|
SİTE ANA SAYFA | Galeri | Kayıt ol | Yardım | Ajanda | Oyunlar | Bugünki Mesajlar | Arama |
Serbest Dini Konular Güncel ve Özgün yazılar, Makaleler buraya |
|
Seçenekler | Arama | Stil |
16.05.2009, 18:49 | #1 |
Usta Yiğido
sevdagülü Şuan
Son Aktivite: 02.02.2010 09:47
Üyelik Tarihi: 10.05.2009
Mesajlar: 2.607
Tecrübe Puanı: 826
|
ÖYLE BİR TÖVBE YAPKİ
Öyle Bir Tevbe Yaptı ki...
Hz. Büreyde (r.a.) anlatıyor: Resûlullah (s.a.s.)'a, Mâiz İbnu Mâlik el-Eslemî (ra) gelerek: - Ey Allah'ın Resûlü, ben nefsime zulmettim, zinâ fazihasını işledim, beni temizlemeni istiyorum" dedi. Resûlullah (sav) onu reddetti , geri çevirip meselenin üzerine gitmedi.. Ancak Mâiz ertesi gün tekrar geldi. Yine: - Ey Allah'ın Resûlü, ben zinâ fazihasını irtikab ettim!" diye ikinci sefer itirafta bulundu. Adamı ikinci sefer geri çeviren Resûlullah (sav) adamın kavmine birisini yollayarak: -Onun aklında bir noksanlık biliyor musunuz, normal bulmadığınız bir davranışına rastladınız mı?, diye tahkik ettirdi. Ancak hep beraber: -Biz onu gördüğümüz kadarıyla, aramızdaki sâlih kişilere denk akıl sahibi biliyoruz" dediler. Mâiz üçüncü sefer müracaatta bulundu. Hz. Peygamber (sav) onlara yine birini göndererek adam hakkında sordurdu. Yine ne kendinde, ne aklında bir kusur olmadığını söylediler. Adam dördüncü sefer müracaat edince, ona bir çukur kazdırdı. Taşlanmasını emretti ve taşlandı. Gâmidiye adında bir kadın da gelerek: - Ey Allah'ın Resûlü, beni niye reddediyorsun. Görüyorum ki, beni de Mâiz gibi geri çevirmek istiyorsun. Allah'a kasem olsun ben hamileyim de!, dedi. Hz. Peygamber (sav) : -Öyle ise hayır. Sen git ve çocuğu doğurunca gel,dedi. Kadın gitti çocuğu doğurunca, bir beze sarılmış olarak çocukla geldi. -İşte çocuk, doğurdum!,dedi. Resûlullah (sav) : -Git, sütten kesinceye kadar emdir, sonra gel!" buyurdu. Kadın gitti, o çocuğu sütten kesince çocukla birlikte geldi. Çocuğun elinde bir ekmek parçası vardı. -Ey Allah'ın Resûlü, işte çocuk, sütten kestim, yemek de yedi" dedi. Resûlullah (sav) çocuğu alıp, Müslümanlardan birine teslim etti. Sonra bir çukur kazılmasını emir buyurdu. Göğsüne kadar derinlikte bir çukur kazıldı. Bundan sonra halka taşlamalarını emretti. Herkes taşladı. Hâlid İbnu Velid (ra) elinde bir taş ilerledi, başına attı. Kan yüzüne fışkırmıştı, kadına küfretti. Resûlullah (sav) Hâlid'in kadına küfrettiğini işitince: -Ey Hâlid ağır ol!, dedi ve ilâve etti: - Nefsimi kudret elinde tutan Zât-ı Zülcelâl'e kasem olsun, bu kadın öyle bir tevbe yaptı ki, şâyet alış-verişte sahtekârlık yapanlar aynı tevbe ile tevbe yapsalardı, onların bile mağfiretine yeterdi ! Sonra Resûlullah (tekfın) emretti. Kadının üzerine namaz kıldırdı ve defnedildi. Kaynak : Müslim, Hudud 22, (1695); Ebü Dâvud, Hudud 24, 25, (4434, 4441).
