02.11.2009, 15:16 | #21 |
Yiğido
abdulvahid Şuan
Son Aktivite: 07.06.2012 11:51
Üyelik Tarihi: 18.10.2009
Mesajlar: 158
Tecrübe Puanı: 570
|
Cevap: Hakan ALBAYRAK
Ortadoğunun şımarık çocuğu laf dinlemiyor.
Boyuna posuna bakmadan büyüklerine kafa tutuyor. Yuh olsun,yazıklar olsun ki"yakasına yapışıp"hesap soracak bir büyük yok. Tayyip Bey biraz silkeledi ama,o da kifayetsiz.
__________________
Adam aldırma da geç git diyemem, aldırırım! |
02.11.2009, 15:30 | #22 |
Usta Yiğido
Dilsad Hatun Şuan
Son Aktivite: 29.10.2010 21:09
Üyelik Tarihi: 27.12.2008
Mesajlar: 4.441
Tecrübe Puanı: 1090
|
Cevap: Hakan ALBAYRAK
Devam edicek mi yanii? Israili karalayan kareler mi...Dogrulari gostermekde karalamak oluyorsa bu dizinin anlami kalmamistir.
__________________
"ATAM IZINDEYIZ" 1453! |
02.11.2009, 15:35 | #23 |
Usta Yiğido
goramaz Şuan
Son Aktivite: 14.09.2024 15:55
Üyelik Tarihi: 06.07.2008
Mesajlar: 7.310
Tecrübe Puanı: 1334
|
Cevap: Hakan ALBAYRAK
doğru her zaman ''ak'' demek mi oluyor ki akı karalasın yapımcılar?kara karadır bu karayı göstermek de haktır.. lütfen dilşad ne demek istediğimi anladın..bu başlık yeri değil..
__________________
Hoştur bana senden gelen, Ya hil'at ü yahut kefen, ya goncagül ya da diken, kahrın da hoş lütfun da hoş.
|
02.11.2009, 15:43 | #24 |
Usta Yiğido
Dilsad Hatun Şuan
Son Aktivite: 29.10.2010 21:09
Üyelik Tarihi: 27.12.2008
Mesajlar: 4.441
Tecrübe Puanı: 1090
|
Cevap: Hakan ALBAYRAK
Tamam göstermek lazim iste bende onu diyorum yoksa bu diziyi seyretmemizin bir anlami kalmiyor dimii . Vallahi birsey demedim ,,,tartisma yok
__________________
"ATAM IZINDEYIZ" 1453! |
10.11.2009, 20:44 | #25 |
Moderator
Cley Şuan
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 8.021
Tecrübe Puanı: 10
|
Cevap: Hakan ALBAYRAK
Bıktım, Usandım,Gına getirdim Bahçeli, MHP Kongresi'ndeki konuşmasının "Demokratik Açılım"la alakalı kısmında açılımın "a"sına dahi geçit vermemeye kararlı olduklarını vurguladı. Konuşmanın sonlarına doğru sabırlarının taşmak üzere olduğunu söyleyip "Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır" dedi. Ardından, kardeşlik ve birliği kendilerinin ihya edeceğini ileri sürdü ve konuşmasının final cümlesinde bunun formülünü açıkladı: "Ne mutlu Türküm diyene"! Silbaştan yapacaksan işte böyle yapacaksın. Tam yapacaksın. 1920'lere-30'lara döneceksin. Oradan 1960'lara-80'lere geçeceksin. İsmet Paşa'ların yaptığı gibi "Türklüğe hevesli olan Kürtler"den gayrısının canına okuyacaksın, Dersim'i yerle bir edeceksin. Cemal Gürsel'lerin yaptığı gibi Kürtlere "Size Kürt diyenin yüzüne tükürün" diye sesleneceksin, "kendilerini Kürt zannedenler"e aslında "Dağ Türkleri" olduklarını telkin edecek "misyonerler" yetiştirmeye kalkacaksın. Kenan Evren'lerin yaptığı gibi Kürtçe'yi sokaklarda bile yasaklayacaksın, Türkçe bilmeyen ve dili Türkçe'ye dönmeyen bir çobana İstiklal Marşı'nın 10 kıtasını işkence marifetiyle ezberletmeyi