Warnung: Illegal offset type in [path]/includes/functions_post_thanks.php (Zeile 110)

Warnung: Illegal offset type in [path]/includes/functions_post_thanks.php (Zeile 110)

Warnung: Illegal offset type in [path]/includes/functions_post_thanks.php (Zeile 110)

Warnung: Illegal offset type in [path]/includes/functions_post_thanks.php (Zeile 110)

Warnung: Illegal offset type in [path]/includes/functions_post_thanks.php (Zeile 110)

Warnung: Illegal offset type in [path]/includes/functions_post_thanks.php (Zeile 110)
Buharî’ye Saldıran Bid’atçiler - Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar
Forum - Ana Sayfa Takvim S?k Sorulan Sorular Arama

Zurück   Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar > DİN BÖLÜMÜ > Serbest Dini Konular
SİTE ANA SAYFA Galeri Kayıt ol Yardım Ajanda Oyunlar Arama Bugünki Mesajlar Forumlar? Okundu Kabul Et

Serbest Dini Konular Güncel ve Özgün yazılar, Makaleler buraya



Son 15 Mesaj : Atatürk'ün Çocukluğu'na Ait Hikayeler           »          Şehzade Osman           »          Hatıra defteri           »          Antilop İle Akrebin Dostluğu           »          Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 2           »          Sitemizin Ozanları           »          SEVDİM İŞTE....           »          NEFRET ETTİM İŞTE!!!!!           »          AFORİZMALAR (SAÇMALAMLAR)-1           »          SEÇKİNLER/SEÇİLMİŞLER DÜNYASI           »          Hatalarımızdan Dersler Alabilmek Ümidiyle.           »          Araf Suresi 172-173. Ayetler.( Ben Sizin Rabbiniz Değil Miyim)           »          İnancımızı Kullananların Artık Tuzağına Düşmeyelim.           »          ULAŞ-Yapalı           »          TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR PAYLAŞIMAZ
Cevapla
 
Seçenekler Arama Stil
Alt 16.01.2010, 19:33   #1
Naksidamlasi
Yiğido
NO AVATAR
 
Naksidamlasi Şuan Naksidamlasi isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 14.01.2013 11:50

Üyelik Tarihi: 08.03.2009
Mesajlar: 195
Tecrübe Puanı: 569 Naksidamlasi FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Buharî’ye Saldıran Bid’atçiler

Buharî’ye Saldıran Bid’atçiler

Yıllardan beri işitirim: Bazı ilâhiyat fakültelerinde ve bazı imam-hatip mekteplerinde bazı öğretim görevlileri ve bazı öğretmenler derslerde talebeye Sahih-i Buharî aleyhinde sözler ederler, bu muteber ve mukaddes kitapta mevzu hadîs bulunduğu iftirasını atarlarmış.

İslâm dünyasının yüzde doksanını oluşturan Ehl-i Sünnet camiasında Sahih-i Buharî için "Esahhü'l-kitab ba'de Kitabillah" denir. Yâni ALLAH'ın Kitabı Kur'ân-ı Kerîm'den sonra kitapların en doğrusu...

İlâhiyat fakültelerinde ve imam-hatip mekteplerinde böyle hezeyanlar edilmesi doğrusu büyük bir rezalet ve skandaldır.

Hiçbir ciddî ve gerçek din âlimi, fakih, muhaddis böyle iftiralar atmaz, hezeyanlar savurmaz.

Ehl-i bid'at Buharî aleyhinde bulunmaz mı? Bulunur. Vaktiyle bir Rafizî kitabında okumuştum, "Buharî'de varsa yoksa ancak iki sahih hadîs vardır" diye yazılıydı!..

Bu yalanları, bu iftiraları, bu hezeyanları kimler sarf ediyor?..

Kendini allâme-i cihan zanneden bid'atçi bir ilâhiyatçı var. Bir ekip ve ekol kurmuştur. Bol keseden aykırı ictihadlar yapar, aykırı fetvalar verir. Bu hezeyanlar ondan çıkmakta, bağlıları tarafından yayılmaktadır.

Sevgili ilâhiyatçı ve imam-hatipli gençleri uyarıyorum:

1. Sahih-i Buharî'de mevzu hadîs yoktur.

2. İmamı Buharî hazretleri Sahih'ini, varyantlarıyla birlikte yüz binlerce hadîsten seçip derlemiştir.

3. Kitabına koyacağı her hadîs için istihare yaptığı rivayet olunur. (İstiharenin ille de uykuya yatarak yapılması gerekmez. Asıl istihare uyanıkken yapılır. Tafsilatı için muteber kitaplara bakınız.)

4. Buharî'nin çok muteber ve mübarek tefsirleri, şerhleri vardır.

5. İslâm Şeriatının, fıkhının ikinci temel kaynağı Sünnet'tir. Sünnet kitaplarının en güvenlisi, muteberi, doğrusu Sahih-i Buharî'dir.

6. Mezhepsizler, bid'atçiler, bazı Selefîler, reformcular, gayr-i müslim ve müslim oryantalistler, İslâm dininde yenilik ve değişiklik yapmak isteyenler, Ehl-i Sünneti yıkmak, onun yerine kendi fırkalarını hakim kılmak için Sünnete, hadîslere ve bu arada Sahih-i Buharî'ye açıkça veya sinsice saldırırlar.

