Forum - Ana Sayfa Takvim S?k Sorulan Sorular Arama

Zurück   Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar > Serbest Alan > Anketler
SİTE ANA SAYFA Galeri Kayıt ol Yardım Ajanda Oyunlar Bugünki Mesajlar

Anketler Burada anketleri bulabilirsiniz



Son 15 Mesaj : Atatürk'ün Çocukluğu'na Ait Hikayeler           »          Şehzade Osman           »          Hatıra defteri           »          Antilop İle Akrebin Dostluğu           »          Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 2           »          Sitemizin Ozanları           »          SEVDİM İŞTE....           »          NEFRET ETTİM İŞTE!!!!!           »          AFORİZMALAR (SAÇMALAMLAR)-1           »          SEÇKİNLER/SEÇİLMİŞLER DÜNYASI           »          Hatalarımızdan Dersler Alabilmek Ümidiyle.           »          Araf Suresi 172-173. Ayetler.( Ben Sizin Rabbiniz Değil Miyim)           »          İnancımızı Kullananların Artık Tuzağına Düşmeyelim.           »          ULAŞ-Yapalı           »          TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR PAYLAŞIMAZ
Anketimiz: "Kürt Açılmı" Nedir?
Kürt açılımını destekliyorum olmalı. 372 34,77%
Kürt açılmını deseteklemiyorum böyle bir şey gereksiz. 683 63,83%
Konu hakkında hiç bir fikrim yok 15 1,40%
Katılımcı sayısı: 1070. Sizin Bu Ankette Oy kullanma Yetkiniz Bulunmuyor

Cevapla
 
Seçenekler Arama Stil
Alt 18.08.2009, 23:40   #61
Klimasuyu
Usta Yiğido
 
Klimasuyu - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Klimasuyu Şuan Klimasuyu isimli Üye şimdilik offline Konumundadır

Üyelik Tarihi: 01.05.2009
Mesajlar: 8.602
Tecrübe Puanı: 1410 Klimasuyu isimli Üye Tecrübe Puan?n?zını Kapatmıştır.
Standart Cevap: ''Kürt Açılımı'' Nedir ?

Milliyetçiliğin ne olduğunu Titizyiğido'da ben biliyoruz ama o öyle Ak Parti reklamı kokan bir tanım yapınca ben de madalyonun diğer yüzüde görülsün diye öyle bir msj yazdım ...
Klimasuyu isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 19.08.2009, 00:10   #62
qio
Usta Yiğido
 
qio - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
qio Şuan qio isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 02.04.2012 22:41

Üyelik Tarihi: 02.05.2009
Yaş: 39
Mesajlar: 4.029
Tecrübe Puanı: 952 qio FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: ''Kürt Açılımı'' Nedir ?

Yahu Türk Milliyetçiliğiyle ABD Milliyetçiliği birmidir , Milliyetçiliğin tanımı böylemi olur Madem bilmiyorsunuz yorum yapmayında bilen fikir sahibi insanlar karalasın.

Şeriat nedir ? Bende bunu merak ediyorum , fikir sahibi konunun ehlisi bana ifade edebilir mi?
__________________
"Merkez-i Hâke Atsalar da bizi ; Kürre-i Arz'ı patlatır çıkarız !"
qio isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 19.08.2009, 01:48   #63
Klimasuyu
Usta Yiğido
 
Klimasuyu - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Klimasuyu Şuan Klimasuyu isimli Üye şimdilik offline Konumundadır

Üyelik Tarihi: 01.05.2009
Mesajlar: 8.602
Tecrübe Puanı: 1410 Klimasuyu isimli Üye Tecrübe Puan?n?zını Kapatmıştır.
Standart Cevap: ''Kürt Açılımı'' Nedir ?

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...][Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]

Bu adamlar üçü de böyle aynı kafada olmadıktan sonra açılım falan olmaz (linki tıklayınız )...

