06.09.2009, 22:58 | #71 |
Usta Yiğido
LaEdri Şuan
Üyelik Tarihi: 12.06.2006
Mesajlar: 6.011
Tecrübe Puanı: 1280
|
Cevap: TÜRKÇESİ VARKEN NEDEN ÖTEKİ???
Türkçeleşmiş ve bizim dilimizin bir parçası olmuş kelimeleri özenti olarak görmemek lazım.Zaten Öztürkçe yaklaşık 8000 kelimeden oluşuyor ve çoğu günümüzde kullanılmayan kelimelerdir.Bu yüzden Türkçeleşmiş kelimeler de artık bizim bir parçamızdır.Mesela;çocuk,çimen ,lisan..
__________________
Hani o, babasına ve kavmine, “Ne bu tapınıp durduğunuz heykeller?” demişti.(Enbiya-52) |
06.09.2009, 23:01 | #72 |
Usta Yiğido
65serdal58 Şuan
Son Aktivite: 07.05.2016 10:20
Üyelik Tarihi: 17.04.2009
Yaş: 42
Mesajlar: 7.612
Tecrübe Puanı: 1328
|
Cevap: TÜRKÇESİ VARKEN NEDEN ÖTEKİ???
M
macera : serüven maddi : özdeksel mafsal : eklem, oynakyeri mağdur : kıygın mağlubiyet : yenilgi mağrur : kendini beğenmiş mahcur : kısıtlı mahkeme : yargılık mahkûm : yargın, yargılı mahpus / mahbus : tutuklanmış mahreç : çıkış yeri, çıkak mahrum : yoksun mahsuben : yerine sayarak mahsul : ürün mahsus / has : özgü mahzur : sakınca, engel makam / mevki : orun makanizma : düzenek makara : sarımlık makber : gömüt makbuz : alındı maksat : amaç, erek maksimum : doruk, en üst, son sınır maktul : öldürülen makul : anlayışlı, usa uygun makûs : uğursuz mali : akçalı malik : iye maliyet : eder malum : bilinen malzeme : gereç mamafih : yine de, böyle iken mamur : bayındır mana : anlam manej : at eğitim yeri manevi : tinsel, içsel maneviyat : yürekgücü mani : engel manifesto : bildiri manipülasyon : güdümleme manivela : kaldıraç manometre : basıölçer mansiyon : övgüdeğerlik manşet : üst başlık, kolluk mantık : sözge maraz : sayrılık maraton : en uzun koşu marifet : beceri marjinal : sıradışı, uçta marka : belik market : satım yeri marketing : pazarlama marmelat : ezme maruz bırakmak : uğratmak maruzat : sunuş, diyecek masaj : ovma mask : yüzkalıbı maske : örteç maskot : uğurluk masör : ovucu masraf : gider mastar : eylemlik masum : suçsuz masun : dokunulmaz, korunmuş mat : donuk matbaa : basımevi matbu : basılı matbuat : basın matem : yas matematik : sayıbilim materyal : gereç materyalist : özdekçi matine : gündüzlük matkap : delgi matuf : yöneltilmiş mayo : denizlik mazbata : tutanak mazbut : derli toplu mazeret : engel, engellik mazhar : erişmiş, erişen mazi : geçmiş mazlum : uysal meal : anlam, kavram mecaz : değişmece mecazı mürsel : doğal değişmece mecbur : yükümlü meccani : karşılıksız mecnun : tutkun, çılgın mecra : akak, yatak meczup : sapık meçhul : bilinmeyen, belirsiz med : çekme medar : dayanak, dönence medar olmak : yardımı olmak medarı iftihar : övünce medarı maişet : geçim aracı meddah : övücü meddücezir : gelgit medeni : uygar medet : yardım medfun : gömülü meditasyon : derin düşünme, dalınç medya : iletişim araçları medyun : borçlu mefharet : övünç, kıvanç mefhum : kavram mefkure : ülkü mefluç : kötürüm mefruşat : döşemelikler meftun : vurgun, tutkun megaloman : büyüklük delisi megapol : devkent meğer : oysa mehil : önel mekân : uzam mekanik : devinimbilim mektup : betik melal : usanç melankoli : karakaygı melek : gökçe meleke : yeti, yatkınlık melez : katışık melodi : ezgi melul : usanmış, bezgin memnu : yasak memnun : sevinçli memur : işyar memorandum : diplomatik nota memori : bellek memur : işyar men : yasaklama, önleme mendirek : dalgakıran menfez : ağız menfi : olumsuz menfur : iğrenç mengene : sıkmaç menkıbe : öykü, övmece menkul : taşınır mensubiyet : ilinti, ilgililik mensur : düzyazı menşe : köken menzil : konaklama yeri, erim mera : otlak meram : istek, erek merasim : tören merhale : aşama merhamet : acıma mer’i : yürürlükte olan meridyen : boylam mersiye : ağıt mesafe : uzaklık mesai : çalışma mesaj : ileti, söylem mesela : örneğin, sözgelimi mesele : sorun mesire : gezinti yeri mesken : konut meslek : uğraşdalı, geçimyolu mesnet : dayanak mest : esrik mesul : sorumlu meşgale : uğraş meşgul : dalgın, uğraşan meşguliyet : uğraşı meşhur : ünlü meşru : yasaya uygun meşrubat : içecekler meşum : uğursuz meşveret : danışma met, med : kabarma metafizik : doğaötesi metafor : eğretileme metamorfoz : başkalaşma metanet : dayanca metcezir : gelgit meteor : göktaşı methiye : övgü, güzelleme metodoloji : yöntembilim metro : yeraltı ulaşımı metrukât : bırakıt mevcudiyet : varlık, varoluş mevduat : yatırım mevhum : sanal; kavram mevki : yer, konum mevkuf : tutuk, tutuklu mevsim : sürem mevta : ölüler mevzu : konu, bağlam mevzuat : kurallar mevzubahis : söz konusu mey : içki meyus : umutsuz mezalim : kıyımlar mezar : gömüt, sin mezat : açık artırma mezbaha : kesim yeri mezbele : çöplük mezbur / mezkûr : adıgeçen meziyet : üstünlük niteliği mezra : tarla mezun : bitirmiş, yetkili miat : kullanma süresi mısra : dize mihenk : denektaşı mihman : konuk mihnet : sıkıntı mihrak: odak mikrofon : sesalır mikser : çırpıcı mikyas : ölçek milenyum : binyıl militarizim : orduculuk millet : ulus milletvekili : saylav milli : ulusal mimik : kımıltı minimum : en düşük, altsınır minnet : iyilik borcu miralay : albay miras : kalıt misafir : konuk misak : sözleşme, antlaşma misal : örnek, sözgeliş mistik : gizemci misyon : özgörev, amaç mitoloji : söylencebilim mizaç : özyapı mizah : gülmece, alaysılama mizahi : alaycı mizansen : oyun düzeni moda : izlenti modem : çevirge modern : çağcıl modülasyon : geçiş, değişme mola : dinlenim monarşi : tekerklik monitör : görüntülük monogami : tekeşlilik monolog : tekli konuşma monoteizm : tektanrıcılık monoton / yeknesak : tekdüze montaj : kurma, kurgu moral : yürek gücü, içgücü moratoryum : borç erteleme morfoloji : biçimbilim morg : ölüklük mostralık : göstermelik motif : örge motiv : güdü motivasyon : isteklendirme mönü : yemek listesi muaccel : ivedi muadelet : eşdeğerlik muadil : eşdeğer, denkteş muaf : bağışık muafiyet : bağışıklık muahede: antlaşma mualla : yüce muallak : asılı, boşta muallim : öğretmen muamelat : işlemler muamele : işlem, davranış muamma : bilmece, gizlence muarız : karşı gelen muasır : çağdaş muaşeret : görgü muavenet : yardım muayene : bakı muayyen : belirli muazzam : ulu muazzep : sıkıntılı muazzez : saygıdeğer mübah : olurlu mubayaa : satınalma mucibince : gereğince mucip sebep : gerekçe mucit : türetmen, bulan mucize : tansık, olağandışı