12.12.2009, 09:08 | #1 |
Usta Yiğido
Urumçi Şuan
Son Aktivite: 07.06.2011 16:22
Üyelik Tarihi: 31.08.2009
Mesajlar: 988
Tecrübe Puanı: 653
|
Köşe yazıları paylaşımları(Urumçi)
Ülkemizin içinde bulunduğu süreci düşünürken, “kritik” ya da “gergin” bir “durum” olduğunun her defa hatırlatılması bana manidar gelmeye başlamıştır. Her defasında “kutuplaşmanın” altının çizilmesi, her seferinde “sıkıntılı ve endişe verici bir süreçten” bahsedilmesi bezdirici olmaya başlamıştır. Çünkü söz, söyleyen kadardır. Bunun iktidar sahipleri tarafından ya da “yandaşları” tarafından hatırlatılması, pek de “iyi niyetli” sayılamaz. Bu ülkenin “kritik ve gergin zamanları hiç bitmeyecek mi?” sorusundan ibaret değildir bu hal… Dikkatle bakıldığında “sıkıntılı, kritik ve gergin süreçten” dem vurulması, mevcut AKP iktidarının şekillendirdiği “yandaş insan tipinin”, başarısızlığı perdeleyen “sığınma alanı” haline gelen bir söylem çeşidine dönüşmüştür.
Benim derdim, bir isme cevap vermek, bir ismi ifşa etmek değil; bir zihniyetin tezahürüne, o zihniyetin düşünce biçimine dair bir tespit getirebilmektir aslında… Ancak, zaten malum olan bu duruma bir misal getirmek isterim; “Zaman” gazetesinden Hüseyin Gülerce’nin 11 Aralık 2009 tarihli yazısından; Diyor ki muhterem: “MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin “bin yıllık kardeşliği yaşa ve yaşat” toplantılarının ilkini, 13 Aralık Pazar günü Ankara Tandoğan Meydanı’nda gerçekleştireceklerini açıkladı. İçinde bulunduğumuz kutuplaşma ortamında, bu mitingler endişe kaynağıdır.”” Bu ne şimdi? Sizce de bu yaklaşım tarzında, bu algılayışta bir kırıklık yok mudur? “Kutuplaşma ortamından” söz ediyorsunuz, üstüne adı “bin yıllık kardeşliği yaşa ve yaşat” mitingi olan bu toplantı için “endişe kaynağı” diye buyuruyorsunuz. Efendi, Sayın Bay, Başbuğ Alparslan Türkeş’in banisi olduğu Milliyetçi Hareket’in 40 yıllık mücadelesinde ve Devlet Bahçeli’nin liderliğinde “her türlü kutuplaşma, kamplaşma ve cepheleşme” bir tehlike olarak görülmüş ve bu temeldeki siyasetten uzak durulmuştur. Ülkeyi kaosa, kargaşaya, iç çatışma ortamına sürükleyecek olan her türlü saldırının karşısında Milliyetçi Hareket’in lideri “sükûnet telkin eden, teskin edici” tavrını muhafaza etmiş ve “milli iradenin” altını çizmiştir. Böylece “Küresel senaryoların” da üstünü çizmiştir. “Milliyetçilik ve demokrasi ikiz kardeştir” diyerek de, demokrasiye karşı her türlü müdahalenin karşısında olduğunu belirtmiştir. “Bin yıllık kardeşlik” vurgusunun yapıldığı bu miting toplantısına da, “ülkesini ve bayrağını seven herkesi” davet etmiştir. Ki bu davete, eğer “ülkenizi ve bayrağınızı gerçekten seviyorsanız” siz de icabet edebilirsiniz… Hiç değilse gözlemci olarak… Neden endişe duyuyorsunuz? Mitingler hakkında kimlerden “endişe kaynağı” olduğu yönünde bilgi aldınız da, böyle sinsi ve kışkırtıcı bir üslupla kalem oynatıyorsunuz? Bu cümlelerin devamında, artık “okyanus ötesinin” nefesi mi yoksa “klasikleşen” o zihniyetin ürünü mü, kararını size bırakacağım bir şekilde, muhteremin “CHP zihniyeti” ile Milliyetçi Hareket’i “aynı kefede” değerlendirme gayreti göze çarpıyor; “Sayın Bahçeli ve Sayın Baykal, maalesef, hükümetin açılım hamlesini, insaf sınırlarını ve demokratik nezaketi aşan bir saldırının vesilesi