28.03.2008, 10:44 | #81 |
Tecrübeli Yiğido
recosan58 Şuan
Son Aktivite: 05.09.2011 19:13
Üyelik Tarihi: 05.10.2007
Yaş: 49
Mesajlar: 232
Tecrübe Puanı: 653
|
--->: BİRCAN'DAN KÖŞE YAZILARI
Cümali ÇAYGEÇ
Ergenekon Terör Örgütü’ne yönelik İstanbul Cumhuriyet Savcılılığı’nın başlatmış olduğu soruşturma devam ediyor. Şu ana kadar soruşturma kapsamında yüze yakın şüpheli gözaltına alındı. Bunlardan 43’ü çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi. Gazeteci İlhan Selçuk ve İstanbul Üniversitesi eski Rektörü Kemal Alemdaroğlu da tutuksuz yargılanmak üzere şartlı serbest bırakıldı. Bir soruşturmada olması gereken ne ise, aynen uygulanıyor. Benim burada üzerinde duracağım nokta soruşturma devam ederken özellikle adı Büyük! Gazetelerin ve alt grup gazetelerin takındığı inanılmaz sağır sultan tavrı. Soruşturmada Ergenekon Terör Örgütü’nün planları, hedefleri, gerçekten dehşet verici boyutlarda. Bu iddiaları her gün gazetelerde okuyoruz. İddialar, tutuklanan zanlıların ev, işyeri ve ofislerindeki belgeler, krokiler bu oluşumun planladığı karanlık hesaplar, gerçekten tüyler ürpertiyor. Ama ne gariptir ki bu iddiaları sadece birkaç gazete veriyor. Aslında soruşturmada gizlilik kararı var. Televizyon haberlerinde genel olarak bu gizliliğe riayet ediliyor. Ancak gazetelere çok fazla ağır cezalar verilmediği için bu yasağı pek fazla uymuyorlar. Bu sebeple cezaları göze alan gazeteler, soruşturmadan sızan bilgileri okuyucularına aktarıyor. Şimdi işin garipliği, Hrant Dink Cinayeti’nde, Malatya’daki Yayınevi katliamında ve daha birçok olayda, gazetecilik yapan, belge üstüne belge ifade üzerine ifade yayınlayan, yayın yasağı dinlemeyen büyük! gazetelerimiz ve onların küçük kardeşleri, Ergenekon Terör Örgütü operasyonunda ‘‘sus pus’’ olmuş durumda. Ve soruşturmadaki gelişmeleri aktaran gazetelere de düşmanca bir tavır içerisine girmiş durumdalar. Televizyonlardaki programlarda gazetelerindeki manşetlerde ‘‘emniyeten ve savcılıktan, ‘şucu, bucu’ gazetelere ısrarla bilgi servis edildiğini ’’ iddia ediyorlar. Burdan sormak istiyorum. Her platformda en iyi gazeteciliği kendilerinin yaptığını savunan ve kendi grubu dışındaki meslektaşlarını daima küçük gören büyük gazetecilere ne oldu? Daha üç dört ay öncesine kadar Ergenekon Terör Örgütü Operasyonun ilk dalgasında bütün gelişmeleri adım adım veren büyük gazetelerimiz gerçekten haber alamaz, toparlayamaz duruma mı düştü? Hrant Dink Cinayeti’nde, Zirve Yayınevi katliamında ve daha nice olayda hep birkaç adım önde giden gazetelerimiz o zaman bu belgeleri, bu ifadeleri nereden alıyorlardı. Kaynak yine polis yine adliyeler yine avukatlar değil miydi? Peki ne oldu? 6 ay içerinde emniyetteki, adliyedeki bütün kadrolar değişti mi, yoksa topyekün bir değişime mi uğradılar ki, bu gazetelerimiz şimdi haber alamıyor? Haberciliği, gazeteciliği mi unuttular? Yoksa büyük patronlar, yazı işlerine muhabirlerinin getirdikleri haberleri ‘‘Bu işin ucu nereye gider bilmiyoruz aman görmezlikten gelin’’ mi? dedi. Yok yok bunlar gerçekten gazeteciliği unuttular. |
28.03.2008, 13:00 | #82 |
Tecrübeli Yiğido
banu58 Şuan
Son Aktivite: 23.11.2008 19:30
Üyelik Tarihi: 19.09.2007
Mesajlar: 227
Tecrübe Puanı: 650
|
--->: BİRCAN'DAN KÖŞE YAZILARI
UFUK URAS: CHE GUEVARA TİŞÖRTÜ GİYEN DE, TÜRBAN BAĞLAYAN DA ÜNİVERSİTEYE GİRMELİ