7. BOP (BüyükOrtadoğu Projesi)içinde, Haçlıların ve Siyonistlerin işine gelecek yeni bir İslâm türetmek maksadıyla; Avrupalıların, Amerikalıların, İsrail'in, Hıristiyanların, Musevîlerin işlerine gelmeyen hadîslerin ayıklanması maddesi de vardır.

8. Bu işin içinde azılı Farmason, yalancı ve aldatıcı, taqiyyeci, maceraperest, aktivist, karışık adam Cemalüddin Afganî'nin hayranları ve taraftarları da vardır.

9.Buharî'ye saldıranların bir kısmı vazifelidir: Onlar fıkıhsız, Şeriatsız, muamelâtsız, ukubatsız, ahkam-ı sultaniyesiz ılımlı, light bir İslâm türetmek, dinimizi beşerî bir ideoloji ve hümanizma haline dönüştürmek istiyor.

10. Usul-i fıkıh ve usul-i hadîs ilimlerini icazetli ve ehliyetli bir üstaddan okuyanlar ve öğrenenler bilirler ki, Resuli Kibriya sallALLAHu aleyhi ve sellem efendimizin sahih hadîsleri de bir tür vahiydir. Kur'ân-ı Mecid'te Peygamber-i zişan için "O kendi hevasından konuşmaz" buyurulmşutur.

11. Kur'ân'a, Sünnete, icmâ-i ümmete, cumhur-i ulemâ yoluna, dinî konularda Sevad-ı Âzama bağlı olan her Müslüman Sahih-i Buharî'yi yüceltmeli, dinimizin Kur'ân'dan sonra en güvenilir kaynağı olan bu mübarek ve muazzez kitaba iftira edenlere yüz vermemelidir.

12. Buharî'de mevzu hadîs vardır hezeyanını savuran birtakım ilâhiyatçıların, imam-hatip muallimlerinin ilmî icazetleri, yani islâmî diplomaları yoktur. Onlar, geleneksel Ehl-i Sünnet öğretilerinin dışına çıkamaz. Çıkarlarsa dall ve mudil olurlar, yani sapıtmış ve saptırmış olurlar.

13. Sünnet yıkılırsa fıkıh yıkılır. Fıkıh yıkılırsa İslâm dini temellerinden dinamitlenmiş, bombalanmış olur.

14. Merhum Sultan Abdülhamid-i Sânî efendimiz zamanında "Buharî'de mevzu hadîsler vardır..." hezeyanı savrulmuş olsaydı, bunu yapan saygısız ve cür'etkâr kişi soluğu Fizan'da veya Yemen'de alırdı. Halife hazretleri, ulemâ ve fukaha, meşâyih-i kiram böyle bir iftiraya kesinlikle tepkisiz kalmazlardı.

15. 1950'li yıllarda, Ankara'nın yüksek tepelerinden birinde içkili bir sofrada: "Biz dinî hurafeleri doğrudan doğruya saldırarak yok edemedik. Bu sefer işi mihraptan halledeceğiz" denilmişti. İşte elli seneden beri bu yapılmaktadır.

Hülasa-i kelâm:

Kur'ân haktır.

Sünnet haktır.

İcmâ-i ümmet haktır.

Şeriat haktır.

Dört mezhep haktır.

Fıkıh haktır.

Sahih-i Buharî'de mevzu hadîs yoktur.

Bid'atçiler yalancıdır.

Reformcular fesatçıdır.

İslâm'da yenilik ve değişiklik olmaz.

Dinimiz mükemmel ve mükemmil dindir.

Müslümanların kendilerini islah etmeleri ve ahkam-ı islâmiyeye uydurmaları gerekmektedir.

Nasirüddin Albanî gibi icazetsiz kimseler muhaddis değil, süper bid'atçidir.

Bugün Türkiye'de müctehid seviyesinde ve tabakasında hiçbir âlim ve fakih yoktur.

İslâm'ın sahih itikadına, fıkha aykırı saçma sapan ictihadlar yapanlar müctehid değil, müctehid taslağıdır.

Reformcular, mezhepsizler, Buharî'de mevzu hadîs vardır diyenler, Ehl-iSünnet'i yıkmaya çalışanlar maalesef yüz binlerce dolarlık câizeler ve telif ücretleri ile teşvik edilip desteklenmektedir.

Kur'ân bütün insanlığa gönderilmiştir. Kur'ân'ın Yahudileri ve Hıristiyanları İslâm'a çağırmadığı iddiası bilkülliye yalandır, yanlıştır.

Afganî, taqiyye yaparak Müslümanları aldatmıştır. İranlı olduğu halde kendisini Afgan göstermiş, Şiî olduğu halde Sünnî postuna bürünmüştür.

Onun talebesi Muhammed Abduh da Masondur, merduttur, Ehl-i Sünnet dışı fikir ve görüşleri vardır.

Reşid Rıza da bid'atçidir.

Yılın tarihin büyük din âlimleri ve fakihleri listesinin başında Şeyhülislâm Mustafa Sabri, Düzceli Muhammed Zahid el-Kevserî, Yusuf İsmail en-Nebhanî, Mekke Şafiî Reisülulemâsı Zeynî Dahlan vardır.

Bütün Ehl-i Sünnet ulemâ ve fukahası Afganî'ye, Abduh'a, Reşid Rıza'ya karşıdır.

Buharî'ye, dolaylı olarak mezheplere ve fıkha, Ehl-i Sünnete saldıranlar, belli bir plan ve proje dahilinde yıkıcılık yapmaktadır.

