Forum - Ana Sayfa Takvim S?k Sorulan Sorular Arama

Zurück   Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar > Serbest Alan > Hertelden
SİTE ANA SAYFA Galeri Kayıt ol Yardım Ajanda Oyunlar Bugünki Mesajlar

Hertelden Her Telden Muhabbet Burada



Son 15 Mesaj : Atatürk'ün Çocukluğu'na Ait Hikayeler           »          Şehzade Osman           »          Hatıra defteri           »          Antilop İle Akrebin Dostluğu           »          Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 2           »          Sitemizin Ozanları           »          SEVDİM İŞTE....           »          NEFRET ETTİM İŞTE!!!!!           »          AFORİZMALAR (SAÇMALAMLAR)-1           »          SEÇKİNLER/SEÇİLMİŞLER DÜNYASI           »          Hatalarımızdan Dersler Alabilmek Ümidiyle.           »          Araf Suresi 172-173. Ayetler.( Ben Sizin Rabbiniz Değil Miyim)           »          İnancımızı Kullananların Artık Tuzağına Düşmeyelim.           »          ULAŞ-Yapalı           »          TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR PAYLAŞIMAZ
Cevapla
 
Seçenekler Arama Stil
Alt 30.05.2009, 19:39   #1
seva
Usta Yiğido
 
seva - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
seva Şuan seva isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 31.08.2010 20:51

Üyelik Tarihi: 04.02.2008
Yaş: 39
Mesajlar: 15.375
Tecrübe Puanı: 2162 seva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz sein
Standart DİL- 3: "EVET" demenin 6000 yolu (son)‏

EVET"demenin 6000yolu
Büyük ihtimalle büyük bü*yük dedelerimiz bizden farklı konuşuyorlardı. Bu*gün, bir zamanlar olmayan kelimeler kullanıyoruz; "bilgisayar" ya da "medyatik" gibi... Hiç kuşku*suz atalarımız da, şu anda hiç kulla*nılmayan kelimelerle konuşuyordu.
Dedelerimiz çocukluk hikayelerini anlatırken sorduğumuz "O ne de*mek?", "Bu ne demek?" soruları ne*redeyse hikayenin bir parçasıydı...

Çoğu dilbilimci, tüm dillerin tek bir "ana dil"den yayıldığı konusunda ay*nı fikri paylaşıyor.
İşte tüm bu değişiklikler, dilin be*lirleyici bir özelliğini oluşturuyor. Her şeyden önce dil entelektüel bir yapı. Yani, aynı şeyi söylemenin sı*nırsız yolu var... Böyle olunca, in*sanların 6000 civarındaki dili nasıl geliştirdikleri az çok açığa kavuşmuş oluyor. Peki, tüm bu diller birbirle*rinden bağımsız olarak mı ortaya çıktılar? Büyük ihtimalle hayır... Çoğu dilbilimci, tüm dillerin tek bir "ana dil"den yayıldığı konusunda ay*nı fikri paylaşıyor. İnsanlar göç ettik*çe, yeni kültürler, bunun sonucunda da yeni diller geliştiriyorlardı...
Ancak, bu sırada bazı diller de kendiliğinden ortadan kayboldu. Ka*bileler arasındaki savaşlarda diğeri*nin boyunduruğuna giren kabile, ga*libin dilini konuşmaya zorlandı. Orta Çağ Avrupası'nda, örneğin, Rus*ya'dan işgalciler tarafından getirilen Magyar dili, ilk Macarlar'ın ve Finli*ler'kı orjinal dilinin yerine geçti.

Dillerin asıl değişimi, barış*çıl ortamlarda kurulan iletişimler so*nunda oldu
Bu, genel olarak ticaret*le ya da sınırlarını genişleten kabile*lerin komşuları arasına yerleşmele*riyle meydana geldi. Eski İngilizce, Viking istilası ve Orta Çağ'ın başla*rında Normandiya Fransızcası, Gal dili ve Norveç dilinden o kadar çok kelime ve deyim aldı ki, neredeyse yeni bir dil haline dönüştü. Öyle ki, İngilizce bilenler, 1000 yıl öncesine ait Eski İngilizce metinlere, Norveç*çeye baktıkları kadar yabancı bakı*yorlar... Bizim genç nüfusumuzun Eski Türkçe'yi zor anlaması gibi...


This image has been resized. Click this bar to view the full image. The original image is sized 818x575.