__________________
EN GÜZEL ASK EN FEDAKAR ASK MEVLAYA OLAN ASKTIR |
16.05.2009, 18:51 | #2 |
Usta Yiğido
sevdagülü Şuan
Son Aktivite: 02.02.2010 09:47
Üyelik Tarihi: 10.05.2009
Mesajlar: 2.607
Tecrübe Puanı: 826
|
ÖMER'E GELİN OLMAK
Ömer'e Gelin Olmak
Ömer (r.a) bir gece Medîne-i münevverede geziyordu. Bir kadın evi içinde kızına dedi ki, -Kızım bir mikdâr su getir, südün içine kat. Kızı dedi ki, -Emîr-ül mü'minîn nidâ etdirmedi mi bugünden sonra, süde su katmayınız. Kadın dedi ki, -O şimdi burada değildir. Kız dedi, -Ömer burada değil ise, Rabbi buradadır, O görüyor. Ömer (r.a) hazretleri onun sözünü işitdi. Evi nişân etdi. Geldi, oğluna dedi ki, -Senin için bir kız buldum. Onu sana alayım. Ertesi gün o kadının kapısına geldi. Dedi ki, -Kızını benim oğluma ver. Kadın dedi ki, -Bende o cür'et yokdur ki, bunu kalbimden geçireyim. Ömer (r.a) buyurdu: -Ben o kızdan işitdim söylediği o sözü ki, hoşuma gitdi. O kızı kendi oğlu Âsım hazretlerine aldı. Abdül'azîz o kızın evlâdından oldu. Abdül'azîzden emîr-ül mü'minîn Ömer bin Abdül'azîz hazretleri vücûda geldi. Onun hilâfeti zemânında kurt koyun ile gezerdi. Kaynak: Menakıb-ı Çihar Yar-ı Güzin[/color]
__________________
EN GÜZEL ASK EN FEDAKAR ASK MEVLAYA OLAN ASKTIR |
16.05.2009, 18:56 | #3 |
Usta Yiğido
seva Şuan
Son Aktivite: 31.08.2010 21:51
Üyelik Tarihi: 04.02.2008
Yaş: 39
Mesajlar: 15.375
Tecrübe Puanı: 2172
|
Cevap: ÖYLE BİR TÖVBE YAPKİ
Günahından (samimi olarak) tövbe eden, hiç günah işlememiş kimse gibi olur. Günaha ısrar (ve devam) ettiği halde istiğfar eden kimse, Allahu Teala’nın ayetleriyle alay eden gibidir.”[9]
__________________
Allahım gönlümde olanı hakkımda hayırlı eyle, Hakkımda hayırlı olana gönlümü razı eyle. [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] CANDA ÖZÜR OLMAZ... |
16.05.2009, 18:56 | #4 |
Usta Yiğido
sevdagülü Şuan
Son Aktivite: 02.02.2010 09:47
Üyelik Tarihi: 10.05.2009
Mesajlar: 2.607
Tecrübe Puanı: 826
|
GüNAHIN İLACI
GÜNAHIN İLACI
Büyük mutasavvıf Beyazıd-ı bestami Hazretleri birgün tımarhanenin önünden geçiyordu. Tımarhane hizmetçisinin tokmakla bir seylerler dövdüğünü ğörüp "ne yapıyorsun diye sordu" hizmetçi : "burası tımarhanedir.Delilere ilaç yapıyorum,dediBeyazıd-ı bestami hz"Benim hastalığımada bir ilaç tavsiye edermisin ? "dedi hizmetçi hastalıgının ne oldugunu sordu beyazıdı hazretleri "benim hastalıgım günah hastalıgı... çok günah işliyorum"dedi. hizmetçi:"Ben günah hastalıgından anlamam ben delilere ilaç hazırlıyorum."der. tam bu sırada tımarhane parmaklığının arasından konuşulanları duyan deli Beyazıdı Bestami hz "Gel dedi gel!senin hastalıgının çaresini ben söyleyeyim"diye seslendi.Beyazıdı Bestami hz delinin yanına sokularak "söle bakalım benim derdime çare nedir?" dedi .Deli (!) şu ilacı tavsiye etti"tövbe kökü ile istiğfar yapragını karıştır...Kalp havanında tevhid tokmagı ile döv,insaf eleginden geçir,göz yasıyla yogur,aşk fırınında pişir.Akşam sabah bol miktarda ye... O zaman göreceksin senin hastalıgından eser kalmaz." dedi Bu güzel ilacı ögrenen Beyazıd-ı Bestami hazretleri "hey gidi dünya hey!demek seni de deli diye buraya getirmişler" diyip oradan ayrılır. Bu ilaç hala günah hastası olanlara tavsiye olunmaya deger bir ilaç. bu formülün hükmü hala devam etmaktedir. şimdi durup düşünmeli bi deli kadar akıllımıyız?
