![]() |
#371 |
Usta Yiğido
![]() ![]() ![]() NECMEDDİN ÖZBEK Şuan
![]() Son Aktivite: 18.01.2015 22:31
Üyelik Tarihi: 29.06.2010
Yaş: 71
Mesajlar: 9.708
Tecrübe Puanı: 1505
![]() |
![]() Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan on yedisine bastığında, iki kişi ...onunla evlenmek ister.
Mihrimah, yani Mihrü Mah, Farsca’da “Güneş ve Ay” anlamına gelir. Kızla evlenmek isteyenlerin biri Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa diğeriyse Mimar Sinan’dır. Padişah kızını Rüstem Paşa’ya verir. ... Koca Sinan evlidir, ellisindedir ve de Mihrimah Sultan’a deliler gibi aşıktır! Gerçi sevdiğine kavuşamamıştır ama, aşkını, olanca güzelliğiyle sanatına yansıtmıştır. Üsküdar’a, Saray’ın isteğiyle elbet, 1540 yılında Mihrimah Sultan Camii’nin temelini atar ve 1548’de bitirir. Camiyi yaparken, eserine sanki “etekleri yerleri süpüren bir kadının” dış çizgilerini verir. Derken, ilk kez padişah fermanı olmaksızın, Edirnekapı’da, pek kimselerin uğramadığı ıssız ama İstanbul’un en yüksek tepelerinden birine, ikinci bir eser yapmaya koyulur Mihrimah Sultan’a. Cami küçücüktür. Minaresi otuz sekiz metredir, bir adet incecik kubbesi üzerindeyse yüz 61 pencere, camiin iç güzeliğini aydınlatır. İçerdeki sarkıtlar ve minare kenarlarındaki işlemeler Mihrimah Sultan’ın topuklarını döven saçlarını anımsatır insana. İşte, aşka adanmış iki eser. Şimdi, gidin Edirnekapı ve Üsküdar’daki camileri aynı anda görebileceğiniz bi yer seçin ve 21 Mart’ta, yani geceyle gündüzün eşit olduğu günde seyreyleyin. Unutmadan, 21 Mart Mihrimah Sultan’ın doğum günüdür. Göreceğiniz manzaraysa şudur; Edirnekapı camiinin tek minaresi ardından tepsi gibi kıpkırmızı güneş batarken, Üsküdar’daki camiinin ardından ay doğar! Mihrü Mah eşittir Güneş ve Ay. Bu nasıl akıllara ziyan bir hesaplamadır; nasıl bir güzellik anlayışıdır ....
__________________
Harabat Ehline Hor Bakma Zakir. Defineye Mâlik Viraneler Var. |
![]() |
![]() ![]() |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 3 Kullanıcı NECMEDDİN ÖZBEK'e Teşekkür Ediyor... |
![]() |
#372 |
Navigator
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kardelencicegi Şuan
![]() Üyelik Tarihi: 27.10.2008
Yaş: 58
Mesajlar: 48.623
Tecrübe Puanı: 5471
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Yaşanmış en güzel aşk [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] Dünyanin, yasanmis en güzel ask hikayesi bu.. Ne Leyla diyecegim size ne de Mecnun, Ferhad, Romeo vs. vs.. En güzel ask hikayesi Efendimiz sallALLAHu aleyhi vesellem ile Hatice Validemiz’in hikayesidir.. Sanir misiniz ki Leyla ile Mecnun evlenseydi, ya da digerleri..Asklari dillere destan olur, günümuze kadar ulasirdi? Hayir tabii ki! Belki bir kac sene sonra bitecekti.. Yasanmadigindan, kavusulmadigindan hep bunlar Ama siz bir bakin efendimizle, Hatice Validemiz’in askina ALLAH icin! Bu, yasanmis hem de uzun yillar boyu yasanmis bir ask.. Ahla kissat hub fil alem Mekke fethinin ilk gunu, o karisiklik, o