"Lingua franca" : ortak milletlerarası dil olarak
Böyle toptan yaklaşma sonucun*da, insanlar sık sık herkesin bildiği, ancak kimsenin ana dili olmayan bir dile başvurmak durumunda kalıyor*lar. "Lingua franca" denilen bu dil, ortak milletlerarası dil olarak tanım*lanıyor. Doğu Afrika'daki Savahili ve Uzak Doğu'daki Bazaar Malay ve Endonezya dili de buna örnek olarak gösterilebilir. Günümüzün en geniş alana yayılmış ve en sık rastlanan "lingua franca"sı ise hiç kuşkusuz İngilizce... Bugün Dünya üzerindeki 450 milyon insanın ana dili olarak konuştuğu bu dil, 400 milyon kişi tarafından da ikinci dil olarak konuşuluyor...

Nijerya’da çaresizlikten İngilizce resmi dil
İngilizce'nin bu özelliği kazanma*sındaki en önemli etkenler İngiliz sö*mürgeciliği ve Amerika'nın günü*müzdeki kültürel etkisi... Nijerya'da resmi dil olmasının nedeni ise başka çare olmayışı... Ülkede konuşulan 400 farklı dilden birinin resmi dil olarak seçilmesi savaşa neden olabi*leceğinden, bu ülkede İngilizce'yi empoze etmekten başka çare kalmı*yor. Hint hükümeti 1965 yılında Hindu dilini resmi dil olarak seçti*ğinde, Dravidian dilini konuşan gü*ney kesini hemen ayaklanmıştı...

"Crcole" karmaşık diller
"Lingua franca"lar, diğer dillerden daha statik değiller. Tam tersine, in*sanlar ana dillerinden bir şeyler ekle*dikçe, daha kolay öğrenmek için gra*meri basitleştirdikçe ve telaffuzu kendilerine uydurdukça, bu diller çok daha kolay de*ğişebiliyor. Bu olduğunda ise dil, karışık bir dil haline geliyor. Ve bu dil, daha önceki ana dilin yerine ge*çerse, "Crcole" adını alıyor... Karışık diller için yüzlerce örnek verilebilir. Örneğin, 18. ve 20. yüzyıllar arasın*da Sibirya sınırında kullanılan Rus-Çin karışımı olan dil ve geçtiğimiz yüzyılda Alaska Kızılderililerinin ve muitlerin yarattıkları dil gibi... Ama elbette ki en yaygın olan karışık dil*ler ve "creole"ler, Yeni Gine dili gi*bi, ana dillerine İngilizce karışmış olanlar...




Dildeki ayrılmalar/Benzerlikler
Yine de, karışık diller ve "cre*ole'ler yakın zamanda meydana gel*miş oluşumlar. Orijinal kabile dilleri, ancak aileler göç ettiğinde ve birbir*lerinden ayrıldıklarında değişiyor. Dilbilimciler, "dildeki ayrılma" ola*rak bilinen bu olayın, önceden bile*nebilir ve sabit bir şey olduğunu tah*min ediyorlar. Bu, orijinal dillerin ta*rihlendirmesinin kolayca yapılabile*ceğini gösteriyor. California Üniver*sitesi'nde yapılan bir çalışmada, dil*bilimciler 200 dilin gramer yapılarını karşılaştırdı. Sonuçta, bir dilin günü*müzdeki 300 dil ailesine dönüşmesi için 100.000 yıl geçmesi gerektiği ortaya çıktı.
Bu rakam, arkeolojik bulguların gösterdiği tahmini "Homo sapiens sapiens" (Günümüz insanı) yaşıyla aynı yıllara denk geliyor. Genetikçi*lerde aynı tezi savunuyorlar. Onların bulgularına göre, Afrikalılar ve diğer ırklar arasındaki genetik fark, herhan*gi diğer iki ırktan çok daha büyük. Bu da, Afrika'dan ayrılmanın "ilk göç", bunun sonucu olarak da "ilk dil ayrıl*ması" olduğunu gösteriyor.
Bu ayrılmalar tersine de işleyebili*yor, farklı dillerdeki eski ve sabit kelimeleri -örneğin, akraba ve meme*lilerle ilgili olanlar- karşılaştıran dil*bilimciler, bu dillerin hangi ana dil*den koptuğunu bulabiliyorlar. Örne*ğin, çoğu Avrupa dilleri, Sanskrit, Farsça ve diğer Yakın Doğu dilleri*nin tek bir "ilk dil"den çıktığı rahatça görülüyor...
Günümüzde konuşulan diller ara*sındaki benzerlikler de açıkça orta*da... Böylece, dilleri dil ailelerine ve alt gruplara ayırmak hiç de zor ol*muyor. Örneğin, Sanskrit, Afgan ve Hindu dillerinin ortak bir Hint-İran atası var. Norveç dili ve Almanca, Germen dil ailesinden çıksa da, Bre*ton, İrlanda dili ve Gal dili Kelt dili ailesinden geliyor. Bu farklı dil grup*larındaki kelimeler birbirleriyle kar*şılaştırıldığında açık bir benzerlik or*taya çıkıyor. Sanskrit dilinde kardeş "Bhrater", İrlanda dilindeki "brathır" ve Yunanca'daki "phrater"e çok ben*ziyor...