Cadde-i Kübra-i islâmiyeyi bırakıp da Mason Afganî'nin çıkmaz sokağına girenler basiretsiz, firasetsiz, sağduyusuz kimselerdir.

Zenginler ve fakirler


Bir arazi konusunda zengin bir firma ile ihtilâflısınız. Siz fakirsiniz, paranız yok. Zengin firma pahalı, güçlü, dişli avukatlar tutuyor; siz, yeterli paranız olmadığı için aynı çapta ve güçte avukatlar tutamıyorsunuz.

Eşitlik yok...

Avukatsız hak aramak neredeyse mümkün değil.

Batı hukukunda hakkını aramak için zengin olmak, güçlü, vasıflı, pahalı avukatlar tutmak gerekiyor.

Türkiye'de hak aramak çok zor, çok güç, çok pahalı bir iş.

Nazarî bakımdan vatandaşlar adalet önünde eşit ama pratikte bu eşitlik çok su götürür.

Mehmet Sevket Eygi / 16 OCAK 2010
Naksidamlasi isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki Kullanıcılar Naksidamlasi'e Teşekkür Ediyor...
Alt 16.01.2010, 19:36   #2
Naksidamlasi
Yiğido
NO AVATAR
 
Naksidamlasi Şuan Naksidamlasi isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 14.01.2013 11:50

Üyelik Tarihi: 08.03.2009
Mesajlar: 195
Tecrübe Puanı: 569 Naksidamlasi FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Ehli Sünnet Doğru Yoldur

Ehli Sünnet Doğru Yoldur

Bütün bid'at fırkalarında şu iddia ve söylem vardır: "Ümmet bozuldu, bir biz doğru yolda kaldık."

Vehhabîler böyle diyor. Onların ölçüleri esas alınacak olursa dünyada çok az Müslüman kalır.

Selefîler de böyle söylüyor.

Haricîlerle konuşun, kitaplarını inceleyin, aynı söylemi onlarda da bulacaksınız.

İslâm dünyasında iki çeşit çeşitlilik vardır.

1. Olumlu, rahmete vesile olan, teferruata ait çeşitlilikler. Ehl-i sünnetteki çeşitlilik böyledir, zenginliktir.

2. Esasa ve temele ait uyuşmazlıklar. Bunlar rahmanî değil, şeytanîdir, rahmete değil, azaba vesile olur.

Ehl-i sünnetin dört fıkıh mezhebi esasta, temelde, usûlde birdir. Sadece teferruata ait tâli meselelerde çeşitlilik vardır.

Yine Ehl-i sünnet dairesi içindeki Şeriata sımsıkı bağlı tasavvuf tarikatları da esasta, usûlde birdir, hepsi de Tarikat-ı Muhammediye'dir. Aralarında esasa ait olmayan meşreb çeşitliliği vardır.

Ehl-i sünnetin sahih akidesine aykırı bütün akideler bozuktur.

Ehl-i sünnet ile Vehhabiler arasındaki ihtilâfların hepsinde, yüzde yüz Ehl-i sünnet haklıdır, Vehhabîlik yüzde yüz hatâlıdır.

Mutezile mezhebinde de böyledir. Ehl-i sünnet ile çatışan hiçbir meselede ve konuda Mutezile haklı değildir.

Vehhabîler, Selefîler, Mutezile namaz kılıyor, oruç tutuyor, zekat veriyor, hacca gidiyormuş... Ehl-i sünnet ile aralarındaki ihtilâf bu konularda değildir ki...

Ehl-i sünnet cadde-i kübra-i islâmiyedir.

Ehl-i sünnet Sevad-ı Âzam'dır.

Ehl-i sünnet Kur'ân ve sünnetin doğru yorumudur.

Bir Sünnînin yanlış, bozuk bir düşüncesi, görüşü, işi olması Ehl-i sünnetin yanlış olduğuna delâlet etmez.

Ehl-i Sünnet Selef-i Sâlihîne bağlıdır.

Ehl-i sünnetin müctehid imamları vardır.

Ehl-i sünnetin ulemâsı, fukahası, müfessir ve muhaddisleri, müftüleri vardır.

Ehl-i Sünnette cumhur-i ulemâ kavramı vardır.

Bir zatın istisnaî olarak bir konuda şazz, aykırı bir görüşü olması bahane edilerek Ehl-i sünnete çatılamaz. Böyle bir şazz görüş esas alınamaz.

Ehl-i sünnetin müdevven fıkıh kitapları vardır.

Dört hak mezhebin ittifak halinde olduğu bir konuda aykırı bir fikir, görüş, re'y bid'attir.

Ehl-i sünnet dinde orta yoldur.

Ehl-i sünnetin sayısız evliyaullahı vardır.

Ehl-i sünnetin her devirde, Resulullah Efendimize (Salat ve selâm olsun O'na) nuranî bir silsile ile bağlı, icazetli ulemâsı, fukahası, meşayihi, mürşidleri vardır.

Ehl-i sünnet herhangi, sıradan bir fırka değildir. Fırka-i Nâciyedir.

Ötekiler firka-i dâlledir.

Ehl-i sünnet itikadında Yüce ALLAH kemal sıfatlarla sıfatlandırılır, noksan sıfatlardan tenzih edilir.

Ehl-i sünnet Kur'ân-ı Kerîm'in heva ve re'y ile yorumlanmasına izin vermez.

Hakikî Tevhid inancı Ehl-i sünnettedir.

Ehl-i sünnet İslâm dininde reform, yenilik, değişiklik yapılmasına izin vermez.

