} İŞTE AKP NİN CANIN SIKAN 7.000.000 KİŞİYE GİDEN MAİL

[Cley]

Gecen gün Kılıçdaoğlu da bazı sorulara cevap veremedi. verecek cevapları olmadıgından mı işlerine gelmediğinden mi bilinmez. BArikat58 gardasım sen milyon kere de sorsan cevap alamazsın.

[barikat58]

7000000 kadar yolu var malum başlık 7 milyon mail.

[Cley]

barikat58 Nickli Üyeden Al?nt?

7000000 kadar yolu var malum başlık 7 milyon mail.

Allah yardımcın olsun. 7 milyon değil 70 milyon kez de sorsan cevap veremezler.

Dünya turunda sıra nerdeyiz acaba Afrika İsrail Kocaeli Tunceli vs..:

[abircan]

Tayyip Erdoğan’ın dikkatine...
“Baykal’ın partisinden olmasa, oyum Kılıçdaroğlu’a giderdi!”
10 Şubat Salı 2009
Arkadaşına gönder
Sitene ekle
Sayfayı yazdır

Başbakanlıkla tüccarlık bir arada gidebilir mi? Erdoğan bunu denedi.
2003’de Başbakan olduğunda, bazı ürünlerin dağıtımını yapan aile şirketlerinde hisse sahibiydi. Ancak eleştiriler üzerine bu hisseleri elden çıkardı.
Doğru olanı yaptı.
Peki, Başbakan’ın çocukları, gelin ve damatları ticaretle uğraşabilir mi?
Elbette uğraşırlar.
Gemi işi de yapabilirler, mısır işi de, pırlanta işi de. Bir büyük holdingin ya da medya kuruluşunun tepe yöneticisi de olabilirler.
Bunları yapabilirler.
Ama nasıl?..
Hangi ilkelere uyarak?..
Öncelikle şeffaflık gerekir.
Başbakan’ın çok yakınları ticaret yapıyorlarsa, bunun gizlisi saklısı olamaz. Ticari sırlar dışında her şey olanca açıklığıyla yürütülmek zorundadır.
‘Pırlanta’da bunu görmedik.
Gemi işinde düşük fiyat sorusu gündemdeydi.
Damatların tepe yöneticiliğinde, devletten ihale almış ve daha da alabilecek durumda olan bir grup gündemdeydi.
Devletle iş ilişkisi içinde olan bir holdingte, eğer Başbakan’ın yakınları görev yapıyorsa, bu dünyanın her demokrasisinde soru işaretlerine yol açar ve sorgulanır.
Bunun istisnası olamaz.
Bunun adı, ‘çıkar çelişkisi’dir.
Ve siyasetle ticaret arasında böyle çelişkilerin yaşanmaması için Amerika’da, Avrupa’da bu açıdan yasal düzenlemeler yapılmış, aynı zamanda ‘etik‘le ilgili yasalar çıkarılmıştır.
Devlet ihaleleri kılı kırk yararak düzenlenmiş, şeffaf hale getirilmiştir.
Siyasetin finansmanı da öyledir.
Seçim dönemlerinde siyasal partilere yapılacak yardım ve bağışlar kuyumcu titizliğiyle birtakım ilke ve kurallara bağlanmıştır.
AKP’nin son Tunceli örneğinde olduğu gibi, rahatça seçim rüşveti çerçevesine girebilecek ve siyaseti kirletebilecek olayları önlemek, öteden beri demokrasilerin başlıca dertlerinden biri olmuştur.
Bizim böyle dertlerimiz var mı?
Sanmıyorum.
Oysa AKP, AK vurgusunu özellikle yaparak iktidara geldi 2002 yılı sonunda. ‘Temiz siyaset’ iddiasıyla geldi.
Altıncı yılında iktidarının.
Etik yasası hâlâ çıkmadı.
Siyasetin finansmanı alanında titiz düzenlemeler yok.
Devlet ihale düzeni gerektiği gibi değiştirilmiş değil.
‘Çıkar çelişkisi’ne bugün hâlâ el sürülmedi.
Yolsuzlukla mücadele açısından kurumsal düzenlemeler altı yıldır doyurucu olmaktan uzak...
Neden öyle?
Önemsiz mi bunlar?
Üstelik, Avrupa Birliği’ne uyum çerçevesinde yer alıyor bu konuların tümü. AB Komisyonu’nun yıllık ilerleme raporlarında da eleştiri konularını oluşturuyorlar.
Niçin ipe un serildi öyleyse?
Örneğin bir etik yasası çıkarılmış olsaydı, AKP milletvekili ve AB Başmüzakerecisi Egemen Bağış, eşiyle birlikte belki ticarete atılmamış olurdu.
Ya da Tayyip Erdoğan ve Ali Babacan örneklerinde olduğu gibi Egemen Bağış da şirket hissesini devrederdi.
Veya gemi işinde, pırlanta işinde itina ve şeffaflık geçerli olurdu.
Veyahut ‘çıkar çelişkisi’ yasalara bağlanmış olsaydı, devletle iş ilişkisi içindeki holdinglerde ‘tepe yöneticiliği’ konusu ister istemez daha bir ciddiyetle düşünülürdü.
Bakın Amerikan demokrasisine.
Başkan Obama’nın bakan yapmak istediği kişi, otuz bin dolarlık vergi borçlusu çıkınca, adaylıktan derhal çekildi.
Başkan Clinton döneminde, yine bir bakanlık görevine getirilmek istenen kişi, evinde çalışan Meksikalıların sigortasını ödemediği ortaya çıkınca affını istemişti.
Avrupa’dan da çok örnek var.
Uzun lafın kısası:
Erdoğan ve AKP yıpranıyor.
Bu süreç önce orasından burasından ufak ufak başlar, sonra hızlanır ve bir gün bakarsınız, iktidar partilerinin önünde dipsiz kuyular açılıvermiş...
Türkiye çok yaşadı bunları.
Siyaseti temizlemek zor bu ülkede. Seçim kazanmak yetmiyor, ‘temiz siyaset özlemi‘ni gerçekleştirmek için...
Geçen gün halktan biri bana şöyle dedi:
“Kemal Kılıçdaroğlu, Baykal’ın partisinden olmasa 29 Mart’ta oyumu ona verirdim.”
Tayyip Erdoğan’ın dikkatine...