__________________
EN GÜZEL ASK EN FEDAKAR ASK MEVLAYA OLAN ASKTIR |
16.05.2009, 18:58 | #5 |
Tecrübeli Yiğido
Kara Ahmet Şuan
Son Aktivite: 11.06.2013 21:54
Üyelik Tarihi: 16.05.2009
Mesajlar: 205
Tecrübe Puanı: 585
|
Cevap: ÖMER'E GELİN OLMAK
Cok güzeldi, yüreginize, emeginize sonsuz tesekkürler, böyle olan bir topluma elbette zeval gelmez, duam bizimde böyle bir toplum olmamizi sagla Allah`im. Amin.
|
16.05.2009, 19:01 | #6 |
Usta Yiğido
seva Şuan
Son Aktivite: 31.08.2010 21:51
Üyelik Tarihi: 04.02.2008
Yaş: 39
Mesajlar: 15.375
Tecrübe Puanı: 2172
|
Cevap: ÖMER'E GELİN OLMAK
böyle MÜbareklerin yolunda olmayı RABBİMİz nasip eylesin
__________________
Allahım gönlümde olanı hakkımda hayırlı eyle, Hakkımda hayırlı olana gönlümü razı eyle. [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] CANDA ÖZÜR OLMAZ... |
16.05.2009, 19:07 | #7 |
Usta Yiğido
sevdagülü Şuan
Son Aktivite: 02.02.2010 09:47
Üyelik Tarihi: 10.05.2009
Mesajlar: 2.607
Tecrübe Puanı: 826
|
SULTANIN MERAKI
Yıldızlar uykudaydı. Ağaçlar, kuşlar, ırmaklar ve insanlar uykuda…
Bir tek, uzaktan bakıldığında eski bir yapıyı andıran, saray olduğunu anlayabilmeniz için bahçesine kadar gitmeniz gereken o yerde gözleri uyku tutmayan bir adam vardı. Başı ellerinin arasında, gözleri yaşlı bir adam. Beynini kemiren sorulara cevap bulmaya çalışıyordu. Dualar ediyor, yalvarıyordu. Nasıl olduysa birer kanca gibi aklına takılan şu üç soruydu adamı bu hallere düşüren: Ben gerçekten babam bildiğim adamın oğlu muyum? Cennete gidecek olanları cennetlik kılan sebep nedir? Ben de cennete gidenlerden olabilecek miyim? Şimdi merakının kölesi olan bu adam, ülkenin sultanıydı. Vakit gece yarısı olmuştu. Sultan’ın bir geceyi daha soruların pençesinde kıvranarak geçirecek takati yoktu. Ani bir kararla doğruldu. Abdest aldı, iki rekât namaz kıldı, sonra vezirini çağırttı. Sadece veziri değildi o, dert ortağı, can yoldaşıydı. Bütün sıkıntılarını paylaşabilirdi. Durumdan onunda haberi olursa belki biraz rahat ederim, diye düşünüyordu… Gecenin bu vakti çağrılan vezir, endişe ve korku içinde üstünü giyinip huzura çıktı. Sultan geldiğini fark etmemiş gibiydi. Neden sonra vezirini görünce tebessüm ederek: —Hazırlan, çıkıp biraz dolaşalım, dedi. Vezir söyleneni çok iyi anlamıştı. Sultan onunla özel bir şeyler konuşmak istediğinde hep böyle yapardı çünkü. Bazen bir molla, bazen bir tüccar kılığında şehri dolaşırlar, halkın arasına karışırlar, bir yandan da dertleşirlerdi. Ama vezir bu kez yanılıyordu. Sultan onu beklerken derdini açmaktan vazgeçmişti. Hiç kimseye anlatmayacaktı bu üç soruyu, vezirine bile. Sırrını kalbinde taşırsa muradının erken hâsıl olacağına dair bir his vardı içinde. Gecenin karanlığında şehrin ara sokaklarına dalarak yürümeye başladılar. Tek-tük karşılaştıkları insanların hallerini hatırlarını sorarak ilerliyorlardı meydandaki büyük caminin önünde kıvrılıp, tepedeki mezarlığa doğru uzanan yokuşa geldiklerinde, önce bir ses dikkatlerini çekti. Biraz daha yaklaşıp dikkatle baktıklarında, mezarlığın tam