30.11.2008, 23:41 | #721 | |
Yasaklı
Tekin Barlas Şuan
Son Aktivite: 15.12.2008 15:50
Üyelik Tarihi: 01.08.2008
Yaş: 41
Mesajlar: 16
Tecrübe Puanı: 0
|
Cevap: BiR DeMeT SiiR
Alıntı:
Gönül sırça bir handı, Un ufak oldu işte! Zulmünden kurtulamadı, Perişan oldu işte! Safa getiren mutluluk dizeleri, Yerini ağlatan ezgilere bıraktı şimdi. Sus kalbim sus artık yeter! Bende kalan “tek şey” var; Onu bırak bana sadece. Boş kalsın içim. Yalnız bir diyara sal beni. El uzatılamayacak, ışıktan uzak bir ülkeye sürgüne yolla... Ama sus kalbim! Yalan sevgisini sayıklama O’nun. Artık şiirler yazma Ona Sus kalbim sus artık yeter! |
|
30.11.2008, 23:57 | #722 | |
Usta Yiğido
Sweetgirl Şuan
Son Aktivite: 02.05.2015 00:50
Üyelik Tarihi: 13.08.2005
Mesajlar: 3.307
Tecrübe Puanı: 1061
|
Cevap: BiR DeMeT SiiR
Alıntı:
bu süper abi yaaa ne bu böyle sen kendinmi yazdin bunu
__________________
GÜLÜ SEVEN DIKENINE KATLANIR |
|
01.12.2008, 01:48 | #723 |
Yiğido
dertli58 Şuan
Son Aktivite: 20.01.2012 00:16
Üyelik Tarihi: 18.11.2008
Mesajlar: 135
Tecrübe Puanı: 602
|
Cevap: BiR DeMeT SiiR
Ey Gönül… Ölmedinse Uyan!
Kapalı… Şuur kapalı, akıl kapalı, hayâl kapalı… Gözler, kulaklar kapalı. Duygular kapalı ve en önemlisi ruh kapalı. Kalbin kapıları kapalı. Ne vardı bu kadar içine kapanacak? Bir de perdeler kapalı oralarda… Neleri kaçırdığının farkında mı oturduğu mekânlarda, yaşadığı bedende insan? Duyuyor musun, dinliyor musun beni? Hayat çağırıyor seni. Gönlünü dinle, kalbini dinle yürü, aklını dinle dur. Aç perdeleri tek tek. Önce ışığını, çok ama çok erkenden kapattığın o loş odaların, uykusuz gecelerin karanlığından çık kurtul ey ruhum. Mutluluk aradığın yerde değil, kaçmak kapanmak asla çıkar yol değil. Bir dene istersen, bir defacık olsun bir dene lütfen. Nelerin değiştiğini gör ve gül. Gül de, güller açılsın güller koksun her yanın. Biliyorum ezan vakitleri dışında duymadığın, duymak istemediğin, kendine yabancı kıldığın bütün seslerin, kalbine açılan yoldan içeriye girmesine izin ver. Uzaklardan gelen bir kırlangıç sesi, bir rüzgâr uğultusu… Eğer yeşermeye uygun bir tek duygun kalmışsa binlercesinin arasında, dirileceksin. Bir nefes alıp vereceksin, hayat kadar. Hayatının tamamı kadar bir nefes. Seni, yanına hayat çağırırken ölümün karanlık gecesine gömülmen neden? Göz ağlamak için, göz görüp de duygulanmak için, kalp yaşamanın çok ötesinde hissetmek için. Sen bütün duygularını boşuna kapamışsın. Kaç bakalım, kaç kendinden ve Rabbinden kaç Ama nereye kadar? Nereye gidersen git, o sonsuz rahmetin kucağındasın hep. Ve ondan başkada hiçbir yere kaçamayacaksın. Bir dene, aç şu perdeyi, aç şu gözlerinin önündeki o incecik perdeyi. Fırla yatağından, hayatının yanlış akan ırmağından. Yoksa denizlere kavuşmaz bu ırmak, bu hayat. Çevir yönünü ummanlara. Çöllerde kuruyup gitme. Pencerenden içeriye sızan ilk ışık, güneşten ve güneşin Sahibi’nden sana bir merhabadır, görüyorsun. Gülüyorsun şimdi değil mi? Başkaları nasıl yaşıyorsa, sen öyle yaşayamazsın. Sen ki en sıradan idealin