28.07.2008, 13:50 | #1 |
Usta Yiğido
ayparcam Şuan
Son Aktivite: 10.10.2011 14:00
Üyelik Tarihi: 24.07.2008
Mesajlar: 761
Tecrübe Puanı: 673
|
DILEK
bir yuva dilegim simsicak olsun anne kus yuvasinin sicakliginda bir cift goz bakacak olsun ceylan bakisinin sicakliginda bir sicak merhaba can verir bana karsilik verip " merhaba " demek icimi isitir gulen bir bakis ayrilip giderken "elveda" demek sevgimi tazeler gunun dogusu gokyuzunde bir cift kusun otusu bir genc kizin gun dogarken uyusu sabah gunesinin sicakliginda sicak bir corba, bir icim su haz verir gonlume lokma tadinda bir bardak sicak cay bir fincan kahve dostlar sofrasinin sicakliginda halime yanarim ben kendi halime bir bulut altinin golgeliginde annemi ozledim " off" bugun yine sila hasretinin sicakliginda yanasica gonul olmaz olaydin sevgiyi inanci bilmez olaydin guzeller tadini sinmez olaydin kavruldun kor askin sicakliginda bir dilegim var bir tek dilegim o yuce MEVLA'NIN ulu katinda alsin su gonlumu alsinda benden yanmasin sevginin sicakliginda silayi andigim yalniz geceler sicak hayallerim uyutur beni gurbette kaldigim bunca seneler bitmiyor cehennem sicakliginda yazan Sivas altinyayla ilcesine bagli basyaylali MEHMET SIMSEK 24-05- 1991 kabri nur mekani cennet olur insALLAH
__________________
KENDINI HAK ILE MESGUL ETMEZSEN,BATIL SENI ISGAL EDER
|
17.06.2009, 20:46 | #2 |
Navigator
Kardelencicegi Şuan
Üyelik Tarihi: 27.10.2008
Yaş: 57
Mesajlar: 48.623
Tecrübe Puanı: 5463
|
Cevap: DILEK
Açık”ta bırakılmış kadınlar…
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] Kalabalıkta özellikle o dikkat çekiyor. Yakası açık bırakılmış, kolları kısa tutulmuş, eteğinin ucu hayli yukarıdan kesilmiş, beli iyice daraltılmış elbisesi değil dikkat çeken. Elbiseden taşan beden parçaları.. O elbiseyi özenerek seçmiş olmalı. “Üzerinde güzel duracak” demiş olmalılar. “Bana yakışacak” diye umutlanmış olmalı. Ama hoyrat bakışlar, elbiseyi değil, elbiseden arta kalan kısımları süzüyor. Öylesine yok gibi ki elbise hepten çıplak kalmak istediğini haykıran bedenin üzerinde “engel” gibi duruyor. Bedenin tamamlayıcı parçası değil, “fazlalık” gibi görünüyor. Bakılsın diye oradaydı bedeniyle. Bakıldıkça varolacağına inandırılmıştı. Bir tür bakılma açlığı ile donanmış olmalıydı. Farkında olmadan, diğer gözlerin “nesne”si haline getirilmişti. Öyle bir nesne ki, üzerine bakış düşmediğinde karanlıkta kalıyordu. Gözler üzerinde olmadığında kıymetini kaybettiğini sanıyordu. Gözlerin kayması için açıkta bırakılmış bir bedene, teşhir etme niyeti de eşlik ederse,-bu niyetle bakılanın gözleri de sizin bakan gözlerinize kilitlenmişse- kendi içinde tutarlı bir sahne seyredersiniz. Seyredilmek isteyen bir ruh ve seyredilen bir beden, birbiriyle yan yana, kardeşçe oturuveriyorlardır: Sorun yok gibidir. Ama çıplak bırakılmış bedene, içindeki ruh başka telaşlar peşinde koştururken gözünüz kaydığında, mağdur edilmiş bir beden buluyorsunuz karşınızda. Uçağa yetişme telaşının sardığı, tatilden dönme hüznünün hükmettiği bir ruhun ardı sıra yürüyen, hâlâ daha plaj kıyafetine takılmış bir