05.06.2009, 16:03 | #21 |
Usta Yiğido
bahar5834 Şuan
Son Aktivite: 23.05.2010 00:10
Üyelik Tarihi: 25.01.2009
Mesajlar: 6.805
Tecrübe Puanı: 1257
|
Cevap: --->: Ve durdu yağmur...
SEVGİ DUVARI
sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi dilimizde akşamdan kalma bir küfür salonlar piyasalar sanat sevicileri derdim günüm insan içine çıkarmaktı seni yakanda bir amonyak çiçeği yalnızlığım benim sidikli kontesim ne kadar rezil olursak o kadar iyi kumkapı meyhanelerine dadandık önümüzde altınbaş altın zincir fasulye pilakisi aramızda görevliler ekipler hızır paşalar sabahları açıklarda bulurlardı leşimi öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri çöpçülerin elleriyle okşardın beni yalnızlığım benim süpürge saçlım ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi baktım gökte bir kırmızı bir uçak bol çelik bol yıldız bol insan bir gece sevgi duvarını aştık düştüğüm yer öyle açık seçik ki başucumda bir sen varsın bir de evren saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi yalnızlığım benim çoğul türkülerim ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi
__________________
Cahillerin kalbi dudaklarında, alimlerin dudakları kalplerindedir.
|
05.06.2009, 16:13 | #22 |
Usta Yiğido
HaZaN Şuan
Son Aktivite: 14.05.2013 15:36
Üyelik Tarihi: 03.11.2008
Mesajlar: 16.918
Tecrübe Puanı: 2285
|
Cevap: --->: Ve durdu yağmur...
__________________
Huzuru kendi içimizde bulamassak başka yerde aramak boştur.
|
05.06.2009, 16:17 | #23 |
Moderator
Salim58 Şuan
Üyelik Tarihi: 11.05.2009
Yaş: 58
Mesajlar: 59.381
Tecrübe Puanı: 10
|
Cevap: --->: Ve durdu yağmur...
Bir Yağmur Bekliyorum
Bir yağmur bekliyorum, kuruyanı ıslatsın Bir yağmur bekliyorum, tohumlara can katsın Bir yağmur bekliyorum, silsin kirlerimizi Bir yağmur bekliyorum, bizi bize anlatsın
__________________
Asil İnsan İdare Eder, Aciz İnsan Şikayet Eder, Basit İnsan İftira Eder, Dürüst İnsan Sabreder... |
05.06.2009, 16:17 | #24 |
Navigator
Kardelencicegi Şuan
Üyelik Tarihi: 27.10.2008
Yaş: 57
Mesajlar: 48.623
Tecrübe Puanı: 5461
|
Cevap: --->: Ve durdu yağmur...
YARABBİ
Gafletten,Başkalarına Yük Olmaktan , Aşağılıktan, Aşağılanmaktan , Miskinlikten, Cehaletten ve Faydasız Bilgiden , Ürpermeyen Gönülden ,Doyma Bilmeyen Nefisten, Kabul Edilmeyen Duadan, Nimetlerinin Zeval Bulmasından , Lütuflarının Değişip Başkalaşmasından , Ansızın Bastıran Azabından, Gelip Çatan Gazabından SANA SIĞINIYORUM Sen’den Her Zaman , Yalvaran Diller , Haşyetle Ürperen Gönüller İstiyoruz. Tövbelerimizi Kabul Buyur, Bizi Günahlardan Arındır, Dua ve İsteklerimize Cevaplar Lütfeyle ! Delil Ve Burhanlarımızı Hedefine Yönlendir, Kalplerimizin Ufkunu Aç, Dilimizi Doğruluğa Bağla ve Gönül Kirlerimizi Temizle ! Allah’ım, Senden Her İşimizde Sebat, Kur’an Yolunda Kararlılık ve Nimetlerine Karşı Da Duyarlılık Hissi Bekliyoruz. Kapına Yönelenleri Boş Çevirme , İtaatte Bulunanlara Bol Bol Karşılık Ver, Sana Baş Kaldıranlara da Doğru Yolu Göster ; Muzdariplerin Dualarını İcabetle Taçlandır, Sıkıntıda Bulunanları Lütfunla Şad Eyle, Hasta Ruhlara Hususi Muamelede Bulun, Küfür ve İlhad İçinde Bocalayanlara da Nurunu Göster; Göster de Kalmasın Hiçbir Yanda Muzlim Nokta….!! Ya Rab! Önümüzde Şu Upuzun Hayat Yolculuğunda , Bizi Kendi İdrak ve İhsaslarımızın Darlığıyla Baş başa Bırakma; Akıllarımızı İnhiraf Ve Sürçmelerden, Nefislerimizi Cismaniliğin Baskılarından , Gönüllerimizi de Heva ve Heveslerin Öldürücü Oklarından Sıyanet Eyle.. Amin...