bir halt sanacaksın. Sonra da "Atatürk 'Ne mutlu Türk olana' dememiş 'Ne mutlu Türküm diyene' demiş, yani ırk esasına değil vatandaşlık esasına dayanmış" edebiyatıyla kardeşlik ve birliğin ihya olmasını bekleyeceksin. Çok beklersin. Sen beklerken "kendilerini Kürt zannedenler" silahlanıp dağa çıkar; Eruh'a, Şemdinli'ye, Dağlıca'ya baskın yapar. Kan gövdeyi götürür, anaların gözyaşları sel olur, senin oyların artar. Bir gün dağdakiler silah bırakıp ovaya inecek olsalar bile, onlar için çalınan davul- zurnayı da kan-kin-intikam retoriğine alet edip biraz daha arttırırsın oylarını. Döner de döner kanlı çarkın senin. Ey şu davul-zurna meselesini büyüttükçe büyütüp "Açılıma Hayır" mitinglerine koşan vatandaş! Bahçeli'nin çocuğu yok, senin var mı? Küçük bir oğlun, delikanlılık çağında bir oğlun var mı? Bu savaş davul-zurna meselesi yüzünden böyle devam etse ve yaşı geldiğinde askere uğurladığın oğlun bir çatışmada can verip tabut içinde geri dönse "Keşke o PKK'lılar için çalınan davul-zurnayı sineye çekseydik, sürecin devam etmesine izin verseydik, bu savaşın o sayede biteceği var idiyse bitmesine imkân tanısaydık da benim yavrum yanmasaydı" demeyecek misin? Ve ey şu son anketlere göre AK Parti'nin oyları düşüşe geçti diye hükümeti dağdan inişlere dur demeye sevk eden profesyonel particiler! 'Örgüt liderinin çağrısına uyup geleceklerse hiç gelmesinler, silah patlatmaya devam etsinler' deyip duran aklı evveller! Bir gün siyaset sahnesinden silinip gittiğinizde elinizi vicdanınıza koyup –vicdanınız varsa tabii- "Dağdan inişler milletin menfaatineydi, PKK'lıların geliş ve karşılanış şekillerine tepkinin abartılması doğru değildi, bunu biliyorduk, bunu görüyorduk, ama anket sonuçları basiret ve ferasetimizin önüne geçmişti, ölümlerin devam etmesi pahasına oy derdine düştük" diye -kendi kendinize olsun- itirafta bulunmayacak mısınız? Mesele oy ise, anketlerin gösterdiği yüzde 30'ların nesini beğenmiyorsunuz? O sekiz PKK'lının dağdan inişinin üzerinden geçen şu birkaç hafta içinde yüzlerce ve belki de binlerce PKK'lı daha dağdan inmiş olabilirdi, PKK şu günlerde silahlı mücadeleyi bıraktığını açıklamaya hazırlanıyor olabilirdi, çoktan açıklamış da olabilirdi; birkaç hafta sıkamadınız mı dişinizi? Tamam, bu birkaç hafta içinde AK Parti'ye destek belki yüzde 20'lere düşerdi, ama seçimlere daha birbuçuk sene yok mu be kardeşim? Bu zaman zarfında işleri yoluna koyup oylarınızı arttırabileceğinize, bir anlık öfkeyle size sırt çeviren seçmenleri barış ve huzur ortamında yeniden ve ziyadesiyle yanınıza çekebileceğinize hiç mi ihtimal vermediniz? Ve elbette ey PKK'lılar, ey DTP'li şahinler! "Size Kürt diyenin yüzüne tükürün" mazi oldu, Kürtçe yasağı mazi oldu, Diyarbakır Cezaevi mazi oldu, ERGENEKON da mazi oluyor; Kürt'ün adıyla sanıyla Kürt diye anıldığı ve adıyla sanıyla Kürt kimlikli siyaset yapabildiği bir Türkiye var artık. Devletin bile TRT vasıtasıyla