Konu Klimasuyu tarafından (19.08.2009 Saat 01:55 ) değiştirilmiştir.. Sebep: Arka Arkaya Mesajlar Yazdığınızdan Dolayı Flood Önleyici Devreye Girdi.Mesajlar Sistem Tarafından Otomatik Olarak Birleştirilmiştir..
Klimasuyu isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 19.08.2009, 02:31   #64
besyo_cu
Usta Yiğido
 
besyo_cu - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
besyo_cu Şuan besyo_cu isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 30.11.2015 22:13

Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 2.884
Tecrübe Puanı: 983 besyo_cu SITEMIZE IŞIK ŞACIYORbesyo_cu SITEMIZE IŞIK ŞACIYORbesyo_cu SITEMIZE IŞIK ŞACIYORbesyo_cu SITEMIZE IŞIK ŞACIYORbesyo_cu SITEMIZE IŞIK ŞACIYOR
Standart Cevap: ''Kürt Açılımı'' Nedir ?

Aparslan TÜRKEŞ'in yıllar önce Can DÜNDAR'ın programında bu konu hakkında kısa bir konuşması var yıllar öncesinden bu günü görmüş büyük insan. BUrda milliyetciyim ama bu açılıma razıyım olması gerek diyenler bir bakın başbuğ ne diyor ?
__________________
www.sivasspor.com
besyo_cu isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 19.08.2009, 04:04   #65
ömer yalcin
Yasaklı
NO AVATAR
 
ömer yalcin Şuan ömer yalcin isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 21.05.2010 17:13

Üyelik Tarihi: 23.06.2009
Yaş: 52
Mesajlar: 10.620
Tecrübe Puanı: 0 ömer yalcin FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: ''Kürt Açılımı'' Nedir ?

Kürt acilimi nedir ya,burasi türkiye eger kürtistan diye bir ülke varsa gitsin orda ne yapiyorlarsa yapsinlar
ömer yalcin isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 19.08.2009, 08:00   #66
WåñTêd_øØ7
Usta Yiğido
 
WåñTêd_øØ7 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
WåñTêd_øØ7 Şuan WåñTêd_øØ7 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Tournaments Won: 2

Üyelik Tarihi: 05.02.2008
Mesajlar: 1.335
Tecrübe Puanı: 738 WåñTêd_øØ7 SITEMIZE IŞIK ŞACIYORWåñTêd_øØ7 SITEMIZE IŞIK ŞACIYORWåñTêd_øØ7 SITEMIZE IŞIK ŞACIYORWåñTêd_øØ7 SITEMIZE IŞIK ŞACIYORWåñTêd_øØ7 SITEMIZE IŞIK ŞACIYORWåñTêd_øØ7 SITEMIZE IŞIK ŞACIYOR
Standart Cevap: ''Kürt Açılımı'' Nedir ?

Alıntı:
club7house Nickli Üyeden Al?nt? Mesajı Göster

Şeriat nedir ? Bende bunu merak ediyorum , fikir sahibi konunun ehlisi bana ifade edebilir mi?

Şeriat: “Din”, “Allah’ın emri”, “İlâhî emir ve yasaklar” gibi mânâlara geliyor.
Bir çekirdeğe ağaç olma kâbiliyeti yükleyen, onu meyve verebilecek şekilde programlayan Allah, bu gayenin tahakkukunu birtakım şartlara bağlamış. Bu şartlar manzumesine şeriat-ı fıtriye deniliyor. O çekirdek, toprağını bulacak, suyuna kavuşacak, güneşle sohbet edecektir ki ağaç olabilsin.

İnsanın mahiyeti de o çekirdek gibi. Cennet hayatını netice verebilecek bir çekirdek. İşte şeriat, bu insan mahiyetinin rıza beldesi olan cennete lâyık olabilmesi için uyması gereken kanunlar manzumesi.

Akıl, O’nun koyduğu sınırlar içinde düşündüğü takdirde, mârifetullaha eriyor. Dil, hayır söylediği ölçüde o ebed ülkesinde ulvî sohbetler yapmaya aday oluyor. Beden, Allah için yorulduğu nispette o saadet beldesinin maddî nimetlerinden faydalanmaya hak kazanıyor.

Sevgi, korku, şefkat, merhamet gibi hislerden, göze, kulağa, ele, ayağa kadar her şey ancak Allah’ın emir dairesinde çalışmaları hâlinde terakki ediyor, ulvîleşiyor ve ulvî âlemlere yöneliyorlar. Şeriat, hakikate giden yolun ismi. Lügat mânâsı, “Su membaından su almak için girilen yol.”

Hakk’a ermenin ve hakikati bulmanın yolunu, Yunus’umuz ne güzel özetler: Şeriat, tarikat yoldur varana, Hakikat meyvesi andan içerü.

