Warnung: Illegal offset type in [path]/includes/functions_post_thanks.php (Zeile 110)

Warnung: Illegal offset type in [path]/includes/functions_post_thanks.php (Zeile 110)

Warnung: Illegal offset type in [path]/includes/functions_post_thanks.php (Zeile 110)
Köşe yazıları paylaşımları(Urumçi) - Sayfa 3 - Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar
Forum - Ana Sayfa Takvim S?k Sorulan Sorular Arama

Zurück   Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar > Serbest Alan > Serbest Kürsü
SİTE ANA SAYFA Galeri Kayıt ol Yardım Ajanda Oyunlar Bugünki Mesajlar

Serbest Kürsü Serbest Konular



Son 15 Mesaj : Atatürk'ün Çocukluğu'na Ait Hikayeler           »          Şehzade Osman           »          Hatıra defteri           »          Antilop İle Akrebin Dostluğu           »          Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 2           »          Sitemizin Ozanları           »          SEVDİM İŞTE....           »          NEFRET ETTİM İŞTE!!!!!           »          AFORİZMALAR (SAÇMALAMLAR)-1           »          SEÇKİNLER/SEÇİLMİŞLER DÜNYASI           »          Hatalarımızdan Dersler Alabilmek Ümidiyle.           »          Araf Suresi 172-173. Ayetler.( Ben Sizin Rabbiniz Değil Miyim)           »          İnancımızı Kullananların Artık Tuzağına Düşmeyelim.           »          ULAŞ-Yapalı           »          TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR PAYLAŞIMAZ
Cevapla
 
Seçenekler Arama Stil
Alt 14.09.2012, 13:35   #21
LaEdri
Usta Yiğido
 
LaEdri - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
LaEdri Şuan LaEdri isimli Üye şimdilik offline Konumundadır

Üyelik Tarihi: 12.06.2006
Mesajlar: 6.011
Tecrübe Puanı: 1262 LaEdri TAM BIR BEYEFENDILaEdri TAM BIR BEYEFENDILaEdri TAM BIR BEYEFENDILaEdri TAM BIR BEYEFENDILaEdri TAM BIR BEYEFENDI
Standart Cevap: Köşe yazıları paylaşımları(Urumçi)

Alıntı:
sivaslınet Nickli Üyeden Al?nt? Mesajı Göster
Senin adını bile görmeye tahammül edemediğini başkaları baş tacı, senin baş tacı ettiklerininin adını da başkaları görmeye tahammül etmeye bilir.

Çok doğaldır. Tahammül, bilgiye oranlı görecedir.
Aynen öyle..
Benim severek okuduğum isimlere de başkaları tahammül etmiyor..
__________________
Hani o, babasına ve kavmine, “Ne bu tapınıp durduğunuz heykeller?” demişti.(Enbiya-52)
LaEdri isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 14.09.2012, 15:04   #22
sivaslınet
Usta Yiğido
 
sivaslınet - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
sivaslınet Şuan sivaslınet isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 02.03.2016 05:48

Üyelik Tarihi: 11.09.2011
Mesajlar: 2.221
Tecrübe Puanı: 683 sivaslınet FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: Köşe yazıları paylaşımları(Urumçi)

Alıntı:
LaEdri Nickli Üyeden Al?nt? Mesajı Göster
Aynen öyle..
Benim severek okuduğum isimlere de başkaları tahammül etmiyor..
LaEdri,

Başkası da senin sevmediklerini baş tacı edebiliyorsa, sevmediğini belirtmenin bir anlamı varmı? Bence yok.

Bunu belirtmek yerine onun fikirlerini eleştirebiliyorsan, çürütebiliyorsan, yanlışa sempti duyanlara da etki edebilirsin. Mesela geçen Özdil'i eleştirmen(angus meselesi) beni düşündürmüştü.
__________________
Ezberlerimizin yerini bilgiler almalı..
sivaslınet isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki Kullanıcılar sivaslınet'e Teşekkür Ediyor...
Alt 15.09.2012, 17:08   #23
AĞAOĞULLARI
Tecrübeli Yiğido
NO AVATAR
 
AĞAOĞULLARI Şuan AĞAOĞULLARI isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 08.11.2017 12:02

Üyelik Tarihi: 08.12.2009
Mesajlar: 311
Tecrübe Puanı: 556 AĞAOĞULLARI FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: Köşe yazıları paylaşımları(Urumçi)

SEVGİLİ SİVASLI HEMŞEHRİLERİM : SİTEYİ GEZİYORUM POLEMİKTEN BAŞKA ALIP BİLGİ DAĞARCIĞIMIZA KOYACAK BİR BİLGİ GÖREMİYORUM. BİZ SİVAS VE SİVASLI OLARAK NELER ÜRETEBİLİYORUZ. ELİN KÖŞE YAZARLARINDAN SİZE NE?BUNLARI PAYLAŞMANIN ANLAMI NE? BU YAZARLARI BÜYÜTMENİN ZİRVEYE ÇIKARMANIN BİR GETİRİSİ VARMI ? BUNLAR SADECE HER İNSANIN YAPTIĞI GİBİ PATRONLARINA ÇALIŞIRLAR GAZETEYE YÜKSEK TRAJ YAPTIRARAK GELİRLERİNİ YÜKSELTİRLER. KİMİNİ İNDİRİRLER ,KİMİNİ BİNDİRİRLER MESLEK GEREĞİ BUDUR. HER KÖŞE YAZARININ AYRI BİR BRANJI YANİ DALI VARDIR.

KÖŞE YAZARLARI POLEMİĞİ UZAYIP GİDİYOR HERHALDE BAŞKA MALZEME BULUNMUYOR OLSA GEREK Kİ BAŞKA KONULARA EĞİLİM YOK . HER KÖŞE YAZARI KENDİ KONUSU İÇERİSİNDE KÖŞESİNDE YAZISINI YAZAR BU YAZARIN KENDİ GÖRÜŞÜ VE YORUMUDUR. DİKKAT EDERSENİZ ÇOKTA TEKZİP VAR .DOĞRULARLA YANLIŞLAR ARKA ARKAYA DİZİLİR GİDER. DOĞRU HABERCİLİK DOĞRU YAYIN YOK TARAF TUTMA VAR . KÖŞE KENDİSİNİN İSTEDİĞİNİ YAZIYOR İTİRAZ YOK .

GÖRSEL YAYIN,YAZILI BASIN HALKIN GÖZÜ KULAĞIDIR. TOPLUMU BİLİCLENDİRİR BUNA BİR ŞEY DENMEZ. BASIN HÜRDÜR ONSUZ OLUNMAZ HABER ÜRETİR. YÜKSEK TRAJ YAPAN BİR GAZETEDE 2 YILLIK BİR ÇALIŞMAM OLDU BİR SORU SORDUM BUNLARIN HEPSİ BİR DEDİKODUDUR DEDİLER.