yaptılar.” “CHP ve MHP liderleri aylardır hükümeti, “bölücü, hain, işbirlikçi” diye suçluyor. Ve bu arada, çözüm adına tek bir teklif getirmiyorlar. Belli medyanın desteğiyle bu yaklaşım, toplumsal gerilimi ve tansiyonu giderek yükseltiyor. Böyle bir ortamda MHP’nin, kendi politikaları açısından doğru gördüğü mitinglerin, tehlikeli tırmanışı arttıracağı değerlendirmeleri, yabana atılmamalıdır.” Yahu işe bak sen… “Yandaş tipolojisinin tezahürü” diye buna denir. Neyin, ne kadar “açılacağı” belli olmayan; iradesi, icazeti ve projesi “okyanus ötesinden” alınmış bir “açılım hamlesini” nasıl da savunuyor. Kaldı ki savunduğu, “açılım hamlesi” değil, aslında hükümeti destekliyor ama derdi AKP de değil… Derdi milletin artık kızgınlığını yüksek sesle dile getirmesi… Derdi mevcut statükonun sarsılması, devranın sona ermesi, denizin bitmesi… Ama dilinde “adam boyu” sözler var. “Demokratik nezaket ve insaf sınırları” mesela… Pardon ama siz mi belirliyorsunuz bayım bu nezaketin ve insafın sınırlarını? Ama derdi o değil, derdi başka; dedik ya… “Toplumsal gerilim ve tansiyon giderek yükseliyorsa” bayım, bu hükümet dün gelmedi Türkiye’nin başına; 8 yıl oluyor neredeyse… Millet iradesinin desteği arkasında, alsaydı ya tedbirini, “tek başına iktidar” AKP sonuçta… Ama doğru ya, böyle giderse “hükümet, sıkıyönetime zorlanmış olacak…” Yahu bu nasıl bir taklacı güvercinliktir? “Böyle bir ortamda MHP’nin mitingleri” hakkında içinden dışına vuran, kulağına fısıldanıp kalemine kondurulanlar, yani o “tehlikeli tırmanış değerlendirmeleri” sen ve senin gibilerin icraatlarıyla bu hale gelmiştir. Milliyetçi Hareketin mitingleri “milli iradenin yeniden tesisi” anlamındadır. Birliğin ve beraberliğin teminatı olan Milliyetçi Hareket, “kardeşliği ve bölünmez bütünlüğü” meydanlarda haykıracaktır. Üslubun, içerikle bir bütün olduğunu düşünmekteyim. Yazılarımızda da buna dikkat etme konusunda hassasiyetimiz vardır. Fakat eğer tahammül sınırları aşılırsa ve tenkit ettiğimiz tarafta “fikir namusu” adına bir belirti görülmezse işte o zaman hak edene hakkını veririz. Tam da burada, bu ıbık zihniyetli muhteremin, bir tespiti var ki, işte o “hayâsızlığın dik alası” demekten kendimi alamıyorum. Diyor ki muhterem sayın bay, “geçmişte Ergenekon’la bağlantılı olan Cumhuriyet Mitingleri, MHP’ye mi ihale ediliyor?” Üstüne de hayâsızlığın artık tuzunu biberini ekiyor; “Benim tahminim, MHP’nin Pazar günkü mitingine en büyük desteği CHP örgütleri ve ulusalcı kesimler verecektir.” Bu ne kadar cıvık, sapır sapır dökülen, kokuşmuş bir anlayıştır. “Çamur at izi kalsın” desen, bu sözlerin karşısında hafif kalır. Efendi, sayın bay, muhterem… Sen anca, sahibinin sesinden fısıldanır, devranın sallantıya geçince “bununla bu aynı kefede” diye mızıldanır, “bağımsızlık, bölünmezlik, kardeşlik” nedir bunları düşünmeden “başı okyanus ötesinde konuk” olan “kendi cemaatinin yayın organında” Milliyetçi Hareket’e libas biçmeye kalkarsın. Milletin din hassasiyetini sömürür, demokrasinin hamisi olur, işinize geldiği gibi konuşur, her iktidarın adamı olursunuz. İçinde yeşerdiğin “cemaatin” gerçeği budur. Otur oturduğun yerde, haddini bilmez, fikrin ve hayânın fukarası, nasipsiz… Bu milletin “karnı tok, sırtı pek” değil ki sizi ömrü billâh sırtında taşısın! Milliyetçi Hareket’in mitingleri Türk Milleti’nin kardeşliğini, bölünmezliğini, zorluklar ve ihanete varan icraatlar karşısındaki tavrını dünyaya haykıracaktır. Sen bir tezahürsün… Senin gibi tiplerin yaptığı yorumlar da olsa olsa, “yükselen milliyetçilik” karşında kimlerin alçaldığını gösterir. Erkan Çakıcı - 11 Aralık 2009
