Forum - Ana Sayfa Takvim S?k Sorulan Sorular Arama

Zurück   Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar > İlçelerimiz ve Köylerimiz (Sivas ilçeler) > İlçelerimiz > Gürün
SİTE ANA SAYFA Galeri Kayıt ol Yardım Ajanda Oyunlar Arama Bugünki Mesajlar Forumlar? Okundu Kabul Et

Gürün Gürün İlçesi ve Köyleri



Son 15 Mesaj : Atatürk'ün Çocukluğu'na Ait Hikayeler           »          Şehzade Osman           »          Hatıra defteri           »          Antilop İle Akrebin Dostluğu           »          Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 2           »          Sitemizin Ozanları           »          SEVDİM İŞTE....           »          NEFRET ETTİM İŞTE!!!!!           »          AFORİZMALAR (SAÇMALAMLAR)-1           »          SEÇKİNLER/SEÇİLMİŞLER DÜNYASI           »          Hatalarımızdan Dersler Alabilmek Ümidiyle.           »          Araf Suresi 172-173. Ayetler.( Ben Sizin Rabbiniz Değil Miyim)           »          İnancımızı Kullananların Artık Tuzağına Düşmeyelim.           »          ULAŞ-Yapalı           »          TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR PAYLAŞIMAZ
Cevapla
 
Seçenekler Arama Stil
Alt 16.09.2008, 13:03   #1
gul-i_ahmer
Usta Yiğido
 
gul-i_ahmer - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
gul-i_ahmer Şuan gul-i_ahmer isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 27.08.2010 16:43

Üyelik Tarihi: 15.09.2008
Yaş: 35
Mesajlar: 698
Tecrübe Puanı: 641 gul-i_ahmer FAZLA SÖZE GEREK YOKgul-i_ahmer FAZLA SÖZE GEREK YOKgul-i_ahmer FAZLA SÖZE GEREK YOK
Standart GÜRÜN İLÇESİ -HALK (SAZLARI) ÇALGILARI


GÜRÜN İLÇESİ

HALK (SAZLARI) ÇALGILARI



1-Davul Davul (Kövrüg) sözü Türkçemizde ve Türk Tarihinde çok eski zamanlarda girmiş bir unsurdur. XI. yüzyılda Kaşgarlı Mahmut “Tovıl, Davul (tabl) demektir” diye yazmaktadır. Bugün bile davul kelimesinin ve davul, zurnanın Türk Folklorunda önemli bir yere sahip bulunması ve halk kültüründe de davul gibi şişti, “Davlumbaz” (Ocak bacasına verilen isim) gibi kelimelerin bulunması bunu doğrulamaktadır. Bu kelimeler diğer Türk topluluklarında, Kırgızlarda, Kalmuklarda, ve diğerlerinde de bulunmaktadır. Altay şamanlarının kullandıkları davul, konuşma dilinde, “çaluu” veya “tüngür” adı ile anılıyordu. Rus Bilgini Radlof’a göre, “tüngür” sözü Türkler’e komşu Moğollar’dan geçmiştir. “Çaluu” sözü, Türkçe “çalmak”, yani “vurmak” kökünden alınmıştır. Davulun ağaçtan yapılmış, sapı” idi. Şaman davullarının tokmağına çalmak kökünden gelen “çaluu” adı verilmekteydi. “Tokmak” ise, eski Türkçedeki “tokımak” (vurmak), kökünden gelmektedir. Moğollarda kullanılan davul tokmakları, at başı şeklinde idi. “Çaluu” sözü, Türk ve Altay dil gurubuna ait bir deyim olup, aynı zamanda davulun adıdır. Bu söz, sonradan “davul sahibi” anlamında kullanılmıştır. Günümüzde “çalgı” kelimesiyle ifade edilen tüm bu aletleri kullananlara halk arasında “çalgıcı” adı verilmektedir.

