Forum - Ana Sayfa Takvim S?k Sorulan Sorular Arama

Zurück   Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar > Serbest Alan > Serbest Kürsü
SİTE ANA SAYFA Galeri Kayıt ol Yardım Ajanda Oyunlar Bugünki Mesajlar

Serbest Kürsü Serbest Konular



Son 15 Mesaj : Atatürk'ün Çocukluğu'na Ait Hikayeler           »          Şehzade Osman           »          Hatıra defteri           »          Antilop İle Akrebin Dostluğu           »          Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 2           »          Sitemizin Ozanları           »          SEVDİM İŞTE....           »          NEFRET ETTİM İŞTE!!!!!           »          AFORİZMALAR (SAÇMALAMLAR)-1           »          SEÇKİNLER/SEÇİLMİŞLER DÜNYASI           »          Hatalarımızdan Dersler Alabilmek Ümidiyle.           »          Araf Suresi 172-173. Ayetler.( Ben Sizin Rabbiniz Değil Miyim)           »          İnancımızı Kullananların Artık Tuzağına Düşmeyelim.           »          ULAŞ-Yapalı           »          TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR PAYLAŞIMAZ
Cevapla
 
Seçenekler Arama Stil
Alt 07.03.2009, 15:02   #11
yiğidoturan
Usta Yiğido
 
yiğidoturan - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
yiğidoturan Şuan yiğidoturan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 28.07.2014 13:58

Üyelik Tarihi: 02.02.2008
Yaş: 57
Mesajlar: 4.222
Tecrübe Puanı: 1049 yiğidoturan TAM BIR BEYEFENDIyiğidoturan TAM BIR BEYEFENDIyiğidoturan TAM BIR BEYEFENDIyiğidoturan TAM BIR BEYEFENDIyiğidoturan TAM BIR BEYEFENDI
Standart Cevap: TÜRK GİBİ KUVVETLİ OL!!!

Osmanlı Ahlâkı



Yavuz Sultan Selim Hân, Mısır’ı fethetmek için İstanbul’dan yola çıkmıştı. Ordu saatlerce bağ ve bahçelik yerlerden geçti. Her taraf meyvelikti. Tam Gebze’ye gelindiği zaman orduya mola verildi.
Yavuz Sultan Selim Hân Yeniçeri Ağasını çağırtıp dedi ki:
- Canım bir elma istedi, bana elma bul!
Yeniçeri Ağası elma aradı bulamadı. Geri gelerek arzetti:
- Padişahım, bir tek elma dahi bulamadım.
Yavuz Sultan Selim Hân ısrar edip dedi ki: “Padişahımız hastalanmıştır, hastalığın iyileşmesi elma yemesine bağlıdır. Kimde bir tane varsa mükâfatlandırılacaktı r.” diye ilân verin.
Bu emir yerine getirildi. Fakat hiçbir asker elma getiremeyince Yavuz Sultan Selim Hân buyurdu ki: “Eğer bir askerimin üstünde halkın bahçelerinden koparılmış bir tek elma çıkmış olsa idi, bu Mısır seferinden vaz geçecektim. Bunu ordunun ahlâkını tecrübe için yaptım.” Çünkü zafer yalnız, top, tüfek ve kılıçla değil, sahip olunan yüksek ahlâkla kazanılır.
__________________
DESELERKİ, 'İSLAMIN PINARINDAN İÇMEK SUÇ'
O SUÇU KABULLENİR İÇERİM AVUÇ AVUÇ
yiğidoturan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 07.03.2009, 15:05   #12
yiğidoturan
Usta Yiğido
 
yiğidoturan - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
yiğidoturan Şuan yiğidoturan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 28.07.2014 13:58

Üyelik Tarihi: 02.02.2008
Yaş: 57
Mesajlar: 4.222
Tecrübe Puanı: 1049 yiğidoturan TAM BIR BEYEFENDIyiğidoturan TAM BIR BEYEFENDIyiğidoturan TAM BIR BEYEFENDIyiğidoturan TAM BIR BEYEFENDIyiğidoturan TAM BIR BEYEFENDI
Standart Cevap: TÜRK GİBİ KUVVETLİ OL!!!

OSMANLI'NIN TICARET AHLAKI VE HOLLANDA
Bayram Altıntaş alışveriş Alışveriş Adabı güven İslam'da Ticaret itimat etmek Osmanlı Ticaret ticaret ahlakı ticarette dürüstlük Osmanlı Kerim Devleti'nin, kurmuş olduğu medeniyetini, tekke-medrese-kışla sacayağı üzerine sağlam bir şekilde oturtup, doğruluk ve adalet üzerine cihana ışık saçtığı günlerde, Hollanda Ticaret Odası'nda bir karar alınırken oyların eşit çıkması halinde, oda reisinin :

"Içinizde Türklerle alış veriş eden var mı?" diye sorduğunu ve birinden "evet" cevabını alınca da onun oyunu, imtiyazlı olarak iki oy olarak kabul edip karara varır.(40)

Türklerle alışverişte bulunan kişiye bu alış veriş Avrupa'da ayrı bir itabar ve güven kazandırmaktadır. Bundan dolayı da gittiği yerde imtiyazlı konuma gelmektedir. Çünkü Osmanlı’da ticaretin her alanında dürüstlük ve ahlak en önemli değerdi.

