Türkiye ağır bir tehdit altında

[Sivaslilar.Net]

BBP Sivas Merkez İlçe Teşkilatı'nın 10. Olağan Kongresine katılan Büyük Birlik Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selahattin Şenliler, Türkiye'nin son dönemlerde hiç muhatap olmadığı, hiç maruz kalmadığı kadar ağır bir tehdit altında olduğunu ileri sürdü.

Ülkenin bugünkü karşı karşıya bulunduğu tehdidi ve tehlikeleri 1914-1915 yıllarında İstanbul'un Balkan Savaş'ında yaşadığı faciaya benzettiğini ifade eden Şenliler, ''Ne yazık ki o gün düşman tankıyla topuyla işgal etmişti ama bugün düşman içimizde, sokağımızda, caddemizde, televizyon ekranında, gazetede köşe yazarı olarak, bir militanın, bir teröristin, bir vatan haininin arkasında onu destekleyen milletvekili sıfatıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin içine kadar girmiş durumda'' dedi.
Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin satılmamasıyla ilgili merhum genel başkanları Muhsin Yazıcıoğlu ile Hatay'da miting yaptıklarını anımsatan Şenliler, ''Mayınlı arazilerle ilgili birinci kanun çıktığında yine köşke gidip Cumhurbaşkanı'na 'aman ha bu kanunu imzalama. Bu mayınlı araziler milletin arazisidir. Bu araziler mayınlı olarak kalmasın ama İsrail'e falan satmayın, devretmeyin, vermeyin' diye feryat ettik. Allah'tan o zaman Meclis'ten dönmüştü. Bakın şimdi Suriye'deki hadiselere işte o mayınlı arazileri temizlediniz. Suriye'den teröristler geliyor, Amanos dağlarında eylem yapıyor, Türk askerini, Türk subayını şehit ediyor. Oradan bombayı geçiriyor Pınarbaşı'nda bomba infilak ettiriyor. Hükümet feraset sahibi olmalı, ileriyi görmeli'' diye konuştu.

Hürdoğan

[BOUN]

Türkiye sürekli ağır bir tehdit altında ama ne hikmetse henüz yıkılmadı, hatta her geçen gün çevresindeki ülkelere nazaran konumunu daha çok güçlendiriyor ve saygınlığını artırıyor. Mükemmel bir yönetim olduğunu iddia etmiyorum ancak bugün 10-15 yıl öncesinden daha güçlü ve daha çok saygı duyulan bir ülke olduğumuz gerçeği yadsınamaz.

Ben muhalefet partilerinden proje ağırlıklı ve geleceği kurmaya/kurtarmaya yönelik öneri ve çalışmalar beklerken, onlar sürekli sanki 70'lerde, 80'lerde yaşıyormuşuzcasına tehdit altında olduğumuza dair söylemler geliştiriyor. Eski tarz siyaset devam ediyor. Bugün Ak Parti ile diğerleri arasındaki en büyük fark bu. Ak Parti gelecekte, diğerleri geçmişte yaşıyor!

Bu gidişle Ak Parti (Tayyip Erdoğan) tek adam konumunu gittikçe güçlendirecek ve belki de %60'ları aşan %70'lere varan bir oranla başkan seçilecek. Şikayetçi miyim hayır, belki demokrasi bu süreçte biraz zayıflayacak ama Türkiye daha modern, daha yaşanılabilir ve daha zengin bir ülke olduktan sonra buna kısmen göz yumulabilir. Tıpkı Nasyonal Sosyalistler ve Hitler'in Almanya'da yaptığı gibi, Türkiye'de de güçlü bir lider figürü çevresinde, Türkiye bölgesel güç olmaktan küresel güç olmaya evrilebilir.

Not: Ak Parti'li değilim, 4 kez oy kullandım hiç birini vermedim, bir daha ki seçimde verebilirim diyordum ki stadyum mevzuunda aldatılan bir Sivasspor taraftarı olarak geri vazgeçtim. Kısaca partizanca bir görüş değil de objektif bir değerlendirme yapmaya çalıştım.

[ÖnceVatan_58]

Selahattin Şenliler hiç samimi değilsiniz, ve de inandirici gelmiyorsunuz. Geçimişteki kararlarınızla çok çelişiyor bu söyleminiz..

[ÖnceVatan_58]

BOUN Nickli Üyeden Al?nt?

Ben muhalefet partilerinden proje ağırlıklı ve geleceği kurmaya/kurtarmaya yönelik öneri ve çalışmalar beklerken, onlar sürekli sanki 70'lerde, 80'lerde yaşıyormuşuzcasına tehdit altında olduğumuza dair söylemler geliştiriyor. Eski tarz siyaset devam ediyor. Bugün Ak Parti ile diğerleri arasındaki en büyük fark bu. Ak Parti gelecekte, diğerleri geçmişte yaşıyor!

