|
SİTE ANA SAYFA | Galeri | Kayıt ol | Yardım | Ajanda | Oyunlar | Bugünki Mesajlar | Arama |
Diğer Konular Diğer konular. Yukarıda bulamadığınız konular hakkında burada yazabilirsiniz. |
|
Seçenekler | Arama | Stil |
23.03.2008, 16:56 | #1 |
Genel Koordinatör
Ertugrul Şuan
Son Aktivite: 19.01.2013 13:22
Üyelik Tarihi: 11.01.2006
Mesajlar: 2.795
Tecrübe Puanı: 10
|
Cen.Net Cafe
Falanca Camii imamı Abdullah hoca, resmi işlerini yaptırmak için nüfus müdürlüğüne gider. Kendisinden TC kimlik numarası istenince, en yakın internet-cafenin yolunu tutmak zorunda kalır.
Cafenin kapısından girerken levhada yazılı isim "fesüphânAllah 'lar, estağfirullah'lar çektirir hoca efendiye, hem de ardı arkasınca: CEN.NET CAFE… Cafe işleten delikanlıya hacetini söyler: - Evlâdım T.C. kimlik numarası istediler benden, yardımcı olabilir misin? - Tabi amcacım, siz şuraya oturun, şu işimi hemen bitirip sizinle ilgilenirim. Abdullah hoca başlar beklemeye. Böylelikle bulunduğu mekânı inceleme fırsatı da geçer eline. Demek ki gençlerin girip bir türlü çıkmak bilmedikleri, internet-cafe denilen yer burasıdır. Gözüne takılan her detaydan rahatsız olarak, huzursuz bakışlarla etrafını süzer durur. Evin bodrumunda kurduğu fare tuzakları gelir aklına. Küçücük bir peynire tutsak olan fareler nasıl kapandan çıkamıyorlarsa, ayrı telden oyunlara yakalanan gençlerin de buradan çıkamadıklarım düşünür. Bir "fesuphanAllah " daha çeker ve: - Âhir zaman fitneleri işte canım, der kendi kendine… Hoca efendinin huzursuz olduğunu fark eden delikanlı hemen bir çay söyleyince, kendisine ikram edilmesinden memnun olur Abdullah amca. En azından bu da bir hürmet ifadesidir. "Aferin" derken içinden, hayıflanır istemeden: - Yazık oluyor bu gençlere, hayatlarını heder ediyorlar. Boşa hayıflanmanın, vah vah demenin, ne kendisine ne de acıdığı gençlere bir faydası olmayacağını bildiği için, delikanlıyla hasbihal etmeye karar verir: - Delikanlı sana bir şey soracağım ama bilmem ne düşünürsün? - Buyurun amcacığım, ne soracaktınız? - Sen Allah'ı bilir misin? Birbirine girmiş, hiçbir şekle benzetemediği jöleli saçları, her baktığında bir "fesuphanAllah " daha çektiği sakal şekliyle bu delikanlıdan aldığı cevap, hoca efendiyi pek şaşırtır. Cafeyi işleten delikanlı gülümseyen gözlerle bakarak: - Kul, kendisini yoktan var edip hayat bahşeden, düşünecek akıl, görecek göz veren Rabbini nasıl bilmez amca? Hayretle sormaktan alamaz kendisini: - Biliyor musun? Peki neyle biliyorsun Allah'ı, bana bir anlatır mısın? Delikanlı eliyle cafedeki bilgisayarları göstererek cevap verir: - Bu bilgisayar ile biliyorum amcacığım. - Bunlarla mı? Delikanlı pek anlayamadım. - Bu bilgisayarların varlığı benim nazarımda Allah'ın varlığının en açık delillerinden biridir. Bilgisayar kullananlar gayet iyi bilirler amca, böyle bir makine, ancak bir mühendis ve üstün bir teknoloji ile var olabilir. Ateistin en önde gidenine sorsan, bu zımbırtının tesadüf eseri oluşmayacağını, mutlaka birisi tarafından yapılmış olduğunu söyler sana. Meselâ Darwin denilen mendebur kalkıp dirilse, şu laptopu göstersen, desen ki: "Bu âlet, şu hesap makinesinin tesadüfler zinciriyle evrimleşmiş hâlidir." Darwin bile "çüşş lan deve" der. Abdullah Hoca delikanlının anlattıklarından hoşlanmıştır. Keyiflenir: - Bilgisayarın kendiliğinden yapıldığını kabul etmeyen adam, onu yapan insanın yaratılmış olduğuna gelince kıvırıveriyor değil mi evlâdım? - Bak amca, burada 20 tane bilgisayar var, bunlar bir sistemle birbirine bağlanmış, hepsi