|
SİTE ANA SAYFA | Galeri | Kayıt ol | Yardım | Ajanda | Oyunlar | Bugünki Mesajlar | Arama |
Anasayfa Haberler Sivas Haberler |
|
Seçenekler | Arama | Stil |
06.03.2008, 11:49 | #11 |
Tecrübeli Yiğido
tekniker58 Şuan
Son Aktivite: 24.08.2014 17:40
Üyelik Tarihi: 04.11.2006
Yaş: 38
Mesajlar: 232
Tecrübe Puanı: 664
|
--->: Türbanlıları savundu, Cumhuriyet işine son verdi
|
06.03.2008, 12:03 | #12 | |
Editör
SivasLady Şuan
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Yaş: 43
Mesajlar: 2.501
Tecrübe Puanı: 10
|
--->: Türbanlıları savundu, Cumhuriyet işine son verdi
Alıntı:
asil konu bu adam baska gazeteye röportaj verdi diye isinden olsun medyamiz bunu gündemdeki türban konusuyla baglasin, en basitinden tartisma yaratsin ortaligi karistirmakta birebirler
__________________
Sadece Susmak İstiyorum... Yalan İnsanları Kaale Almadan... Haklıyken Haksız Gözüksem Bile Kendimi Savunmadan... HUZUR Bulmak İstiyorum Gözlerimi Kapayıp Kimseyi Anmadan... Sessizliği Dinlemek İstiyorum,Yüzüme Gülüp Arkamdan Konuşulanları Duymadan... |
|
06.03.2008, 12:03 | #13 |
Usta Yiğido
abircan Şuan
Son Aktivite: 21.01.2015 09:55
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 3.258
Tecrübe Puanı: 1016
|
--->: Türbanlıları savundu, Cumhuriyet işine son verdi
arkadaşlar koca bir dini ve allahın azametini kadının saçına bağlayamazsınız, herşeyin başlangıcını oraya düğümleyemezsiniz , bu en azından müslümana ve islama hakarettir, aklı küçük görmek , insana ve aklına saygı duymamaktır, akıl ve beyin allahın evrendeki yansımasıdır, hep beraber yeniden düşünelim , o zamanın geleneğini inancın gereği gibi sunmak doğru değil, zarar veriyorsunuz
__________________
zaman kısa, dünya herkese yeter, mühim olan insanlık KANIMIZIN KIRMIZISI ALNIMIZIN AKIYLA SİVASSPORLUYUZ |
06.03.2008, 12:05 | #14 |
Moderator
Arif Coşkun Şuan
Son Aktivite: 10.05.2016 18:12
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Yaş: 61
Mesajlar: 27.868
Tecrübe Puanı: 10
|
--->: Türbanlıları savundu, Cumhuriyet işine son verdi
Önce şahsım adına meselem kamusal alanda türbanın yasak olup olmaması meselesidir.
Meselenin hukuki yönü tartışılırken yanılmıyorsam bazı arkadaşlar bırakın hukuki yönü hak yönünü tartışalım demişti. Ben de bu meseleyi hak yönü ve sosyal-toplumsal yönden değerlendirerek düşünce tarzımı size sunmak istiyorum. Kamusal alanda uygulanan türban yasağının hukuki yönünü tartışmayı hukukçulara bırakmama rağmen yasağın gerekçesiz olduğuna katılmıyorum. Bu konuda sırasıyla bütün türk mahkemeleri ve hatta avrupa’daki tüm mahkemelerin aynı kararı vermesi bunun bir göstergesidir diye düşünüyorum. Şimdi benim görüşüme göre türban kamusal alanda neden yasaklanmalıdır? Birinci sebep inanç özgürlüğü ve türbanın simge oluşu boyutu: türban bir siyasi (polemiğe giremeyeceğim ideolojik, inançsal vb. ne olarak tasvir ederseniz edin şeriat sembolüdür) simgedir. Şöyle izah edeyim. diyelim ki türban serbest oldu her yerde inanç özgürlüğü kapsamında. yarın bir kimse çıkıp da mahkemede benim inancıma göre karşımda tek kadın şahitlik edemez çünkü onların şahitliği benim şahitliğimin yarısıdır dese, bir başka erkek çıkıp benim mirastan kız kardeşimin iki katı pay almam gerek dese, yada bir adam çıkıp da karım bana itaat etmiyordu