15.000 yıl önce var olduğu sanı*lan dil: "Nostratic"...
İşte bu noktadan sonrakilerin tah*min edilebilmesi biraz güç oluyor. Çoğu dilbilimci, yeniden yapılanmış olan Hint-Avrupa dil ailesini, diğer kuramsal ilk dillerle karşılaştırmak*tan çekiniyor. Ancak, bazı araştırma*cılar, Hint-Avrupa dillerinin türediği bir "ilk dil" yarattıklarına inanıyor*lar. 15.000 yıl önce var olduğu sanı*lan bu dilin adı "Nostratic"... Ural, Hami-Sami, Altay ve Hint-Avrupa dillerindan oluşan Nostratic, dil ağa*cının dev kollarından biri ve teorik olarak orjinal "ana dil"den doğrudan ayrılmış olan bir parça...


Günümüz dilleri hızlı değişiyor
İlk diller her ne kadar yavaş de*ğiştiyseler de, günümüzün dilleri neredeyse bir gecede değişim geçi*rebiliyor. Her hafta bilimadamları ve dilbilimciler tarafından yeni keli*meler kullanılıyor. Televizyon ara*cılığıyla her gün evlerimize yabancı kelimeler ışınlanıyor. Çocuklarımız ana dilleri yerine karışık dilleri ve "creole'leri öğrendikçe, dünya üze*rindeki dil sayısı her geçen gün azı*lıyor. Ancak, dili sürekli değiştirme ve günlük ihtiyaçlara uydurma yete*neğimiz sayesinde dil, sadece insan*lara ait bir ayrıcalık olarak kalmaya devam ediyor.

Türkçe...
Türkçe, dillerin yapı bakımından sınıflandırılmasında "bitişken" dillere giriyor. Türkçe'de bir ad veya fiil kökünden, değişik yapım ekleriyle çeşitli kavramları karşılayan yeni sözcükler türetilebiliyor. Türkçe'yi bir de ses uyumu diğerlerinden ayırıyor. Öyle ki, Türkçe'ye giren bazı yaban*cı kelimeler bile bu duruma uyum sağlamış; Farsça "nerdban" merdiven, Arapça "sahife" sayfa, Farsça"merd" mert...
Türkçe'de çeşitli dillerde (Arapça, Almanca, Fransızca) görülen cinsi*yet de yok. Dilimizde erkeklik ve dişilik bulunmadığı gibi, sözcüklerin cin*siyetlerini belirleyen tanımlık ve ekler de bulunmuyor.
__________________
Allahım gönlümde olanı hakkımda hayırlı eyle,
Hakkımda hayırlı olana gönlümü razı eyle.


[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]


CANDA ÖZÜR OLMAZ...
seva isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 30.05.2009, 23:14   #2
ayten58
Yasaklı
NO AVATAR
 
ayten58 Şuan ayten58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 19.03.2010 20:23

Üyelik Tarihi: 10.02.2009
Yaş: 61
Mesajlar: 11.519
Tecrübe Puanı: 0 ayten58 FAZLA SÖZE GEREK YOKayten58 FAZLA SÖZE GEREK YOKayten58 FAZLA SÖZE GEREK YOK
Standart Cevap: DİL- 3: "EVET" demenin 6000 yolu (son)‏

benim bildiğim eski padişah döneminde evet yerine beli derlerdi
birde halk arasında şimdilerdede eskiden beride haa yada hee deniyor başka bilen varsa yazsın öğrenelim
ayten58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 31.05.2009, 10:06   #3
seva
Usta Yiğido
 
seva - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
seva Şuan seva isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 31.08.2010 20:51