Eski çağ Türk dini olan Şamanizm'de davulun pek önemli bir yeri vardı. Anadolu’daki büyük derviş defleri, belki de bu geleneğin bir devamı niteliğindeydi. “Mazhar” adı verilen bu derviş defleri, bildiğimiz bugünkü deflerden de çok büyüktürler. İçlerindeki zincir veya demir halkalar zil sesi verirlerdi. Bu büyük defler, oldukça geniş bir topluluğu, heyecan ve hareket verirdi. (5) Yine davul ile ilgili bir kelime olan davula vurularak ses çıkartılan tokmak, eski Türkçe’de, darbe ile vurmak anlamına gelmektedir. Bugünkü tokmak sözü de buradan gelmektedir. Kövrüg veya kös (büyük davul) ise, hakanlık sembolüydü.

Davul’un Türk Tarihinde çok önemli bir yeri vardır. Çünkü davul da aynı bayrak veya sancak gibi kabilelerin bağımsızlığını tanıma işareti kabul edilmekte ve sayılmaktaydı. Selçuklu Hakanı, Osman Gazi’ye bayrak ve davul Selçuklu Hakanı, Osman Gazi’ye bayrak ve davul (Tabl-u alem) veriyor ve bağımsızlığını tanıyordu. Bu bir yetki belgesi idi. Ancak bu, bir İslam geleneği değil, İslamiyetten önceki çağlarda uygulanan, çok eski bir Türk geleneği idi. Bu yetki belgesi, büyük beyler için verildiği kadar, büyük kabilelerin bağımsızlığını tanıma işareti olarak görülüyordu. (7)

Davul, Türklerde en yaygın olan bir müzik, ilan ve işaret aletidir. Çeşitli zamanlarda, çeşitli adlar ile anılmıştır. Türkler’de özellikle Hunlar'da dansa davul ile oynanan oyunlara oldukça sık rastlanmaktaydı. Bir Hun beyine gelin olarak gelmiş olan bir çinli kadın, memleketine gönderdiği mektubunda; Davulu her gece durmaz döverler, ta güneşler doğana kadar döverler, diye yazmaktadır. (

2-Def: Meydan sazlarımızdan olan, folklorumuzun önemli aletlerinden birisi olan davul, Arapça'da “Tabl” adı verilmektedir. Tabl, Arap kültüründe büyük bir öneme sahiptir. İslam’ın ilk çağlarında Araplar, sahura dümbelek ile çağrılmaktaydı. Bu müzik aletinin Türkçe’deki adı deftir. Hz. Ayşe r.a. hın rivayet ettiği bir hadisi şerifte şöyle belirtmekte ve Hz. Peygamberimiz S.A.V.’in bizzat: Ya Aişe! Hani sizin def çalan ve şiir söyleyen muganniyeniz yok mu? Ensar’ın böyle oyun hoşuna gider” Buyurdu. Hz. Ayşe ensardan kendi eli altında büyüttüğü kızı birisine vermişti ve onun düğününü yapmaktaydı, kayıtı vardır. Bu kayıtta da görüldüğü gibi Arap literatüründe de davul (Tabl) ın yeri ve önemi bulunmaktaydı. (6)

Davulların küçükleri ile büyüklerine de, ayrı ayrı adlar verilmiştir. Bu davullardan birisi de deftir. Eski Türk Dini Şamanizm’de kutsal sayılan “Çaluu”ve “tüngür” adı verilen küçük davul, günümüzde de kullanılmakta, halk arasında def olarak adlandırılmaktadır. Anadolu’da dervişlerin kullandıkları; mazhar veya mezher dedikleri; içlerine zil yerine zincir takılan büyük deflere benzeyen bu şaman davulları zikir ayinlerinde kullanılmaktaydı. İçten halkalı veya zincirli büyük derviş, yörük ve içasya defleri(mazhar), çok eski bir Türk geleneğini, belki de şaman davulunun, devamını gösteren, önemli bir kültür belgesidir. Keçi derisi veya işkembeden yapılan bu deflerin kasnağı kavak ağacından yapılmaktaydı. Defin derisine, zanbur/zeban adı verilmekteydi. Defin iç tarafına dizilen veya asılmış demir halkalara ise, zılgıt adı verilmektedir. Anadolu’da bulunan ve dervişlerce kullanılan deflerde zincir halkalar bulunmaktaydı. Defler genellikle ritm aleti olarak kullanılmaktaydı. Anadolu’da büyük defler, dervişlerin yaptıkları toplu ilahi söylemeler ile zikirlerde kullanılıyordu. Kasnağın içinde zil yerine, bir zincir bulunurdu. Mazhar denilen bu derviş defleri, kasnağına vurularak çalınıyordu. Kadınların eskiden düğün ve şölenlerde kullandıkları küçük deflere “deblek” adı verilirdi.