bu yüzden hafifçe dövdüm (diyanete göre hafifçe dövün, Elmalılı mealinde hafifçe ibaresi yoktur “dövün” şeklinde yazılıdır) dese, o zaman bu inanç özgürlüğü kapsamında ne yapılmalıdır? Öyle ya kur’an erkeğe şartlar olgunlaşınca eşini dövebileceğini belirtiyor kim karışabilir? Yada kamu hizmeti yapan bir kadın “benim inancı gereği ben bu adamla yalnız başıma aynı odada çalışamam, kadın erkek aynı toplantı salonunda bulunamaz” derse ne yapılacaktır? Mesele sadece türbanla sınırlı değildir aynı inanç özgürlüğü kapsamında nudist bir kadın benim inancım çıplaklığı emrediyor derslere ve kamu kurumlarına bu şekilde girebilirim dese ne yapmalıdır demokratik ve laik hukuk devleti? Onlara da özgürlük verilecek midir? meseleyi demokratik ve laik devlet kapsamından sıyırıp türbana özgürlük istemindeki samimiyet boyutunda inceleyelim birazda. burada temel soru şudur “türbana özgürlük verilince arkası istenecek midir istenmeyecek midir?” (arkasından kastettiğim yukarıda saydığım maddeler ve bunun gibi birçok konulardır) buna verilebilecek cevapları değerlendirelim: yukarıda saydığım diğer hususlar vb. hususların uygulanması istenmeyecek denilirse şu an türbanın bir inanç özgürlüğü meselesi olduğunu konusunda bir çelişki var demektir. çünkü türbanı emreden kur'an bunları da emretmektedir. Mesele inançsa bunlara da inanmak gerekir. isteriz denilirse o zaman hukuk ve sosyal sistemin tamamen kur’an’a göre düzenlenmesi isteniyor anlamına gelir. Bu şeriattır. Bu durumda şeriat isteriz demektense türbana özgürlük isteyerek başlarız deyip demokratik görünmek de takiyyedir. Bu noktada konuşulması gereken şeriat’ın demokratik düzene üstünlüğü olmalıdır ki şeriatı uygulayan devletlerdeki kadının yeri zaten yukarıda yazdığım gibidir ve küçük oynamalar dışında değişmez. Kur’an da kadının yeri konusunu ise tartışmaya sokarsam konunun sapacağından korkarak bu konuyla ilgili tartışmayı başka bir yere bırakıyorum. Yukarıda yazdığım soru aynı zamanda forumda türbanı savunan arkadaşlara bir sorudur. Bu durumda eşitlik özgürlük diyerek bayrak haline getirilen türban şeriatın sembolü değil midir? Sembol olmasaydı neden onunla aynı şekilde farz olan ve kamu adına uygulanmayan diğer hususların toplamı için türban için yapılan muhalefetin binde biri yapılmamaktadır. Benim buradan çıkaracağım tek sonuç türbanın şeriatın sembolü olduğudur. Başka bir sonuç çıkarabilen beri gelsin. Ve ister kabul edin ister kabul etmeyin isterseniz .....’ın bana dediği gibi her şeyden korkuyorsunuz deyin hiçbir yönetim tarzı kendisine taban tabana zıt ideolojileri temsil eden bir sembole sınırsız özgürlük tanımaz. Bana göre de tanımamalıdır zaten. E ne olacak Kur’an Allah’ın emri hepsini beraber uygulayıverelim diyecek arkadaşlar türbanın arkasında yatan şeriat istem ve özlemini baştan kabul etmelidirler ki bunu tartışabilelim. Çünkü bir sistem haklı da olsa haksız da olsa içerisinde kendi koyduğu kurallara uygun olmayan bir sistemin sembolünü barındıramaz, barındırmamalıdır. İkinci sebep konunun eşitlik boyutu: kamusal bir alanda her insanın eşit muamele görmesi ve bu konuda hassasiyetler oluşturulmaması maksadıyla doğru bulmuyorum. yani türbanlı bir müdürün türbanlı olmayan bir astıyla, türbanlı olan bir astına eşit muamele