__________________
Türk Tarafından, Türk İçin, Türk'e Göre... |
24.12.2009, 22:00 | #2 |
Usta Yiğido
goramaz Şuan
Son Aktivite: 14.09.2024 15:55
Üyelik Tarihi: 06.07.2008
Mesajlar: 7.310
Tecrübe Puanı: 1329
|
Cevap: ERKAN ÇAKICI - Yandaş Medya Tipolojisinin “Zaman'daki” Tezahürü
Malesef Türkiye de milliyetçilik yükselmiyor.Sadece belirli dönemlerde bir ''med cezir'' misali milliyetçilik kanları kabarıyor halkımızın bu kadar.Tabi seçim sonuçları ne gösterir bilinmez.
neyse..Peki milliyetçi hareket partisi iktidarda olsa onu destekleyen bir medya olsa onlar için de mi ''fikir namussuzu'' ifadesi kullanılacaktı. Bence hoş bir ifade değil. Zaman artık değişti silahların şekli de değişti. Günümüzde en etkili silahlardan birisi de medya.''Ayrılık'' dizisinin israile verdiği mesajı bir çok İslam ülkesi veremedi.Günümüzde bu islah ok etkili bir silahtır. Her ideoloji bu silahı kendi amaçları doğrultusunda kullanır. her fikir de illa ki iktidarın karşında olmalı diye bir anlayış da doğru değildir
__________________
Hoştur bana senden gelen, Ya hil'at ü yahut kefen, ya goncagül ya da diken, kahrın da hoş lütfun da hoş.
|
24.12.2009, 22:02 | #3 |
Moderator
Cley Şuan
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 8.021
Tecrübe Puanı: 10
|
Cevap: ERKAN ÇAKICI - Yandaş Medya Tipolojisinin “Zaman'daki” Tezahürü
Yeniçağ ve Ortadoğu gazetelerine laf yok tabi. Onlar gayet objektif
__________________
Edep ile gelen Saygı ile karşılanır |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki Kullanıcılar Cley'e Teşekkür Ediyor... |
27.12.2009, 22:41 | #4 | |
Usta Yiğido
Urumçi Şuan
Son Aktivite: 07.06.2011 16:22
Üyelik Tarihi: 31.08.2009
Mesajlar: 988
Tecrübe Puanı: 653
|
Cevap: ERKAN ÇAKICI - Yandaş Medya Tipolojisinin “Zaman'daki” Tezahürü
Alıntı:
Ayrıca destek ayrı bir mevzu, artık medyanın aldığı hal resmen akp propagandası yapmak olmuştur, bu da ayrı bir mevzu. Ortadoğu ve Yeniçağ ideolojik gazetelerdir, neyi anlattıkları niye anlattıkları bellidir. Demokrasiden dem vurupta, liberal takılıpta, bazı düşüncelerin önüne set çekme gibi bir gayreti yoktur... Velhasılı kelam zati şol sebepten pek geniş kitleye ulaşmazlar sevgili goramaz. Ayrıca "Ayrılık" dizisine notayla protesto edince israil nasıl çark edildiğimi aşikardır. Ayrıca tepkini koyuyorsun madem o zaman tam koyda israille tüm alışverişini kes. Ama bakıyoruz Suriye sınırı israil menşaeli bir şirkete peşkeş çekiliyor, silah alımları israilden yapılıyor hala vs. Ne anladım ben şimdi bi dizi israili böyle göstermişmiş. Kardeşim bana somut icraat yapsın. Hem neden sadece israil, çin'e de göstersin bu tepkisini. Hoş ikisinede göstermelik bir tepki ardı arkası yok... Bırakalım bu savsataları... Ayrıca Milliyet nedir, Millet nedir? Milleti hars oluşturur. Hars nedir kültür. Peki kültürün içinde ihtiva edilen şeyler nelerdir; gelenek, görenek, din vs. Demekki milliyetçilik yükselişte değilse biz gelenek, görenek ve dinimizden uzaktayız...