Üyelik Tarihi: 04.02.2008
Yaş: 39
Mesajlar: 15.375
Tecrübe Puanı: 2162 seva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz sein
Standart Cevap: DİL- 3: "EVET" demenin 6000 yolu (son)‏

Rezil de eder vezirde

KELİMELERİN SINIRSIZ GÜCÜ
İstesek de istemesek de, dilin büyülügücü altında yaşıyoruz. Dil hem bir dert hem de mutluluk olabiliyor. O olmadan varlığımız için gerekli olan bilgiyi ne alabiliriz, ne de diğerleriyle paylaşabiliriz. Ancak, dilin güçlü bir yanı da var; onu ikna etmek için de kullanıyoruz. Dil, akıllıca kullanıldığında, insanlara istenileni söyletmek, yaptırtmak ya da düşündürmek hiç de zor olmuyor. Bu konuda pek çok denenmişteknik uygulanıyor ve çoğunda da elde edilen sonuçlar sanıldığındançok daha başarılı oluyor.

Doğaüstü bir güç : “Dil”
Dilin üzerimizde bu kadar etkili olmasının tek nedeni, bizlerin kolay aldanır yaratıklar olmamız değil... Dil, özellikle de yazılı kelimeler, bizi ilginç, hatta doğaüstü bir güçle çekiyor. Dilin ilk ortaya çıkışından binlerce yıl sonra bile, farkında olmasakda, bir düşüncenin konuşulduğunda ya da yazıldığında daha önemli hale geldiğinidüşünüyoruz.

“Günah keçisi” nereden geliyor?
İnsanların dili doğaüstü güçlerin bir aracı olarak kullandıklarıyla ilgili ilk yazılıkanıt, 5 bin yılönceyasamış bir İsrail kavmiyle ilgili olanı... Buna göre, sözü geçen kavmin, her yıl bir keçininçevresinde toplanıp, geçmişyıl boyuncaişlenmiş günahlardan söz ediyor. Kabilenin günahlarıyla böylece lanetlenen keçi, boğucusıcağınolduğu göle bırakılmak yoluyla kurban edilip kabilenin günahlarını temizliyor. İşte, "günah keçisi" ifadesi de buradan geliyor.

Yazılı kelimelerin gücü
Birkaç bin yıl sonra, içlerinde ilk İngilizlerin de olduğuGermen kabileleri, lanetlerini tahta parçalarına yazıyorlar ve bunları kurbanlarınınevlerine gizlicekoyuyorlardı. Bu yazılı kelimelerin kötü güçlere sahip olduğu ve lanetlenen zavallı insanların kısa bir sure içinde aniden ölecekleri düşünülüyordu. Lanetlendiklerini bilenler, bedduanın etkisiyle olmasa da, korkudan ölümle sonuçlanabilecek hastalıklara yakalanabiliyorlardı.

Günümüzde bile insanlar kelime*lerin gücüne çok inanıyorlar
Dini inançla hastalıkları iyi etmeye çalışan kişiler, müritlerinietkilemek ve mucizevi iyileşmeler meydana getirmek için kelimenin gücünü kullanıyorlar.Hastalıklıbölgey e sessizce dokunmak yerine, gizemli ve toplu telkin yaratmak amacıyla dua etmeyi tercih ediyorlar. Kuzey Amerika'nın Komançi Kızılderilileriarasındaki bir inanışa göre de, yetişkinler, Koman*çi olmayanlara kendi dillerini öğretmeyeçekiniyorlar. Çünkügeleneğegöre, eğer onlardan olmayanlar dili öğrenirlerse, kabilenin gücünü de el*de etmiş oluyorlar.

Jargon (belirli bir grubun kullandığı dil) sergileyenler
Modern toplumdaki kabileler -ya da alt kültürler-, dili diğer kabileler üzerinde bir üstünlük hissi yaratmak için bir şifre olarak kullanıyorlar. En son doktora gittiğiniz günü düşünün... Büyük ihtimalle anlamadığımız bazı kelimeler duymuş olmalısınız, zaten doktor da onları anlamayacağımızı bilir. Böyle jargon (belirli bir grubun kullandığı dil) kullanan doktorlar, avukatlar, politikacılar, bankacılar, bu dille size doğaüstü bir yetenek düzeyi sergilemeye ve üstünlüklerini göstermeye çalışıyorlar.