etmesi yada türban takmayan bir amirin yine türban takan ve takmayan astlarına eşit muamele etmesi hassasiyetinin oluşması anlamına geliyor. Bilindiği üzere devlet memurları sicil sistemine göre yükselir veya alçalırlar ve amirlik memurluk sıfatları vardır. Gerek bu sıfatların ideolojik yönden adaletsizce kullanımının engellenmesi, gerekse izafi kavramlarda hak kavramının vicdanen bağımsız oluşturulabilmesi için başka bir ideolojiyi sembolize eden kavramların kullanılmaması gerekir. Buna örnek aramayıp ilk aklıma gelen şeyleri yazacak olursam angarya işlerin birine yıkılması, sicilde adaletsizlik, karşılıklı gereksiz gerginlikler vb.dir. hatta bu işlerin adaletsiz dağılımından daha önemli olan şey bu işlerin ideolojik kin tohumları ortaya atmasıdır. Hani derler ya bazı şeylerin şuyuu vukuundan beterdir. Yani bazı şeylerin duyulması meydana gelmesinden kötüdür. Bir asta haksız muamele yapan adam gerekli cezası neyse alır ve toplumun hiç umurunda olmaz. Ancak bir asta ideolojik bir nedenden dolayı yapılan haksızlık toplumda infial uyandırır ve kin tohumları atar. Buna en basit örnek ast üst durumu olmamasına rağmen gazeteci kadına yapılan saldırıdır (sonradan olayın yanlış yönleri olduğu ortaya çıkmasına rağmen toplum hassasiyeti açısından önemli bir olaydır). Türkiye’de onlarca kadın her gün bazı hayvanlarca dövülerek hastanelik edilirken haber olamıyorlar ama bu kadın günlerce tartışıldı. Siz de takdir edersiniz ki kadının biri çıkıp da ben türbanlı olduğum için yada başım açık olduğu için yükselemedim diye haber olsa ve bunun gibi 10 kişi daha çıksa toplumda infial olur. Bazı kendini bilmezler çete kurup araba yakarlar. aynı durum kamusal hizmetlerden yararlananlar için de geçerlidir. Bazı arkadaşlarım diyor ki kamu kurumu zaten eşit muamele etmek zorundadır eşit muamele etmeyen cezalandırılmalıdır. Bu söylemi doğru bulmuyorum. Yukarıdaki örnekteki durum burada da geçerlidir (yani istediği hizmeti alamayıp bu ideolojik ayrıntıdan faydalanarak yaygara yapma) Siz sobanın hemen yanına av tüfeğinizin fişeklerini koyup da yarın öbür gün biri gelip o fişeklere çarparak sobaya düşürüp yaralandığında ah vah edemezsiniz. Çocuğunuza milyon kere tembih ettiğiniz halde ilaçları çocukların ulaşamayacağı yerde saklarsınız. Anlamsız hassasiyetler ortaya çıkarıp kendinizi ve ailenizi tehlikeye atmazsınız. Halk arasında bir söz vardır. “ateşle barut yan yana durmaz” üçüncü sebep kılık kıyafetle temsil boyutu: Türkiye islami temeller üzerine kurulmuş bir devlet değildir. kanunları, ekonomisi vb. diğer faktörleri islamiyete göre karar almayı gerektirmez. mesela türkiye cumhuriyeti kanunları zina yapanı recm etmez, yada hırsızlık yapanın elini kesmez, mirasta kadın erkek eşit pay alır (çünkü laik ve demokratik düzeyde kadın toplumun her safhasında yer alabilir), türk ceza kanunu karısını döven adama hafifçe de dövse, ağzını burnunu da kırsa ceza verir. Türban takan bir hakim birinci maddede belirttiğim şeriatı temsil eden bir kıyafetle hüküm kuramaz (gerçi hukuk okumaya çalışan türbanlı arkadaşları anlamak çok güç. Şeriat düzeninde kadın zaten hakim yada savcı olamaz). mesela karşısına hırsız geldiğinde dininin hükmünü mü, devletinin hükmünü mü uygulayacaktır? bu durumda kamu hizmetinde çalışan