Yola girmeden, menzile erişilemez. Şeriatsız, hakikate erme iddiaları, sahibini oyalamaktan öte bir işe yaramayan kuruntulardır.

Tarikat, nâfile ibadetlerin simgesi. Şeriat yolunda sağlam yürüyebilmek, nefis ve şeytana karşı daha güçlü olabilmek için konulmuş bir terbiye ameliyesi. Kulu, Rabbine daha fazla yakınlaştırmaya vesile. Nefsini daha tesirli bir şekilde terbiye etmesine yardımcı.

Kısacası, hakikate ulaşmak için öncelikle İlâhî emirlere harfiyen riayet etmek ve bu vadide kalbini daha sağlam, ruhunu daha güçlü kılmak için de nâfile ibadetlere devam etmek gerek.
Büyük müceddid İmam-ı Rabbani’yi dinleyelim:

“Dilin yalan söylememesi ve doğru konuşması şeriattır. Kalpten yalan düşüncesini uzaklaştırmak, eğer zorlayarak ve çalışarak olursa tarikat, eğer zorlanmaksızın müyesser olursa hakikattir.”

Büyük İmamın bu güzel misalinden şunu anlamıyor muyuz? Doğru sözlü olmak, Allah’ın razı olduğu güzel bir ahlâk, yâni hakikat. Kul, bu hakikate ermek için, ilk olarak, şeriatın “yalan söylemeyiniz” emrine uyar; dilini bu günahtan uzak tutar. Daha sonra kalbine yalan söyleme arzusu gelmemesi için ruhunu tedavi etmeye başlar. Bu vadide bir gayretin, bir faaliyetin içine girer. Sonunda kalp hiçbir zorlamaya, çalışmaya lüzum kalmaksızın yalan söylemekten nefret eder hâle gelir. Artık o kalbe, yalan yanaşamaz olur. Konuştu mu mutlaka ve büyük bir rahatlıkla doğruyu söyler. İşte bu adam doğru söylemenin hakikatine ermiştir.

Büyük imamın bu ifadelerinden hakikate ermenin, bu mutlu neticeye kavuşmanın tarikatsız da olabileceği anlaşılıyor. İnsan, doğrudan, şeriattan hakikate geçebilir. Ama, bu ermenin, bu varmanın şeriatsız olmayacağı muhakkaktır.

Burada bir tasavvuf tahlili yapmak istemiyorum. Bunları sadece şunun için yazdım. Şeriat denilince, sadece, İslâm’ın ceza hukukuna dair hükümlerini anlamak eksik olur.Yalan söylememek de şeriattır. Yalan söylemeyen, gıybet etmeyen, başkasının malına, canına, ırzına, namusuna kötü nazarla bakmayan, helâl kazanç peşinde olan bir insan da şeriat üzeredir ve hakikat yolundadır. Böyle birinin şeriata karşı çıkması, kendisiyle tenakuza düşmesi demektir.

Dinin temeli, şeriatın esası, insanın yaratılışına dayanır. Karşımızda bir cansızlar âlemi mevcut. Bu âlemde her zerre, her yıldız, hava, toprak, su, ziya her şey Allah’ın küllî iradesine tâbi. O’nun koyduğu İlâhî kanunlara uygun hareket etmede. Ama bu uymada, irade söz konusu değil. Her şey O’nun emrine, yine O’nun iradesiyle boyun eğiyor. Melekler âlemi de bu hakikatin bir başka görüntüsünü sergiliyorlar. İbadet için, tesbih için, hamd için yaratılan bu varlıklarda da insandaki mânâsıyla bir irade mevcut değil. Onlar, Allah neyi emrederse onu işliyorlar.

İnsana gelince o, hilkat tablosunda apayrı bir manzara sergiler. Her şeyiyle Allah’ı tesbih eden şu kâinatın bu şuurlu meyvesinin de her hücresi, her organı daima tesbihte, daima ibadettedir. Zaten bunların idaresi ona verilmiş değil. Ne ciğerini kendisi çalıştırıyor, ne kanını kendi iradesiyle deveran ettiriyor. İşte, hepsi Allah’a itaat üzere bulunan bu beden ülkesine, bir sultan tayin ediliyor: Ruh. Bu ruha, büyük bir lütuf ve yine büyük bir imtihan olarak irade takılıyor.