Yabancı bir kumaş tacirinin Osmanlı ülkesine gelerek bir kumaş imalathanesinin mallarını beğenip hepsini almak istedikten sonra, mal sahibinin kumaş toplarını denklerken bir top kumaşı ayırdığını görüp bu hareketinin sebebini sorması üzerine, Osmanlı esnafı " Onu sana veremem, kusurludur" cevabını verir.

Yabancı tacirin "ziyanı yok, önemli değil" demesine rağmen Osmanlı esnafı o kumaş topunu vermemekte direterek: " Ben malımın kusurlu olduğunu söyledim, biliyorsunuz. Fakat siz onu kendi memleketinizde satarken, alıcılarınız orada benim bunları size söylemiş olduğumu bilmeyeceklerdir. Böylece de müşterilerinize kusurlu mal satmış olacağım.

Neticede Osmanlı'nın gururu şeref ve haysiyeti rencide olacak, bizi de hilekâr sanacaklardır. Onun için bu sakat topu asla size veremem…" diyerek kumaşı vermeyişinin sebebini izah etti.(41)

XVIII. asrın sonlarında Türkler arasında çeyrek asır yaşayan d.'Ohsson, şöyle der: "Osmanlılar, kur'ân 'da ifade edilen doğruluk, ahlâk ve namus prensiplerine çok bağlıdırlar. Aralarındaki bütün sosyal münasebet ve düzen, iyi niyet ve şefkate dayanır. Başka ülkelerde olduğu gibi, aralarında yazılı anlaşma yapmaya luzum görmezler. Iyi niyet ve söz, herşeyi halleder. Osmanlaılar, verdikleri sözün esiridirler. Bu tutumları, yalnız dindaşlarına karşı değildir. Hangi dinden olursa olsun, yabancılara karşı da böyle hareket ederler. Sözlerini tutma hususunda, onalra göre müslim ve gayri müslim olmanın hiç bir farkı yoktur. Gayri meşru olan her kazancı, ahlaksızlık ve dine aykırı görürler. Gayri meşru edinilmiş servetin, bu dünyada da, öteki dünyada da insanı bedbaht edeceğine samimi şekilde inanırlar." (42)

Osmanlı'nın son dönenminde “1850” Istanbul'da uzun yıllar kalmış bir batılı tarihci olan M.A. Ubicini'nin şehirde yaşayan değişik milletlerin karakter yapılarını öğrendikten sonra, hatıralarında:

" Bir kaide olarak, Ermeniye istediği paranın yarısını, Ruma üçte bir, Yahudiye dörtte birini veriniz. Fakat bir Müslümanla alış veriş ettiğiniz zaman istediği fiattan emin olunuz ve istediğini veriniz" diye yazar.

1717- 1718 yılları arasında Istanbul'da Ingiliz elçiliği yapan G.Montagu'nun hanımı Lady Montagu'nun, Osmanlı toplumundaki ticaret ahlâkı ile alâkalı hâtıralarında, oldukça enteresan bir şekilde:

"Ingiltere'de yalancılar yaptıklarıyla övünürler. Burada ise (Osmanlı'da) yalan söylediğinden emin olunduğu zaman yalancının alnına kızgın demir basılıyor. Bu kanun eğer bizde uygulanırsa ne kadar güzel yüzün bozulduğu, ne kadar kibar sınıfına mensup kişilerin kaşlarına kadar inen peruklarla dolaşmaya mecbur kaldıkları görülür." diye yazar.(43)

Bugün Türkiye'de ticaret ahlakının, müşteri ve esnaf diyoloğunun hangi noktaya geldiğini düşünürsek Osmanlı'nın torunu olmakla veya 600 yıllık Osmanlı tarihiyle övünme hakkına sahip olmadığımız anlaşılır. Çünkü Osmanlı'da ki ticaret ahlakı ile günümüzde ki ticaret ahlakını karşılaştırdığımızda kutsal bildiğimiz en önemli değerlerimizin kaybolduğu ortaya çıkmaktadır.

Yüzyıla Girerken Bilinmeyen Osmanlı –III- / Bayram ALTINTAŞ
__________________
DESELERKİ, 'İSLAMIN PINARINDAN İÇMEK SUÇ'
O SUÇU KABULLENİR İÇERİM AVUÇ AVUÇ
yiğidoturan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 07.03.2009, 15:34   #13
yiğidoturan
Usta Yiğido
 
yiğidoturan - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
yiğidoturan Şuan yiğidoturan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 28.07.2014 13:58

Üyelik Tarihi: 02.02.2008
Yaş: 57
Mesajlar: 4.222
Tecrübe Puanı: 1049 yiğidoturan TAM BIR BEYEFENDIyiğidoturan TAM BIR BEYEFENDIyiğidoturan TAM BIR BEYEFENDIyiğidoturan TAM BIR BEYEFENDIyiğidoturan TAM BIR BEYEFENDI
Standart Cevap: TÜRK GİBİ KUVVETLİ OL!!!

Türkler Hakkında Sözler

Yabanci devlet adami, yazar, ya da sanatcilarin Turkler hakkinda soyledikleri sozler.

