük ölçüde tasfiye eden böyle bir iktidar terörü önleyecekmiş de bütün milliyetçiler arkasında duracakmış da.. Milliyetçilere hakarettir bu ama görüyorum ki aptal yerine konulduklarını bile anlamayanlar var hala.. Bir hatırlatma daha? Sahi, Tayyip Erdoğan, daha 2008 yılında Türkiye-Suriye sınırındaki mayın temizleme işini niçin bir İsrail firmasına vermek istemişti acaba? |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 2 Kullanıcı 35gürün58'e Teşekkür Ediyor... |
27.08.2012, 11:29 | #20 | |
Usta Yiğido
LaEdri Şuan
Üyelik Tarihi: 12.06.2006
Mesajlar: 6.011
Tecrübe Puanı: 1284
|
Cevap: Yılmaz Özdil yazıları
Alıntı:
__________________
Hani o, babasına ve kavmine, “Ne bu tapınıp durduğunuz heykeller?” demişti.(Enbiya-52) |
|
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki Kullanıcılar LaEdri'e Teşekkür Ediyor... |
Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | Arama |
Stil | |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Bakan Yılmaz Sivas'ta | Sivaslilar.Net | Anasayfa Haberler | 11 | 15.04.2012 21:56 |
Mustafa Yılmaz | Sivaslilar.Net | Serbest Kürsü | 29 | 29.02.2012 22:49 |
Bakan Yılmaz Sivas'ta | Sivaslilar.Net | Anasayfa Haberler | 0 | 10.02.2012 09:59 |
Yeni Başkan Ünal Yılmaz | Sivaslilar.Net | Anasayfa Haberler | 6 | 14.10.2008 12:11 |
KOYULHİSAR-Sugözü | SivasLady | Koyulhisar | 33 | 29.04.2008 21:56 |