18.08.2008, 01:46 | #21 |
Usta Yiğido
kasparix Şuan
Son Aktivite: 01.07.2011 17:53
Üyelik Tarihi: 19.04.2008
Yaş: 36
Mesajlar: 1.196
Tecrübe Puanı: 726
|
--->: -ÜLKÜCÜ ŞEHİTLER-
ülkücü miiliyetçi maneviyatçı şehitlerimiz ruhunuz şad ola....HEPİMİZ TÜRKÜZ...HEPİMİZ ALİŞANIZ...
|
18.08.2008, 08:22 | #22 |
Yasaklı
dark_yamtar58 Şuan
Son Aktivite: 23.12.2009 15:39
Üyelik Tarihi: 13.04.2008
Mesajlar: 3.391
Tecrübe Puanı: 0
|
--->: -ÜLKÜCÜ ŞEHİTLER-
O ŞEHİDİN ARDINDAN
Bir Leyle-i Kadir de, düşen din için yere Şu matemli kalbimden, O ÜLKÜCÜ ŞEHİDE... Şimdi senin dinini, bu emin eller bekler Atom atsalar bile, Yaratan’ı kim terekler?.. Ama ne var ki böyle, ürüyecek köpekler Sen şehit oldun yiğit, onlar geberecekler. Türk-İslâm’ın bayrağı, senin başındaki taç Kalplerde yaşıyorsun, ölmedin ki ülküdaş!.. Saldırtmadın sağ iken mübarek mabedine Uzanan el kırılır, elbet bu kutsal dine. Yemin ettik Ülküdaş, yolumuz yolun olsun İmansız alçaklardan, zafer kimin haddine? Bakma gözlerimize, gözden değildir o yaş Neden ağlayayım ki, ölmedin ki arkadaş!.. Övmeyeceğim seni, çünkü övgü az sana Sen ki bayrağın gibi, boyandın bir al kana Düğün gecesi demiş bu geceye Meclâna. Bir Leyle-i Kadir de, sen kavuştun Mevlâ’na. Omuzlarda gitse de, al bayraktaki na’aş Sana öldü diyemem, şehit ölmez Ülküdaş!. Bu Şiiri...................... Sevgili arkadaşım sırdaşım,Ülkücü Şehit Hasan KADIOĞLUNUN ' anısına...Bütün ülkücü şeitlerin ruhları Şad olsun. |
18.08.2008, 08:32 | #23 |
Usta Yiğido
Kaptan-58 Şuan
Son Aktivite: 06.08.2013 11:28
Space pacman Champion!Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Yaş: 38
Mesajlar: 3.049
Tecrübe Puanı: 1016
|
--->: -ÜLKÜCÜ ŞEHİTLER-
__________________
Bir moderatör kendi görüşü karşısındaki görüşlere saygı duymuyorsa artık böyle bir sitede bulunmak benim için bir anlam ifade etmiyor. Tarafsız moderatör şart....
|
18.08.2008, 09:32 | #24 |
Usta Yiğido
haythuyt Şuan
Son Aktivite: 13.08.2012 14:55
Üyelik Tarihi: 14.01.2008
Yaş: 35
Mesajlar: 1.647
Tecrübe Puanı: 784
|
--->: -ÜLKÜCÜ ŞEHİTLER-
________EMRiNDEYiZ Başbuğ'um_______
Vatanın, milletin sahibi biziz. Başbuğ'um emrinde, emrindeyiz biz. Bu yolda bir ölür bin diriliriz. Başbuğ'um emrinde, emrindeyiz biz Dinin ve devletin bekâsı için, islâmın mübarek gazâsı için, Cenab-ı Allah'ın rızâsı için, Başbuğ'um emrinde, emrindeyiz biz. Bu yol ki, hayatı bu yolda bulduk, Bu şuur bu azmi biz senden aldık. Tek kafa, tek yürek, tek bilek olduk. Başbuğ'um emrinde, emrindeyiz biz Köy, şehir,kasaba, millî iradem, Antepli şahin'im Maraş'li edem, Yediden yetmişe gardaşım, dedem, Başbuğ'um emrinde, emrindeyiz biz.