İnsanlari yücelten iki büyük meziyet vardır: Erkeğin cesur kadının namuslu
olması. Bu iki meziyetin yanında hem erkeği, hem kadını şereflendiren
bir meziyet vardır. İcabında tereddütsüz canını feda edebilecek kadar
vatanına bağlı olmak. İşte Türkler bu meziyetlere ve fazilete sahip
kahramanlardır. Bundan dolayıdır ki Türkler öldürülebilir, lakin mağlup
edilemezler"
Napoleon Bonaparte - Fransız İmparatoru

"Türklerden bahsediyorum... Düşmanına saldırırken amansız bir kasırgaya,
korkunç bir denize ve insafsız bir yıldırıma benzeyen Türk; dost yanında ve
silahsız düşman karşısında bir seher yelidir, berrak bir göldür. Gönül açan
bu yeli yıldırma, göz kamaştıran bu gölü coşkun bir denize çevirmek tabiatı
da inciten bir gaflet olur."
Tasso - İtalyan Şair

"Bütün milletler arasında en namuslu ve dostluk kurmada tereddüt edilmeyecek
olan yalnızca Türklerdir. Henüz yabancı tesiri altında kalmamış olan bir
köye gidecek olursanız; gerçek misafirperverliğin ne demek olduğunu orada
görüp öğrenirsiniz."
William Martin

"Irk ve millet olarak Türkler, bence geniş
imparatorluklar içinde yaşayan kavimlerin en asili ve başta gelenedir. Dini,
sosyal ve örfi faziletleri,tarafsız kimseler için birer takdir ve hayranlık
kaynağıdır."
Lamartine-Fransız Yazar, şair ve Devlet adamı.

"Poltava'da esir oluyordum. Bu benim için bir ölümdü, kurtuldum. Buğ nehri
önünde tehlike daha kuvvetli olarak belirdi; önümde su, ardımda düşman,
tepemde cehennemler püsküren güneş... Su beni boğmak, düşman beni
parçalamak, güneş beni eritmek istiyordu; yine kurtuldum. Fakat bugün
esirim, Türklerin esiriyim. Demirin, ateşin ve suyun yapamadığını onlar bana
yaptılar, esir ettiler. Yalnız ayağımda zincir yok, zindanda da değilim;
istediğimi yapıyorum. Fakat bu defa da şefkatin, asaletin, nezaketin
esiriyim. Türkler beni işte bu elmas bağa sardılar. Bu kadar alicenap,
bu kadar asil, bu kadar nazik bir milletin arasında hür bir esir olarak
yaşamak, bilsen ne kadar tatlı."
Demirbaş Şarl -İsveç Kralı (Ruslardan kaçıp Osmanlıya sığınmıştır)

"Türkler ölmeyi biliyorlar, hem de iyi biliyorlar. Ben de ölmeyi bilen bir
milletin yenilmeyeceğini bilecek kadar tecrübeliyim. Burada hiç yoktan
ordular kurmak ve bu orduları ölüme sürüklemek mümkün. Bu imkanlardan bol
bol faydalanıyorum. Fakat, meydana getirdiğim orduları sendeleten bir engel
var: Türklerin yaşayan hatıraları!
Üç-dört yüzyıl önce her kudreti ve her milleti yenen Türkler, şimdi de
silinmez hatıralarıyla her teşebbüsü sendeletiyorlar. Hemen her yürekte bu
korkuyu seziyorum. Demek ki yalnız Türkleri değil, onların tarihini de
yenmek lazım. Bu durumda ben, Türklerin düzinelerle milleti idare
etmelerindeki sırrı da anlıyorum. Onlar milletleri bir kere yeniyor fakat
kazandıkları zaferleri ruhlara ve nesillere nakşedebiliyorlar."
M. Montecuccoli (Avusturyalı Komutan)

"Seceat ve cesaret bakımından Türklerden üstün; büyük hedeflere ulaşmak
bakımından da onlardan dirayetli hiç bir kavim yoktur.
Cenab-ı Hak onları aslan sıfatında yaratmıştır."
İbn-i Hassul

Türk, asillerin asilidir. yapma olmayan, gösterişi bulunmayan bu pek yüce
asalet ona tabiatın hediyesidir.
Pierre Loti

Türklerin yalnız sonsuz bir cesareti değil, iradeleri sersemleştiren bir
sihirbaz zekası vardır. İşte Türk, bu zekasıyla zafer kazanır, uygarlıklar
yaratır ve insanlık dünyasında en şerefli hizmeti başarır. Zaten Avrupa'nın
yarısını yüzyıllarca boyunduruk altına almak başka türlü mümkün olamazdı.
Çarnayev(Rus Komutan)

Silahlı milletin en canlı örneği Türklerdir. Bu diyar köylüsünün orak,
katibinin kalem ve hatta kadınlarının etek tutuşunda silaha sarılmış bir
pençe kıvraklığı vardır. Türk ata biner gibi oturur, keşfe yollanan asker
gibi uyanık yürür.
Moltke

Türkler bir ırk ve bir millet olarak yeryüzünün en şerefli insanlarıdır.
La Martine

Savaşın zevkini almak isteyen herkes Türklerle savaşmalıdır.
Towsend (İngiliz Komutan)

Doğulu önderler, milletlerinin başından ayrılmayarak her hükümetin temeli
olan şu iki kanunu hakkıyla yapıyorlar: iyi yola götürmek ve kötülüklerden
korumak. Bu asil hareket Ruslardan fazla özellikle Türklerde göze çarpıyor.
Auguste Comte

Türk kadınlarının en büyük süsü Türk oluşlarıdır. Onlar süslenmek için elmas
veya zümrüt takınmıyorlar, belki üzerlerinde taşıdıkları o taşları süslemiş
ve kıymetlendirmiş oluyorlar. Çünkü her Türk
kadını canlı bir inci ve paha biçilmez bir pırlantadır.
Lady Mary Wortley Montagu