her gün 24 saat Kürtçe konuştuğu ve özel televizyonlara da sınırsız Kürtçe yayın izni verilmesinin an meselesi olduğu bir Türkiye var. Cumhurbaşkanı'nın "Güroymak" değil "Norşin" demeyi tercih ettiği bir Türkiye var. Kürtlerin bütün meselelerinin özgürce tartışılabildiği –bu özgürlüğün üzerinde sizin silahınızdan başka gölgenin kalmadığı- bir Türkiye… "Silahlı mücadele bitmiştir" demek için daha neyi bekliyorsunuz? Bağımsızlık demiyorsunuz, federasyon bile demiyorsunuz, DTP'nin Meclis'te serbestçe söylediklerinden başka bir şey söylemiyorsunuz, öyleyse neden ve ne adına sürdürüyorsunuz bu savaşı? O sekiz PKK'lının geliş ve karşılanış şekillerini eleştirip süreci askıya alanların bahanelerini bahane ederek 'Madem öyle gel böyle' demek iş mi yani? "Örgüt ve önder vasıta değil gayedir. Bu gayeden vazgeçtiğimiz takdirde Kürtlerin ihya olacağını bilsek bile davadan dönmeyiz. İcabında Kürt'ün de canı cehenneme!" demiş olmuyor musunuz? Akıl, izan, adalet ve asalet süzgecinden geçmemiş vatan-millet edebiyatından da, hakikatsiz siyasi hassasiyetlerden de, örgüt ve önder fetişizminden de bıktım, usandım, gına getirdim. Hakan ALBAYRAK - Yenişafak Gazetesi
__________________
Edep ile gelen Saygı ile karşılanır |
10.11.2009, 20:55 | #26 |
Usta Yiğido
Klimasuyu Şuan
Üyelik Tarihi: 02.05.2009
Mesajlar: 8.602
Tecrübe Puanı: 1432
|
Cevap: Hakan ALBAYRAK
Herşey bu millet için, herşey bu devlet için..
|
18.11.2009, 21:32 | #27 |
Moderator
Cley Şuan
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 8.021
Tecrübe Puanı: 10
|
Cevap: Hakan ALBAYRAK
Hatasız kul olmaz; Mustafa Kemal dahil İmam-Hatip Lisesi'nde bize peygamberlerin “zelle” denilen küçük hatalar yapabildikleri öğretilmişti. CHP'li Onur Öymen, Dersim katliamıyla ilgili sözlerini eleştirenlere cevap verirken 'Atatürk hata yapmaz!' dediğine göre, Mustafa Kemal'i peygamberlerden bile üstün görüyor. Dogmatistlerle de tartışırız, ama dogmatizmin bu kadarına söylenecek tek şey “pes” olsa gerek. “Cesareti olan Atatürk'e itiraz etsin, Atatürk hata yaptı desin” diye meydan okuyor Onur Öymen… Tabii ki itiraz ederiz, tabii ki hata yaptı deriz, ne var ki bunda? Buyurun; Mustafa Kemal'in “asil kan” vurgusu, milleti zorla Batılılaştırma siyaseti, ayaklanmaları bastırma tarzı, ezanı Türkçeleştirmesi, Türk müziğinin radyolarda çalınmasını bir dönem yasaklaması, kendi heykelini diktirmesi (veya buna göz yumması), din hakkındaki mülahazalarını okullarda ders olarak okutturması, Kazım Karabekir'i dışlaması vs, vs, vs, yanlıştı diyorum. İsteyen aksini savunabilir, benim yanıldığımı ileri sürebilir, oturur tartışırız; ama “Atatürk'e hata yakıştırmak mı? Tövbe haşa!” diyen bir adamla neyi, nasıl tartışacaksın? “Bilimin rehberliği”ni öngördüğü ileri sürülen “Atatürkçülük” yahut “Kemalizm”in bir din gibi algılanıp dayatılması ve kutsal tanımayan “Aydınlanma Devrimi”nin Türkiye'deki bayraktarı olduğu ileri sürülen Mustafa Kemal'e kutsallık atfedilmesi -hatta ilah nazarıyla bakılması- ne büyük çelişki. Hakan ALBAYRAK-Yenişafak Gazetesi
