11.06.2008, 17:18 | #101 |
Usta Yiğido
abircan Şuan
Son Aktivite: 21.01.2015 10:55
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 3.258
Tecrübe Puanı: 1036
|
KİTAPTA YERİ YOK
Özdemir İNCE
Bir fotoğraf üzerine fikir idmanı 22 Mayıs 2008 tarihli Hürriyet Gazetesi’nin birinci sayfasında yayınlanan bir fotoğraf ve altında bir yazı: "Kol kola gezdiler." Başlığın altında da bir açıklama: "Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile eşi Hayrünnisa Gül, Avusturya Cumhurbaşkanı Heinz Fischer ve eşi Margit Fischer’i Kayseri’de ağırladı. Gül ve Fischer çifti, kentin tarihi yerlerini kol kola gezdi." YABANCI ERKEK "Kol kola gezmiş de ne olmuş, ne var bunda?" diye sorabilirsiniz. Çünkü cumhurbaşkanları kendi aralarında, eşleri de kendi aralarında kol kola gezebilirler. Ya da Bayan Gül sağ başta durur, onun sol koluna eşi Cumhurbaşkanı Gül gidebilir; Avusturya Cumhurbaşkanı da sağ koluyla Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın sol koluna, sol koluyla da eşinin sağ koluna girebilir. Ancak durum böyle değil: Sağ başta Cumhurbaşkanı Gül duruyor, onun yanında eşi Hayrünnisa Hanım; Avusturya Cumhurbaşkanı Herr Fischer sağ koluyla Bayan Gül’ün, sol koluyla da kendi eşinin koluna girmiş. Dindar bir Müslüman olan, başı türbanlı, uzun etekli Bayan Gül’ün koluna bir yabancı erkek, hem de gayrimüslim biri girebilir mi? Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasası’na ve yasalarına göre, özellikle de Medeni Kanun’a göre bu davranışta herhangi bir sakınca yok. Bu nedenle fotoğraftaki görüntüyü eleştirmek münafıklık olur. Ama durum başka, türban dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti’ni Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde dava eden ve gene türban yüzünden ülkenin huzurunu kaçıran bir çift söz konusu. Bu nedenle, durumu, genç ve derin bir ilahiyatçı dostumun bilgisine sunup yardım istedim. Gönderdiği açıklamayı bilgi ve ilginize sunuyorum: İSLAM’DA HARAM İslam fıkhına göre, Hanefilerde, eğer kadın genç, güzel ve çekici ise bir yabancı erkeğin ona dokunması haramdır. İslam fıkhında ve Hanefi mezhebine göre, erkek yabancı bir kadının eline ve yüzüne belli şartlarda bakabilir ama dokunması caiz değildir. Buna göre, kadınla musafaha (tokalaşma) haramdır. Bu konudaki rivayetlerin hemen hemen hepsi ve sahih olanları Peygamber’in kadınlarla tokalaşmadığını söyler. Tokalaşmayla ilgili Ümmi Atiye’ye dayanan ünlü bir rivayet de şudur: "Resulullah Medine’ye gelince Ensar kadınlarını bir evde topladı. Sonra Ömer’i bize gönderdi, Ömer gelip bize selam verdi. O evin dışından elini uzattı, biz de içinden uzattık. O da ’Allah’ım şahid ol’ dedi (Taberi ve Kurtubi)." Görüleceği gibi burada musafaha değil, el uzatma vardır. KİTAPTA YERİ YOK Üniversite hocası ilahiyatçı dostum başka kaynaklar da gösteriyor ama bunların hiçbiri kola girmeyle ilgili değil. Demek ki eskiden kadın-erkek kola girme diye bir gelenek yokmuş. Bu nedenle kaynakta ve gelenekte bu konuda bir açıklama yok. Sanırım bu nedenle olacak (!), İslamcı gazeteler ve yazıcıları bu hususa değinmediler; belki de "kara kaplı kitapta yeri yok!" diye görmezden geldiler. Ben elbette fotoğrafta gördüklerimi eleştiriyor değilim, sadece bir fikir idmanı yaptım.