BU SİTE SİVASLI GURBETCİLER İÇİN VE SİVAS BÖLGESİNDE YAŞAYAN GENEL TOPLUMU KUCAKLAYAN VE HABER AĞLARINI YAYAN ; İNSANLARIN BİRBİRİNE OLAN YAKINLAŞMASINI SAĞLAYAN , TANIŞTIRAN SEVGİ VE SAYGI BAĞLARINI PEKİŞTİREN BİR ARAÇTIR. ELİN KÖŞE YAZARLARINDAN BANA NE? KENDİ YAPITLARIMIZI, KENDİ ESERLERİMİZİ , KENDİ VARLIKLARIMIZI ORTAYA KOYALIM. BİZ BİZİ BIRAKIP BAŞKALARINI BÜYÜTÜYORUZ. KENDİ KENDİMİZİ BÜYÜTELİM ,GELİŞTİRELİM SAYGINLAŞTIRALİM. BOŞ İŞLERLE UĞRAŞIYORUZ BU BAHSETTİĞİNİZ KÖŞE YAZARLARI SİVAS İÇİN NE YAZIYORLAR HİÇBİRŞEY.

SİTEYE BAKIYORUM BELİRLİ BİR KAÇ KİŞİ SELAM ALIŞ VERİŞİNDE . BİRBİRLERİYLE HATIR GÖNÜL SELAM KELAM GİBİ BİLGİ ALIŞ VERİŞİ VAR BUNLARDA SUDAN ŞEYLER. SİVAS TA BİLENE ÇOK YAZI MALZEMESİ VAR BİLMEYENEDE BİRŞEY YOK. SİTEDE ÜYE SAYISI ÇOK OLMASINA RAĞMEN YAZIŞAN BELİRLİ BİR KAÇ KİŞİ . BUDA ŞU ANLAMA GELİYOR YAZI YAZANLARIN VEYA KONUŞMAK İSTEYENLERİN YAZILANLARI OKUYUNCA CANLARI SIKILIYOR BİRŞEY YAZMAK İSTEMİYORLAR DEMEKTİR.

HABER ÜRETMEK GEREKTİR SİVASTA BİR ÇOK MAHALLİ GAZETE ÇIKIYOR, BURADA ÇIKAN HABERLER SİTE KANALIYLA GUBETCI HEMŞEHRİLERİMİZE ULAŞTIRILAMAZ MI? .BUNA BENZER BİR ÇOK HABER BULUNABİLİR. ARAŞTIRILIP BULMAK İSTER ÖZVERİ VE ÇALIŞMAK İSTER . ELİN KÖŞESİNDEN ,YAZARINDAN BİZE NE?. KENDİ YAZARLARIMIZ YOK MU VAR BUNLARIN ESERLERİNDEN BİR BİLGİ VARMI YOK. NETİCE İTİBARİYLE SİTE ÇOK ÇOK ZAYIF KAYNAŞTIRICI BİLGİ BİRİKİMİNE ÇOK İHTİYAÇ VAR HOŞCA KALIN.
AĞAOĞULLARI isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 15.09.2012, 17:38   #24
sivaslınet
Usta Yiğido
 
sivaslınet - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
sivaslınet Şuan sivaslınet isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 02.03.2016 05:48

Üyelik Tarihi: 11.09.2011
Mesajlar: 2.221
Tecrübe Puanı: 683 sivaslınet FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: Köşe yazıları paylaşımları(Urumçi)

Alıntı:
AĞAOĞULLARI Nickli Üyeden Al?nt? Mesajı Göster
ELİN KÖŞESİNDEN ,YAZARINDAN BİZE NE?.
Şimdi senin bu yazın köşe yazısı değil mi sayın Ağaoğulları? Seninki bir görüş te, onlarınki değil mi? Hem de tüm ulusu ilgilendiren bir görüş.

Sivas sorunlarının %100 ülkemizin sorunlarına bağlı olduğunu biliyormuydun acaba?

Demek ki sence ülke sorunlarını yazmak dedikodu? Senin dedikodu olarak nitelediklerin, başkaları için çok değerli bilgiler olamaz mı?

Sen dedikodu diyince, biz de tüm ulusal yazarları dedikoducu mu ilan edelim?
__________________
Ezberlerimizin yerini bilgiler almalı..
sivaslınet isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki Kullanıcılar sivaslınet'e Teşekkür Ediyor...
Alt 20.09.2012, 15:39   #25
bozkurt06
Tecrübeli Yiğido
 
bozkurt06 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
bozkurt06 Şuan bozkurt06 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 18.04.2015 10:41

Üyelik Tarihi: 20.07.2012
Mesajlar: 276
Tecrübe Puanı: 457 bozkurt06 FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart BÜYÜK DEVLET ŞEYİ...

BÜYÜK DEVLET ŞEYİ...

“Adamı” diyeceğim ya...

Dilim varmıyor...

*

Televizyona çıkıp “teröristlerin imam hatip okullarının dışındaki okullardan yetiştiğini” size anlattığından hemen bir gün sonra...

Bizim Işık Kansu araştırdı; Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Turan Dursun cinayetlerindeki imam hatip okulu mezunlarının, mahkeme dosyalarındaki isimlerini çıkarıp sıraladı...

Dünkü Cumhuriyet’te...

Gazi Lisesi’nden mezun olmamışlar yani...

*

Birçok insanı domuz bağı ile boğup villaların bodrumuna gömen terör örgütünün sorumlusu ise hem imam hatip mezunu...

Üstelik din öğretmeni...

*

Ama biz sıradan adamlar “Teröristler imam hatip okullarından yetişiyor” diyemeyiz...

Günahtır...

Değil büyük devlet adamlığına...

Adamlığa sığmaz...

*

Kurban olayım, ağırına gitti yaratanın, yalanlıyor işte büyük devlet adamını...

Yine aynı gün:

Afganistan’da bir canlı bomba kalabalığa sızdı, işgalci Amerikalıları havaya uçuruyorum diye üzerindeki bombasını patlattı...

Kendisi ile birlikte 12 kadın-çocuk havaya uçtu...

Amerikalılar sapasağlam...

Bu eylemi Hizbi İslami Partisi üstlendi...

Kim?..

Gülbeddin Hikmetyar...

Hatırlayın artık siz de:

İstanbul’da ağırlayıp koltuğun önünde ve dizinin dibinde oturduğu, o ünlü tarihi fotoğraftaki adam...

Ya dizin dibine oturan?..

İmam hatipten değil de Robert Kolej mezunu çünkü...

*

Ve ne zaman tekbir sesi duysam...

Ya kurşun sıkılıyor...

Ya kafa kesiliyor...

Ya linç...

Ya ateş...

Kan...

Ölüm...

Tümü din adına ve tekbir getirerek...

*

Türkiye; önce insan olmayı öğreten çağdaş laik eğitimi ile az çok dışındaydı bu alev alev cehennemin...

Soktu içine...

Dizlerinin dibine oturarak... Ortadoğu’daki İslamcı terör örgütlerini kucaklayarak... Elin mezhep savaşlarına parmak sokarak... Kanlı iç savaşlara para, silah, militan sunarak...

Yetmedi...