[barikat58]

abircan Nickli Üyeden Al?nt?

Tayyip Erdoğan’ın dikkatine...
“Baykal’ın partisinden olmasa, oyum Kılıçdaroğlu’a giderdi!”
10 Şubat Salı 2009
Arkadaşına gönder
Sitene ekle
Sayfayı yazdır

Başbakanlıkla tüccarlık bir arada gidebilir mi? Erdoğan bunu denedi.
2003’de Başbakan olduğunda, bazı ürünlerin dağıtımını yapan aile şirketlerinde hisse sahibiydi. Ancak eleştiriler üzerine bu hisseleri elden çıkardı.
Doğru olanı yaptı.
Peki, Başbakan’ın çocukları, gelin ve damatları ticaretle uğraşabilir mi?
Elbette uğraşırlar.
Gemi işi de yapabilirler, mısır işi de, pırlanta işi de. Bir büyük holdingin ya da medya kuruluşunun tepe yöneticisi de olabilirler.
Bunları yapabilirler.
Ama nasıl?..
Hangi ilkelere uyarak?..
Öncelikle şeffaflık gerekir.
Başbakan’ın çok yakınları ticaret yapıyorlarsa, bunun gizlisi saklısı olamaz. Ticari sırlar dışında her şey olanca açıklığıyla yürütülmek zorundadır.
‘Pırlanta’da bunu görmedik.
Gemi işinde düşük fiyat sorusu gündemdeydi.
Damatların tepe yöneticiliğinde, devletten ihale almış ve daha da alabilecek durumda olan bir grup gündemdeydi.
Devletle iş ilişkisi içinde olan bir holdingte, eğer Başbakan’ın yakınları görev yapıyorsa, bu dünyanın her demokrasisinde soru işaretlerine yol açar ve sorgulanır.
Bunun istisnası olamaz.
Bunun adı, ‘çıkar çelişkisi’dir.
Ve siyasetle ticaret arasında böyle çelişkilerin yaşanmaması için Amerika’da, Avrupa’da bu açıdan yasal düzenlemeler yapılmış, aynı zamanda ‘etik‘le ilgili yasalar çıkarılmıştır.
Devlet ihaleleri kılı kırk yararak düzenlenmiş, şeffaf hale getirilmiştir.
Siyasetin finansmanı da öyledir.
Seçim dönemlerinde siyasal partilere yapılacak yardım ve bağışlar kuyumcu titizliğiyle birtakım ilke ve kurallara bağlanmıştır.
AKP’nin son Tunceli örneğinde olduğu gibi, rahatça seçim rüşveti çerçevesine girebilecek ve siyaseti kirletebilecek olayları önlemek, öteden beri demokrasilerin başlıca dertlerinden biri olmuştur.
Bizim böyle dertlerimiz var mı?
Sanmıyorum.
Oysa AKP, AK vurgusunu özellikle yaparak iktidara geldi 2002 yılı sonunda. ‘Temiz siyaset’ iddiasıyla geldi.
Altıncı yılında iktidarının.
Etik yasası hâlâ çıkmadı.
Siyasetin finansmanı alanında titiz düzenlemeler yok.
Devlet ihale düzeni gerektiği gibi değiştirilmiş değil.
‘Çıkar çelişkisi’ne bugün hâlâ el sürülmedi.
Yolsuzlukla mücadele açısından kurumsal düzenlemeler altı yıldır doyurucu olmaktan uzak...
Neden öyle?
Önemsiz mi bunlar?
Üstelik, Avrupa Birliği’ne uyum çerçevesinde yer alıyor bu konuların tümü. AB Komisyonu’nun yıllık ilerleme raporlarında da eleştiri konularını oluşturuyorlar.
Niçin ipe un serildi öyleyse?
Örneğin bir etik yasası çıkarılmış olsaydı, AKP milletvekili ve AB Başmüzakerecisi Egemen Bağış, eşiyle birlikte belki ticarete atılmamış olurdu.
Ya da Tayyip Erdoğan ve Ali Babacan örneklerinde olduğu gibi Egemen Bağış da şirket hissesini devrederdi.
Veya gemi işinde, pırlanta işinde itina ve şeffaflık geçerli olurdu.
Veyahut ‘çıkar çelişkisi’ yasalara bağlanmış olsaydı, devletle iş ilişkisi içindeki holdinglerde ‘tepe yöneticiliği’ konusu ister istemez daha bir ciddiyetle düşünülürdü.
Bakın Amerikan demokrasisine.
Başkan Obama’nın bakan yapmak istediği kişi, otuz bin dolarlık vergi borçlusu çıkınca, adaylıktan derhal çekildi.
Başkan Clinton döneminde, yine bir bakanlık görevine getirilmek istenen kişi, evinde çalışan Meksikalıların sigortasını ödemediği ortaya çıkınca affını istemişti.
Avrupa’dan da çok örnek var.
Uzun lafın kısası:
Erdoğan ve AKP yıpranıyor.
Bu süreç önce orasından burasından ufak ufak başlar, sonra hızlanır ve bir gün bakarsınız, iktidar partilerinin önünde dipsiz kuyular açılıvermiş...
Türkiye çok yaşadı bunları.
Siyaseti temizlemek zor bu ülkede. Seçim kazanmak yetmiyor, ‘temiz siyaset özlemi‘ni gerçekleştirmek için...
Geçen gün halktan biri bana şöyle dedi:
“Kemal Kılıçdaroğlu, Baykal’ın partisinden olmasa 29 Mart’ta oyumu ona verirdim.”
Tayyip Erdoğan’ın dikkatine...