İnsan ihtiyar ve irade sahibi bir varlık. Parmağıyla dilediği yöne işaret edebiliyor, yüzünü istediği tarafa dönebiliyor. Kendisindeki bütün duyguları dilediği gibi kullanabiliyor. Nereye isterse oraya gidiyor, neyi arzu ederse onu yiyor, neden hoşlanmazsa ondan kaçıyor.

Bu iradenin önüne teklif çıkarılmış, bu iradenin önüne imtihan çıkarılmış ve netice itibariyle bu iradenin önüne cennet ve cehennem çıkarılmış.

İşte, şeriat insan iradesinin Allah’ın razı olduğu sahalarda dolaşmasını emreden ve O’nun razı olmadığı sahalardan kaçınmasını ikaz eden bir emir ve yasaklar zinciri. Kul bu İlâhî ipe sımsıkı sarılmakla emrolunuyor.

İnsan iradesinin önünde iki ayrı saha var. Biri dünya, diğeri ise Âhiret işleri. Ama şu var ki, İslâm’da dünya işlerinin hepsi için de getirilmiş kanunlar, kaideler mevcut. Kul, bunlara uyduğu takdirde hem ibadet etmiş, hem de dünya hayatını daha rahat, daha mesut yaşamış oluyor.

Şeriat üzerinde yapılan münakaşaların daha çok bu ikinci grupta merkezleştiğini görüyoruz. Bu ikinci kısım da ikiye ayrılıyor. Biri muamelât, diğeri ceza. Ve şeriat üzerindeki tartışmaların ağırlık merkezi, bu son kısım. Elbette, ceza hukuku yönünden de İslâm’ın koyduğu birçok hükümler mevcut. Bunlar da şeriat ve bunlara da inanmak farz. Her emir gibi bunlara riayet etmeyen de mesul olmakta. Böyle bir emre uymayış, ona karşı bir vurdumduymazlık, bir isyan mahiyeti taşıyorsa sahibini günahkâr eder. Şayet, o İlâhî emri, o Kur’anî hükmü inkâr etmek, onu reddetmek tarzında ortaya çıkıyorsa küfre sokar. Ama, İslâm sadece bu hükümler değil ve din sadece bunlardan ibaret değil. Meseleyi yalnız bu sahaya çekmek, kısır bir değerlendirme, yanlış bir anlayış olur.

İslâmî hükümler şu üç ana gruba ayrılırlar. Biri, ferdin kendi nefsine karşı vazifeleri. Diğeri, ailesine karşı vazifeleri. Üçüncüsü de cemiyet hayatındaki vazifeleri. Şeriatın bunların her üçüne de getirdiği ölçüler, hükümler var. Her birinin inkârı küfür ve her birine karşı isyan etmek günah. Ama bunlar arasında öncelikli olanlar, ferdin kendi nefsine ait vazifeleri. Bunların başında da ibadet geliyor. İnsanın kendi nefsine ve ailesine ait mükellefiyetleri hususunda, bütün semâvî kitaplarda hükümler mevcut. Hepsinde ibadet emredilmiş, hepsinde günahlardan sakınma esas tutulmuş.

Bu ibadetlerin şeklinde, vaktinde, miktarında farklılıklar var, ama ibadeti emretmeyen, ahlâkı emretmeyen bir hak din göstermek mümkün değil. Lâkin, sosyal kaideler, hele devlet yönetimine dâir hükümler, dinlerin en mükemmeli ve en sonuncusu olan İslâm’da kemâliyle yer almış.

Şunu özellikle ifade etmek isteriz: İnsanın yaratılış gayesi, bütün dinlerde müşterek. Bu gaye, Kur’an-ı Kerim’de: “Ben insanları ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım” âyetiyle ifade buyurulmuş. Bir de belli şartların tahakkukuna bağlı emir ve yasaklar var. Bunlardan biri de ceza hukukuna dair hükümler. Bu hükümler şarta bağlı. Bugün Almanya’da, İngiltere’de, Fransa’da yaşayan Müslümanların bu emirleri tatbik güçleri yok. Ve bunlardan sorumlu da değiller.