heyecan esnasinda Efendimiz yasli bir hanimla karsilasiyor, O’nun yanina gelmesini onlemek isteyenlere “Birakin” diyor gelsin.. Sirtindan abayasini cikarip, hanimin altina seriyor ve birlikte oturup 1 saat kadar sohbet ediyorlar.. Aise Validemiz merak ediyor ve sonrasinda; “Kimdi o? Neler konustunuz?” soruyor.. Cevaba bakar misiniz; ” O, Hatice’nin arkadasi idi, eski gunleri yadettik” Hatice Validemiz vefat etmis, aradan yiiillar gecmis, vefayi, sevgiyi, ozlemi goruyor musunuz? Ve o hengamede.. Ve hatice Validemiz’e bakin; Yasi 55.. Efendimiz o sira Hira magarasinda, nubuvvetten evvel ibadette.. Her gun O en sevgili’ye yiyecek tasiyor! Her gun gidiyor ve O’nunla biraz oturuyor.. Hira Magarasini bilir misiniz siz? Ne kadar yuksektir ve cikmasi ne kadar zordur? Bugun gencler bile cikarken ter icinde kalirlar, cok yorulurlar.. Yasi 55 Hatice Validemizin ve her gun Habibini gormeye gidiyor! Yine bakiniz ki o asil hanima, Efendimiz’den daha yasli oldugu icin O’na ustune evlenmesini teklif ediyor! Dusunebiliyor musunuz? O’nu oylesine seviyor ki, sadece O’nu mutlu edecegini dusundugu icin “Evlen” diyor!Ama O, reddediyor, asla O’nu incitmek istemiyor.. Hanim’a bakin! Ve sevgisine.. Yine ilk vahiy geldiginde O’na nasil destek olduguna, yuregini, malini, canini nasil serdigine bakin.. Ve Efendimiz’in yuregindeki Hatice Validemizin yerini dusunun, cok hadislerde gecer.. Yine Validemiz’in vefatindan cok uzun yillar sonra kizkardesi Hale efendimiz’in evine gelir ve kapiyi calar.. Oylesine heyecanlanir ki O, kapiya kosar, eli ayagi dolasir.. “Neden” derler.. “Hatice’nin calisi bu” buyururlar..Ve “Sanirim Hale’dir gelen” derler.. En guzel Ask hikayesi budur! Yasanmis ama eskimemis, yepyenidir.. SallALLAHu aleyhi ve sellem.. Bizlerin muhterem Validemiz’den alacagi cok dersler var.. O’na, Onlar’a benzeyenlere selam olsun Dunyanin, yasanmis en guzel ask hikayesi bu.. Ne Leyla diyecegim size ne de Mecnun, Ferhad, Romeo vs. vs.. En guzel ask hikayesi Efendimiz sallALLAHu aleyhi vesellem ile Hatice Validemiz’in hikayesidir.. Sanir misiniz ki Leyla ile Mecnun evlenseydi, ya da digerleri..Asklari dillere destan olur, gunumuze kadar ulasirdi? Hayir tabii ki! Belki bir kac sene sonra bitecekti.. Yasanmadigindan, kavusulmadigindan hep bunlar Ama siz bir bakin efendimizle, Hatice Validemiz’in askina ALLAH icin! Bu, yasanmis hem de uzun yillar boyu yasanmis bir ask.. Ahla kissat hub fil alem Mekke fethinin ilk gunu, o karisiklik, o heyecan esnasinda Efendimiz yasli bir hanimla karsilasiyor, O’nun yanina gelmesini onlemek isteyenlere “Birakin” diyor gelsin.. Sirtindan abayasini cikarip, hanimin altina seriyor ve birlikte oturup 1 saat kadar sohbet ediyorlar.. Aise Validemiz merak ediyor ve sonrasinda; “Kimdi o? Neler konustunuz?” soruyor.. Cevaba bakar misiniz; ” O, Hatice’nin arkadasi idi, eski gunleri yadettik” Hatice Validemiz vefat etmis, aradan yiiillar gecmis, vefayi, sevgiyi, ozlemi goruyor musunuz? Ve o hengamede.. Ve