Ehl-i sünnet inancına göre ALLAH katında hak, makbul, geçerli din İslâm'dır. İslâm'dan başka hak dinler yoktur.

Ehl-i sünnet, ruhbanların (hocaefendilerin, şeyhlerin, hazretlerin, baronların) erbab haline getirilmesine, putlaştırılmasına izin vermez.

Ehl-i sünnet tenkit edilemez. Çünkü onda yanlışlık, bozukluk, sapıklık yoktur.

Ehl-i sünnet mensubu bir Müslümanın günahı, hatâsı, yanlışlığı Ehl-i sünnete mal edilemez.

Türkiye'de Ehl-i sünnete saldırmak İslâm'a saldırmak demektir.

Ehl-i sünneti yıkmaya çalışmak, İslâm'ı yıkmak demektir.

Ehl-i sünnet düşmanı bid'atçilere karşı uyanık olalım.

İstenilse

İstenilse bu ülkedeki uyuşturucu ticareti, kaçakçılığı, trafiği birkaç ayda bitirilir.

İSTENİLSE bu ülkedeki yaygın ve yoğun gayr-i resmî fuhuş, karı kız ticareti de birkaç ayda bitirilir. (Fuhuşun, karı satışının resmîsi de var. KDV'li, vergili!..)

İSTENİLSE Sultanahmet'teki ve başka yerlerdeki mafyalar, çeteler birkaç haftada bitirilir, ortalık tertemiz edilir.

İSTENİLSE halka ehlî domuz, yaban domuzu, eşek eti yediren çeteler birkaç ayda çökertilir.

İSTENİLSE halka hormonlu sebze ve meyve yedirenlerin canlarına okunur, hepsi adalete teslim edilir, halkın sağlığı ile oynamalarına fırsat ve imkân verilmez.

İSTENİLSE zeytinleri, sağlığa çok zararlı kimyevî boyalarla simsiyah boyayan sahtekârların hepsi yakalanıp hapse atılır, zararlı zeytinler imha edilir.

İSTENİLSE sucukların içine soya unu, işkembe, tavuk derisi koyan, etiketine de "dana etindendir" diye yazan sahtekârların çanına ot çıkanır.

İSTENİLSE bu ülkede kimse ihalelere fesat karıştıramaz.

İSTENİLSE bütün pislikler, kirlilikler, bulanıklıklar birkaç ayda temizlenir; Türkiye temiz ve şeffaf bir ülke haline getirilir.

İSTENİLSE torpil kaldırılır.

İSTENİLSE nepotizm bitirilir.

İSTENİLSE büyük arazilerin imar oranları ve yapılacak binaların irtifaları (yükseklikleri) üzerinde oynanarak elde edilen milyarlarca dolarlık haram rantlara kısa zamanda son verilir.

İSTENİLSE on binlerce sahtekâr, hırsız, talancı, soyguncu derdest edilir ve hapse atılır.

İSTENİLSE bu ülkede rüşvet almak ve vermek cesaretine sahip bir adam bile kalmaz.

Evet İSTENİLSE bu ülkedeki kötülüklerin en az yüzde doksanı ortadan kaldırılabilir.

İSTENİLSE halk rahat eder.

İSTENİLSE sosyal adalet sağlanır.

İSTENİLSE çok iyi şeyler yapılabilir.

İSTEMEK irade sahibi olmak demektir.

Bu irade yoksa bu devlet sarsılmaya, ülke ve halk perişan olmaya devam edecektir.

İSTEYEN Mevlâsını bulurmuş.

İsteyen belâsını.

Biz hangisini İSTİYORUZ?

Mehmet Sevket Eygi / 10 OCAK 2010
Naksidamlasi isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 2 Kullanıcı Naksidamlasi'e Teşekkür Ediyor...
Alt 16.01.2010, 19:41   #3
Naksidamlasi
Yiğido
NO AVATAR
 
Naksidamlasi Şuan Naksidamlasi isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 14.01.2013 11:50

Üyelik Tarihi: 08.03.2009
Mesajlar: 195
Tecrübe Puanı: 569 Naksidamlasi FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Dedikodu yapmayacaksın!

Dedikodu yapmayacaksın!

ALLAH, uymamız için bize Kur'an'ı gönderdiğinde içine şu mealde bir ayet koymamış: "Ey iman edenler! Biz size bazı ayetler gönderdik. Siz bunlara isterseniz uyun, istemezseniz uymayın. İşinize geldiğine riayet edin, işinize gelmiyorsa riayet etmeyin."

ALLAH'a iman ettim ve Kur'an'ın tüm ayetlerini kabul ettim diyen hiçbir Müslüman'ın böyle bir lüksü yoktur. Yalan söylemek, zina etmek, adam öldürmek herkes için suçtur. Bazılarımız yaparsa günahtır, bazılarımız yaparsa günah değildir diye bir kural yoktur. Kim yaparsa yapsın günah her yerde ve her zaman günahtır.

Hele hele, İslami emir ve yasakları bilip buna göre hareket etmemek daha günahtır. Yani namaz kılmanın farziyetinin farkında olup namaz kılmamak, dedikodu yapmanın ölmüş insan eti yemek olduğunu bilip dedikodu yapmak, hırssızlığın günah olduğunu bilip hırsızlığa devam etmek katmerli günahlardan sayılmaktadır.