bir kişi kamunun kurallarının uygulayıcısıdır ve kamu kurallarını üstün tutmak durumundadır. bunu da başka bir hüküm sisteminin kıyafetini başkalarının gözüne sokarak yapamaz. Üstelik bu durum sadece hizmet eden değil hizmetten faydalanın da suiistimaline sebep olur. İstediği sonucu alamayan herkes bu ideolojik ayrıntıdan faydalanır. Örnek sakız çiğnediği için kendisine saldırıldığını gizleyip saçı açık olduğu için saldırıldığını iddia eden gazeteci kadın. Saldıranları da saygısızlık yapanı da Allah’a havale ediyorum bu da konunun ayrıntısıdır. dördüncü sebep sosyal boyutu: bir arkadaşımın ifadesi vardı daha önceki tartışmalarda alıntı yaptığı (kim olduğunu hatırlayamıyorum ama bir yazarın alıntısıydı). orada şöyle bir ifade vardı kadın kendini örterek başkalarından korumalıdır, dişiliğini ön plana çıkarmamak için...... diye devam ediyordu bu yazı. Birkaç hafta evvel arabamla göksun tarafından Maraş merkeze geliyorum. Yolun kenarında aynı istikamette yürüyen çarşaflı bir kadın vardı. Yol ıssız. Kadının da merkeze gittiğini düşünerek yanında durdum. daha ben teyze götüreyim mi diyemeden önce kadın peçesini yüzüne çekip sırtını bana döndü. Doğrusu ya ağırıma gitti. Beni reddetseydi hatta bana sarkıyor musun be herif deseydi bile bundan iyiydi. Bu kadın tabi ki uç bir örnektir. Ama sonuçta örnektir. Türbanlı kadın: 1. karşısındakini otomatikman erkek kadın ayrımına sokar. Erkeği üstün kılar. 2. karşısındaki erkeğe otomatikman tecavüzcü coşkun muamelesi yapar. Bir kadın özel hayatında hayatın neresinde olursa olsun kendisini yaşamın neresinde görürse görsün kamusal alanda erkekle eşit olmak zorundadır. Bu hizmet edenler kadar hizmet alanların da zorunluluğudur. Not: kamusal alan nedir yanessar diyecek arkadaşlar için kamusal alan nedir? (bence) Kamusal alan tabiri hiçbir yerde tanımlanmamış ve bu konuyla ilgili çeşitli yorumlar yapmak mümkün. Bu konuda belirli bir dayanak gösterememekle beraber uygulamasını düşündüğümde kamusal alanı kullanım mecburiyetine göre iki temel tanımda toplayabilirim. Birincisi birlikte kullanımı seçime bağlı kamusal alan, ikincisi birlikte kullanılma zorunluluğu bulunan kamusal alandır. Birincisi bizim konumuzla ilgili olmayan tanımdır ancak bunu özel alan ve birlikte kullanılma zorunluluğu bulunmayan alanlar hariç her yer olarak nitelendirebiliriz. Bu alanlardan istifade etmek yada etmemek kişinin kendi isteğine bağlıdır ve bu sebeple bu alanlarda şahsi özgürlüklerin kullanımına öncelik vermek gerekir. Bu alandaki özgürlüklerin ne oranda kısıtlanması gerekliliğini başkalarının özgürlüğüne müdahale etmeyecek şekilde olarak kabaca tanımlayabiliriz. Bu alanları kullanmak yada kullanmamak kişinin seçimidir. Örnek olarak park, bahçe, otobüs, kapının önü gibi. Birlikte kullanılması zorunlu kamusal alan ise bir toplulukta yaşayan insanların herhangi bir maksatla seçim hakları olmadan bir maksat için bir araya gelmek zorunda oldukları alandır. Mesela okumak için okula gidilmesi zorunluluğu, evrak almak için devlet dairesine gidilmesi zorunluluğu gibi. İkinci yazdığım tanımdaki hassas kelime zorunluluktur. Bu bağlamda sokağa çıkmak yada çıkmamak özgürlüğü bulunan bir insan için sokak, alışveriş yapmak yada yapmamak için bir dükkana gitme yada başka bir