ortasında, tepenin üzerinde birilerinin oturduğunu fark ettiler. Mezarlığın kapısından içeri girince, gördükleri manzara her ikisini de şaşırtmıştı. Birkaç genç oturmuş, ay ışığının altında ellerindeki kitapları okumaya çalışıyorlardı. Yaklaştılar, usulca yanlarına oturup gençlerin okumayı bitirmesini beklediler. Oradakiler yeni gelenlere bakıp bir şeyler söyleyeceklerdi ki. Sultan söze girişti: —Hayırdır, bu saatte burada ne yapıyorsunuz? İçlerinden bıyıkları yeni terlemeye başlayanı cevap verdi: —Biz talebeyiz. Derslerimizi ezberliyoruz. —Neden evinizde, medresede değil de buradasınız peki? —Lambamızın yağı bitti, karanlıkta kaldık. Burada ay ışığında okuyabiliriz diye düşündük. Bu cevap üzerine Sultan bakışlarını gençlerden kaçırmaya çalışarak vezirine işaret verdi. Müsaade isteyip kalktılar. İkisinin de içi burkulmuşu. Saraya doğru hızlı adımlarla yürürken susuyorlar, bu gecenin hikmeti olsa gerek, diye düşünüyorlardı. Saraya vardıklarında Sultan’ın ilk işi gençlerin lambalarına yıllarca yetecek kadar yağ hazırlatmak oldu. Vezir birkaç görevliyle birlikte hazırlanan yağı ve bir miktar erzakı alarak mezarlığa doğru yola koyulduğunda, gözden kaybolana kadar Sultan pencereden onları seyretti. Gençlerin hali göz önüne gelince içi ürperdi birden, bir gariplik, bir mahzunluk çöktü üstüne, ağlamaya başladı. Gözlerinden boşanan yaşlar yanaklarını ıslatırken, koca sultan çocuk gibi hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Günlerdir uyku görmeyen gözleri süzülen her damlayla biraz daha kızarıyor, yaraya tuz dökmüşçesine canını yakıyordu. Bu hal ne kadar devam etti bilinmez. Sultan’ın gönlünü bir muhabbet sarıverdi birden. Bir ılıklık çöktü yüreğine, içi tatlı bir huzurla doluverdi. Yavaşça doğruldu oturduğu yerden. Gecesini gündüzünü zindan eden o üç soru aklına bile gelmiyordu artık. Gidip yatağına uzandı. Gözleri hafifçe kapanırken, yüzüne belli belirsiz bir tebessüm yayıldı. Uykuya daldı. O tatlı uykuda bir rüya gördü Sultan. Peygamber Efendimiz tebessüm ederek kendisine sesleniyordu: “Ey filan oğlu falan, işte o öğrenilen ilim insanların cennete girmelerine vesiledir. İnsanlar da ilim ehline yaptıkları yardım sebebiyle cennete gideceklerdir. O gençlere yapılan yardım sayesinde sen de cennetliklerdensin.” Uyandı, dizlerinin üstüne çöküp ağlamaya başladı. Odayı canları mest eden bir koku sarmıştı. Rüyayı hatırlamaya çalıştı. Kâinatın Efendisi gecesini şereflendirmiş, mübarek dudaklarından süzülen sözlerle sorularına cevap vermişti. “Ey filan oğlu falan” derken Sultan’ın babasının ismini söylemiş, böylece Sultan gerçekten babasının oğlu olduğunu anlamıştı. Bu birinci sorunun cevabıydı. Sonra kimlerin cennetlik olduğunu en son da kendi durumunun ne olacağını öğrenmişti. Sultanı gecenin karanlığına atan üç soru, bir kandilin ışığında aydınlanıvermişti işte. Yıldızlar uykudaydı. Ağaçlar, kuşlar, ırmaklar ve insanlar uykuda… Bir tek, mezarlıktan caminin önüne inen yolda, sırtlarında kandil yağı ve erzakla gülümseyerek yürüyen birkaç genç uyanıktı.