__________________
|
18.08.2008, 10:20 | #25 |
Yasaklı
dark_yamtar58 Şuan
Son Aktivite: 23.12.2009 15:39
Üyelik Tarihi: 13.04.2008
Mesajlar: 3.391
Tecrübe Puanı: 0
|
--->: -ÜLKÜCÜ ŞEHİTLER-
BOZKURTLAR MARŞI
Bozkurtların Başbuğları kükreyince söğütte. Soluk yapraklar uçuşur, dökülür bir nefeste Kanımızdır, canımızdır her şeyimiz bu vatan. Bastığın yerleri tanı, altında Türk'tür yatan. Atalardan bize kalan emanettir bu vatan. Susuz kalsa toprağımız, sularız kanımızla. Haydi yiğit haydi yiğit haydi yeni akıma. Ülkümüzün, ülkümüzün cihan varsın farkına. Kadıoğlu sen ölmedin ölemezsin İntikamın alınacak bozkurtlar etti yemin Şehit kardaş rahat uyu, sen ölmezsin ölmezsin Arkadaşım,Ülküdaşım,Sırdaşım Hasan KADIOĞLU Allahsız Koministler tarafından kalleşce öldürülerek Ülkücü Şehitler Kervanına katılmıştır.Allah gani gani rahmet eylesin gardaşımı aradan yıllar geçmesine rağmen unutmadım unutturmadım.Hatırası ben ölenekadar bende yaşayacak. |
18.08.2008, 11:23 | #26 |
Yasaklı
dark_yamtar58 Şuan
Son Aktivite: 23.12.2009 15:39
Üyelik Tarihi: 13.04.2008
Mesajlar: 3.391
Tecrübe Puanı: 0
|
--->: -ÜLKÜCÜ ŞEHİTLER-
ÜLKÜ KERVANI
BİZ NE GÜNLER GÖRDÜK........................ .............................. ................ Aman Allah’ım, neydi O günler... Bir mahşeri yaşıyorduk sanki. Sokaklar yürümez hale gel¬mişti, herkes birbirinden korkar olmuş, kaçanın kurtulduğu ve leş kargalarının ülkemize üşüştüğü hengâme idi... Beşinci kol devredeydi. Kimsenin gıkı çıkmadığı bir dö¬nemde, bu kördüğümü bertaraf edecek yürekli delikanlılar yok muydu acaba? Vaziyet bambaşka, yaşamak işkence ve eziyet, kaçan kurtuluyor, ahbab ve dost sandıklarından. Derken sahneye bir ümit doğuyor. Bu ümit, milletin bağrından çıkan “ÜLKÜ KERVANI”dır. Kolay olmadı. Devletin halledemediği, belki de planlanmış bir senaryonun kurbanları olsalar da, delikanlı yağız yiğitler, yürekleriyle canla başla göğüslerini siper eden “ülkü kervanı” oldular. Ayakların yerden kesildiği, bedenlerin akkorlaştığı, kurşun kurşun üstüne olduğu dönem¬lerde yaşandı bunlar. Böylece Hak yolundan dönmek bilmeyen bu kervan: “Ülkücü” adı ile tarihte yerini aldı. Bu gençliğin vermiş olduğu mücadele dillere destan oldu. Dostlarca takdir gördü, iç ve dış düşmanlar tarafın¬dan ise kösteklendi. Bu yetmezmiş gibi, geceleri uykularını kaçıran bir vaka olarak addedildi. O fırtınalı günlerde kurtlar sülük olup posttan sıyrılırken Türkiye kan revan içindeymiş kimin umurunda. Sadece anaların gönlü dağlanır. Bir de Türkiye’nin yoluna başkoymuş “Ülkü Kervanı”nın gönlü. Sinelerinde sevda vardır hep. Ölümüne bir sevda. Dalkavukların üstün sayıldığı, sanatkârların sansar, dâhilerin şebek olduğu bu devirde şehitler birbiri ardınca sıralanmıştı adeta. Mevlâna’nın Şeb-i Arus (Düğün Gecesi) dediği ölümü analarına şöyle tarif ettiler: “Ana gidiyorum Hakk yola, İhtiyacım var dualarına, Hakkını helal et bana ...” diye. Belki de bu sözler dinleyen için, son bir mektuptu. Şeb-i Arus’u tadan Şehidler, toprağına gelen can yoldaşlarıyla, anaların o hüzünlü sesleriyle adeta gök kubbeyi çın¬latıyorlardı. Bütün bu ayrılık kavşağında kalpleri hüzünle dolsa da pes etmediler. Nihayetinde zorlu mücadelede kazanan, dış ve iç güçlerin azılı dişi olmadı, kazanan millet oldu. Tozbulut ve kan revan içinde akl-ı selim düşünme fırsatı bulamamışlardı. Meydanda “Leş Kargaları” çekilince nihayet olayların analizini sağlam kafayla enine boyuna tahlil edebilme şansını yakalayabildiler ancak. Şu kanaate vardılar: Sistemin bir oyunu imiş. Yani sistem ayakta durabilmek için bu tezgâhı Türkiye’nin başına örmüş meğer. Meğerse bütün dünyada geçerli olan bir kural varmış: “Tekelci görüşler hükümranlıklarını sürdüre bilmek için, suni ger¬ginliklerin türemesine zemin hazırlarlarmış hep.” Hazırlanmış bu senaryoya rağmen, onlar halis niyetle, milli tepkilerini ortaya koymuşlardı. Bir sevda için, yani Allah Rızası’nı kazanmak için baş koydular bu yola. Ölürsek “ebedi ha¬yat”, kalırsak “vatan bizim” dediler. Hakk’tan Hakikatten herdem olsun ve “Hakk’ın boyasıyla boyansın gönüllerimiz” niya¬zında bulundular. Derken ihtilal oldu. Terazi kuruldu. Bir kefeye bu devletin te¬meline dinamit koymak isteyen güruh, diğer kefesine Ülkü Ker¬vanı. İhtilal öncesi tufanı yaşamıştılar, ihtilal sonrası kıyameti yaşa¬dılar sanki. Terazi önlerine konulunca ister istemez Mizan’ı hatırla¬dılar. Uçsuz bucaksız hayaller boyunca Sırat Köprüsü’nden geçer gibi yedi kat göklerin mavi derinliklerinde dolaşırlarken, bir an içten içe uyanınca gördükleri manzara hiç de iç açıcı değildi. Terazinin iki ke¬fesindeki unsurlar eşit telakki edilmişti. Devlete başkaldıranlar ile dev¬lete itaat edenler suçlu ilan edilmişti. Hikmet-i İlâhi mapushane de varmış alın yazılarında... Adalet bu dünyada tecelli etmese de, elbet öte âlemde ve Mahkemey-i Kübra’da er geç tecelli edeceğine inançları tamdı zaten! Mapushane, Ülkü Kervanı’nın daha da şuurlanmasını sağlamıştı. Sabr-ı Cemil sonunda mapushane, “Yusufiye Medresesi” oluverdi gönüllerde... Küçük cihaddan büyük cihada beyan buyuran Fahr-i Kâinat Efendimizin yaşadığı günleri andıran bir döneme gelinmişti... Ortalık sütliman... Bir imtihan tufanı içine yuvarlanmışlardı. Nefisler ön plana itildi. Ülkücülüğün kitabını ben yazdım, tarihini de ben başlattım diyenler oldu. Dava da, ülkü de bana ait dedi¬ler. Bütün bu egolar dünyasında akl-ı selim birileri çıktı yerin¬den doğruldu ve yürekli bir ses şöyle dedi: “Hayır! Allah ve Resulü’nün hakikatleri dışında herşey tartışılır, hatta lider de, teşkilat da, doktrin de...” Doğrusu da buydu. Bütün bu fitne ortamında Hakikatin ergeç tecelli edeceğine eminiz. Şehitler kervanının hayatta kalanlardan bekle¬diği de: Hak ve Hakikat yolu olan Allah yolu’ndan dönmemektir. Sistemin yeni kuşağın önüne koyduğu yeni bir oyun