__________________
Edep ile gelen Saygı ile karşılanır |
02.12.2009, 14:28 | #28 |
Moderator
Cley Şuan
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 8.021
Tecrübe Puanı: 10
|
Cevap: Hakan ALBAYRAK
Yaşasın Konfederasyon Yaşasın kamçılar ve köleler
çünkü siyahları sevsem de LINCOLN'in bir yalancı olduğunu biliyorum dengeler adına vuruldu kim vurulduysa çiftçiler, Marlyn Monreo, Bağdat dengeler adına bırakıldım kendimle başbaşa burada, şehremini'de ve bir hallaç pamuğuna dönüşmüş olarak kimim ben nereden gelip nereye gidiyorum bunun ne önemi var Mossad besliyor kafka'yı ZEN'i Amerika finanse ediyor çünkü hepimizi uyuşturup ortadoğu'yu ateşe vermek istiyorlar ikilem, üçlem ve dörtlemler alternatif çöplüğüne döndü üçüncü dünyanın beyinleri "Hiç Akletmez misiniz?" "Hayır etmeyiz..." felsefenin soysuz çarkına teslim ederiz ayetleri öyle büyüttük öyle büyüttük ki felsefeyi eylemide aldı içine ve ateşler içinde,Bağdat'ın orta yerinde çırılçıplak kaldık işte dengeler adına silahsız dengeler adına şahsiyetsiz miskin, geveze, entellektüel dengeler adına vurmadı bizi kim vuramadıysa dengeler adına şair yaptılar bizi............ Hakan ALBAYRAK
__________________
Edep ile gelen Saygı ile karşılanır |
08.12.2009, 17:36 | #29 |
Usta Yiğido
Siyahnur Şuan
Son Aktivite: 15.09.2013 01:22
Üyelik Tarihi: 09.09.2008
Mesajlar: 1.846
Tecrübe Puanı: 782
|
Cevap: Hakan ALBAYRAK
Kürt Ergenekonu iş başında
DTP'li Selahattin Demirtaş, "Öcalan'ın yeni hücresi eskisinden küçük" diyor. DTP'li Emine Ayna ise "Sorun odanın küçüklüğü-büyüklüğü değil, Öcalan'ın muhatap alınmaması" diyor. Ben de "Odanın küçüklüğü-büyüklüğü bir yana, Öcalan'ın muhatap alınmaması da bir yana, devletin Kürt siyasetinin müsbet yönde radikal bir değişime uğradığı ve en çok Kürtlere zarar veren 'derin devlet'e karşı esaslı bir mücadelenin yürütüldüğü şu konjonktürde sokakların PKK sempatizanları tarafından ateşe verilmesini ve DTP'nin bu ateşi beslemesini mazur göstermek için söylenen her şey fasa fisodur" diyorum. Demokratik açılımla ilgili Meclis oturumunun 10 Kasım'da (Cumhuriyetin kurucusunun ölüm yıldönümünde) yapılmasını devletin ve toplumun hassasiyetleri gözetilmediği gerekçesiyle eleştiren DTP'liler, bu olağanüstü inceliklerini Kürt açılımı ve derin devletle hesaplaşma konusundaki hassasiyetler söz konusu olunca niye göstermiyorlar? Bu süreci baltalamak -mesela DTP'yi kapatmak- için fırsat kollayanların eline niçin koz veriyorlar? Yoksa bu sürecin başarılı olması ihtimali onların da mı ödünü patlatıyor? Öyle olsa gerek. Gerçek Hayat dergisi ve Bursa Olay gazetesi yazarı Nihat Nasır'a göre, "DTP'liler başta bu açılım işini ciddiye almamışlardı. Başbakan Erdoğan 2005 yılında olduğu gibi bir şeyler söyleyip geçer, işin arkası gelmez diye düşünüyorlardı. Onun için açılımı destekler gibi yaptılar. İşin ciddiye bindiğini gördükleri yerde ise tornistan ettiler. 