hani yazdıgın ilk şiir varya abi hatırlıyonmu bak şöleydi
BAHÇELERDE MAYDANOZ GEL BİZE BAZI BAZI
DAM ÜSTÜNDE SAKSAĞAN VUR BELİNE MOUSE

[barikat58]

baktım yazı milliyet yazarı hasan cemal a ait.hürriyet ve milliyet koy çuvala vur duvara

[barikat58]

Ne açılımı kardeşim! Bunlar milletle dalga geçiyor!

Delinin biri kuyuya bir taş atmış kırk akıllı çıkaramamış…

Hayatı İslama ve Müslümanlara küfür, hakaret ve alaylarla geçmiş olan Cumhuriyet Halk Partisi şimdi İslami değerlerle ilgili açılım yapıyor…

Eğer İslami konulardaki açılım bu ülkede Cumhuriyet Halk Partisi’ne kalıyorsa vay halimize…

Düne kadar bu zihniyetin neler yaptığını unutmadı bu millet…
Atatürk’e bile hain davranan bir zihniyet bu konuda samimi olabilir mi?

Asla ve kat’a!

Ama nedir?
Seçim gelmiş kapıya….
Her gün bir şey yumurtluyorlar…

İslami değerlere bu kadar saygınız varsa…
Bu dindar insanları bu kadar çok seviyorsanız…
Neden onlar gibi yaşamıyorsunuz…

Mesele…
Neden Hacc’a gitmiyorsunuz da?
Hacc’a gidenlerle alay ediyorsunuz…

Neden namaz kılmıyorsunuz da?
Namaz kılanlarla dalga geçiyorsunuz…

Neden zekat vermiyorsunuz da?
Zekat verenleri aşağılıyorsunuz?