var yine. Bu sefer leş kargalarının yerini PKK almış. Yarın kim bilir han¬gisi? Oğullarını kurban edecek vatan evlatları aranıyor sürekli. Külfeti üstlenecek yeni delikanlılar revaçta. Eskiden bu işi üstlenecek gönüllü (ücretsiz) delikanlılar vardı. Şimdilerde pek gözükmüyor. Öyleyse ne yapmalı? Sonunda ücretle bu işi yapacak delikanlılar bulundu. Yeni Yavuz delikanlılar da sistemin ayakta kalması için oynanan bir oyun olduğunun farkında olmayarak, bu görevi en iyi şekilde deruhte etmek için yola koyuldular. Anadolu’nun yağız evlatları Cudi ya da kandil dağlarında en iyi şekilde dövüşüyorlar vatan ve millet uğruna. Ya conconlar, onlar da eğleniyorlar. Peki, nimeti kim paylaşıyor dersiniz? Sakın bu soruyu sormayın. Niye mi? çünkü sakıncalı. İsterseniz biraz ipucu vereyim: Seç¬kinler, yani oligarşik elitist tabaka... Her zaman öyle olmuştur. Külfet yiğit evlatlara. Nimet seçkinlere, yani bir eli yağda, bir eli balda olanlara... Bu oyun sürekli değişik adlar altında Türkiye’de tezgâhlanıyor. Bu senaryoyu bozacak biraz basiret gerekli. Değiş¬meyen tek şey gönlümüz, ülkümüz ve imanımızdır. Bugün kü Nizâm-ı Âlem Alperenlerinin dünkü Ülkü Ker¬vanı’ndaki, Ülkü erenlerinin yaşadıklarından alacağı binlerce dersler olsa gerek. Onlar bu dünyada sefa sürmeden göçtü gitti¬ler; “Salâtullah Selâmullah, Aleyke ya Resûlüllah” diyerek mey¬danlarda nice başlar verildi, hiç soran olmadı. Varsın sormasın¬lar. Can bülbüle dönüşünce ne önemi var? Onlar ebediyete uç¬tular, hor açılıp gül oldular ve her ne ki var oldular. Zaten canları gövdelerine konuktu. Biliyorlardı, bir gün ruhlarının bir kelebek misali çıkıp gideceğini.. Sonunda kafesten kuş uçmuşcasına, bu dünya kafesinden şeha¬det şerbetini içerek göç ettiler. Onların hayatları arkada kalan gönüldaşlarına bir tecrübe, bir ışık oldu. Ne mutlu onlardan ders alabilene... Hak ile sevdalı olanlara, kendi özünü bilenlere ve Allah (C.C.) yolunda can verenlere çok şeyler borçluyuz. Ülkü ker¬vanı’nın kutlu seferlerindeki yolcularına layık olabilmek için on¬lara yâr olabilmeli, kaygıdan azad olunarak ya da gönüllerimizi şadan kıla¬rak, can mülkümüzü abad bilip ve yeniden sefere Dostları selamlıyarak yola koyulmalı. Onlar “Bir ölür, bin diriliriz” dediler. “Hak nasip eylesede, bu mübarek seferde Resulüllah (S.A.V.)’ın izininin tozuna sürsem yüzümü” dediler. Gâh düşünde Cemalin bu kez görebilmek aşkıyla ebe¬diyete kavuştular. Gonca gül misali gülerek vuslata erdiler. Ruhları Şad olsun! |
18.08.2008, 12:14 | #27 |
Usta Yiğido
Kaptan-58 Şuan
Son Aktivite: 06.08.2013 11:28
Space pacman Champion!Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Yaş: 38
Mesajlar: 3.049
Tecrübe Puanı: 1016
|
--->: -ÜLKÜCÜ ŞEHİTLER-
__________________
Bir moderatör kendi görüşü karşısındaki görüşlere saygı duymuyorsa artık böyle bir sitede bulunmak benim için bir anlam ifade etmiyor. Tarafsız moderatör şart....
