|
SİTE ANA SAYFA | Galeri | Kayıt ol | Yardım | Ajanda | Oyunlar | Bugünki Mesajlar | Arama |
Şarkışla Şarkışla İlçesi ve Köyleri |
|
Seçenekler | Arama | Stil |
10.05.2007, 22:15 | #1 |
Editör
SivasLady Şuan
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Yaş: 44
Mesajlar: 2.501
Tecrübe Puanı: 10
|
SARKISLA-Mengensofular
Sivas iline 104 km, Şarkışla ilçesine 15 km uzaklıktadır.
Köyde, ilköğretim okulu vardır ancak kullanılamamaktadır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. Ptt şubesi yoktur ancak ptt acentesi vardır. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.
__________________
Sadece Susmak İstiyorum... Yalan İnsanları Kaale Almadan... Haklıyken Haksız Gözüksem Bile Kendimi Savunmadan... HUZUR Bulmak İstiyorum Gözlerimi Kapayıp Kimseyi Anmadan... Sessizliği Dinlemek İstiyorum,Yüzüme Gülüp Arkamdan Konuşulanları Duymadan... |
19.09.2008, 14:21 | #2 |
Usta Yiğido
seva Şuan
Son Aktivite: 31.08.2010 21:51
Üyelik Tarihi: 04.02.2008
Yaş: 39
Mesajlar: 15.375
Tecrübe Puanı: 2172
|
--->: SARKISLA-Mengensofular
Köyümüz 1777-1778 Osmanlı- Rus Savaşı .(93 Harbi) dan sonra Çıkarılan kanunla yerleşik hayata mecbur edilen Türkmen Boylarından olan köy halkı Malatya'nın Darende ilçesi yakınlarında bir yere yerleştirilmişlerdir. Burada SOFU KÖYÜ'nü kurmuşlardır. Daha sonra buradan BEYAZIT ve ÖMERLER Aileleri göç etmişler; bu ailelerin bir kısmı şimdiki Mengensofular Köyü'nün bulunduğu yere gelmişler. Bir kısmı da Kangal'ın KIZILELİŞ KÖYÜ'ne yerleşmişler. Kangal'ın KIZILELİŞ KÖYÜ'ne yerleşenlerden bir kısmı tekrar göç ederek Antep'ten gelen ÇÖLLÜKLER AİLESİ ile buraya yerleşmişler ve şimdiki köyü kurmuşlar. Köy halkından bazıları hala Kangal'ın KIZILELİŞ KÖYÜ'nde ve Malatyanın Darende ilçesi SOFU KÖYÜ'ndeki akrabaları ile görüşmektedir. Çocukluk yıllarımda Rahmetli Karabekir Amca'dan dinlemiştim. O bana camiinin duvarının dibinde öğle namazını beklerken şöyle anlatmıştı: 'Yıllar önce buradan kervan yolu geçer ve tüccarlar da Batı'dan Doğu'ya gitmek için şu andaki köyümüzün üzerinde bulunduğu ticaret yolunu kullanırlardı. Yine bir gün köyden geçerlerken altın dolu bir kese düşürürler ve giderler. Daha sonra bu altın dolu kese köy sakinleri tarafından bulunur ama hiç kimse bu keseye el sürmez. Çünkü kendilerinin değildir, emanettir, haraöa el sürülmez ve emanete asla ihanet edilmez. Bu düşünce ile altın dolu keseyi, bir gün bu altınların sahibinin veya sahiplerinin tekrar köyden geçebileceği ihtimaliyle saklarlar. Zaman geçer ve bu kervan aynen köy güzergahından dönerken köylüler onlara bir şeyleri kayıp edip-etmediklerini sorarlar ve onlar da altın dolu bir keseyi yaklaşık olarak altı ay önce (çünkü gidiş-dönüş o zamanlar altı ay sürüyordu) düşürdüklerini fakat bulamadıkların, içinde de şu kadar altın olduğunu söylerler. Köylüler altın dolu keseyi getirir ve içerisindeki altınları da kervandakilerle beraber sayarlar ve altınların onların olduğunu öğrenince sahiplerine verirler. Bunun üzerine kervanbaşı: --Fakir olmanıza ve de hiç kimsenin bundan haberi olmamasına rağmen neden bu altınları kullanmadınız? Köyün ileri gelenleri: --Ama bu altınlar bizim değildi, mutlaka bunun sahibi vardır. Bizi onlar görmese bile ALLAH görmüyor mu? Biz bu altınları kullanır isek kıyamet gününde nasıl hesap veririz? En iyisi beklemek ve emaneti sahiplerine vermek lazım. Kervanbaşı: --Gerçekten de sizler SOFU adamlarsınız, sizlerin her biri SOFULAR gibisiniz. Üç tarafınız da sanki MENGENE ile kıstırlmış gibi bir yerde oturuyorsunuz, o zaman burasının adı MENGENSOFULAR olsun, demiş. Yani, üç dağ arasında sıkışıp da kalan SOFU (dindar, haramı-helali bilen, islamı yaşayan, Kur'an'ı anlayan, Peygamberi tanıyan...) insanların yaşadığı köy: MENGENSOFULAR.