dükkan seçme özgürlüğü nedeniyle dükkan, parka gitme yada gitmeme özgürlüğü nedeniyle park kamusal alan sayılamaz. Benim görüşüme göre birlikte kullanılma zorunluluğu olan yerlerde (devlet dairesi okul gibi yerler) türban takılması yasaklanmalıdır. (buraya kadar sabredip okuyan zaten gerekçelerimi anlamıştır) Son söz ve önemli not: türban için bu kadar gündem yaratanların istedikleri iki basamaklı bir sonuç vardır. birinci basamak şu an yapılan gibi devletin zalim konumuna düşürülmesi ve kamuoyunda devlete karşı bir güvensizlik ortamı oluşturularak türbanı kamusal alana sokmaktır. bu eylem bundan sonra aynı gerekçelerle kamusal alana sokulacak diğer isteklerin yolunu açacaktır. ikinci basamak ise birinci basamaktaki sonucun elde edilmesinden sonra yukarıda çeşitli örneklerle belirttiğim şekilde "türban serbest ama ayrımcılık devam ediyor" denilerek hassasiyeti devam ettirmek ve diğer istekleri ortaya koymaktır. sonuç olarak kamusal olmayan alanda isteyen istediğini yapabilir, istediği kişiyle görüşür istemediğiyle görüşmez. istediğiyle çalışır istediğiyle çalışmaz. ancak kamu alanında bir kurallar zinciri ve işleyiş vardır. devlet laiktir ve her inanca eşit mesafede yaklaşır. buna herkes uymak zorundadır. Saygılar. Alıntıdır.
__________________
"Dilin düşüncenden önce haraket etmesin" |
06.03.2008, 12:10 | #15 |
Yiğido
maweraa Şuan
Son Aktivite: 09.12.2013 08:20
Üyelik Tarihi: 25.02.2008
Yaş: 41
Mesajlar: 88
Tecrübe Puanı: 602
|
--->: Türbanlıları savundu, Cumhuriyet işine son verdi
ALLAH'IN ayetlerinde bildirmiş oldugu bir emiri nasıl olurda o zamanda kaldı artık yapmaya gerek yok diyerek bunu savunan insanları aşagılıyabiliyorsunuz.bırakın bu ucuz edebiyatı birazda edep-i hayata bakınız.Saygı gösteriniz ki saygı bulasınız.
__________________
Mağlup mu desem mahçup mu Ama ikisi de değil Ben garip sen güzel Dünya umutlu Öyle bir tuhafımki bu akşamüstü Sevgilim Canavar götürür gibi Iki yanım |
06.03.2008, 12:26 | #16 | |
Usta Yiğido
Fatihmd Şuan
Son Aktivite: 28.11.2013 09:20
Üyelik Tarihi: 22.11.2007
Yaş: 44
Mesajlar: 575
Tecrübe Puanı: 659
|
--->: Türbanlıları savundu, Cumhuriyet işine son verdi
Alıntı:
__________________
|
|
06.03.2008, 12:35 | #17 |
Usta Yiğido
aozdemir Şuan
Son Aktivite: 22.01.2015 10:38
Üyelik Tarihi: 14.06.2006
Yaş: 49
Mesajlar: 820
Tecrübe Puanı: 738
|
-->: Türbanlıları savundu, Cumhuriyet işine son verdi
biz başörtüsünü herşeyin başı yapmıyoruz. o Allah'ın bize yüklediği sorumluluklardan bir tanesidir. şu anda onda daha çok sıkıntı olduğu için ön planda gibi gözüküyor.
|
06.03.2008, 12:36 | #18 |
Usta Yiğido
aozdemir Şuan
Son Aktivite: 22.01.2015 10:38
Üyelik Tarihi: 14.06.2006
Yaş: 49
Mesajlar: 820
Tecrübe Puanı: 738
|
-->: Türbanlıları savundu, Cumhuriyet işine son verdi
birde şunu merak ediyorum. acaba bazı insanlar din deyince neden hep iran, tarikat laflarını gündeme getiriyor. bu onların islamı bilmediklerinden olsa gerek.
|
06.03.2008, 12:37 | #19 |
Usta Yiğido
seva Şuan
Son Aktivite: 31.08.2010 20:51
Üyelik Tarihi: 04.02.2008
Yaş: 39
Mesajlar: 15.375
Tecrübe Puanı: 2155
|
--->: Türbanlıları savundu, Cumhuriyet işine son verdi
ne saçma insanların bi çabuç için ettiklerine bakın.
|
Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir) | |
|
|