beden, gözünüzün önünde, birden bire çıplaklaşıyor, topraklaşıyor, et ve kemik soğukluğuna düşüyor. “Açılmış” değil “açıkta bırakılmış” oluyor. Onu o çıplaklığa özendiren tüketim mekanizmalarıyla paketlenmiş, onu açıklık içinde utanmaktan alıkoyan ısrarlı teşviklere sarılmış bir cesedi sürüklüyor ardı sıra. Kadın bedeninin özellikle sivriltilmiş bir kaç detayına indirgenmiş bir kişilik sergisine icbar edilmiş, zorlanmış, itilmiş oluyor. Özel bir insan olarak yaratılmış, yüzü özel, duyguları biricik, kalbi bi’tane, varlığı müstesna bir kadını, “her kadın gibi” eyleyen, “herhangi bir kadın” gibi “den den”leştiren, sıradan bir serinin modüler parçası kılan sürecin ucuna yerleşiyor: Kalça hareketleri kadar var olan bir kadın. Göğüs dekoltesi kadar öne çıkan bir kadın. Yüzünden çok belden aşağısı muhatap alınan bir kadın. Kişiliği dişiliğine kilitlenmiş bir kadın. Mağlup, mağdur, mazlum o. Kendi rızasının şimdi ve burada olması bir şeyi değiştirmiyor. Kendi rızasını iptal eden, kendi iradesini unutturan, utanma duygusunu uykuya yatıran hayli uzunca, karşı konulmaz ve sistemli bir ikna sürecinin kurbanı.. Ara sıra, varlığını hatırlatan o kadınsı irade, o utanç duygusu hiç uzamayacak eteğini refleksif bir hareketle çekiştirtiyorsa da ona; nafile. Bedeni üzerine yapışmış gözleri kabullenen, yaban bakışları evcilleştiren bir çaresizlikle oturduğu yerde oturtuyor onu görünmez bir iktidar. Alnına boncuk boncuk dizilmeye hazırlanan utancını müşfik bir el hareketiyle siliveriyor. Bir anda çıplak olarak yakalandığını hissettiği o nadir şaşkınlık anlarında gözlerini kurnazca kapatıveriyor. Sakinleştiriyor onu, uysallaştırıyor, hırçınlığını gideriyor. Kendinden uzağa düşürüyor kadını çıplaklık. “Kendine özel”, “sahici” ve “sahih” bakışlar arıyor boşuna. Baştan ilan edilmiş bir sadakatsizlik vardır çıplak bedende.. “Bakan sadece sen değilsin ki bana!” “Ben bütün bakışlara açı(ğı)m.” “Bunca bakanım var benim.” “Sen de kim oluyorsun?” Galip gibi duruyor ama mağlup. Zulmediyor görünüyor ama mazlum. Kadir kıymet bilmiyor ama kadir kıymeti de bilinmiyor. Mağdur ediyorken mağdur ediliyor. “Açık”ta bırakılmış kadın, sırf şehvet üzerinden tanımlanıyor. “İnsan”da olan ama tümüyle “insan” olmayan bir şehvet üzerinde dikelmeye zorlanıyor. Böylece, “dişi” yanı “kişi” yanına galip getiriliyor. Olan “kişi”ye oluyor. Önce ve hep “insan” olan kadın, bedeninin kıvrımlarına sürgün ediliyor, teninin sığlıklarında hapis tutuluyor. Kadın ruhu, kadın bedeninin altında eziliyor. Örtünmek, kişiliğini dişiliğinin üstüne koymaktır. Kendini sonsuza saklamaktır. Kadınsı merhameti, kadınsı inceliği, kadınsı zerafeti ipekten tüller ardına saklayıp inci gibi büyütmektir örtünmek. “Tesettürsüzlük nedir?” diye sorsaydınız bana, “Kadının dişiliğini kişiliğinin önüne geçiren her haldir” derdim… Bir “kişilik tutulması”… Bir “kadınlık eklipsi”… Ay tutulur ya hani dünyanın gölgesi üzerine düştü diye. Dişiliğin kişiliği gölgede bırakıp kadın ruhunu gözden kaçırdığı bir tür eklips hali bu.. Saçları kapatmaktan fazlası: Kadın ruhunun bedenle kapatılması…............. Alinti.
