Forum - Ana Sayfa Takvim S?k Sorulan Sorular Arama

Zurück   Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar > Serbest Alan > Serbest Kürsü
SİTE ANA SAYFA Galeri Kayıt ol Yardım Ajanda Oyunlar Bugünki Mesajlar

Serbest Kürsü Serbest Konular



Son 15 Mesaj : Atatürk'ün Çocukluğu'na Ait Hikayeler           »          Şehzade Osman           »          Hatıra defteri           »          Antilop İle Akrebin Dostluğu           »          Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 2           »          Sitemizin Ozanları           »          SEVDİM İŞTE....           »          NEFRET ETTİM İŞTE!!!!!           »          AFORİZMALAR (SAÇMALAMLAR)-1           »          SEÇKİNLER/SEÇİLMİŞLER DÜNYASI           »          Hatalarımızdan Dersler Alabilmek Ümidiyle.           »          Araf Suresi 172-173. Ayetler.( Ben Sizin Rabbiniz Değil Miyim)           »          İnancımızı Kullananların Artık Tuzağına Düşmeyelim.           »          ULAŞ-Yapalı           »          TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR PAYLAŞIMAZ
Cevapla
 
Seçenekler Arama Stil
Alt 12.01.2009, 21:58   #1
yerliturkuaz
Usta Yiğido
 
yerliturkuaz - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
yerliturkuaz Şuan yerliturkuaz isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 28.03.2012 10:23
Yeti: Bloody Orca Slap Champion!
Üyelik Tarihi: 05.09.2008
Yaş: 39
Mesajlar: 2.017
Tecrübe Puanı: 788 yerliturkuaz ist ein wunderbarer Anblickyerliturkuaz ist ein wunderbarer Anblickyerliturkuaz ist ein wunderbarer Anblickyerliturkuaz ist ein wunderbarer Anblickyerliturkuaz ist ein wunderbarer Anblickyerliturkuaz ist ein wunderbarer Anblickyerliturkuaz ist ein wunderbarer Anblick
Standart Türk Ordusunun Kıyamet Senaryosu !

Bu haberi lütfen sonuna kadar okuyun!!!

21'den fazla Amerikan think-thank çoğu Yahudi sermayeli resmi veya riresmi düşünce kuruluşları, Ortadoğu'da izlenecek politikalar ile ilgili Washington'un izlemesi gereken 25 yıllık planı henüz 2000 öncesi çizmişlerdi. Türkiye'yi ilgilendiren kısım kuşkusuz Kürtler üzerinden kurgulanan kıyamet senaryosuydu.

PKK şiddete dayalı bir terör örgütü olduğu için artık işlevsiz kalmış; yani istenilen kürt kimliği uyanışını yeterince başarmıştı. Onlara göre Kürtlere kimlik kazandırma adına görevini, misyonunu tamamlamıştı. Bundan sonraki aşama Kürtlere uydu devlet kazandırarak siyasal zemine taşınmasıydı.

İsrail ve ABD himayesindeki Kürtler kullanılacak bir taşerondu. İsrail'in güvenliği bağlamında Irak'a sürülen Amerikan güç aygıtı Türk ordusu ve devletinin kırmızı çizgilerini Mezapotamya'da çiğneyecekti. 50 yıllık müttefik Türk ordusunu ekarte etmenin tek yolu Kuzey Irak'ta yapılandırılacak 2. İsrail devletiydi. Kürtlerin refah seviyesi petrol gelirleri ile yükseltilecek, Bağdat yönetiminde söz sahibi yapılacak ve domino etkisinin Türkiye'nin doğusundaki Kürtleri etkisi altına alması beklenecekti.

