|
SİTE ANA SAYFA | Galeri | Kayıt ol | Yardım | Ajanda | Oyunlar | Bugünki Mesajlar | Arama |
Serbest Kürsü Serbest Konular |
|
Seçenekler | Arama | Stil |
12.06.2008, 12:41 | #1 |
Usta Yiğido
seva Şuan
Son Aktivite: 31.08.2010 20:51
Üyelik Tarihi: 04.02.2008
Yaş: 39
Mesajlar: 15.375
Tecrübe Puanı: 2167
|
Demokrasi mi laiklik mi?
Mızrak çuvala sığmıyor. Anayasa Mahkemesi kararına destek verenler gerekçe bulmakta zorlanıyor. Gerekçe bulmak zor; çünkü ortada açık bir anayasa ihlâli var.
Bu ihlâlin hukuk içine yerleştirilebilecek bir tevil icat edilemez.. Anayasa Mahkemesi, bir intihar eylemini tercih etti, kendisini de var eden anayasayı imha etti. "Demokrasiye yeniden dönülebilir; ama laiklik yok olursa iş işten geçmiş olur." mantığı, bu ideolojik gerekçe arayışının özünü oluşturuyor. Yani: Demokrasi askıya alınabilir, hukuk ihlâl edilebilir. Neden? Laikliği korumak için. Peki gerçekten demokrasiyi askıya alarak, hukuku yerle bir ederek laiklik korunabilir mi? Aslında bir gerekçe olarak önümüze konan bu ikilemin kendisi, savunulan ve korunan şeyin laiklik değil bambaşka bir şey olduğunu gösteriyor. Çünkü, demokrasi dışına var olabilecek bir laikliği tasarlamak imkânsız ve özünde laikliğe aykırıdır. Anayasamızın değişmesinin teklif bile edilemeyeceği meşhur ikinci maddesinin gerekçesinde laiklik şöyle tanımlanıyor: "Hiçbir zaman dinsizlik anlamına gelmeyen laiklik, her ferdin istediği inanca, mezhebe sahip olabilmesi, ibadetini yapabilmesi ve dinî inançlarından dolayı diğer vatandaşlardan farklı bir muameleye tabi kılınmaması anlamına gelir." Bu laiklik tanımı sadece demokrasinin içine yerleştirilebilir. Demokrasi ile laikliği etle tırnak gibi birbirinden ayrılmaz hale getiren temel prensip, yukardaki laiklik tanımının da içinde var olan "eşitlik" prensibidir. Demokrasinin eşitlik prensibi laiklik olmadan işlemez. Burdan çıkacak çok önemli bir sonuç var: Laiklik prensibine zarar veren her teşebbüs doğrudan demokrasiyi hedef alır. Demek ki, demokrasiyi koruyup, savunduğunuz zaman laiklik prensibi kendiliğinden korunmuş olacaktır. Demokrasi, laiklikle mümkün olan üç temel prensibe dayanır. Birincisi, laikliği de vageçilmez kılan siyasal eşitlik prensibidir. İnsanların inançlarına göre farklı muamele gördüğü bir siyasal düzende demokrasiden bahsedilemez. İkincisi, bu eşitlik prensibinden çıkan sayıca çok olanın yönetme hakkıdır. Üçüncüsü ise, sayıca az olanların anayasal güvenceler altında eşit bireyler olarak yaşamasının temin edilmesidir. Laiklik, yine bu üçüncü prensibin esaslarından biridir. Çünkü laik olmayan bir devlet azınlığı koruyamaz. Demokrasi dışında bir laiklik tasavvuru ancak azınlık yönetimi altında mümkündür. Matematiksel bir gerçektir: Demokrasinin alternatifi ya azınlığın, ya da tek kişinin yönetmesidir. Eğer laikliği, demokrasi içinden çekip azınlık yönetiminin içine yerleştirirseniz, karşınıza, siyasal eşitlik prensibini ortadan kaldırmış, dolayısıyla bir hukuk prensibi olmaktan çıkmış, azınlığın yönetme hakkını savunmak için seferber edilmiş bir ideoloji çıkar. Demokrasi ile