Warnung: Illegal offset type in [path]/includes/functions_post_thanks.php (Zeile 110)

Warnung: Illegal offset type in [path]/includes/functions_post_thanks.php (Zeile 110)

Warnung: Illegal offset type in [path]/includes/functions_post_thanks.php (Zeile 110)

Warnung: Illegal offset type in [path]/includes/functions_post_thanks.php (Zeile 110)

Warnung: Illegal offset type in [path]/includes/functions_post_thanks.php (Zeile 110)

Warnung: Illegal offset type in [path]/includes/functions_post_thanks.php (Zeile 110)

Warnung: Illegal offset type in [path]/includes/functions_post_thanks.php (Zeile 110)

Warnung: Illegal offset type in [path]/includes/functions_post_thanks.php (Zeile 110)

Warnung: Illegal offset type in [path]/includes/functions_post_thanks.php (Zeile 110)

Warnung: Illegal offset type in [path]/includes/functions_post_thanks.php (Zeile 110)

Warnung: Illegal offset type in [path]/includes/functions_post_thanks.php (Zeile 110)

Warnung: Illegal offset type in [path]/includes/functions_post_thanks.php (Zeile 110)
HZ. ALİ ile ilgili konular - Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar
Forum - Ana Sayfa Takvim S?k Sorulan Sorular Arama

Zurück   Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar > DİN BÖLÜMÜ > Dini Bilgiler
SİTE ANA SAYFA Galeri Kayıt ol Yardım Ajanda Oyunlar Bugünki Mesajlar

Dini Bilgiler (Ayetler, Hadisler, Dualar ve Muhtelif konular)



Son 15 Mesaj : Atatürk'ün Çocukluğu'na Ait Hikayeler           »          Şehzade Osman           »          Hatıra defteri           »          Antilop İle Akrebin Dostluğu           »          Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 2           »          Sitemizin Ozanları           »          SEVDİM İŞTE....           »          NEFRET ETTİM İŞTE!!!!!           »          AFORİZMALAR (SAÇMALAMLAR)-1           »          SEÇKİNLER/SEÇİLMİŞLER DÜNYASI           »          Hatalarımızdan Dersler Alabilmek Ümidiyle.           »          Araf Suresi 172-173. Ayetler.( Ben Sizin Rabbiniz Değil Miyim)           »          İnancımızı Kullananların Artık Tuzağına Düşmeyelim.           »          ULAŞ-Yapalı           »          TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR PAYLAŞIMAZ
 
 
Seçenekler Arama Stil
Alt 21.01.2008, 14:56   #1
Esengül
Yasaklı
NO AVATAR
 
Esengül Şuan Esengül isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 02.09.2010 23:31

Üyelik Tarihi: 16.12.2007
Mesajlar: 520
Tecrübe Puanı: 0 Esengül BU GIDISLE COK MESHUR OLACAK
Standart HZ. ALİ ile ilgili konular

1400 yıldır dünyanın pek çok farklı coğrafyalarından milyonlarca kişi “Medet ya Ali” diyor. Eşiğine yüz sürmek, kapısına kul olmak dileği ile feryat ve figan ediyor. Yalvarıyor. Yakarıyor. Ona yakın olmanın hayali ve umudu ile çırpınıyor. Onu anıyor. Onu okuyor, deyişlerinde, semahlarında, ayinlerinde ve muhabbetlerinde derin bir coşku ile yad ediyor.

Bunun nedenlerine bakınca karşımıza pek çok olağanüstü özelliklerle donanmış bir dahi ve ulu Evliya çıkıyor.

Hz. Ali hem din adamı ve hem de büyük bir din alimidir.

O hem olağanüstü bir bilgi ile donamış bir filozof hem birikimini toplumu ile paylaşan bir bilge.

O hem arı, hem de arıtıcı.

O hem bir asker hemde bir kahraman.

O hem zengin, hem de yoksul.

O hem devletin başındaki Halife hem de bir işçi veya köylü.

O hem toplumsal hem de siyasal bir önder.

O hem hatip, hem de bilgisine ve kalemine erişilmez bir yazar

O hem zahiri, hem de batini bir sır.

O hem başta, hem sonda.

O hem insan, hem nur.