Tabi çok belli oluyor, ne güzel bir dış politika uyguluyorlar değilmi? Kavgasız sorunlu komşumuz kalmadı nerdeyse. Nato'nun Libya'da ne işi var diyip sonrada Libya halkının mutluluğu için var olmalı diyen ve her sözü çelişkiyle dolu bir lider tarafından yönetilmek ileriyi görmek oluyor sanırım.
Ülkenin her kaynağını satıp savıp ekonomi iyiymiş havası güzel, ama nereye kadar? Ergeç fes düşecek kel görüncek.
ABD nin işine geldiği sürece dururlar ne zamanki ters düşer görevinide bitirirler. Bu ülkenin gerçek manada bağımısızlığını isteyenlerin akibetini gördük, onun için birbirimizi kandırmaya gerek yokyur. Toplum milli değerlerden hayli uzaklaştırıldı ve dahada uzaklaştırılmak isteniyor. Bu milli bayramlar Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını erteletmeler bunun bir kanıtı değilmi. Bu ülkenin milli bir birlik oluşturmaya çok ihtiyacı var.

[ÖnceVatan_58]

Daha önce “komşularla sıfır sorun” anlayışımızın bugün tamamen değişmiş olduğunu görüyoruz. Bu da hiç kuşkusuz Türkiye’nin dört bir tarafından tehdit altına girdiği anlamını taşıyor. Bir yandan Ermenistan ile olan sorunlarımız tırmanıyor, öte yandan Suriye ve İran olan sorunlarımıza her geçen gün yenileri ekleniyor. Bunun ötesinde Irak ile olan PKK sorunlarımızın halen çözüme kavuşmamış olması da bir başka baş ağrısı olarak karşımızda duruyor. Bütün bunları alt alta koyduğumuzda, Türkiye’nin gelecekte çok tehlikeli ve sonu karanlık olan bir belirsizliğe doğru sürüklenmekte olduğunu görüyoruz.

İçinde bulunduğumuz çıkmazı en iyi gören, analiz eden ve karanlığa sürüklenişimiz görerek sürekli çağrıda bulunan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıklamalarını ve çağrılarını bu açıdan önemsiyoruz. Bahçeli, bugünkü iktidarın, BOP’un hesaplarını görmekle meşgul olduğunu, milletimize verilen gözdağlarını ve yapılan şantajları idrak edemeyecek kadar basiretinin bağlandığına dikkat çekiyor. “Bu çerçevede AKP, Türkiye’yi sonu karanlık olan bir belirsizliğe ve kaos ortamına sürüklemektedir” diyor.

TÜRKİYE TEHDİT ALTINDA

Biz daha önce konu ile ilgili olarak yazdığımız yazılarda, aynı endişeleri taşıdığımıza değinmiştik. Özellikle de Türkiye’nin, bölgede ABD ve AB’nin istekleri doğrultusunda hareket ettiğini, bunun da gelecekte ülkemiz için çok büyük zararlar vereceğinin altını çizmiştik. MHP Genel Başkanı’nın bugün taşıdığı endişelerin hepsini bizim de taşımakta olduğumuz bugün de vurgulamak istiyoruz.

Dikkat edilecek olursa, Ortadoğu, özellikle de bölgemiz her an bir kan gölüne dönebilecek konuma getirildi. Bir yandan Suriye ile sıkıntılarımız sürerken, öte yandan İran ile olan ilişkilerimde de gerginlik yaşanıyor. Suriye’nin füzelerini Türkiye’ye doğru yönlendirmesi, İran’’ın, olası bir saldırıda ilk hedefin Türkiye’deki hedefler olduğunu açıklaması yanı başımızdaki tehlikenin büyüklüğünü ve önemini gözler önüne seriyor. Bu da hiç kuşkusuz “Türkiye dört bir yandan tehdit altında” görüşünü güçlendiriyor.

İSRAİL’İN GÜVENLİĞİ İÇİN

Burada asıl mesele, İsrail’in bölgedeki güvenliğini sağlamaktır. Bugün Türkiye’de İran saldırılarına karşı NATO şemsiyesi altında konuşlandırılacak olan füze kalkanının tamamen İsrail’i İran’dan gelecek tehlikeye karşı koruma altına aldığını bilmeyen yoktur. Hükümet olanlar bunun böyle olmadığını söylüyorlarsa da inandırıcı olmuyorlar.