Dolayısıyla Müslüman'ım diyen ve İslam'ı yaşama iddiasında olan insanın kafasına göre hareket etmesi, işi geldiğinde İslam'a uyması işi geldiğinde İslam'ı umursamaması diye bir şey olamaz.

Dedikodu hastalığı da bunlardan biridir. İnsanlar arasına giren fitnenin en büyük müsebbibidir. Hele bunu dini bütün insanlar yaparsa daha fena olur. ALLAHu Teala Kuranı Kerim'de "O, ALLAH'ın kendisine okunan ayetlerini işitir de sonra büyüklük taslayarak sanki hiç onları duymamış gibi direnir. İşte onu acı bir azap ile müjdele" (Casiye 7-8) diyerek dedikodu ve sair günahlara bile bile devam edenleri uyarır.

"Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi adet edinen herkesin vay haline! Andolsun ki o, Hutameye atılacaktır" (Hümeze 1,2,4). Ben yaparsam dedikodu olmaz, ama başkası yaparsa olur diyenler mi var yoksa? Bakın Peygamber Efendimiz nasıl tarif ediyor dedikoduyu:

Rasulullah "Dedikodu, kardeşini onun hoşlanmadığı bir vasıfla anmandır" diye tarif etti. Birisinin "Eğer kardeşimde, dediğim vasıflar varsa ne buyurursunuz?" demesi üzerine "Eğer dediğin vasıf kardeşinde varsa dedikodu olur. Yoksa iftira etmiş olursun" buyurdu. (Ebu Hureyre)

Rasulullah "Ben miraca çıkarıldığımda bir kavmin yanından geçtim. Bunlar bakırdan tırnaklarıyla yüzlerini ve göğüslerini tırmalıyorlardı. Bunun üzerine "Ya Cibril, bunlar kimlerdir?" dedim. "Bunlar, insanların etini yiyen dedikoduculardır..." buyurdu." (Enes bin Malik)

Millî Gazete'mizin okuyucularına hediye ettiği Ahlaki Hastalıklar ve Kurtuluş Yolları kitabında, dedikodu günahının üç türünden ikisi şöyledir: 1- Dedikodu yapıp "Dedikodu yapmıyorum, onda olanı söylüyorum" demektir. Bu hal, kesin haramı helal saymak olduğu için küfürdür. 2- Dedikodu yapıp, bunu dedikodusu yapılana ulaştırmaktır. Bu büyük bir günahtır ve helalleşmedikçe tövbe de tamam olmaz. Çünkü bir mümine eza vardır ve bu sebeple kul hakkı ortaya çıkmıştır. (Mustafa Bilgen)

Rasulullah "Dedikodu zinadan daha şiddetlidir" buyurunca, "Nasıl olur ya Rasulullah" denildi. "Dedikodudan sakının, muhakkak ki dedikodu zinadan daha kötüdür. Kişi zina eder, sonra tövbe ederse ALLAH tövbesini kabul edebilir. Halbuki dedikodu yapanı, yaptığı kişi affetmedikçe ALLAH da affetmez" buyurdular.

Rasulullah "Dedikodu edip tövbe eden kimse cennete en son gidecektir. Dedikodu edip tövbe etmeyen kimse cehenneme ilkönce girecektir" buyuruyor.

Rasulullah "Kıyamet günü bir kimsenin sevap defteri açılır. Ya Rabbi, dünyada iken şu ibadetleri yapmıştım. Sayfada bunlar yazılı değil "der. "Onlar defterinden silindi. Dedikodusunu yaptıklarının defterine yazıldı" denir.

Sufyan bin Abdullah'tan bir rivayette şöyle deniyor: "(Bir gün) Rasulullaha, "Hakkında korkacağım şeylerin en tehlikelisi nedir?" dedim. Mübarek dilini eliyle tutarak: "İşte budur!" buyurdu.

Peygamber Efendimiz "Herkesi cehennemde yüzüstü düşüren dillerinin biçtikleri ve kazandıklarından başkası mı zannedersin?" buyurdu. (Muaz bin Cebel)

Dedikoduyu işiten Müslüman'ın yapması gereken iş, Kasas 55. ayette bahsedildiği gibi: "Onlar boş söz işittikleri zaman ondan yüz çevirirler ve "Bizim işlerimiz bize, sizin işleriniz size. Size selam olsun. Biz kendini bilmezleri (arkadaş edinmek) istemeyiz derler."

Dedikodusu yapılan kardeşini daima müdafaa etmektir. Yoksa dedikoducuyu tasdiklemek değil. Rasulullah "Bir kimse kardeşinin ırz ve şerefini dedikodu yapana karşı müdafaa ederse, ALLAH Teala kıyamet günü o kimseyi cehennemden uzaklaştırır" buyurdu." (Ebud Derda)

Fatih Sertyüz/arastirmaci yazar
Naksidamlasi isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 2 Kullanıcı Naksidamlasi'e Teşekkür Ediyor...
Alt 16.01.2010, 19:43   #4
Naksidamlasi
Yiğido
NO AVATAR
 
Naksidamlasi Şuan Naksidamlasi isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 14.01.2013 11:50

Üyelik Tarihi: 08.03.2009
Mesajlar: 195
Tecrübe Puanı: 569 Naksidamlasi FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Yalan söylemeyeceksin!

Yalan söylemeyeceksin!

Rasulullah "Muhakkak ben, güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim" diyor. Böyle Peygamber'in izinden gittiği iddiasında bulunan insan nasıl yalan söyler? Kendi zararına olsa dahi nasıl doğrudan şaşar?

