|
SİTE ANA SAYFA | Galeri | Kayıt ol | Yardım | Ajanda | Oyunlar | Bugünki Mesajlar | Arama |
Serbest Kürsü Serbest Konular |
|
Seçenekler | Arama | Stil |
06.04.2016, 13:20 | #11 |
Tecrübeli Yiğido
cebe Şuan
Son Aktivite: 17.08.2016 15:36
Üyelik Tarihi: 12.01.2009
Mesajlar: 245
Tecrübe Puanı: 604
|
Cevap: AFORİZMALAR (SAÇMALAMLAR)-1
AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, başkanlık sistemi tartışmalarıyla ilgili konuşmuş ve “Aslında şimdiki sistem bizim daha çok işimize yarar. Yasama bizde, yürütme bizde, yargı bizde, her şey bizde”
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] Biz=? Kripto olabilir mi? Prof. Yalçın Küçük, Soner Yalçın, Ilgaz Zorlu, Rıfat Bali'nin kitaplarında da aynı şey yazıyor: " Her şey kriptoların elinde !" |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 23 Kullanıcı cebe'e Teşekkür Ediyor... |
agoltratyson, auetrandomi, awalaphil, boppenbacrubi, eagoodreauthers, erksamerjesu, eudlebroc, gsalegoose, hrschgilm, ietimb, mniehuhmanstepa, mreppminhk, ndiscountwomen, nrichenspres, nslusanedema, nswickheimnewto, raulsburyneils, rawhornshau, rroraul, rullererro, rwintercanada, tdraftdraft, teytedl
|
08.04.2016, 15:05 | #12 |
Tecrübeli Yiğido
cebe Şuan
Son Aktivite: 17.08.2016 15:36
Üyelik Tarihi: 12.01.2009
Mesajlar: 245
Tecrübe Puanı: 604
|
Cevap: AFORİZMALAR (SAÇMALAMLAR)-1
CUHURİYETİ ÇÖKERTENLER
“Cumhuriyeti çökertme savaşı ve tarihinde üç isim baştadır; 12 Mart darbesinde reis Memduh Tağmaç; 12 eylül darbesinde rrııKenan Evren; 3 kasım 2002 darbesinde Public Relations Müdürü Orgeneral Hilmi Özkök, bunları başa koyuyoruz. Şimdi 10 ağır, tos 2014 Darbesine yaklaşıyoruz; seçimsiz, yarışsız, kanunsuz ve hukuksuz, Çankaya’yı, tarikata teslimiyetin hazırlığı var. Orgeneral Özel, başa yarışmaktadır. Bitiriyoruz. /…/ Eylülist darbe, bir islamizasyon darbesi olarak planlandı ve uygulandı. Ordu, hem tepeden islamizasyon politikası yürüttü ve bütün subaylar islamlaştılar. Yobazlar orgeneral oldular. Kıvrıkoğ lu, 2002 yazında, Hilmi Özköku “mürteci” ilan etmişti ve çokturlar. Bulaşmayanları pek azdırlar.” (Prof. Dr. Yalçın Küçük: Çıkış,s:180,181. Tekin Yayınevi) ••• GK Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanı General Boğuşlu-1985 “Disiplin, dünyanın en pahalı üretimidir. Disiplini kolaylıkla üreten ve ucuza mal edebilen bir düzen, asker ocağı, kışlalar ve bazı eğitim kuruluşları dışında, henüz icat edilmemiştir. Türk tarihinde disiplini en ucuza mal edebilen düzenlerden biri ise İslamiyet’tir.” (Y. Kçük: Agy,s: 181.) ••• “Şimdi çok iyi görüyoruz, “islamization from above”,Ordu’nun tepeden inme islamizasyon yolu, intiharı da olmuştur; “son” ise öyledir. Theend of armed forces, diyorsak, kendi sonunu kurmuş bir ordumuz var, demektir. Peki, hayır, doğada boşluk yoktur; Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra ordusuz kaldığımız bir dönemi biliyoruz. Ancak yine de boş kalmadık, Anadolu’da kurtuluşu “Teşkilatı Mahsusa” başlattı, gizli tarihte yazılıdır. Demek, yol ve çare tükenmemektedir.”(Y. Kçük: Agy,s:185.) ••• “…bütün doğruları açıklamayan ve saklayan, Orgeneral Necdet Özel’dir. Yeri mi, Orgeneral Tağmaç, Orgeneral Evren, Orgeneral Özkök'ün yanıdır. Ve bu, açık tarihimizdir. (Agy, s:186) |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 19 Kullanıcı cebe'e Teşekkür Ediyor... |
09.04.2016, 12:08 | #13 |
Tecrübeli Yiğido
cebe Şuan
Son Aktivite: 17.08.2016 15:36
Üyelik Tarihi: 12.01.2009
Mesajlar: 245
Tecrübe Puanı: 604
|
Cevap: AFORİZMALAR (SAÇMALAMLAR)-1
Cumhuriyet’i Çökertenler -2