laiklik arasında bir ikilem icat edenlerin, gerçekte bir felsefî inancı ve bu inanca uygun bir "yaşam biçimi"ni savunmalarının sebebi budur. Anayasa Mahkemesi kararlarında laikliğin pozitivist bir felsefî inanç ve ideoloji ve "yaşam biçimi" olarak yer alması bu durumun delilidir. Laiklik demokrasinin olmazsa olmaz şartıdır; içinde laiklik olmayan bir demokrasi mümkün değildir. Demokrasiyi laiklik olmadan savunamayacağınıza göre, o zaman demokrasi ile laiklik arasında bir seçim yapmaya kalkmak, gerçekte demokrasi ile bir azınlık yönetimi arasında tercihe zorlanmak demektir. Devlet üzerinde sivil-asker vesayeti, bir azınlık yönetimidir. Yargıçların yönetimi (juristokrasi) yine bir azınlık yönetimidir. O zaman çıkartabileceğimiz tek sonuç var: Anayasa Mahkemesi'nin korumaya çalıştığı laiklik, anayasal bir prensip değil, azınlık yönetimine payandalık eden bir azınlık ideolojisidir. Türkiye'de laiklik ağır bir tehdit altında. Bu tehdit iddia edildiği gibi demokrasiden değil, laiklik prensibini azınlık çıkarlarına paravana olarak kullananlardan geliyor. Demokrasinin dışına çıkartılarak, azınlık ideolojisine dönüştürülerek paçavraya çevrilen laikliğe MÜMTAZ'ER TÜRKÖNE
__________________
Allahım gönlümde olanı hakkımda hayırlı eyle, Hakkımda hayırlı olana gönlümü razı eyle. [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] CANDA ÖZÜR OLMAZ... |
12.06.2008, 12:45 | #2 |
Tecrübeli Yiğido
havacı Şuan
Son Aktivite: 24.06.2015 00:54
Üyelik Tarihi: 09.10.2007
Yaş: 51
Mesajlar: 285
Tecrübe Puanı: 647
|
--->: Demokrasi mi laiklik mi?
ne demkirosi nede laiklik düpe düz çile çile çile
__________________
Tarih yazdım kaç asıra Şehidim var sıra sıra Kimse bakmasın kusura Türkiye Türk vatanıdır |
12.06.2008, 12:49 | #3 |
Usta Yiğido
FatihCan Şuan
Son Aktivite: 03.07.2009 14:15
Üyelik Tarihi: 01.10.2005
Yaş: 40
Mesajlar: 572
Tecrübe Puanı: 755
|
--->: Demokrasi mi laiklik mi?
Türkiye'de laiklik ağır bir tehdit altında. Bu tehdit iddia edildiği gibi demokrasiden değil, laiklik prensibini azınlık çıkarlarına paravana olarak kullananlardan geliyor. Demokrasinin dışına çıkartılarak, azınlık ideolojisine dönüştürülerek paçavraya çevrilen laikliğe
Öncelikle paylaşım için teşekkürler...
__________________
|
12.06.2008, 13:05 | #4 |
Usta Yiğido
albina58 Şuan
Son Aktivite: 14.08.2016 20:40
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 552
Tecrübe Puanı: 766
|
--->: Demokrasi mi laiklik mi?
Lafı dümdüz söyleyecek bir babayiğit daha çıkamadı.
Söyleyin bitsin,gerisi gelir. Laikliğinde,cumhuriyetinde,ata türk'ünde,daha kalanınında..... Şeriatı getirelim iş bitsin. Laiklik,cumhuriyet= Yalanla siyaset yapmak,din düşmalığı, Bu kadar basit bir ögretisi var. Ne lafı eveleyip geveleyip duruyorsunuz.Sakın bir dalda iki karpuz taşımaya kalkmayın.O düpedüz,trav....estilik olur.
__________________
.............BU TECRÜBE BU ÖMRE YETMEZ...... |
12.06.2008, 13:07 | #5 | |
Usta Yiğido
FatihCan Şuan
Son Aktivite: 03.07.2009 14:15
Üyelik Tarihi: 01.10.2005
Yaş: 40
Mesajlar: 572
Tecrübe Puanı: 755
|
--->: Demokrasi mi laiklik mi?