mudi : yatırımcı mufassal : ayrıntılı mugalata : yanıltmaca mugayir : aykırı muğber : küskün, kırgın muğlak : anlaşılmaz muhabere : yazışma muhabir : bildirmen muhacir : göçmen muhafazakâr : eskiye bağlı muhakeme : usavurma muhakeme etme : yargılama muhalefet : karşıtçılık muhalif : karşıcıl muhammen : oranlanan muharebe : savaşma muharrer : yazıcı muharrir : yazar muhasara : kuşatma muhasebe : saymanlık muhatap : söz söylenen muhayyel : düşsel muhayyile : düşgücü, imgelem muhbir : eleveren muhip : seven muhit : çevre, yöre muhkem : sağlam muhlis : katkısız muhtaç olma : gereksime muhtar : özerk muhtasar : kısaltılmış muhtelif : çeşitli muhtemel : olası, umulur muhterem : saygıdeğer muhteris : tutkulu muhteşem : görkemli muhteva : içerik, kapsam muhtıra : andıç mukabele : karşılık verme mukadderat : alınyazısı, yazgı mukallit : öykünmeci mukavele : sözleşme mukavemet : direniş; dayanırlık mukavim : dayanıklı mukayese : karşılaştırma mukim : oturan muktesep : aktarılmış muktedir : gücü yeten multivizyon : yansıtmalı gösterim munis : sevimli muntazam : düzenli munzam : katma, ekleme murabba : dördül murakabe : denetleme murakıp : denetçi muris : kalıtçı musahabe : söyleşme musallat olma : başına dolanma musibet : uğursuz, sıkıntı mustarip : acı çeken mutaassıp : bağnaz mutabakat : uyuşma,uyum mutasyon : değişinim mutat : alışılmış muteber : güvenilir, geçerli, saygın mutedil : ılımlı, ılıman mutemet : güvenilir kişi mutena : özenilmiş, saygın mutlak : tek, salt, yalnız, saltık mutlaka : kesinlikle muttali olma : öğrenme muvacehesinde : karşısında muvafakat : uygunluk, onay, olur muvaffak : başarılı muvakkat : geçici muvasala : erişim, ulaşım muvazaa: danışıklık muvazene : denge, denklik muvazi : koşut muvazzaf : ödevli, görevli muzaffer : utkulu mübadele : değiştokuş mübah : olurlu mübalağa : abartma mübarek : kutlu, uğurlu mübayaa: satınalma mübeccel : yüce, ulu müberra : aklanmış mücadele : savaşım, uğraş mücavir : komşu mücehhez : donatılmış mücella : parlak mücerret : soyut, yalnız mücerrit : yalıtkan mücessem : üç boyutlu, kabartma mücevher : takı mücrim : suçlu müdafaa : savunma müdafi : savunucu müdavim : sürekli müddeiumumi : savcı müddet / zaman : süre müdrik : anlamış, anlayan müdrike : alımlama müebbet : sonsuz müeccel : ertelenmiş müellif : yazar müesses : kurulu, kurulmuş müessif : acınacak müessir : etkili müeyyide : yaptırım müfettiş : denetmen müfit : yararlı müflis : batkın müfredat : ayrıntılar müfrit : aşırı müfteri : karaçalıcı mühim : önemli mühimmat : savaş gereçleri mühlet : belirli süre müjde : muştu mukayese : ölçüştürme mükâfat : ödül mükellef : yükümlü mükemmel : eksiksiz mükerrem : saygın mükerrer : yinelenmiş müktesebat : edinç müktesep : kazanılmış mülahaza : düşünce, görüş mülakat : görüşme mülaki : kavuşan, buluşan mülazım : teğmen mülga : yürürlükten kaldırılmış mülk : taşınmazmal, ülke mülkiyet : iyelik mülteci : sığınmacı mültivizyon : yansıtmalı gösterim mümbit : bitek, verimli mümkün : olanaklı mümkün mertebe : olabildiğince mümtaz : seçkin münafık : ikiyüzlü münasebet : ilişki, bağıntı, bağ münasip : uygun, yaraşık