hatice Validemiz’e bakin; Yasi 55.. Efendimiz o sira Hira magarasinda, nubuvvetten evvel ibadette.. Her gun O en sevgili’ye yiyecek tasiyor! Her gun gidiyor ve O’nunla biraz oturuyor.. Hira Magarasini bilir misiniz siz? Ne kadar yuksektir ve cikmasi ne kadar zordur? Bugun gencler bile cikarken ter icinde kalirlar, cok yorulurlar.. Yasi 55 Hatice Validemizin ve her gun Habibini gormeye gidiyor! Yine bakiniz ki o asil hanima, Efendimiz’den daha yasli oldugu icin O’na ustune evlenmesini teklif ediyor! Dusunebiliyor musunuz? O’nu oylesine seviyor ki, sadece O’nu mutlu edecegini dusundugu icin “Evlen” diyor!Ama O, reddediyor, asla O’nu incitmek istemiyor.. Hanim’a bakin! Ve sevgisine.. Yine ilk vahiy geldiginde O’na nasil destek olduguna, yuregini, malini, canini nasil serdigine bakin.. Ve Efendimiz’in yuregindeki Hatice Validemizin yerini dusunun, cok hadislerde gecer.. Yine Validemiz’in vefatindan cok uzun yillar sonra kizkardesi Hale efendimiz’in evine gelir ve kapiyi calar.. Oylesine heyecanlanir ki O, kapiya kosar, eli ayagi dolasir.. “Neden” derler.. “Hatice’nin calisi bu” buyururlar..Ve “Sanirim Hale’dir gelen” derler.. En guzel Ask hikayesi budur! Yasanmis ama eskimemis, yepyenidir.. SallALLAHu aleyhi ve sellem.. Bizlerin muhterem Validemiz’den alacagi cok dersler var.. O’na, Onlar’a benzeyenlere selam olsun
__________________
|
![]() |
![]() ![]() |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 3 Kullanıcı Kardelencicegi'e Teşekkür Ediyor... |
![]() |
#373 |
Navigator
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kardelencicegi Şuan
![]() Üyelik Tarihi: 27.10.2008
Yaş: 58
Mesajlar: 48.623
Tecrübe Puanı: 5471
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] Ey yar, ben bittim seninle başlat beni.. Düştüm kimse tutmadı elimi, ağladım kimse görmedi, Bir anlayan teselli eden olmadı… Ne zor bana senleyken sensiz kalmak… Ne zor içimde tutarken seni, bir türlü bulamamak.. Ne acı senden gayrisine bağlanmak, Varlığımın sebebini unutmak. Neden uzatmadım ki sana şu titrek ellerimi, Neden sarılmaya çabalamadım o yed-i rahmete.. Ah ne olurdu uzanabilseydim, Benliğimi ayaklarımın altına alıp uzansaydım, Kibir yükünden sıyrılıp asılsaydım ipine.. Beni biran bile unutmayansın sen, Bense bana hediye ettiğin aklıma seni getirmekten aciz kaldım.. Sana koşamadım koşanlarla emekledim Yollarında... Süründüm… Ama daraldım.. Ama üzüldüm..Ama ezildim.. Senin tutmadığın eli kim tutar, Senin bıraktığını kim alır, Senin alçalttığını kim yükseltir.. Kaldır beni düştüğüm bu bataklıktan ey yar... Ben benliğimde seni unutmanın Cezasını zaten pişmanlığımla çekiyorum, Rahmetinin kucağında ısıt bu günah karası ellerimi.. Sen ol deyince olmayan yok! Bu yüzden ki ümidim korkumdan çok.. Ne olur utandırma ey rahmetinin Gazabını geçtiğini müjdeleyen yar, Ey boynu bükük kapısını çalanları kapısından boş çevirmeyen "Rabbim" Haydi lütfet de bir kapı aç bana, rızana erişeyim Gönlüm sen sen diye yanarken can vereyim...
