|
SİTE ANA SAYFA | Galeri | Kayıt ol | Yardım | Ajanda | Oyunlar | Bugünki Mesajlar | Arama |
Dini Bilgiler (Ayetler, Hadisler, Dualar ve Muhtelif konular) |
|
Seçenekler | Arama | Stil |
27.04.2009, 15:20 | #1 |
Usta Yiğido
seva Şuan
Son Aktivite: 31.08.2010 20:51
Üyelik Tarihi: 04.02.2008
Yaş: 39
Mesajlar: 15.375
Tecrübe Puanı: 2153
|
islam Dininin Özelikleri Nelerdir
islam Dininin Özelikleri Nelerdir
İslâm dinini, sâir dinlerden ayıran belli başlı özellikleri şunlardır 1-İslâmiyet, her asra ve her insana hitab eder, getirdiği esaslar insanlığın bütün ihtiyaçlarına cevab verir. İslâm'ın bu cihanşümûl özelliğine Kur'an'da şu şekilde işaret olunur: Ey Muhammed! Biz seni BÜTÜN İNSANLARA yalnızca müjdeci ve korkutucu olarak gönderdik (Sebe', 28).Ey Muhammed! De ki: Ey insanlar, ben Allah'ın HEPİNİZ İÇİN GÖNDERDİĞİ Peygamberiyim (el-A'raf, 158). 2-İslâmiyet kolaylıklar dînidir. İslâm'da insanlara yapamayacakları veya yaparken zorluk çekecekleri işler yüklenmemiştir. Kur'ân-ı Kerîm'de İslâm'ın kolaylık prensipleri şu şekilde ifade edilir: Allah, insanı ancak gücünün yeteceği işle mükellef tutar..." (el-Bakare, 285)Rabbimiz, bize gücümüzün yetmiyeceği şeyi taşıtma..." (el-Bakare, 285)Allah, sizin için kolaylık göstermek diler, zorluk çıkarmak istemez (el-Bakare, 185)Kur'an'da İslâm'ın kolaylıklar dîni olduğu bu şekilde açıklanırken Peygamberimiz de, bu hususta hadîs-i şeriflerinde şu prensipleri vaz'etmişlerdir: Ben ancak âlemlere rahmet olarak gönderildim. Azâb için, zorluk vermek için gönderilmedim..." "Allah Teâlâ, beni sıkıntı ve zahmet verici ve bunu arzu edici olarak göndermedi. Fakat Allah beni, muallim (öğretici, bildirici) ve kolaylaştırıcı olarak gönderdi..." "Dininizin en hayırlısı, en kolay olanıdır. Muhakkak ki din bir kolaylıktır..." Ben size neyi yasak ettiysem, ondan çekinin; size neyi emretti isem, ondan gücünüzün yettiği kadarını yapın. Sizden evvelki ümmetleri ancak mes'elelerinin ve Peygamberlerine karşı ihtilâflarının çokluğu helâk etmiştir." Amelden gücünüzün yettiği kadarını yapın. Siz ibâdetten bezmedikçe, Allah da sevab vermekten bıkmaz." "Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız, müjdeleyiniz, ürkütmeyiniz." Hz. Âişe Validemiz, Resûlüllah Efendimizin bu hususla ilgili tatibkatını şu şekilde beyan etmişlerdir: "Resûlüllah (asm) iki şey arasında dilediğini tercihte serbest bırakıldı mı, günah olmadığı müddetçe muhakkak onlardan en kolayını alırdı. Eğer iş günahsa ondan halkın en uzak bulunanı Resûlüllah olurdu." Bütün bu hadîs-i şerifler, İslâm dîninin ne derece uygulanması kolay hükümler ihtiva ettiğini göstermektedir. Cihanşümûl ve kıyâmete kadar pâyidar oluşunda, bu kolaylık anlayışının büyük yeri vardır.