bile bir düşeni kaldırmak idi. Şimdi, kendi girdabında boğulmak üzeresin. Eğer bir kapı varsa, bir pencere varsa önünde, aç artık. Işık dolacak içeriye, baştan aşağıya nurlar içinde kalacaksın, yıkanacaksın. Başka bir seçim yok senin için. Açacaksın, açacaksın ne varsa. Görmeni engelleyen her şeyi, aşacaksın. Perdeleri tek tek aralayacaksın. Hem senin için ne dualar edildiğini bir bilseydin, asla ümitsizlenmezdin. Bu yoldan niceleri geçtiler. Gidenlerin bir çoğu dönmediler. Sen, gayesiz yollarda yürüyenlerin yolcusu değilsin. Sen, uykusuz geceleri bıçak gibi bölen, paramparça edensin. Rabbin kapını ışıkla çaldı, gönlünü ilhamla kalbini sevgisiyle. Direnme artık boşuna, boş yere. İnadın sırası değil. Kapılar bile yok önünde, belki perdeler bile yok. Gözlerin hafif hafif bir aralansa, ilk defa ama ilk defa dünyaya gelen bir bebeğin tertemiz bir ruhun gözü ile bakabilsen, ah bir bakabilsen… Hayatı değiştirmek, yeniden bir sayfa açmak bu kadar kolayken bunca zorlara düşmek neden? Şimdi kalbinle değil nefsinle hesaplaşma vakti. Tut yakasından, vur yere şeytanın uşağını. Allah’ım, güzel Allah’ım. Sana gelmek ve koşmak isteyen bütün ruhların önündeki kapıları aç, ardına kadar aç lütfen… Her an yeniden yarattığın kâinata, her an yeniden bakabilen bir göz, onu, her an yeniden anlayabilen bir akıl ve her an yeniden hissedebilen bir kalp lûtfeyle. Niye korkak, niye kaçak, niye yalnız, niye uzak Sen’in rahmetinden bunca insan Allah’ım? Neden? Sen’den neden kaçıyorlar? Belki de kaçtıkça yakınlaşıyorlar. Evet, Sen ki, kaçtıkça yakınlaştığımızsın. Göklerin ve yerin nurusun, ışığımızsın. Dört bir yanımızsın. Bütün sınırlar senin, sınırları belirleyen çizgiler de senin. Kalbimde çoktandır unuttuğum, öldüğünü sandığım sevgin, bugün gözyaşımla dirilsin, izin ver. Mahşere bırakma bu dileği… Dirildiler işte. İçime attığım yeter artık sıkıntıları, kederleri. Uçurumlara, çiçekler ekmem yakışır mıydı? Ve boşluklarda ne aradım bilmem yıllar boyu. Ey yaşlı suç ortağı nefsim, ey zavallı kalbim. Ey sesi kısılmış duygularım. Yeter artık bir perde açın, bağışlayıcı ve affedici bir sesin sahibinin davetine doğru yürüyün, koşun artık. Kalbime düşen kurtlar, delik deşik ettiler o güzelim dünyamı, mahvettiler. Tam da hayatın bu anında yeniden yaşamak istesem, adeta bir çocuk gibi yeniden doğsam çok mudur istediğim Rabbim? Bahtına düştüm, kapına geldim. Lekelenen melek vaktim, pembe beyaz baharlarım, ağlayan dakikalarım, hüzünlü günlerim adına beni affet. Ben gibi olanları, o durumda bulunanları da affet. Yolumdan beni ayartmaya çalışanları da affet, bilmiyorlar. Ve onlara öyle bir lûtfet ki, hepsi ama hepsi Sen’in sonsuz rahmetinin kucağında bulsunlar bir gün kendilerini. Ve öyle şaşırsınlar, öyle bir çığlık koparsınlar ki, bir çığ olup üzerlerine düşsün rahmetin bembeyaz. Kefen gibi örtsün tüm günahlarını, yıkanmış, arınmış gibi. Kabul edilmiş katındaki ak pak tövbelerinle çıksınlar bu yığının, bu enkazın altından. Ah Ömer, Faruk Ömer, senin o mahzun içler yakan hatıranın