Ahmet Turan Özer Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni) azzıh: Tarlada çalışanlara ve çobanlara götürülen yemek asbap: elbiseler acer: yeni bibi: hala bohcah: düven sürerken öküzlerin gübrelerini sürülen şeye düşmemesi için tutulan eski tas buvarsıh: bağırsak bağcah: çobanı uyandırması için koyunlara bağlanan örülmüş ip bürük: kadınların başlarına bağladıkları kenarı oyalı örtü beceviş: süt verişen grupların yer değiştirmesi basmalıh: hayvan gübrelerinin döküldüğü yer cibelmek: şımarmak çömçe: kepçe çilgi: kadınların bürüklerin üzerine alın üstünden bağladıkları ince renkli bez çimmek: banyo yapmak çalacah: süt mayalamak için kullanılan az miktardaki yoğurt çıtgana: ekşi ve sulu bir bitki çalhama: ayran çamdı:tavan, yukarı, yüksek yer (sepeti çamdıya as.) çik: aşık oyununda aşığın aldığı durumlardan biri çörten: damların üzerinden yağmur sularının akması için yapılan genellikle ağaç oluk dangırdah: koyunların boynuna ses çıkarması için asılan bir nevi zil davulbaz; balon düven: eskiden buğday gibi ürünleri sürerek tanelerinden ayıran alet dıdıhlanmak: darılmak dikeç: kağnı arabalarıda sapın dökülmemesi için yanlara konan ağaç dayah: kağnı okunun yere düşmemesi için veya arabayı durdurmak için kullanılan ağaç dutah: ocaktan sıcak yemek tencerelerini indirmek için kullanılan bez parçası emmi: amca efendi ağa : genellikle gelinlerin evdeki kayınlar için kullandıkları saygı ifadesi evlik: mutfak evraaç: yufka ekmeği çevirmek için kullanılan ucu inceltilmiş ağaç ellamki herhalde emaçer: işe yarar egiş: tandırdan ekmek almak için kullanılan ucu çengelli demir emiyarar: işe yarar fişek: yoğurt yaymak için yayık içerisindeki ucu geniş ağaç guvaa: güveği guzulah: kuzukulağı adlı ekşi bir bitki göbelek: mantar galah: hayvan atıklarının şekil verilerek kuruması için 1-2 metre üstüste yığılması gıcır: yeni göndük: bilyenin havadan atılması işi garnapa: göbekli şişman güççükağa: genellikle gelinlerin evdeki kayınlar için kullandıkları saygı ifadesi gelinbacı: gelin için çevredeki insanların kullandıkları söz gada: gardaş geçgere: tezek taşımak için yapılmış dört kollu araç gozer: geniş gözlü kalbur guyrukçu: çoban yardımcısı gübür: çör, çöp gubaşmak: işleri imece olarak yapmak germişek bulgur taşının belli mesafede dönmesi için iki taşın arasına konan ince ağaç parçası gayıh: soba altlığı gundah: bebeklerin hareket etmeden uyumaları için sarıldıkları bez höllük: bebeklerin altlarına serilen toprak haral: büyük çuval haz: süt verişen kadınların süt ödünçlerini işaretledikleri ağaç hedirgeç: saç altına konan geniş demir helke: bakraç haabe: heybe hızmıh: yıkanan buğdaydan çıkan iri saman parçaları ılıngaç: salıncak ışgın: soyularak yenen dikenli bir bitki isgembe: sandalye ilikmen: aydınlatma için kullanılan bir çeşit lamba türü idare: aydınlatma için kullanılan bir çeşit lamba türü ipaacı: kilim dokumak için kurulan düzenek incebağ: genellikle gelinlerin evdeki kayınlar için kullandıkları saygı ifadesi imeci: karşlıklı sırasıyla birinin işini yapmak iğ: yünü iplik yapmak için kullanılan ağaç kekiç: çekiç komeç: sökülerek yenen bir bitki tok: aşık kemiğinin aldığı bir konum kirkit: kilim dokurken iplikleri sıklaştırmak için kullanılan demir küzlük: güz ayında doğmuş yetişkin kuzu kuçağacı: kelemağacı: kilim iplerini bir düzene göre sıralandığı ağaç keşik: bir işi sırasıyla yapmak kohmuş: kokmuş kuule: ocağın hava alması için yapılan delik kolcah: koyun sağarken kadınların kollarına taktıkları lastikli bez kendir: kalın ip kulipi: karacağ: lavaş: ocakta yapılan ince ekmek meşref: maşraba mucur tas: derin kap malaama: buğday tanelerinin samandan ayrılmadan önce bir araya yığılmış hali meses: öküzleri sürmek için yapılmış ucu çivili ağaç mil: bilya mire: aşık kemiğinin aldığı durumlardan biri morluk: bilye oyununda yere çizilen üçgen şekil melik: kilim dokumak için yapılan ip mazı: kilim dokumak için kullanılan kalın ağaçlar mengildek: hayvanların boğazına takılıp bağlanan ağaç nazlıbağ: genellikle gelinlerin evdeki kayınlar için kullandıkları saygı ifadesi nodul: ucu çivili sopa ohlaa: oklava örme: buzağı bağlamak için çabutlardan yapılmış ip pobuç: bir çeşit ekmek peşge: gözünde ekmek yapılabilen soba peşgır: el ve yüz havlusu pace: baca pantul: pantolon pinnik: kümes patlah: plastik küçük bidon palan: semer patavara: ışgın toplarken ele diken bamaması için kullanılan bez pambıh: pamuk rapata: ocağa ekmek vurmak için kullanılan bez dolu çabut suluh: banyo sındı: makas sallanguç: salıncak soğukkuyu: kara lastik ayakkabı serpenek: duvara yağmur sularının değmemesi için yapılan ağaç ve çamur yapı sohu: yarma dövmek için yapılmış taş sağıcı: dağda sürüdeki koyunları sağmak için giden kadınlara verilen ad salgan: bulgur yıkamak için kilim serilerek dereye hazırlanan yer seten: yarma ve bulgur yapmak için yapılmış taş sürgüç: el bezi şergada: yaramaz toyhaltma: yoğurdun koyu şekilde suyla karıştırılması tosba: kaplumbağa tohmah: yarma dövmek için yapılmış ağaç tar: kümes hayvanlarının ve güvercinlerin durması için yapılmış ağaç tohaç: elbiselerin kirini çıkarmak için yapılmış saplı ağaç uçgur: lastik urupla: yaklaşık 15-16 kg alan buğday ölçeği uflah: büyük bıçak verişik: karşılıklı süt alıp verme işi vizzik: kilim iplerini sıraya gelmesi için kullanılan ucu sivri ağaç yaalıh: bir tür baş örtüsü yapcı: düğme yumuş: iş yüzüara: yüzü kara (kötü kalpli anlamında) yunnah: koyunları yıkamak için yapılan küçük su birikintileri yal: köpek yiyeceği yapma: hayvan gübrelerinden daire şeklinde elle yapılan tezek yarımlaa: bir tenekenin yarısı olan buğday ölçeği zimel: ince urgan Düğür aşı, maharlama(bir nevi hamurdan yapılan makarna), ufah mantı(küçük mantı), erişte, bulamaç(bir nevi tarhana), hambal,tarhana, gaymahguymağı(yufka ekmeğin kaymak içerisinde pişirilmesi), ayranlı aş(nohut, fasülye, mercimekten yapılan ayran çorbası),arabaşı bulgur aşı(bulgur çorbası), şaşdımaşı(yufka ekmek ve soğanın su ile kaynatılarak daha sonra da üzerine tereyağı dökülerek yapılan bir yemek çeşidi),bulgur pilavı, makarna,madımak aşı(genellikle ypğurt ile yapılır) sütlü aş,üzümlü aş,cücük, koltuk(ince bulgur, biraz un köfte haline getirilerek misket şeklinde yuvarlanır ve yoğurt ile karıştırılır) , eli cebinde (bir nevi mantı türü), içli köfte mantı, ekmekkızartması, gaygana , omaç, gavut,aşır aşı(aşure), bişi suvanlama,guymah, meyvalı aş, dutmaç, borani, uğut, kendime, evelik sarması, gül sarması, kömbe, su böreği yağlama, kuyruk böreği, ayranlı aş, şekerböreği, mumbar, haside sarığıburma, hurma, baklava, sıyırmaç, çirli(meyveli yemek), gavurga, hedik(buğdayın kaynatılmış şekli)
__________________
Allahım gönlümde olanı hakkımda hayırlı eyle, Hakkımda hayırlı olana gönlümü razı eyle. [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] CANDA ÖZÜR OLMAZ... |
Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir) | |
|
|