Kendi çocuklarını sürüklüyor ateşe...

“Teröristlerin” hangi okullarımızda yetiştiğini işte buldu size...

*

“Büyük devlet adamlığı” bu kadar...

Büyük mü, küçük mü?..

Artık siz bilirsiniz...

***
20 Eylül 2012 - BEKİR COŞKUN.
__________________
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.
bozkurt06 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 21.09.2012, 09:00   #26
bozkurt06
Tecrübeli Yiğido
 
bozkurt06 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
bozkurt06 Şuan bozkurt06 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 18.04.2015 10:41

Üyelik Tarihi: 20.07.2012
Mesajlar: 276
Tecrübe Puanı: 457 bozkurt06 FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: Köşe yazıları paylaşımları(Urumçi)

senişinebak.com..."

Terörü Apo ile görüştüler, yol haritası bile hazırladı bunlara...

Ama TÜSİAD sorunca kızdı:

“Sen işine bak...”

*

Terörü Norveç’te görüşmüşler mesela...

Oslo’da, gözlemci İngiliz...

Kandil’de görüşüldü...

Habur’da görüşüldü...

İmralı’da görüşüldü...

Ama Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin toplanıp terör sorununu görüşmesini istediklerinde yine kızdı imam:

“Sen işine bak...”

*

Çinlilerle bile görüştüler...

*

Medyaya “sen işine bak” dediği için, 10 askerin şehit olması, 70’inin yaralanması büyük gazetelerin eteklerine ancak üç, dört sütun girebildi...

Medya işine baktı...

Yukarıda manşete “İşsizlik azaldı”yı koydular.

Bu kadar genç ölünce, haliyle azaldı tabii...

*

Nurten Hanım sadece “sen işine bak”ı dinlemedi...

Bulaşıkları kurulayıp çöpü kapının önüne koyduktan sonra acele bayrağı alıp şehit cenazesine yetişti...

Şehit tabutu Trabzon Havaalanı’nda uçaktan indirilince ağladı...

Bayrağını salladı...

Gözyaşlarını silip dövündü...

Dayanamadı, herkesin yaptığı eleştiriyi “Teröristleri siz alıp dağdan getirdiniz, bu hükümetin....” der demez...

Şehit yakınları dövdüler Nurten Hanım’ı...

Yatırıp üzerine oturdular:

“Sen işine bak...”

*

Bir millet razı tüm bu olanlara...

Mikrofon tutup sorun isterseniz:

“Şu Oslo ne?..”

“Şampuan” diyen de olur...

“Çocuk bezi..” diyen de...

*

Yeryüzünün herhangi bir ülkesinde, herhangi bir siyasi iktidar terör örgütü ile otel odalarında gizli gizli görüşüp ödün vererek seçimler geçinceye kadar ateşkes sağlamış olsaydı...

Sonra peş peşe sıralanan gaflet ve basiretsizliklerle ülkesini parçalanma aşamasına getirseydi...

Kimi bölgeler terörün denetimine geçseydi...

Sadece son 60 günde 150 gencinin tabutları dağdan indirilseydi...

Orada bir gün oturamazdı...

*

Ama ne yapalım ki bu millet uykudadır...

Uyanmadı...

Uyanmıyor...

*

Bir gün sırası gelip kendi canı yandığında ona söylersiniz artık:

“Sen işine bak...”
21 Eylül 2012 BEKİR COŞKUN
__________________
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.
bozkurt06 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 21.09.2012, 09:20   #27
35gürün58
Yiğido
 
35gürün58 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
35gürün58 Şuan 35gürün58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 21.03.2014 15:15

Üyelik Tarihi: 23.12.2005
Mesajlar: 170
Tecrübe Puanı: 687 35gürün58 FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: Köşe yazıları paylaşımları(Urumçi)

YENİÇAĞ- 21.09.2012

SAVAŞ SÜZAL


BOYKOT

Gençler tabut içinde askerden dönüyor. Sesine hüzün ve keder tonu katan holding televizyon sunucuları, geleneksel basmakalıp sözler yumurtlayıp, ardından milleti uyuttukları dizilere dönüyor. Patronu ampul iktidarından metro ihaleleri kapan haber kanalında, ampul iktidarının adamı Arınç, yöneltilen çanak soruları, sözüm ona cevaplıyor. Anlattığı şeylere kendisinin bile inanmadığı ses tonundan belli. Sanki olanlar, onların yönetiminde, ordu ve polisin başına gelmiyor. Akıl almıyor.
Sevgili okurum; şu anda meydana gelenleri, gelecekleri görmemek için, kör olmak gerek. Ben aylardır yazıp anlatmaya çalıştım. Artık yazmak içimden gelmiyor. Bir kere şiddet daha da tırmanacak demiştim. Tırmanacak ki millet, “aman terör ve kan ne pahasına durursa dursun” noktasında, bölücülere istedikleri tüm tavizler verilmesine sesini çıkarmasın. Federasyon ve Güneydoğu Anadolu, adını Türk tarihinden silmek istedikleri Atatürk’ten alan barajla birlikte yeni Kürt devletine bırakılsın. Bir de pikeye geçen ekonomik durum.
Tüm bu cinayetlerde akan kan, her gördüklerinde gurur duyduklarını bağıran ve o politikacılara oy veren, ana ve babaların da eline bulaşmış. Akşam yattıklarında avuçlarına bir baksınlar, kan görecekler, hem de evlatlarının kanını. Hoş şu anda Türk seçmeninin ileriyi gördüğünü söylemek için salak olmak gerek. Şehit cenazesinde durumu haykıran kadını linç etmeye kalkanlar bunun en güzel örneği. Adını ne koyarsanız koyun, durumu kıvırtmak için ne tarafa çekerseniz çekin, şu anda Türkiye bir iç savaş tehdidinin eşiğinde.
Biz ise ne yazık ki bu safhada, iğdiş edilmiş bir ordu ile evlatlarımızı, geleceğimizi, ülkenin fidanlarını gelişi güzel, acemi bir bahçıvanın budamasına bırakmış, oturmuş seyrediyoruz. Artık kayıplar onar onar. Daha önce de yazmıştım. Arkadaşın jandarmada olduğu dönemde, jandarma tarihindeki kayıpların fazlalığını. Şimdi aynı arkadaş başta. Allah kötüsünden saklasın diyeceğim ama Allah’ın bizim gibi akılsızlara yapacağı bir şey kaldı mı bilmem.
Allah deyince aklıma geldi, şu kötü film ve yolda olan karikatür olayı. Sevgili okurlarım hiç düşündünüz mü neden bu saldırıların zamanlaması şimdi. Aslında cevap gayet net ama anlatayım. Geçen yazımda da yazmaya çalışmıştım. İslam üzerine baskılar, Hıristiyanlık dinindeki inananlar sayısında meydana gelen düşüşün ardından arttı. Hıristiyan dünyası, İslam coğrafyası içindeki, kendi ulusu ve dinini kolayca satan liderleri bulup işbaşına getirdi ve onları kuvvetlendirerek, yerlerini sağlamladı.
Şimdilerde ise Hıristiyan dünyası, İslam aleminin zayıflığını test ediyor, yani deniyor. Aslında haklılar, İslam dünyası yeteri kadar ve hatta daha da zayıf. Şimdi bu kadar dinini ve peygamberini seven İslam âlemi, inançlarına saldıranlara bağırıp çağıracağına karşılık verebiliyor mu? Kusura bakmayın ama hayır. Bunun karşılığı, kan akıtmak değil, para akıtmamakla gerçekleşebilir. Yani onları boykot ederek.
Bu tür saldırılara karşılık vermenin başka ve etkili yolları var. Şu anda Hıristiyan dünyası ekonomik kriz içinde değil mi? Mesela, dinine küfredildi diye Amerikan arabası almaktan yani ciplerden falan vazgeçebildi mi İslam dünyası ve bizim dini bütün iş adamlarımız? Veya bırakın arabayı, Hıristiyan dünyasının Iphone veya cep telefonunu, Cola’sını içmeyip, hamburgerini yemeyi bırakabildi mi? Fransız televizyon ve beyaz ev aletleri almamazlık edebiliyorlar mı? Alman Mercedes ve BMW’sinden vazgeçebiliyorlar mı?
Edemez. Zira onlara bağımlı durumdasınız. Dini bütün hükümetiniz, bankalarınızı onlara sattı. Aynı takım fabrikalarınızı da onlara sattı ve hatta nehirleri, limanları onlara satmadı mı? Aslında gerçekçi olmak gerekirse bizler şu anda onların malları üzerinde kiracıyız. Onların verdikleri borç paralarla yaşıyoruz. Ama bunlar satılırken sizler hep bağırdınız “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye. İşte gurur duyduğunuz durum bu.
İslam ülkelerinde ne kadar milliyetçi rejim ve parti varsa bu gurur duyanlar tarafından, Hıristiyan telefonları, silahları, uçakları, orduları kullanılarak yok edildi. Yok edenler, dindaşları bombalanırken hep tekbir getiriyorlardı. Kendilerini ve ülkelerini Haçlılara sattıklarını bildikleri için akıllarınca Allah’ı da kandırmak için tekbir getiriyorlardı. Bizimkiler ise bir adım öne geçip din kardeşlerini yok edenlere sağlık ve mutluluk diledi. Buna karşı çıkan aydın, yazar, çizer takımı ve askerler, “akil” hale getirilirken siz hep gurur duydunuz. İşte bu yüzden ben bazılarının inançları konusunda hep kuşku duydum ve duyarım. Allah’ı gerçekten seven Allah’ın verdiği canı alamaz, Allah’ın adaletini göz ardı edemez. Gerisi palavra.
35gürün58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 21.09.2012, 10:02   #28
nene-hatun
Tecrübeli Yiğido
 