münazara : savlı tartışma münekkit : eleştirmen münevver : aydın münezzeh : arınmış münferit : tekil, tek, kendi başına münhal : açık, boş münzevi : kaçınık, çekilgin müphem : belirsiz, anlaşılmaz müptela : tutulmuş müracaat : danışma, başvuru müradif : eşanlamlı, anlamdaş mürafaa : sözlü duruşma mürebbiye : eğitici müreffeh : gönençli mürekkep : bileşik, yazı boyası mürettip : dizgici, dizmen mürit : izdeş mürşit : yol gösterici mürteci : gerici mürtesem : izdüşüm mürur : aşım müruri zaman : zaman aşımı mürüvvet : iyilikseverlik müsabaka : yarışma, ölçüşme müsademe : çarpışma müsadere : elkoyma müsait : uygun, elverişli müsamaha : görmezden gelme müsavat : eşitlik müsavi : eşit müsbit / müsbite : kanıtlayan müsebbip : neden müsecca : uyaklı söz müseddes : altıgen müsekkin : yatıştırıcı müselles : üçgen müselsel : ardı ardına müsemma : adlanmış müsnet : dayatılmış müsbet : olumlu müsrif : savurgan, tutumsuz müstacel : ivedi müstafi : işinden çekilen müstahak : kazanımlı müstahdem : görevli müstahkem : sağlamlaştırılmış müstahsil : üretici müstakbel : gelecekteki müstakil : bağımsız müstamel : kullanılmış müstantik : sorgu yargıcı müstefit : yararlanan müstehcen : açık saçık müstehlik : tüketen müstehzi : alaycı müstemleke : sömürge müsteniden : dayanarak müstenkif : çekimser müsterih : kaygısız, içi esen müstesna : ayrıcalı, üstün müstevi : düzlem müstevli : yayılan, ele geçiren müsvedde : taslak müşahede / rasat : gözlem müşahhas : somut müşahit : gözlemci müşavir : danışman müşerref olma : onur duyma müşfik : sevecen müşir : gösterge müşkül : çetin, güç müştak : aşırı istekli müşteki : yakınan müştemilat : eklentiler müşterek : birlikte müşteri : alıcı mütalaa : irdeleme mütareke : bırakışma müteaddit : birkaç, birçok, çok müteahhit : yüklenici müteakıben : ardı sıra müteallik : ilişkin, ilintili mütebaki : geri kalan mütebessim : güleç mütecanis : türdeş, bağdaşık mütecaviz : saldırgan mütecessiz : gözetleyen müteessir : etkilenen, üzülmüş mütefekkir : düşünür mütegallibe : derebeyi mütegayir : karşıt olan müteharrik : devingen mütehassıs : uzman mütehassis : duygulanma mütekabil : karşılıklı mütekait : emekli mütekâmil : olgun mütemadi : aralıksız mütemayil : eğilimli mütemmim : bütünleyici mütenahi : bitimli, sonlu mütenasip : oranlı, uygun mütenazır : bakışımlı müteradif : eşanlamlı mütercim : çevirmen mütereddit : çekingen, ikircikli mütesanit : dayanışık mütesavi : eşit, eş olan müteselsil : ardı ardına müteşekki : yakınan mütevazi : gösterişsiz, alçak gönüllü müteveccih : yönelmiş müteveffa : ölmüş mütevekkil : yazgıcıl mütevellit : ileri gelmiş mütevezzi : dağıtman müteyakkız : uyanık, tetikte müthiş : ürküten, umulmayan müttefik : bağlaşık, anlaşmış, oydaş müttefikan : oybirliğiyle müttehim : suçlanan müteşebbis : girişimci mütevellit : doğurtan müzakere : görüşme müzayede : artırma müzdeviç : eşlenik müzekker : eril müzeyyen : süslü müzmin : süregen |
20.09.2009, 22:09 | #73 |
Usta Yiğido
65serdal58 Şuan
Son Aktivite: 07.05.2016 10:20
Üyelik Tarihi: 17.04.2009
Yaş: 42
Mesajlar: 7.612
Tecrübe Puanı: 1328
|
Cevap: TÜRKÇESİ VARKEN NEDEN ÖTEKİ???