bir program tarafından idare ediliyor. Bu sistemi ben kurdum, burayı ben çekip çeviriyorum. Buradaki düzen benden sorulur; yani bir mânâda farzı muhal buranın tanrısı benim. Bazen oyun oynayıp, interneti kullanıp para ödemeden sıvışmaya kalkanlar oluyor. Hemen yakalıyorum kerataları. "Gel bakalım! Nereye gidiyorsunuz böyle! Buranın nimetlerinden faydalanıp başıboş bırakılıvereceğinizi mi zannettiniz?" "Paramız yok abi!" derlerse; "Yok öyle yağma!" deyip cezalandırıyorum. İnternet-cafeyi temizletiyorum: paspas yapıyorlar, camları silip tuvaleti temizlettiriyorum. Bir saat oyunun, internetin bedeli olur, bunun hesabı sorulur da, sayısız nimetlerle dolu koca bir ömrün hesabını sormazlar mı insana? Bir cafenin bile işlerini düzenleyen, tertip eden biri varken, koca kâinatın, kusursuz işleyen bu sisteminin bir kurucusu olmaz mı? Olmaz diyenin ahmaklığını bütün noterler tasdik etmez mi? - VAllah i evlâdım pek takdir ettim seni. Peki Allah'ı nasıl bilirsin, neye benzetirsin? -Ben Allah'ı hiçbir şeye benzetmeden bilirim amca. - Bunun böyle olacağını nasıl bildin evlâdım? Delikanlı eliyle bilgisayarları işaret etti: - Yine bunlar sağ olsun. Bu bilgisayarları yapan mühendisler başka, bilgisayarlar başkadır. Birbirlerine benzemezler. Programı yazan insan başkadır, ortaya konulan program ise bambaşka. Bilgisayarda yüklenmiş bilgiler vardır, fakat benim bilmem yine başkadır. Kamerası vardır, ses düzeni vardır, ama benim gözlerim ve duyup konuşmam farklıdır. Abdullah amca çocuğun feraset ve anlayışını çok beğenmişti. Sorduğu sorulara aldığı cevaplar, gayet mantıklıydı ve berrak bir imana işaret ediyordu. Aslında buradaki işi bitmiş, kimlik numarasını çoktan almıştı; ama delikanlı ile muhabbete devam etmek istedi. - Peki varlığına inandığın Rabbin için ne yapman gerektiğine dair ne biliyorsun? - Ne yapmam gerektiğini biliyorum amca, fakat ne kadarını yapabildiğim hususunda kendimi yeterli görmüyorum. - Ne bildiğini söylersen, neler yapabileceğine dair yardıma olabilirim belki evlâdım. - Neler yapmam gerektiğine dair şuradan biliyorum amca: Öncelikle, Rabbim bana bir gönül vermiş. Kendisini bilmeyi nasip edip muhabbetini gönlüme yerleştirmiş. Ben de gönlümde sadece O'na ve sevdiklerine yer vermeliyim, onun istemeyeceği şeyleri gönlümden uzak tutmalıyım. İkinci olarak bana verdiği dili razı olmayacağı sözlerden korumalıyım. Her zaman onu söylemeli, onu anlatmalıyım. Son olarak bana verdiği bu bedeni onun rızası istikametinde kullanmalı, bir gün toprak olacak vücudumu onun yolunda eskitmeliyim. Benim bildiğim bundan ibaret… - Ee evlâdım daha ne yapacaksın, başka bir şey kalmadı ki! - Efendim yapmalıyım, etmeliyim diyorum ama, bal demekle ağız tatlanmıyor ki! Gidilecek yolu bilmek ayrı, usulüyle yolda yürüyebilmek apayrı bir şey… Yine bilgisayar tabirleriyle söylemek gerekirse, Şeytan denilen melun HACKER, benim sistemimde ki NEFİS virüsünü aktif hale getiriyor. Üstesinden gelebilene aşk olsun. Etkili bir antivirüs programı bulmam lazım belki de.. - Ben biliyorum, dedi Abdullah Hoca ve ekledi: NAMAZ anti-virüs programlarından birisi, hayat sistemine kuruyorsun, günde beş kere bağlanıp sürekli güncelliyorsun ve her gece yatmadan evvel günlük virüs taraması yapıyorsun evlâdım. Yine TASAVVUF da anti-virüs programlarından bir diğeri. Gönül Hard-diskine kuruyorsun ve seherlerde kalkıp güncelleyerek, virüs taraması yapıyorsun evlâdım. Delikanlı aldığı cevaptan hem şaşırmış hem hoşlanmışû. Hoca efendiye tebessüm ederek: - Amca bu programları