'Ergenekon' düzeninin yıkılması işlerine gelmiyor." Kaideyi bozmayan istisnaları ayrı tutarak söylüyorum; PKK ve DTP kadrolarının Ergenekon Davası'na nasıl mesafeli durduklarını, faili meçhul 'derin devlet' cinayetlerini aydınlatma çabalarına ve darbecilerin yargı önüne çıkarılmasına nasıl ilgisiz kaldıklarını, bu konularda hiçbir sevinç ve heyecan emaresi göstermediklerini, tam tersine bunlardan rahatsız oldukları yönünde işaretler verdiklerini fark edip de Nihat Nasır'a katılmamak mümkün değil. Kirli savaş düzeni değişecek diye ödleri koptu ve şimdi bu düzenin değişmemesi ihtimalini kutluyorlar. Emine Ayna'ya bakar mısınız? "Açılım bitti arkadaşlar" derken ne kadar da sevinçli. İzmir'de DTP konvoyuna saldırı ve PKK sempatizanı gençlerin polisle girdikleri çatışmalardan mütevellit yeni atmosferde (daha doğrusu eski atmosferde) ne kadar da mutlu. Büyük bir felaketin eşiğinden dönmüş gibi, kâbus dolu günleri geride bırakmış gibi, kudurmuş dalgalardan kurtulup salim bir limana yanaşmış gibi, mutlu ve huzurlu. 'Eski güzel günler'e dönmüş olmanın sevinci gözlerinden okunuyor. Neymiş? Hükümetin İmralı'ya yaklaşımı ve İzmir hadisesi açılımı bitirmişmiş! Ne yani; İmralı konusunda DTP'nin istediği noktaya gelinmedi diye, Kürtlerin birçok maddi ve manevi yarasını sarmaya dönük adımlar -ve bu adımların vaat ettiği yeni adımlar- kıymetsiz mi sayılmalı? İzmir'de bazı densizler DTP konvoyuna saldırdılar diye savaş tamtamları mı çalınmalı? En ufak bir provokasyonda / sabotajda "Açılım bitti" diye zil takıp oynamak da ne oluyor? Nihat Nasır'ın dediği şey değilse ne? Önceki gün, gösterilerde bir üniversite öğrencisi polis tarafından öldürüldü. Yangının üstüne körük. Tam da Emine Ayna'nın ağzına layık bir trajedi. "DTP'yi de kapattırdık mı iş tamam" diye düşündüğüne eminim. Neyse ki hükümet, gelişmeleri doğru okuyor. İçişleri Bakanı Beşir Atalay, dün düzenlediği basın toplantısında, provokasyona gelmeyeceklerini, açılımı sabote etmeye çalışanların dümen suyunda gitmeyeceklerini, gösteride ölen genç için inceleme başlattıklarını, demokrasiyi teröre feda etmeyeceklerini ifade etti ve sözlerini "Durmak yok, yola devam" diye bitirdi. Kürt Ergenekonu için kötü haber. İnşaallah Anayasa Mahkemesi bu 'kötü haber'i DTP'nin kapatılması yönünde karar vererek telafi etmez! |
11.01.2010, 22:24 | #30 |
Moderator
Cley Şuan
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 8.021
Tecrübe Puanı: 10
|
Cevap: Hakan ALBAYRAK
Gazze'ye deniz yolu açık