N
nabız : atardamar naçiz : değersiz nadide : görülmemiş nadim olma : yerinme nadir : az bulunur nafaka : geçimlik nafıa : bayındırlık nafile : boşuna nağme : ezgi, ses nahif : çelimsiz nahiye : bucak nahoş : beğenilmeyen nakavt : oyundışı kalmak nakıs : eksi, eksik nakit : akça nakkaş : bezekçi nakletme : taşıma, anlatma nakli : söylenegelen nam / ünvan : san, ün namağlup : yenilmemiş namalum : bilinmeyen namdar : ünlü name : betik namert : alçak, korkak namüsait : elverişsiz namütenahi : bitimsiz, sonsuz namzet : aday nankör : iyilikbilmez nara : bağırış narenciye : turunçgiller narin : inceyapılı narkoz : uyuşturma narsist : özsever nas : inak nasihat : öğüt nasip : düşem nasyonal : ulusal natamam : bitmemiş natıka : söyleme yetisi nativizm : doğuştancılık natuk : iyi konuşan natüra : doğa natüralizm : doğalcılık natülmort : ölüdoğa nazar : bakış, gözatma nazaran : göre, oranla nazarı dikkate almak : önem verme nazari : kuramsal nazariye : kuram nazım : koşuk nazire : benzek, benzetileme nebat : bitki nebze : bir parça, pek az necip : soylu nedamet : yerinme nefaset : güzellik nefes : soluk nefis : çok güzel, özvarlık negatif : olumsuz nekahet : iyileşme nema : artma, ürem nesep : soybağı nesil : kuşak, döl nesir : düzyazı neşriyat : yayın netice : sonuç netvörk : bilişimağı nevroloji : sinirbilim nevroz : sinirce nezaket : incelik nezaret etme : bakma, gözetme nida : ünlem, haykırı nifak : ayırga, ayrım nigâr : güzel, sevgili nihai : son nihayet : son, sonunda nihilizm : yoksayıcılık nikbin : iyimser nikneym : takma ad nimet : ergi nisap : yeter sayı nispet : oran nisyan : unutuş nişan : im, iz, belirti nişan almak : gezlemek nişangâh : bakıncak niyet : erek nizam : düzen, yol nizamname : tüzük nodül : yumrucuk nofrost : karlanmaz noksan : eksik nokta : durgu, benek norm : izge, ölçü, kural, ilke nostalji : anı, geçmişe özlem nostaljik : özlemli nosyon : kavrayış not : saptam nöroloji : sinirbilim nötr : yansız nötralizasyon : etkisizleştirmek numune : örnek nutuk : söylev nü : çıplak nüans farkı : ince ayrım, ayırtı nüfuz : söz geçerlik nükte: ince anlamlı nüsha : eşiz, eşyazı nüve : çekirdek nüzul : inme |
20.09.2009, 22:23 | #74 |
Usta Yiğido
goramaz Şuan
Son Aktivite: 14.09.2024 14:55
Üyelik Tarihi: 06.07.2008
Mesajlar: 7.310
Tecrübe Puanı: 1328
|
Cevap: TÜRKÇESİ VARKEN NEDEN ÖTEKİ???
betik ne demek ?
__________________
Hoştur bana senden gelen, Ya hil'at ü yahut kefen, ya goncagül ya da diken, kahrın da hoş lütfun da hoş.
|
20.09.2009, 22:31 | #75 |
Usta Yiğido
sandalli Şuan
Son Aktivite: 21.04.2016 18:58
Üyelik Tarihi: 19.02.2006
Mesajlar: 38.277
Tecrübe Puanı: 4520
|
Cevap: TÜRKÇESİ VARKEN NEDEN ÖTEKİ???
mekanik : devinimbilim,
cok ilginc, iyi ki türkcesini kullanmiyoruz.
__________________
Yağmurlar Islanıyor
|
20.09.2009, 22:36 | #76 |
Usta Yiğido
LaEdri Şuan
Üyelik Tarihi: 12.06.2006
Mesajlar: 6.011
Tecrübe Puanı: 1280
|
Cevap: TÜRKÇESİ VARKEN NEDEN ÖTEKİ???
Yukarıda verilen örnekler bence konuya çalişkili olmuş..Soldaki kelimeler Türkçe değil mi yani?
müstesna : ayrıcalı, üstün Müstesna kelimesi her durumda "ayrıcalı" ifadesinden güzel duruyor ve Türkçeleştiğine göre artık bizim malımızdır.