__________________
zaman kısa, dünya herkese yeter, mühim olan insanlık KANIMIZIN KIRMIZISI ALNIMIZIN AKIYLA SİVASSPORLUYUZ |
12.06.2008, 15:26 | #102 |
Usta Yiğido
abircan Şuan
Son Aktivite: 21.01.2015 10:55
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 3.258
Tecrübe Puanı: 1036
|
''Humeyni'yi seviyorum''
Yılmaz ÖZDİL
yozdil@hurriyet.com.tr I love Humeyni! "Humeyni’yi seviyorum. Atatürk’ü sevmiyorum. Maraş’ta Fransız askerleri Nene Hatun’un başörtüsüne uzandı. Sütçü İmam ilk ateşi açtı, böylelikle Kurtuluş Savaşı başladı. O dönemin sosyolojik yapısını incelerseniz, cephedeki insanlar hep Müslüman... Atatürk olmasaydı, İngilizler olsaydı, haklarım daha geniş olacaktı." * Böyle dedi. * "Türbanlı böyle dedi" demiyorum; çünkü bütün türbanlılar böyle düşünmediği gibi, böyle düşünen türbansızlar da var. Demem şu... * Nene Hatun, Maraşlı değil. Erzurumlu. Savaştığı düşman, Fransız değil. Rus. Rus başörtüsüne saldırmadı. Aziziye Tabyası’na saldırdı. Milli mücadelenin mangal yürekli evladıdır ama, milli mücadelenin ilk kurşununu Sütçü İmam sıkmadı. Hasan Tahsin sıktı. Maraş’ta değil, İzmir’de. Takvime bak.. Hasan Tahsin’in tetiğe basmasıyla, Sütçü İmam’ın tetiğe basması arasında 6 ay var... Sütçü İmam, Fransız vurmadı. Ermeni vurdu. Maraş’ta düşmana ilk müdahaleyi yapan da, aslında Sütçü İmam değil. Çakmakçı Sait. Silahı yoktu. Yumruğuyla saldırdı. Şehit oldu. Maraş’ı önce kim işgal etti? Arkadaşın İngilteresi! Kim sesini çıkarmadı? Arkadaşın padişah efendisi! Kim kurtardı? Arkadaşa daha geniş haklar tanıyacak olan İngilizlerin gemisiyle kaçan padişah efendinin idam etmek için arattığı Atatürk! * O dönemin sosyolojik yapısını incelerseniz, cephedeki insanların hep Müslüman olmadığını da görürsünüz... Bizzat Ordinaryüs Profesör Mazhar Osman’ın ağlayarak okuduğu "şehit listesi"ne göre, bu toprakları İngilizler işgal etmesin diye savaşan, can veren İstanbullu hekimler arasında, 140 Türk, 32 Ermeni, 25 Rum, 18 Yahudi var. Ve, dikkatinizi çekerim, hepsine birden "şehit" demişler... Çünkü şehitlik kavramı, "o dönemin sosyolojik yapısı"na göre, dinle alakalı değil, yurtseverlikle alakalı. * Uzatmayayım. Tehlike ne İran’dır, ne İngiltere... Kara cehalettir.