Bu konuda yapılan tartışmalarda, muhatabı olan mü’mini İslâm’ın bir kısım emirlerini kabul etmiyormuş gibi göstermek ve onu insafsızca tenkit etmek, tek kelimeyle zulüm olur. İslâm kardeşliğini baltalayan ve âhirette cezası pek büyük olan bu tarz ithamlardan hassasiyetle kaçınmak gerek.

Bütün insanları fakir bir ülke hayal ediniz. Siz bu ülkenin fertlerini, İslâm’ın zekât farîzasını yerine getirmemekle suçlayabilir misiniz? Elbette ki hayır. İslâm’ın ceza hükümlerine inandığı halde bunu tatbike gücü yetmeyen bir Müslüman da böyle değil midir? Bunları tatbik etmek devletin vazifesidir, ferdin değil. Dolayısıyla da ferde herhangi bir sorumluluk terettüp etmez.

İslâm’ın temel hükümleri, hangi beldede olursa olsun, ferdin uymak zorunda olduğu İlâhî emirlerdir.

Devlet yönetimiyle ilgili hükümler de İlâhîdir, onlara inanmak da her mü’mine farzdır; ama onların uygulanmasından sorumlu değildir.

“Şeriatta; yüzde doksan dokuz ahlâk, ibadet, âhiret ve fazilete aittir. Yüzde bir nispetinde siyasete mütealliktir. Onu da ulûl-emirlerimiz düşünsünler.” Bediüzzaman

İslâmî hükümler hakkında getirilen bir sınıflandırmayı da burada nakletmek isterim. İlâhî hükümler iki kısma ayrılıyor: Bir kısmı sadece Müslümanlara uygulanan hükümler, diğeri ise bir İslâm beldesinde yaşayan herkese tatbik edilen hükümler. İşte bu ikinci kısım, “muamelât” ve “ceza” hükümleri. Bir gayr-i müslim cizye vererek İslâm beldesinde yaşıyorsa, o beldenin bir vatandaşı olarak bütün muamelat ve ceza hükümlerine muhatap olur. Hırsızlık ederse eli kesilir, birisine zina iftirasında bulunursa cezalandırılır. Bazı çevreler meseleyi ters değerlendirerek, İslâm’ın ceza hükümlerinin uygulanmadığı bir ülkede namaz kılmanın, oruç tutmanın da bir mânâ ifade etmeyeceği gibi çok saptırıcı ve bir o kadar da mesuliyetli sözler söylüyorlar. Kendilerine karşı çıkan mü’minleri de Allah’ın hükümlerinden bir kısmını dikkate almamakla suçluyorlar. Halbuki bu iddia asıl kendileri hakkında geçerli oluyor. Şeriatın yüzde doksan dokuzunu teşkil eden ve dinin temeli olan hükümleri hafife almak ve dinde sadece müslim - gayr-ı müslim herkese uygulanan ve cemiyetin huzur ve saadetini temin eden muamelât ve ceza hükümlerine ağırlık vermek gibi bir hatanın içine düşüyorlar.

Namazın her rekâtında Fâtiha’yı okuyan ve Rabbinden “sırat-ı müstakime” hidayet talebinde bulunan bir mü’minin, çok dikkatli olması gerek. Aşırılığın her türlüsü, yâni ifratı da tefriti de insanı istikametten uzaklaştırır.

Bu noktada düşülen iki aşırılığa kısaca temas edeceğiz: Bazı insanlar, bu asırda İslâmî hükümlerle hükmetmenin mümkün olmadığını iddia ederken, diğerleri de İslâm hükümleriyle hükmetmeyen herkesi, niyetlerine bakmaksızın, hemen küfürle itham ediyorlar. Bunların biri ifrattadır, diğeri tefritte. Yâni ikisi de aşırı, ikisi de istikametten sapmış.

Önce birinci yanılmadan söz etmek isteriz. Meşhur bir kaide vardır. “Bir şey sabit olursa, levazımıyla sabit olur.” El dendi mi, parmaklar onun lâzımıdır. Eli, parmaksız düşünemezsiniz. Ve böyle bir elden istifade edemezsiniz. Yüz dendi mi, gözü ondan ayıramazsınız. Gözsüz bir yüzün önemli bir yanı eksik demektir. Gözün de akını karasından ayıramazsınız. Parmak elin, göz yüzün, gözbebeği de gözün lâzımıdır. Ondan ayırır ve tek olarak düşünürseniz bir fayda elde edemezsiniz. İslâmî hükümler de öyledir. Bir bütün olarak düşünülmelidir. Ve ancak o zaman, ferdi ve cemiyeti terakki ettirir; huzura, saadete kavuşturur.