Türk'ün güzel yüzünü, kuvvetli endamını, pırıltılı kostümünü, zarif
tavırlarını, kibar gülüşünü, aslanca kükreyişini fırçayla göstermek
mümkündür. Fakat pek güç olan, Türk'ün özünü göstermektir. Bu öz, ayışığı
gibi görülür fakat gösterilemez.
Decamps (fransız ressam)

Türkler yaman binicidirler. Türkler hücumunda düşmanı bir yaprak gibi
çevirip bozarlar.
Chiz (Arap Bilgini)

Türklerin yürekleri temizdir. Onlarda batıl fikirler, basit düşünceler
yoktur.
Semame İbn-i Eşreş (Arap Bilgini)

Türkler kahramandırlar. Dostlarına zarar vermezler. Fakat kazanç getirirler.
Comenius (Çek Bilgini)

Türklerin biricik sevdikleri şey hak ve hakikattir. Ve hiçbir haksızlık
yapmadıkları halde haksızlığa uğramışlardır.
William Pitt (İngiliz Devlet Adamı)

Türk, Heredot'tan, Tevrat'tan çok eski yüzyılların tanıdığı bir ulustur.
Sadelik içinde görkemi, sükunet içinde ihtişamı, tahakküm kabul etmeyen bir
yüreklilik, alabildiğine geniş bir fetih aşkı, sonsuz bir teşebbüs
kabiliyeti, bölgelere uymaktan çok bölgeleri kendine uydurma zevki ve
alışkanlığı Türk milletinin asırlar dolduran tarihinde açıkça görülür.
(Ünlü Tarihçi) Hammer

Türkler kahramadırlar, dostlarına zarar vermezler. Yüce Türk milleti tuttuğu
eli bırakmaz, sözünden dönmez, iyi ve kötü
günlerde dostundan ayrılmaz. Böyle bir ulusla el ele vermek yeryüzünde her
zorluğu yenmek için sonsuz bir güç ve yetenek kazanmak demektir.
Comenius (Çek Bilgini)

Türkler muhakkak ki Avrupa tarihinin ve yakın Asya tarihinin bildiği en
halis efendi millettir.
Kayzerling

Her Türk'ün bakışında silahın ruha verdiği güveni görmek mümkündür. O hayata
ve olaylara güvenle bakmayı öğrenmiştir.
Molkte

Kılıcı insafsız bir beceriyle kullanan Türk'ün eli, yendiği insanların
yarasını sarmakta da ustadır.
Lord Byron

Türk korkmaz, korkutur. Bir şey isterse onu yapmadıkça vazgeçmez. Hangi işe
el atarsa başarır.
Semame İbn-i Eşreş

Türkçeyi öğrenmek benim için büyük bir mutluluk oldu. Çünkü Türk'ü anlamak
için kendisiyle mutlaka tercümansız konuşmalıdır. Tercüman, ışığı örten
zevksiz bir perde oluyor.
Gelland (Fransız Bilgini)

Türk askeri cesurdur. Anavatanını sever ve onun için gerekirse çekinmeden
canını feda eder.
Albert Einstein

Artık Türklerle savaşmam. Onlar çok cesur ve iyi insanlar.
Andreas Phitiades

Dünyada iki bilinmeyen vardır. Biri kutuplar, diğeri Türkler.
Albert Sorel

Türk toplumunda kişisel nitelik ve değer dışında hiçbir şeye önem verilmez.
Baron Büsbek

On ulusun, on yiğit adamının gücü tek bir kimsede toplansa yine bir Türk'e
bedel olmaz. Türklerin en çok konuştuğu şey savaştır, zaferdir. Eğlenceleri
ise attır, silahtır. Türklerin doğrulukları ve namuslulukları ne kadar
övülse yeridir.
Charles Mcfarlene

Türk milleti ikibin yıldır profesyonel askerdir. Bütün Türklerin mesleği
askerliktir.
Donaldson

Dünyanın hangi ordusuna sorarsanız sorun, Türk askerinin karşısında
düşünmenin hiç de kolay olmadığını veya olamayacağını size söyler.
Donaldson

Türklerle dost ol ama düşman olma.
Gianni de Michelis

Dünyada, Türklerden başka hiçbir ordu bu kadar süre ayakta duramaz.
Hamilton

Türklerden başka dini ve vatanı uğruna canını vermeye hazır asker yoktur.
Hamilton

Türkler devlet yıkmakta ve devlet kurmakta birinci sınıf ustadır. Ülkeleri
değil kıtaları altüst etmişler ve korkunç saldırışlar arasında sarsılması
hiç de kolay olmayan egemenliklerini yaratmışlardır.
Tarih Türklerden çok şey öğrendi. Onların elinden çıkma öyle eserler vardır
ki uygarlık için birer süs olmaktadır.
Hammer

Çanakkale'de başarılı olamadık. Nasıl başarılı olurduk ki? Zira Türkler
yuvasına girilmiş aslanların hiddetiyle, cüret ve cesaret kahramanlığı ile
savaşıyorlardı. Böyle bir millet görmedim.
Sir Julien Corbet

Türk gibi ölüme gülerek bakan bir eri başka hiçbir ulusta bulamazsınız.
Yalnız ona iyi bir komutan gerektir.
Mulman