1993 nisan ayında yayınlanmış, a) Ocak ayında Uğur Mumcu katledildi; b) şubatta Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis yok oldu; c) nisan ayında Cumhurbaşkanı Turgut Özal öldüler. Amerika’dan, Amerikan Dışişleri Bakanı Warren Christopher geldiler ve seçimine nezaret ettiler;bir günde, Tansu Çilleri başbakan yaptılar. Ben anında, 13-14 haziran 1993, “darbe” dedim, sonra hep darbeye isim aradım; Çillerden geçerek, “İsrael Darbesi” üzerinde karar kıldığımı hatırlıyorum. 1993 yaz sıcağı İsrael’in Türkiyede darbe düzenlediği tarihtir ve evvelen, eylülist darbeyi, tamamen, Washington’dan gelip, Wohlstetter tertiplediler. Fitnenin önemli işaretlerinden birisidir. Tertiplemek için, Wolfowitz ve Perle, yanlarında, Türkiye’ye geldiler. Ahiren 3 kasımda darbe yaptılar. Fazla görülmemelidir: Bir, 12 eylül 1980 öncesinde “darbe“ teihis ettim, iki, 13 haziran 1993, anında “darbe” yazdım ve hiçbir gazetede yer almayacağından emin, açıklamamı bütün basma dağıttım. İsrael’inhas darbesi ve Erbakan-Çiller Hükümeti en yüksek noktasıdır. 3 kasım 2002, “seçim değil darbe” ilan ettim.Darbe yapmadım, yazarım ve yazıyorum. Birbirinin devamıdır ve tek’tir, üçü bir eldedir. İslamizasyon, üç darbenin sonucu olmuştur. (Prof. Dr. Yalçın Küçük: Çıkış, s: 190. Tekin Yayınevi) |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 22 Kullanıcı cebe'e Teşekkür Ediyor... |
11.04.2016, 15:06 | #14 |
Tecrübeli Yiğido
cebe Şuan
Son Aktivite: 17.08.2016 15:36
Üyelik Tarihi: 12.01.2009
Mesajlar: 245
Tecrübe Puanı: 604
|
Cevap: AFORİZMALAR (SAÇMALAMLAR)-1
Yasin Aktay
Sola-sağa sapmadan, siyonizme kapılmadan… “Ütopyalar genellikle siyasi hareketlerin ulaşmayı hedefledikleri zionlardır. Bu zionlara doğru yola çıkanlar, gerçeklikle veya tarihle zion arasındaki derin uzlaşmazlık ve kavuşmazlığın farkına varıp hayatın içindeki dramı fark edebiliyorlarsa bilgelik yolunda bir aşama kaydetmeleri kuvvetle muhtemeldir. Oysa tarihin ve hayatın tersine kurgulanmış ütopyalarını gerçekleştirmeye çalışanlar, tarihin gerisinde kalmış zionlarına geri dönme arzusu taşıyanlar gibi. Toplayabildiği maddi güç ve zor dolayısıyla, belki bir şeyler gerçekleştirmiş olur, kendilerine zion gibi görünen bir yerlere varmış olurlar. Ama o vardıkları yerin ne kadar ulaşmaya çalıştıkları yer olduğunu tanıyacak basireti bile kaybetmiş olarak varırlar vardıkları yere. Ütopya, neresinden bakarsanız bir dönem için kurgulanmış bir toplumsal tasarım olarak hep hayatın gerisinde kalmış, insan zihninin zamanla ve mekanla mukayyet havsalasının ürünü olarak her zaman hayata ve insana dar gelecek bir çerçevedir. İnsanın çıktığı bir yere geri dönme arzusu olarak bütün ütopyalar siyonizmin kardeşidir. Yönleri hep geriye doğrudur, zamanın ve tarihin tersinedir.” [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] xxxxxxxxxxxxxxx Zion: Kudüs yakınlarındaki bir tepe Siyonizm(Ziyonizm): Etimolojik olarak, Kudüs yakınlarındaki Sion Dağı'ndan gelen bir sözcük olan siyonizm, bugün Sion Kudüs'ü ve yahudilerin inandığı VadedilmişTopraklar'ı sembolize etmekte ve 19. yy.'ın son çeyreğinde yurtsuz olan Yahudilerin Filistin'de bir Yahudi devleti (İsrail) kurma isteği ... Soru: Siirt Arap’ı olarak bilinen bu kişi acaba kimlere uyarı da bulunuyor? Bildiği/tanıdığı birileri “Zion” amaçları mı gözetiyor? “Ama o vardıkları yerin ne kadar ulaşmaya çalıştıkları yer olduğunu tanıyacak basireti bile kaybetmiş olarak varırlar vardıkları yere, “ cümlesinin anlamı nedir? Ulaşılan yer neresidir, mutlak iktidar (tekeliyet) mı ? Prof. Dr. Yalçın Küçük, 1926 yılında “Atatürk’e Suikast düzenledikleri ” bahanesiyle asılanların (Dr. Nazım, İttihat Terakki’nin Maliye Bakanı Cavit Bey, Ayıcı Arif ve diğerleri) gerçekte Zionist oldukları için asıldıklarını ileri sürmüştür. Prof. Y. Küçük, resmi tarihimizde “İzmir Suikasti”ne karıştıkları için “İstiklal Mahkemeleri”nde yargılanarak asılanların “iç savaş”ı kaybedenler olduğunu ileri sürmüştür. “ İzmir kökenli Yahudi bilim kadını EstherBenbassa, bir çalışmasında bunu, mükemmel bir şeklide yazmış durumdadır. (E. Benbassa, UneSepharede en Tramnsition, 1993. İstanbul) Jön-Türk Devrimi’ne denk düşen bir zamanda, alyanist ve siyonsitler ya da rezervist ve siyonistler arasında çok sert bir savaş vardır. Zamanına ait İngiliz diplomatik belgeleri Cavit ve Dr. Nazım’ı “ Siyonist” gösteriyor ki, Mustafa Kemal iktidarının başında, 1926 yılında Anakara’da asılanlar bunlardır. Cavit ve doktor Nazım,1926 yılında Ankara’da idam edildiler. Sabetayzimin karakaşi koluna mensuptular, en mutaassıp olanlarıdır ve siyonist olduklarını söylemek yerindedir. (Prof. Dr. Yalçın Küçük: Putları Yıkıyorum,s: 138) “Doktor nazım , ibrani asıllı idi, Ermeni tarafına göre, kırımlardan en başta sorumlusu olanlardan biri idi, bütün bunlar ayrı, efsanevi devrimci idi. Böylesine becerikli ve böylesine gözü pek ihtilalci bizde suikast ile hiçbir ilişkisinin olmadığını biliyoruz.Karakaşi, dünya Yahudiliğinin pek muteber adamı ve pek çapkın, Maliye Nazırı Cavit ile aynı zamanda asıldı; Ülucanlar’da idi ve yakında, Anafartalar’da diyebilirizz, bir balo vardı. Neden asıldı, neden o gün asıldı; her halde sürekli masal sorusu icat ediyoruz.