hürmetine, duanın arasına bizimkini de alsan ne olur? Hani bir gündü ; “Hz Peygamber’i memnun ettin, Hz Ebubekir’i memnun ettin, sayısız insanı memnun ettin yaşadığın sürece. ‘Sen ki Cennetin Firdevs’lerinde gezeceksin, ne mutlu sana’ dediklerinde baştan aşağıya buz kesmiş, acı bir tebessümle bakmış ve demiştin ki; ‘Keşke annemden doğduğum günkü gibi saf temiz bir çocuk olarak kalaydım. Bu dünyadan öyle gideydim. Başka hiçbir şey bu kadar memnun etmezdi beni’ demiştin.” Duana katılıyorum bütün zerrelerimle. Ne güzel bir arzuda bulunmuşsun. Tam sırası o duana, arzuna âmin demenin. Sen ki ey Ömer, bir bakışta tutuşup yanmıştın. O Sevgilinin bakışıydı seni tutuşturan, yakan. Olan oldu işte, bir anda sen mutluluk ağacının başında asırlar sonrasına gülümseyen bir meyve oluverdin. Şu an senin ağacının, uğruna yaşadığın hayatının meyvesini yiyoruz. Ey ruhum sahabe bunlar, yıldız insanlar. Takıl peşlerine onların, bul şaşırtmayan gerçeğin aydınlık yolunu. Arama, yok başka çıkar yol, başka kılavuz. Onlar ki ışığını kainatın sevgilisinden ve canlı güneşinden aldıkları için ebediyen parlayacaklardır. Yolunu kaybedenlere hep birer ümit ışığı olacaklardır. Ey kenar, kuytu köşelerde, karanlıklarda, yataklarda, oralarda, buralarda kıvranan ruhlar. Acziyetinizin, hiçliğinizin ve günahlarınızın gücüne inanın. Çünkü karadan aka geçmek bir adım bile değil. Dirilişi öldükten sonraya bırakmayalım. Ezdirmeyelim bu kadar ruhlarımızı. Kalbimiz dayanmaz böylesi ağır yüklere. Ben ki, yaşadığımı ve inandığımı yazmak istiyorum. Konum bütün insanlığın dramı. Bir doğum anında, içimizi dışımıza dökmek zamanında söylediklerimizi duyar da söyleyemediklerimizi bilmez mi Rabbim? Ah lekelenen melek vaktim, pembe beyaz baharım, ey kalbimin hazin sesleri. Adını, adın’ın yanındaki, o güzel adla yüceltmek istiyorum Rabbim. Kâinatın yaratıldığı andan beri ne varsa, aldığı nefes ve yaratılan bütün zerreler adedince sonsuza dek Sana hamdü senalar, o sevgili Resulüne selamlar, salavatlar olsun. Susan diller, dudaklar adına da… Kâinattaki gezegenler ve içlerindeki moleküller sayısınca, adının anılmadığı anlar adedince, her mekana şâmil, bir dua olsun Rabbim bu. Rahmetinin temsilcisi olan O zatın ve O’nun en büyük mucizesi Kur’an’ın ve O’nun dava ettiği davanın adına ve hürmetine, meleklerin onu taşıdığı, indirdiği anlardan sindirdiği yerlere kadar Resulüne salat-u selam olsun Allah’ım…. Ya Rabbi Sana hamdetmek, şükretmek ve o şükürler için de şükretmek ne güzel… Biliyorum kabul ediyorsun dualarımı. İnanıyorum ki varsın, beni duyuyorsun. Şu an da, adını anan müezzinin okuduğu ezanda da varsın, haksın. Bütün kâinata cennetten bir kapı aralıyorsun. Sadece davetine değil, rahmetine çağırıyorsun bütün insanları. Büyüklüğünü ilân ettiriyorsun küçücük dillerle.. Her yer kulak kesilmiş yeri göğü inletiyor o güzel sâdâlar. Bütün kalpler dalga dalga titriyor şu an. Rahatlayan ruhlarımız bir ümidi yakalar gibi. Kapımıza bu kadar yaklaşmışken rahmetin, bize de açmak kalıyor sadece. Allah’ım