Neden oruç tutmuyorsunuz da?
Oruç tutanların burnundan getiriyorsunuz…

Neden haramdan uzak durmuyorsunuz da?
Helal çalışanlarla uğraşıyorsunuz…

Yapmıyorsanız bir sözümüz yok ama bari yapanlara karışmayın…

Bu bir samimiyet girişimi ise buyrun hodri meydan;

Üniversitedeki başörtü yasağını…
Kur’an kurslarındaki yaş sınırlandırmasını…
İmam hatipleri bitiren kesintisiz eğitimi…
Katsayı adaletsizliğini ortadan kaldırın…

Ve başta Ak Parti olmak üzere diğer partiler size destek versin…

Hazırlayın yasaları,yönetmelikleri…
Getirin meclise…
Kim bu milletin yanında kim karşısında herkes görsün…

Önce siz samimiyetinizi ortaya koyun..
Ondan sonra merak etmeyin millet zaten arkanızda yürüyecektir…

Bu işler çarşafa rozet takmakla olmuyor…
Çarşaflı hanımlara değer vermekle oluyor…

Başörtülülerle sahte fotoğraf çekmekle olmuyor…
Yasaklarını kaldırmakla oluyor…

Kur’an kursu açmakla olmuyor…
Önündeki yasakları kaldırmakla oluyor…

Ama eğer bunları özde değil sadece sözde yapıyorsanız…
-Ki bu milletin feraseti çok açıktır…-
Her zaman olduğu gibi bu defa da size gereğini yapacaktır…

Çok değil iki ay var seçime…
Somut adımları atın millet görsün boyunuzu posunuzu…
Merak etmeyin o zaman görürsünüz oyları…

Yoksa bu milletin kutsal değerleriyle alay ederek,değil iktidarı, muhalefeti bile göremezsiniz…

Demedi demeyin…
Bu millet sizden laf değil icraat ve samimiyet bekliyor…

GÜNÜN SÖZÜ

Bil ki, ibadetin ruhu niyettir. Güzel niyet ise ancak ihlas ile mümkün olur. Senden daha büyük olan ariflere ihlas gerekirse sana nasıl gerekmesin?

HZ.MEVLANA


CEVDET KARADAN ALINTIDIR.

[barikat58]

AYNENDE KATILIYORUM ALINTI DEVRİNE GECTİK TÜKENDİ FİKİRLER ERİDİ DÜŞÜNCELER

[barikat58]

kuran-ı kerim tamı tamına 1399 yaşında.6666 ayet 114 sure var.birde nur suresi var!!!nur suresi 31.ayet der ki"Ey Muhammed!) mümin kadınlara söyle; gözlerini şehvetli bakışlardan sakındırsınlar, cinsel organlarını harama bulaştırmaktan korksunlar, (açmaksızın) görülmesi zaruri olanlar hariç süslerini göstermesinler. baş örtülerini yanlarına sarkıtsınlar" ve ahzap suresi 59.ayet derki"Ey Peygamber! hanımlarına, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle. evin dışında erkeklerin arasına çıktıklarında cilbablarını, kendilerini baştan aşağı örten dış elbiselerini üzerlerine alıp örtünsünler.bu, onların başkaları tarafından tanınıp rahatsız edilmemeleri için daha uygundur. Allah çok bağışlayan çok merhamet edendir." peki soruyorum şimdi bu 3. sorusum ALLAH DESE Kİ BEN EMRETTİM ÖRTÜNÜN DİYE ONLAR AÇTIRDI.SEN NEDEN BENİM EMRİME KARSI ÇIKAN PARTİYE OY VERDİN DESE NE DİYECEKSİNİZZZZZZZ.BUNU CEVAPLAMADANDA BAŞKA BİŞEY YAZMAYIN.BUNU HEP SORCAM ÇÜNKÜ CEVAPLAYANA KADAR

[barikat58]

barikat58 Nickli Üyeden Al?nt?

kuran-ı kerim tamı tamına 1399 yaşında.6666 ayet 114 sure var.birde nur suresi var!!!nur suresi 31.ayet der ki"Ey Muhammed!) mümin kadınlara söyle; gözlerini şehvetli bakışlardan sakındırsınlar, cinsel organlarını harama bulaştırmaktan korksunlar, (açmaksızın) görülmesi zaruri olanlar hariç süslerini göstermesinler. baş örtülerini yanlarına sarkıtsınlar" ve ahzap suresi 59.ayet derki"Ey Peygamber! hanımlarına, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle. evin dışında erkeklerin arasına çıktıklarında cilbablarını, kendilerini baştan aşağı örten dış elbiselerini üzerlerine alıp örtünsünler.bu, onların başkaları tarafından tanınıp rahatsız edilmemeleri için daha uygundur. Allah çok bağışlayan çok merhamet edendir." peki soruyorum şimdi bu 3. sorusum ALLAH DESE Kİ BEN EMRETTİM ÖRTÜNÜN DİYE ONLAR AÇTIRDI.SEN NEDEN BENİM EMRİME KARSI ÇIKAN PARTİYE OY VERDİN DESE NE DİYECEKSİNİZZZZZZZ.BUNU CEVAPLAMADANDA BAŞKA BİŞEY YAZMAYIN.BUNU HEP SORCAM ÇÜNKÜ CEVAPLAYANA KADAR

kıbrıslı kardeş al sana kuranda yazıyor.bunu 3.kez ekliyorum.