(Prof. Dr. Yalçın Küçük: Gizli Tarih, s: 81) Prof. Y. Küçük, resmi tarihimizde “İzmir Suikasti”ne karıştıkları için “İstiklal Mahkemeleri”nde yargılanarak asılanların “iç savaş”ı kaybedenler olduğunu ileri sürmüştür.[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] Kriptolar arasında yine bir iç savaş mı yaşanıyor da, bu akıl danesi efendisini uyarıyor? |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 13 Kullanıcı cebe'e Teşekkür Ediyor... |
22.04.2016, 11:33 | #15 |
Tecrübeli Yiğido
cebe Şuan
Son Aktivite: 17.08.2016 15:36
Üyelik Tarihi: 12.01.2009
Mesajlar: 245
Tecrübe Puanı: 604
|
Cevap: AFORİZMALAR (SAÇMALAMLAR)-1
Suriye Savaşı= BOP=BİP Savaşı
Evren Yahudilik (Siyonizm)'e Karşı Direniş " Suriye'deki savaşın BOP=BİP projesinin tam tersi bir yöne dönmesi; Suriye'nin parçalanması, dolayısıyla İsrail sınırının Kuzey-Doğu'da Rusya'nın sınırına dayandırılması; böylece, Arz-ı Mevut'un yakın zamanda gerçeklemesi umutları bir başka "Arap Baharı"na kaldı gibi....."" Gazete Haberleri "Kremlin'de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le bir araya gelen İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, 'kırmızı çizgi' olarak tanımladığı Golan Tepeleri'nin 'İsrail topraklarının bir parçası olarak kalacağını' söyledi." - See more at: [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] xxx Ruslar İsrail uçağına ateş açtı' İsrail'in en çok satan gazetesi Yeioth Ahronoth gazetesi, Suriye'deki Rus askeri güçlerinin iki kez İsrail savaş uçaklarına ateş ettiğini yazdı. Kanal 10 televizyonu da İsrail ve Rus savaş jetleri arasında Akdeniz'de 'tehlikeli yakınlaşma gerçekleştiği' iddiasını ortaya attı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Moskova'yı ziyaret edip Rusya ile askeri işbirliğini artırmaya çalıştığı bir dönemde Yedioth Ahronoth gazetesi önemli bir iddia ortaya attı. İsrail'in en çok satan gazetesi, Suriye'deki Rus askeri güçlerinin iki kez Suriye üzerinde uçan İsrail savaş uçaklarına ateş açtığını yazdı. [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 7 Kullanıcı cebe'e Teşekkür Ediyor... |
10.05.2016, 12:38 | #16 |
Tecrübeli Yiğido
cebe Şuan
Son Aktivite: 17.08.2016 15:36
Üyelik Tarihi: 12.01.2009
Mesajlar: 245
Tecrübe Puanı: 604
|
Cevap: AFORİZMALAR (SAÇMALAMLAR)-1
PANAMA BELGELERİ
Panama belgeleri... İşte Türkiye'den önemli isimler ve tam liste Dünyanın en büyük bilgi sızıntısı olan Panama belgelerinin, 200 binden fazla hesabın ayrıntılarını bulunduran ikinci kısmı yayınlandı. Türkiye'den 101 şirketin ismi de ikinci dalga Panama belgelerinde yer aldı. İşte panama belgelerinde yer alan isimlerin tüm listesi... TÜRKİYE'DEN ÖNEMLİ İSİMLER Ve Panama belgelerinde yer alan Türkiye'deki isimler de açıklandı. Zorlu Enerji, Çalık Enerji, Sembol İnş, Rixos, Koç Holding şirketleri, Ağaoğlu, Sabancı, Ulusoy aile üyeleri listede… Listede ilk belirlemelere göre Ömer Sabancı, Vuslat Doğan Sabancı, Mehmet Emre Zorlu, Olgun Zorlu, Vakkas Altınbaş, Hüseyin Altınbaş, İmam Altınbaş, Nurettin Çarmıklı, Erol Çarmıklı, M. Oğuz Çarmıklı, Eski Galatasaray Spor Kulübü başkanı Adnan Polat, eski Beşiktaş başkanı Serdar Bilgili, Tuncay Özilhan, Mehmet Hattat, isimleri yer alıyor. [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] ... Suudi Kral'dan İsrail Başbakanı'na 80 milyon dolar Panama belgelerine göre Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz, İsrail Başbakanı Binyamin Natanyahu'ya seçim çalışmalarında kullanması için 80 milyon yollamış! Panama belgeleri dünya