Saff suresi 2. ve 3. ayetlerde "Ey iman edenler, yapmayacağınız şeyleri niye söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, ALLAH katında büyük gazap gerektiren bir iştir" diye uyarılıyor Müminler. Yeni bir dünya iddiasında olan insan nasıl yalan söyler? Kendi çocuklarına yalan söylemenin kötü olduğunu nasıl anlatır?

Tevbe suresi 77. ayeti hiç mi okumazlar: "Nihayet... Yalan söylediklerinden dolayı ALLAH, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar onların kalbine nifak soktu."

Yoksa hakikati duyup ona uymazlar mı? "ALLAH ayetlerine inanmayanlar, ancak yalan uydurur. İşte onlar yalancıların kendileridir" (Nahl 105). "Şüphesiz ALLAH, yalancı ve inkârcı kimseyi doğru yola iletmez" (Zümer 3).

"Her kim, ALLAH'ın emir ve yasaklarına saygı gösterirse, bu, Rabbinin katında kendisi için daha hayırlıdır. O halde, pislikten, putlardan ve yalan sözden sakının" (Hac 30) derken, bu ayet dağlara taşlara mı inmiş?

Casiye 7 ve 8. ayetlerde ise "Vay haline, her yalancı ve günahkâr kişinin. O, ALLAH'ın kendisine okunan ayetlerini işitir de sonra büyüklük taslayarak sanki hiç onları duymamış gibi direnir. İşte onu acı bir azap ile müjdele" buyruluyor.

Rasulullah "Doğruluk insanı hayra yönlendirir. Doğruluğu ilke edinen kimse ALLAH katında 'sadık' olur. Yalancılık ta insanı muhakkak şerre sürükler. Şer de cehenneme götürür. Yalancılığı ilke edinen kimse ALLAH katında 'Kezzab (Yalancılar)' defterine yazılır" buyurdu. (İbni Mesud)

Peygambere soruldu: "Mümin, korkak olabilir mi?" "Olabilir" buyurdu. "Mümin cimri olabilir mi?" "Olabilir" buyurdu. "Mümin yalancı olabilir mi?" "Hayır! Olamaz!" buyurdu.

Rasulullah "Dört huy kimde bulunursa halis münafık olur. Her kimde bunlardan biri bulunursa, onu bırakıncaya kadar kendisinde münafıklıktan bir özellik kalmış olur: 1- Emanete hıyanet eder. 2- Söz söylerken yalan söyler. 3- Söz verince sözünü tutmaz. 4- Duruşma esnasında hakikatten ayrılır" buyurdu. (Abdullah bin Amr İbnul As)

Rasulullah "En büyük günahları size haber vereyim mi?" dedi. "Evet ya Rasulullah!" dedik. "Haberiniz olsun! Aman! Yalan sözden ve yalan yere şahitlik etmekten sakınınız" dedi ve bu cümleyi durmadan tekrar etti. (Ebu Bekir)

"Ya Rasulullah, hangi Müslüman daha faziletlidir?" diye sordum. Rasuli Ekrem: "Elinden, dilinden Müslümanların salim kaldığı kimsedir" buyurdu. (Ebu Musa)

"(Bir gün) Rasulullaha, "Hakkında korkacağım şeylerin en tehlikelisi nedir?" dedim. Mübarek dilini eliyle tutarak: "İşte budur!" buyurdu. (Sufyan bin Abdullah)

Peygamber Efendimiz "Herkesi cehennemde yüzüstü düşüren dillerinin biçtikleri ve kazandıklarından başkası mı zannedersin?" buyurdu. (Muaz bin Cebel)

Bu kadar ayet ve hadis Müslümanlar içinse -ki öyle- yalan konuşmayacaksın kardeşim! Eğer Müslüman değilsen ve bu ayet ve hadisler seni bağlamıyorsa -ki bağlıyor- ne konuşursan konuş!

Fatih Sertyüz/arastirmaci yazar
Naksidamlasi isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 2 Kullanıcı Naksidamlasi'e Teşekkür Ediyor...
Alt 16.01.2010, 19:47   #5
Naksidamlasi
Yiğido
NO AVATAR
 
Naksidamlasi Şuan Naksidamlasi isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 14.01.2013 11:50

Üyelik Tarihi: 08.03.2009
Mesajlar: 195
Tecrübe Puanı: 569 Naksidamlasi FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Hiç Komik Değil!

Hiç Komik Değil!

Gülmenin de bir edebi vardır, güldürmenin de... Maalesef günümüzde gülmekte de güldürmekte de kantarın topuzu kaçırılmış vaziyette. Birkaç türedi zibidi; belden aşağı -sözüm ona- espriler, küfürler, izleyicisine hakaretlerle adına film veya stand-up denilen edepsizliklerini sergiliyor, bunun adına da komedi deniyor. İnsanları şok ederek, krize sokarak, ar, hayâ perdesini yırtarak behîmî bir şekilde kahkahalara boğmak mizahın edebine de insanlığın haysiyetine de sığmaz.

