Forum - Ana Sayfa Takvim S?k Sorulan Sorular Arama

Zurück   Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar > Arşiv
SİTE ANA SAYFA Galeri Kayıt ol Yardım Ajanda Oyunlar Bugünki Mesajlar

Arşiv Güncelliğini Yitirmiş Konular



Son 15 Mesaj : Atatürk'ün Çocukluğu'na Ait Hikayeler           »          Şehzade Osman           »          Hatıra defteri           »          Antilop İle Akrebin Dostluğu           »          Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 2           »          Sitemizin Ozanları           »          SEVDİM İŞTE....           »          NEFRET ETTİM İŞTE!!!!!           »          AFORİZMALAR (SAÇMALAMLAR)-1           »          SEÇKİNLER/SEÇİLMİŞLER DÜNYASI           »          Hatalarımızdan Dersler Alabilmek Ümidiyle.           »          Araf Suresi 172-173. Ayetler.( Ben Sizin Rabbiniz Değil Miyim)           »          İnancımızı Kullananların Artık Tuzağına Düşmeyelim.           »          ULAŞ-Yapalı           »          TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR PAYLAŞIMAZ
Konu Kapatılmıştır
 
Seçenekler Arama Stil
Alt 25.04.2008, 13:42   #1
seva
Usta Yiğido
 
seva - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
seva Şuan seva isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 31.08.2010 20:51

Üyelik Tarihi: 04.02.2008
Yaş: 39
Mesajlar: 15.375
Tecrübe Puanı: 2156 seva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz sein
Standart Alevilikte Kutlu Doğum ve Peygamber aşkı

Araştırmacı İhsan Ünlü, Alevilikteki Kutlu Doğum ve Hz. Peygamber sevgisini yazdı. İşte Veli Baba'nın menkıbelerinde, Pir Sultan Abdal'ın dizelerindeki Peygamber sevgisi...



Eğitimci İhsan Ünlü'nün Zaman Gazetesi için kaleme aldığı makalesi...

Kutlu Doğum deyince, sıradan bir doğum değil, âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimizin doğumu akla gelir. Diyanet İşleri Başkanlığı, konunun önemine dikkat çekmek için, Hz. Peygamber'in doğduğu gün olan 20 Nisan'ı içine alan haftayı, Kutlu Doğum Haftası olarak ilan etmiş ve bu hafta çeşitli etkinliklerle kutlana gelmiştir.

Sevgili Peygamberimizi anmak ve anlamak, elbette bir haftaya sığdırılamayacak kadar derinlik ve zaman isteyen bir konudur. Zamanlar ve mekânlar üstü (evrensel) bir misyon adına, mümtaz bir şahsiyette yaratılmış o mübarek insanın hayatını anlamaya, değil bir hafta, bir ömür yetmez. Ancak, onun kutlu doğumunu şanına yaraşır bir şekilde yâd etmek de her türlü övgüye layıktır. Zira onu yakından tanıyıp, getirdiği yüce prensipleri hayata pratize etme adına yapılan her türlü çaba, saygındır ve ibadet hükmündedir.

Kıyamet alâmetlerinin bir bir zuhur ettiği, zulüm ve çirkefliğin her türlüsünün yapılarak insanlığın ayaklar altına alındığı bir dönemde, Ahirzaman Nebisi yetişmişti imdada. Yüz karası işler yaparak insanlığın yüzünü kızartan dünyaya, insanlığın yüz akı nihayet teşrif buyurmuşlardı. İnsanlığın karanlık ve buhranlı günler yaşadığı cahiliye çağına bir güneş gibi doğan İnsanlığın Efendisi'nin velâdeti, ins-ü cin herkesi memnun ve mesrur etmiştir.

Şairin deyimiyle, muhabbetten hasıl olan Muhammed'le en güzel muhabbet hasılaları teşekkül ettirilmiştir. Yazarlar ve edipler en güzel ifadeleri onun için kullanmışlar, onun gül cemaliyle kalemlerine değer katmışlardır. Şairler ve ozanlar en veciz ifadelerini onunla bulmuşlar ve onun aşkıyla yanıp tutuşarak ölümsüz eserler ortaya çıkarmışlardır. Onu konuşan en iyi hatip, onu yaşayan ve yaşatan en büyük âşık olmuştur. Bu meyanda çok harika mevlidler, miraçnâmeler, na'tlar, şiirler, nefesler ve deyişler yazılmış ve söylenmiştir..