Toplumsal düzenin Türkler arasında kurmuş olduğu ilişkilerin hepsinde temiz
yüreklilik ve iyi niyet hakimdir. Vatandaşların birbirlerine karşı borçlu
oldukları işlemleri yapma ve yerine getirmeleri için başka ülkelerde olduğu
gibi senetleşmeye yani yazılı belgeye ihtiyaçları yoktur. Çünkü onların
övülmeye değer hallerinden biri de verdikleri söze genellikle sadık
kalmaları ve karşılarındakini aldatmaktan, güveni suistimal etmekten
çekinmeleridir.
Monradgea D'ohsson

Kendi ulusuna karşı bu kadar dürüst ve cömert olan müslüman Türkler hangi
mezhebe bağlı olursa olsun aynı dürüstlüğü yabancılara karşı da yapar ve
yerine getirirler. Bu noktada müslümanla müslüman olmayan arasında hiçbir
fark gözetmezler.
Monradgea D'ohsson

Türk'ü anlamamak için tarihe göz yummak gerekir. Haksız saldırılar ve adi
iftiralar önünde Türk'ün vakur kalışı, kuşku yok ki
körlerin gerçeği, eşyayı anlamadıklarını düşündüklerinden ve körlere
acıdıklarındandır. Bu soylu davranış o adi iftiralara ne açık bir cevap
oluyor.
Pierre Loti

Türk'ün ahlaki seciyesi çocukluğunda aldığı iyilik telkinleriyle değil
çevrelerinde fenalık görmemek suretiyle oluşur.
Thomas Thorsten
__________________
DESELERKİ, 'İSLAMIN PINARINDAN İÇMEK SUÇ'
O SUÇU KABULLENİR İÇERİM AVUÇ AVUÇ
yiğidoturan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 07.03.2009, 15:39   #14
barikat58
Usta Yiğido
 
barikat58 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
barikat58 Şuan barikat58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 06.04.2016 18:19

Üyelik Tarihi: 03.01.2007
Mesajlar: 15.450
Tecrübe Puanı: 2204 barikat58 FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: TÜRK GİBİ KUVVETLİ OL!!!

Osmanlıyı bilmeden aydın olunamaz
DERİM ki...
Israrla, sevinerek, duvarlar yıkarak derim ki; Osmanlıyı bilmeden aydın olunamaz. Sendikacı, işadamı, siyasetçi olunamaz. Hatta, sanatkâr olunamaz.

***
Osmanlı bir estetiktir. Yetmez, izan ve irfandır. Yetmez; dirayettir, ufuktur, haysiyettir.

Bizi sadece bize değil, çağdaşlığa taşıyan potansiyel; hiç eksilmeyen, kesinti ve kısıntısı olmayan enerjidir. Osmanlıdan kaçanlar, ondan korkanlar tez vakitte bu olağanüstü medeniyeti çözmek zorunda. Kafalardaki bütün fişler önce o prize takılacak. Ki ülkeyi, ki dünyayı anlayabilelim.

***

Dikkat!
Osmanlı İmparatorluğunda vezir ya da sadrazam olan kişilerin en yakınları daha o gün akçalı işlerden elini eteğini çekerdi. Ticaretten ayrılırdı. Sebep? Tek sebep, devletin üst makamına çıkmış dayı, amca, enişte ve babaların huzurunu sağlamak. Onları her türlü töhmet, iftira ve şüphelerden uzak tutmak. Gelenek müthiş...

***

Ne vakit ki kendilerine yakın kişi o mevkiden ayrıldı, işlerine ancak o zaman dönerlerdi. Boşa söylemiyorum. Osmanlıyı çözemeyen okumuşların bu ülkede aydın bilinmesi yanlıştır. Osmanlıdan kaçtıkça, çürük tahtalara basılıyor. Osmanlıdan kaçtıkça, yoruluyoruz. Ve Osmanlıyı reddettikçe bozuluyoruz..!!!!

***

Osmanlıyı tanımadan mimar olamazsınız. Esnaf olamazsınız; ressam, bestekâr, şair, yazar, çevre mühendisi, hatta doktor olamazsınız. O yüzden gençlere tavsiyemdir. Eğer dörtbaşı mamur aydın bilinme cehdiniz varsa, Osmanlıyı her yönüyle bilmek zorundasınız.

***

Şu olgunluğa bakınız. Bir yakınınız devletin üst kademesinde yer alıyor ve siz o gün paralı işleri bırakıyorsunuz. Bunun bir adı olgunluk ise öteki ismi medeniyettir. Başları öne eğmeli ve çokça düşünmeli. Osmanlı bizden daha medeni idi



barikat58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 07.03.2009, 15:41   #15
barikat58
Usta Yiğido
 
barikat58 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
barikat58 Şuan barikat58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 06.04.2016 18:19

Üyelik Tarihi: 03.01.2007
Mesajlar: 15.450
Tecrübe Puanı: 2204 barikat58 FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: TÜRK GİBİ KUVVETLİ OL!!!