Bugün bu edepsizliklerin milyonlarca müşteri bulması yapılan işin masumiyetini ve haklılığını değil, vahâmetini gösterir. Eğitimin terbiye ve edebi terk edileli, hele âdâb-ı muâşeret yeni nesil için nostalji hâline geleli, bir de internet ve çok fonksiyonlu cep telefonları gibi işin altyapısını hazırlayan ve kolaylaştıran ekipman mebzûl olalı, bu tür rezaletlere milyonların üşüşmesine şaşılmaz. Bu üşüşme akla şu fıkrayı getiriyor:gencxlik

Adamın biri büyükçe bir meydanda;

“–Heeyt ulan teresler!” diye bağırmış. Etraftaki evlerden, dükkânlardan bir sürü insan;

“–Kim bu bağıran?” diye camlara üşüşmüş. Bizimki muradına ermiş bir şekilde;

“–Ne de çokmuş, ne de çokmuş!” demiş.

Fakat terbiye ve edebin ehemmiyetini bilen; cemiyetinden, gençliğinden kendini mes’ul hisseden kişiler, bu gidişâta;
«Dur!» demeli. Gençliğimize; kulak, göz ve gönül kaplarımızı nelere maruz bıraktığımızdan bir gün hesaba çekileceğimiz hakikatini bilmiyorlarsa anlatmalı, biliyorlarsa hatırlatmalıyız.

Sözün, sohbetin, hikâyenin, romanın, senaryonun, filmin, tiyatronun... ilh. insan tarafından üretilen ve insana seslenen bu edebî türlerin edepten ayrılmaması gerekmez mi? Çöp, çöp kutusuna yakışır. Temiz, leziz gıdalar dolaba, tabağa... Birileri tabağımıza çöp koydu, pislik döktü diye onu âfiyetle yiyemeyiz. Normal hayatta bir evin penceresine göz dikip izleyemeyeceğimiz bir manzaraya «ekranda var» diye bakamayız. Böyle sözleri, görüntüleri, fikirleri ilh. kulağımıza, gönlümüze, gözümüze boca edemeyiz. Bunları gülmek için yaptığımız mazeretine ancak şeytan güler, fakat âhiretimiz ağlar!

Rakipleri tarafından bile dinci basın diye adlandırılan bunca gazetemiz, kültür-sanat ve televizyon sayfalarında bu tür yayınlara karşı net bir tavır sergilemeli değil midir? Fakat maalesef eyyamcılığa onların da kapıldığını görmekteyiz.

Buraya kadar söylediklerimiz, hayatımızın tamamının çatık kaş bir ciddiyet içinde geçmesi gerektiği mânâsını zihinlerde uyandırmasın. Aksine biz; edepsizliklere düşmeden, belden aşağı rezilliğine ve kolaycılığına düşmeden; hayatın neşesini, nüktesini, esprisini yakalamış bir milletin evlâtlarıyız. Nasreddin Hocalar, Keloğlanlar, Hacivat-Karagözler, nüktedanlar, meddahlar, heccavlar... İnsanı çılgınca kahkaha attırarak değil, düşündürerek, gülümseterek, ferahlatarak güldürmüşlerdir.

Ciddiyet elbette lâzımdır. Hayat, günümüzde sanıldığı gibi; dünya için çalışıp, kalan zamanlarda harcamak, eğlenmek ve dinlenmekten ibaret değildir. İnsanı bekleyen müthiş bir randevu vardır. Bu gerçekler karşısında bir mü’min her şeyi unutmuşçasına, «cennet bağışlanmışçasına» kendinden geçerek kahkahalara boğulamaz.

“Çok ağlasınlar, az gülsünler!” (et-Tevbe, 82) ikazı, bir mü’minin gönlünden hiç çıkmamalıdır.
Fakat ye’se düşürecek, karamsar, katı yürekli, hayatı zindan edecek derecede kapalı bir hayata da kendini mecbur etmez. Korku kadar ümit de gereklidir.

Her şeyde zirve örnek olan Efendimiz; vazifesinin vakarı, şânının büyüklüğü ve hüznün hâkim olduğu ciddî duruşuna rağmen, bize mizahın edebini gösterecek misalleri de bırakmıştır. Onun nezih, temiz latifelerinde, hakikatin rûhunu incitmek yoktur. Muhatabı ağır bir şekilde ve uzun süre mağdur etmek, küçük düşürmek yoktur. Hele ahlâka, edebe aykırı hiçbir şey yoktur. Fakat zekice kelime ve mânâ oyunları, şaşırtarak ufku açacak, düşündürecek, alâkayı zinde tutacak nükteler vardır.

O’nun terbiyesinde yetişen Hazret-i Âişe, Mekkeli bir grup çocuğun gülerek geldiğini görür, sebebini sorar; çadırın kazığına takılarak yuvarlanan bir adama güldüklerini öğrenir ve onları uyarır. Güldükleri adamın büyük bir ecre nâil olduğuna dair de bir hadis rivâyet eder.
Hakikaten bir başkasının mağduriyetine gülmekte gaddarlık vardır. Günümüzde trafik kazaları, düşmeler ve kamera şakaları gibi insanları küçük düşüren durumlara gülmek çok tabiî karşılanır olmuştur. Sanki;

“Gülme komşuna gelir başına.” diyen ataların evlâtları olduğumuzu unutmuşuz!

İnsanları ciddiyetten uzak tutmayı, güldürmeyi meslek edinmiş; soytarı, şaklaban, palyaço tiplere medeniyetimizde iyi bakılmaz. Çünkü onlar hem kendi insanlık haysiyetlerini ayaklar altına almakta, hem de hayatın bir çeşit meyvesini devamlı yenen bir ana yemek hâline getirmektedirler.