Alevi kültüründe yaygın bir ifade olan; 'Hak-Muhammed-Ali' söylemi vardır. Buradaki Muhammed söylemi, nübüvveti temsil eden Allah'ın elçisi Hz. Muhammed'dir. O, veliler sultanı Hz. Ali'nin amcazadesi, kayınpederi, mürşidi ve mürebbisidir. Ehl-i Beyt'in anası, kendisinden bir nur parçası ve biricik kızı Fatıma'nın babasıdır. Cennet gençlerinin efendileri, ciğerpare torunları Hasan ile Hüseyin'in dedeleridir. Alevi anlayışta Hz. Muhammed, diğer bütün peygamberlerden daha faziletli olarak görülür; çünkü onda hem velayet nuru hem de nübüvvet nuru mevcuttur. Onunla sona ermiş olan nübüvvet misyonu, Hz. Ali ile velayet şeklinde devam etmiştir.

Cem törenlerinde yapılan ritüeller arasındaki bölümlerden biri de miraç bölümüdür. Bu bölümde Hz. Peygamber'in miraca çıkışı anlatılır ve dönüşte uğradığı kırklar meclisinden söz edilir. Yine bu esnada miraçlama okunurken, 'Muhammed ayağa kalktı' denildiğinde, cemaat ayağa kalkar ve kıyama durur. 'Eğiliben secde kıldı' denildiğinde rükuya durulur ve oturunca secde yapılır. Ayrıca Hz. Peygamber'e bol bol salavat getirilir. Alevi-Bektaşi şiir ve nefeslerinde, Hz. Muhammed için duyulan derin ve samimi muhabbet dikkati çeker. Şiirlerde kainatın yaratılış sebebinin O olduğuna vurgu yapılarak şanı yüceltilmiştir.

Muhammed diridir ölmez /Taze güldür nergiz solmaz
Anı seven gafil olmaz /Gel Muhammed'i bulalım.

İmam Ali Buyruğu'nda Hz. Muhammed'in Peygamberliği hakkında şu ifadeler geçmektedir: "Allah, Muhammed'i -Allah'ın salâtı O'na ve soyuna olsun- kıyâmete delil, Cennet'e müjdeci, azabtan korkutucu olarak gönderdi." "Şifâ veren öğütle, halkı düzene sokacak bir da'vetle gönderdi. İslâm'dan başka bir din arayanların kötülüğü meydandadır. Onun kutluluk bağları kopar, baş aşağı düşer." "İslâm, direkleri sağlam, yapısı yüce, nûru aydınlatıcı, kudreti üstün bir dindir."

Şeyh Safî Buyruğu'nda, Hz. Muhammed hakkında şu ifadeler yer almaktadır.

"Yüz yirmi dört bin Nebi'ye Muhammed oldu ser,
Üç yüz on üç mürseller içinde oldurur server,
Yüz yirmi dört velînin evrendesidir ol Şah,
Nice mürseller eşiğinde afitâb çeker."

O, bütün nebîlerin ve velîlerin başıdır. Bir Alevi-Bektâşî için, üstün niteliklere sâhip bir Peygamber'e ümmet olmak, övünç kaynağıdır. Hz. Peygamber'e duyulan bu coşku, dilden dile gönülden gönüle akmıştır. Hoca Ahmet Yesevi'den Yunus Emre'ye; Pir Sultan Abdal'dan Âşık Veysel'e kadar kadar pek çok ozanın en güzel konusu, hep O olmuştur. Vîrânî, Hz. Peygamber'e duyduğu sevgi ve bağlılığı şöyle ifade etmektedir:

"İki âlemde sultandır Muhammed,
Habîb-i nûr-u Rahman'dır Muhammed,
Muhammed'dir şefî'i mü'minânın,
Usûl-ü dîn ü îmandır Muhammed,
Muhammed'den ümîdin kesme dâim,
Cemi'i derde dermandır Muhammed,
Muhammed âlini kim sevmez ise,
Onlara külli düşmandır Muhammed."