nene-hatun - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
nene-hatun Şuan nene-hatun isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 10.06.2013 10:16

Üyelik Tarihi: 24.08.2012
Mesajlar: 293
Tecrübe Puanı: 455 nene-hatun FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: Köşe yazıları paylaşımları(Urumçi)

Türkiye, Suriye'ye demokrasi ve özgürlük götürecekmiş…

Türkiye'yi yönetenler Suriye'yi Türk kamuoyuna anlatırken, ”Suriye'de demokrasi yok, insan hakları denilen bir kavram yok, ifade ve düşünce özgürlüğü zaten yok, özgür medya hiç yok, gösteri ve yürüyüş hakkı ise hiç ama hiç yok. Karşılığında ise baskı, zulüm, işkence, keyfi öldürmeler, katliamlar var. Diktatörlük ise bu ülkenin yönetim biçimidir” diyorlar.

Sonra da, “Suriye'de Esat rejiminin işlediği cinayetlere sessiz kalamayız. Demokrasi, özgürlük Suriyelilerin de hakkı. Oraya demokrasi, özgürlük götürmeliyiz” türünden açıklamalarla askeri müdahale, tampon bölge, güvenlikli bölge gibi seçenekleri düşündüklerini söylüyorlar. Böyle konuşanlar, tampon bölgenin Türkiye sınırları içinde, Hatay'da çoktan kurulduğunu gözden kaçırmaya çalışıyorlar. Dünyanın hiçbir ülkesinde sığınmacılar, sığındıkları topraklarda silahlarıyla gezemez. Ama Türkiye'ye sığınanlar ellerinde silahlarıyla gezebiliyor. Bizimkiler bunun da konuşulmasını istemiyorlar.

Türk yetkililerin Suriye'ye demokrasi götürme aşkı dünya medyasının da dikkatini çekiyor. Bizde ki dönüştürülmüş medyanın aksine dönüştürülememiş Batılı medya, işi gücü yokmuş gibi Türkiye'yi Suriye ile mukayese ediyor. Özetle, Türk yetkililere, “Türkiye kendisinde olmayan demokrasiyi Suriye'ye nasıl götürecek?” türünden sorular soruyorlar.

Suriye'ye demokrasi, özgürlük götürme derdine düşmüş Türk yetkililere yöneltilen soruları siz değerli okuyucularla paylaşalım.

Milletin iradesi ile seçilmiş olan milletvekillerinin tutuklu olduğu ülke Suriye mi yoksa Türkiye mi?

Basılmamış kitabın toplatıldığı, yazarının da zindana tıkıldığı ülke Suriye mi yoksa Türkiye mi?

Korkutuldukları için iktidar yanlısı yazıların yazıldığı, haberlerin yapıldığı, programların yayınlandığı ülke Suriye mi yoksa Türkiye mi?

Parasız eğitim istiyoruz diyerek pankart açan öğrencilerin atıldıkları zindanlarda yıllarca çürütüldükleri ülke Suriye mi yoksa Türkiye mi?

İşçi sendikalarının yetki belgelerini iptal eden ülke Suriye mi yoksa Türkiye mi?

Beğenmedikleri, rahatsız oldukları gazetecileri, patronlarına söyleyip işten attıran iktidar mensupları Suriye de mi yoksa Türkiye de mi?

Gazetecilerin, gerçek gündemle ilgili soru sormadıkları için havalar nasıl türünden sorularla durumu idare ettiği ülke, Suriye mi yoksa Türkiye mi?

Memurlara sendika hakkı verip grev hakkı tanımayan ülke Suriye mi yoksa Türkiye mi?

Memuruna, çalışanına enflasyon oranında zam verirken elektriğe, doğalgaza, ulaşıma, akaryakıta enflasyonun 3 kat üzerinde zam yapan ülke Suriye mi yoksa Türkiye mi?

Çalışanların en önemli güvencesi olan kıdem tazminatını kaldırmak için yasa hazırlayan, toplumsal tepki üzerine şimdilik bunu rafa kaldıran ülke Suriye mi yoksa Türkiye mi?

Dünyanın gözünün önünde yapılmış bir katliamın faillerine zaman aşımı uygulayıp, yurtdışında yakalananların da iade işlemlerini geciktirip kaçmalarına olanak sağlayan anlayış Suriye'de mi yoksa Türkiye de mi?