O hem yaratanın nuruna ulaşmış bir yaratıcı, hem de yaratılmış fakir bir kul.

O hem gözlerin, hem de kalplerin görmeye çabaladıkları deha.

O hakkında yüzyıllardır ’’Sırrı hakikatına eremedik’’ denilen Veliyullah



Tarihler boyunca pek çok ünlü yazarlar, ünlü araştırmacılar derler ki:
“Eğer denizler mürekkep, bütün ağaçlar kalem olsa, Âdem oğulları yazıcı olsalar, cin tayfası da hesap tutsalar; Yâ Ali, senin fazîletlerini tamamlayamazlar.”

Yine alimler derler ki:
“İmâm-ı Ali’yi seven saadete erişmiştir, ona düşman bulunan şakîdir, her türlü günahı işleyen hayduttur. İmâm-ı Ali’yi sevmek imandan gelir, ona düşmanlık küfür ve nifaktandır.”


PİR SULTAN ABDAL’IN GÖZÜ İLE



Gözleyi gözleyi gözüm dört oldu

Ali’ m ne yatarsın günlerin geldi

Korular kalmadı kara yurt oldu

Ali’m ne yatarsın günlerim geldi.



SEYYİT NESİMİ’NİN GÖZÜ İLE



Ey benim Şahım, sığınağım,

Fazlı Rahmanım Ali,

Selam ey Şah-ı Merdan Ali

Selam ey Fazl-ı Yezdan Ali !



ŞAH İSMAİL’İN ( ŞAH HATAYİ ) GÖZÜ İLE



Daima fikrimde zikrim ya Muhammed ya Ali.

Gönlümün evinde şükrüm ya Muhammed ya Ali.

Kendi özün tanıyamaz seni yakın bilmeyen.

Alemi ayinesisin ya Muahmmed ya Ali.



FUZULİ’NİN GÖZÜ İLE



Düştü Hüseyin Sahra-i Kerbelaya,

Cibril koş haber ver Sultanı Enbiyaya.



YEMİNİ’NİN GÖZÜ İLE



Hoş keramet madeni Şah’ı velayettir Ali,

Ahmed’in nurudur, Ay gibi hidayettir Ali

Mucizesin Musa gibi ağaçta gösterir

Şöyle bel sapı ile umman keramettir Ali



VİRANİ’NİN GÖZÜ İLE



Ali İncil, Ali Tevrat,

Ali Zebur, Ali Kur’an,

Ali Fazl’ur – Rahman,

Ali’dir sümme vech’ul-lah.”



KUL HİMMET’İN GÖZÜ İLE



Hiç kesmezem eteğinden elimi,

Hak katında kabul ettim ölümü,

Doğru sürün evliyanın yolun,

Ol mümin kulların görsem Ya Ali.



Anadolu Aleviliği İnanç önderlerinin Hz. Ali’yi nasıl gördüklerine dair bir kaç örnek alalım.



HACI BEKTAŞ VELİ’NİN GÖZÜ İLE



‘’Ama can anınçün (onun için) dirilir. Zirakim, dördüncü can marifettir, Beşinci can aşktır.

Nitekim ol fahri din çerağı (ışığı) Muhammed Mustafa buyurur....’’. Bir gün Tanrı Aslanı Ali keremullahi veçheye sordular: Tanrıyı görürmüsün ki taparsın? Ali eder. (cevap verir? Görmesem tapmayıdım (tapmaz idim)






MEVLANA’NIN GÖZÜ İLE



Ey efendi, benimle boşuna kavga etme. Bu böyledir. Hakikat budur ki, hepimiz bir zerreyiz, güneş odur. Biz hepimiz damlayız, deniz O'dur."



YUNUS EMRE’NİN GÖZÜ İLE



Kırkların birisine çalmışidim nişteri

Kırkından kan akıdıp ibret gösteren menem

Muhammed’i yarattı mahlûka şefkatinden

Hem Ali’yi yarattı müminlere fazlıdan.



ABDAL MUSA’NIN GÖZÜNDEN, KAYGUSUZ ABDAL’IN DİLİNDEN



Ali geldi adım bahane
Güvercin donunda kondum cihana
Abdal Musa oldum geldim zemana
Arif anlar bizi nice sırdanuz.