Yavuz Sultan Selim zamanında, İran şahı kıymetli mücevherlerle süslü bir sandık hediye gönderiyor

Sultan Selim’e Sandık açılıyor İçinden çeşit çeşit değerli taşlar, kıymetli atlas, kadife kumaşlar

çıkıyor Fakat bir de pis bir koku yayılıyor Dehşet bir koku, herkes burnunu tıkıyor Neyse en alttaki

bohçadan insan pisliği çıkıyooooor ( afedersiniz ) Yani Osmanlıya acayip bir hakaret!!!!! Cihan padişahı emir

veriyor, "herkes düşünsün, buna ince bir şekilde cevap vermeliyiz" Ve cihan padişahı yine çözümü

kendisi buluyor Aynı şekilde değerli mücevher ve kumaşlarla süslü bir sandık hazırlatıyor İçine o z

amanın Osmanlı İstanbul’unda imal edilen gül kokulu en nadide lokumlardan bir kutu hazırlatıyor,

en altına da küçük bir pusula ve bir satır yazı Gönderiyor Şah sandığı açıyor Açtıkça güzel bir koku

ve en altta bir kutu lokum Anlam veremiyorlar tabii Bizim elçi yiyor önce, sonra oradakilere ikram

ediyor Kutunun içindeki pusulayı Şah okuyor: "Herkes yediğinden ikram eder" !!!!
barikat58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 07.03.2009, 15:43   #16
barikat58
Usta Yiğido
 
barikat58 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
barikat58 Şuan barikat58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 06.04.2016 18:19

Üyelik Tarihi: 03.01.2007
Mesajlar: 15.450
Tecrübe Puanı: 2204 barikat58 FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: TÜRK GİBİ KUVVETLİ OL!!!

FATİH'İN DİLENCİ KARDEŞİ

Taşköprülüzâde Mehmed Kemâlüddin Efendi’nin (Tuhfetü-l Ahbab) yâhut “Târih-i Sâf” adındaki eserinin birinci cüzünün 1287 İstanbul tab’ının 57-58. sayfalarında Fatih Sultan Mehmed’in hazır cevaplığını gösteren çok hoş bir menkıbe nakledilir: Hem kıssa, hem hisse sayılabilecek olan bu tatlı menkıbeye göre İstanbul Fâtih Sultan Mehmet bir gün atına binip ava çıkarken, karşısına bir dilenci çıkar: Fatih de cebinden bir altın çıkarıp verir, bir altını az gören dilenci:

— Padişahım, ben senin kardeşin olduğum halde nasıl oluyor da sen bana tek bir altın verirsin? Şu hareketin insâfa sığar mı?

Diye feryâd ve figâna başlamış! Bunun üzerine Hz. Fâtih atının dizginini çekip durmuş ve dilenciyi yanına çağırıp sormuş:

— Bu ne söz böyle. Sen benim kardeşim olduğunu nasıl iddiâ edebilirsin?

Dilenci de hemen cevabını dayamış:

— Nasıl olur da sen benim kardeşim olduğunu bilmezsin? Hiç öyle şey olur mu?

Fatih Sultan Mehmed, kardeşliğin sırrını öğrenmekte ısrâr edince, nihâyet cesur dilenciden şu cevâbı almış:

— Padişahım, ikimiz de Âdem babamızın oğulları değil miyiz?

Bu cevaptan çok hoşlanan Sultan da şöyle mukâbele etmiş:

— Eğer öteki kardeşlerimiz de haber alacak olurlarsa, senin hissene bu bir altın bile düşmez!

Bununla beraber, bu nükte çok hoşuna gittiği için, cömert Sultan dilenci kardeşine ihsanda bulunmuş.
barikat58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 07.03.2009, 15:49   #17
barikat58
Usta Yiğido
 
barikat58 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
barikat58 Şuan barikat58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 06.04.2016 18:19

Üyelik Tarihi: 03.01.2007
Mesajlar: 15.450
Tecrübe Puanı: 2204 barikat58 FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: TÜRK GİBİ KUVVETLİ OL!!!

OSMANLI'DA BİR YAŞANMIŞ OLAY
İşte Osmanlı ...

19.yüzyılda Almanya nın Mülhaym şehrindeki Ren nehrinin bir yakasında
Almanlar, öbür yakasında da Fransızlar oturuyordu.

Fransızlar, her sene nehrin Almanlar'daki kısmına geçip mahsulün tümünü
toplayıp götürüyorlardı.

O sıralar, birliğini temin edemeyen güçsüz Almanlar ise buna fazla ses
çıkaramıyorlardı tabiî. Her sene böyle olunca çareyi Osmanlı Sultanına
durumu yazıp, imdat istemekte bulurlar.

Mektupta şöyle denmektedir:

"Fransızlar her sene bize zulmediyor, mahsulümüzü elimizden alıyorlar.
Siz ki, dünyaya adalet dağıtan bir imparatorluğun sultanı, İslamiyet'in de
halifesisiniz. Bizi şu zulümden kurtarın. Asker gönderin. Ürünlerimizi
bu sene olsun toplama imkanı sağlayın."

Çöküş faslına girildiği bir zamana denk gelen yardım isteğini inceleyen
padişah asker göndermeyi mümkün ve gerekli görmez; yalnızca asker
elbisesi göndermeyi kâfi bulur ve cevabı bir mektupla beraber içi askeri elbise dolu üç çuval yollanır.
Şaşkına dönen Almanlar, çuvalı alıp

mektubu okurlar:

"Fransızlar korkak ademlerdir.
Onlara yeniçeri göndermemize gerek yoktur.
Yeniçerimizin kıyafetini görmeleri kâfidir."