gündemini sarsmaya devam ediyor. Suudi Arabistan ile İsrail pek de saklama gereği duymadıkları gizli ittifaklarını her geçen gün derinleştirirken, Suudi Kral Salman’ın İsrail Başbakanı Benyamin (Bibi) Netanyahu’nun seçim kampanyasını finanse ettiği ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da stratejik ortağı haline gelen Salman’ın, Bibi’nin seçim kampanyası için geçen yıl 80 milyon dolar verdiği ortaya çıktı. Dünya çapında onlarca liderin de karıştığı yolsuzluk, vergi kaçırma ve kara para aklamayle ilgili Panama Belgeleri’ni kaynak gösteren İsrail İşçi Partisi Genel Başkanı ve milletvekili Isaac Herzog, Suudi Kralı Salman bin Abdülaziz’in Netanyahu’nun seçim kampanyasını finans ettiğini duyurdu. 300 ekonomistten dünya liderlerine Panama Belgeleri mektubu Virgin Adaları üzerinden 11 milyon dosyalık Panama Belgeleri’ne göre Salman, Mart 2015’te hem Suriye hem İspanya vatandaşı olan Muhammed Eyad Kayali aracılığıyla Netanyahu’ya 80 milyon dolar ulaştırmış. Para, İsrail liderine ulaştırılmak üzere İsrailli milyarder Teddy Saggi’nin Britanya’ya bağlı Virgin Adaları’ndaki bir şirketinin hesabına yatırılmış. [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] |
30.05.2016, 12:01 | #17 |
Tecrübeli Yiğido
cebe Şuan
Son Aktivite: 17.08.2016 15:36
Üyelik Tarihi: 12.01.2009
Mesajlar: 245
Tecrübe Puanı: 604
|
Cevap: AFORİZMALAR (SAÇMALAMLAR)-1
Gazete Haberleri
Tarihi sinagogda 41 yıl sonra düğün Edirne’de Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilerek ibadete açılan tarihi büyük sinagog, 41 yıl sonra yeniden bir düğüne ev sahipliği yaptı. Musevi Cemaati'nin Edirne’deki tek temsilcisi işadamı Rifat Mitrani’nin eşi Sara Mitrani ile evlendiği sinagogda bu kez ailenin 30 yaşındaki kızları Güneş Mitrani ile İstanbul Musevi cemaatinden, Anita ve Selim Esentürk’ün 34 yaşındaki oğulları Harun Esentürk dünya evine girdi. DUAHANDAN ATATÜRK SÖZÜ Musevi geleneklerine göre yapılan düğünde çiftin dini nikahları kıyılırken, duahan Türkiye Cumhuriyeti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için dua okundu. Duahan, "Kim ne derse desin, kim ne düşünürse düşünsün. Atatürk’ün de dediği gibi Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” ifadelerini kullandı. Dini nikah ve duaların ardından Edirne Belediye Başkanı tarafından resmi nikah kıyıldı. Güneş Mitrani ve Harun Esentürk’ün şahitliklerini Melisa Toker ve Hisya Behar’ın yanı sıra Edirne Vali Vekili Mehmet Tekinarslan ile Edirne vakıflar Bölge Müdürü Osman Güneren yaptı. Güneş ve Harun çiftine bir ömür boyu mutluluklar dileyen Başkan Recep Gürkan, tarih yazıldığını kaydederek, "41 yıl aradan sonra ilk nikahta olmanın mutluluğu ve onurunu birlikte yaşıyoruz. Keşke Edirne’den gitmeseydiniz diyeceğim ama bunu düzeltmek mümkün değil. Ama lütfen Edirne’ye daha çok, daha çok gelin. Sizleri bekliyoruz” dedi. [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] Saçmalamalarım: 1. Yahudilerin adları Türk adı, hatta damadın soyadı esenTÜRK! Yani, adam Yahudi ama benden daha Türk, hem de esip-yağan-gürleyen cinsinden ! 2. Bu haberde görüldüğü gibi, Yahudilerin düğün derneklerini Yahudi medyada (ören: Hürriyet, Cumhuriyet, vb) çok önemli haber olarak okuyoruz. Buna karşın Hıristiyan din adamlarının öldürülmelerini okuyoruz. Örneğin, yakın tarihte; 2006 yılında Trabzon’da öldürülen Hıristiyan din adamı Rahip AndreaSantoro, 2007'de, Malatya'daki Zirve kitabevi'ne biri Alman ikisi Türk üç Hristiyanın boğazları kesilerek öldürülmesi,2010 tarihinde Hatay'ın İskenderun ilçesinin Karaağaç beldesi Sultanköy Mahallesi'ndeki evinde bıçaklanarak öldürülen Papalık Anadolu Temsilcisi Piskopos LuigiPadoveseolayları ile uzak tarihte 1915 Ermeni, 1922 Rum kırımları , 1924 Rum talanı-kovulmaları, 1955 Rum talan ve kovulmaları. 