Türkiye'de yayılan Anti-Amerikancı dalgadan duyulan rahatsızlık, ABD'li yetkililerin bir numaralı sorunu haline gelirken, bugüne kadar sessiz kalmayı tercih eden Genelkurmay Cephesi'nden onurlu sesler yükselmeye başladı. Edinilen bilgilere göre, Genelkurmay karargahında Türkiye'deki Anti-Amerikancı dalga, % et Normal" olarak değerlendiriliyor. İki ülke arasında ciddi sorun olan tartışmanın krize dönüşmemesi için "Resmi açıklama" yapılmazken, görüşler dolaylı olarak dillendiriliyor. ABD'li yetkililerin, "Halletmezseniz ciddi sorun olur" dediği Anti-Amerikancı dalga konusunda askerlerin görüşü, daha radikal. Asker, "Halk Amerika'yı sevmiyorsa biz 5 kat daha fazla sevmiyoruz" yorumunu yapıyor.

Genelkurmay Cephesindeki değerlendirme çok net; "Bütün uyarılara rağmen Irak'ı işgal ettiler. Orada Kürt aşiretleriyle Türkmenlere ve Türkiye'ye karşı işbirliği yapıyorlar. Başımıza çuval geçirdiler. ABD'yi niye sevelim." Bu net değerlendirme, Ankara kulislerinde kulaktan kulağa yayılmaya başlandı. Genelkurmay ile ABD arasındaki sorunlar bunlarla da sınırlı değil. ABD'nin özellikle Kuzey Irak'taki faaliyetlerinin bölgedeki Türk Askeri varlığına dönük olduğu da biliniyor. 2005 yılının Ocak ayında, Telafer'e gönderilmesi planlanan Türk Özel birlikleri de ABD ile Genelkurmay arasında sorun oldu. ABD'li Yetkililer'ın uzlaşmaz tavrı nedeniyle Türk Özel Kuvvetleri Telafer yerine, Zaho'ya gitmek zorunda kaldı. Ancak Genelkurmay buna rağmen, ABD'nin bölgede, Kürt aşiretleriyle işbirliğini, Türkmenlere yapılan baskıları yakında izliyor. Gelişmeler anında Ankara'ya iletiliyor ve durum değerlendirmesi yapılıyor.


Türk ordusunun kıyamet senaryosu yakın günlerde TİMAŞ tarafından basılan ' Metal Fırtına ' adlı romanla su yüzüne çıktı. 300 bin satarak en fazla okunan kitaplar içinde yeralan roman, 2007 yılında Türkiye ile ABD'nin resmen savaşacağı senaryosu üzerine oturtulmuştu. Amerika'nın saygın gazeteleri bu kitabın iki ülke ilişkilerini bozduğu ve Amerikan nefretini tırmandırdığını yazarken, kitabı kimin yazdırdığı konusunda dolaylı olarak Türk Silahlı Kuvvetlerini suçladılar. Genelkurmay, kitapla ilişkilerinin olmadığını ve onaylamadıklarını açıklamasına rağmen Washington koridorlarında Türk halkının Amerikan düşmanlığında asıl faktörün Türk ordusunun son 5 yıldır ABD'ye güvenmediğini açıkca belirtmesi olduğu konuşuluyor. Yukarıda belirtilen gerekçeler Türk ordusunun haklı olduğunu gösteriyor.

Bugüne kadar yaşanan 3 sıcak askeri darbe ve en son 28 Şubat sürecinde bir kaç generalle Türkiye'yi baskı altına almayı başarmış ve kaosla yönetmiş, ekeonomisini allak bullak etmiş Washington ve Pentagon, Orgeneral Hüsyin Kıvrıkoğlu ile başlayan ve Orgeneral Hilmi Özkök ile devam eden süreçte Genelkurmay Başkanlığı ile illegal iletişim kuramıyor. Çünkü onlar demokratlar ; artık irtica safsatasıyla dolduruşa gelmeyerek ülke yönetimini siyasilere bıraktılar. 28 Şubat'ın tüm askeri figürleri son 5 yıl içinde ordudan ayıklandı. İrtica ile mücadele konseptinin CIA'den ithal olduğunu pek az insanımız bilir.