__________________
zaman kısa, dünya herkese yeter, mühim olan insanlık KANIMIZIN KIRMIZISI ALNIMIZIN AKIYLA SİVASSPORLUYUZ |
12.06.2008, 16:39 | #103 |
Usta Yiğido
abircan Şuan
Son Aktivite: 21.01.2015 10:55
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 3.258
Tecrübe Puanı: 1036
|
humeyni sever şoku
Fatih Altaylı
Date: Wed, 11 Jun 2008 18:05:35 +0300 HAYRET YANİ GENÇ BİR İNSANIN BU KADAR FİKİRSİZ OLABİLMELERİNE VE NE SÖYLEDİKLERİNİ FARKINDA OLMAMALARINA ŞAŞIRIYORUM. Dün gece Teke Tek programında yaşadığım şoklar, giderek yaşlanan kalbime ağır gelmiş olacak ki, sabaha kadar uyuyamadım. Maksadım üniversitede türban meselesini, üniversitede okuyan kızlarla konuşmak, tartışmaktı. Konuklarımdan ikisi türbanlı, ikisi ise başı açık kızlardı. Başı açıkların biri kendini liberal, diğeri ise Kemalist olarak tanımlıyordu. Her dört kız da kendi görüşleriyle paralel derneklerde çalışıyorlardı. Ve emin olun ki, şimdiye kadar yaptığım hiç bir Teke Tek programı beni bu kadar şok etmemişti. 1999'dan bu yana türban eylemcisi olan Nuray, inanç özgürlüğü kapsamında türbanla eğitim hakkını savunurken, bunun eğitimle sınırlı olmayacağını, kamuda çalışmak dahil her türlü hakkı kapsaması gerektiğini söyledi. Bu alıştığımız bir durumdu. Türbanlı aktivistlerin tamamı bu söyleme sıkı sıkıya sarılıyordu. Yani AKP'nin Anayasa'da yaptığı ama iptal edilen değişiklik zaten onları kesmeyecekti. Bu biliniyordu. Ancak Nuray konuyu bambaşka taleplere taşıdı. Nuray'a "İnanç gereği diye yasama tarafından oluşturulmuş hukuku beğenmeme ve kendi inançlarınıza göre yargılanma talebinizin ortaya çıkmayacağını ve yarın öbürgün Müslümanların kadı mahkemesinde yargılanmasını istemeyeceğinizi kim garanti edebilir?" diye sordum. Çok samimi yanıt verdi. "Kimse garanti edemez. Hatta isteriz de. Niye insan kendi inandığı hukukla yönetilmesin" Şok olmuştum. "Bu çok hukukluluk anlamına gelir. Bir demokraside böyle bir şey nasıl olacak?" diye sordum. "Niye olmasın" dedi. Daha sonra diğer türbanlı kız Kevser'e bir soru yönelttim. "İran'daki baskı rejiminin İslam'a örnek olamayacağını söylüyorsun ama facebook'daki sayfanda Humenyi resimleri varmış" dedim. "Evet var. Humeyni'yi çok severim" dedi "İran'daki rejmi kuran o değil mi?" dedim. "Onun kurduğu rejimi bozdular" dedi. "Peki Humeyni'yi çok seviyorsun. Atatürk'ü de sever misin?" diye sordum. "Asker olarak çok başarılıymış" dedi. Askerlik vurgusu dikkatimi çekti. Tam bir Milli Görüş çizgisiydi. Sonra dönüp aynı soruyu diğer türbanlı konuğum Nuray'a yönelttim. Humeyni'yi o da çok seviyordu. "Peki Atatürk'ü seviyor musun?" diye ona da sordum. Önce biraz şaşırdı. Ne diyeceğini bilemedi. Sonra "Acaba düşündüğümü söylersem suç olur mu?" dedi ve yine büyük bir samimiyetle "Hayır Atatürk'ü hiç sevmem" dedi. "Niye?" dedim. "85 yıldır çektiğim çilelerin müsebbibi o da ondan" dedi. "İyi de sevmediğin o adam Türkiye'yi İngiliz, Fransız, Yunan işgalinden kurtardı. Onun sayesinde bağımsız bir ulus olduk. O olmasa idi bugün burada yabancı bir ülkenin mandası altında olabilirdik. Sömürge olurduk" dedim. Ama Nuray kararlıydı. "Kurtuluş savaşını Atatürk değil, inançlı Müslümanlar başlattı. Maraş'ta bir kadının türbanına el uzatılmasıyla kurtuluş savaşı başladı. Atatürk'le