Geçen hafta ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüleri arda arda yaptıkları açıklamalarda şunu açık bir dille ifade ettiler. Bunun altını çizelim:

“ Amerika, bölgede İsrail’in güvenliğini ön planda tutuyor. Hiçbir müttefikimiz, İsrail’den daha önemli değildir.”

Bu açıklamalar İsrail’in güvenliğinin ne kadar önemli olduğunu, ABD’nin bir müttefiki olan Türkiye’nin İsrail’in güvenliğinde bir yem olarak kullanıldığı anlamına gelmiyor mu? Kaldı ki, ABD, İsrail için en önemli gördüğü müttefiklerini bile harcamaktan kaçınmıyor ve kaçınmayacaktır. Bunu da yapılan açıklamalardan görüyoruz.

BAHÇELİ’NİN ENDİŞELERİ

İçinde bulunduğumuz bu tehlikeli durumu gören, değerlendiren, kamuoyu ile paylaşan MHP Lideri’nin taşıdığı bu endişelere ortak olmamak mümkün değil. Bu nedenle önemsediğimiz bu endişeleri sizlerle paylaşmak istedik:

“Tarafları gittikçe belirgenleşen, bölgesel kamplaşma ve gerilim hattı, milletimizin ve devletimizin bekasını olumsuz etkileyecek dinamikleri birer birer harekete geçirmiştir. AKP Hükümeti, böyle giderse, Türk milletini kanlı bir savaşın içine sürükleyecek ve bunun acı sonuçlarına herkesi ortak edecektir. AKP Hükümetinin uluslar arası ilişkilerdeki çarpık adımları, temelsiz sıfır sorun iddiaları, ısmarlama restorasyon hezeyanları ülkemizi çözümü ve dönüşü çok zor olacak bir kördüğümün içine hapsetmiştir. Hükümetin milli meselelere karşı izansızlığı, şerefli geçmişimizi sorgulayan çevrelere boyun eğen, tükenmişliği en başta Ermeni soykırım kaosuna cesaret ve koz vermiştir. Sürekli gündemde tutulan soykırım yalanı AKP’nin acziyet ve derin gafleti yüzünden fütursuzca ilerletilmiş ve aziz milletimizi töhmet altına alan bir kepazelik şekline bürünmüştür. Ermenistan ile ilişkilerin normalleştirilmesi adına maç bahaneleri ile yapılan ziyaretler, 10 Ekim 2009 tarihinde Zürih’te imzalanan protokoller, diasporanın tezlerini kabul ettirme konusunda ümitvar olmasını sağlamış ve soykırım iddiasının zinde tutulmasına katkı vermiştir. AKP Hükümeti, Dağlık Karabağ ve çevresinde Ermeni işgali bitmediği halde bunu imza masalarında görmezden gelmiş ve tek taraflı tek taraflı bir ilişkiye göz göre göre rıza göstermiştir. Ermenistan Devlet Başkanı’nın haddini ve hududunu aşan son beyanları, bu meselede bütün ölçü ve ayarların kaçtığının bariz delili olarak karşımızdadır. “Türk Liderler er veya geç Erivan’daki soykırım anıtının önünde diz çökecekler” ifadelerini kullanan Ermenistan Devlet Başkanı sonunda çizmeyi aşmış ve kendi onursuzluğunu katliamla özdeşleşen geçmişlerini kapatmak için şuursuzluğun batağına saplanmıştır.”

Burada asıl söylenmek istenen şudur:

Türkiye’nin bölgede sıkıntıya girmesi ile Ermenistan’ın ülkemizden toprak talepleri de masaya yatırılacaktır. Bunun hazırlıkları yapılıyor. BOP’un çerçevesinde bu konunun da var olduğu biliniyor. İşte, Bahçeli’nin endişe ettiği en önemli konulardan birisi de budur. Bu tür isteklerin hayat bulması, ülkelerin zayıf noktaları ile gündeme geliyor. Türkiye bugün zayıflayabilecek konuma doğru sürükleniyor, biz de bundan endişe ediyoruz.

Necdet Sıvaslı

[LaEdri]

titizyiğido Nickli Üyeden Al?nt?

insanın ilkelerinin olması güzel bişeydir.........ama senin gibi samimiyetten uzak olmamalı herşeyde bölesin samimiyetsizsin..........az önceki mesajıma atlayan sen sorduğum soruya cevap vermeye gelince neden bir anda ilke sahibi oldun anlayamadım.......maaşın yüksek olduğu için olabilirmi diye aklımdan geçmiyo değil.........neyse bundan sonra benim yazdığım mesaja atlama ki senle muhatab olmiyim........