__________________
|
16.06.2009, 22:18 | #25 |
Navigator
Kardelencicegi Şuan
Üyelik Tarihi: 27.10.2008
Yaş: 57
Mesajlar: 48.623
Tecrübe Puanı: 5461
|
Cevap: --->: Ve durdu yağmur...
Canım yanıyor,içimde bir sızı nedenini bilmiyorum. Adı sensizlik belki Yada ulaşamamak, ağlayamamak derinden, Kıyamdayken başka yerde, secdedeyken başka yerde olmak Yönelememek sana içten bir aşkla Canım yanıyor ya Rabbel alemin Bir sızı var anlayamadığım, Canım yanıyor Ya Erhamerrahimin Adını koyamadığım, Bugün gitmek istedim buralardan Sana yakın olmak için, uzakları yakın yapabilmek için, Çıktım viran şehrimden; daha fazla gidemedim nedense, Bir yağmur başladı sessizce, ER-RAHİM diye fısıldadı paramparça olan yüreğime, İrkildim Ya Rabbelalemin, rahmetine kavuştur beni, Sonra yürüdüm içimde bir ses anlayamadığım, Bir güvercin gördüm sırılsıklam; EL-CELİL dedi içimdeki sese, Ne büyük, ne yücesin; yüceliğinle derman ol derdime, Islandım, yorgunum birde acı var içimde nereye baksam seni gördüm AllahIM Bir çocuk tebessümünde, bir yaprağın vedasında mevsime, MALİKÜ’L-MÜLK tecellisini gördüm kara bulutların içinden doğan güneşte Sen her şeyin tek sahibi AllahIM, İçimde bir uçurumken hayat, üstelik çıkmazdayken dar sokaklarım EL-MÜHEYMİN sesi kulağımda, Sen aciz kullarını unutmayan hep gözeten AllahIM,yardım et bu kuluna, Savruluyorum nereye gitsem bilmiyorum, bir dağa bakıyorum bir mahlukata Hepsi rükuda hepsi kıyamda Çiçekler, otlar, toprak secdede En küçük mahlukat zikirde, insanlık ise gaflette YA HALIK diyor tabiat; adem ise hüsranda, azapta Ey incelik, lütuf sahibi EL-LATİF Ey kusurlardan münezzeh KUDDÜS EY adalet sahibi EL-ADL EY büyüklük sahibi EL-AZİM EY merhamet sahibi ER-RAHMAN Nereye baksam, nereye dönsem sen tecelli ettin, Bir tek insanlıkta görmedim huşu ile yakarış, her şey sende yaşarken; İnsanlık nefsinde ölmüş Her yer sende iken,insanlık her yerde viran olmuş, Bu viran şehirde, divane dünyada yalnız bırakma bizi UTANIYORUZ RAHMETİ GENİŞ ALLAHIM........... Bizi bize bırakma ALLAHIM......... BİZİ BİZE BIRAKMA........... ’Harcarım’’ Yüreğimi!… Bir cüzdan alır biraz da para, çıkarım sokaklara… Nerede çarşı-pazar ben orada!.. Başıboş gezerim, gözlerim vitrinlere takılır ve şeytan bahaneler gönderir imdadıma… Her yeni şey için, vardır sebebim… Alışveriştir tek derdim… Çılgınlar gibi para “harcamak”… Evet “harcamak”; zamanı ve parayı… Ziyan edilen nice nefeslerimin yanında nedir ki, zaman ve para… Ve vicdanımın sesini kısarım, başlar mâcerâ… Ellerimi ve de kalbimi hesapsızca dolduramazsam, eve dönemem… Ruhumu tatmin eden bu alışveriş, bana geçici mutluluğu verdikten sonra ertesi gün olur. Duramam evde… Şeytan bir bahane gönderir, âcil posta ile… “Evet!” derim bunun için çıkmam lâzım