Çuval içindeki Osmanlı askerinin elbiselerini adamlarınıza giydirin.
Mahsul zamanı, nehrin görülecek yerlerınde dolaştırın. Karşıdan gören
Fransızlar için bu kâfidir."

Bağ bahçe sahipleri hemen Osmanlı askerinin kıyafetini kapışırlar.
Hasat vakti büyük bir heyecanla yeniçeri kıyafetinde, nehir kıyısında
dolaşmaya başlarlar.

Ertesi gün, karşıdan gelen haber, Almanlar'ın sevinç çığlıkları atmalarına
sebep olur:

"Osmanlılar'dan imdat geldiğini düşünen Fransızlar, korkudan köylerini
de terkederek iç kısımlara doğru kaçmaktalar.
Mahsulünüzü rahatça toplayabilirsiniz. Zulüm sona ermiştir."

Bu olay, Mülhaymli'lerin gönüllerin de taht kurmuştur.
Giydikleri yeniçeri kıyafetlerini, daha sonra Mülhaym a bağlı Karlsruhe müzesine koyup ziyarete açarlar.

Şehrin en yüksek binasına da Osmanlı bayrağı asarlar. Ayrıca, halen
olayın yıldönümünde de şehirde bir karnaval düzenleyip ,
hadiseyi temsilen kutlarlar.


DÜŞÜNE BİLİYORMUSUNUZ KARDEŞLERİM SADECE BİR ASKERİ ELBİSEYLE BUNLAR OLUYORSA KİM BİLİR BİLMEDİĞİMİZ DAHA NELER VAR ŞANLI TARİHİMİZDE
barikat58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 07.03.2009, 15:52   #18
barikat58
Usta Yiğido
 
barikat58 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
barikat58 Şuan barikat58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 06.04.2016 18:19

Üyelik Tarihi: 03.01.2007
Mesajlar: 15.450
Tecrübe Puanı: 2204 barikat58 FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: TÜRK GİBİ KUVVETLİ OL!!!

BU BİR OSMANLI SAVAŞ FERMANIDIR !
Yıl 1912, İngilizler Hindistan’ı işgal eder, Hindistan Kralı Osmanlı’dan yardım ister. Yıllardır savaş içinde olan Osmanlı bu yardımı karşılıksız bırakmamakla birlikte 350 kişilik bir askeri birliği gemiyle Hindistan’a gönderir. 350 kişilik birlikten 20 kadarı hastalıktan yolda şehit olur, kalan 330 Osmanlı askeri Hindistan’a çıkarlar ve İngilizlerle savaşmaya başlarlar.

Mühimmat açısından kısıtlı olan Osmanlı askerleri birkaç günlükmücadeleden sonra teknolojik donanıma sahip İngiliz askerleri karşısında yenik düşerler ve 40 kadarı esir alınır, diğerleri de savaşta şehit olurlar. Savaş bittikten sonra bu 40 Osmanlı esir askerini, İngilizler gemilerde çalıştırmaya başlarlar. Bir İngiliz gemisi Avustralya’ya geldiğinde, esir iki Osmanlı askeri gemiden bir yolunu bulup kaçarlar.

Bir sure sonra, adı Karadeniz diyarından Mentesoğlu Abdullah olan, baba mesleği dondurmacılığa, Karahisar diyarından Tarakçıoğlu Mehmet de baba mesleği kasaplığa başlar.

1918′de Avustralya Çanakkale’ye asker çıkarır ve bizim iki Osmanlı askeri olayı duyarlar ve hemen buluşur, durum değerlendirmesi yaparlar.

Biz Osmanlı askeriyiz ve Avustralya’da yaşıyoruz. Avustralya devleti Osmanlıya savaş açmış ve bizim ülkemizi işgale gitmiş, bundan dolayı biz de Avustralya devletine savaş açalım derler.

Alırlar kağıdı, kalemi ve yazarlar:

Sayın Avustralya Başkanı, Ekselans Hazretleri,

Biz iki Osmanlı askeri, ülkenizde bulunuyoruz. Duyduk ki, devletimiz Osmanlıya Avustralya devleti olarak savaş açmış ve Çanakkale’ye asker göndermişsiniz. Bundan dolayı iki Osmanlı askeri olarak biz de Avustralya devletine savaş açmış bulunmaktayız.

Bu bir “Osmanlı Savaş Fermanı “dır. Ekselanslarının bilgilerine duyurulur.

Karahisar diyarından Tarakçıoğlu Mehmet, Karadeniz diyarından Mentesoğlu Abdullah İki Osmanlı askeri, Sidney’ in 250 km uzağında Karlıdağlar denilen bölgede önce virajlarda tren raylarını sökerek 3 tren devirirler. Üçüncü trende askeri mühimmat bularak silahlanırlar. Aynı bölgede 8 karakol basar ve karakollardaki askerlerin tamamını vururlar.

Ne olduğunu bir turlu çözemeyen Avustralya devletının sonunda iki Osmanlı askerinin yazmış olduğu mektup akıllarına gelir ve bölgeye 250 kadar asker gönderirler ve iki Osmanlı askeri araştırılmaya başlanır. Birkaç günlük araştırmadan sonra sıcak çatışma olur

Ve iki Osmanlı askeri bu karlı dağlarda şehit edilir.