__________________
Hani o, babasına ve kavmine, “Ne bu tapınıp durduğunuz heykeller?” demişti.(Enbiya-52) |
15.10.2009, 20:12 | #77 |
Usta Yiğido
65serdal58 Şuan
Son Aktivite: 07.05.2016 10:20
Üyelik Tarihi: 17.04.2009
Yaş: 42
Mesajlar: 7.612
Tecrübe Puanı: 1328
|
Cevap: TÜRKÇESİ VARKEN NEDEN ÖTEKİ???
O
obje : nesne objektif : nesnel obligasyon : yükümlülük observasyon : gözlem obsesif : takıntılı obstrüksiyon : engelleme ofans : atılım ofis : işyeri ofsayt : açığa düşme ofset : düzbaskı o halde : öyleyse okeyleme : oldulama, onaylama ombudsman : kamu denetçisi onlayn : çevrimiçi onomastik : özbudunbilim onore : onursal ontoloji : varlıkbilim operasyon : işlemce opsiyon : seçme yetkisi optimal / optimum : en uygun optimizm : iyimserlik ordövr : önyemek organize etmek : düzenlemek orijin : köken, başlangıç, kök orijinal : özgün oryantal : doğu’ya ilişkin oryantasyon : alıştırma, uyum oşinografi : denizbilim otantik : gerçek, özgün, yerel otizm : içekapanış otobiyografi : özyaşam öyküsü otokritik : özeleştiri otomatik : özdevinim otonom : özerk otopsi : gözle görü, ölüaçımı otorite : yetke |
15.10.2009, 20:14 | #78 |
Usta Yiğido
65serdal58 Şuan
Son Aktivite: 07.05.2016 10:20
Üyelik Tarihi: 17.04.2009
Yaş: 42
Mesajlar: 7.612
Tecrübe Puanı: 1328
|
Cevap: TÜRKÇESİ VARKEN NEDEN ÖTEKİ???
Ö
ödem : şişlik ömür : yaşam örf : töre, gelenek ötenazi : ölmelik özür : engel, eksiklik P padok : at gezdirmeliği paleontoloji : taşılbilim pakt : antlaşma, bağıt paleografya : eski yazı bilgisi paleontoloji : eski varlıkbilim, taşılbilim palyatif : geçici, anlık pandomim : sessiz oyun panel : açık oturum panik : ürkü pankart : duyurumluk pano : duyuru tahtası panorama : genel görünüm panteizm : tümtanrıcılık pansiyon : barıncak para : akça paradigma : değerler dizisi, örneksem paradoks : aykırı düşünce, karşıtlam, çelişki paraf : imce paragraf : bölümce, bölüntü paralel : koşut, enlem parametre : değiştirgen parankima : özdekdoku parantez : ayraç paratoner : yıldırımsavar parazit : asalak pardon : bağışlayın parfüm : güzel koku parite : değer eşitliği parkur : koşmalık, koşuyolu parlamento : kamutay parodi : gülünçleme parsel : bölgü partner : eş, ortak parttaym : yarıgün pasaport : geçişlik pasif : edilgen, eylemsiz paso : yolkimliği pastoral : kırsal pastörize : arınmış paten : kaymalık patent : buluş belgesi patika : yolak, izlek patoloji : hastalıklar bilimi patriarkal : ataerkil patron : işveren pedagoji : eğitimbilimi, eğitbilim pekâlâ : pekiyi, peki pencere : bakanak perakende : tekten, azar azar performans : başarım, edimgücü pergel : yayçizer periyot : sıralama, döngü periyodik : dönemli, dönüşümlü personel : görevliler perspektif : görünge, derinlik pervane : dönencek pervasızca : çekinmeksizin pesimit : kuramsar, kuşkucu peşinat : öncelik peşin hüküm : önyargı, takınç pey : önakça peygamber : tanrı elçisi, yalvaç payidar / baki : kalımlı peyzaj : kır görüntüsü pilot : uçman pist : yarışlık pişmanlık : yerinme pitoresk : gözalıcı piyes : oyun plaj : kumsal plaka : tanıtaç plaket : onurluk, anımlık