__________________
|
![]() |
![]() ![]() |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 2 Kullanıcı Kardelencicegi'e Teşekkür Ediyor... |
![]() |
#374 |
Navigator
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kardelencicegi Şuan
![]() Üyelik Tarihi: 27.10.2008
Yaş: 58
Mesajlar: 48.623
Tecrübe Puanı: 5471
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] ![]() ![]() ![]() Esselamu ALeykum Verahmetullah Dikensiz Gül Bakara/216 da “…Sizin için daha hayırlı olduğu halde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu halde bir şeyi sevmeniz de mümkündür. Allah bilir, halbuki siz bilemezsiniz” demektedir. Cenab-ı Hakk… Biz bilemeyiz… bilemeyiz bizim için iyi mi hayırlıdır kötü gözüken mi? Ama bildiğimizi sanıp, başımıza gelenlere yorum yaparız… Hani ayırırız ya hayır ve şer diye…hani hep başımıza gelen hayır olsun isteriz ya.. hani hep kötü işler gelip beni mi buluyor deriz ya isyan edercesine…. hani gülü sever de dikenine yüzümüzü buruşturarak bakarız ya.. Maksat hep güzelliklerin bize verilmesi midir yoksa güzelliklere layık olunması mıdır hiç düşünmeyiz. Gülü severiz de dikenine burun kıvırırken, unuturuz dikeni yaratanın da gülü Yaradan’ın da aynı olduğunu… Sevgiliden gelen her şeye katlanmalı, bilinmeli ki güle gül kokusunu veren dikendeki özsudur aslında… Daima O’nun gülüne de dikenine de ![]() gül koklamak isteyenin, ![]() Unuturuz her nimetin bir külfeti olacağını… Cenab-ı Hakk; yarattıklarını sevgisinden yarattı.. yaratmaktaki maksadı da sevgiydi zaten… Sevgiyle yaratılan alemlerde, sevgisizliği gösterenler insanlardır aslında… Pırıl pırıl halk edilen alemleri, kendi egolarının tatminleri uğruna heder eden insanoğludur… Kendisini inkâr edenlere bize rızkını vermeye devam eden, emir ve yasaklarını hiçe sayanları, dünya denilen nimetten sonuna kadar istifade ettirecek kadar Rahman ve Rahim yönü büyük olan Mevla’mız; hala gülü göndermeye devam ediyor, görmesini ve koklamasını, ![]() Hz. İbrahim; fakir ve yolda kalmışlara, mutlaka sofrasını açar, az çok ne varsa onlarla paylaşırdı. Rabbinin rızasını kazanmış bu yüce Peygamber; yine bir gün sofrasına kabul ettiği ama Allah’ın adını anmadan yemeğe başladığı için kızdığı bir kul için ne diyor Cenab-ı Hakk… ” Ya İbrahim! Ben bu kulumu, beni inkâr etmesine rağmen 40 yıldır besliyorum da, sen bir öğün mü doyuramadın?” Bize gül ikram edene nasıl teşekkür edeceğimizi bilemeyiz… ama bu gülü ikram eden, üstelik sevgisini ve rahmetini her daim hissettiren Yüce Mevla’mıza neden teşekkür etmeyiz ki? Onun gönderdiği gülleri koklamaktan çekinmezken, dikenine neden nankörlük ederiz ki… Bizi sevgisinden yaradan yüce Allah, bizlere isteyerek zulüm yapmaz, zora koşmaz, bela ve musibetlerle sınamaz… Bunların hepsi, nefsimize uymadığından bizim düşüncelerimizde oluşan musibetlerden başkası değildir… Hele birde; doğumumuzdan ölümümüze kadar geçen sürecin; O’nu daha çok anmamız, O’nun sevgisine daha çabuk ulaşmamız, O’na yönelmemiz, O’nun rızasını kazanmamız için geçen bir imtihan süreci olduğunu idrak edebilsek… Hele birde; O’ndan gelen hayır ve şerre ![]() “Rabbim benim için hayırlı olanı böyle takdir etti, o halde bana teslim olup O’na daha çok yönelmem gerek” diyebilsek… Hele birde; “ Yarabbi! her şeyi yaradan sensin..işte sırf sen yarattın diye cennetine de razıyım, cehennemine de “ diyebilsek.. Hele birde; “ Cennet cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri..isteyene ver onları…Bana seni gerek seni” diyebilsek.. Açın ellerinizi de, bakın avuçlarınıza… DİKENSİZ GÜL AÇIYOR MU AÇMIYOR MU? ![]() ![]() ![]()