Kardeş AKP'yi eleştiren birisi bir İHL mezunu olsa,AKP'li olsa bunalrın dışında da Erdoğan'ı seven birisi olsa,eleştirisini samimi bulur musun?

[vicente58]

Merkez_Alperen Nickli Üyeden Al?nt?

önce edebini takın !
Ülke bugün başkanlık sistemini yani eyaletlere bölünmeyi tartışıyorsa ağır bir tehdit altındadır bu ülke.

Hemşerim senin başkanlık sistemi ile ilgili genel başkan mustafa destici'nin yani bbp nin görüşünü bilmiyon sanırım.

BBP LİDERİ MUSTAFA DESTİCİ, "BAŞKANLIK SİSTEMİ TARTIŞILSIN, KONUŞULSUN. TÜRK DEVLET GELENEĞİNDE DE, TÜRK KÜLTÜRÜNDE DE EN İYİ SİSTEMİN BAŞKANLIK SİSTEMİ OLDUĞUNU SÖYLEDİM. BUNU TARTIŞALIM"

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]

[titizyiğido]

LaEdri Nickli Üyeden Al?nt?

Kardeş AKP'yi eleştiren birisi bir İHL mezunu olsa,AKP'li olsa bunalrın dışında da Erdoğan'ı seven birisi olsa,eleştirisini samimi bulur musun?

la edri kardeşim önce eleştirmen gerekiyo................

[35gürün58]

Arslan BULUT - Yeniçağ - 30.05.2012


ZALİMLER İÇİN DUA EDEN BAŞBAKAN !

Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında Suriye’de top ve roketlerle gerçekleştirildiği iddia edilen saldırıda 110 masum sivilin acımasızca, hunharca katledildiğini öne sürerek “Çok daha vahimi, katledilenlerin yarıya yakını, elleri arkadan bağlanmak suretiyle öldürülmüş çocuklardı” dedi.
Erdoğan, “Suriye yönetimine sadece bu masum 50 yavrunun vebali dahi yeter. Akan her damla kan, Suriye yönetiminin olduğu kadar, bu yönetimin vahşetine çanak tutanların da eline, yüzüne bulaşmıştır ve tarih boyunca da o leke oradan çıkmayacaktır. Ülkemdeki bazı siyasi partilerin veya bazı STK’ların kalkıp da buradaki zalimlerin yanında yer almasının anlaşılır, anlatılır bir yanı yoktur. Zulme rıza zulümdür. Zalimle beraber hareket edenler de zalimlerdendir” diye konuştu.

***

Doğru söze ne denir? Mesela Libya bombalanırken zalimlerin yanında yer alanlar necidir? Irak’ta 1.5 milyon Müslüman katleden ve yüz binlerce kadının ırzına geçen Amerikan askerlerinin sağ salim ülkelerine dönmesi için dua edenler necidir?
31 Mart 2003 tarihli Wall Street Journal gazetesine bir yazı yazarak,
“Irak’ta savaşan ABD’li kahraman bay ve bayan askerlere, en az zayiatla ülkelerine mümkün olan en kısa zamanda dönmeleri arzusuyla dua ediyoruz” diyen kimdir? Bizzat Tayyip Erdoğan değil mi?

***

BM gözlemcileri, Suriye’deki olayda top ve roket ateşiyle ölenlerin sayısını 20 olarak veriyor. 50 çocuğun ise yakın mesafeden öldürüldüğü belirtiliyor. Olay henüz aydınlanmış değil. Bunu hangi yaratıkların yaptığı da belli değil.. Bir de Türkiye’de hiç kimse Suriye’de olan biteni doğru bulmuyor. Fakat, siz Suriye’nin rejimini yıkmak için muhalefeti silahlandırıp devlet aleyhine kışkırtıyorsanız, onlar da karakollara, orduevlerine bomba atıyor, yakıyor, yıkıyor ve polise askere kurşun sıkıyorsa, bu bir zulüm değil midir? O muhaliflere Türkiye’de eğitim vermek zulüm değil midir?