__________________
Türk Tarafından, Türk İçin, Türk'e Göre... |
|
27.12.2009, 23:30 | #5 |
Usta Yiğido
goramaz Şuan
Son Aktivite: 14.09.2024 15:55
Üyelik Tarihi: 06.07.2008
Mesajlar: 7.310
Tecrübe Puanı: 1329
|
Cevap: ERKAN ÇAKICI - Yandaş Medya Tipolojisinin “Zaman'daki” Tezahürü
Urumçi
Yorumunuzda tümevarım yöntemini kullanmışsınız ya da kullanmaya çalışmışsınız ama öncüller doğru olsa da yargı yanlış bence..Milliyetçilikle dinin ne alakası var? İkici olarak ''ayrılık ''dizisini günümüzde bir çok silahtan daha etkili olan medyanın etki gücüne örnek olsun diye verdim. Benim her cümlemdeki kelimelerle kendi düşünceleriniz doğrultusunda çıkarımlar yapıyorsunuz ama benim verdiğim örnekle sizin anlatmaya çalıştığınız olaylar tamamen farklı.. Ergenekon yapılanması içinde Akp ve Zaman gazetesi (ve grup) ni yok etme planları var. belgeler sahte ya da gerçek.. şu durumda stv ve zaman tabiki akp nin yanında yer alacak.Akp ve gülen cemaati değil de, Mhp ve gülen cemaatini yok etme planları ortada olsaydı (tekrar edeyim belgeler sahte de olabilir gerçek de) o zaman da Mhp den yana bir tavır takınacaktı.
__________________
Hoştur bana senden gelen, Ya hil'at ü yahut kefen, ya goncagül ya da diken, kahrın da hoş lütfun da hoş.
|
30.12.2009, 12:50 | #6 | |
Usta Yiğido
Urumçi Şuan
Son Aktivite: 07.06.2011 16:22
Üyelik Tarihi: 31.08.2009
Mesajlar: 988
Tecrübe Puanı: 653
|
Cevap: ERKAN ÇAKICI - Yandaş Medya Tipolojisinin “Zaman'daki” Tezahürü
Alıntı:
Neyse gelgelelim Milliyetçiliğe. Size nasıl öğretildi bilmem ama bizim milliyetçiliğimiz harsa dayalı bir milliyetçilik ve tanımını millet tabirinden alır. Nedir millet peki ortak kültür, ortak tarih etrafında toplanmış ortak yaşayan insanlar kümesi. Türk Milleti derken bu milleti oluşturan temellerin içinde ırk aramak yerine Türk gelenek, görenek, adet ve ananeleriyle her türlü yaşam biçimine kendini yakın hisseten ve yakın olan insanları anlamak gerekiyor. Yani milletleri ortak kültürler oluşturuyor. Peki bu kültüre en büyük etkiyi yapan şeylerden birisi hatta en büyük etkiyi yapan etmen nedir: din... Şimdi temelinde din ve töreyi barındıran bir kavramda nasıl din yer almaz şaşarım... Türk Milliyetçiliği demek aynı anda İslam'ın muzafferliğini gaye edinen bir kavram olması da buna işaret sevgili goramaz. Hatırlarsan Türk Milliyetçiliğinin Sosyalizme karşı direnmelerindeki sebeplerinden birisi de Dine yani İslam'a sahip çıkmak idi. Aynı şekilde nasyonel sosyalizme karşı durmasınında sebebi bu idi. Şimdi batı tarzı milliyetçilikleri ki onlar nationalité'dir baz alarak Türk Milliyetçiliğini sorgulamak hatta Türk Milliyetçiliğini Fransız İhtilaline bağlamak gibi bir gereksizlik aldı başını gidiyor, halbusiki Türk Milliyetçiliği Türk Tarihiyle başlayan bir hususki bunu Türk Tarihini yakından takip edenler iyi bilir ve bu milliyetçiliği oluşturan şeyin ırk olmadığını hars olduğunu da Kaşgarlı Mahmut 1000 sene evvela "Türk dilini konuşan herkesi kendinden sayar" diyerek anlatmıştır. Ha Türk Milliyetçiliğinin Mihenk taşlarından Ziya Gökalp "Daha Müslüman, Daha Türk, Daha Çağdaş" olmak gayesiyle açıklarken, şimdi milliyetçiliğin İslam'la alakası yok demek ne kadar yanlış bir garibet...