çarşıya… Gezerim, gezerim… Gezerim… Doludur ellerim… Şeytanın bahanesi bile utanır kendinden… Çünkü alışverişle tatmin olduğunu sanan kalbim, kendisine daha kaliteli sebepler göndermiştir “harcamak” için zamanı ve parayı… Yine akşam olur… Vicdanımın sesini kısarım… Yürürüm, aldıklarıma bakarak… Eve gelirim, bahanelerimi içimden tekrarlayarak… Yine kısa sürer sevincim… Bir şeyler eksiktir… Poşetlere bakarım, almışım halbuki her şeyi… Yüreğime bakmak gelmez aklıma… Yanlış yerlerde ararım, eksik olanı… Aç olan ruhumu kandıramadığımı, sonraları anlarım… Harcanan koca bir zaman ve para kalır ardımda… Asla geri getiremeyeceğim nefeslerimin yanına eklerim onları da.. Ruhum yine açtır… Kimsesiz bir çocuğun haberi gelir kulaklarıma… Vicdanımın sesi artık haykırır… Bir ayakkabı parama, bir ay doyacaktır karnı… Gözlerim dolar ve yüreğimi korku kaplar… Kimseye anlatamam çarşı-pazar günlerimi, saklarım utancımdan… Şeytan da artık tanımaz beni… “Neler yapmışım ben?” derim… Temiz ve kaliteli hayatı ne kadar saptırmışım amacından… Markalara takılan yüreğim, israf vitrinine süs olmuş… Ayaklarım bile utanmış, paramı ve de zamanımı “harcamaya” giderken… Kimsesiz nice çocukları silmiş alışveriş sevdam, kalbimden… İki omzumdaki melekler utanmış, körleşen bedenimden… Ne bakmaya yüzüm kalır ihtiyaç sahiplerine; ne de bu rızkı veren Rabbime şükretmeye… Silkelenir benliğim… “Dur!” derim, beni sürükleyen bu israf rüzgarına… Tutunurum vicdanıma … “Geç değildir hiçbir şey için, nefes aldığın müddetçe!..” cümlesi yetişir imdadıma… Ruhum doymaya başlar yavaşça… Ellerim boştur, ama eksiklik yok olur… Nasıl da zavallı bir şekilde aramışım sokakta mutluluğu… Cüzdanıma dolan her israfımın faturası ödenecektir kıyamet toplantısında… Yavaşça abdest alırım… Dönerim içime… Kâbustan uyanan yüreğimle ellerimi açarım duâya… Sadece maddî yardım yetmez… Nice duâya ihtiyacı olanlar vardır. Bu kadar yardım açığı varken israfla yaşamayı başarabilen ben, acırım hâlime.. Ve tövbelerim ile sığınırım, beni rızkımla insanlığa “yardım eli” kılan Allah’a… Sabır… Bir kardelen çiçeği misâli, nârin, nâzik, ama kararlı… Ya da Nemrud’un ateşini gül bahçesine döndüren Hazret-i İbrahim gibi, emredileni, sadece emredildiği için ve emredildiği şekliyle yaptıktan sonra başa gelene boyun eğerek… [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
__________________
Konu Kardelencicegi tarafından (17.06.2009 Saat 20:35 ) değiştirilmiştir.. Sebep: Arka Arkaya Mesajlar Yazdığınızdan Dolayı Flood Önleyici Devreye Girdi.Mesajlar Sistem Tarafından Otomatik Olarak Birleştirilmiştir.. |
16.07.2009, 07:48 | #26 |
Moderator
Salim58 Şuan
Üyelik Tarihi: 11.05.2009
Yaş: 58
Mesajlar: 59.381
Tecrübe Puanı: 10
|
Cevap: --->: Ve durdu yağmur...