__________________
|
![]() |
![]() ![]() |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 2 Kullanıcı Kardelencicegi'e Teşekkür Ediyor... |
![]() |
#375 |
Navigator
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kardelencicegi Şuan
![]() Üyelik Tarihi: 27.10.2008
Yaş: 58
Mesajlar: 48.623
Tecrübe Puanı: 5471
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
![]() Bir Pastanin üc otuz paraya satildigi günlerde 10 yaslarinda bir cocuk pastaneye girdi. Garson kiz hemen kostu.Cocuk sordu: -Cikolatali pasta kac para? -50 cent! Cocuk cebinden cikardigi bozuklari saydi.Bir daha sordu: -Peki Dondurma ne kadar? -35 cent,dedi garson kiz sabirsizlikla. Dükkanda yiginla müsteri vardi ve kiz hepsine tek basina kosturuyordu. Bu cocukla daha ne kadar vakit gecirebilirdi ki! Cocuk parasini bir daha saydi ve: -bir dondurma alabilirmiyim lütfen, dedi. Kiz dondurmayi getirdi.Fisi tabagin kenarina koydu ve öteki masaya kostu. Cocuk dondurmasini bitirdi.Fisi kasaya ödedi. Garson kiz masayi temizlemek üzere geldiginde,gözleri doldu birden. Bos dondurma tabaginin yaninda cocugun biraktigi 15 centlik bahsis duruyordu. ![]() ![]() ![]()
__________________
|
![]() |
![]() ![]() |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 2 Kullanıcı Kardelencicegi'e Teşekkür Ediyor... |
![]() |
#376 |
Usta Yiğido
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() altuntas58 Şuan
![]() Son Aktivite: 11.10.2012 21:24
Üyelik Tarihi: 29.08.2006
Yaş: 70
Mesajlar: 38.469
Tecrübe Puanı: 4532
![]() |
![]() Ders alınacak bir eşek hikâyesi
![]() By [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] 2011-06-24 Günlerden bir gün, köylerden birinde, bir adamın eşeği kör kuyulardan birinin içine düşmüş. Niye düşer, nasıl düşer diye sormayın. Eşek bu, düşmüş işte. Hayvancık saatlerce acı içinde kıvranmış, anırmış, sesini duyurmaya çalışmış. Derken eşeğin sahibi gelmiş kuyunun başına. Bakmış zavallı eşek kuyunun dibinde melül mahzun bakınıyor. Üstelik de yaralı. Bir hal çaresi düşünürken bir koşu gidip köylüleri yardıma çağırmak gelmiş aklına. Ne yapsak, ne etsek de şu eşeği kuyudan çıkarsak derken, bakmışlar ki hayvan zaten yaralı, belki de kırık çıkığı da var, çok acı çektiği de belli, artık kurtarılsa da işe yaramaz düşüncesiyle çıkarmaktan vazgeçmişler ve üzerini toprakla doldurmaya karar vermişler. Herkes eline geçirebildiği ne varsa başlamışlar kuyuyu toprakla doldurmaya. Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları her seferinde silkinerek üzerinden atmış. Onlar yukarıdan atmış, eşek silkelenerek her defasında toprağı altına almış. Derken, ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her defasında biraz daha yükselmiş ve giderek yukarıya çıkmaya başlamış eşek. Köylüler de şaşırmışlar hayvanın giderek yükselmesine. Onlar atmış eşek yükselmiş derken neticede hayvan yukarıya çıkmayı başarmış. Hayat, bazen bizim de üzerimize abanır. Üstümüzü toz toprakla örtmeye çalışanlar çok olur. Bunlarla baş etmenin tek yolu sızlanmak değil, düşünüp silkinmek ve kurtulmaktır. Aydınlığa bir adım daha yaklaşmaktır. Kör kuyuda olsak bile!"