Füze Kalkanı istemiyoruz yazılı pankartları astıkları ve parasız eğitim istedikleri için cezaevlerine tıkılan gençler Suriye'de mi yoksa Türkiye'de mi?

Yıllardır tutuklu yargılanıp her defasında mahkemeye suçum ne diye soranlara, “Sen daha iyi bilirsin” yanıtının verildiği ülke Suriye mi yoksa Türkiye mi?

Yapılan yasa değişikliyle katillerin serbest bırakılıp aydınlara kapıların kapatıldığı ülke Suriye mi yoksa Türkiye mi?

Bir bölgesinde kullanılan kaçak elektriğin parasının başka bölgelerdeki vatandaşlardan alındığı ülke Suriye mi yoksa Türkiye mi?

İşgal edilen salonda, dürüm yedirilip, ayran içirilip güçlendirilen milletvekilleriyle muhalefeti dövüp, komisyondan yasa geçirilen ülke Suriye mi yoksa Türkiye mi?

Dindarlık bahane edilerek gençlere kindarlığın önerildiği ülke Suriye mi yoksa Türkiye mi?

Polisin, kolunu büküp götürdüğü protestocunun ağzına biber gazı sıkılan ülke Suriye mi yoksa Türkiye mi?

Biber gazıyla öldürülen protestocu için kalp krizinden öldü denilen ülke Türkiye mi yoksa Suriye mi?

Soruları burada keselim. Yukarıdaki sorulara vereceğiniz yanıtlarla vardığınız sonucu sormayacağım. Ama bitirirken, batılı medya kuruluşlarının, “Türkiye kendisinde olmayan demokrasiyi Suriye'ye nasıl götürecek?” sorusunu da bir kez daha anımsatayım.

Gürbüz Evren-siyaset bilimci
__________________
Hattı müdafaa yoktur Sathı müdafaa vardır O satıh bütün vatandır
nene-hatun isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 22.09.2012, 09:50   #29
nene-hatun
Tecrübeli Yiğido
 
nene-hatun - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
nene-hatun Şuan nene-hatun isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 10.06.2013 10:16

Üyelik Tarihi: 24.08.2012
Mesajlar: 293
Tecrübe Puanı: 455 nene-hatun FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: Köşe yazıları paylaşımları(Urumçi)

Yakında Herşey Olacak- Türk Ordusu Nasıl Tasfiye Edildi

Daha dur, süreç yavaş yavaş işleyecek hepimizi birbirimizi öldüren canavarlar haline getirmeye doğru…

Çok geçmez, işaret fişekleri çakıldı kararlar verildi, üç beş ay içinde başını Muharrem İnce, Emine Ülker, İlhan Cihaner’in çektiği CHP’liler partiden ayrılıp başka bir parti kurmaya zorlanacakları süreç de başlatıldı.

Engin Alan’a ve özellikle Genelkurmay başkanı İlker Başbuğ’a sahip çıkamayan MHP’nin bir yıla kalmaz birkaç parçaya bölünmesinin yolu da açıldı.

Mahkeme daha başından uydurma belgeleri bilirkişiye göndermeyerek beklenen tavrını ortaya koydu, hukuk’unu işletemeyen Türkiye, hepimizin güvencesini ayaklar altına alarak toplumu asla bir arada tutamayacak kaos günlerine sürükledi.

Artık yasal güvencelerimiz bir şeyhin ya da bir siyasi liderin koltukaltında saklı, hepinizin ruhu o koltukaltından başka kendine merhamet şefkat yuva bulamayacak, ülke onur şeref denen şeyden yavaş yavaş vazgeçeceksiniz, oy verdiğiniz siyasiler çoktan sömürge valileri gibi beyanatlar vermeye başladı.

Bilinen tarih içinde yaşadığımız en büyük ‘ihtilal’le karşı karşıyayız, ne idügü belirsiz ajan provokasyonların taşıdığı belgelerle hukuk hiçe sayılarak Türk Ordusu tasfiye edildi. Hukuk, hakimler savcılar kullanılarak, yeniden efsanedeki gibi demir dağların içine hapsedildik, bundan sonra bu topraklarda yaşayan insanoğlu insanlar o demir dağları yeniden eritecek gücü buluncaya kadar bu kavga sürecek.

Egemenlik yeniden padişahın, Sevr güçleri yüz yıl sonra geç de olsa Vahdettin’in imdadına yetiştiler.

Türk ordusunu bir çuvala koyup uçurumdan attılar.

Mülk yeniden padişahın.

Balyoz darbe planı iddiasına mahkemenin verdiği bu karar, bugün itibariyle Türkiye’de uğursuz sayfaları açmıştır, bugünkü süreç için, iktidara geldikten sonra yüzlerce evet yüzlerce toplantı yapılıp digital belgeler virüsler tezgahlar yıllar için hepimiz için, sivili askeri yazarı herkes için planlandı.

Artık biz muhalifler hepimiz için de yeni bir sayfa açılıyor, Uygarlığın da Avrupa’nın da yasal olarak tanıdığı ‘özgürlük düşmanlarına asla özgürlük tanımayacağımız’ diye haykırdığımız yepyeni belirsiz bir döneme girdik.

Türkiye’nin ilk sivil Atatürkçü partisi Güven Partisi’nin parti amblemi çok ileri görüşlüydü: Koyun’du, koyun. Şimdi bu koyun, elinde terazi tutan adalet terazisinin yerini çoktan gelip yerleşti.

Muhaliflerin farklı görüşlerin farklı kimliklerin hakları yaşamları hukuk güvencesi altına alınmamış bir ülkede demokrasi olamaz, bir ülkenin var olabilmesi için ‘hukuk güvencesi’ şarttır ve bu şart, bugün itibariyle ortadan kaldırılmıştır. Sen kalkıyorsun insanoğlunun tek güvencesi hukuk’u hiçe sayıp uydurulmuş belgeleri bilirkişiye göndermiyorsun, bu ne demek, ben büyük güçlerle oturdum, anlaştım ve böyle karar verdim, yersen. Yemeyeceğiz.

Adalet, yüzde elli oy almış bir partinin yani çoğunluğun gücüyle, azınlığa, ortaçağlarda dahi görülmeyen keyfi uygulamalarını belgelemiştir.

Demokrasi, kişilerin kendi kendinin efendisi olması ülküsüyle yola çıkmıştı, şimdi ajanlarıyla gestapo liberalleriyle girdiği yolda, demokrasi dinci-Amerikancı bir efendiyi demokrasi adı altında başımıza Azrail diye koydu.

Oy üstünlüğü, oy kuvveti, hukuk’u yok sayamaz, işte gördünüz, oy üstünlüğü, ülkeyi arkası karanlık insanlara on yıl içinde hukuk dışı ölçüp biçip teslim etti.

.Kendi kendini yönetemeyen kontrolsüz bir güç, hukuk’u hakimleri savcıları kullanarak ajan-tezgah-CIA tertibiyle ülkemizi hukuksuzluğun bataklığına sokarak teslim aldı.