Bir rahmet yağdı... Sonra damlalardan bir gül açtı... Mektuplar gizemli alfabelere kaderleri yazmaya başladı...
Bir yağmur yağdı ve bir gül açtı... Yürekler çiçeklere yenik düştü; zulümler bebeklere... Yağmurlarla bir gül açtı... Sevenin sevgisi gül yanaklarda ölümsüzleşti... Yağmur oldu, bir gül açtı... Serazad kuşların kanatlarından süzüldü yüreklere güzeller, güzellikler... Yağmur rahmete döndü; “alemlere rahmet” oldu. Su toprağa karıştı, balçık bedene durdu... Su ile toprak gül oldu... Su hayatı güzelleştirdi, bilgelik getirdi; gül güzelleşti estetik bitirdi. Su tersine akmamak üzere geldi, gülün yaprağına dikenler battı... Su rahmetti... Gül merhametin adı oldu... Öyleyse selam olsun Levlak'ın efendisine... Selam olsun en güzel gülüne kainatın... Ve selam olsun beşeriyet ırmağının berrak suyuna... Güle selam olsun; güle selam olsun da, ay vurgunu gecelerin gölgelerinde gölgesi düşsün üstümüze. Aşksızlığın kara gecelerinde ışığı vursun alnımıza, ıtırı dolsun dimağlara kırlangıç saatlerinde... Aynalardan jaleleri yağsın üstümüze; ve sevgilerinden sıyrılan vicdanlara rengi dolsun yağmur yağmur... Kendilerini hep o gülün kapısına yazsın gönüller; ve susuzluğun son deminde içilen son damla suda onun aşkını ansın bütün güller... Zaman o gül gibi gül görmemiş zaman olalı Gülün güzelliği dillerde dâsitân olalı Gül olmadan gözü yaşlıdır cihânın; gül olmadan bağrı başlıdır her ânın... Suya hasret çöller gibi; söze hasret diller gibi... Gül olmazsa verilen nefeslere yetmez alınan nefesler; gül olmazsa sancılara merhem düşürmez sesler... Irmaklardan dökülüşler, dalgalardan bükülüşler gibi... Güle hasret zaman ağlar, zemin ağlar; gülden gayrı firak ağlar visal ağlar... Denizlere ulaşırcasına, ve rahmete yaraşırcasına... Bir gülün artık suya düşmeli rengi bu gün; ve bir yağmurun yaprak yaprak dökülmeli ıtırları üstümüze... Beşeriyetin üstüne gül yağmurları yağmalı bu gece; bu gece yağmurlar gül olup beşeriyetin üstüne yağmalı... Ey beyaz güllerin en beyazı; tekrar yağmurlar gibi yağ üstümüze...
__________________
Asil İnsan İdare Eder, Aciz İnsan Şikayet Eder, Basit İnsan İftira Eder, Dürüst İnsan Sabreder... |
15.10.2009, 23:42 | #27 |
Navigator
Kardelencicegi Şuan
Üyelik Tarihi: 27.10.2008
Yaş: 57
Mesajlar: 48.623
Tecrübe Puanı: 5461
|
Cevap: --->: Ve durdu yağmur...