__________________
|
![]() |
![]() ![]() |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki Kullanıcılar altuntas58'e Teşekkür Ediyor... |
![]() |
#377 |
Navigator
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kardelencicegi Şuan
![]() Üyelik Tarihi: 27.10.2008
Yaş: 58
Mesajlar: 48.623
Tecrübe Puanı: 5471
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
![]() Kendinize böyle soru sordunuz mu hiç? Ne ile meşgulsünüz? Hayır kapılarını açmakla mı, şer kapılarını zorlamakla mı? 'Bu soru da nereden geldi?' diyebilirsiniz. Hemen arz edeyim nereden geldiğini. Okuduğum Tenbihül'gafilin kitabında bir hadisin izahı yapılırken böyle bir soru sorulmakta ve şöyle de bir tasnif yapılmaktadır: İnsanlar iki sınıftırlar: Ya hayır kapılarını aralayanlardan olurlar ya da şer kapılarını zorlayanlardan... Müjdeler olsun o kimseye ki, hayır kapılarını aralayanlardan olur, yahut da onların arasında bulunur, onlara yardım edip destek verir. Eyvahlar olsun o kimseye ki, şer kapılarını zorlayanlardan olur ya da onların içinde bulunur, onlara yardım edip destek verir! İşte bunun için soruyorum ben de size bu soruyu: - Hayır kapılarını açanlardan mısınız, onlara yardım edip destek mi veriyorsunuz? Yoksa şer kapılarını açanlardan, yahut da onlara yardım edip destek olanlardan mısınız? Birine hadiste, müjdeler olsun denilirken, ötekine eyvahlar olsun diye acınmakta, ikaz edilmektedir. Denilebilir ki: Ne bileceğiz hayır kapılarını açanların arasında mıyız, yoksa şer kapılarını zorlayanların içinde mi? Bunu anlamak kolay. Meşgul olduğunuz işe bakın, yakınlık duyup ilgi gösterdiğiniz insanlara nazar edin. İşte o zaman anlarsınız kimlere yardım edip destek verdiğinizi. Müjdeler olsun denilecek bir faydalı hizmetin ucundan bucağından mı tutuyorsunuz, yoksa eyvahlar olsun dedirtecek bir ilgisizlik ve bilgisizlik içinde mi tüketiyorsunuz günlerinizi, hayatınızı?.. *** Kendi kendinize yapacağınız bu nefs muhasebesini basite alıp da dudak büküp geçemezsiniz. Ciddiye almalı, üzerinde durmalı, hayatınızı şöyle bir gözden geçirmelisiniz. Zira hayatınızın değeri, günlerinizin kıymeti, meşgul olduğunuz işle anlaşılır. Hayırla meşgulseniz hayatınız değerini buluyor, hedefine varıyor demektir. Hayırla ilginiz yoksa, meşgul olmuyor, hizmete değer vermiyorsanız hayatınızı ne ile değerlendiriyor, ne ile hedefine vardığını kabul ediyorsunuz, bunun da izahını yapacaksınız! Kalbinizi, gönlünüzü, vicdanınızı susturamazsınız. İçinizdeki müftü sizi ikaz eder: - Hayatın boşuna gidiyor, hedefini bulmuyor, bir hayırlı işin ucundan bucağından tutmuyor, Hakk'a yarar bir işin sahibi olmuyorsun! Sadece nefsini düşünüyor, yalnızca kendin için yaşıyorsun. ALLAH için, ALLAH'ın kullarına bir hizmetin yoktur. Yarın mahşerde ne cevap vereceksin? Evet kalbindeki bu ikazcıyı günahlarla boğup da sesini çıkaramaz hale getirmeyen her insanın içinden böyle sesler gelir, gönlünü dinleyen her insan da bu sesleri