1985’ten sonra PKK’nın Güneydoğu’dan Süryanileri kovması, vb. 3. Prof. Dr. Yalçın Küçük adlı münafıkın tezi:: TÜRKİYE YAHUDİ-HIRİSTİYAN MEYDAN SAVAŞI ALANIDIR “Herhalde artık şunu söyleyecek noktaya yaklaşıyoruz, judaik güç nerede varsa, orada tarih yazımında kambur ve çökükler var; böylece, tarihin deforme olduğunu düşünebiliyoruz. Kuşkusuz gizli bir kavim değildi, bununla birlikte her yerde güç olmaya çalışıyor ve bunu gizliyordu; benzememeyi, asimile olmamayı, en yüksek şeria saydıklarını biliyoruz. Bu kavim, asimilasyona şiddetle karşı durmasına karşın, çok yerde ekonomik gücü elinde tutuyordu ve ekonomiyi bir “zor” vektörü olarak formüle eden “Ekonomi politik”; bu vektör, bulunduğu her yerde siyasal zor ile, burada polis ve askeri kastediyorum, karşılaşıyor, bazen karşı karşıya, bazen yan yana ve çok çok zaman da birlikte hareket ediyordu.Kendi adına yazılmadığı halde judaik zor (Yahudi şiddeti), hep karanlıkta bırakılıyordu; yazımı bir tür görülmez mürekkeplidir. Metafor ve sembollerle çizilmektedir. /…/ Nasıl birleştireceğiz, elimizde birleştirebileceğimiz fazla kayıt yoksa, henüz elimize geçmemiş olmasına bağlayabiliyoruz. Bu nedenle ayrıntılara bakıyoruz, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Elenistan’a(Yunanistan’a)göçen Elenlerden birisinin anlatımında çok düşündürücü bir nokta buluyoruz. Acıklı olduğu kadar da düşündürücü görünüyor, aktarıyorum: “Sabahleyin 5.000 esir toplandık. Türk mahallelerinden geçiyorduk. Yahudilerinkinden de geçtik. Yahudiler bize Türklerden de kötü davrandı. Hiotika’daki Aziz Konstinos mevkiinde büyük bir kıyım başladı.” Peki neden? neden Müslümanlar arasında yaşayan Yahudiler, Hıristiyanlara, Müslüman Türklerden daha kötü davranıyorlar ve bu, ayrıca, bir kural mı? Çok ciddi bir sualle karşı karşıya geldiğimizi kabul etmek durumundayız. Bu tür sorular, bizi yem bir tarih yazımına götürmekte Çok güzel, L. Neyzi de, İbrani asıllı bir aileden geldiğini düşünebiliriz, bir yerde, anlatımına şöyle başlıyor ve daha doğrusu, devam ediyordu: “ Haim Albukrek1896’da Ankara’nın, tarihi Roma dönemine dek uzanan Yahudi Mahalle’sinde Seferad bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir.” Ama adını “ Yaşar Paker”olarak değiştirdiğini öğreniyoruz; “yaşar” adı, aynen bu söyleyişle İbrani’de isim olarak taşınmakla birlikte, anlamı farklıdır, bizdeki “yaşar”, hayat veya “can” anlamına gelen haim’e daha uygun düşmektedir. Yaşar Paker Kurtuluş Savaşı’nda askere alınıyor ve Leyla Neyzi, Yaşar Paker’in, sefer halinde iken tuttuğu notları yazıyor; bu alandaki çok kıt kaynaklarımızdan birisidir ve hiç kuşkusuz teşekkür borcumuz var. Yaşar Paker, günlük notlarını, Fransızca tutmuş, bunu anlayabiliyorum, katıldığım bir savaşta (1974 Kıbrıs Savaşı, cebe) notlarımı bildiğim yabancı dillerde tutmuştum daha içten olacağını düşünmüştüm, yalnız benimkiler o kadartedbirli idi ki, sonunda ben dahi deşifre etmekte çok zorlandım; Paker’inkilerin anlaşılır olduğunu anlıyoruz. Fakat anlaşılan yanları, burada bizi ilgilendirmiyor ve bizi ilgilendirebilecek yanlarını ise, Doktor Neyzi’nin son derece eliptik yazdığını görüyoruz. Herhalde asıl metinleri, daha da az anlaşılır hale getirdiğini tahmin edebiliyoruz. Tarih bozmada, usul, budur. Bizi ilgilendiren haberlerden birisi şudur: “Albukrek, günlüğünün birkaç yerinde Hıristiyan silah arkadaşlarıyla ilgili aşağılayıcı yorumlarda bulunmaktadır. Aşağılayıcı sözcüğünün içeriğini, Paker’in, silah arkadaşı Yorgi ve Kirkor hakkında , defterine, “köpekler” notunu düşmesiyle anlamaya başlıyoruz. Paker, Yahudi ve Yorgi ile Kirkor ise Hıristiyan idiler; Yahudi Paker,Hıristiyan Yorgi ve Kirkor’u “köpek” çağırmaktadır. Öyleyse, bu haber, Yahudilerin Hıristiyan esirlere Müslüman-Türklerden daha kötü davrandıkları işaretini desteklemekte ve daha ileriye götürmektedir. Buradayız, daha dikkat çekici bir kayıt var; Doktor Neyzi’nin özenle üstünü örtmesine rağmen, Paker’in, diğer gayrimüslimlere “düşman” dediğini çıkarabiliyoruz. Bu çıkarımdan eminiz, çünkü, Paker’in defterinden uzunca bir alıntı var, ben de aktarmaya değer buluyorum: “1921’de düşman Haymana’ya gelmişti. Bu kanun çıktı, gayrimüslimler askere alınacak. Bizimvaziyetimiz fena. Hükümetin hakkı vardı. Çünkü emniyet yok. Mazallah Haymana düşseydi bütün bu bizim askerler hükümete karşı düşman. İçerideki düşman daha berbat düşman. Bir düşmanlık vardır, müslimle