Argonun dik alası: Şifreli sözcükler...
Elbette, toplumun diğer kesimlerinde de konuşma sırasında çeşitli şifreler kullanılıyor. Yasadışı iş yapanlara hemen hemen hepsinin bir şifresinin olmasının nedeni, planlarının anlaşılmasının engellenmesi… Güney Amerika'daki bir şifre, tüm kelimeleri tersinden hızlıca okumayı içeriyor. Bir Fransız suçlu şifresi de, her sesliden önce "av" hecesi getiriyor. Bir Alman şifresi, her heceyi ikinci kez tekrar ediyor ve tekrarlanan hecenin ilk harfini "b" ile değiştiriyor...

"Hagadigi, siginegemagayaga gigidegeligim..."
Tüm dünyada, çocuklar, yasadışılar ve satıcılar arasında giderek yayılan farklı bir dil var "Ara sokak argosu"... Türkçe içinde henüz pek yaygın olmayan bu konuşma türü, tersinden okunan kelimelerden oluşuyor... Örneğin; "atrogis" sigorta, "ıtnılaç" çalıntı, "patik" kitap, gibi... "Kuş dili" de bu tür ara sokak argosundan sayılıyor. Bunda, her kelimenin heceleri arasına fazladan "gi", "ge" ya da "ga" gibi bir hece ekleniyor. Örneğin; "Hadi, sinemaya gidelim..." cümlesi su hale geliyor: "Hagadigi, siginegemagayaga gigidegeligim..."

Hagadigi A.S.P.A.V.A.
"ilk harfle konuşma" da bu tip argo lehçelere bir örnek... Sik sık duyduğumuz "A.S.P.A.V.A.", "Al*lah sağlık, para, ask versin, âmin" in acilimi olarak Türkçede de kullandığımız bir cümle... Ne var ki, bu tür argo lehçeler, daha çok İngilizce ve Fransızca konuşan ülkelerle, Java'da ve Tayland'da kullanılıyor...

Stratejik önem taşıyan şifreler
Özellikle ulusal kargaşa ve savaş zamanlarında, şifreler stratejik amaçlar nedeniyle çok önemli bir rol oynuyor. İskoç Kraliçesi Mary'nin kafasının kesilmesinin nedeni, işbirliği yaptığı suikastçı Anthony Babbington'a gönderdiği gizli mesajların bir İngiliz saray mensubu tarafından çözülmesiydi... Napolyon'un Leipzig ve Waterloo yenilgilerinin nedeni olarak son derece karmaşık şifreler gösteriliyor. Napolyon'un şifreleri o kadar anlaşılmazdı ki, kumandanlar bunları çözememiş ve verilen emirleri doğru olarak yerine getirememişlerdi. II. Dünya Savaşı sırasında Midway'deki Japon filosunu dağıtan Amerikan donanması, bunu Japonların "imparatorluk" şifresini çözerek başarmıştı...

Propaganda
Savaş zamanında, hükümetler hem kendi hem de düşman ülkelerindeki halkı etkileyecek ve biraz da kafalarını karıştıracak konuşmalar yapıyorlar. Halkı kontrol etmek için kullanılan çeşitli dil teknikleri "propaganda" (bugünlerde "genel bilgi" olarak tanımlanıyor) terimi altında toplanıyor. Aslında propaganda, mükemmel bir "euphemism" (kaba veya ağır bir söz yerine aynı anlamı veren daha hafif bir söz) örneği oluşturuyor. Propagandacıların en önemli iki ana aracından biri de bu zaten... Diğer önemli araç ise duygusal dil... Propagandacılar bunu kullanarak, halkın rakip hakkındaki fikrini doğrudan etkiliyorlar.
Tüm zamanların en etkili duygu*sal sloganı, Fransız Devrimi sırasında Cumhuriyetçilerin kullandıkları "Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik" ti. I. Dünya Savaşı sırasında Amerikalılar, kendilerini Almanlardan duygusal olarak uzak tutabilmek için lahana turşusunu (sauerkraut) "liberty cabbage" (özgürlük turşusu), hamburgeri ise "Salisbury steaks" (Salis*bury biftekleri) olarak değiştirmişlerdi. Winston Churchill'in konuşmaları, Müttefiklerin ruhu için mucizeler yaratmıştı. Çoğu insan onun "Size kan, yorgunluk, gözyaşı ve terden başka sunacak hiçbir şeyim yok" sözünü hala hatırlıyor.
Günümüzde, savaşa bilimsel ve mantıklı bir olay olarak bakılıyor. Bu nedenle Vietnam ve Körfez savaşları için "yaprakların dökülmesi", "cerrahi müdahale" ya da "etkisini yok et*mek" gibi terimler kullanılmıştı. 1930'larda bile Stalin, Sovyetler Birliği’ndeki milyonlarca insanı, "devrim karşıtı eğilimleri yok etmek" maskesi altında öldürmüştü. II.Dünya Savaşı’nda Hitler'in "Nihai Çözüm”ü bir propaganda şaheseriydi. Milyonlarca insanın öldürülmesini, bir matematik işlemine indirgemişti...