BASINDA ÖDP ÖDP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, "Bizim için Che Guevara tişörtü giyen de türban bağlayan kadın da saçı uzun ve küpeli erkek de aynı eğitimden yararlanma hakkına sahiptir" dedi... Uras, Parlamentoda düzenlediği basın toplantısında, başörtüsü sorununun "AK Parti, MHP ve CHP nin, toplumu kutuplaştıran tutumları nedeniyle içinden çıkılmaz hale geldiğini" ifade etti. Üniversitelerin, düşünce ve inanç özgürlüğünün, ileri demokratik normlarla ve yasaklama olmaksızın yaşayabildiği bilimsel mekan ve ortamlar olması gerektiğini savunan Uras, "Bizim için Che Guevara tişörtü giyen de türban bağlayan kadın da saçı uzun ve küpeli erkek de aynı eğitimden yararlanma hakkına sahiptir. Bireysel özgürlükler, başkasının özgürlüklerini engellemediği sürece yasaklanamaz, kaldı ki saçları değil ama Beyinleri örtülü erkekler her yere gidebilmekte, hatta eli satırlı saldırganlar üniversite koridorlarında dolaşabilmektedir" diye konuştu. Anayasa değişiklik girişiminin "Kapsamlı bir özgürlükçü anlayıştan uzak olduğunu" söyleyen Uras, şöyle devam etti: "AKP-MHP ikilisinin getiriş biçimiyle yeni ve daha riskli gelişmelerin tetikleyicisi haline gelen bu anayasa değişikliği samimi bir kabulü hak etmekten uzaktır. AKP-MHP ittifakı bu ülkeye özgürlük ve demokrasi değil, olsa olsa Türk-İslam sentezinin çok iyi bildiğimiz baskı ve şiddet dolu anlayışını getirecektir. Hangi nedenle olursa olsun bu ittifakı destekleme eğiliminde olanlara, bu yanlışa düşmemeleri çağrısını yapıyoruz." CHP LİDERİ BAYKAL A ELEŞTİRİ CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ın dünkü grup toplantısındaki konuşmasını da eleştiren Ufuk Uras, "CHP lideri, Meclis çatısı altında din alimliği yapmakta, örtünmenin dindeki yerini tartışmaktadır. Sayın Baykal a sormak istiyoruz; Parlamentoda dini referanslarla bir tartışma sürdürmek, laikliğe ne derece uygundur? Dini kurallar örtünmeyi zorunlu kılıyor ise Türbana evet mi diyeceksiniz?" diye konuştu. Uras, yeni özgürlükçü bir anayasa yapılması çağrısında bulunarak, "Perakende değişikliklerle özgürlük olmaz" dedi. Kaynak:haber1 UFUK URAS bile Türbana karşı değil ama LİDERim diyenlerin, bireysel çıkarlarımı desek,yoksa İslama saldırımı bilmem ama uç nedenlerden dolayı türbana karşı çıkmakta ısrarlı... Bizler ne küpeli erkeğin,nede piercing takan bayanın üniversitede okuma özgürlüğüne karşıyız. Ama Dini için örtünenin üniversite kapısında kalmasına veya başını açmasına kesinlikle karşıyız. Özgürlükçü düşüncelerin birden yasakçı olması şaşırtıcı...
__________________
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
|
03.04.2008, 13:50 | #83 |
Yasaklı
Kadir58 Şuan
Son Aktivite: 29.05.2008 00:27
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Yaş: 36
Mesajlar: 259
Tecrübe Puanı: 0
|
Tayyip Bey'i pazarlık masasına çekmeye çalışıyorlar - Arslan BULUT
Arslan BULUT - Yenicag Gazetesi
Tayyip Bey'i pazarlık masasına çekmeye çalışıyorlar AKP’ye oy verdiğini saklamayan bir tanıdığım, Anayasa Mahkemesi’nin davayı kabul kararından önce endişeyle sordu: -Ağabey, AKP’yi kapatırlar mı? -Kapatırlar! -İyi ama ağabey nasıl kapatacaklar? Amerika, Avrupa arkasında! -Bunu sen mi söylüyorsun? Amerika ve Avrupa AKP’yi niçin destekliyor hiç düşünmedin mi? -Tamam da ağabey, ne yapsın adamlar? Askerler bildiri yayınladı, yargı dava açtı, onlar da çareyi ABD ve Avrupa’da arıyor. -Fakat bu destek yeni değil ki? Kuruluşunda bile tam destek oldular! -Ben onu bunu bilmem, AKP kapatılırsa, yerine geçecek partiye destek veririm. *** AKP medyasında da son günlerde, AB ve ABD’nin tutumu manşetlerden