19 Mayıs coşkusu mu?
Erdoğan, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nın bu yıl çok daha farklı bir heyecan ve coşkuyla kutlandığına işaret ederek, “Bayramın anlamına, 19 Mayıs’ın ruhuna denk düşen ve bir haftaya yayılan etkinliklerle gerçekten ülkemize, milletimize, gençlerimize unutulmaz anlar yaşattık” diye konuştu?
Hem 19 Mayıs kutlamalarına kısıtlamalar, yasaklar getiriyor, çelenk koymasınlar diye Atatürk heykelleri önünde polislere nöbet tutturuyor, sonra da “gençlerimize unutulmaz anlar yaşattık” diyorsunuz? Sizi dinleyen AKP milletvekilleri, doğru söylemediğinizi bilmiyor muydu? Siz 19 Mayıs’ta unutulmaz anlar yaşattık derken, neden önlerine bakıyorlardı?
Bir defa Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan, illerde valiler ilçelerde kaymakamlar, resmi kutlama programı düzenlemedi. AKP Gençlik Kolları’nın toplantısı, 19 Mayıs toplantısı değildir? Ankara’da bir spor salonunda topladığınız 19 Mayıs Gençlik Şurası’nı kastediyorsanız, orada da partili gençleri bir araya getirdiniz.. 19 Mayıs parti toplantısı ile mi kutlanır?
Kim düzenledi etkinlikleri peki? Türkiye Gençlik Birliği, Şişli Belediyesi, CHP’li belediyeler, Atatürkçü kuruluşlar..
Demek ki o coşku karşısında Tayyip Bey de çevir kazı yanmasın yapmaya çalışıyor ama gerçekler ortada.. Bu durumun bir adı var da..

Kudüs’ten al haberi!
Bir haber de Kudüs’ten.. Filistin İslami Hareketi Başkan Yardımcısı Kemal Hatib, İsrail yönetiminin Kudüs’teki varlığına bir ölçüde meşruiyet kazandırmak ve işgal ettiği toprakların aslında Yahudilere ait olduğunu ileri sürmek için sahte mezarlar kazdığını bildirdi. Hatib, “Bu topraklardaki her taş, ağaç ve insan işgalcilerin gaspına karşı çıkmaktadır” diye konuştu.
İşte o İsrail, Filistin topraklarını satın almak suretiyle kurulmuştur. Türkiye’de de yabancılara toprak satışının önü açılıyor.. Türk vatandaşlarından ise 50 yıldır oturduğu toprakların kirası isteniyor.. Akarsular satılıyor, yaylalar boşaltılıyor. Bu arada derin tarih diye sahte tarih verileri üretiyorlar, Türkiye’nin Türk devleti olarak kurulmasının bölücülük olduğunu iddia ederek, Türkiye’yi bölecek Anayasa için zemin hazırlamaya çalışıyorlar..
Bu topraklardaki her taş, ağaç ve her Türk, AKP’nin bu politikalarına karşı çıkmak zorundadır.

[35gürün58]

ABD de uygulanan başkanlık sistemi başarıyla yürütülüyor sebebi ;

- Yasma, yürütme, yargı kuvvetler ayrılığı sıfır toleranssız uygulanır da ondan.

Örneğin Obama, temsilciler meclisinde bir yasa geçirecek, mecliste Demokratlar ve Cumhuriyetçi gruplar içinde bu yasayı doğru bulmayanlar olursa hiç çekinmeden yasnın geçmemesi yönünde oy kullanır kendi partisinden dahi gelse bu teklif, yani özgür vekiller olayı vardır. Peki ülkemizde bu böylemi sıkıysa bir milletvekili karşı çıksın ..

Orada çoğunlukla geçen yasalar dahi onların anayasa mahkemelerince başvuru halinde incelenir ve başvuru haklı görünürse yasayı Obama geçirmiş düşüncesine taviz vermeden iptal eder ve Obama sonucu saygıyla karşılar yani yargı tarafsız ve bağımsız dır.

Ya bizde HSYK ya Adalet bakanı başkanlık eder, HSYK başkan yardımcısı da Adalet bakan yardımcısıdır, Örneğin Deniz feneri (ZEkat yolsuzluğu) davasında Savcılar suçlulara ulaşmak üzereyken hop.. . hem savcılar değiştirilir üstüne üstlük haklarında dava da açılır,

Başka örnek MİT müsteşarı PKK ile oslo görüşmelerinde Türkiye aleyhine verilen tavizler husunda eldeki belgelere göre savcılıkça sorguya çağrılır Hop.. MİT müsteşarı dokunulmaz yapılır işte böyle bir hukuk anlayışının ve yürütmeye bağlı tarafsızlığını yitirmiş bir yargının olduğu ülkede Başkanlık sistemi olmaz eğri oturup doğru konuşalım...

Hukuka bu tür müdahaleler olurken eğer Gazeteciler,bilim adamları, generaller ile ilgili özel yetkili mahkemelerce taraflıca yapılan tutukluluk halleri karşısında hükümet yetkililerine soru sorulduğunda da '' Bağımsız yargının işi biz karışamayız !! '' denir hoppala....değerlendirme sizin. bu sistemde bir başkanlık sistemi ha Demokrasiye gerçekten inanan insanların kabul edeceği bir şey değil.