3-Çeng: Eskiden düğünlerde veya çeşitli şenliklerde kullanılan küçük çan ve zillere verilen isimdir. Eski Türkçe’de saz, cura, kopuz, tanbur gibi aletlere verilen isimdir. Çıng, Çın: kulağım çıg etti. Kulağım çıngladı. Gibi. Çın-ır-ma: Alışılmamış ve kulağı tırmalayan ses. Cangama: Gürültülü ses anlamına gelmektedir. Türk Kültür Tarihinde ve folklorunda aynı davul ve zurna gibi önemli bir yeri olan çalgılardan birisi de Çengi (Çeng-Çang) adı verilen (çan, zil gibi aletlere verilen isimdir.) bir çalgı da bulunmaktadır. Hatta yöremizdeki türkülere değil ağıtlara bile davul, zurna gibi aletler girmiş olduğu gibi çengi unsuru da girmiştir. Mesela yöremize ait bir ağıtta şöyle denir: “Ben gardaşa düğün tuttum çalgısız oynadı kızlar” bir başka mısrasında bu davulsuz oynadı” deniyor.

4-Kongurak/Çıngırak: Koyunlara takılan küçük çanın ismidir. Bu aletler genelde eskiden

Hıdırellez Bayramı, Çiğdem Eğlencesi, Nevruz Bayramı, Deve Oyunu, Kış Yarı Eğlencesi gibi köy orta oyunlarında kullanılmaktaydı

5-Zurna: Zurna, Türk Topluluklarında, özellikle de askeri mehterlerde kullanılan bir melodi aletidir. Zurna, sipsili bir borudur. Sipsi ise, ağızda ses çıkaran bir kamış parçasıdır. Evliya Çelebi Seyahatnamesi adlı eserinde, Arap ve Fars toplumlarında da çok eski çağlardan beri kullanılan bir folklor aleti olduğunu açıklamaktadır. Osmanlı döneminde kullanılan zurnalar kalın olduğu gibi sesi de kalın ve kaba(baz)idi. Günümüzde Anadolu’da kullanılan zurnalar, cura zurnalardır. Anadolu’da, davul ve zurnanın bulunmadığı musiki topluluklarına ince saz adı verilir. Zurnanın bir boru olması, zurnayı, kaval ve düdüklerden ayıran bir özelliğidir. Zurnadaki kamış sipsi, zurnanın kendisidir. Asıl ses çıkaran yer, zurnanın sipsisidir. Bilindiği gibi sipsi, eski ve şimdiki Anadolu’da, düdüklere verilen isimdir. Eskiden yöremizde çocuklar bu tür düdükleri, söğüt dallarından yaparlardı. Ben dahi çocukluğumdan oyun arkadaşlarımla birlikte söğüt dallarından bir çok defa yapmıştım.