ilgisi yok" dedi. "Atatürk bu savaşı organize etmeseydi, Maraş'ta veya başka bir yerdeki bu gibi tepkiler ezilip yok edilirdi" dedi. Ona da yanıtı vardı. "Belki de daha iyi olurdu. Belki yabancı manda altında inançlarımız daha iyi yaşayabilirdik. Daha özgür olabilirdik" dedi. Değerli okurlar. İşte Türkiye Cumhuriyeti'nin karşı karşıya olduğu durum bu. İstenen bu. Bugün söylenmese de talep edilecek olan bu. Anayasa Mahkemesi kararına karşı gösterilen tepkinin nedeni bu. Türkiye Cumhuriyeti'nden alınmak istenen rövanş bu. Bunun kılıfı özgürlük. Bunun kılıfı demokrasi. Bunun kılıfı liberalizm. Yerse. Yemezse zorla. Öyle diyorlar. NOT:Programda liberal görülerini ütopik bir dünyada dile gterin konuğum, program sonunda türbanlı kızlarımızın telefonlarından yaa tebrikleri kabul ederken çok mutlu görünüyordu. NOT2: Bu programdan sonra Türkiye'yi bekleyen gelecekten gerçekten çok korkmaya başladım. Başbakan'a kur yapan Hülya Avşar'ın bu programı izlemiş olmasını çok isterdim. Ne zaman adam oluruz? Özgürlük istediğini söyleyenlerin gerçekte ne istediğini anladığımız zaman
__________________
zaman kısa, dünya herkese yeter, mühim olan insanlık KANIMIZIN KIRMIZISI ALNIMIZIN AKIYLA SİVASSPORLUYUZ |
12.06.2008, 16:45 | #104 |
Tecrübeli Yiğido
umit_koc Şuan
Son Aktivite: 19.11.2013 00:20
Tournaments Won: 7Üyelik Tarihi: 01.02.2008
Yaş: 41
Mesajlar: 473
Tecrübe Puanı: 662
|
--->: BİRCAN'DAN KÖŞE YAZILARI
o pargramda kendi istedikleri gibi yorumladılar.
ama lafları çarpıtmışlar ve istedikleri şekilde anlanması için uğraşmışlar amaçları baş örtülülerin dışlanmasıdır. ama biz bu tuzaga düşmeyecegiz. burası türkiye isteyen istediği gibi dini inancını sergiler. isteyen kapanır isteyen kapanmaz. buna kimse karışamaz.
__________________
Hiçbirşey için "BENİMDİR" deme, sadece de ki; "YANIMDADIR" Çünkü ne altın, ne toprak, ne sevgili, ne hayat, ne ölüm, ne huzur, ne de keder.. . DAİMA SENİNLE KALMAZ .... |
18.07.2008, 12:37 | #105 |
Usta Yiğido
abircan Şuan
Son Aktivite: 21.01.2015 10:55
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 3.258
Tecrübe Puanı: 1036
|
ALDATILMIŞ HAİNLER
Yaşar Nuri Öztürk
ynozturk@hurriyet.com.tr Aldatılmış hainler Türk halkının en bol ve en kolay harcama yapma sebebi âhiret sebebidir. Bu alan; Allah’ın, dinin, sevabın devreye sokulduğu alandır. Daha açıkçası, bu alan, Allah ile aldatmanın tüm hararetiyle işletildiği alandır. Müslüman ülkelerde, özellikle Türkiye’de haram kazanç simsarları bugün en çok bu alanı kullanmaktadır. Bu alan, Türkiye’de çok büyük bir ‘aldatılmış hainler zümresi’ de yaratmıştır. ‘Aldatılmış hainler’ tâbiri, literatüre bizim kazandırdığımız bir tâbirdir. Sözlü olarak ilk kez, Hulki Cevizoğlu’nun sunduğu Cevizkabuğu programında, yazılı olarak da ilk kez ‘Allah ile Aldatmak’ kitabında kullandık ve açıkladık. Aldatılmış hainler, hainliklerini okşayan söylemlerle aldatılanlardır. Yani onların aldatılması mazlum ve mağdurluklarından değil, hainlik damarlarının okşanması yüzündendir. Bakın nasıl: ‘Aldatılmış hainler’, paraları şöyle denerek çarpılanlardır: “Paralarınızı bize verin, biz bu paralarla şirketler kurup servet ve sermayeyi Kemalist dinsizlerin elinden alacak, büyük servetler kazanarak size iki ayrı kazanç kapısı