Niyâzî Mısrî, Hz. Peygamber hakkındaki düşüncesini bir benzetmeyle ifade eder; insanlığı bir ağaca, diğer varlıkları yapraklara, peygamberleri meyvelere, Hz. Muhammed'i ise ağacın tohumuna benzetmektedir:

"Cihan bağında insan bir şecerdir gayriler yaprak,
Nebîler meyvadır sen zübdesin yâ Rasûlallah.

Âşık Paşa-yı Velî'ye göre; bütün peygamberlerin aslı, Hz. Muhammed'dir. Bütün velîlerin çerağlarını tutuşturan, Yaratıcı ile yaratılmış arasındaki nişan, O'dur. O, âlemlere Rahmet'tir. Bu Rahmet günden güne artmaktadır. Hz. Muhammed'e uyan, ebedî mutluluğa erişecektir. Hz. Peygamber, insanlara Allah'ın hükümlerini bildirmiştir. Halkın iyisini ve kötüsünü birbirinden ayırmıştır. Mü'minleri kâfirlerden ayırarak, İslâm binasını yapmıştır. Mü'minlere îmanı öğretip, Hakk'ın yolunu göstermiştir.

Hz. Peygamber, kaynaklarda sadece duygusal yönden konu edilmemiş, aynı zamanda onun örnek şahsiyeti anlatılarak model alınmasına çalışılmıştır. Örneğin Veli Baba Menakıbname'sinde Hz. Peygamber'in daha çok insani ilişkileri ve ahlaki faziletleri üzerinde durmuştur. Böylece insanların, onun yüksek ahlakını benimseyerek olgun birer mümin olmalarına gayret edilmiştir. Veli Baba'ya göre Resulullah'a bağlılık, zâhirî ve bâtınî olmak üzere iki kısımdır. Zâhirî bağlılık, farzları yerine getirmek, haramlardan ve mekruhlardan kaçınmaktır. Muhammed ahlâkı ile ahlâklanıp, kulluğun gereklerini yerine getirmek ve dünyevî isteklerden vazgeçmektir. Bâtınî bağlılık ise, Allah'ın nimetlerini tefekkür etmek, Allah Teâlâ'ya aşk ve muhabbet duyup O'na kavuşmayı istemektir

Kaygusuz Abdal'a göre Allah, bu âlemi yaratmadan önce Hz. Muhammed'in nûrunu yaratmış, cümle âlemi de Muhammed Mustafa'nın nûrundan yaratmıştır.

Pîr Sultan Abdal, Hz. Muhammed'in Peygamberliğini îlan edip ona salavât getirmenin gerekliliğini dile getirmektedir. "Yâ Muhammed sana imdâda geldim" redifli şiirinde:

Muhammed'dir gönlümüzün aynası
Salavât verenin nûr olsun sesi
On sekiz bin âlemin Mustafâ'sı
Ya Muhammed sana imdâda geldim.
Kâ'benin yapısı bina yapısı
Îman etse âsîlerin hepisi
Beş vakit okunur Âyetü'l-kürsî
Yâ Muhammed sana imdâda geldim.
diyerek ona duyduğu özlemi anlatır.

Alevi kültüründe çok sevilen ve benimsenen Yunus Emre'nin sözleriyle son verelim:

Çalap nurdan yaratmış canını Muhammed'ün,
Aleme rahmet saçmış adını Muhammed'ün.
Işkın ile âşıklar yansun ya Resulallah,
İçip ışkın şarabın kansun ya Resulallah.
Yirün göğün safası Mustafa'dur,
Kamu ahdün vefası Mustafa'dur.
__________________
Allahım gönlümde olanı hakkımda hayırlı eyle,
Hakkımda hayırlı olana gönlümü razı eyle.


[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]


CANDA ÖZÜR OLMAZ...
seva isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif
Konu Kapatılmıştır


Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesaj?n?z? De?i?tirme Yetkiniz Yok

BB Code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


WEZ Format +2. ?uan Saat: 16:33.


Powered by: vBulletin. Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

Copyright © - Bütün Haklar Sivaslilar.net'e aittir.