kalb kulağıyla dinler ve nefs muhasebesi yapar... Şimdi bir nefs muhasebesi yapmak zamanıdır belki de. Ne dersiniz, ne halde, ne durumdasınız? Hayatınızı hayırlı hizmetlerle değerlendiriyor musunuz? Yoksa sizin işiniz gücünüz mü var? Böyle angaryalarla başkaları mı meşgul olsun. Siz de hep geriden seyirci mi kalasınız? Size düşen bu mudur? Bir dinleyin lütfen, kalbinizden gelen ses ne diyor? Ahmet Şahin KİŞİ SEVDİĞİYLE BERABERDİR '' ![]() Hz.MUHAMMED (S.A.V.) ![]()
__________________
|
![]() |
![]() ![]() |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki Kullanıcılar Kardelencicegi'e Teşekkür Ediyor... |
![]() |
#378 |
Usta Yiğido
![]() ![]() ![]() amazon10 Şuan
![]() Son Aktivite: 27.05.2015 13:20
Üyelik Tarihi: 21.01.2011
Mesajlar: 933
Tecrübe Puanı: 608
![]() |
![]() Ne zaman sabah olur?
Bir bilge kisi, çölde öğrencileriyle otururken demiş ki; - "Gece ile gündüzü nasıl ayırt edersiniz? Tam olarak ne zaman karanlık başlar, ne zaman ortalık aydınlanır?" Öğrencilerden biri; - "Uzaktaki sürüye bakarım," demiş, "Koyunu keçiden ayıramadığım zaman akşam olmuş demektir." Başka bir öğrenci söz almış ve "efendim" demiş, "İncir ağacını, zeytin ağacından ayırdığım zaman, anlarım ki sabah başlamıştır." Bilge kişi, uzun süre susmuş. Öğrenciler meraklanmışlar ve "Siz ne düşünüyorsunuz efendim?" diye sormuşlar. Bilge kişi şöyle demiş; - "Yürürken karşıma bir kadın çıktığında, güzel mi çirkin mi, siyah mı beyaz mı diye ayırmadan ona " insan" diyebildiğimde ve yine yürürken önüme çıkan erkeği, zengin mi yoksul mu diye bakmadan, milletine, ırkına, dinine aldırmadan, "kardeşim" sayabildiğimde anlarım ki; sabah olmuştur, AYDINLIK başlamıştır..."
__________________
Adaletin asıl düşmanları; durumundan memnun olan Kölelerdir... |
![]() |
![]() ![]() |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 2 Kullanıcı amazon10'e Teşekkür Ediyor... |
![]() |
#379 |
Usta Yiğido
![]() ![]() ![]() amazon10 Şuan
![]() Son Aktivite: 27.05.2015 13:20
Üyelik Tarihi: 21.01.2011
Mesajlar: 933
Tecrübe Puanı: 608
![]() |
![]() Ne zaman sabah olur?
Bir bilge kisi, çölde öğrencileriyle otururken demiş ki; - "Gece ile gündüzü nasıl ayırt edersiniz? Tam olarak ne zaman karanlık başlar, ne zaman ortalık aydınlanır?" Öğrencilerden biri; - "Uzaktaki sürüye bakarım," demiş, "Koyunu keçiden ayıramadığım zaman akşam olmuş demektir." Başka bir öğrenci söz almış ve "efendim" demiş, "İncir ağacını, zeytin ağacından ayırdığım zaman, anlarım ki sabah başlamıştır." Bilge kişi, uzun süre susmuş. Öğrenciler meraklanmışlar ve "Siz ne düşünüyorsunuz efendim?" diye sormuşlar. Bilge kişi şöyle demiş; - "Yürürken karşıma bir kadın çıktığında, güzel mi çirkin mi, siyah mı beyaz mı diye ayırmadan ona " insan" diyebildiğimde ve yine yürürken önüme çıkan erkeği, zengin mi yoksul mu diye bakmadan, milletine, ırkına, dinine aldırmadan, "kardeşim" sayabildiğimde anlarım ki; sabah olmuştur, AYDINLIK başlamıştır..."
