|
SİTE ANA SAYFA | Galeri | Kayıt ol | Yardım | Ajanda | Oyunlar | Bugünki Mesajlar | Arama |
Arşiv Güncelliğini Yitirmiş Konular |
|
Seçenekler | Arama | Stil |
22.11.2007, 22:56 | #1 |
Yiğido
58divrigi Şuan
Son Aktivite: 24.05.2008 07:39
Üyelik Tarihi: 21.10.2007
Mesajlar: 65
Tecrübe Puanı: 612
|
Gelip Bir Baksan
Gelip Bir Baksan
Hasreti boğan hıçkırıklı sese Bir meltem olup gelsen ese ese Özlem duyduğum şu bitmez hevese Gelip bir baksan,ne haldeyim diye Senden uzakta dertlerle yaşarken; Çırpınır dilim sana haykırırken. Ak mendilime yaşlar dökülürken Gelip bir baksan,ne haldeyim diye Acıya yürek dayanmıyor böyle Dinmez ağrısı nasıl geçer söyle Olmuyor gülüm sabret sen demeyle Gelip bir baksan,ne haldeyim diye Bir gün bu hasret bitecek nasılsa Hak'ka inancım ne kadar asıl'sa. Geçmek bilmeyen her günüm bir yılsa Gelip bir baksan,ne haldeyim diye Alıntı.... |
23.11.2007, 09:57 | #2 |
Yiğido
sivas_kangallı Şuan
Son Aktivite: 09.02.2008 12:20
Üyelik Tarihi: 24.02.2007
Yaş: 31
Mesajlar: 72
Tecrübe Puanı: 636
|
--->: Gelip Bir Baksan
çok güsel bi şiir..............
__________________
CaSuSaRaN |
23.11.2007, 14:31 | #3 |
Usta Yiğido
Sweetgirl Şuan
Son Aktivite: 01.05.2015 23:50
Üyelik Tarihi: 13.08.2005
Mesajlar: 3.307
Tecrübe Puanı: 1037
|
--->: Gelip Bir Baksan
bu güzel siiri bizimle paylasdigin icin cok sagol yazanin yüregine saglik
__________________
GÜLÜ SEVEN DIKENINE KATLANIR |
24.11.2007, 17:00 | #4 |
Usta Yiğido
altuntas58 Şuan
Son Aktivite: 11.10.2012 20:24
Üyelik Tarihi: 29.08.2006
Yaş: 70
Mesajlar: 38.469
Tecrübe Puanı: 4504
|
-->: Gelip Bir Baksan
Çok güzel bir şiirmiş paylaşımınız için sağolun
__________________
|
24.11.2007, 23:34 | #5 |
Yiğido
58divrigi Şuan
Son Aktivite: 24.05.2008 07:39
Üyelik Tarihi: 21.10.2007
Mesajlar: 65
Tecrübe Puanı: 612
|
--->: Gelip Bir Baksan
Beğendiğinize çok sevindim, sizin paylaşımlarınızda çok güzel
Özledim Seni.... Ayrılık yüreğimi karıncalandırıyor nicedir... Beynimi uyuşturuyor özlemin... Çok sık birlikte olmasak bile benimle olduğunu bilmenin bunca yıl içimi nasıl ısıttığını yeni yeni anlıyorum. Yokluğun, hatırlandıkça yüreğime saplanan bir sızı olmaktan çıkıp sürekli bir boşluğa dönüşüyor. Sabahlara seni okşayarak başlamaları, akşamları her işi bir kenara koyup seninle baş başa karşılamaları özlüyorum; oynaşmalarımızı, yürüyüşlerimizi, sevimli haşarılığını, çocuksu küskünlüğünü... Nasıl da serttin başkalarına karşı beni savunurken; ve ne yumuşak, bir çift kısık gözle kendini ellerimin okşayışına bırakırken... Ya da kolyeni çözdüğümde kollarıma atlarken... Hasta olduğunda, o korkunç kriz gecelerinde günler, geceler boyu nöbet tuttuk başında... O şen kahkahalarına yeniden kavuşabilmek için sessiz dualar ederek... "Atlattı" müjdesini kutlarken yorgun bedenindeki yaraları okşayarak, doktorun böldü sevincimizi: "Yaşayamaz artık bu evde... Yüksek binalar ve beton duvarların gri kentinde" dedi, "O gitmeli... Ve kendine yeni bir hayat çizmeli..." Bilsen ne zor, gitmen gerektiğini bile bile "Kal" demek sana... Ne zor, senin için ebedi mutluluğun beni unutmandan geçtiğini bilmek... Gitmeni asla istemediğim halde, buna mecbur olduğumuzu görmek ve sana bunları söyleyemeden "Git artık" demek... "Beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk kavuşacaksın mutluluğa" demek sana ne zor... Sesimi, kokumu çekip alıvermek beyninden, sesin, kokun hala beynimdeyken... Seni görmemek ve belki yıllar sonra karşılaştığımızda bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden... Yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek... Ve sonra kendi ellerimle bindirip seni yabancı bir arabanın arka koltuğuna, birlikte güneşlendiğimiz onca yazı, yan yana titreştiğimiz onca kışı, paylaştığımız bunca acıyı, onca kahkahayı ve bütün o uzak yeşillikleri katıp yorgun bedeninin yanına, arkadan pişmanlık gözyaşları dökmek ne zor... Ne zor hiç tanımadan seni emanet ettiğim bir şoföre "Hızla uzaklaş buradan ve gidebileceğin kadar uzağa git" demek... Yokluğunu beklemek, ne zor... Bunları düşündükçe, şu anda uzaklarda bir yerlerde üşüdüğünü sezinleyerek panikliyorum. Bütün engelleri aşıp, terk edilmiş caddeleri, kimsesiz sokakları, yalnız bulvarları arşınlayarak sana ulaşmak, sessizce başını okşamak, kulağına sevgi sözcükleri fısıldamak ve yavaşça üzerini örtmek geliyor içimden... Paylaştığımız bir mazinin, yitirdiğimiz bir geleceğe dönüşmesinden hicran duyuyorum. Gizli gizli hüzünlendiğim akşamlardan birinde, terk etmişlere özgü bir terk edilme korkusunu da yüreğimin derinliklerinde duyarak sana koşmak, yaptıklarım ve daha çok da yapamadıklarım için özür dilemek ve "Dön bebeğim" demek istiyorum: "Geri dön... Kulüben seni bekliyor..." Can Dündar |
Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir) | |
|
|