İki askerin şu an mezarı Sidney’e 250 km uzakta Karlıdaglar’da ve mezarlarında fotoğraf çekmek yasak. Avustralyalılar iki Osmanlı askeriyle savaştık demek zorlarına gittiği için bu askerlerimize Hindistan asıllı diyorlar. Oysa Hindistan’da ne Karahisar diyarı, ne de Karadeniz diyarı diye bir bölge yok
barikat58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 07.03.2009, 15:59   #19
barikat58
Usta Yiğido
 
barikat58 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
barikat58 Şuan barikat58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 06.04.2016 18:19

Üyelik Tarihi: 03.01.2007
Mesajlar: 15.450
Tecrübe Puanı: 2204 barikat58 FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: TÜRK GİBİ KUVVETLİ OL!!!

Kritovulos, 15. yüzyılda yaşamış Bizanslı bir tarihçidir. İstanbul’un fethini ve diğer önemli olayları, savaşları yazıp Fatih Sultan Mehmed’e takdim etmiştir. Ve Fatih’in takdirini kazanmıştır. tarih-i sultan mehmethan-ı sani. yazarı: kritovulos yıl: 1328 fatih sultan mehmet bu tarihi yazan kritovulos u imroz adasına kral yaparak ödüllendirmiştir.
Kritovulos’un Fatih dönemindeki on yedi yıllık olayları yazdığı, İstanbul’un Fethi adlı kitabında İstanbul’un nasıl elden çıkacağını bir falcının gözünden anlatmakta ve sanki bu günlere nazire yapmakta.

Fatih, İstanbul’a girip Ayasofya önüne geldiği zaman, derinden derine bir inilti işitti. Sesin geldiği yöne bir adam gönderdi. Sakalları uzamış, perişan durumda bir keşiş bulup getirdiler. Huzura çıkardılar. Korktu, teskin ettiler. Neden zindana atıldığını sordular.
Keşiş, Türklerin kuşatma hazırlıkları sırasında Kostantin’in kendisini çağırıp İstanbul’u Türklerin alıp alamayacağını bildirmek için remil açmasını söylediğini; remilde İstanbul’un Türklerin eline geçtiğini bildirmesi üzerine, Kostantin’in kızarak kendisini zindana attırdığını anlattı. Keşiş sonra, “demek remilim doğru imiş” diye ekledi.
Bunun üzerine Fatih de İstanbul’un kendi elinden çıkıp çıkmayacağına dair remil açmasını ve doğruyu söylerse armağanlar vereceğini bildirdi. Keşiş yeniden, bu defa Fatih için remil açtı. Ve remili şöyle yorumladı:
– İstanbul, Türklerin elinden savaş ile çıkmayacak. Lakin öyle bir zaman gelecek ki ellerindeki emlak ve toprak azalacak, bu suretle İstanbul Türk malı olmaktan çıkacak.
Bu falın bildirdiği sonuçtan ileri derecede meteessir olan Fatih, ellerini gökyüzüne kaldırarak: “İstanbul’da edindiği yerleri yabancılara satanlar, Allah’ın gazabına uğrasınlar” diye beddua etti.
barikat58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 07.03.2009, 16:11   #20
barikat58
Usta Yiğido
 
barikat58 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
barikat58 Şuan barikat58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 06.04.2016 18:19

Üyelik Tarihi: 03.01.2007
Mesajlar: 15.450
Tecrübe Puanı: 2204 barikat58 FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: TÜRK GİBİ KUVVETLİ OL!!!

Hazreti Fatih, İstanbul'u fethettikten sonra, hemen kendi ismiyle anılan bir cami ve etrafına da büyük bir medrese yaptırdı. Bugünün üniversitesi sayılan medresede, Fatih de, bir oda almak istiyordu. Fakat Fatih'in bu isteğini medresenin ilim neyeti:

— Siz ne talebesiniz, ne de hacegân sınıfındansınız. Bu durumda medresede bir odaya sahip olmanız mümkün değil, dediler.

Hazreti Fatih, aldığı bu cevaba kızmadığı gibi: ,

— Medresede bir odaya sahip olabilmem için, ne yapmam lâzım? dedi.

— İmtihan olmanız lâzım, dediler.

Fatih, aynı talebe imiş gibi imtihana girdi ve imtihanı kazanarak kendi yaptırdığı medresede bir odaya sahip oldu.

BU DA ECDADIMIZIN PADİŞAH GÖZETMEKSİZİN İSTER ESNAF OĞLU İSTER PADİŞAH OLSUN

AYNI HAKLARDAN YARARLANDIĞINI GÖSTERİYOR OSMANLI GİBİ ADALETLİ BİR DEVLET YOKK

NE MUTLU OSMANLI TÜRKLERİYİZ
barikat58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 3 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 3 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesaj?n?z? De?i?tirme Yetkiniz Yok

BB Code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
bilgisayarla iLqili 100 konu.. selocan58 Bilgisayar ve İnternet Dünyası 3 04.07.2009 16:32
TÜRK DESTANLARI-1 (OĞUZ DESTANI) Abdurrahman 58 Diğer Konular 1 04.01.2009 21:00
Türk Ordusuna Övgüler selocan58 Serbest Kürsü 0 24.12.2008 06:40
GÜRÜN İLÇESİ FOLKLORU gul-i_ahmer Gürün 0 16.09.2008 13:01
TÜRK BOYLARI fertelliyim Arşiv 1 30.05.2008 17:05


WEZ Format +2. ?uan Saat: 06:55.


Powered by: vBulletin. Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

Copyright © - Bütün Haklar Sivaslilar.net'e aittir.