Mısırlı yöneticiler “Filistin'e Özgürlük Konvoyu”na gösterdikleri 'yakınlık' için kendilerine teşekkür edilmesini istemişler, iyi mi? Arkadaşlarımızı kurşuna dizmediğiniz için teşekkür ederiz, Sayın Mübarek! Yapmadığınız bir o kaldı. * * * İHH İnsani Yardım Vakfı'nın İstanbul'daki genel merkezinde 'Ariş Kahramanları'nı karşılıyoruz… Kiminin başı yarılmış, kiminin kolu kırılmış, kiminin boğazında ve sırtında işkence izleri var… Bu işin böyle devam edemeyeceğinin resmi. Gazzeliler ve onlara yardım etmek isteyenler, İsrail'in insafına terk edilemeyecekleri gibi, Mısır yönetiminin de insafına terk edilemezler. Mersin yahut İskenderun'la Gazze arasında bir deniz köprüsü kurulmalı. Gazze açıkları ne İsrail'e ait ne de Mısır'a. Kendilerinin de böyle bir iddiası yok zaten. Yardım gemileri uluslararası sulardan geçip Gazze/Filistin sularına girebilir ve Gazze limanına yanaşabilirler. Bunun önünde hiçbir hukuki engel yok. Türkiye devleti yardım gemilerinin garantörlüğünü üstlenir veya -tercihan- gemileri bizzat kendisi gönderir ise, askerî engel de olmaz. Bölgede devriye gezen İsrail deniz kuvvetleri, adıyla sanıyla TÜRKİYE'ye ateş açacak değil herhalde. * * * İHH İnsani Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım, Gazze'ye deniz yoluyla yardım ulaştırmak için hazırlıklara başladıklarını duyurdu. Şimdi devlet bu projenin arkasında olduğunu duyurmalı, hatta bu projeyi bizzat kendisi ele almalı. Birleşmiş Milletler'e demeli ki: “Gazze'deki insanlık dramına seyirci kalmamız mümkün olmadığı ve İsrail yahut Mısır üzerinden Gazze'ye ağlıklı bir şekilde yardım göndermek de mümkün görünmediği için, yardımlarımızı Gazze'ye deniz yoluyla ve direkt olarak göndermeye karar verdik. Uluslararası topluluk, sadece yardım malzemeleri taşıdığımızdan emin olmak için, gemilerimizin yüklerini kontrol edebilir. Amacımız tamamen ve sadece insani. Buna rağmen gemilerimize bir taciz sözkonusu olursa, bunu Türkiye Cumhuriyeti'ne saldırı kabul ederiz.” Bunları daha önce de yazmıştım. Ve eklemiştim: Gazze'ye gidecek yardım gemilerindeki heyetlerde başbakan ve bakanlar da -her ihtimale karşı- yer alabilirler. İnsanlık namına, rest! * * * Türkiye devleti böyle bir işe soyunduğunu ilan eder ve ciddi olduğunu en ufak bir şüpheye mahal bırakmayacak şekilde ortaya koyarsa, daha gemiler yola çıkmadan Erez ve Refah sınır kapılarının ardına kadar açıldığına şahit olabiliriz. İsrail ve Mısır yönetimi, Türkiye'yi insanlığın tartışmasız kahramanı mertebesine yükseltecek olan böyle bir inisiyatifin önüne geçmek için, ambargoyu feda edebilir. Her halükarda kazanan Gazze, Türkiye, genel olarak İslam Dünyası ve daha da genel olarak insanlık olacaktır. * * * Haydi, yapalım bu işi! Hakan ALBAYRAK - Yenişafak Gazetesi
__________________
Edep ile gelen Saygı ile karşılanır |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki Kullanıcılar Cley'e Teşekkür Ediyor... |
Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir) | |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Hakan devrimci komünist olabilirmiş | Salim58 | Diğer Konular | 6 | 02.10.2009 10:32 |
(( ALBAYRAK KARDEŞLER )) | ...Kangallı... | Serbest Kürsü | 1 | 24.02.2009 14:50 |
YER -2 HAKAN EVRENSEL | orhanakbulut_58 | Arşiv | 0 | 24.10.2007 00:43 |