Pentagon, Türk ordusunun endişelerini kullanarak pek çok antidemokratik uygulama yaptırdı ve dindar insanları ordusuna düşman yapmaya çalıştı. Bu tehlikeli oyunun farkına varan yeni kuşak generalleri asıl birinci tehditin İsrail ve ABD olduğunu Irak savaşı ile anladılar. Ankara'ya içdüşman konsepti benimseterek halkı ile ordusunun arasını açma girişimi sağduyulu insanlarımız tarafından görüldü ve tahriklere kapılarak oyuna gelinmedi. Türk milletinin içinden çıkan ordusunu ne olursa olsun düşman görmesi mümkün olamaz.

Bu arada ABD, Türkiye için ayırdığı 1 milyar dolarlık hibe yardımın "yakın gelecekte Türkiye tarafından kullanılması beklenmediğinden" ek bütçeye devredilmesine karar verdi. 1 milyar doların karşılığında, TBMM'den, Irak Savaşı sırasında ülke topraklarından kuzey cephesi açılmasına olumlu oy istenmişti. Bu olmadı ancak yine de bu para, TBMM'nin 1 Mart oylamasından sonra, savaş sonunda ortaya çıkabilecek olası ekonomik kayıpları karşılamak üzere, ABD yönetimi tarafından Türkiye'ye tahsis edilmişti. Bush'un Türkiye'ye yardım önerisi, ABD kongresinden geçerken, Türkiye'nin Kuzey Irak'a müdahale etmemesi koşuluna bağlanmıştı. Türkiye, ihtiyaç olmadığı gerekçesiyle bu 1 milyar dolarlık desteği kullanmadı. Elbette bu para bir rüşvetti ve Türk ordusunun Kuzey Irak'a ferdi girmesini engellemek ve elini kolunu bağlamaya yönelikti.

Türk ordusu ve milletinin Irak ve bölge politikaları konusunda ABD ile yaman bir çelişki içinde olması bir kıyamet senaryosunu da yazmamıza yol açıyor. Uydu Kürt devletinin nihai amacı, domino etkisiyle Türkiye'deki Kürtlerin yaşadığı GAP bölgesini kontrollerine almayı amaçlıyor. 25 yıllık planın ilk 5 yıllık uygulamaları gösteriyor ki, plan tıkır tıkır işliyor. Kuzey Irak'ta petrol gelirleriyle refah içinde yaşatılacak Kürtlere özenen Kürtlerimiz İsrail ve ABD himayesinde olmayı tercih edecek ve çoktan başlatılmış isyanlarını bayraklaştıracak. Azınlık oldukları safsatasını kabul ettirdikleri anda işimiz bitmiştir.

Bölgede İsraillilerin ve Amerikalıların toprak aldıkları yadsınıyor ve istatsitiklerle kamuoyu aldatılıyor. Minareyi çalan çoktan kılıfını uydurmuş durumda. GAP toprakları, yerli işbirlikçilerle kurulan, PKK ile ilişkisi olmamış, saygın görülen isim ve şirketler adına alınıyor; bir nevi GAP bölgesinin Filistinleştirilme süreci çoktan başladı.

ABD'deki Yahudi lobileri GAP bölgesinden toprak alınması için sadece 2000 yılında bir milyar dolar topladı. Bu paralar nerede kullanıldı sanıyorsunuz. Topraklarımız Filistin gibi elden gidiyor. Yarın yabancı sermaye medyayı da satın aldığı zaman kamuoyu istedikleri şekilde yönlendirilecek; bugün Amerikan düşmanı potasına konan eski dost medyalarına ihtiyaçları kalmayacak.