inmiyor! Fakat, haberleri asıl kaynağından okuduğunuz zaman görüyorsunuz ki, yorumların çoğu, Türkiye’deki iliştirilmiş veya eklemlenmiş tiplere dayalı! Karşılıklı etkileşim içindeler! Son ana kadar, Anayasa Mahkemesi’nin, davayı kabul etmeyeceği umudu üzerinde yoğunlaşmışlardı. Bu dilek ve temennilerini manşete çekmekle, kamuoyu baskısı yapmış olacaklarını varsayıyorlardı herhalde! Fakat, artık gazete ve gazeteci olarak görülmedikleri için hiçbir etkileri kalmadığını unuttular! Avrupa Birliği, son bir umutla iki komiserini Türkiye’ye gönderme kararı aldı! Önemli açıklamalar yapacaklarmış! Bu arada Hürriyet’in manşeti ile Milliyet’in başyazısı da “Acaba yeni bir eklemlenme çabası mı var?” sorusunu gündeme getirdi! Tayyip Bey, Türkiye’nin milli gelir artışını kastederek “Türkiye birinci ligdedir” diyor, Hürriyet de bunu manşet yapıyor! Milyonlarca insana kömür ve erzak yardımı yapılan bir ülkenin ekonomi yönetimini bu şekilde sunmak için bir sebep olmalı! Milliyet, “Ecevit ile Demirel diyalog kursaydı 12 Eylül olmazdı” dan yola çıkarak Baykal ile Erdoğan’ı pazarlık masasına oturtmaya çalışıyor? Ne olacak pazarlık yaparlarsa? Anayasa’yı değiştirip AKP’yi kurtarma operasyonu mu yapacaklar? Ve Milliyet de bunu destekleyecek mi? Bir taraftan “otobüsü durdurup namaz kılıyorlar” gibi özellikle Karadeniz’de bir gelenek halini almış uygulamadan AKP’yi sorumlu tutuyor, bu minvalde uydurma haberler yapıyorlar, dava açılınca da meseleyi pazarlık masasına çekip kendilerine pay çıkarmaya çabalıyorlar! Bunu da ülkenin ve milletin geleceği adına yaptıklarını iddia ediyorlar! Eğer AKP yöneticileri size uyarsa onların aklına şaşarım! *** Bazen sırf bu çıkar hesapları yüzünden Tayyip Erdoğan için üzülüyorum, inanır mısınız? Ama kendisini de defalarca uyardık! Özetle dedik ki, “Yol yakınken bu yanlış tutumlardan vazgeçin. Liderlik kabiliyetiniz var ki bu kadar insanı peşinize taktınız ama bu yetmiyor! Önemli olan seçtiğiniz yoldur! Gelin, cumhuriyetin kuruluş felsefesine dönün. Bu çizgide hareket eder de aynı zamanda milli ve dini idealleri de hayata geçirmeye çalışırsanız, size kimse dokunamaz! Fakat başından beri meşruiyeti ABD ve AB desteğinde aradığınız gibi devletin temel niteliklerini de onların yardımı ile değiştirebileceğinizi zannederseniz yanılırsınız! Köylüleriniz sizin için ’haysiyetine düşkün bir adam’ diyor! Gittiğiniz yol, ne size ne Türkiye’ye itibar kazandırır. Tarihe nasıl geçeceğinizi düşünün! Avrupa ve Amerika’yı arkasına alarak milletinin kaderi ile oynayan adamlar olmayın.” Fakat kimin umurunda! Birkaç olumlu söz dışında hiçbir icraat yok! Şimdi de “Baykal ile masaya otur” derken sizi kendileri ile pazarlığa çağırıyorlar Tayyip Bey! Baykal da bunu görmeyecek bir kişi değil ama “dengeler” ile oynamayı seviyor! Tayyip Bey, Türkiye’nin kaderi söz konusu ise ne Milliyet’i dinlerler, ne Hürriyet’i! Bence bir vicdan muhasebesi sonucunda Türkiye için en doğru yola kendi kararınızla girebilirsiniz! |
03.04.2008, 14:01 | #84 |
Usta Yiğido
ofgurleyuk78 Şuan
Son Aktivite: 29.01.2010 17:58
Üyelik Tarihi: 26.10.2005
Mesajlar: 593
Tecrübe Puanı: 756
|
-->: Tayyip Bey'i pazarlık masasına çekmeye çalışıyorlar - Arslan BULUT
Gerçekten Türkiye 1. liğde. Ama baştakiler Avrupa liği değil de Expo İzmir için bize oy vermeyen Arapların liğine düşürmeye çalışıyorlar. Halen Arap krallarının, şeyhlerinin ayaklarına kadar götürüyorlar Koskoca T.C. Devletini utanmadan. Yazık. Çok yazık.