bu gücü de lûtfeyle. Kapında inleyen şu kulunun ruhunu da doğruların ruhunun yanında dinlendir. Rahmetin yar olunca her şey kolay. Yolculuk saati gelip çatmadan ruhumuzu temizleyecek olanları yakın et bize. İzbe köşelerde, karanlık odalarda kıvranan ruhlar adına güneşi görmeden, nurundan, rahmetinden habersiz şaşkın, kararsız tüm ruhlar adına, sevdir bize sevdiklerini… Sevginin ebedi mahkûmu olalım. Ebedi Cennetinde sonsuza dek sevdiklerimizle beraber bizi mutlu et, bizi bırakma. Ey Rabbim vakt erişince, toprağa katsan da bedenimizi, biz o karanlık sanılan alemde de söyleyeceğiz bu şarkıyı…Korkumuz yok karanlıklardan adınla, nurunla aydınlanınca her yanımız. Yaşasın bizim için yaşattığın ve varettiğin ümit. Yaşasın ebediyet, yaşasın bitmez tükenmez sevinç günlerimiz… Ey ruhum, söyle bu duayı, seviyorum Allah’ı. Yok Sen’den başka gidecek, yok Sen’den başka varılacak. Affet bu dünya sürgününde nefsine yenik düşenleri, bizleri affet. Dertli Yunus gibi, dudağımızda o sevgilinin adını anarak bizleri affet. “Arayı arayı bulsam izini İzinin tozuna sürsem yüzümü” Hangi günahı işlerse işlesin, hangi ağırlığın altında kalırsa kalsın nihayet bir kalp taşıyor herkes. Yeniden de bir başka insan yaratılmayacağına göre bu dünyanın imtihanında, yine ümit bizde. Yüz binlerce insanın hepsinin suçu, günahı sanki üzerimizde gibi bir ah çekip yansak. Bir ah ki yüz binlerce insanın yeniden affının ve dirilişinin sâdâsı olsa. Affet, binlerin, yüz binlerin uyanışı adına bizi affet. Söz veriyoruz, telafi edeceğiz bunca ziyanı. Elveda boş yıllar, elveda aldanış diyeceğiz. Allah’ım toprağın altına da girsem, yıldızlara da çıksam, bu dünyada milyon sene de yaşasam, Sen yoksan ben ne yapabilirim, nasıl yaşayabilirim ki? Senin olmadığın dünyalar yok olsun. Senden istemeyen dillerim kurusun sana açılmayan ellerim kurusun. Yıkılsın gitsin bedenim. Dağılsın toz olsun zerrelerim. Allah’ım öyle bir iman lûtfet ki Sana yok diyenler bile Sen’de varolsun. Seviyorum seni Allah’ım. Kalbimi, kalbimin sevdiklerini ve sevdiklerimle ebediyen beraber olmayı vaat ettiğin için seviyorum Sen’i. Seviniyorum. İnanıyorum Sana, güveniyorum hiç kimseye güvenmediğim kadar. Biz istemeden bizim için her şeyi yaratan Rabbim. Sen’den ayrı günlerim, anlarım azap oluyor. Neler neler yazmaktı niyetim ama yine rahmetine doğru çark etti kalemim. Alev alev yanan ruhumun, kızıl renginde tutuşan yüreğimin, kanlarından rengini almış gül gibi kızaran kalbimin senden tek bir duası var bugün. Kabul eder misin söyleyiversem izninle? Aşkınla yanan dudağımla fısıldıyorum ruhum ürpererek… Aç ki şu gözlerin önündeki perdeleri, göremeyenler görsünler bu güzellikleri. Hangi işte senin adın varsa işlediklerimiz güzelleşiyor. Sevgilinin, Peygamberimin adını anınca bilirim ki, dualarım yerde kalmaz sana yükselirler kat kat. Kabul et, lûtfet ne olur. Kulakların, kalplerin önündeki bütün kapıları, perdeleri ardına kadar aç. Dudaklar seni söylesin, şarkılar seni ansın, kalemler seni yazsın, ayaklar sana koşsun. Kalmasın