Sanık avukatların ısrarlarına rağmen uydurulmuş belgelerin bilirkişi tarafından incelenmesine, hakimler kimler adına sessiz kalmış, kimdir bu belgeleri bilirkişiye göndermeyen güç, işte bu güç, adaleti bir kör intikamın aracı haline getirip ülkeyi ortadan ikiye böldü.

Bu uydurulmuş belgeleri kim yükledi, hangi casuslar neleri dinledi, kimler bavulladı, kimler tezgahladı, Balyoz davasının başından beri herkesin hepimizin öğrenmek istediği bu davanın karanlık yüzü işte bunlardı, sizse kafanıza koyduğunuz cezaları tasfiyeyi daha başından planlamış kararını vermişsiniz, biz de sizlerin malı mülküyüz öyle mi?

Yağma yok, bu belgeleri kimler uydurdu düzenledi sorusu açıkta kalmıştır, açıkta kalan bu iddialarla bir toplumu siyasi hukuki olarak artık ayakta tutmanız susturmanız mümkün değildir, milyonlarca muhalif için meşruluğunu kaybetmiştir.

Bu soruya asıl cevabı da bugüne kadar ‘hukukun kararını saygıyla bekleyelim’ diyen ordumuz verecek. Hukuk’la bu denli göz göre göre dalga geçiliyorsa, biri bize izah etsin, bu bir işgal mi? Kimin işgali? Bu işgali kimler gerçekleştirdi? Görelim, Genelkurmay başkanımız, kendi subaylarının cebren zindanda esir gibi tutulmasına bakalım ne cevap verecekler?

Sayın Genelkurmay başkanı, karışık bir hal var Türkiye’nin üstünde. Bu karışık hal en çok da sizin üstünüzde.

İçerdeki tutuklu subaylar iddiaları açıklıkla onurla cevapladı ve elleri bağlı hücrelerine tıkıldılar, şimdi bu iftiralar çöplüğü üstünüze döküldü.

Tuna’yı alanlar Fırat’ı da istiyor, yetmiyor, orduyu ve CHP’yi de istiyorlar, bir güç, Kocatepe’nin Sakarya’nın intikamını alıyor, hala uyanmadınız mı?

Bir din imparatorluğunun tapınakları güle oynaya inşa edildi ve uysal rahiplerini de ekranlarda siyasette başa geçirdiler.

Etrafınızda hukuku hiçe sayıp herkese keyfince cezalar veren Tanrı benzerleri geziyor.

Bir Afrika kabile şefinin misyonerler için lafıdır, bunlar durmaksızın dua ediyor, der, oysa bana biraz balta biraz bıçak lazım. Açın şimdi yirmi yıl ceza almış komutanınız Ergin Saygun’un yeni kitabı Türk Ordusu’na Balyoz’u okuyun, heronları kim istemedi ve İsrail’in emekli subayları PKK’ya nasıl çalıştı, bir daha okuyun.

Şu, geleneğimizde bir saygı adabı olarak yaşayan el öpme hareketinin kökeni de çok kuşkuludur. El öpme bir iktidar sorunudur.

Şempanzenler dahi kavgada gücünü yitirince tırsar rakibine ısırması için elini uzatır, yani pes etti anlamı taşır.

Ki, el öptürtmeyi çoktan geçtik, cemaatin ajan yazarları dil çıkartıyor böö deyip askerlerin yüzüne işte her akşam izliyoruz püskürterek tükürüyor… Onurun şerefin hukukun hepimizin sosyal güvencesi hukuk’un bu denli aşağılandığı bir döneme şahit olduk mu?

Şimdi savunmaları hiç dikkate alınmayarak içeri tıkılanlar, bizlerin ne arkadaşı ne de meslekdaşı, ancak ortada düpedüz savunmayla dalga geçen ve uydurma belgelerin hesabını sormayan bir ‘hukuk’ var. Bizlerden tek kişinin bu kararı sindirmesi mümkün değil, şimdi bir halk merak ediyor şimdi Türkiye merak ediyor, merak ediyorum hangi bayrağın hangi toprağın hangi hukuk’un komutanısınız?

Hukuk’un seçimle çoğunlukla demokrasiyle hiçbir ilişkisi yoktur, hukuk, hepimizin sosyal güvencesi insanlığın tek sığınağıdır.

Kardeşlerim, bu ajan dinci Amerikancı hukuk’un başımıza ördüğü bu demir dağları eritmek için kimseye ihtiyacımız yok. Asker dediğin zaten dünden bugüne bu yoksul halkın siyasi ve sosyal eşitlikleri için hep ayak bağıydı.

İğrenme duygusu evrensel bir duygudur, her insan onursuzluk ********lik karşısında yüzünü ekşitir.
Ve unutmayın, bu topraklarla dalga geçmeye kimsenin gücü yetmez, üçbin beş bin yıl öncesine giderseniz bu toprağın her bir dağının ayrı bir Tanrı olduğunu görürsünüz, bin yıl önceye giderseniz, her bir insanın Tanrı olduğunu haykırıp yakılan insanlar olduğunu görürsünüz.

Bu topraklarda ‘insanlar yaşıyor’, bunu herkese öğretmeden mezara gidersek gözümüz arkada kalır. Adı askerdir yazardır hiç fark etmez, bu hukuksuzluk karşısında onuru zedelenmiş kimliği kişiliği insanlığıyla oynanmış bu toprakların insanları hepsi artık ve ebediyen özbeöz kardeşlerimiz, herkes görecek, bu topraklarda, altta kalanın, hakkı yenenlerin yanında ölümüne ve sonsuzca kavga veren insanlar olduğunu…

Yolumuz hiç değişmedi, padişahlara firavunlara dinci Amerikancılara ‘insan’ı ve ‘hukuk’u hiç yılmadan öğreteceğiz.

Nihat Genç
__________________
Hattı müdafaa yoktur Sathı müdafaa vardır O satıh bütün vatandır
nene-hatun isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 23.09.2012, 15:07   #30
nene-hatun
Tecrübeli Yiğido
 
nene-hatun - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
nene-hatun Şuan nene-hatun isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 10.06.2013 10:16

Üyelik Tarihi: 24.08.2012
Mesajlar: 293
Tecrübe Puanı: 455 nene-hatun FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: Köşe yazıları paylaşımları(Urumçi)

TOLGA ÖRNEK'E AÇIK MEKTUP
HER SAKALLIYI HACI; HER ÜNİFORMALIYI AMCA ZANNETME



Sevgili Tolga;

Senle yıllar öncesinden tanışıyoruz.

Napoli günlerinden.

İtalya mafyasının "koruma parası" adı altında site aidatlardan para kestiği Pinetamare'de , İtalyan'lar ve ABD'li subaylarla beraber maaile kaldığımız o sitedeki kısa ama güzel gençlik günlerimizden.

Babalarımız NATO emrinde AFSOUTH karargahından Yugoslavya'yı parçalarken, bizim güle oynaya İtalya'nın nimetlerinin peşinde koştuğumuz günlerden.