Alıntı:
biraz daha açık konuşsan anlamadım gitti !
__________________
|
|
12.06.2008, 13:12 | #6 | |
Usta Yiğido
Kaptan-58 Şuan
Son Aktivite: 06.08.2013 10:28
Space pacman Champion!Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Yaş: 38
Mesajlar: 3.049
Tecrübe Puanı: 1009
|
--->: Demokrasi mi laiklik mi?
Alıntı:
laikliğin, cumhuriyetin vede Atatürk bizim herşeyimiz.. ama.... bu ülke islam ve başörtüsü birilerine batıyor. her cümlede her başörtülü birini görünce laiklik gidiyor laiklik gidiyor diye ortalığı birbirine katıyor.. lafı eveleyip geveleyenler var ama onlar emin ol bu ülkeden islamı nasıl uzaklaştırırz diye düşünene avrupa özentisi insanlar... doğru dedin artık laf eveleyip gevelemeselerde herkesin aklındaki bi öğrensek....
__________________
Bir moderatör kendi görüşü karşısındaki görüşlere saygı duymuyorsa artık böyle bir sitede bulunmak benim için bir anlam ifade etmiyor. Tarafsız moderatör şart....
|
|
12.06.2008, 13:32 | #7 |
Genel Koordinatör
Ertugrul Şuan
Son Aktivite: 19.01.2013 13:22
Üyelik Tarihi: 11.01.2006
Mesajlar: 2.795
Tecrübe Puanı: 10
|
--->: Demokrasi mi laiklik mi?
Köşe yazılarını buraya taşımayı sevmiyorum, burada kapsamlı yada değil kendi fikirlerimizi ortaya koymalıyız, herkesin interneti olduğuna göre köşe yazarlarını takip edebilir. Küçük bir gazetede yazdığı için Mehmet Şevket Eygi'nin bu önemli yazısı gözden kaçmış olabilir. Şu günlerde ki tartışmalara ışık tutabilecek, farklı düşünmenizi sağlayabilecek güzel bir yazı.
23 Temel Gerçek Birinci gerçek: Türkiye Müslüman bir ülkedir. İkinci gerçek: Türkiye halkının büyük/ezici çoğunluğu Müslümandır. Üçüncü gerçek: Türkiye kimliğinin ana unsuru İslâm’dır. Dördüncü gerçek: Türkiye halkının din, inanç, ibadet, inandığı gibi yaşamak hakkı ve hürriyeti vardır. Bu hak ve hürriyet hiçbir sebep ve bahane ile kısıtlanamaz, tatil edilemez, ortadan kaldırılamaz. Beşinci gerçek: Türkiye’de gerçek lâiklik yoktur. Altıncı gerçek: Türkiye’deki sistem “Devlet dini” sistemidir. (Din devleti ile karıştırılmamalıdır). Yedinci gerçek: Türkiye’de gerçek ve tam demokrasi yoktur. Resmî ideolojili vesayet demokrasisi vardır. Sekizinci gerçek: Türkiye’de gerçek mânada eşitlik yoktur. Kendisini ülkenin ve halkın sahibi ve vasisi gibi gören egemen bir azınlık, çoğunluktan “daha eşittir”. Dokuzuncu gerçek: Türkiye’de hukukun üstünlüğü yoktur. Onuncu gerçek: Türkiye’de, bütün sosyal, siyasî, eğitimle ilgili faaliyetlerin, düşünce ve edebiyatın ana unsuru olan yazılı Türkçe dumura uğratılmış, yeni nesiller dedelerinin mezar taşlarını, klasik edebî eserleri okuyamayacak ve anlayamayacak kadar cahil yetiştirilmiş, bu suretle bir kültür sömürgeciliği ortamı meydana getirilmiştir. Onbirinci gerçek: Türkiye politikası gayet kalitesiz hale getirilmiş ve kirlenmiştir. Onikinci gerçek: Türkiye’nin bir kısım büyük medyası çeteleşmiş, tekelleşmiş, kartelleşmiş, mafyalaşmış ve ülkeye zarar verecek hale gelmiştir. Onüçüncü gerçek: Türkiye üniversiteleri genellikle resmî ideolojinin fidelikleri haline