nereden indirebiliriz acaba? Bildiğin bir site var mı? dedi. Hoca efendi aynı tebessümle cevap verdi: - Bunun korsan sürümlerine çok dikkat etmek lâzım evlat. Ehline müracaat ederek lisanslı bir program yüklemelisin bence. - Sizde var mı öyle bir program? - Var da, ben yüklemeyi bilmiyorum, ama istersen tanıdık bir programlama uzmanı tavsiye edebilirim. - Çok sevinirim, diyen delikanlı, Abdullah Hoca ile tekrar buluşacaklan bir gün kararlaştırarak, hoca efendiyi dükkanından uğurladı. Ve ümit dolu tebessümlerle arkasından bir müddet seyretti.
__________________
(Yumhil vela yuhmil) Ertuğrul Özdemir Kötülere Acımak İyilere Zulümdür !
|
28.05.2008, 07:37 | #2 |
Usta Yiğido
seva Şuan
Son Aktivite: 31.08.2010 20:51
Üyelik Tarihi: 04.02.2008
Yaş: 39
Mesajlar: 15.375
Tecrübe Puanı: 2164
|
BILGISAYAR VE IMAN
BILGISAYAR VE IMAN Cami imami Abdullah hoca , resmi islerini yaptirmak icin nufus mudurlugune gider. Kendisinden TC kimlik numarasi istenince, en yakin internet- cafenin yolunu tutmak zorunda kalir. Cafenin kapisindan girerken levhada yazili isim 'fesuphânallah' lar,estagfirulla h'lar cektirir hoca efendiye, hem de pespese: CEN.NET CAFE Cafe isleten delikanliya: - Evlâdim T.C. kimlik numarasi istediler benden, yardimci olabilir misin? - Tabi amcacim, siz suraya oturun, su isimi hemen bitirip sizinle ilgilenirim. Abdullah hoca baslar beklemeye. Boylelikle bulundugu mekâni inceleme firsati da gecer eline. Demek ki genclerin girip bir turlu cikmak bilmedikleri, internet-cafe denilen yer burasidir. Gozune takilan her detaydan rahatsiz olarak, huzursuz bakislarla etrafini suzer durur. Evin bodrumunda kurdugu fare tuzaklari gelir aklina. Kucucuk bir peynire tutsak olan fareler nasil kapandan cikamiyorlarsa, ayri telden ayri telden oyunlara yakalanan genclerin de buradan cikamadiklarini dusunur. - Ähir zaman fitneleri iste canim, der kendi kendine Hoca efendinin huzursuz oldugunu fark eden delikanli hemen bir cay soyleyince, kendisine ikram edilmesinden memnun olur. En azindan bu da bir hurmet ifadesidir. 'Aferin' derken icinden, hayflanir, istemeden: - Yazik oluyor bu genclere, hayatlarini heder ediyorlar. Bosa hayiflanmanin, vah vah demenin, bir faydasi olmayacagini bildigi icin, delikanliyla hasbihal etmeye karar verir: - Delikanli sana bir s ey soracagim ama bilmem ne dusunursun? - Buyurun amca, ne soracaktiniz? - Sen Allah'i bilir misin? Birbirine girmis, hicbir sekle benzetemedigi joleli saclari, her baktiginda bir 'fesuphanallah' daha cektigi sakal sekliyle bu delikanlidan aldigi cevap, hoca efendiyi pek sasirtir. Cafeyi isleten delikanli gulumseyen gozlerle bakarak: - Kul, kendisini yoktan var edip hayat bahseden, dusunecek akil, gorecek goz veren Rabbini nasil bilmez amca? Hayretle sormaktan alamaz kendisini: - Biliyor musun? Peki neyle biliyorsun Allah'i, bana bir anlatir misin? Delikanli eliyle cafedeki bilgisayarlari gostererek cevap verir: - Bu bilgisayar ile biliyorum amca. - Bunlarla mi? Pek anlayamadim. - Bu bilgisayarlari n varligi benim nazarimda Allah'in varliginin en acik delillerinden biridir. Bilgisayar kullananlar gayet iyi bilirler amca,boyle bir makine, ancak bir muhendis ve ustun bir teknol oji ile var olabilir. Ateistin en onde gidenine sorsan, bu zimbirtinin tesaduf eseri olusmayacagini, mutlaka birisi tarafindan yapilmis oldugunu soyler sana. Meselâ Darwin kalkip dirilse, su laptopu gostersen, desen ki: 'Bu Älet, su hesap makinesinin tesadufler zinciriyle evrimlesmis hâlidir.' Darwin bile 'cus lan