Türk ordusunun AB üyeliğine destek vermesi ve yeni stratejik arayışlara geçmesi 50 yıllık müttefikimizin hain planlarındandır. Denize düşen yılana sarılır misali AB'nin toprak güvenliğimizi güvence altına alacağı ve satranç tahtasında ABD ile mücadele edebilecek bir vezir olduğu varsayılıyor. Amerikalılar kusura bakmasınlar; petrol ve suyu ele geçirecegiz, İsrail'in güvenliğini sağlayacağız diye toprak bütünlüğümüzle ve milli servetlerimizle kedinin fare ile oynadığı gibi oynayamazlar.

'Gılıkuşu' olan, 'katakülle'ye kalkan Bush Amerikasını sevmiyoruz, kendilerine çekidüzen vermedikçe sevemeyiz, bölücüleri, ayrılıkçıları kullandıkları sürece sevmeyeceğiz. Türk ordusu, ABD'nin kıyamet senaryosunu görüyor ve elbette ki kendi think thank kurumlarında öz kıyamet senaryolarını yazıyor...

Alıntıdır...
__________________
Zamanını en iyi değerlendiren zaman benim diyendir...

Sevmek yürek işidir yüreğin yoksa sen niye yaşıyorsun?
yerliturkuaz isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 12.01.2009, 22:09   #2
çılgın_türk
Tecrübeli Yiğido
 
çılgın_türk - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
çılgın_türk Şuan çılgın_türk isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 08.04.2012 18:32

Üyelik Tarihi: 05.01.2008
Yaş: 38
Mesajlar: 399
Tecrübe Puanı: 637 çılgın_türk FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: Türk Ordusunun Kıyamet Senaryosu !

FULLER: TÜRKİYE, ARTIK BİR AMERİKAN MÜTTEFİKİ DEĞİL
CIA eski uzmanından ilginç sözler !
CIA eski üst düzey uzmanlarından Graham Fuller, Türk ve Amerikan dış politikasının Orta Doğu'daki çıkarlarının birbirine uymadığını savundu.


Washington'da Jamestown adlı düşünce kuruluşunda düzenlenen "Gürcistan'dan sonra Türkiye ve Kafkasya" konulu bir konferansın ana konuşmacısı olan Fuller, Jamestown'ın duyurusunda, "bağımsız yazar, analist, konuşmacı ve Vancouver'daki Simon Fraser Üniversitesinde İslam dünyası ilişkileri tarih profesörü" olarak tanıtıldı. Fuller, 1982 yılında, CIA'in Yakın Doğu ve Güney Asya ulusal istihbarat görevlisi olarak atanmış, 1986 yılında da teşkilatta Ulusal İstihbarat Konseyinin başkan yardımcılığı görevine yükselmişti. İki yıl sonra bu görevi bırakan Fuller, Rand Corporation adlı düşünce kuruluşunda siyaset bilimci olarak görev yaptı.

Fuller, konuşmasına, Amerikan politikalarını eleştirerek başladı. Kendi politikalarının etkilerini tartmadan, karşı tarafı suçlayan, "İslam dünyasında, Rusya'da, Çin'de, Türkiye'de yanlış olan nedir" sorusunu soran bir Amerikan yaklaşımı olduğunu belirten Fuller, "Biz hep başkalarını analiz ediyoruz, ama kendi yaptıklarımızın analiz edilmesini gereksiz görüyoruz. Bunun mutlaka eleştirel olması gerekmiyor. Ancak bir aktör olarak ABD'nin rolünün de analizini yapmalıyız" dedi.

Dünyada son 7 yılda dünyada milliyetçiliğin, ulusal gururun uyandığını, Batı hegemonyasına, özellikle de Amerikan hegemonyasına karşı bir tutumun hakim olduğunu kaydeden Fuller, uygulanan şiddetin hiçbir şekilde haklı çıkarılamayacağını, ancak 11 Eylül olaylarının da bu hegemonyaya karşı çıkışın ürünü olduğunu söyledi. 11 Eylül olaylarının ABD tarafından, "stratejik bir avantaj yaratmak amacıyla" kullanıldığını da savunan Fuller, şimdi bu politikaların geri tepmesi sürecinin başladığını belirterek, Rusya, Çin, İran, Suriye, Irak, Afganistan, Pakistan, Venezüella ve Küba ile ilişkileri ve ayrıca "İslam dünyasının çoğunluğundaki kızgınlığı" örnek gösterdi.