bir kişi ki kıytı kuyularda Sana sevgisini, özlemini söyleyememiş. Bütün kırık kalpler, ümidini kesmişler adına, şeytanın ve nefsin tuzaklarına batmışlar adına, tövbe sularında yıka hepimizi, kalbimizi. Kalbimiz Sana emanet. Pişmanlığın ve tövbenin ve bütün bunların sonunda geçirdiğimiz ağır ameliyatın o ağır yaralarına rağmen tüm hastalıklarımızdan, kirlerimizden kurtar, arındır bizi. Rahmetinin ruha derman ilâcıyla. Allah’ım günahları işleyen bizleriz, dönmemizi bekleyen sensin, cennetini istiyoruz. Çok mu? Yüzümüz yok mu? Madem Cennetini onu isteyene vereceksin aç kapısını ardına kadar, aç. Bozduğumuz tövbeler, yaptığımız tüm yanlışlar için bir kere daha Sana, yalnızca Sana tövbeler olsun. Tövbelerimizin affını ve kabulünü vaat ettiğin için de hamdüsenalar olsun. Biz ki, bu dünya çölünün garip yolcularıyız. Bu günah dolu, ağır yükle bu vadiler, bu yollar aşılır mı hiç? Sonsuz yolculuğa aşkına güvenerek, bir gönüle girerek, seni seven gönüllere girerek, güçlenip hep beraber kanat çırpmak istiyoruz katına. Dikenlerin bile gülün yanında kıymet kazandığı bir dünyada o Sevgilinden başka sığınacak gülümüz, Sen’den başka Rabbimiz yok. Sana ibadeti, Sana duayı terk etmiyoruz ama bunlara da asla güvenmiyoruz. Nedeni belli. Şeytan da çok ileri gitmişti ibadette ama ona bir faydası olmamıştı. Dostluğunu yar eyle, sevdiklerinin yolundan ayırma bizi. Çok şükür dualarımız kabul edildi gibi… Kalbim sükun ve huzur dolu… Bütün bunları yaşamak için gelinseydi bile bu dünyaya değerdi Allah’ım. Ey kapalı kapıların ardındaki duygular, gözler, kulaklar, kalpler, ayaklar…Aralanın, ayaklanın… Haydi ey insanlar, kalkın artık. Hoş günler geliyor; kış geçti, bahar bitti, şimdi yaz başladı. Şaşkın ruhumuzu nefsin şehvet rüzgârları kollarına almadan ve sarmadan, kalbimizi onun sahibine emanet edelim. Kalkın ey ruhlar, kalkın. Öyle bir kalkın ki yataklarınızdan, öylesine açın ki kapıları ümidiniz coşsun. Sevginiz başka yürekleri de tutuştursun. Evet, bu karanlıklardan aydınlıkları çıkarmak için kalkın, uyanın. “Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla ışığından hiçbir şey kaybetmez” diyor Mevlana. Ey gönül ölmedinse uyan, yeter artık. Sana kapalı görünen kapıları aç artık. Göğün mavilerine, Cennetin baharlarına uç artık. |
01.12.2008, 13:22 | #724 |
Yasaklı
EyüphanAydın Şuan
Son Aktivite: 22.05.2010 12:45
Üyelik Tarihi: 25.01.2008
Yaş: 31
Mesajlar: 9.219
Tecrübe Puanı: 0
|
Cevap: BiR DeMeT SiiR
Aşk ve Körlük
karanlık gecelerime doğardın, güneşim olurdun sen, yağmurun yağdığını işitiyorken içerden, sonsuz bir şiir gücü katardın, gözlerinin feri kaçmış bir şairi öykünürdüm, musalar, ilham perileri, gelip giderken, tüm cümlelerim yarım kalırken, tamamlanması gereken, anakaraların artçı depremleri gibi irili ufaklı, kapkara şiirler yazdırırdın bana, yağmurların yağdığı, şimşeklerin çaktığı, doluların düştüğü odamın dışında doğardın. sen güneşe benzerdin. ben yol bilmez, iz bilmez insanlardan birine benzerdim, daha dünkü şairdim. sen sabah gelirdin, akşam giderdin; ecirdin, gündelikçiydin. ötede kınalanırdı ellerin ölü gözlü bir kadın tarafından, her yere dağılmıştı saçlarının kokusu her gece rüyalarıma girdin derindi kuşların uykusu sıcacıktın, üryandın, kim yaklaşsa yakardın gidiyordun her akşam aklın fikrin karanlıktaydı hep ona gidiyordun; oysa ben senden ona giderken, yürüdüğüm yolları aydınlatmanı istemiyorum. ben senin bir de gözlerim olmanı istiyorum. 6 Eylül 2006 Tokat |