deve' der. Abdullah Hoca delikanlinin anlattiklarindan hoslanmistir. Keyiflenir: - Bilgisayarin kendiliginden yapildigini kabul etmeyen adam , onu yapan insanin yaratilmis olduguna gelince kiviriveriyor degil mi evlâdim? - Bak amca, burada 20 tane bilgisayar var, bunlar bir sistemle birbirine bagli, hepsi bir program tarafindan idare ediliyor. Bu sistemi ben kurdum, burayi ben cekip ceviriyorum. Buradaki duzen benden sorulur; Yani bir anlamda da farzi muhal buranin tanrisi benim. Bazen oy un oynayip, interneti kullanip para odemeden sivismaya kalkanlar oluyor. Hemen yakaliyorum onlari. 'Gel bakalim! Nereye gidiyorsunuz boyle? Buranin nimetlerinden faydalanip basibos birakilacaginizi mi zannettiniz? 'Paramiz yok abi! ' derlerse; 'Yok oyle yagma! ' deyip cezalandiriyorum. Internet-cafeyi temizletiyorum: paspas yapiyorlar, camlari silip tuvaleti temizlettiriyorum. Bir saat oyunun, internetin bedeli olur, bunun hesabi sorulur da, sayisiz nimetlerle dolu koca bir omrun hesabini sormazlar mi insana? Bir cafenin bile islerini duzenleyen, tertip eden biri varken, koca kâinati kusursuz isleyen bu sisteminin bir kurucusu olmaz mi? Olmaz diyenin ahmakligini butun noterler tasdik etmez mi? - Vallahi evlâdim pek takdir ettim seni. Peki Allah'i nasil bilirsin, neye benzetirsin? -Ben Allah'i hicbir seye benz etmeden bilirim amca. - Bunun boyle olacagini nasil bildin evlâdim? Delikanli eliyle bilgisayarlari isaret etti: - Yine bunlar sag olsun. Bu bilgisayarlari yapan muhendisler baska, bilgisayarlar baskadir. Birbirlerine benzemezler. Programi yazan insan baskadir, ortaya konulan program ise bambaska. Bilgisayarda yuklenmis bilgiler vardir, fakat benim bilmem yine baskadir. Kamerasi vardir, ses duzeni vardiir, ama benim gozlerim ve duyup konusmam farklidir. Abdullah amca cocugun feraset ve anlayisini cok begenmisti. Sordugu sorulara aldigi cevaplar, gayet mantikliydi ve berrak bir imana isaret ediyordu. Aslinda buradaki isi bitmis, kimlik numarasini coktan almisti; ama muhabbete devam etmek istedi. - Peki varligina inandigin Rabbin icin ne yapman gerektigine dair ne biliyorsun? &nbs p; - Ne yapmam gerektigini biliyorum amca, fakat ne kadarini yapabildigim hususunda kendimi yeterli gormuyorum. - Ne bildigini soylersen, neler yapabilecegine dair yardimci olabilirim belki evlâdim. - Neler yapmam gerektigine dair suradan biliyorum amca: Oncelikle, Rabbim bana bir gonul vermis. Kendisini bilmeyi nasip edip muhabbetini gonlume yerlestirmis. Ben de gonlumde sadece O'na ve sevdiklerine yer vermeliyim, O'nun istemeyecegi seyleri gonlumden uzak tutmaliyim. Ikinci olarak bana verdigi dili razi olmayacagi sozlerden korumaliyim. Her zaman O'nu soylemeli, O'nu anlatmaliyim. Son olarak bana verdigi bu bedeni onun razi olacagi sekilde kullanmali, bir gun toprak olacak vucudumu O'nun yolunda eskitmeliyim. Benim bildigim bundan ibaret.| - Ee evlâdim daha ne yapacaksin, baska bir sey kalmadi ki! - Efendim yapmaliyim, etmeliyim diyorum ama, bal demekle agiz tatlanmiyor ki! Gidilecek yolu bilmek ayri, usuluyle yolda yuruyebilmek apayri bir sey| Yine bilgisayar tabirleriyle soylemek gerekirse, Seytan denilen melun HACKER, benim sistemimde ki NEFS virusunu aktif hale getiriyor. Ustesinden gelebilene ask olsun. Etkili bir antivirus programi bulmam lazim belki de.. - Ben biliyorum, dedi Abdullah Hoca ve ekledi: NAMAZ - Eveeet amca, NAMAZ anti-virus programlarindan birisidir. Hayat sistemine kurup, gunde bes kere da baglaniriz Boylece surekli guncellenir.