__________________
Türk Tarafından, Türk İçin, Türk'e Göre... |
|
30.12.2009, 20:39 | #7 |
Usta Yiğido
goramaz Şuan
Son Aktivite: 14.09.2024 15:55
Üyelik Tarihi: 06.07.2008
Mesajlar: 7.310
Tecrübe Puanı: 1329
|
Cevap: ERKAN ÇAKICI - Yandaş Medya Tipolojisinin “Zaman'daki” Tezahürü
Urumçi.
Açıklamanız için teşekkür ediyorum. Aslında böyle bir cevap geleceğini bekliyordum Nitekim haklısınız da. Ancak benim sormak istediğim şu cümleniz ''Milliyetçilik yükselişte değilse biz gelenek ve dinimizden uzaktayız'' bir insan dinini gelenke ve gööreneklerini sıkı sıkıya yaşıyor olabilir ama bunları ideoloji olarak benimsemeyebilir. Bu bağlamda milliyetçilikle dine gelenek ve göreneğe bağlılığı doğru orantılı almışsınız. Ama bence 0 korelasyon var.
__________________
Hoştur bana senden gelen, Ya hil'at ü yahut kefen, ya goncagül ya da diken, kahrın da hoş lütfun da hoş.
|
30.12.2009, 23:24 | #8 | |
Usta Yiğido
Urumçi Şuan
Son Aktivite: 07.06.2011 16:22
Üyelik Tarihi: 31.08.2009
Mesajlar: 988
Tecrübe Puanı: 653
|
Cevap: ERKAN ÇAKICI - Yandaş Medya Tipolojisinin “Zaman'daki” Tezahürü
Alıntı:
Mesela Türk Milleti tabiri islamiyetle o kadar yoğrulmuşturki artık ayrılmaz ya da ayrılmaması gerek bir bütün halini almıştır, Türk Milleti farikasını bölmek demek islamın hars özelliğinde temellendirdiği bir İslamı içinde barındıran topluluğu ayrıştırmak ve bölmek demektir ki gelenek ve göreneklerin etrafında şekillendiği maddi kavrama millet denir biz maddi anlamda milliyetçilik yaparken bunu manevi anlamda manalaştıran kavramın korelasyonunu da içinde barındırdığından feyzle aradaki bağı anlatırken, milliyetçiliğinden uzaklaşan toplumun milliyetçiliğin temelinde barındırdığı manevi değerlerin yozlaşmaya uğradığını ve bağnazlık / taassubi bir neticede gelenek ve göreneklerden uzaklaşma olduğunu betimliyoruz... Bu açıdan bakıldığı zaman muhtemel korelasyonu pekala kurulabilmekte sevgili goramaz... Amma velakin seni de anlıyorum zira senelerce milletle, millet tabirinin içinde barındırdığı kavramların çatıştırıldığı ve neticesinde milliyetçiliğin yanlış algılanıp karşısında bir aksi bir kanaat oluşturulduğu bir toplumda yaşıyoruz. Şol sebeptendir ki bu kuvvetli bağı görmemek mümkündür...
__________________
Türk Tarafından, Türk İçin, Türk'e Göre... |
|
30.12.2009, 23:51 | #9 |
Usta Yiğido
goramaz Şuan
Son Aktivite: 14.09.2024 15:55
Üyelik Tarihi: 06.07.2008
Mesajlar: 7.310
Tecrübe Puanı: 1329
|
Cevap: ERKAN ÇAKICI - Yandaş Medya Tipolojisinin “Zaman'daki” Tezahürü
Ben de sizin ne demek istediğinizi anlıyorum Haklısınız da..