__________________
ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ BİR DUVAR SÜSÜ DEĞİL, BİR ERKEN UYARI SİSTEMİDİR!!! |
04.04.2008, 10:10 | #85 |
Usta Yiğido
abircan Şuan
Son Aktivite: 21.01.2015 10:55
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 3.258
Tecrübe Puanı: 1036
|
--->: BİRCAN'DAN KÖŞE YAZILARI / Avrupa Birliği’ne açık mektup
Avrupa Birliği’ne açık mektup
Sayın Olli Rehn ve Sayın Joost Lagendijk, AB Genişlemeden sorumlu Avrupa Komisyonu Üyesi ve Avrupa Parlamentosu Dış İşleri Kurulu Türkiye sorumlusu sıfatıyla, birliğin Türkiye sözcülüğünü sizler yapıyorsunuz. Kuşkusuz, Anayasa Mahkemesi’nin iktidardaki AK Parti’ye dair kapatılma davasını kabul etmesiyle başlayan süreci dikkatle izliyor ve hemen değilse yakın zamanda konuya ilişkin “Avrupa görüşü”nü açıklayacaksınız. Avrupalı ve Avrupacı (sosyolog) bir Türk gazeteci olarak, bu mektubu, size ulaşan bilgilere ek, hatta elinizdeki verilerin bir sağlaması olarak okumanızı saygıyla rica ediyorum. Sayın yetkililer, Türkiye’deki kapatma davası hakkında görüş açıklamadan önce lütfen kendinize sorun: AB’ye üye herhangi bir ülkenin bakanlar kurulunda 24 bakandan 21’inin ruhban (clergé) olduğu bir hükümet var mıdır? Hemen tamama yakını diyanete bağlı (ecclésiastique) papaz ve hahamlardan oluşan bir hükümetin, seküler ya da laik devletçiliği savunup izlemesi mümkün müdür? Türkiye’de, sayın yetkililer, Cumhurbaşkanı ve Başbakan başta, hükümeti, hatta meclisi oluşturan çoğunluk, orta öğretimlerini ülkedeki 100 binden fazla cami ve mescide imam, hafız ve hatip yetiştiren İHL’lerde yapmış olup, diplomalı din adamlarıdır. Bazılarının yüksek öğretimi de üniversiter düzeyde ilahiyattır. AB’ye üye herhangi bir ülkenin başbakanı, Vatikan’ı içeren İtalya dahil, konuşmalarında İncil, Tevrat ya da başka bir kutsal kitaba göndermeler yapar mı? Seküler devletin mahkeme kararına karşı ilahi hukuku örnek gösterip, din kurallarını referans alabilir mi? *** Türkiye’de sayın yetkililer, dinci bir katilin zaten kana bulayıp bir yargıcını öldürdüğü Danıştay Mahkemesi’nin bir kararına karşı “ulema cevazı” çıkarılmakta, siyasal söylevler Kur’an’dan ayetlerle süslenmekte ve zaten AKP’ye kapatma davası, Sayın Başbakan Erdoğan tarafından son günlerde sık sık Kur’an’daki “Araf Suresi” yle kınanmaktadır. AB’ye üye bir ülkede, elbette 24 parti kapatılmaz, 25’inciyi kapatmak için de kollar sıvanmaz. Ama soruyu bir de şöyle sorun: AB’ye üye bir ülkede 17 parti hukuksal ve teknik eksikliklerle, 7’si de rejim yıkmak için kurulur mu? Cevabı için, Türkiye’nin üç ay bile dayanmayan kaldırımlarına bakmanızı rica ediyorum: Komik gelebilir, ama Türkiye’de “sağlam” kurulan hiçbir şey yok gibidir, siyasal partileri de kaldırımlarıyla benzerlik arzeder. Rejimi yıkmak için kurulan partilerin çokluğunu da, Türkiye’deki yasasız inşaatların ezici sayısına karşı yasal inşaatların azınlık durumuyla karşılaştırabilirsiniz. Oysa, bu kapatma davası hakkında asıl bilmeniz gereken şudur: AİHM, Türk iç hukukunda parti kapatma davalarının çok kolay açıldığına dikkat çekerek, Türkiye’deki yasama organına (meclise) “ara çözümler, ara formüller” üretmesini önermişti. Beş yıllık AKP iktidarı, meclisteki ezici çoğunluğuna karşı beş yılda ne bu ara çözüm/ara formülleri üretti, ne yasayı değiştirdi. Üstelik, sayın yetkililer, hazırlattığı yeni Anayasa taslağında da, partileri kolay kapattıran 38. Madde, olduğu gibi duruyor! Neden, diye merak ederseniz, size ancak kendi cevabımı verebilirim: Partilerin kapatılmasını önlemek yerine kadınların kafasını kapatmakla uğraşmayı tercih ettiler! Bu tercih ve seküler hukuka karşı şer’i hukuku özümseyen zihniyet, üniversitelerden polis kadrolarına, devlet işlerinin tüm yönetim katlarına yetenek / birikim liyakatıyla değil, dini referanslarla atamaları inanılmaz boyutlara ulaştırdı. *** Size son sorum, bir toplumun yarısını, diğer yarısından ayıran, saklayan ve ezen, üstelik bu ayrımcılığı “Kutsal kitap böyle yazıyor!” gerekçesiyle hayata geçiren bir zihniyetin ne kadar demokrat sayılıp, demokrasiden ne anladığı