"ÇOK KUTUPLU DÜNYA DÜZENİ"

Dünyada tek baskın kutup döneminin geçtiğini söyleyen Fuller, "çok kutuplu dünya düzeninin, bugün belki Batı Avrupa'da bile en baskın tek itici güç olduğunu" ifade etti ve çok kutuplu dünya düzeninin faydasının ise, "bir gücün diğerine karşı kullanılabilmesi" olduğunu belirtti.

Şanghay İşbirliği Teşkilatının, Rusya ve Çin'i, Orta Asya cumhuriyetlerini bir araya getirdiğini, şimdi Pakistan ve Afganistan'ın üye veya gözlemci olmak istediğini, Türkiye ve İran'ın bu teşkilatla ilgilendiğini belirten Fuller, Çin'in açık bir biçimde ABD'nin tek kutuplu gücünü Avrasya'da elde etme arayışında olduğunu savundu.

Fuller, Çin'in hiçbir zaman ABD'ye doğrudan meydan okumayacağını, ancak sesini daha duyulur hale getirmeye çalıştığını söyledi.

"TÜRKİYE, BUGÜN DAHA BAĞIMSIZ DÜŞÜNCEYE SAHİP"

Türkiye'nin bugün çok daha bağımsız düşünceye sahip olduğunu belirten Fuller, "yüzyıldır ilk defa Türkiye'nin büyük bölgesel güç haline geldiğini" belirtti.

Cumhuriyetin ilk elli yılında Türkiye'nin, doğusunda veya güneyinde kimse yokmuş gibi davrandığını söyleyen Fuller, "Samimiyetle Türkiye artık bir Amerikan müttefiki değil" dedi. Bunun, iki ülke arasında iyi bir işbirliği ilişkisinin olmadığı anlamına gelmediğini, ancak "müttefik" sözcüğünün ilgisiz olduğunu savundu.

Fuller, "Kimle müttefiklik, kime karşı müttefik ve ne için" sorularının sorulmasının önemli olduğuna işaret etti.

Türk-Amerikan dış politika çıkarlarının birbirine uymadığını belirten Fuller, "Türkiye; Suriye ile, İran ile radikal İslamcı gruplarla çalışmak istiyor. Açılım yaratmak, İran'ı dünyaya getirmek, dünyanın o bölümüyle müzakerede bulunmak istiyor" diye konuştu ve Washington'ın "izolasyon" politikasının farklı çıkarlara işaret ettiğini söyledi.

Türkiye'nin, bugün bütün komşularıyla işleyen ilişkileri bulunduğunu ifade eden Fuller, Türk yetkililerinin, Washington'a geldiklerinde söyledikleri "Kötü bir mahallede yaşıyoruz" ifadesini artık kullanmadıklarını kaydetti.

Türkiye'nin "iyi komşuluk politikasının" yararlı olduğunu belirten Fuller, "Umarım bizim hükümetimiz de bu yaklaşımı benimser" dedi.

"HERKES AB'YE ALINMALI"

Tarihte iki büyük düşmanken Türkiye ile Rusya'nın, "pürüzsüz, rahat bir çalışma ilişkisi" içinde bulunduğuna işaret eden Fuller, ABD'nin ise bölgede, "Rusya ve İran'dan Batı'ya petrol gelmemeli" yönünde kapıları kapatan bir politika izlediğini söyledi.

ABD'nin, soğuk savaştan sonra Rusya ile ilişkilerini yanlış yönettiğini ileri süren Fuller, bunun sonucu olarak Kafkasya'da donmuş çatışmaların ısınmaya başladığını savundu.