gayrimüslim arasında. Rumlarla Ermeniler. Bu doğrudur ama bizim zavallı Yahudilerin hükümetle hiçbir problemleri yok ki. Dört tane Yahudi için ayrı kanun yapabilirler mi? Gayrimüslim deyince biz de gittik. Boşu boşuna yandık.” Çok açık, Elenler (Yunan) ile Ermenileri içerdeki düşman kabu ediliyor ve dolayısıyla, Elenlerin Haymana’ya yaklaştıkları bir zamanda, “iç düşmanalar”, ki bunları daha “berbat” sayıyor, askere alma bahanesiyle enterne etmeyi (gözaltı) haklı buluyor. Ama ne yazık, “gayrimüslim deyince biz de gittik” diyerek hayıflanıyor; defteri, hep Albukrek Ailesi’nin nüfuzlu kişilerle temas halinde olduğunun notlarıyla doludur. Bedelli askerliğin o zaman da olduğunu anlıyoruz;Yaşar Paker, hemen, terhis bekliyor ve biz, beklerken. Türkiye Yahudileri’nin Türkiye Elenleri ile Ermenileri’ne. "iç düşman” gözüyle bakmaları ve üstelik bunları “berbat düşman” saymaları pek önemli bir açıklıktır. Kuşkusuz netlik veya kesinlik demiyoruz, bir tespit yoludur;sınayarak ilerlemek durumundayız. ( Prof. Dr. Yalçın Küçük, İsyan-1, s:476-478) Konu cebe tarafından (30.05.2016 Saat 12:31 ) değiştirilmiştir.. |
30.05.2016, 12:21 | #18 |
Tecrübeli Yiğido
cebe Şuan
Son Aktivite: 17.08.2016 15:36
Üyelik Tarihi: 12.01.2009
Mesajlar: 245
Tecrübe Puanı: 604
|
Cevap: AFORİZMALAR (SAÇMALAMLAR)-1
Başbuğ'dan Almanya'ya sert tepki Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, soykırım iddiasını parlamentoya getiren Almanya'ya tepki gösterdi. Emekli Orgeneral Başbuğ, "Almanya niye şimdi birdenbire bu sözde Ermeni soykırım iddiasını Almanya Parlamentosuna getirdi? Türkiye'ye karşı bir sıkıştırma politikası olarak görmek lazım." dedi. Başbuğ, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarının 2 Haziran'da Almanya Parlamentosunda gündeme geleceğini anımsattı. ALMANYA'YA TEPKİ! "Almanya Parlamentosunda gündeme gelecek sözde Ermeni soykırımı iddiaları için neden bağırmıyoruz? '1915 yılında yaşananlar bir zorunlu göçtür, tehcir olayıdır' niye demiyoruz? [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] ••• '1915 yılında yaşananları’, baş aktörün notlarında çok açık: Tehcir farkı 972 bin.(Murat Bardakçı, Milliyet, 05.01.2009) Yani göç ettirilen 2 milyon Ermeni’den menzile (Suriye ve başka ülkeler) ulaşabilenler 1 milyon yüz bin civarındadır, geri kalan yaklaşık dokuzyüz bini ölmüş/öldürülmüştür. Ama, dün ve bugün öldürenlerin Türk olduğu biliniyor, oysa onları tarihsel düşmanları Anadolu’da, yani öz vatanlarında öldürerek ya da sürerek yok etti. Aynı zamanda, toplumsal belleğinde ırk ve din düşmanlığı olmayan Türklerin belleğini de yeniden formatlayarak dünyanın en uygar toplumları olan Yunan ve Ermeni ırkına kinle doldurdular. Söz konusu kovma ve kırmanın baş aktörü, Edirne Yahudi okulu Alyans öğretmeni Mehmet Talat Sai’nin(Talat Paşa) not defterinden özetleyelim: Ermeni Nüfus Talat Paşa'nın ilk kez tümüyle yayımlanan özel belgelerinde tehcir (zorunlu göç) öncesi ile sonrası Ermeni nüfusu farkı 972 bin. Murat Bardakçı 'Bunlara Osmanlı topraklarını terk edenler de dahil, hepsinin öldüğü söylenemez' dedi Gazeteci Murat Bardakçı, “Talat Paşa’nın Evrak-ı Metrûkesi” adlı yeni kitabında, 1915’te yaşanan tehcir olayıyla ilgili olarak dönemin Dahiliye Nazırı olan Talat Paşa’nın tehcir öncesi ve sonrası Ermeni nüfusundaki değişiklikleri içeren özel belgelerini ilk kez tümüyle açıkladı. Belgelere göre, 30 büyük yerleşim yerinde tehcir öncesi ve sonrası Ermeni nüfusu arasındaki fark 972 bin 246. Tehciri, “1.5 milyon Ermeninin öldürüldüğü soykırım” olarak değerlendirenlerin bulunduğunu hatırlatan Bardakçı, 972 bin 246 sayısının bu kadar kişinin hayatını kaybettiği anlamına gelmeyeceğini, farklı sebeplerden ölenlerin ve Osmanlı topraklarını terk ederek başka ülkelere göç edenlerin de bu sayıya dahil olduğunu vurguladı. Ayrıntılı olarak not tutmuş Everest Yayınları’ndan çıkan kitapta Bardakçı, 1915 olaylarına dair, Talat Paşa’nın özel arşivinden çıkan belgelere yer veriyor. Tehcirin yaşandığı dönemde Dahiliye Nazırı olan, daha sonra sadrazamlık görevi de üstlenen Talat Paşa, özel notlarında Osmanlı’nın önemli şehirlerindeki Ermeni nüfusundaki hareketliliği bütün detaylarıyla anlatıyor. Talat Paşa’nın belgesinde, 1914’teki (hicri 1330) nüfus kaydı ve tehcir sonrası nüfus karşılaştırılıyor. Belgeye göre, Ermeni nüfusu 1914’te 1 milyon 256 bin 403. Tehcir uygulanan yerler ve İstanbul’daki Ermeni nüfusun toplamı 1 milyon 112 bin 614. Tehcir sonrasında ise bu sayı 284 bin 157 olarak görülüyor. Doğu’da nüfus sıfıra inmiş. Belgeye göre, Ermeni isyanlarının olduğu Doğu illerinde tehcir sonrası hiç Ermeni kalmadığı görülüyor. 