Yağmur.::. [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] Yağmur; Rahman ve Rahim olan Rabbimden bir armağan Yağmur; Çorak topraklara Rahmet olan... Yağmur; Bir diriliş müjdesi Yağmur;Yeşeren yeryüzünün muştusu Yağıyor yine rahmet damlıyor Öyle coşkun ki; Adeta yüreğimi coşturup,kanatlandırıyor Kupkuru gönlüme umut oluyor Ben de sağanak sağanak coşsam diyorum... Bir yağmur damlası duruluğunda ve berraklığında Katılaşmış bir göz pınarından taşsam diyorum... Taşsam da set olmuş yüreğimi aşsam... Ah! Şimdi bir çocuk olsam... Bir çocuk masumiyetinde... Küçük bir tay gibi kırlarda koşsam Bağrımı gererek ruzgara,yağmur altında doyasıya ıslansam Kuşlar durun! sizlere yetişeyim Gelin! Sevincimi sizlerle bölüşeyim! Benim de yüreğime takılsın kanatlar! Süzüleyim yağmurla; Hiç bitmesin umutlar! Yağ yağmur! Yağ ki gönlüme Yüreğimde kurumuş fidan yeşersin Yağ yağmur! Yitirdiğim düşlerim senle canlansın Yağ yağmur! Paslanmış yürek yıkansın Her damlada yeniden dirileyim! Yitirdim kendimi ,tekrar bulayım! Bir çocuk masumiyetinde kıyama durayım! Yağ ki yüreğimi yıkayıp yine Rabbime sunayım! Yağ ki yine yüreğim şahlansın! Yağ, ruhum Allah! nidasıyla kendinden geçsin! Benliğim kaybolsun Rahmet denizinde Kırılsın nefsimin halat gibi zinciri de! Kalmasın kalbimde siyah noktalar! Değmesin sineme ,şeytandan zehirli oklar! Rabbim her an kalbimi yoklar! Kalbim,içinde saklanmış bir çocuğun gözyaşını saklar. Yağmur! Al beni köyüme götür! Rabbim! Beni Gül yüzlü'nün huzuruna erdir! Alıp yüreğimi O'na götüreyim! O'nun huzurunda Rabbime söz vereyim Orda bulayım tekrar aslımı Ve bir daha hic yitirmiyeyim !
__________________
|
16.10.2009, 15:04 | #28 |
Navigator
Kardelencicegi Şuan
Üyelik Tarihi: 27.10.2008
Yaş: 57
Mesajlar: 48.623
Tecrübe Puanı: 5461
|
Cevap: --->: Ve durdu yağmur...
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
__________________
|
01.11.2009, 19:07 | #29 |
Navigator
Kardelencicegi Şuan
Üyelik Tarihi: 27.10.2008
Yaş: 57
Mesajlar: 48.623
Tecrübe Puanı: 5461
|
Cevap: --->: Ve durdu yağmur...
Yağmur
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...][Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] Vâreden'in adıyla insanlığa inen Nûr Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur Kutlu bir zaferdir bu ebâbil dudağından Rahmet vâdilerinden boşanır âb-ı hayat En müstesna doğuşa hâmiledir kâinat Yıllardır bozbulanık suları yudumladım Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım Hasretin alev alev içime bir ân düştü Değişti hayal köşküm, gözümde viran düştü Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü İhtiyar cübbesinden kan süzülür Nebi'nin Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla Mehtâbını düşlerken o mühür sahibinin Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla Evlerin anasına dikilir yeşil bayrak Yeryüzü avâredir, yapayalnız ve kurak Zaman, ayaklarımda tükendi adım adım Heyûla, bir ağ gibi ördü rüyalarımı Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım Yağmur, gülşenimize sensiz, baldıran düştü Düşmanlık içimizde; dostluklar yaban düştü Yenilgi, ilmek ilmek düğümlendi tarihe Her sayfaya talihsiz binlerce kurban düştü Bir güzîde mektuptur, çağların ötesinden Ulaşır intizârın yaldızlı sabahına Yayılır o en büyük