olacaktır. AKP’nin beş yıllık iktidarında, mostralık kadın milletvekillerinden sadece biri, o da “kadın ve aileden sorumlu” bakan olarak 24 üyeli hükümete girebilmiştir. Oysa Türkiye’de TÜSİAD Başkanı bir kadındır. Başta Sabancı Holding, en başarılı ekonomi kuruluşlarının başında da kadınlar vardır. Kapatılma davası hakkında açıklama yapmadan önce, bütün bunları iyi düşünün. Eğer Türkiye’nin her şeye rağmen yarısını oluşturan laik cumhuriyetten yana nüfusuna söyleyeceğiniz bir şey yoksa, söylemeyin, susun. Bırakın da biz ülkemizi karanlıklara karşı, her zamanki gibi yardımsız ve yalnız savunalım. Saygılarımla. Mine G.KIRIKKANAT Vatan Gazetesi 02.04.2008
__________________
zaman kısa, dünya herkese yeter, mühim olan insanlık KANIMIZIN KIRMIZISI ALNIMIZIN AKIYLA SİVASSPORLUYUZ |
08.04.2008, 10:32 | #86 |
Usta Yiğido
abircan Şuan
Son Aktivite: 21.01.2015 10:55
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 3.258
Tecrübe Puanı: 1036
|
--->: BİRCAN'DAN KÖŞE YAZILARI / Taaa 2036... Yılmaz Özdil
Yılmaz ÖZDİL
yozdil@hurriyet.com.tr Taaa 2036... BANKALARI sattık. Fabrikaları sattık. Telefonları sattık. Limanları sattık. E hazıra dağ dayanmaz... Miras bitti. Sıra çocuklarımıza geldi... Onları satacağız. * Sosyal Güvenlik Yasası, budur. * Bakın, ne diyorlar bize? "Tasarıyı tasa etme... Seninle alakası yok! Taaa 2036’da hayata geçecek." * Nasıl olsa, "taaa 2036’da hayata geçecek" diyen arkadaşlara kimse sormuyor, "madem, taaa 2036’da hayata geçecek, niye taaa 2035’te yapmıyoruz bu yasayı da, taaa bugünden yapıyoruz?" * Böyle bu işler çünkü... Faiz haram diyenlerin dünyanın en yüksek faizini verdiğini görmezsen, üretmeden, satarak zengin olacağını zannedersen, sata sata borcunun büyüdüğünün farkında değilsen, kullandığın toplu iğne bile ithalken ihracatla övünürsen, kayıtdışının sırtını sıvazlayanların emekçinin sırtını coplamasına aferin dersen, kendin işsiz gezerken işsizliğin azaldığına inanırsan, kıçında don yokken milli gelir 9 bin dolar diye sevinirsen... Bedeli olacak tabii! * Sat bakalım evlatları. Çoktan çok, azdan az... Bi tane olan, bi tane. Üç tane olan, üç tane.
__________________
zaman kısa, dünya herkese yeter, mühim olan insanlık KANIMIZIN KIRMIZISI ALNIMIZIN AKIYLA SİVASSPORLUYUZ |
16.04.2008, 13:35 | #87 |
Usta Yiğido
abircan Şuan
Son Aktivite: 21.01.2015 10:55
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 3.258
Tecrübe Puanı: 1036
|
pirinç / yılmaz Özdil
Yılmaz ÖZDİL
yozdil@hurriyet.com.tr Pirinç Ve, ulusal bilinç uyanıyor... "Pirinç almayın!" Yeni kampanyamız bu. * Peki ne alalım? * Buğdayı ABD’den getiriyoruz. Mercimeği Kanada’dan... Mısırı Arjantin’den getiriyoruz. Susamı Sudan’dan... Arpayı Ukrayna’dan. Baklayı İtalya’dan. Sarmısağı Çin’den. Anadolu’da gezerken çekirdeğini yanlışlıkla elinden düşür, ayçiçeği fışkırır... Rusya’dan getiriyoruz. Pamuk Yunanistan’dan. Elma Şili’den. Portakal Brezilya’dan. Muz Panama’dan. Vişne Almanya’dan. Ceviz Çin’den. Hesapta milli yemeğimiz... Fasulye İran’dan. Barbunya ABD’den. Soya Arjantin’den. Pirinç Avustralya’dan. Nohut Meksika’dan. En cüzel çay? İngiltere’den. İneklere yem olarak döktüğümüz kepeği bile utanmadan ABD’den getiriyoruz... İnekler Hollanda’dan. * Kendi kendine yeten 7 ülkeden biriydi memleketim... Memleketimi IMF’ye satan arkadaşlar sayesinde, bugün, Mali, Kamerun, Peru, Suriye, Ekvador, Mısır, Hindistan, Burkina Faso’nun da aralarında bulunduğu 103 ülkeden ithalat yapıyor, karnını doyurabilmek için. * ÖSS’ye giren çocuklarımızın, Allah zihin açıklığı versin diye yuttuğu 3 adet okunmuş pirinç tanesi bile, ithal... Sen hangi ulusal bilinçten bahsediyorsun? * Dolayısıyla, önerim şu... Mazot 20 YTL olsun. Çobanları bakan yapın. Doğurun.
__________________
zaman kısa, dünya herkese yeter, mühim olan insanlık KANIMIZIN KIRMIZISI ALNIMIZIN AKIYLA SİVASSPORLUYUZ |
16.04.2008, 13:37 | #88 |
Tecrübeli Yiğido
kangallim Şuan
Son Aktivite: 30.03.2009 09:35
Üyelik Tarihi: 16.04.2008
Yaş: 40
Mesajlar: 425
Tecrübe Puanı: 649
|
--->: BİRCAN'DAN KÖŞE YAZILARI
olur hay hay bekleriz abi..