01.12.2008, 13:22 | #725 |
Moderator
Arif Coşkun Şuan
Son Aktivite: 10.05.2016 19:12
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Yaş: 61
Mesajlar: 27.868
Tecrübe Puanı: 10
|
Cevap: BiR DeMeT SiiR
Ne Garip Bı Duygudur Yasamakk Ne garip bir duygudur aslında yaşamak Uyanırsın yatağından İçinde deli bi coşku Nedensiz bi sevinç Baş döndüren bi muamma Hışımla kalkarsın sıcacık yatağından Güne başlamak için İlk işin çaydanlığı ocağa koymadan önce Perdeyi aralayıp, hava soğuk olsa bile Doğan güneşe bir selam çakıp Miss gibi havayı taaa ciğerlerine kadar çekmektir Umut dolusundur Gelecek kaygısı, bugün bitirilmesi gereken işler Ve ödenecek faturaların hiçbir hezimeti yoktur Çünkü sen güne kendini, kendini de güne adamışsındır.. Sevdiğin şarkının sadece bildiğin nakaratını Bozuk plak gibi defalarca söylemene rağmen sıkılmamışsındır Börtü böceğe, yağan kara, doğan güneşe selam veresin gelir Çünkü hayat her şeye rağmen güzeldir.. Ve yaşamak da. Sonra bir gün daha olur yaşamında; Gece ağlamaktan ıslattığın yastığının şahitlik ettiği Şiş gözlerle uyanırsın Günün ağarmasına inat, hala karanlıktır gördüklerin Işık yoktur, Ufuk yoktur, Umut etmek bile istemezsin İsyan değildir aslında göğe savurdukların Yaşadığın haksızlıklar, aşktaki hayal kırıklıkların Ve ömrünü adadıklarının ihaneti sarar tüm benliğini O günü kafanda geçirirsin; Her gün yaptığın gündelik işler bile yük gelir sana. Hayatın yükü ağır, Yaşadıkların ağır, Ve bunları taşıyacak -omzum- hala minicik dersin Ezilirsin altında hayatın Gözlerin hala ıslak ıslak, en hüzünlü şarkıların Ağır dizleridir dilindeki Yalnızlık demlersin, çile katarsın 2 şekerli açık sabah çayının içine biraz da Sonra yola çıkar, etrafına şöyle bir bakarsın, Ne hazin bir öyküdür hayat Ve yaşadıklarımız da Dersin... Ve devam edersin Alıntı
__________________
"Dilin düşüncenden önce haraket etmesin" |
01.12.2008, 13:23 | #726 | ||
Yasaklı
EyüphanAydın Şuan
Son Aktivite: 22.05.2010 12:45
Üyelik Tarihi: 25.01.2008
Yaş: 31
Mesajlar: 9.219
Tecrübe Puanı: 0
|
Cevap: BiR DeMeT SiiR
Alıntı:
Ata belinden bir zaman Anasına düştü gönül Hakk'tan bize destûr oldu Hazineyi düştü gönül Ondan beni can eyledi Et ü sünük kan eyledi Dört on günü diyacağiz Değritmeye düştü gönül Yürür idim onda pinhan Hakk buyruğu vermez aman Vatanımdan ayırdılar Bu dünyaya düştü gönül Beni beşiğe vurdular Elim ayağım sardılar Önceden acısını verdiler Tuz içine düştü gönül Alıntı:
|
||
01.12.2008, 13:24 | #727 | |
Yasaklı
EyüphanAydın Şuan
Son Aktivite: 22.05.2010 12:45
Üyelik Tarihi: 25.01.2008
Yaş: 31
Mesajlar: 9.219