125 bin 657 Ermeninin olduğu Erzurum’da, 114 bin 704 Ermeninin bulunduğu Bitlis’te, 67 bin 792 Ermeninin olduğu Van’da, 56 bin 166 Ermeninin bulunduğu Diyarbakır’da ve 70 bin 60 Ermeninin bulunduğu Elaziz’de (Elazığ) tehcir sonrası nüfus sıfıra inmiş. 37 bin 549 Ermeninin olduğu Trabzon’da da durum farklı değil. (Trabzon özellikle 1924 Mübadil (Rum göçürülmesi) olayında Selanik'ten getirilenlerle doldurulmuştur. A. Ağaoğlu bu ailelerdendir. Cebe) Tehcir sonrası Ermeni nüfusunda en büyük düşüşün yaşandığı vilayetlerden biri de Sivas. Belgeye göre, tehcir öncesi bölgedeki Ermeni sayısı 141 bin iken, tehcir sonrası nüfus 8 bin 97’ye düştü. Sivas’a tehcir sırasında 948 Ermeni göç etti. İzmit’te ise nüfus 56 bin 115’ten 3 bin 880’e indi. İzmit’e bu sırada göç eden Ermeni sayısı ise 142. Yine Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı Adana’da nüfus 51 bin 723’ten 12 bin 263’e düştü. Kayseri’deki 47 bin 974 olan Ermeni nüfusu da 6 bin 650’ye indi. Kayseri’ye tehcir sırasında 111 Ermeni göç etti. Talat Paşa’nın kayıtlarına göre, İstanbul’daki Ermeni nüfusu tehcirden hiç etkilenmedi. Tehcir Kanunu’nun uygulanmadığı birkaç vilayetten biri olan İstanbul’daki Ermeni nüfusu, tehcir öncesi ve sonrasında 80 bin olarak görülüyor. Ermeni nüfusundaki düşüşün en az yaşandığı Kütahya’da nüfus 4 bin 23’ten 3 bin 932’ye, İçel’de 350’den252’ye iniyor. Bu şehirlere tehcir sırasında gelen Ermeniler nüfusu artırıyor. Ankara’da ise Ermeni nüfusu 44 bin 661’den 12 bin 766’ya düşüyor. Ayrıca 410 Ermeni başka yerleşim yerinden Ankara’ya göç ediyor. ‘Ölü sayısı vermek imkânsız’ Gazeteci Murat Bardakçı, daha önce bazı bölümlerini yayımladığı belgelere tümüyle ilk kez bu kitapta yer verdiğini belirterek şunları söyledi: "Bir kesim iddiayı 1915 yılında 1.5 milyon kişinin öldürüldüğüne kadar götürdü. Bu belgelerde görülen tehcir öncesi ve sonrasındaki nüfus sayıları arasında 972 bin 246 olarak görünen farkın tehcir sırasında bu kadar kişinin hayatını kaybettiği şeklinde yorumlanmaması gerekir. Zira bu sayıya çeşitli sebeplerden dolayı ölenlerin yanı sıra, Osmanlı topraklarını terk ederek başka memleketlere özellikle de Rusya'ya, Güney Amerika'ya ve Avrupa ülkelerine göç edenler de dahildir. Yorumun bu şekilde olmasını gerektiren önemli delillerden biri de tehcire tabi tutulan bazı kişilerin 1918 sonrasında dönmüş olmalarıdır. Dolayısıyla '1915 tehcirinde şu kadar Ermeni hayatını kaybetmiştir' şeklinde kesin bir hükmün verilmesi zor değil, imkânsızdır."(Murat Bardakçı, Milliyet, 05.01.2009) ••• Ermeni Terörüne karşı MOSSAD “En değerliinsanlarımızı göçerten ASALA ile mücadelede ne yapıldı ? Ne yapıldığını pek bilemiyoruz, ortada bazı sismelrlel söylenceler var. Bunlardan birisi,, Milli İstihbarat Teşkilatı memuru Hiram Abas idi ki, İbrani asıllı olduğunu , diğer çalışmalarımda göstermiştim. Adı “ Avner” misali , net İbrani idi ve bu nedenle fazla tartışma gerektirmiyordu. /…/ Formülü, Hiram Abasbuluyor ve Avni Özgürel bize bildiriyor: “İsrail güvenlik birimleri, söz konusu operasyonda, kampları basıp dağıttı, militanları tutukladı, iki örgütün finans dokümanları gösteren dokümanlar dahil bütün arşivini ele geçirdi.”