muştu, pazartesinden Beyazlık dokunmuştur gecenin siyahına Susuzluktan dudağı çatlayan gönüllerin Sukûtu yâr, sevinci duâlar kadar derin Çaresiz bir takvimden yalnızlığa gün saydım Bir cezir yaşadım ki, yaşanmamış, mâzide Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım Sensiz, kaldırımlara nice güzel can düştü Yarılan göğsümüzden umutlar bîcan düştü Yağmur, kaybettik bütün hazinesini ceddin En son, avucumuzdan inci ve mercan düştü Melekler sağnak sağnak gülümser mâveradan Gümüş ibrik taşıyan zümrüt gagalı kuşlar Mutluluk nağmeleri işitirler Hıra'dan Bir devrim korkusuyla halkalanır yokuşlar Bir bebeğin secdeye uzanırken elleri Paramparça, ateşler şahının hayalleri Keşke bir gölge kadar yakınında dursaydım O mücellâ çehreni izleseydim ebedî Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım Sarardı yeşil yaprak; dal koptu, fidan düştü Baykuşa çifte yalı; bülbüle zindan düştü Kâtil sinekler deldi hicâbın perdesini İstiklâl boşluğunda arılar nâdân düştü. Dolaşan ben olsaydım Sâve'nin damarında Tablosunu yapardım yıkılan her kulenin Ebedî aşka giden esrarlı yollarında Senden bir kıvılcımın, süreyyâ bir şûlenin Tarasaydım bengisu fışkıran kâkülünü On asırlık ocağın savururdum külünü Bazen kendine âşık deli bir fırtınaydım Fırtınalar önünde bazen bir kuru yaprak Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü Mazluma sürgün evi; zâlime cihan düştü Sana meftûn ve hayran, sana râm olanlara Bir belâ tünelinde ağır imtihan düştü Bâdiye yaylasında koklasaydım izini Kefenimi biçseydi Ebvâ'da esen rüzgâr Seninle yıkasaydım acılar dehlizini Ne kaderi suçlamak kalırdı, ne intihâr Üstüne pırıl pırıl damladığın bir kaya Bir hurma çekirdeği tercihimdir dünyaya Suskunluğa dönüştü sokaklarda feryâdım Tereddüt oymak oymak kemirdi gurûrumu Bahîra'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım Haritanın en beyaz noktasına kan düştü Kırıldı adâletin kılıcı, kalkan düştü Mahkûmlar yargılıyor, hâkimler mahkûm şimdi Hakların temeline sanki bir volkan düştü Firâkınla kavrulur çölde kum taneleri Ahûların içinde sevdan akkor gibidir Erdemin, bereketin doldurur hâneleri Sensiz hayat, toprağın sırtında ur gibidir Şemsiyesi altında yürürsün bulutların Sensiz, yükü zehirdir en güzel imbatların Devlerin esrarını aynalara sorsaydım Çözülürdü zihnimde buzlanmış düşünceler Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım Sensiz, tutunduğumuz dallardan yılan düştü İlkin karardı yollar; sonra heyelân düştü Güvenilen dağlara kar yağdı birer birer Sensizlik diyârından püsküllü yalan düştü Yağmur, duysam içimin göklerinden sesini Yağarsın; taşlar bile yemyeşil filizlenir Yıldırımlar parçalar çirkefin gövdesini Sel gider ve zulmetin çöplüğü temizlenir Yağmur, bir gün kurtulup çağın kundaklarından Alsam, ölümsüzlüğü billûr dudaklarından Madenî arzuların ardında seyre daldım Küflü bir manzaranın çürüyen güllerini Senin için görülen bir düş de ben olsaydım Şehirler kâbus dolu; köylere duman düştü Tersine döndü herşey sanki; âsûman düştü Kırık bir kayık kaldı elimizde, hayalî Hazîndir ki, dertleri aşmaya ummân düştü Ayrılığın bağrımda büyüyen bir yaradır Seni hissetmeyen kalp, kapısız zindan olur Sensiz doğrular eğri; beyaz bile karadır Sesini duymayanlar, girdâbında boğulur Ana rahminde ölür sensizlikten bir