__________________
|
17.06.2009, 20:52 | #3 |
Usta Yiğido
altuntas58 Şuan
Son Aktivite: 11.10.2012 21:24
Üyelik Tarihi: 29.08.2006
Yaş: 70
Mesajlar: 38.469
Tecrübe Puanı: 4524
|
Cevap: DILEK
Güzel paylaşımlarınız için teşekkürler
__________________
|
17.06.2009, 21:13 | #4 |
Usta Yiğido
bahar5834 Şuan
Son Aktivite: 23.05.2010 00:10
Üyelik Tarihi: 25.01.2009
Mesajlar: 6.805
Tecrübe Puanı: 1259
|
Cevap: DILEK
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
Bir Dilek Tuttum Gönül Bağımda Seni Aradım O Kayıp Yarınlarda Bir Dilek Tuttum Gönül Bağımda Seni Aradım O Kayıp Yarınlarda Tek Çarem Senmisin Yar Her Gün Üzersin Bumu Senin Sevgin Halin Benliğimi Unuttum Ben Benden Olmuşum Sen Meğer Bir Değil Yoksa Halin Artık Konuşma ! İnanmak Zor Benmiyim Bu Haldeki Her Mevsim Baharımda Binbir Kır Çiçeği Dur Sakın Sarılma Kokun Siner Kanıma Dur Sakın Konuşma Yar Gözümden Anla İnanmak Zor Benmiyim Bu Haldeki Her Mevsim Baharımda Binbir Kır Çiçeği Dur Sakın Sarılma Kokun Siner Kanıma Dur Sakın Konuşma Yar Gözümden Anla Off Dur Sakın Sarılma Kokun Siner Kanıma Dur Sakın Konuşma Yar Gözümden Anla....
__________________
Cahillerin kalbi dudaklarında, alimlerin dudakları kalplerindedir.
|
18.06.2009, 10:17 | #5 |
Moderator
Salim58 Şuan
Üyelik Tarihi: 11.05.2009
Yaş: 58
Mesajlar: 59.381
Tecrübe Puanı: 10
|
Cevap: DILEK
sicak bir corba, bir icim su
haz verir gonlume lokma tadinda bir bardak sicak cay bir fincan kahve dostlar sofrasinin sicakliginda halime yanarim ben kendi halime bir bulut altinin golgeliginde annemi ozledim " off" bugun yine sila hasretinin sicakliginda yanasica gonul olmaz olaydin sevgiyi inanci bilmez olaydin guzeller tadini sinmez olaydin kavruldun kor askin sicakliginda bir dilegim var bir tek dilegim o yuce MEVLA'NIN ulu katinda alsin su gonlumu alsinda benden yanmasin sevginin sicakliginda
__________________
Asil İnsan İdare Eder, Aciz İnsan Şikayet Eder, Basit İnsan İftira Eder, Dürüst İnsan Sabreder... |
18.06.2009, 10:57 | #6 |
Usta Yiğido
bahar5834 Şuan
Son Aktivite: 23.05.2010 00:10
Üyelik Tarihi: 25.01.2009
Mesajlar: 6.805
Tecrübe Puanı: 1259
|
Cevap: DILEK
Mutlu aşk yoktur sevenler ateşe yürür bile bile
Bir dilek tut bari benim için sadece huzur dile Hadi bi güzellik yapta efendi gibi git yoluna Git istediğini sev istediğini al koynuna Aşk değil bu can çekişmek ne uğruna Nihayet demir attım kalbi kırıklar koyuna Mutlu aşk yoktur sevenler ateşe yürür bile bile Bir dilek tut bari benim için sadece huzur dile Dün sabah saksılara sakız sardunya ektim Sigarayı bıraktım temiz havayı içime çektim Resimlerimize baktım bi sade kahve içtim Düşündümki dünyaya gelirken de tektim Mutlu aşk yoktur sevenler ateşe yürür bile bile Bir dilek tut bari benim için sadece huzur dile
__________________
Cahillerin kalbi dudaklarında, alimlerin dudakları kalplerindedir.