plan : izlek, tasarı plasman : yatırım plebisit : tümdanış pleybek : söylemseme pleyof : üstöbek plurizm : çokçuluk podyum : seki poezi : deyiş polemik : söz (yazı) dalaşı, tartışı polifoni : çokseslilik poligami : çokeşlilik poligon : atış alanı; çokgen poliklinik : toplubakılık polinom : çok terimli polis : kolluk polisiye : güvenlikle ilgili politeizm : çoktanrıcılık politika : ülke yönetimi, yönelti popülasyon : nüfus; varlık popüler : sevilen, tanınan popülist : yardakçı, yaranmacı portatif : taşınabilir portföy : akçalık, belgitlik portmanto : askılık portre : betimce postrestant : beklerulak postülat : öndoğru, kanıt poşet : torba potansiyel : gizilgüç potin : boğazlı ayakkabı potpuri : karmaca poyraz : kuzey yeli poz : duruş pozisyon : konum, durum pozitif : olumlu, artı pozitivizm : olguculuk pörseptif : algısal pragmatik : yararcı pratik : kılgısal; uygulamalı pratisyen : uzman olmayan, sağıtman praymtaym : izlencelik prefabrik : hazıryapım ev; kurma prensip / umde : ilke pres : sıkacak; baskı prese : sıkıştırılmış prestij : saygınlık prevantoryum : önleyimevi prezentabl : sunulmaya değer prezante : tanıştırma, sunma prezervatif : koruyucu prim : iş ödülü primitif : ilkel printir : yazıcı priusesör : işlemci priz : girgilik probabilizm : olasıcılık problem : sorun prodüksiyon : yapım prodüktivite : verimlilik prodüktör : yapımcı profesyonel : uğraşman profil : yan görünüm program : tasımlama ; izlence proje : öntasarı, tasarı projeksiyon : yansıtım projektör : ışıldak proleter : emekçi prolog : önsöz, öndeyiş promosyon : özendirme propoganda : yaymaca propogandist : yayman, tanıtman prosedür : yöntem, yol, izlek proses :süreç prospektüs : tanıtmalık protez : takma protokol : tören düzen; sözleşme prototip : ilk örnek prova : deneme, sınama provizyon : karşılık sorma provoke etmek : kışkırtmak prömiyer : ilk oyun, ilk gösteri psikanaliz : tinsel çözümleme psikolog : tinbilimci psikoloji : ruhbilim, tinbilim put : tapıncak pülvarizatör : püskürteç |
15.10.2009, 20:46 | #79 |
Usta Yiğido
altuntas58 Şuan
Son Aktivite: 11.10.2012 20:24
Üyelik Tarihi: 29.08.2006
Yaş: 70
Mesajlar: 38.469
Tecrübe Puanı: 4520
|
Cevap: TÜRKÇESİ VARKEN NEDEN ÖTEKİ???
Sevgili hocam 65serdal58 böylesine önemli konuyu actığın için size çok teşekkür ederim sağol varol kardeşim
__________________
|
15.10.2009, 20:50 | #80 |
Usta Yiğido
65serdal58 Şuan
Son Aktivite: 07.05.2016 10:20
Üyelik Tarihi: 17.04.2009
Yaş: 42
Mesajlar: 7.612
Tecrübe Puanı: 1328
|
Cevap: TÜRKÇESİ VARKEN NEDEN ÖTEKİ???
|
Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir) | |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Şuanda Ne Dinliyosunuz...? | PusatBjk58 | Forum oyunları | 17875 | 16.06.2014 20:28 |
Sizce siz neden varsınız? | HaZaN | Menkıbeler & Dini Hikayeler | 3 | 18.11.2009 00:27 |
GELECEGIMIZ BÖYLE OLMASIN.... | SivasLady | Serbest Kürsü | 28 | 02.12.2008 16:39 |
Türkçenin tarihi gelişimi ve devirleri | seva | Serbest Kürsü | 3 | 15.10.2008 16:37 |
Bilmeceler... | _DuMaN_58 | Arşiv | 45 | 19.03.2008 17:15 |