getirilmiş ve gerçek bağımsız vasıflı üniversiteler olmak niteliklerini kaybetmiştir. Ondördüncü gerçek: Parçala, böl ve hükm et ilkesi doğrultusunda Türkiye halkı Türk Kürt, Sünnî Alevî, Dinci Lâik, Sağcı Solcu gibi kesimlere ve kamplara ayrılmış ve kasıtlı olarak ülkenin geleceğini karartan dehşetli bir kopukluk oluşturulmuştur. Onbeşinci gerçek: Ülkenin çoğunluğunu teşkil eden Müslümanlar cahil bırakılmış, parçalanmış ve toplumsal iradelerini kullanamaz hale getirilmiştir. Onaltıncı gerçek: Millî mimariye, millî sanatlara, millî kültüre savaş ilan eden şer güçleri Türkiye’yi bir çirkinlikler meşheri haline getirmiştir. Onyedinci gerçek: Ortadoğu’nun Japonya’sı, Güney Kore’si olabilecek ülkemiz, emperyalist güçlerin ve onların yardakçılarının sabotajlarıyla geri bırakılmış, borç batağına itilmiş, bugünkü kötü duruma düşürülmüştür. Onsekizinci gerçek: Bir toplumu ayakta tutan ahlâk, fazilet, iyilikler horlanmış, müstehcenlik teşvik edilmiş, hırsızlık ve soygun, sistemin bir parçası gibi görülmüş ve bugünkü kokuşma ortamı oluşturulmuştur. Ondokuzuncu gerçek: Türkiye halkının sosyal, kültürel, antropolojik, tarihî yapısına uymayan kanunlar toplumu çürütmüş, aile yapısını bozmuş, genç nesilleri dejenere etmiş, suçların patlamasına sebep olmuştur. Yirminci gerçek: Türkiye’nin büyük felaketlere uğramaması için en kısa zamanda fazilet ve hikmet (erdem ve bilgelik) temelleri üzerine oturmuş gerçek bir demokrasiye, temel insan haklarına saygılı ve bağlı bir sisteme, temiz ve şeffaf bir idareye kavuşturulması gerekmektedir. Yirmibirinci gerçek: Devletin yeni bir sivil anayasaya ihtiyacı vardır. Resmî ideolojisiz demokratik bir anayasa... Yirmiikinci gerçek: Bugünkü eğitim (bilhassa liseler) ve üniversiteler ile Türkiye’yi düze çıkartacak yeterli sayıda güçlü/vasıflı eleman yetiştirmek mümkün değildir. Bu konuda acilen çareler ve çözümler aranmalı ve bulunmalıdır. Yirmiüçüncü gerçek: Namuslu, vicdanlı, ahlâklı, karakterli, vatansever, erdemli bütün okumuşlar, seçkinler Türkiye’yi bugünkü bataklıktan çıkartmak için elbirliği ile çalışmalıdır. Bu maksatla sivil bir kurucu meclis toplanmalı ve gerekenleri yapmalıdır. Türkiye’de Gerçek Aydın Var mı, Müslüman Aydın Var mı? ŞİMDİ aydın deniliyor, eskiden münevverdi, Azeriler ziyalı diyor... Türkiye’de gerçek aydın var mıdır? Olsa bile sanırım çok azdır. İslâmî kesimde aydın var mı? İnşaallah vardır. Bence üç-beş kişiyi geçmez. Ben kendimi aydın sanıyor muyum? Hâşâ!.. Okur-yazar bir vatandaşım, her gün birkaç saat okurum, birkaç saat de yazarım... Okur-yazar olduğuma yemin etsem başım ağrımaz. Ortalıkta bir sürü Müslüman aydın dolaşıyor. Aydın olmak o kadar kolay mıdır? Aydın olmanın birtakım temel ve zarurî şartları vardır: Birincisi: Bilgi boyutu çok gelişmiş olacak. Edebiyat, tarih, mantık, psikoloji, ahlâk, metafizik, estetik... Müslümansa yeterli İslâmî kültüre sahip olacak. Doğru dürüst edebî/yazılı Türkçe bilmeyen nasıl aydın olabilir? İkincisi: Aksiyon, ahlâk, karakter boyutudur. Üçüncüsü: Estetik, sanat, güzellik boyutu. Dördüncüsü: Gerçek aydın mutlaka muhalif olacaktır. Ülke gırtlağına kadar pisliğe batmış, bizimki hiç aldırmıyor, hattâ kendi payına düşen haltları yiyor ve aydın geçiniyor. Yağma yok!.. Aydın kişi, iktidar Müslümanlarda (veya İslâmcılarda) da olsa, onlardan uzak durur. Bizimkiler iktidara geçti... Haydi biz de sofraya oturalım, yiyip içelim... Bu kafadaki adamlar ve karılar aydın olamaz. İslâm aydını hükümdarlarla, sultanlarla, devletlilerle araya mesafe koyar. İslâm aydını olumlu tenkitleriyle, müsbet uyarılarıyla aydınlatır. Bir insan çok tahsilli, çok kültürlü olabilir. Bu kültürün yanında ahlâk ve fazilet yoksa, o adam haram yiyorsa, emanete hıyanet ediyorsa “Kültürlü bir sahtekardan” başka birisi değildir. Gerçek İslâm aydını asla yalakalık, yağcılık, dalkavukluk yapmaz. Kirli, bulaşık, meddah, köle ruhlu adamlar aydın olamaz. Bir maaş, biraz harcırah, az veya çok avanta karşılığında haksızlıklara karşı susacak, zalimleri övecek... Böylesine aydın mı denir? Müslümanlar son elli sene içinde çeşitli mesleklerde ve uzmanlıklarda hayli adam yetiştirdiler ama aydın yetiştiremediler. Yeterli sayıda aydına sahip olmayan bir ülke batmaya mahkumdur. Aydın, adı üstünde aydınlatır, yol gösterir, kılavuzluk yapar. Aydın iyilikleri emr eder, kötülükleri yasaklar. Aydın, içinde bulunduğu toplum için en büyük nimettir. Aydınlarını yetiştiremeyen bir toplum bahtına ağlasın. M. Şevket Eygi
__________________
(Yumhil vela yuhmil) Ertuğrul Özdemir Kötülere Acımak İyilere Zulümdür !
|
12.06.2008, 13:34 | #8 | |
Usta Yiğido
Kaptan-58 Şuan
Son Aktivite: 06.08.2013 10:28
Space pacman Champion!Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Yaş: 38
Mesajlar: 3.049
Tecrübe Puanı: 1009
|
--->: Demokrasi mi laiklik mi?
Alıntı:
İŞ O ZAMAN KOLAYDI HALKTAN KOPUK AYDINLAR HELE HİÇ OLMASAYDI... --- Mustafa YILDIZDOĞAN
__________________
Bir moderatör kendi görüşü karşısındaki görüşlere saygı duymuyorsa artık böyle bir sitede bulunmak benim için bir anlam ifade etmiyor. Tarafsız moderatör şart....
|
|
12.06.2008, 13:36 | #9 | |
Usta Yiğido
FatihCan Şuan
Son Aktivite: 03.07.2009 14:15
Üyelik Tarihi: 01.10.2005
Yaş: 40
Mesajlar: 572
Tecrübe Puanı: 755
|
--->: Demokrasi mi laiklik mi?
Alıntı:
Gerçekten müthiş bir gözlem yapmış adam... helal olsun.... paylaşım için teşekkürler.
__________________
|
|
12.06.2008, 13:36 | #10 | |
Usta Yiğido
albina58 Şuan
Son Aktivite: 14.08.2016 20:40
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 552
Tecrübe Puanı: 766
|
--->: Demokrasi mi laiklik mi?
Alıntı:
Demokrasi=laiklik=cumhuriyet, Senin söylediğin şekilde,gerekçeler bu kavramlara zıt oluyor,ben demesemde halk öyle idrak ediyor.Bunu detaylamayalım. Yani; ya cumhuriyet ilkeleri olacak, yada şeriat ilkeleri, Bu platforma sürükleyen,bir kaç yıl içinde böyle bir ikilem halkımın önüne sunulacak ve tek bir cevap beklenecek.
__________________
.............BU TECRÜBE BU ÖMRE YETMEZ...... |
|
Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir) | |
|
|