__________________
EN GÜZEL ASK EN FEDAKAR ASK MEVLAYA OLAN ASKTIR |
16.05.2009, 19:09 | #8 |
Usta Yiğido
seva Şuan
Son Aktivite: 31.08.2010 21:51
Üyelik Tarihi: 04.02.2008
Yaş: 39
Mesajlar: 15.375
Tecrübe Puanı: 2172
|
Cevap: GüNAHIN İLACI
İnsan, hayatı Allah' ı unuttuğu anda işler. Bu felaketlerin en büyüğüdür. Allah Celle Celaluhu kimsenin bu duruma düşmesine fırsat vermesin
__________________
Allahım gönlümde olanı hakkımda hayırlı eyle, Hakkımda hayırlı olana gönlümü razı eyle. [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] CANDA ÖZÜR OLMAZ... |
16.05.2009, 19:12 | #9 |
Usta Yiğido
seva Şuan
Son Aktivite: 31.08.2010 21:51
Üyelik Tarihi: 04.02.2008
Yaş: 39
Mesajlar: 15.375
Tecrübe Puanı: 2172
|
Cevap: SULTANIN MERAKI
Tarihe merakınız olunca,tarihimizdeki önemli şahsiyetlere de özel ilgiliniz oluyor hali ile...
__________________
Allahım gönlümde olanı hakkımda hayırlı eyle, Hakkımda hayırlı olana gönlümü razı eyle. [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] CANDA ÖZÜR OLMAZ... |
16.05.2009, 20:04 | #10 |
Navigator
Kardelencicegi Şuan
Üyelik Tarihi: 27.10.2008
Yaş: 57
Mesajlar: 48.623
Tecrübe Puanı: 5460
|
Cevap: GüNAHIN İLACI
Tövbe kökünü,
İstiğfar yaprağı ile karıştırıp, Gönül havanına koyduktan sonra Tevhid tokmağı ile döveceksin İnsaf eleğinde eledikten sonra, Göz yaşı ile hamur edip, AŞK ateşinde pişireceksin, Muhabbet balından da biraz karıştırıp, Sabah akşam, Kanaat kaşığı ile, Azar azar yiyeceksin. Allah cc razı olsun
__________________
|
Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir) | |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
KANGAL-Şekerpınar | Serd@r | Kangal | 38 | 14.01.2010 00:53 |
sivas'la ilgili bilgiler | Serd@r | Sivas'ımız Hakkında Bilinmeyenler, Sivas'ımızı Tanıtalım | 6 | 04.07.2009 00:50 |
Renk Testi ile karakterinizi bulun! | seva | Serbest Kürsü | 4 | 07.06.2009 11:03 |
Kur’an nelerden bahsediyor? [Kur'anın içeriği] | seva | Kuran-ı Kerim | 4 | 01.04.2009 15:17 |
İRAN : İSRAİL GAZZE'YE TEKRAR SALDIRACAK | yiğidoturan | Serbest Kürsü | 6 | 24.01.2009 12:54 |