Kendi canına kıyma salâhiyetine sahip olmayan insan, şahsiyetini ayaklarının altına alma hakkına da sahip değildir. Ona düşen Allâh’ın mükerrem kıldığı bu fıtratı esfel-i sâfilîne düşmekten koruyacak vakar üzere olmaktır.
Bugün ise eğlence bir endüstri hâline getirilmiştir. Şaklabanlık, milyonlar kazandıran bir meslek hâlinde özendirilmektedir. Fakat her şey hızlı ve hazır tüketim içindir.

Asırlar öncesinin hem vakarlı hem nüktedan Nasreddin Hoca’sının fıkraları ve nükteleri dilden dile hâlâ hâfızalarda ve gönüllerdedir. Fakat daha on, on beş sene evvel milleti ekranlarda kırıp geçiren «şov»lara bugün herkes burun kıvırır.
Hayat, sonrasına inanmayanlar için oyun ve eğlenceden ibarettir. İkinci bir hayata inananlar için ise ciddiyetle çalışma isteyen bir tarla...
Mühim olan son gülenlerden olmak...

Asım UÇAROK -yüzaki.d.
Naksidamlasi isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki Kullanıcılar Naksidamlasi'e Teşekkür Ediyor...
Alt 16.01.2010, 20:54   #6
Ebuhalid_52
Tecrübeli Yiğido
 
Ebuhalid_52 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Ebuhalid_52 Şuan Ebuhalid_52 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 31.08.2010 15:46

Üyelik Tarihi: 19.09.2009
Mesajlar: 349
Tecrübe Puanı: 565 Ebuhalid_52 FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: Ehli Sünnet Doğru Yoldur


"Hakikî Tevhid inancı Ehl-i sünnettedir.


İSTEYEN Mevlâsını bulurmuş.

İsteyen belâsını."

işte gerçekler bunlar Ehli sünnet doğru yoldur baska yol arayan belasını arar.
__________________
' Hayanın gölgesinde barınmayan,riyanın bölgesine intikal eder!''
Ebuhalid_52 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 16.01.2010, 21:12   #7
kolsuz_kerim
Usta Yiğido
 
kolsuz_kerim - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
kolsuz_kerim Şuan kolsuz_kerim isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 06.03.2012 23:13

Üyelik Tarihi: 29.11.2009
Mesajlar: 2.256
Tecrübe Puanı: 749 kolsuz_kerim FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: Buharî’ye Saldıran Bid’atçiler

istense herşey yapılır ama işte okadar kolay olmuyor neye el atsan biyerden patlak veriliyor mesala bi örnek vereyim böbrek kacakcılarına operasyon yapıldı ne oldu buna karşılık adamlar kac ilde çocuk kacırdılar yani sen benim işime karışma dediler resmen hepside o şekilde hangisine el atsan bir yerden patlak veriyor keşke olmasa ama oluyor işte dediğin kadar kolay olmuyor arkadaşım
__________________
bana hava atacan diye kendini kasma damarındaki kan bile bana hasta
kolsuz_kerim isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 16.01.2010, 23:12   #8
goramaz
Usta Yiğido
 
goramaz - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
goramaz Şuan goramaz isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 07.08.2022 02:47

Üyelik Tarihi: 06.07.2008
Mesajlar: 7.310
Tecrübe Puanı: 1307 goramaz BU GIDISLE COK MESHUR OLACAK
Standart Cevap: Buharî’ye Saldıran Bid’atçiler

Mehmet Şevket Eygi yi de anlayabilmiş değilim.

Vahiy olmayan beşer eseri olan her esere hata karışabilir. ifrat noktasondaki bir duruşa tefrit noktasında bir duruşla cevap vermiş.

Allah herşeyin en iyisini bilendir.
__________________
Hoştur bana senden gelen, Ya hil'at ü yahut kefen, ya goncagül ya da diken, kahrın da hoş lütfun da hoş.
goramaz isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki Kullanıcılar goramaz'e Teşekkür Ediyor...
Alt 16.01.2010, 23:54   #9
Naksidamlasi
Yiğido
NO AVATAR
 
Naksidamlasi Şuan Naksidamlasi isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 14.01.2013 11:50

Üyelik Tarihi: 08.03.2009
Mesajlar: 195
Tecrübe Puanı: 569 Naksidamlasi FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: Buharî’ye Saldıran Bid’atçiler

Mübarekler konularim neden birlestirildi,bir aciklama yaparsaniz memnun oluruz..

tekrar ayrilmasini rica ederim cünkü birbirinden ayri konular,ilk defa böyle bir uygulamaya rastladim cok garip..
Naksidamlasi isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 16.01.2010, 23:57   #10
goramaz
Usta Yiğido
 
goramaz - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
goramaz Şuan goramaz isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 07.08.2022 02:47

Üyelik Tarihi: 06.07.2008
Mesajlar: 7.310
Tecrübe Puanı: 1307 goramaz BU GIDISLE COK MESHUR OLACAK
Standart Cevap: Buharî’ye Saldıran Bid’atçiler

ben de diyorum bu konuların neden birbirinden bağımsız boşyere okudum diğerlerini..
__________________
Hoştur bana senden gelen, Ya hil'at ü yahut kefen, ya goncagül ya da diken, kahrın da hoş lütfun da hoş.
goramaz isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir)
 
Seçenekler Arama
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesaj?n?z? De?i?tirme Yetkiniz Yok

BB Code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


WEZ Format +2. ?uan Saat: 10:18.


Powered by: vBulletin. Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

Copyright © - Bütün Haklar Sivaslilar.net'e aittir.