BAŞKÖYLÜ HASAN EFENDİNİN GÖZÜ İLE



Yerler, gökler yok iken biz var idik,

Varın emriyle sır gömleğini giydik,

Nikâhımız kılındı ervahı ezzele erdik,

Rahmetler deryasında gayrı yok dediler.

Dünyayı bizler yaptık, yoğurduk,

Muhammed Ali ervahların doğurduk,

İki Cihana tellâl edip duyurduk,

Haktan gayri ikrarınız yok dediler.



Hz. Ali Varlık ile bütünleşmiş, varlığın ve ikrarın kendisi olmuştur. İmam Cafer Buyruğunda Hz. Ademin başını kaldırıp yukarı baktığında (Türkçesi) ‘’Allah birdir, Muhammed onun elçisidir’’ yazısını gördüğünü yazılıdır. O yazı bir nurdur. O ikrardır. O varlıktır.

Tüm Nebilerin, Velilerin, Uluların, Kerem sahiplerinin, Alimlerin kabul ettiği, inandığı ve eyvallah dediği nur Hak Muhammed Ali nurudur. Hz. Ali evvelden ahire kadar her varlığın nurudur. Dünyayı, ve tüm doğayı var eden bu nurdur. Allah kendi nurundan Hz. Muhammed ve Hz. Ali’yi yaratmıştır. Hz. Ali ölümsüzdür. O sadece don değiştirmiş varlığın içine girmiştir. Doğanın var olma ve toprak olma kanunu bunun üzerinedir.

Alevilikte bu nur ‘’Kalü Beli’den (ezelden) bu yana vardır ve devam eder’’ denilir. Allah, Kentü Kenz (yaradılış) döneminde kendi güzelliğini görmek istedi ve kendi nurundan bu nuru yarattı. ‘'Südur’’ teorisi olarak da adlandırılan bu olayda, O nur Allahın bir parçasıdır. Hz. Ali o Nur’dur.

’Küntü Kenz’’ dediğimiz yani Tanrının ilk durumu anlamında bir yorum içeren kavram ile, gizli hazine denilen tanrı, sevgi ve aşk nedeniyle yaratıldı. Bu durum özellikle Tasavvufta vahdeti vücut kavramını meydana getiriyor ki Alevilikte Tanrı, doğa ilişkisini –Südur- teorisi çerçevesinde algılıyoruz.

Bu öğreti de Tanrıdan çıkıp yeniden Tanrıya dönen bir devir vardır.

Birinci aşamada muâlaktır (muğlaktır), yani Tanrıyı kendi bilincinin farkına varması veya yabancılaşması ile başlar.
İkinci aşamada kişiliği vardır. Evrenin bütün ruhsal ve maddesel olgularının yaratılışı için gerekli kaynağı kendi özünde taşımaktadır. Bu aşama da Hak ve Hakikat olarak algılanır. Alevilikte Tanrının tercih edilen tasavvufunun adı da Haktır.
Üçüncü aşamada ise Hak’tan aklı ererek gelir,
Dördüncü aşamada – Akıl - gelir.
Beşinci aşamada – Ruh - vardır.
Altıncı aşamada – Gök- vardır.
Yedinci aşamada – Nitelik- gelir. (Toprak, Hava, Su ve Aşk kavramları gibi )
Sekizinci aşamada Adem ile – İnsan- ı Kamil- yaratılır ve Tanrıya dönüş gerçekleşir.
Son aşama ise - Tanrı, Evren, İnsan- kavramı üzerindedir ve bu nedenle oluşumun ileriye doğru gelişimi zorunludur.


Hz. Ali evreni yaratan Allahın gücünün nuru olduğu için de ona ‘’Evvel Ali, Ahir Ali’’ denir ve ‘’Sırlarının sırrına’’ erilmez.

hazırlayan ...rojaazme....
Esengül isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki Kullanıcılar Esengül'e Teşekkür Ediyor...
 


Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesaj?n?z? De?i?tirme Yetkiniz Yok

BB Code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


WEZ Format +2. ?uan Saat: 20:20.


Powered by: vBulletin. Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

Copyright © - Bütün Haklar Sivaslilar.net'e aittir.