__________________
Allahım gönlümde olanı hakkımda hayırlı eyle, Hakkımda hayırlı olana gönlümü razı eyle. [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] CANDA ÖZÜR OLMAZ... |
28.05.2008, 07:48 | #3 |
Tecrübeli Yiğido
kangallim Şuan
Son Aktivite: 30.03.2009 08:35
Üyelik Tarihi: 16.04.2008
Yaş: 40
Mesajlar: 425
Tecrübe Puanı: 639
|
--->: BILGISAYAR VE IMAN
HARİKA BİR YAZIYDI SEVACIM ELLERİNE SAĞLIK VALLA ÖYLE BİR OKUDUM Kİ KENDİ EKSİKLERİMİ VE HATALARIMI GÖZ ÖNÜNE ALARAK OKUDUM,,,
HERKESİN KENDİNE BİÇMESİ GEREKEN PAYLAR VE DERSLER VARDIR. TIPKI BİR İNSANI DIŞ GÖRÜNÜŞÜNE GÖRE HÜKMETMEMEK GİBİ, ALLAH RAZI OLSUN
__________________
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
EĞER ALLAH'I HAKKIYLA TANISAYDINIZ DUALARINIZLA DAĞLARI YERİNDEN OYNATIRDINIZ.. *HADİS-İ ŞERİF* |
13.09.2008, 12:21 | #4 |
Usta Yiğido
ayparcam Şuan
Son Aktivite: 10.10.2011 13:00
Üyelik Tarihi: 24.07.2008
Mesajlar: 761
Tecrübe Puanı: 663
|
BİLGİSAYAR VE İMAN: lutfen uzun deyip gecmeyin cok guzel
BİLGİSAYAR VE İMAN
Cami imamı Abdullah hoca, resmi işlerini yaptırmak için nüfus müdürlüğüne gider. Kendisinden TC kimlik numarası istenince, en yakın internet-cafenin yolunu tutmak zorunda kalır. Cafenin kapısından girerken levhada yazılı isim 'fesuphânallah'lar,estagfirull ah'lar cektirir hoca efendiye, hem de peşpeşe: CEN.NET CAFE Cafe işleten delikanlıya: - Evlâdım T.C. kimlik numarası istediler benden, yardımcı olabilir misin? - Tabi amcacım, siz şuraya oturun, şu işimi hemen bitirip sizinle ilgilenirim. Abdullah hoca başlar beklemeye. Böylelikle bulunduğu mekânı inceleme fırsatı da geçer eline. Demek ki gençlerin girip bir türlü çıkmak bilmedikleri, internet-cafe denilen yer burasıdır. Gözüne takılan her detaydan rahatsız olarak, huzursuz bakışlarla etrafını süzer durur. Evin bodrumunda kurduğu fare tuzakları gelir aklına. Küçücük bir peynire tutsak olan fareler nasıl kapandan çıkamıyorlarsa, ayrı telden ayrı telden oyunlara yakalanan gençlerin de buradan çıkamadıklarını düşünür. Bir 'fesuphanallah' Bir 'fesuphânallah' daha çeker ve: - Ähir zaman fitneleri işte canım, der kendi kendine Hoca efendinin huzursuz olduğunu fark eden delikanlı hemen bir çay söyleyince, kendisine ikram edilmesinden memnun olur. En azından bu da bir hürmet ifadesidir. 'Aferin' derken içinden, hayıflanır, istemeden: - Yazık oluyor bu gençlere, hayatlarını heder ediyorlar. Boşa hayıflanmanın, vah vah demenin, bir faydası olmayacağını bildiği için, delikanlıyla hasbihal etmeye karar verir: - Delikanlı sana bir ş ey soracağım ama bilmem ne düşünürsün? - Buyurun amca, ne soracaktınız? - Sen Allah'ı bilir misin? Birbirine girmiş, hiçbir şekle benzetemediği jöleli saçları, her baktığında bir 'fesuphanallah' daha çektiği sakal şekliyle bu delikanlıdan aldığı cevap, hoca