O günler geride kaldı.

Hepimiz kendi yolunda büyüdük. Sen takdir edilecek bir şekilde, hayallerinin peşinden gittin ve sıfırdan başlayarak sinemacılık okudun ve o alanda bir yere geldin. Doğruyu söylemek gerekirse, çektiğin filmleri , hayallerini kovaladığın gerçeği kadar takdir edemedim ama bu ayrı bir konu.

Arada 1-2 kez daha sohbet etme imkanımız oldu sen ve kardeşin Burak'la. Sonra da uzaktan takip ettim sizleri. Çok farklı dünyalara yelken açışlarınızı ve katettiğiniz irtifayı.

Dün yine seni izledim televizyonda.

Babanın aldığı mahkumiyet sonrasındaki haklı feryadını.

Babası hapse düşmüş bir paşa çocuğu ile, bu gidişle 1-2 seneye kalmaz tekrar hapse girecek bir paşa çocuğu olarak hasbihal etmek istedim uzaktan da olsa.

Şapkayı öne koyup düşünme zamanı geldi Tolga.

Ekranda diyorsun ki;

"Bu benim için TSK'nın bittiği andır. Eski bir genelkurmay başkanı ve kara kuvvetleri komutanına amca dediğim için çok pişmanım"

Çok yanılıyorsun Tolga.

TSK'nın bittiği an, babanın mahkum edildiği an değildir.

Ben sana TSK'nın bittiği anları hatırlatayım...

Sizlerin o yere göğe sığdıramadığı, özel sohbetlerinizde çok büyük adam olarak lanse ettiğiniz Hilmi Özkök askerinin başına çuval geçiren ABD büyükelçisini ballı börekli Genelkurmay'da ağırladığı gün TSK bitti...

"Amca" dediğin Yaşar Büyükanıt, Bush'un konuşmasını dinlemek için Ortaköy'de Bush'un korumalarına elini açıp kontrol ettirdiği gün bitti...

Sizlere desteğini hiç bir zaman esirgemeyen Çevik Bir, bu ordu ile milletin arasına 28 Şubat'la Cumhuriyet tarihinin en karanlık perdesini çektiği gün bir kez daha bitti TSK

Tabi ki, TSK'nın bittiği anlar sizin "amca" dediklerinizin icraatleri ile sınırlı değil.

Fakat bugün babanızın, yarın ise benim ve eşimin mahkumiyeti ile sonuçlanacak bu sürecin müsebbibi sizin "amca" dediklerinizdir.

Ne yaman çelişkidir ki...

"Amca" dediğiniz Çevik Bir , Tayyip Erdoğan'I iktidara getiren 28 Şubatın mimarıdır...

Bir diğer "Amca"nız Hilmi Özkök, Tayyip Erdoğan'ın iktidarda önündeki pürüzleri temizlemiştir...

Ve son "Amca" Yaşar Büyükanıt'ta , Erdoğan'ın geri dönülmez şekilde iktidarda kalmasını garantilemiştir.

(Anayasa Mahkemesinde AKP lehine oy kullanan askeri üye ile Yaşar Büyükanıt'ın bağlantısını araştırırsan, yukarıdaki cümle daha bir anlam kazanır)

Ve "amcaların" sayesinde iktidarı pekişen Tayyip Erdoğan'dır; senin babanı mahkum eden mahkemenin savcısı.

Her gördüğün üniformalıyı "amca" zannedip, baban mahkum olunca şikayet etmek için ise çok geç sevgili Tolga.

Şapkayı önüne koy bir düşün...

"Ergenekon" dalgaları başladığında neredeydiniz...?

Arka planda yapılan konuşmaları bilmiyor muyuz zannediyorsun?

Geçenlerde babanın üniformasını taşıyan birinin, "kangren olan kolu keseceğiz" mealindeki sözlerin yıllardır TSK'nın koridorlarında sarfedildiğini bilmiyor muyuz?

Amcalarından bir tanesinin, asi gördüğü generallerine "Son Yeniçeri'ye Selamlar" imzası ile kitap imzalayıp gerekli mesajı verdiğini bilmiyor muyuz?

"Ergenekon'da" tutuklamalar geldikçe önü açılan bazılarının sevindiklerini bilmiyor muyuz?

Neticede, senin amcalar, AKP ile birlikte küresel plana uyumlu bir Vakay-ı Hayriye planladılar ve bu yolla TSK içindeki küresel planla uyumsuz generalleri ve subayları tek tek tasfiye ettiler. Bizim dangalak ulusalcılar da, Genelkurmay direniyor zannetti.

"Bu bir küresel devlet operasyonudur. Genelkurmay'da bu planın parçasıdır"

diyen bizleri komploculukla ve müzmin muhaliflikle suçladılar.

Bu yolda işler kontrolden çıktı ve amcaların attıkları bumerangı geri dönüşte sağlam tutamayınca bumerang size de çarptı.

Ve şimdi veryansın ediyorsun : "TSK Bitmiştir"

Günaydın Tolga.

TSK "biteli" 10 seneyi geçti.

Senin "amcalarının" yönettiği Genelkurmay'ın TSK'yı iyi yönetemediğini 2000'li yılların başından beri yazdığım için 3 kez 301. maddeden (TSK'ya hakaret) yargılandım. İkisinden beraat ettim, birinden hüküm giydim, hüküm ertelendi.

Tarihe; Genelkurmay'ın dava ettiği ilk paşa çocuğu olarak geçtim.

Genelkurmay'ın ihya ettiği paşa çocuğu olsaydım , sen de biliyorsun ki, bu tarihte bir ilk olmazdı.

O davalardan birinden hemen sonra Fenerbahçe orduevinde karşılaştığım amcalarından birinin yüzüne söylediğimi aynen tekrarlayayım :

"Sizin en büyük müttefikiniz ne ABD, ne İsrail; Türk milletidir."

Anlayacağın; ordusuna yapılan onlarca saldırıyı/hakareti sineye çeken Genelkurmay bizim gibilerle uğraşırken, kendisine yapılan esas büyük hakareti, kendisine kurulan esas büyük tuzağı görmedi.

Senin "amcaların", 90'ların ortasından beri, müttefiklerine güvenmemeleri, altlarının boşaltıldığı yolundaki onlarca uyarıyı gözardı etti. Uyarıları yapanları komploculukla suçladı.

O müthiş kibirleri ve özgüvenleri arkasında kendilerine bir şey olmaz zannettiler.

Gelinen nokta ortada. Sokaktan devşirilen bir adam, salonlarında enterne edilenleri tasfiye edip, küresel plana daha uyumlu olduğunu kanıtladı.

Sakın bu süreci "rejim değişiyor" gibi basma kalıplarla algılamayın.

Aksine bu ülkede değişen hiç bir şey yok; hizmet eden kadrolar dışında.Hizmet edilen odak ise aynı. Hizmet ederken giyilen gömlekler değişse de, hizmet edilen misyon aynı.