Kamış sipsi, içi delik bir kamış alınarak, suya koyma yoluyla hazırlanır. Kamış bir süre suda kalır ve yumuşar. Bundan sonra kamışın bir ucu bir çakı ile inceltilerek, basılır. Diğer yuvarlak ucu ise, zurnanın etem denilen deliğinin içine yerleştirilir. Kamışın, inceltilmiş ve basılmış ucu, ağıza alınır. Dudaklarla avurtluğa sıkıştırılır. Böylece üfürülünce zurna, kamışın çıkardığı sesle çalınır. Anadolu’da sipsi, eski Türkçe’de sıbızgı denilmektedir. Sipsilerin biraz uzun olanına mey adı verilmektedir. Eskiden mey de yöremizde kullanılan bir müzik enstrümanı idi. Zurnaların ağacı genellikle erik ve kiraz ağacından yapılmaktadır. Fakat diğer özel ağaçlardan da yapılmaktadır. Zurnanın ağıza geçirilen kısma zıvana adı verilir. Bu malzeme genellikle ağaç veya madenden yapılırdı. Zurnanın ağzına veya nezik denen ana deliğine yerleştirilirdi. Zurna için bu bölüm çok önemlidir. Zurnanın başına geçirilen, tabla daire şeklindeki plakaya avurtlak adı verilir. Sipsiyi ağzına alan zurnacı, dudaklarını, bu plaka üzerine dayayarak havanın kaçmasını da önlemektedir. Zurnaların farklı oluşu, bunlarda bulunan deliklerin de fazla olmasına olanak vermiştir. Genellikle zurnalarda döş deliği, soluk deliği ve diğer delikleri olmak üzere toplam yedi tane delik bulunmaktadır. Bu deliklere “hava döndüren” adı verilmektedir. Buradaki hava sözü, şarkı ve melodi anlamına kullanılmaktadır. Anadolu’da genelde üç tür zurna kullanılmaktadır. Bunlar kaba ve cura türündedirler. Yöremizde eskiden kaba zurnalar kullanılmakta idi. Fakat günümüzdeki zurnalar, cura tipindedirler.

6-Cıpcık/Sipsi: Eskiden yöremizde özellikle de söğüt ağacının dalından yapılan bir çalgı/zurna, çalgı aleti idi. Buna cıpcık adı verilmektedir. Halk arasında buna düdük de denilmektedir. Eski Türkçe’den tüytük/Tüdük-düdük olarak adı geçmektedir. Azeri lehçede tütek adı verilmektedir.Nefesli sazlar grubuna dahildir.

7-Kaval: Ağaçtan yapılan, boru biçiminde yöremizde eskiden çok olarak kullanılan nefesli sazlardandır.

8-Saz: Türklerde devlet ve meydan sazları, devlet ve ordu içinde, savaşlarda, kendi türlerinde gelişirken; telli sazlar da, aşıkların kucağından, kalplerden kalplere derinlemesine ve genişlemesine, ayrı bir yol izlemişlerdi. Türk Halk geleneği ise, halk ile kaynaşmış, aşıkların kucaklarındaki telli sazlar ile, günümüze kadar gelmiştir. Bunlar, aile, oba ve köy sazları idiler. Telli sazlar, yaylı veya yaysız olsunlar, daha çok kapalı sazlardırlar. Eski Türkler’de dua ve ibadetler bile saz ve söz ile yapılmaktaydı... “Sevgi ve saygı, Tanrı’ya yakarış ululardan medet umma, hep bu sazlar ile anlatılır ve yapılırdı. Kahramanlık destanlar, Dede Korkut’un diliyle “Gazi Erenlerin” başından geçenler”, bu sazların eşliğinde söylenirdi. Saz ile söz, söyleyenlerin de; dinleyenlerin de ruhlarını kaynaştırırdı. Toplumla ilgili duygular tazelenir ve güçlendirilirdi. Sazı ve sözü dinleyip duygulananlar arasında, bir duygu birliği ve yakınlaşma doğardı. Birlik ve bütünlük içinde bir millet olma yolunda, telli sazlar bir aracı olurlardı. Sazın yapısı, biçimi ve türleri, telleri, perdeleri ve özellikleri konumuzun dışındadır. Aşıklarımızın “beni bu saza kul ettin” dizeleri, ozanın bu sözlerle tanrıya şikayeti ve arzuhali, saz ile ozan arasındaki bağları göstermesi bakımından çok önemlidir.