|
21.08.2008, 17:19 | #28 |
Yasaklı
dark_yamtar58 Şuan
Son Aktivite: 23.12.2009 15:39
Üyelik Tarihi: 13.04.2008
Mesajlar: 3.391
Tecrübe Puanı: 0
|
--->: -ÜLKÜCÜ ŞEHİTLER-
Ülkücüler çığ gibi çoğalıyorlar."SAYILMAYIZ PARMAK ILE
TÜKENMEYIZ KIRMAK İLE DIŞIMIZDA SORMAK İLE EL NE BİLİR HALİMİZİ"Bilenler için her şey açıktır. Her şey bütün emareler, büyük bir hareketin içinde olduğumuzu gösteriyor. Tarihin dönüm noktalarından birindeyiz. Bütün büyük medeniyetleri yoğuran o mübarek ve muhteşem pota yeniden vazifesini yapıyor. İlahi kader, bizi yoğuruyor ve yeni yücelişlere vesile kılacak hale getiriyor.Ülkücüler davayı kazanacaklar, hedeflerine ulaşacaklardır,Allah yardımcıları olsun..... |
21.08.2008, 17:22 | #29 |
Yasaklı
dark_yamtar58 Şuan
Son Aktivite: 23.12.2009 15:39
Üyelik Tarihi: 13.04.2008
Mesajlar: 3.391
Tecrübe Puanı: 0
|
--->: -ÜLKÜCÜ ŞEHİTLER-
Milliyetçi Hareketçi Ülkücüler, kolaya, rahata, refaha değil, zora talip oldular. Mücadeleye, mücahadeye, ızdıraba, sıkıntıya, çileye talip oldular. Gözyaşına, alın terine talip oldular. Çünkü, alçak hedeflere, süfli gayelere, çıkara değil, büyüğe, uluya, yüceye ve yükseğe talip oldular. Allah rızasını kendilerine ana gaye bildiler. Yeni bir medeniyetin, ÇAĞDAŞ TURK-İSLÂM MEDENİYETİNİN başlatıcısı, fedaisi, serdengeçtisi, delisi, delibaşısı, çılgını olmaya talip oldular. Bazıları bize deli diyorlar. Evet onların küçük hesapları, oyunları, basit zevkleri yok bizde. Biz deliyiz. Biz Allah delisiyiz. Millet delisiyiz, millete aşık insanlık delisiyiz.Milliyetçi Hareketi tertipler, tuzaklar, iftiralar, işkenceler, hapishaneler ve cinayetlerle yıldıracaklarını zannedenler, yanıldıklarını acı acı göreceklerdir. Ülkücülerin davası maneviyatın himayesinde her gün biraz daha olgunlaşarak hedefine doğru iletiliyor.En yüce Ülkü Ülkücülerde...
En sağlam ve geçerli fikir Ülkücülerde... |
21.08.2008, 17:25 | #30 |
Yasaklı
dark_yamtar58 Şuan
Son Aktivite: 23.12.2009 15:39
Üyelik Tarihi: 13.04.2008
Mesajlar: 3.391
Tecrübe Puanı: 0
|
--->: -ÜLKÜCÜ ŞEHİTLER-
Türk Milletinin üzerine çökmüş karabasan giderek çözülmekte ve zayıflamaktadır. Hainlerin planları bozulmakta, figüranları sürekli açığa düşmektedir. Milletin rağmına sürdürülen derin yolculuk sona yaklaşmıştır. Millet artık egemenliğine, iradesine sahip çıkmaktadır.
Artık anlaşılmıştırki Türkün Türkten başka dostu yoktur ve olmayacak ta....Tanrı Türkü Korusun ve yüceltsinm. |
Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir) | |
|
|