şimdiden elinize sağlık
__________________
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
EĞER ALLAH'I HAKKIYLA TANISAYDINIZ DUALARINIZLA DAĞLARI YERİNDEN OYNATIRDINIZ.. *HADİS-İ ŞERİF* |
06.06.2008, 15:26 | #89 |
Usta Yiğido
abircan Şuan
Son Aktivite: 21.01.2015 10:55
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 3.258
Tecrübe Puanı: 1036
|
Market yutuyor
Melih AşıkAçık Pencere
m.asik@milliyet.com.tr Market yutuyor Bursalı okurumuzdan telaşlı bir haber; “Dev marketler Bursa’yı işgal ediyor. Belediye Başkanı uyuyor... Son olarak Maya İnşaat ve Hollandalı Corio, Bursa’da 210 milyon dolar yatırımla ‘Anatolium’ adlı dev bir alışveriş merkezi kurmaya başladı...” Bir başka okurumuz İstanbul’dan yazıyor: - Starbucks ve Gloria Jeans’ler kahvehaneleri, pastaneleri yutuyor... Carrefour’lar, Metro’lar, Migros’lar bakkalları, tuhafiyecileri, kırtasiyecileri ufalıyor... IKEA mobilyacıları, uluslararası moda devleri butikleri, terzileri bitiriyor. Bırakınız bankaların, sanayiin, sigortaların yabancıların eline geçmesini, bakkal, çakkal, tuhafiyeci, ayakkabıcı, özsetle esnaf büyük sermayeye yem oluyor... Yakınmaları dinlerken aklımıza Ali Sirmen dostumuzun tespiti geliyor: “Halkımız hep sağ partilere oy verir, sol çözümler bekler.” Sevgili okurlarımıza soralım... - Halkımız oylarını sağ partilere verirken kapitalizme, liberalizme, küreselleşmeye vermedi mi? Bunun doğal sonucu da büyük balığın küçük balığı yutması değil mi? Başka ne gibi sonuç bekliyorduk... İktisatçı Mustafa Sönmez diyor ki: - Küçük girişimcinin, bakkalın, esnafın çöküşüne de neden olan büyük mağazacılığın, özellikle, kentsel merkezlerde inşası, bu esnaf çöküşünü getirdi. Haksız rekabetle karşı karşıya kalan küçükler hızla tasfiye oluyorlar. Bu merkezlerin, kentin dışında yer almaları hem küçüklere bir “pozitif ayrımcılık”, hem de kent dokusunun sağlıklı gelişimi açısından zorunlu idi ama AKP iktidarı ve öncekiler bunu pek önemsemeyip, yerli ve yabancı büyük sermaye girişimi olan bu yatırımlara gelişigüzel kucak açtılar, teşvik ettiler. Şimdi hem küçük girişimcinin tasfiyesi, iflası hem de kentlerin sağlıksız, hormonal, kirli büyümesi sorunu ile karşı karşıyayız. Bu yutulma olayı belediyeleri aşıyor.. Genel politikanın sonucu... Halkın paryalaştırma sürecinin bir parçası... Soru: AİHM’nin özelliği nedir? Yanıt: AKP ve AKP’yi destekleyen basın tarafından henüz hücuma uğramamış bir yargı organı olması... Haldun Ertem Karar Anayasa Mahkemesi’nin türbanla ilgili anayasa değişikliğini reddetmesinin anlamı nedir? Bazıları kendisini Anayasa Mahkemesi yerine koyup gerekçesini bile beklemeden kararı topa tutarken, eski Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk daha geniş bir yorum yaptı... Dedi ki: “Anayasa Mahkemesi bu kararıyla Türkiye’de laisizmin bir devlet ideolojisi ve devletin rejimi olduğunu ortaya koymuştur. Bu bir rejim ve devrim muhafızlığıdır. Rejimin güvencesidir. AKP’nin bu engeli aşması artık mümkün değildir. Bu kararı veren Anayasa Mahkemesi’nin AKP’yle ilgili kapatma davasında ne yapacağı da biraz daha belirginleşmiştir.” * * * Ve bir hukukçu dostun notu: Anayasa Mahkemesi tüm baskılara rağmen cumhuriyeti korumaya devam etmiştir. Hukukçularımızın, göğüslerini laikliğe siper etmelerinden şükran, hayranlık ve gurur duymak gerekir. Bu, tarihimizde bir dönüm noktası olacaktır. Sonuca ve hukuka herkes saygı göstermelidir... Daha gerekçeyi bile görmeden Anayasa Mahkemesi’ni topa tutmanın ne AKP’ye ne de ülkeye yararı olabilir... Unutmayalım, hukuk her an, hepimize