Tecrübe Puanı: 0
|
Cevap: BiR DeMeT SiiR
Alıntı:
Çok şehirler gördüm Çok gurbetler yaşadım Bir kalemle , defter oldu En iyi arkadaşlarım Yazdım içimdeki gurbeti Sığmadı defterlere Beklediğim vuslat güneşi Doğmadı gecelere Çevremdeki herşey sanki yalan Duvardaki saat bile yalancı Dibe vurmuşum anlaşılan Aynada gördüğüm suret yabancı Allahım ümitliyim yine de Beklediğim gelecekten Rüyamda gördüğüm güne Kavuşacağım bir gün gerçekten Talha Gönülalan - 21 Kasım 2007 |
|
01.12.2008, 14:04 | #728 |
Moderator
Arif Coşkun Şuan
Son Aktivite: 10.05.2016 19:12
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Yaş: 61
Mesajlar: 27.868
Tecrübe Puanı: 10
|
Cevap: BiR DeMeT SiiR
Al işte
Ne anlatmaya çalışır Esmer siyahı saçların Ne güller konduğum Yüreğinden dökülen sözler Filizlenmedikçe gözlerinde tebessümler Neye yarar sendeki benler Seni bir şiire sığdıramayışım Ondandır belki sevgili
__________________
"Dilin düşüncenden önce haraket etmesin" |
01.12.2008, 14:08 | #729 |
Yasaklı
EyüphanAydın Şuan
Son Aktivite: 22.05.2010 12:45
Üyelik Tarihi: 25.01.2008
Yaş: 31
Mesajlar: 9.219
Tecrübe Puanı: 0
|
Cevap: BiR DeMeT SiiR
Sivas Seni Özledim
Irmağına inip olta atmayı Üç beş arkadaşla balık tutmayı Cıbırlar parkında kafa çatmayı Bir bardak demli çayı özledim Kalesine çıkıp seni seyretsem Üçlü kaynağından suyunu içsem sıcak çermiğine hamama girsem Herşeyinle sivas seni özledim Madımak oteli değil,aşını Pek yağmayan yağmurunu yaşını Tozlu yolu toprağını taşını Pide pişen ocakbaşı özledim Veyselin sazında teli özledim Ilık ılık esen yeli özledim İhtiyar anamı köyü özledim Herşeyinle sivas seni özledim İbrahim Tamer |
01.12.2008, 20:49 | #730 |
Yasaklı
EyüphanAydın Şuan
Son Aktivite: 22.05.2010 12:45
Üyelik Tarihi: 25.01.2008
Yaş: 31
Mesajlar: 9.219
Tecrübe Puanı: 0
|
Cevap: BiR DeMeT SiiR
Kod:
ÇANAKKALE SEHITLERI Bomba simsekleri beyninden inip her siperin Sönüyor gögsünün üstünde o arslan neferin. Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer, O ne müthis tipidir, savrulur enkazi beser. Bosanir sirtlara, vadilere, sagnak sagnak. Kafa göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak Vurulup, tertemiz alnindan, uzanmis yatiyor, Bir hilal ugruna yarap ne günesler batiyor. Ey bu topraklar için topraga düsmüs asker Gökten ecdat inerek öpse o pak alni deger. Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsin? Gömelim gel seni tarihe desem sigmazsin. Kod:
Mehmet Akif ERSOY |
Konuyu Toplam 3 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 3 Misafir) | |
Seçenekler | Arama |
Stil | |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Şiirler Duyguların Yazıya Dökülmüş Halidir | _DuMaN_58 | Aşk şiirleri | 1 | 13.08.2009 17:46 |
Gökhan Doğan'dan Şiirler | dede58 | Şiirler | 0 | 08.07.2008 15:05 |
PEÇETEMDEKİ ŞİİRLER | krmseremet | Arşiv | 7 | 02.04.2008 16:19 |
Sivaslilar.Net' te en uzun forum ve en beğendiğiniz forumlar hangileri????? | serkanka58 | Arşiv | 5 | 07.03.2008 13:58 |
EN BEĞENDİĞİNİZ REKLAM | puar | Arşiv | 9 | 02.02.2008 12:23 |