|
18.06.2009, 11:01 | #7 |
Moderator
Salim58 Şuan
Üyelik Tarihi: 11.05.2009
Yaş: 58
Mesajlar: 59.381
Tecrübe Puanı: 10
|
Cevap: DILEK
Ey gördüğü güzele takılıp kalan kişi! Onun sûretini görüyor, mânâsından, yâni, ahlâkının güzel mi, çirkin mi olduğundan gâfil bulunuyorsun. Eğer akıllı bir adam isen sedefteki inciyi bul .
• Dünyadaki kalp sedefleri, yâni, bedenlerimizin hepsi de can denizinin feyzi ile diridir. • Ne vakte kadar testinin şekli, biçimi ile üstündeki nakışlarla oyalanıp duracaksın? Testini şeklini, nakşını bırak da içindeki suyu ara.Yani, insanların güzelliklerine, dış görünüşlerine bakma da ahlâklarına, huylarına, tabiatlarına bak. • Ama her sedefte inci yoktur.Gözünü aç da her birinin gönlüne, içine bak. • Onda ne olduğunu, bunda ne olduğunu ayırt et.Çünkü, o değersiz biçilmez inci, pek az bulunur. Bir bak…nohut, tencerede ateşten zebun oldu mu yukarıya doğru sıçramaya başlar. Tencere kaynamaya başlayınca nohut, tencerenin üstüne fırlamaya, yüzlerce coşkunluk göstermeye koyulur. “Neden beni ateşe attın, kaynatıyorsun.. mademki satın aldın, neye bu hallere uğratıyorsun” der. Nohut pişiren kadın da nohuda kepçeyle vurup der ki: “Yok.. güzelce kayna, tencereden çıkmaya kalkışma.” Seni sevmediğimden, senden hoşlanmadığımdan kaynatmıyorum seni ki… bir zevke, bir çeşniye sahip ol da. gıda haline gel, yen, cana karış diye kaynatıyorum. Bu imtihan, seni horlamak için değil! (Mesnevi III, Cefaya uğrayıp cilalanacağı zaman kaçan, sonra da safa dileyen kişiye şaşarım doğrusu. Aşk davaya benzer, cefa çekmek de şahide. Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki!(Mesnevi III, 4008) Bazı insanlar vardır ki selam verirler ve selamlarından is kokusu gelir. Bazıları da vardır ki selam verirler ve onların selamından misk kokusu gelir. Şunu iyi bil ki safları yaran, her şeyi yenen aslanla savaşmak kolaydır; gerçek kahraman odur ki önce kendi nefsini yener. Güneş gibi ol şefkatte,merhamette. Gece gibi ol ayıpları örtmekte. Akarsu gibi ol keremde,cömertlikte. Ölü gibi ol öfkede ,asabiyette. Toprak gibi ol tevazuda,mahviyette. Ya olduğun gibi görün,ya göründüğün gibi ol. Tenini besleyip değiştirmeye bakma,çünkü o sonunda toprağa verilecek bir kurbandır. Sen gönlünü beslemeye bak! Yücelere gidecek şereflenecek odur... Mevlana __________________
__________________
Asil İnsan İdare Eder, Aciz İnsan Şikayet Eder, Basit İnsan İftira Eder, Dürüst İnsan Sabreder... |
Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir) | |
|
|