Reklam dili
Aynı düşüncenin daha az yaralayıcı kelimelerle anlatılması, reklam sektöründe de sıkça kullanılan bir yöntem... Çevremize söyle bir baktığımızda pek çok örnek görmemiz mümkün; insanlar şişman değil "toplu”lar ya da "kilolarını takip etmek zorunda olanlar”. Kokmuyorlar, ancak "vücut kokuları" var. Yaşlı değiller, "yetişkin”ler ya da "altın yılları”nı yaşıyorlar. “Kel” değiller, sadece "saçları dökülmüş"...
Bu tip konuşmalara her dilde rastlamak mümkün... İsveç hükümeti, yardım ettiği yoksullara “ücretli tüketici” demek istemiş, ancak herkes tarafından komik bulunduğu için teklifi geri çekmek zorunda kalmıştı. Fransa'da pişmiş kestaneye "kış kırlangıcı" deniliyor. İtalya’daki genç kızlar, "aile dostu" olarak adlandırılıyorlar. Türkçede ise "kaşık düşmanı" dendiği gibi...

Pazarlama dili
Reklamcılar, ilgimizi çekebilmek için bir başka dilbilim kavramı ortaya attılar: Güçlü kelimeler... Onlarca yıllık deneyim, reklam uzmanlarına belli kelimelerin, ne kadar çok kullanılmış olurlarsa olsunlar, insanları daha fazla etkilediğini öğretti. Bu liste, yapana göre biraz değişse de, en azından şu sekiz kelimeyi liste dışı bırakmak imkansız: "Yeni", "geliştirilmiş", "zamanla iyiliğini kanıtlamış", "doktor tavsiyeli", "mucize" ve "şimdi"…. Her gün karsımıza çıkan reklamların çoğunda bu kelimelerden en az biri yer alıyor…

Bilinçaltı


Farklı sözcükler kullanma, propa*ganda ve jargonla birlikte, bu güçlü kelimeler bizi bilinçaltımızda yakalayarak, belli yönde düşünmemiz ve hareket etmemiz için bizi kandırıyorlar. George Orwell, ünlü eseri "1984"te, geleceğin devleti tarafından yaratılmış sınırlı ve kontrollü kelimelerden oluşan bir dilden söz ediyordu. "Newspeak" adını verdiği bu dilin amacı, "resmi ideolojinin prensiplerinden ayrılan, yani kabul olunmuş doktrinlere aykırı bir düşünce yaratmak"tı. Bu, gerçekte imkansızdı; en azından, düşünce sözlere bağlı olduğu sürece... Orwell'in "1984"teki görüşü henüz gerçekleşmesede, O, dilin üzerimizde kabul etmek istediğimizden çok daha etki*li olduğunu bilmişti …

Şeytan ayrıntıda mı gizli? Yoksa ayrıntılar mı şeytanlık yaptırır?
Günlük hayatta kullandığımız kelimelerde saklanan “şeytan ve cehennemin izleri” birer birer keşfedilip imha ediliyor… ABD’nin Texas eyaletindeki Kleberg kasabasında, bakkal Leonale Canales, “hello” kelimesinin, içindeki “hell” (cehennem) sözcüğünden türediğini keşfederek (!) belediye meclisine ihbar etti. İhbar üzerine inceleme yapan meclis, oybiriliği ile “hello” yerine içind “heaven” (cennet) kelimesi olan “heaveno” sözcüğünün kullanılmasın karara bağladı., Şimdi Canales, “Hello”da cehennemi görebiliyorum, kendisini ‘o’ harfi ile gizlemiş” diye kendini savunuyor
__________________
Allahım gönlümde olanı hakkımda hayırlı eyle,
Hakkımda hayırlı olana gönlümü razı eyle.


[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]


CANDA ÖZÜR OLMAZ...
seva isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesaj?n?z? De?i?tirme Yetkiniz Yok

BB Code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


WEZ Format +2. ?uan Saat: 05:29.


Powered by: vBulletin. Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

Copyright © - Bütün Haklar Sivaslilar.net'e aittir.