__________________
Adaletin asıl düşmanları; durumundan memnun olan Kölelerdir... |
![]() |
![]() ![]() |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 2 Kullanıcı amazon10'e Teşekkür Ediyor... |
![]() |
#380 |
Navigator
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kardelencicegi Şuan
![]() Üyelik Tarihi: 27.10.2008
Yaş: 58
Mesajlar: 48.623
Tecrübe Puanı: 5471
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() İnsanın Bir Eşi Olmalı…
![]() İnsanın eşi olmalı, bakarken yüreğinin kabardığı, gözlerinden gözlerine yüreğinin aktığı…aşık olduğu bir eşi olmalı! Sabah gözlerini açtığında, yanında olduğunu görüp, şükürler etmeli Yaradana. Koklamalı saçlarını. Uyuyan eşine şefkatle bakıp, usulca dokunmalı yüzüne, varlığını hissedebilmek için. Parmakları titremeli, incitirim korkusuyla. Sürekli çağlayan bir pınar olmalı gönlü…kramplar girmeli midesine, onsuzluk aklına geldikçe! Rüzgar onun kokusunu getirmeli, yağmur onun sesini. Elleri yanmalı ellerini tutabilmek için. Akşam onu görecek diye, pırpır etmeli yüreği. Kelebekler gibi olmalı insanın kalbi. Ayakları birbirine dolaşmalı heyecandan, eve dönerken eşi. Beklemek asırlar gibi uzun gelmeli. Gelişi ile sonsuz bir nur dolmalı içine. Yüzüne baktığında, konuşmadan anlamalı derdini, tasasını, öfkesini, sevincini, coşkusunu…vs. Güven duymalı, herşeyiyle. Başını göğsüne koyup, huzurla uyuyabilmeli, tüm düşüncelerinden arınmış olarak. Babası, abisi, arkadaşı, dostu, sırdaşı, anası, çocuğu olmalı… Şımarabilmeli yanında. Kıskanılmalı zaman zaman da… Bir eşi olmalı insanın! Sabah yolcularken işine, içi acımalı, daha yollarken özlemeye başlamalı. Seni şimdiden özledim! Akşam dönüşünü beklemeli sabırsızlıkla. Gözleri yollarda kalmalı ve kapıyı çalmadan açmalı…aşkla karşılamalı, hasretle sarılmalı boynuna, özlemle koklayıp, öpmeli, yıllarca uzak kalmışcasına! Her günü bir başka güzel olmalı yaşamın, bir başka özel, bir başka soluklanmalı her anında. Verdiği hiç bir şeyin yeterli olmadığını düşünüp, kahrolmalı, daha fazla ne yapabilirim diye düşünmeli. Mutluluk saçmalı etrafına. Bir eşi olmalı insanın, cennetten köşe almışcasına sevdiği, sakındığı, bakmaya kıyamadığı…Her bir hücresinden aşkın fışkırdığı, çölde okyanusu yaşadığı bir eşi olmalı! Can Yücel
__________________
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir) | |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Günün, Ayet ve Hadisi | altuntas58 | Serbest Dini Konular | 19 | 13.11.2011 17:09 |
-CUMA SOHBETLERİ- | Abdurrahman 58 | Dini sohbet | 50 | 28.08.2009 09:50 |
Peygamber Efendimizin tüm Ramazan boyunca okuduğu dua:)) | seva | Dualar | 0 | 19.08.2009 18:02 |
Acıklı bir aşk hikayesi :) | gürün_güzeli | Hertelden | 0 | 27.06.2008 19:09 |
Bİr Gelİncİk Hİkayesİ | bayatlı kenan58 | Arşiv | 0 | 23.05.2008 17:58 |