lazım olabilir... Nesin AKP’ye Ak Parti diyenlerin sayısı artıyor... Ağızlar giderek Ak Parti deyimine daha çok alışıyor... Okurumuz Doğan Göker, dün Başbakan Erdoğan’ın şeddelendire şeddelendire “Ak Parti” dediğini duyunca birden rahmetli Aziz Nesin’in soyadını nasıl seçtiğine ilişkin öyküsünü anımsamış... Bize de anımsatıyor: “... Soyadı Kanunu çıktığında herkes bir telaş gidip kendilerine yeni soyadları seçtiler. Ben bir süre bekledim ve izledim. İnsanlar genellikle kendilerinde olmayan nitelikleri seçiyorlardı soyadları olarak. Örneğin, ufak tefek biri gidip ‘Dağdeviren’ soyadını seçti, son derece ödlek olan bir diğeri ‘Kahraman’ oldu, en namussuz olanı da ‘Dosdoğru’ ... Ben de kendime ‘NESİN’ soyadını aldım ki, kendi kendime sorduğumda ne olduğumu, ne olmam gerektiğini bileyim.” Okurumuz sözü şöyle bağlamış: - İnsanlar ak demekle ak olmazlar... Önce gerçekten ak olmak lazım... Ankara şebeke suyunda bulunan arsenik ve kadmiyum kanser riski taşıyormuş. Kanserden korunmak için yalnızca sigarayı değil, suyu da bırakmak gerekiyor galiba... G. Elmas Suruç’un suyu... Suruç’tan bir vatandaş yazıyor: “Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde 1990’dan beri tarım suyunu bekliyoruz. Ama su gelmiyor... İşin tuhaf yanı Atatürk barajından sadece kırk kilometre uzaklıktayız... Başbakan Mardin’e, Diyarbakır’a GAP suyunun götürüleceğini söylüyor... Barajın burnunun dibindeki Suruç’a su getiremiyorken oralara nasıl götürecekler... Merak içindeyim...” Götüren Şahin! İbrahim Şahin TRT Genel Müdürlüğü’ne aday olduğunda RTÜK’e ayrıntılı özgeçmişini vermişti. Yazdığı makalelerin tek tek isimlerini eklemeyi bile ihmal etmemişti. Ama Avea, Vodafone gibi kurumlarda yönetim kurulu üyesi olduğunu gizlemişti. Bunlar sonradan ortaya çıktı, Vodafone’dan 12 bin YTL aylık aldığı da... Derken CHP Milletvekili Muharrem İnce açıkladı: “ Ticaret Sicili gazetesini karıştırırken gördüm ki, İbrahim Şahin, Telekom’un iştiraki olan ‘Assist Rehberlik ve Müşteri Hizmetleri Anonim Şirketi’ adlı şirkette yönetim kurulu üyeliği yapıyor ve buradan da ayda 5 bin YTL alıyor.” Muharrem İnce, İbrahim Şahin’in 50 bin YTL aylık gelirinin olduğunu söylüyor... Rakam yanlış mı? Olabilir... Doğrusu neyse İbrahim Şahin açıklamak zorunda...
__________________
zaman kısa, dünya herkese yeter, mühim olan insanlık KANIMIZIN KIRMIZISI ALNIMIZIN AKIYLA SİVASSPORLUYUZ |
10.06.2008, 11:57 | #90 |
Usta Yiğido
abircan Şuan
Son Aktivite: 21.01.2015 10:55
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 3.258
Tecrübe Puanı: 1036
|
Başlarken veya Besmelenin anlamı üstüne
Başlarken veya Besmelenin anlamı üstüne
Merhaba, sevgili okuyucularım. Hürriyet bizleri yine bir araya getirdi, yine kucaklaştırdı. Bu birlikteliğin hepimiz için, Türkiye için mutluluklara vesile olmasını diliyorum. Yeni bir işe Besmele ile başlamak Müslümanların önemle korudukları bir davranıştır. Ama Kur’an tarafından da önerilen bu başlama şeklinin amaç ve anlamını gözden kaçırmamak gerek. Böyle bir başlama şeklinin önerilmesi hangi gerekçeye dayanıyor? Sadece Besmeledeki kelimelerin telaffuzu mu yoksa işe başlarken bir zihin ve bilinç temelinin atılması mı? Bu noktayı biraz irdeleyelim: Kur'an'ın ilk cüm*le*si Besmeledir ve anlamı şudur: “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.” Günlük dilde bunu kısaca, “Esir*ge*yen, ba*ğış*la*yan Al*lah'ın adıy*la” diye çevirmekteyiz. Kur'an, böy*le bir gi*riş ya*pa*rak dik*kat*le*ri*mi*zi, ana ko*nu*su*nun "Al*lah ", ve Al*lah'ın te*mel ni*te*lik*le*ri*nin de ‘esir*ge*mek ve ba*ğış*la*mak’ ol*du*ğu ger*çe*ği*ne çek*miş*tir. Peygamberimiz Hz. Muhammed, "Bes*me*le*siz baş*la*yan iş*ler so*nuç*suz kal*ma*ya mahkûm*dur" di*yor. Ku*ran'ın ve Hz. Pey*gam*ber'in dikkat çektikleri gerçek, Bes*me*le'nin her*han*gi bir işe baş*lar*ken bi*linç*siz*ce okun*ma*sı de*ğil*dir. Ya*ni, bu*ra*da is*te*nen, du*dak*tan-me*ka*nik bir ‘söy*le*me’ de*ğil, iç*ten ve şu*ur*lu bir yöneliştir. Kur'an, bü*tün gü*zel*lik*le*ri, iyi*lik*le*ri, eylemleri, ya*ra*tı*cı*lı*ğı ve ölüm*süz*lü*ğü yük*le*di*ği merkez kudrete "Al*lah" de*mek*te ve ken*di*si*ne ina*nan*la*rın, el ata*cak*la*rı her iş*te bu mer*kez kav*ra*mın içer*di*ği de*ğer*le*re bağ*lı*lı*ğın bi*lin*cin*de ol*ma*la*rı*nı, on*lar*dan is*te*mek*te*dir. Bes*me*le ko*nu*sun*da il*ginç açık*la*ma*lar ge*ti*ren İslam Do*ğu ya*zar*la*rı ya*nın*da Gar*det ve Schu*on gi*bi ün*lü Ba*tı*lı din fel*se*fe*ci*si-dü*şü*nür*ler de şu ger*çe*ği ıs*rar*la be*lirt*miş*ler*dir. Baş*lanan her iş*te, esir*ge*yen, ba*ğış*la*yan Al*lah'ın adıy*la ilk adı*mı at*mak, Tanrı’yla ya*ni Ya*ra*tı*cı Kud*ret'le, gü*zel*lik ve iyi*lik üze*re ha*re*ket edi*le*ce*ği*ne iliş*kin bir söz*leş*me yap*mak de*mek*tir. İslam konusunda yazan Fransız bilgin Gar*det şunu ekliyor: "Bes*me*le*nin gün*lük ha*yat*ta de*fa*lar*ca tek*ra*rı, bir şu*ur*lu söz*leş*me*nin sü*rek*li ye*ni*len*me*si an*la*mı*nı ta*şı*mak*ta*dır." (Gar*det; Islam, 73) Ne var ki, Kur'an'ın ge*tir*di*ği ev*ren*sel me*sa*jın ölüm*süz de*ğer*le*ri*ni yö*re*sel ge*le*nek*le*rin, hat*ta hu*ra*fe ve çı*kar*cı*lık*la*rın kur*ba*nı et*miş bi*rey ve top*lum*la*rın Bes*me*le'yi bir ka*lıp ha*lin*de tek*rar*la*ma*sın*dan bek*le*ne*cek so*nuç, kuş*ku*suz, az ön*ce de*ğin*di*ği*miz sonuç de*ğil*dir. Evet, sev*gi*li oku*yu*cu*lar! Kur'an Bes*me*le ile baş*lı*yor ve Hz. Pey*gam*ber "Her işe Bes*me*le ile baş*la*yın" di*yor. Kur'an ve Hz. Pey*gam*ber'in me*sa*jı dik*ka*te alı*na*rak bu for*mül ifa*de çö*zü*lür*se, her işe şu de*ğer*le*re ulaş*mak ni*ye*tiy*le baş*la*yın de*mek ge*re*ke*cek*tir. İyi*lik ve gü*zel*lik, paylaşım, esir*ge*mek ve ba*ğış*la*mak ya*ni hoş*gö*rü, sev*mek ve hiz*met et*mek... Bu man*tık ve gö*nül sı*cak*lı*ğıy*la, bu ni*yet ve yak*la*şım*la ‘Bes*me*le’ çe*ke*rek başlıyoruz sizinle birlikteliğimize, yazılarımıza, görüntülü sohbetlerimize. Beraberliğimiz süresince bu man*tık ve ni*yet için*de ola*ca*ğız. Söy*le*mek is*te*di*ği*mi*zi bi*raz da*ha aça*lım: Tıp*kı Kur'an gi*bi ev*ren*sel ola*ca*ğız; renk, dil, din, ırk, böl*ge, grup kay*gı*mız ol*ma*ya*cak. "İn*san" di*ye*ce*ğiz ve in*san için ya*za*ca*ğız. Tıp*kı Kur'an gi*bi, Al*lah'ı ‘Âlem*le*rin Rab*bi’, Hz. Pey*gam*ber'i "âlem*le*rin rah*me*ti" bi*le*rek ko*nu*şa*ca*ğız. "Al*lah'ın öf*ke*si*nin sı*nır*lı, rah*me*ti*nin*se her şe*yi çe*pe*çev*re ku*şat*tı*ğı*nı" (ayet), bi*li*yo*ruz. "İn*san*la*rın en ha*yır*lı*sı in*san*la*ra en çok hiz*met eden*dir.” (ha*dis); "Can*lı*lar, Ya*ra*tı*cı'nın ev hal*kı gi*bi*dir, ve en de*ğer*li in*san Yara*tı*cı'sı*nın ev hal*kı*na en ya*rar*lı olan in*san*dır." (ha*dis) ilkelerini Bes*me*le'nin uzan*tı*la*rı sa*yı*yo*ruz. Ben si*zi; mutluluğu paylaşımda arayan duy*gu*la*rı, ümit*le*ri, öz*lem*le*ri, sev*gi*le*ri, fa*kat ba*zen de göz*yaş*la*rı*nı pay*laş*ma*ya ça*ğı*rı*yo*rum. Güzel yarınlara hep birlikte, sevgili okuyucularım! YAŞAR NURİ ÖZTÜRK
__________________
zaman kısa, dünya herkese yeter, mühim olan insanlık KANIMIZIN KIRMIZISI ALNIMIZIN AKIYLA SİVASSPORLUYUZ |
Konuyu Toplam 3 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 3 Misafir) | |
|
|