Meseley e şöyle yaklaşalım sanırım daha açık olur. ben din temelli bir değer sistemi dünya görüşü oluştururken milliyetçiliği sistemime almam.Ama siz milliyetçi( kusura bakmayın belki yanlış bir kavram kullanıyorum) bir dünya görüşü oluştururken dini bu değer sistemi içine alıyorsunuz. benim (yani benim gibi düşünenler bakımından) milliyetçiliğin yükselmesi ve alçalması din temelli sistemimi etkilemez bu bakımdan 0 korelasyon dedim saygılar
__________________
Hoştur bana senden gelen, Ya hil'at ü yahut kefen, ya goncagül ya da diken, kahrın da hoş lütfun da hoş.
|
31.12.2009, 00:00 | #10 |
Usta Yiğido
Urumçi Şuan
Son Aktivite: 07.06.2011 16:22
Üyelik Tarihi: 31.08.2009
Mesajlar: 988
Tecrübe Puanı: 653
|
Cevap: ERKAN ÇAKICI - Yandaş Medya Tipolojisinin “Zaman'daki” Tezahürü
tamam işte bize görede tanrının bize ihsan ettiği psikolojinin altında birlikte yaşamak için din sadece yeterli değildir, dinin oluşumunda büyük katkı sağladığı bazı temel kavramlar etrafında insanlar birlikte yaşayabilir ki tarih bunu çok güzel betimlemiş, sosyolojide temellendirmiştir. Bu hususta insanın dinine tek başına sahip çıkamayacağı, sahip çıkabilmesi için milli değerlerin yani milletin tüm ihtivasına sahip çıkmak, bunda içtimai olarak birleşmek aksi halde dinine dahi sahip çıkamayacak bir çözünmeye, ayrışmaya ve çatışmaya sürükleneceği temel prensibi üzerine kuruludur... Yani milliyetçilik Milli değerlere sahip çıkarken, milli değerler etrafında toplanıp, milli değerlere göre bir ekonomik sistem oluştururken kimseyi ayırt etmeden millet kavramının bütünleştiriciliğinde birleşmek, bununla birlikte daha iri ve diri şekilde çoğunluğunu dinin oluşturduğu milli değerlere sahip çıkmaktır. Aksi halde çözünen bir millette dini yaşamak, yaşatmak hele ki dine ve millete kapitalist ve sionist hedefler neticesinde oynanan oyunların eşliğinde imkansız hali alır... Bununla birlikte her birey inancını ve geleneğini başka bireylere müdahale etmeden kendi içinde ve kendi çevresi sınırlarında yaşayabilmelidir zaten. Ama bunu oluştururken muhafazasından ötün verilemeyecek ve doğal seleksiyon neticesinde ortak bir konsensüsle oluşmuş milli değerlerle çatışmamak, milli değerleri hicvetmemek gayesiyle... Budur milliyetçilik öyle çok lüks, katı ve mesnetsiz bir şey değil yani. Gayesi birlikte yaşanabilirliği arttırmak ve değerleri muhafaza etmektir ki hepimizinde gayesi bu değil midir zira? Buradan sizce kurulamayan korelasyonu, dörtgenin dört köşesinide bağlayan diyagonaller gibi biz kurabiliyoruz...
Karşıt bir düşünceniz var mı bu gayede mesela bunu bilmek beni daha mutlu eder ve bilgilendirir?
__________________
Türk Tarafından, Türk İçin, Türk'e Göre... |
Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir) | |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Esmâü'l Hüsnâ Yazıları | gülrüba | Allah Azze ve Celle | 24 | 21.11.2009 14:39 |
Üçü de zevkten dört köşe oluyor! | seva | Serbest Kürsü | 2 | 29.11.2008 14:35 |
BİRCAN'DAN KÖŞE YAZILARI | abircan | Köşe Yazıları | 139 | 06.11.2008 18:00 |
Duvar Yazıları | _DuMaN_58 | Eglence | 48 | 12.09.2008 11:54 |
Matematikçilerin Araba Arkası Yazıları :):) | serkanka58 | Arşiv | 1 | 04.02.2008 14:03 |