açacağız: 1. Laik Mustafa Kemal devletini yıkıp yerine şeraite dayalı Müslüman bir devlet kurarak size büyük sevaplar kazandıracağız, 2. Kazandığımız kârlardan size pay çıkararak, paralarınıza faizsiz-helal kazanç sağlayacağız. Böylece, bir taşla iki kuş vurmuş olacaksınız: Hem dünyanız ihya olacak hem âhiretiniz.” İşte, Allah ile aldatmanın hain ve alçak tezgâhı böyle işletildi. Ve ‘aldatılmış hainler’ böyle uyutulup soyuldu. Soygunun sadece Avrupa’daki Müslümanlardan götürdüğü para, elli milyar Avro civarında. Deniz Feneri Soygunu denen ve Alman hükûmeti tarafından takibe alınan vurgun buna dahil değildir ve o vurgunun rakamının da birkaç milyar Avro civarında olduğu söylenmektedir. Türkiye içi Mercümek, Yimpaş, Kombassan, İhlas gibi ‘Allah ile aldatarak soyan holdingler’in götürdükleri paranın rakamı, yukarıda verdiklerimizin üstünde bir rakamdır. Bu vurgunlar, elbette ki birçok masum, temiz, gerçek dindar insanı mağdur etmiş, ocağını söndürmüştür ama soyulanların büyük bir kısmının ‘Aldatılmış hain’ sınıfına girdiğini çok iyi bilmekteyiz. Birçok masumu yaktılar ama birçok hain de cezasını buldu. Başka bir deyişle, aldatan hainlerle aldatılmış hainler belalarını birbirinden buldu. Türkiye’ye bakın, son yıllarda milyar Avroluk ve Dolarlık vurgun ve soygunların hemen tamamı, Allah ile aldatma tezgâhı işletilerek gerçekleştirilmiştir. Bu alan, riski en az olan alan, bu alan harcaması hiç olmayan alan, ama bu alan en vicdansız ve en zalim alan… Burada görülmesi ve ibretle değerlendirilmesi gereken gerçek şudur: Âhiret sebebiyle harcama yapmak veya yaptırmak için nasihat yeterli olmaktadır. Musibete asla gerek yoktur. Tam aksine, Türk halkının musibetle yüz yüze gelmesinin temel sebeplerinden biri de âhiret diye aldatılarak yaptığı harcamalardır. Bu bakımdan, Türk halkını soymanın en rahat, en keyifli ama insanlık için en zararlı, en namer şekli âhiret gerekçesini kullanmaktır. Yani Allah ile aldatmak. Bu aldatma alanının nasıl işlediğini anlamak için bizim ‘Allah ile Aldatmak’ kitabımızın okunması lazımdır. Bu konuda o kitabın yerine konacak başka bir şey yoktur. Ancak biz, o kitabın iki satırlık bir özetini size verebiliriz. Bu özet, ‘Allah ile aldatılmayın’ emrini veren Kur’an-ı Kerim’in şu ayetidir: “Ey iman sahipleri! Şu bir gerçek ki, hahamlardan ve rahiplerden birçoğu halkın mallarını uydurma yollarla tıkabasa yerler ve Allah'ın yolundan geri çevirirler.” (Tevbe Suresi, 34) Yani Allah ile aldatarak soyanların başında dini temsil ettiğini söyleyenlerle din söylemi kullananlar vardır. Ve bunlar, “Sizi Allah’a götüreceğiz” diyerek soyarlar ama sonuç Allah’tan uzaklaştırma ve uzaklaşma olur. Bir uyarı, bundan daha veciz ve etkili biçimde nasıl yapılır! EMEVÎ OYUNUNA DİKKAT! Türk halkını aldatan dinci vurguncuların adları bu ayette elbette geçmiyor. Bazıları buna dayanarak, “Bu ayet bizim için değil, Yahudi ve Hıristiyan din adamları için inmiştir; bizi bağlamaz.” diyebilirler. Nitekim, onların fikir ve ruh babası olan Emevî Kralı Muaviye böyle bir iddiada bulunmuştur. Hem de sahabe neslinin karşısında. Bugünkü Allah ile aldatma soyguncuları bu iddiayı haydi haydi ileri süreceklerdir. Nitekim, bu Muaviye hezeyanı iddiayı zaman zaman telaffuz ettiklerini