cenîn Şaşkınlığa açılır gözleri, görmeyenin Saatlerin ardında hep kendimi aradım Bir melâl zincirine takıldı parmaklarım Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım Sensiz, ufuklarıma yalancı bir tan düştü Sensiz, kıtalar boyu uzayan vatan düştü Bir kölelik ruhuna mahkûm olunca gönül Yüzyıllardır dorukta bekleyen sultan düştü Ay gibisin Güneşler parlıyor gözlerinde Senin tutkunla mecnun geziyor güneş ve ay Her damla bir yıldızı süslüyor göklerinde Sümeyrâ'yı arıyor her damlada bir saray Tohumlar ve iklimler senindir; mevsim senin Mekânın fırçasında solmayan resim senin Yağmur, birgün elimi ellerinde bulsaydım Güzellik şâhikası gülümserdi yüzüme Senin visâlinle bir gülmüş de ben olsaydım Tavanı çöktü aşkın; duvarlar üryân düştü Toplumun gündemine koyu bir isyân düştü İniltiler geliyor doğudan ve batıdan Sensizlikten bozulan dengeye ziyân düştü Islaklığı sanaydı âhımın, efgânımın İçimde hicranımla tutuşuyor nağmeler Sendendir eskimeyen cevheri efkârımın Nazarın ok misali karanlıkları deler Bu değirmen seninle dönüyor; âhenk senin Renkleri birbirinden ayıran mihenk senin Bir hüzün ülkesine gömülüp kaldı adım Kapanıyor yüzüme aralanan kapılar Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım Yağmur, sayrılığıma seninle dermâan düştü Beynimin merkezine ölümsüz fermân düştü Silindi hayalimden bütün efsûnu ömrün Bir dönüm noktasında aklıma Rahmân düştü Nefesinle yeniden çizilecek desenler Çehreler yepyeni bir değişim geçirecek Aydınlığa nûrunla kavuşacak mahzenler Anneler çocuklara hep seni içirecek Yağmur, seninle biter susuzluğu evrenin Sana mü'mindir semâ; sana muhtâçtır zemin Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım Bâtılı yıkmak için kuşandığın kılıcın Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım Kardeşler arasına heyhât, sû-i zan düştü Zedelendi sağduyu; körleşen iz'an düştü Şarkısıyla yaşadık yıllar yılı baharın İnsanlık bahçemize sensizlik hazân düştü Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım Senin için görülen bir düş de ben olsaydım Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım Senin visâlinle bir gülmüş de ben olsaydım Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım Bâtılı yıkmak için kuşandığın kılıcın Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım. [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
__________________
|
02.11.2009, 13:48 | #30 |
Moderator
Salim58 Şuan
Üyelik Tarihi: 11.05.2009
Yaş: 58
Mesajlar: 59.381
Tecrübe Puanı: 10
|
Cevap: --->: Ve durdu yağmur...
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
__________________
Asil İnsan İdare Eder, Aciz İnsan Şikayet Eder, Basit İnsan İftira Eder, Dürüst İnsan Sabreder... |
Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir) | |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Şiddetli dolu ve yağmur yağışı sıcakları düşürdü | Sivaslilar.Net | Anasayfa Haberler | 7 | 15.05.2010 23:39 |
Eğim Durdu, Restore Edilebilir. | Sivaslilar.Net | Anasayfa Haberler | 5 | 14.10.2008 15:45 |
Yaz yağmuru sevindirdi | Sivaslilar.Net | Anasayfa Haberler | 14 | 14.08.2008 15:15 |
İstanbul'da yağmur | gürün_güzeli | Dünya ve Türkiye'den Haberler | 1 | 27.07.2008 11:01 |
YAĞMUR YÜZ GÜLDÜRÜYOR | Sivaslilar.Net | Anasayfa Haberler | 8 | 18.05.2008 11:29 |