__________________
Allahım gönlümde olanı hakkımda hayırlı eyle, Hakkımda hayırlı olana gönlümü razı eyle. [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] CANDA ÖZÜR OLMAZ... |
27.04.2009, 15:23 | #2 |
Usta Yiğido
MeLody58 Şuan
Son Aktivite: 02.06.2015 17:15
Üyelik Tarihi: 02.08.2008
Mesajlar: 2.608
Tecrübe Puanı: 841
|
Cevap: islam Dininin Özelikleri Nelerdir
İslâm Dini, çok ince ve dosdoğru bir yoldur. Bu yolun üzerinden sapmamamız,
kendimize çok dikkat etmemiz lazımdır. Allah-u Zülcelal'in merhameti, şefkati bütün kulları içindir. Bundan dolayı, insanlar hakkında peşin hüküm vermememiz gerekir. Bir kimse namaz kılmadığı zaman, hemen onu tahkir edip, bu kimseye karşı kibir ve ucup göstermek, yanlış bir davranış biçimidir. Olabilir ki, bu namaz kılmayan kimse, daha sonra Allah-u Zülcelal'e tevbe istiğfarda bulunabilir ve bizden daha üstün ameller işleyip Allah-u Zülcelal'in yanında daha sevgili olabilir. Böyle kimselere, Allah-u Zülcelal'in şefkatini, merhametini anlatmak ve nasihat etmek suretiyle, hayırlı amellere yönelmeleri için teşvik etmek, yapılacak en doğru iştir. Yoksa, bu halinden dolayı onu kınamak, cehennemlik olduğunu söylemek ve onun eksikliğine karşı kibirlenmek çok yanlıştır. Ebu Hureyre (R.A) den rivayet olunan bir hadis-i şerifte, Peygamber Efendimiz (S.A.V) şöyle buyurmuşlardır: “Benî İsrail zamanında, biri abid, diğeri günahkar, birbirini çok seven iki arkadaş vardı. Günahkar olanın, nefsine daima yenik düşmesi, çok ağrına gidiyordu. Kendi kendine: ‘Ne zaman Allah-u Zülcelal'e yöneleceğim. Günahlarımdan kurtulup tevbe edeceğim' diyerek için için pişmanlık içerisinde yanıyordu. Abid olan ise her gün günahkar arkadaşına : ‘Günahları terk et' diye nasihatte bulunduğu halde, ona şöyle cevap veriyordu: "Beni Rabb'imle baş başa bırak. Günahlarımın dağ gibi olduğunu ve beni mahvedeceğini biliyorum. Fakat, nefsime mağlup oluyorum. Yine de Rabb'imin rahmetinden ve şefkatinden, beni affetmesinden, hiçbir zaman umudumu kesmedim." Ve bir gün, abid olan kimse arkadaşına: "Allah-u Zülcelal artık seni affetmez. Sen bu günahlarınla cehennemdesin" diye kızdı. Sanki, Allah-u Zülcelal'in vekili imiş gibi onu azarladı. Bu halde iken, ikisi de öldü. Allah-u Zülcelal onları huzuruna çağırıp, abid olana şöyle hitab etti: "Sen, benim rahmetimi kulumdan men edebilir misin? Abid olan kul: "Hayır, ya Rabbi!" dedi. O zaman: "Peki bunu yapamadığın halde, benim vekilim misin ki, ‘Allah sana merhamet etmez, seni affetmez, sen cehennemliksin' diyorsun. Sana vahiy mi gönderdim?" Yine: "Hayır, ya Rabbi!" Dediği zaman, Allah-u Zülcelal şöyle buyurdu: "Sen cehenneme gideceksin, o kulum cennete gidecek. " İşte, insan yaptığı amellere bakarak, Allah-u Zülcelal'in rahmetinden emin olmamalı, günahlarından ötürü de umutsuzluğa kapılmayıp, pişmanlık duyarak tevbe etmeli ve Allah-u Zülcelal'in merhametine ve şefkatine sığınmalıdır. Çünkü, ayet-i kerimede şöyle buyurulmaktadır: “ Muhakkak Allah, kullarının bütün yaptıklarını görendir.” (Mü'min; 44) Onun için halimiz ne olursa olsun, daima Allah-u Zülcelal'in merhametine sığınıp yalvarmalıyız. Peygamber Efendimiz (S.A.V) şöyle buyurmuştur: “ Mü'min günahından, 'Benim günahım dağ gibidir. Üzerime düşerse, benim halim ne olur?' diye korkar.” Şunu çok iyi bilmemiz lazımdır ki, Allah-u Zülcelal'in yanında, günahkâr mü'minin tevbe sesinden daha sevimli bir ses yoktur. Bunun için Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede: “Ey mü'minler! Bütün günahlarınızdan Allah'a tevbe ediniz! Umulur ki Allah'ın felahına (kurtuluşuna) ve rahmetine nail olursunuz.” (Nur; 91) Hadis-i Şerif'te devamla şöyle buyurulmuştur: “Fasıkın günahı da, (onun gözünde) burnunun üzerine bir sineğin konması gibidir.” Fasık olan kimse, yapmış olduğu günahlarından hiçbir rahatsızlık duymadığı gibi, kendini düzeltme yoluna gitmez ve tevbe edemeyerek, af olunma nimetinden mahrum kalır. Bunun için daima manevi olarak, Allah-u Zülcelal ile aramızı kontrol etmemiz, bizim menfaatimizedir. Bu şekilde, kendimizi manevi bakımdan kontrol ettiğimiz zaman, hatalarımızı yavaş yavaş düzelteceğimiz gibi, bu düzelme, zahiri olarak da azalarımıza yansır. |
Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir) | |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Hadislerde Deccal | kaanansay | İslami Konular | 8 | 09.04.2009 13:22 |
ALLAH YOLUNDA ÖLENLER ÖLÜ DEĞİLDİR | kaanansay | Dini Bilgiler | 4 | 01.04.2009 21:42 |
SİZCE BEN DOMUZ ETİ YEMEDİM DİYEBİLİRMİSİNİZ ? | ommy | Serbest Kürsü | 13 | 24.01.2009 00:19 |
Fetih suresiyle hidayete eren Papaz | eyupk | Dünya ve Türkiye'den Haberler | 1 | 11.08.2008 22:51 |
kardeslıgımızı yenıleme kahramanlıgına varmısınız ? | bayatlı kenan58 | Arşiv | 2 | 02.03.2008 08:42 |