Rejimin adı da aynı : Küresel düzene hizmet rejimi

Küresel düzendeki değişime ayak uyduramayanların değişimi, rejimin değiştiği anlamına gelmiyor.

Yazının başındaki cümleyi tekrar hatırlatayım...

"Babalarımız NATO'nun emrinde Yugoslavya'yı parçalarken, biz İtalya'nın nimetlerinin peşinde koşan çocuklardık. "

O gün, babalarımızın komutanı kimdi?

Yaşar Büyükanıt.

Peki o günlerde Yugoslavya'yı parçalamak için NATO tarafından desteklenen ve oradaki iç savaşı körükleyen Kosova Kurtuluş Ordusu'na Türkiye'den akan silahların koordinasyonunu kim yapıyordu?

Ben bilmem; eminim Abdullah Gül biliyordur.

O bilmiyorsa İHH biliyordur. Hani şu "İslamcı", "sivil toplum" örgütü. Yersen!

O günde Türkiye küresel güçlerle elbirliği içinde yanıbaşındaki bir ülkeyi parçalamakla meşguldü.

O günlerde, senin amcaların "dincilerle" elbirliği içinde NATO'ya hizmet ediyorlardı.

Tesadüfe bak ki; yıllar sonra Yaşar Büyükanıt Genelkurmay Başkanı, Abdullah Gül ise Cumhurbaşkanı oldu.

Güzel ülkemiz, yine NATO'nun doktrinleri çerçevesinde, komşu ülkeleri parçalama planları içinde aktif oyuncu.

Senin "amcalar" devletin kendilerine verdiği görevi yapıp kenara çekildiler.

Senin paşa amcaların miadını doldurdu; artık zaman Rasim Ozanların, Mehmet Baransu'ların polis abilerinin zamanı.

Yeni Devlet'in yeni paşaları onlar.

...

Şimdi sana olacakları anlatayım Tolga.

Sizinkilere o kadar yüksek cezaları , sizi genel af sürecine destek vermeye ikna etmek için verdiler.

O çok da uzak olmadığınız AKP kazanının içinde , "Sivil Anayasa ile birlikte genel af" lafları kaynamaya başladı bile.

Seneler öncesinden yazdığımız, "Ergenekon süreci Öcalan'la af ile sonuçlandırılacak" uyarısını doğru çıkarmak için düğmeye basıldı. (Bkz: "Ergenekon'a" Saklanmış Öcalan Affı)

Sizler; bu süreçte bir çok kez sahte yalanlarla kandırıldınız. Erken tahliye hayalleri bile kurdurdular sizlere.

"Ergenekoncularla" aranıza mesafe koymanızı tavsiye edenlere uyup, "biz Ergenekon değiliz, biz Balyoz davasıyız" gibi duyanları gülümseten inciler bile döküldü Vardiya Bizde platformundan.

Bizler içeri atıldığımızda; kocalarının terfilerine halel gelmesin diye aile dostlarını aramaya korkanlar, kendi kocaları içeri atıldığında feryat figan ettiler.

Çelebi teğmen, teröristlere operasyondan dönüşünde helikopterinden iner inmez "terörist" diye içeri alındığında gıkını çıkarmayanlar, şimdi TSK'nın onurundan bahseder oldular.

TSK; teğmenini verdiği gün bitti Tolga, paşasını verdiği gün değil.

O yüzden şapkanı önüne koy ve düşün.

Hilmi Özkök-Yaşar Büyükanıt-Çevik Bir üçgeninde yelkenleri rüzgarla doldururken iyiydi...

AKP'ye yakın holdinglerle çalışırken iyiydi...

AKP'nin belediyelerine "kültür işleri" yaparken iyiydi...

ve babana mahkumiyet kararı çıktığı için TSK bitti öyle mi?

Hasbelkader beraat çıksaydı TSK bitmemiş mi olacaktı?

...

Sen yönetmensin.

Kadrajın da, kameranın da, flashback'in de ne olduğunu benden çok daha iyi bilirsin.

Ben bir gün bu büyük tuzağın filmini çekecek olsam şu sahne ile başlardım...




Alıntı:
(İÇ; HOLDINGTE ŞIK BİR OFİS; GÜN)
FADE IN

Bir paşa çocuğu büyük bir holdingteki ofisine gelir. Bilgisayarını açar, çalışmaya başlar. Bu sırada o holdingin ağı üzerinden bilgisayarındaki bazı dosyalar bilgisayarın sahibinden habersiz gizlice çekilmeye başlanır.

Paşa çocuğunun telefonu çalar. Gözleri ışıldayarak açar:

"Amca, nasılsın"
Bu senaryo parçasını belgesel mi, kurgu mu algılarsın bilemem.

Bildiğim tek bir şey var:

Her sakallıyı hacı , her üniformalıyı amca zanneden bizler bu ülkenin en son şikayet etmesi gereken çocuklarıyız.

Bu ülkenin ezilenleri arasında "paşa çocuğu" sınıfının en başlarda yeraldığını düşünmüyorsundur herhalde.

Biz üst düzeyde bir güç kavgası ve dönüşümünün yakın tanığıyız sadece. O kadar yakında durduğumuz için kavgada bir kaç yumrukta bize denk geldi; o kadar.

Merak etme.

Yeni Devlet, yeni paşalarının gazını aldıktan sonra eski paşalarını bir "Genel Afla" dışarı çıkartacak.

Bu noktada, tabi NATO/Gladio'nun teröristi Öcalan'ı da dışarı çıkaracaklar.

Küresel plan gereği maksat hasıl olmuş olacak.

Yugoslavya parçalanırken, İtalya'nın keyfini çıkaran biz paşa çocukları gibi..

Birilerinin çocukları da , Suriye ve sonra Türkiye parçalanırken keyif çatacak.

Dünyadan bi haber, kaderin ağlarının nasıl örüldüğünden bi haber.

Kimbilir kaç sene sonra kime "amca"/"abi" dedikleri için pişman olacaklar...

Ama çok geç olacak.


BEHİÇ GÜRCİHAN
__________________
Hattı müdafaa yoktur Sathı müdafaa vardır O satıh bütün vatandır
nene-hatun isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki Kullanıcılar nene-hatun'e Teşekkür Ediyor...
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesaj?n?z? De?i?tirme Yetkiniz Yok

BB Code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Esmâü'l Hüsnâ Yazıları gülrüba Allah Azze ve Celle 24 21.11.2009 13:39
Üçü de zevkten dört köşe oluyor! seva Serbest Kürsü 2 29.11.2008 13:35
BİRCAN'DAN KÖŞE YAZILARI abircan Köşe Yazıları 139 06.11.2008 17:00
Duvar Yazıları _DuMaN_58 Eglence 48 12.09.2008 10:54
Matematikçilerin Araba Arkası Yazıları :):) serkanka58 Arşiv 1 04.02.2008 13:03


WEZ Format +2. ?uan Saat: 04:56.


Powered by: vBulletin. Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

Copyright © - Bütün Haklar Sivaslilar.net'e aittir.