bilmekteyiz. Evet, ayet onlardan asırlar önce indi ve peygamberlik bittiği için yeni bir ayet de gelmeyecek. Ama ayetin dikkat çekmek istediği hikmet, ruh ortada. Ayetin iniş sebebinin rahipler ve hahamlar olduğunu ileri sürerek bu ayetin Allah ile aldatma tezgâhına vurduğu darbeden kendilerini korumak istiyorlar. Oysaki bizim için önemli olan, ayetteki temel gerekçedir. Tefsir terimini kullanırsak, bizim için önemli olan ‘illet’dir. İllet, Allah ile aldatarak soymak veya soyulmaktır. Bu nerede varsa ayet orada geçerlidir. Her halde, Cenabı Hak, Kur’an’da, ‘Müslümanım’ diyerek soyanları istisna etmemiştir. İşin teknik-dinsel yanına gelince, orada söylenecek olan da şudur: Ayetin hükmü geneldir. Çünkü tefsir ilminin temel kurallarından birine göre, “Bir ayetin iniş sebebinin özel oluşu, ondaki anlam ve mesajın genelliğine engel değildir.” Özgün ifadesiyle, “Sebebin hususiyeti nassın umûmiyetine mâni değildir.” O halde, iman edenlere hitapla başlayan bu ayette altı çizilen gerçekten hepimizin ders alması gerekir. “Allah ile aldatarak soyanların Haçlı, zünnarlı olanlarını eleştiririz ama sarıklı-takkeli olanlarına dokunamayız” yolunda bir savunma veya mazereti Kur’an’a dayandırmaya kalkmak ayrı bir imansızlıktır. Böyle bir gerekçe, İslam ve iman adına ileri sürülemez. Sürülürse buna din değil, ‘din perdesi altında dinsizlik’ denir. Böyle bir iddia sadece şeytanın işine yarar, Müslümanın değil.
__________________
zaman kısa, dünya herkese yeter, mühim olan insanlık KANIMIZIN KIRMIZISI ALNIMIZIN AKIYLA SİVASSPORLUYUZ |
18.07.2008, 12:41 | #106 |
Usta Yiğido
madımak_58 Şuan
Son Aktivite: 16.10.2012 13:47
Üyelik Tarihi: 15.07.2008
Yaş: 38
Mesajlar: 1.068
Tecrübe Puanı: 710
|
--->: ALDATILMIŞ HAİNLER
süper bir yazı olmuş.sizinde yüreğinize sağlık can...
__________________
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
|
18.07.2008, 12:46 | #107 |
Usta Yiğido
abircan Şuan
Son Aktivite: 21.01.2015 10:55
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 3.258
Tecrübe Puanı: 1036
|
--->: ALDATILMIŞ HAİNLER
SENDE SAĞOL CAN, BİRCAN DEMEK İSTEDİN GALİBA
YAZAN BEN DEĞİL İLAHİYAT PROFÖSÖRÜ YAŞAR NURİ ÖZTÜRK HOCA İSLAMIN AYDINLIK YÜZÜ BENCE ANLAYANA TABİ
__________________
zaman kısa, dünya herkese yeter, mühim olan insanlık KANIMIZIN KIRMIZISI ALNIMIZIN AKIYLA SİVASSPORLUYUZ |
18.07.2008, 13:07 | #108 | |
Usta Yiğido
madımak_58 Şuan
Son Aktivite: 16.10.2012 13:47
Üyelik Tarihi: 15.07.2008
Yaş: 38
Mesajlar: 1.068
Tecrübe Puanı: 710
|
--->: ALDATILMIŞ HAİNLER
Alıntı:
Yaşar Nuri Öztürk'ü tek geçerim.her konuşmasında bir anlam var...
__________________
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
|
|
18.07.2008, 16:27 | #109 |
Yasaklı
madımakta yanan Şuan
Son Aktivite: 18.07.2008 17:06
Üyelik Tarihi: 18.07.2008
Mesajlar: 1
Tecrübe Puanı: 0
|
--->: ALDATILMIŞ HAİNLER
Paylaşım için saol can yüregine saglık
|
18.07.2008, 16:35 | #110 |
Usta Yiğido
Alibaba58 Şuan
Son Aktivite: 11.06.2013 13:44
Üyelik Tarihi: 25.10.2007
Yaş: 43
Mesajlar: 3.139
Tecrübe Puanı: 940
|
--->: ALDATILMIŞ HAİNLER
Abircan abiye çok teşekkürler herzaman yerinde konulara değiniyor. Yanındayız seni destekliyoruz.
|
Konuyu Toplam 2 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 2 Misafir) | |
|
|