Çok geniş bir Avrupa Birliği öneren Fuller, "herkes AB'ye alınmalı. Hatta Rusya, Orta Asya Cumhuriyetleri bile" dedi. Ancak Fuller, NATO'nun genişlemesine karşı çıktı.

Türkiye'nin, birçok farklı kimliğinin yanı sıra "Orta Doğulu" kimliğini de artık kabul ettiğini söyleyen Fuller, bugün İslam dünyasındaki en büyük krizlerden birinin, terörizme karşı küresel savaşın algılanma şekliyle ortaya çıkarıldığını öne sürdü.

Fuller, bugün İslam dünyasında "Müslüman kimliğinin diğer bütün kimliklerden baskın" olduğunu, çoğunlukla birinci sırada yer aldığını ve bunun Batı'nın tutumuyla ve 11 Eylülden sonraki politikalarla alevlendiğini söyledi ve "Bundan kaçınmamız gerek" dedi.

Fuller, Suriye gibi ülkelerin ise Türkiye'den, Müslüman, NATO üyesi, AB üyesi olmak ve gerekirse Washington politikalarına karşı çıkmanın bir arada olabileceği mesajını aldığını ve "Belki Türkiye, dünyaya yaklaşmanın bir yolu olabilir" diye düşündüğünü kaydetti.

"Amerika, birçok uluslararası realiteyi umursamadı" diyen Fuller, "Çok kutuplu dünya düzeninde hepimiz kuvvetler ayrımına inanıyoruz. Microsoft harika bir şirket, ama onun bütün internet işlerini yürütmesini istemiyorsunuz" ifadesini kullandı.

Graham Fuller, "demokratikleşme ve insan haklarına halen inandığını, ancak bir noktada değişim geçirdiğini" belirterek şunları söyledi:

"Ben insan hakları ve demokrasinin ilerletilmesinde Washington'ın bir mekanizma olduğunu düşünmüyorum. Washington, düşmanlarımızı cezalandırmak için demokrasi dağıtır gibi algılanıyor. Demokrasiyi hiç dostlarımıza vermeyi düşünmüyoruz. Ama Rusya ve Çin'i suçlamak için kullanıyoruz. Bu da bizim güvenilirliğimizi kaybetmemize neden oluyor. Lübnan seçimini reddediyoruz, son Pakistan seçimi hoşumuza gitmiyor. Ama o zaman da güvenilirliğimiz kalmıyor. Kiraz toplar gibi seçiciyiz. Hoşlanmadığımız yerde reddediyoruz. Süper güçler, küçük ülkelere değer enjekte etmemeli."

Fuller, ABD'nin kendi eylemlerini incelemesi ve eylemlerinin sonuçlarını değerlendirmesi gerektiğini konuşmasında ısrarla vurguladı.

AA


30.Ekim.2008 yayımlandı......


belki konuyu biraz açabilir bu o günlerde ve hala çok tartışılıyor bu açıklama .......
__________________
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
çılgın_türk isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesaj?n?z? De?i?tirme Yetkiniz Yok

BB Code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
TÜRK DESTANLARI-1 (OĞUZ DESTANI) Abdurrahman 58 Diğer Konular 1 04.01.2009 20:00
Türk Olmak KAFKASKAR Serbest Kürsü 31 03.01.2009 19:35
Türk Ordusuna Övgüler selocan58 Serbest Kürsü 0 24.12.2008 05:40
TÜRK BOYLARI fertelliyim Arşiv 1 30.05.2008 16:05
VATANIN AMACI NE? bayatlı kenan58 Arşiv 19 14.03.2008 18:05


WEZ Format +2. ?uan Saat: 17:05.


Powered by: vBulletin. Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

Copyright © - Bütün Haklar Sivaslilar.net'e aittir.