efendiyi pek şaşırtır. Cafeyi işleten delikanlı gülümseyen gözlerle bakarak: - Kul, kendisini yoktan var edip hayat bahşeden, düşünecek akıl, görecek göz veren Rabbini nasıl bilmez amca? Hayretle sormaktan alamaz kendisini: - Biliyor musun? Peki neyle biliyorsun Allah'ı, bana bir anlatır mısın? Delikanlı eliyle cafedeki bilgisayarları göstererek cevap verir: - Bu bilgisayar ile biliyorum amca. - Bunlarla mı? Pek anlayamadım. - Bu bilgisayarların varlığı benim nazarımda Allah'ın varlığının en açık delillerinden biridir. Bilgisayar kullananlar gayet iyi bilirler amca, böyle bir makine, ancak bir mühendis ve üstün bir teknoloji ile var olabilir. Ateistin en önde gidenine sorsan, bu zımbırtının tesadüf eseri oluşmayacağını, mutlaka birisi tarafından yapılmış olduğunu söyler sana. Meselâ Darvin kalkıp dirilse, şu laptopu göstersen, desen ki: 'Bu Alet, şu hesap makinesinin tesadüfler zinciriyle evrimleşmiş hâlidir.' Darvin bile 'çüş lan deve' der. Abdullah Hoca delikanlının anlattıklarından hoşlanmıştır. Keyiflenir: - Bilgisayarın kendiliğinden yapıldığını kabul etmeyen adam, onu yapan insanın yaratılmış olduğuna gelince kıvırıveriyor değil mi evlâdım? - Bak amca, burada 20 tane bilgisayar var, bunlar bir sistemle birbirine bağlı, hepsi bir program tarafından idare ediliyor. Bu sistemi ben kurdum, burayı ben çekip çeviriyorum. Buradaki düzen benden sorulur; Yani bir anlamda da farzımuhal buranın tanrısı benim. Bazen oyun oynayıp, interneti kullanıp para ödemeden sıvışmaya kalkanlar oluyor. Hemen yakalıyorum onları. 'Gel bakalım! Nereye gidiyorsunuz böyle? Buranın nimetlerinden faydalanıp başıboş bırakılacağınızı mı zannettiniz? 'Paramız yok abi! ' derlerse; 'Yok öyle yağma!' deyip cezalandırıyorum. Internet-cafeyi temizletiyorum: paspas yapıyorlar, camları silip tuvaleti temizlettiriyorum. Bir saat oyunun, internetin bedeli olur, bunun hesabı sorulur da, sayısız nimetlerle dolu koca bir ömrün hesabını sormazlar mı insana? Bir cafenin bile işlerini düzenleyen, tertip eden biri varken, koca kâinatı kusursuz işleyen bu sisteminin bir kurucusu olmaz mı? Olmaz diyenin ahmaklığını bütün noterler tasdik etmez mi? - Vallahi evlâdım pek takdir ettim seni. Peki Allah'ı nasıl bilirsin, neye benzetirsin? -Ben Allah'ı hiçbir şeye benzetmeden bilirim amca. - Bunun böyle olacağını nasıl bildin evlâdım? Delikanlı eliyle bilgisayarları işaret etti: - Yine bunlar sağ olsun. Bu bilgisayarları yapan mühendisler başka, bilgisayarlar başkadır. Birbirlerine benzemezler. Programı yazan insan başkadır, ortaya konulan program ise bambaşka. Bilgisayarda yüklenmiş bilgiler vardır, fakat benim bilmem yine başkadır. Kamerası vardır, ses düzeni vardır, ama benim gözlerim ve duyup konuşmam farklıdır. Abdullah amca çocuğun feraset ve anlayışını çok beğenmişti. Sorduğu