Anadolu’da kucağındaki sazına eğilip, onunla koklaşıp kaynaşarak saz çalan aşıklarımız, binlerce yıldır Anadolu’yu ve Anadolu insanını terennüm etmişlerdir. Türk kültür ve düşüncesini anlatarak nesilden nesile aktarmışlardır. Gürün İlçesi de Anadolu’nun bir parçasıdır.....Bu nedenle Gürün kültür ve folkloru, Anadolu kültürünün bir parçasıdır.

Türk sazlarının ataları, dede Korkut veya ulu evliyalar ile efsanelerde geçen devlerden gelen!...Ağacı, yerin derinliklerine inen ulu ağaçların köklerinden çıkarılan!... Kılları, telleri, yürük atların kıllarından çekilen!.. derisi, şen ve deli taylardan yüzülen!... Burgu veya kulakları, ulu çöllerde ilahi güçle yalnız biten çalılardan tornalanan, maddelerden yapılmışlardı... Kutlu maddelerden yapılmış sazların, kutlu sesleri vardı. Türkler, böyle inanmış; böyle gelmişlerdi! Bu karışık ve gürültülü dünyada, birliğin, huzurun ve saadetin yolu da bu idi. Dede Korkut Hikayesinde olduğu gibi “iyi ruhları çağıran, kötü ruhları kovan, hastaları tedavi eden, ruhları dindiren, iradelere güç veren, toplumda birlik ve beraberlik heyecanı yaratan, sosyal bir alet, velilik ve ululuk sembolü idi.

Gazi erenlerin başına ne geldiğini söyleyen, ulularla haberleşmeyi sağlayan, topluluğa haber veren, halkı uyaran kutlu bir ses idi. Bamsı Beyrek’in yurduna dönüşünde, atını verip, bir kopuz alması gibi... “Kopuzla övülen yiğitlere güç veren,” boğalar ile buğralar yenmelerine imkan veren, ilahi bir ses idi. Kanturalı hikayesinde olduğu gibi...

Anadolu’da görülen sazlar, bütün Türk dünyasında, Altay Dağlarının eteklerinden İslam Dünyasına, Araplar’a bile geçmiştir. Türklerde en eski sazın telleri, at kılı ve koyun bağırsağından yapılıyordu. Tellerin renkli, ak ve kara oluşu dahi derin bir düşüncenin ve bir milletin felsefesini yansıtıyordu. Türkçe konuşan tüm topluluklarda sazın en ilkel tiplerinden en gelişmişlerine kadar hepssinin köklerinden “Türk atlı kültürünün”, düşünce ve izleri yatmaktadır.

9-Dambıra: Eski Türklerde kullanılan Tanbura/sazın yöremiz türkmenlerince vermiş oldukları isimdir. Halk arasında “dambır dambır ötüyor” deyimi bununla ilgilidir.

ALINTI- MEHMET ALİ ÖZ




--------------------------------------------------------------------------------
gul-i_ahmer isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir)
 
Seçenekler Arama
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesaj?n?z? De?i?tirme Yetkiniz Yok

BB Code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
KÖYÜNÜZ HANGİSİ? (SİVAS`IN TÜM KÖYLERİ ALFABETİK LİSTE) Sivas Köyleri Güner Köylerimiz (Sivas Köyleri) 368 22.02.2016 00:01
HANGİ KÖYDENSİNİZ? (Anket) Sivaslilar.Net Köylerimiz (Sivas Köyleri) 1222 17.01.2016 17:03
Gürün İlçesi _DuMaN_58 Gürün 8 17.08.2010 15:53
AYRINTILARIYLA GÜRÜN albina58 Gürün 9 01.01.2009 17:38
GÜRÜN İLÇESİ FOLKLORU gul-i_ahmer Gürün 0 16.09.2008 13:01


WEZ Format +2. ?uan Saat: 14:49.


Powered by: vBulletin. Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

Copyright © - Bütün Haklar Sivaslilar.net'e aittir.