(Prof. Dr. Yalçın Küçük: İsyan-1, s: 506-510.) ••• “Doğrusu daha önceleri Fuat Uluç, sonraları Hiram Abas‘ın, Türk aydını ve soluna, bir kamu görevini çok aşan bir biçimde, “intikam”içgüdüsüyle hareket ettiklerini tespit etmiştim; ancak emri Tevtat’tan aldıklarını bilmiyordum. Öğrenmiş oluyoruz, aydınlarımıza yönetilen bir dinsel savaş vardı, ortaya çıkmışolmaktadır. (Prof. Dr. Yalçın Küçük: Putları Yıkıyorum,s: 281.) ••• “1980 Eylülist Darbesi, başında Orgeneral Kenan Evren vardı, bir İsrael Darbesi’dir. Nisan, Tammuz ya da Temmuz ve Elul veya Eylül, İsrael’de zaman zaman Tanrı ve ay adı olmakla biz isim olarak taşıyoruz. Eylülist darbede, Türk aydınına, görülmemiş kin, Arap yanlısı bir tutum alan soldan intikam idi; bir İbrani olan Hiram Abas, bu kini temsil ve en yüksek noktada realize ediyordu. İsrael kinidir ve Irak’taki Ebu Gareb hapishanelerinin provası sayabiliyoruz.”(Prof. Dr. Yalçın Küçük: İsimlerin İbranileştirilmesi,s: 48.) ••• “M. HiramAbas, İstanbul'daki bütün provokasyon, tertip ve operasyonları planlayan Kontrgerilla şefiydi. CIA ve MİT adına Faik Türüne danışmanlık yapıyordu. İstanbul Kontrgerilla Karargahı ile CIA ve MİT'in irtibatını sağlıyordu. Gemi batırma olayları, İsrail Büyükelçisi Elrom olayı, Fırtına Tatbikatları gibi tertip ve saldırılar Hiram Abas'ın başı altından çıktı. Hiram Abas, işkence ve operasyon hastasıydı. Görevli olmadığı halde 12 Marttaki bütün baskınlara, operasyonlara en önde katıldı. Provokasyonları yönetti. Yeni işkence yöntemleri geliştirdi ve bu yöntemlerin uygulanmasına bizzat katıldı.” ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]) |
01.06.2016, 12:53 | #19 |
Tecrübeli Yiğido
cebe Şuan
Son Aktivite: 17.08.2016 15:36
Üyelik Tarihi: 12.01.2009
Mesajlar: 245
Tecrübe Puanı: 604
|
Cevap: AFORİZMALAR (SAÇMALAMLAR)-1
İmam hatip liselerinde İspanyolca dil eğitimi
İspanyolca konuşan yaklaşık 7 milyon Müslüman nüfus bulunduğunu dikkate alan MEB, imam hatip liselerinde İspanyolca dil eğitimi verileceğini duyurdu. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Anadolu imam hatip liselerinde bir ilke imza atılarak, 2016-2017 eğitim öğretim yılından itibaren İspanyolca dil eğitimi yapılacağını duyurdu. Kadıköy Anadolu İmam Hatip Lisesi ve Kadıköy Kız Anadolu İmam Hatip Lisesinde İspanyolca hazırlık sınıfı açılacak. MEB’in resmi internet sayfasında yer alan habere göre, bu kapsamda, proje okulu olan Kadıköy Anadolu İmam Hatip Lisesi ve Kadıköy Kız Anadolu İmam Hatip Lisesinde birer sınıf İspanyolca hazırlık sınıfı olarak açacak. Böylece İspanyolca dil eğitimi, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda ilk defa başlamış olacak. İSPANYOLCA KONUŞAN MÜSLÜMANLAR İÇİN MEB HAMLESİ Orta ve Güney Amerika'daki ülkelerde İspanyolca konuşan yaklaşık 7 milyon Müslüman nüfus bulunduğu dikkate alınarak, İspanyolca dil eğitimi alan ve Türkiye'de özgün bir model olan imam hatip liselerinden mezun olacak öğrencilerin, bu ülkelerdeki Müslüman topluluklarla ilişkilerin güçlendirilmesinde önemli rol almaları, ekonomik ve sosyal ilişkilerin gelişmesine katkı sağlamaları hedefleniyor. İspanyolca dilinin öğretilmesinde Türkiye'de öncü olacak imam hatip okullarında açılacak hazırlık sınıflarına 2016-2017 öğretim yılı için toplamda 68 öğrenci alınacak. [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] Aforizmalarım: 1. 7 milyon Müslüman nüfus deniliyor ama mensup oldukları etnik gruplar belirtilmemiş; yani, bunlar Türk, Kürt, İngilzi, Fransız, Amerika yerlisi, vb. 2. İspanyolca konuşan sadece 7 milyon insan için “İspanyolca dersi” konuluyor, Rusça konuşan on milyonlarca Müslüman var, İmam-hatiplerde Rusça da öğretiliyor mu? 3. Kimi kandırıyorsunuz? Ladino konuşan Türkiye gizli Yahudileri’nin çocukları ana dillerini unutmasınlar diye İspanyol Yahudileri’nin dili olan “ LADİNO” öğretmek için bu dersi koydunuz! 4. Demek ki , KARAKÖY’de İmam hatip okulu yok, onun tam karşısında Kadıköy’deki okulda İspanyolca dersi konuluyor. Karaköy’ün ilk adı KARAY-KÖY . 1855 yılında Kırım Savaşı’nda Osmanlı topraklarına akan KARAY Yahudilerinin yerleştirildiği semt. 5. ARTIK GİZLEMİYORLAR, TÜRKİYE’NİN SONU NE OLACAK ACABA?! |
30.07.2016, 13:42 | #20 |
Tecrübeli Yiğido
cebe Şuan
Son Aktivite: 17.08.2016 15:36
Üyelik Tarihi: 12.01.2009
Mesajlar: 245
Tecrübe Puanı: 604
|
Cevap: AFORİZMALAR (SAÇMALAMLAR)-1
|
Konuyu Toplam 22 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 22 Misafir) | |
|
|