sorulara aldığı cevaplar, gayet mantıklıydı ve berrak bir imana işaret ediyordu. Aslında buradaki işi bitmiş, kimlik numarasını çoktan almıştı; ama muhabbete devam etmek istercesine. - Peki varlığına inandığın Rabbin için ne yapman gerektiğine dair ne biliyorsun? - Ne yapmam gerektiğini biliyorum amca, fakat ne kadarını yapabildiğim hususunda kendimi yeterli görmüyorum. - Ne bildiğini söylersen, neler yapabileceğine dair yardımcı olabilirim belki evlâdım. - Neler yapmam gerektiğine dair şuradan biliyorum amca: Öncelikle, Rabbim bana bir gönül vermiş. Kendisini bilmeyi nasip edip muhabbetini gönlüme yerleştirmiş. Ben de gönlümde sadece O'na ve sevdiklerine yer vermeliyim, O'nun istemeyeceği şeyleri gönlümden uzak tutmalıyım. İkinci olarak bana verdiği dili razı olmayacağı sözlerden korumalıyım. Her zaman O'nu söylemeli, O'nu anlatmalıyım. Son olarak bana verdiği bu bedeni onun razı olacağı şekilde kullanmalı, bir gün toprak olacak vücudumu O'nun yolunda eskitmeliyim. Benim bildiğim bundan ibaret.| - Ee evlâdım daha ne yapacaksın, başka bir şey kalmadı ki! - Efendim yapmalıyım, etmeliyim diyorum ama, bal demekle ağız tatlanmıyor ki! Gidilecek yolu bilmek ayrı, usulüyle yolda yürüyebilmek apayrı bir şey| Yine bilgisayar tabirleriyle söylemek gerekirse, Şeytan denilen melun HACKER, benim sistemimde ki NEFS virüsünü aktif hale getiriyor. Üstesinden gelebilene aşk olsun. Etkili bir anti virüs programı bulmam lazım belki de.. - Ben biliyorum, dedi Abdullah Hoca ve ekledi: NAMAZ - Eveeet amca, NAMAZ anti-virüs programlarından birisidir. Hayat sistemine kurup, günde beş kere da bağlanırız Böylece sürekli güncellenir.
__________________
KENDINI HAK ILE MESGUL ETMEZSEN,BATIL SENI ISGAL EDER
|
05.10.2008, 16:17 | #5 |
Yeni Yiğido
Ametal Şuan
Son Aktivite: 25.07.2011 12:58
Üyelik Tarihi: 13.09.2008
Yaş: 45
Mesajlar: 4
Tecrübe Puanı: 0
|
Cevap: BİLGİSAYAR VE İMAN: lutfen uzun deyip gecmeyin cok guzel
çok güzel bir kıssa emeğine sağlık. teşekkürler
|
05.10.2008, 19:49 | #6 |
Usta Yiğido
seheresma Şuan
Son Aktivite: 28.07.2010 16:34
Üyelik Tarihi: 22.09.2008
Yaş: 44
Mesajlar: 542
Tecrübe Puanı: 638
|
Cevap: BİLGİSAYAR VE İMAN: lutfen uzun deyip gecmeyin cok guzel
COK GÜZELDI BASTAN SONA KADAR OKUDUM :AYPARCAMA SEVGILER...................... .................URL=http://imageshack.us][/url]
|
05.10.2008, 20:28 | #7 |
Usta Yiğido
sonbahar5803 Şuan
Son Aktivite: 21.09.2009 13:57
Üyelik Tarihi: 26.09.2005
Mesajlar: 1.078
Tecrübe Puanı: 803
|
Cevap: BİLGİSAYAR VE İMAN: lutfen uzun deyip gecmeyin cok guzel
Daha önceden okumuştum.
Tekrar hatırlattığın için Allah razı olsun.
__________________
İnsan yaklaştığınca yaklaştığından ayrı Belli ki, yakınımız yoktur ALLAH’tan gayrı... |
Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir) | |
|
|