İslâm’ın temel şartlarının ihmale uğradığı, ferdî ve ailevî hayatın yanlış esaslar üzerine bina edildiği bir cemiyette, sadece muamelât ve ceza hükümlerinin tatbiki fazla bir fayda sağlamaz. Yahut bu hükümlerin, böyle bir cemiyete tatbiki mümkün olmayabilir. Olsa bile, birçok kimse, bunlara, inanmadan ve istemeyerek uymakla nifaka düşer. Müslüman görünür, ama bir İslâm düşmanı olarak yaşar.

Şeriatın bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğine bir misal vermek isterim. İslâm’da faiz haramdır, yasaktır. Bu yasağı getiren âyet-i kerimeyi “Müminler ancak birbirinin kardeşidirler” âyetiyle birlikte düşünmek gerekir. O zaman şu hakikat ortaya çıkar: “Bir mü’min, ihtiyaç içinde kıvranan ve kendisinden borç isteyen bir kardeşine borç verirken, şer’î ifadesiyle ona karz-ı hasende bulunurken, bu parayı fazlasıyla geri alma talebinde bulunamaz. Bunun kardeşlikle bağdaşması mümkün değildir.”

İslâmî kardeşliğin son derece zayıfladığı, kişinin kendi öz kardeşine oyunlar oynadığı, tuzaklar kurduğu, devlet malının acımasızca yağmalandığı bir cemiyette, İslâm’ın faiz yasağı icra edilemiyorsa, kabahat o bozulan bünyenindir; ilâcın, yahut gıdanın değil.

Gelelim, istikamet sınırlarını aşan ikinci iddiaya. Bir cemiyette, İslâm’ı tam tatbik etmeyen, hükmünü ona göre vermeyen veya veremeyen bir insana hemen kâfir damgası vurmak da insaf değildir. Zira, iman küfre zıttır. Bir insan İslâm’a zıt bir hüküm veriyor, bir icraat yapıyorsa, bunu İslâm’ı reddederek yapacaktır ki küfre girsin. Aksi halde onun küfründen değil günahından, isyanından söz edilebilir. İman gibi küfürde de niyet ve irade şartı vardır. Bir adam ancak, “İslâm’ın şu husustaki hükmü şöyle ama, ben onu kabul etmiyor ve şöyle hareket ediyorum” derse küfre girer. Böyle bir niyeti ve iradesi yoksa, işlediği hata, verdiği yanlış hüküm tamamen bilgisizliğinden yahut irade zaafından kaynaklanıyorsa, yaptığının da yanlış olduğunu biliyorsa bu adama kâfir demek Ehl-i Sünnet itikadınca mümkün değildir. Bunu ancak, büyük günah işleyenin kâfir olduğuna hükmeden “Haricîler”, yahut böyle bir kimsenin imanla küfür arasında kalacağını savunan “Mûtezile” iddia edebilir. Bunların ise ehl-i dalâlet olduklarında bütün Ehl-i Sünnet âlimleri müttefiktir.

Çok dikkatli olmamız gerekiyor. İslâm’ı savunuyorum derken, bilmeden dalâlet ehlinin yoluna girebiliriz..

Prof. Dr. Alaaddin Başar
__________________
Nefsini baş tacı eden , Dinini hor görür...
WåñTêd_øØ7 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 19.08.2009, 09:31   #67
abircan
Usta Yiğido
 
abircan - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
abircan Şuan abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 21.01.2015 09:55

Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 3.258
Tecrübe Puanı: 1016 abircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISI
Idee Açmam açamam...söyleyemem açılımımı hiç kimseye

Açmam açamam...söyleyemem açılımımı hiç kimseye
Cuma, 14 Ağustos 2009
Şimdi sıra, AKP'nin tarikatlara sağladığı zenginliği aşiret ağalarıyla da paylaşmaya gelmiştir.



Kıymet Nadir BİNDEBİR /




Açılım dedikleri; “Güneydoğu’ya huzur/refah getiremiyorsan huzursuzluğu/fukaralığı bütün Türkiye’ye yay, genelleştir” operasyonudur.

En önemlisi de AKP+tarikatların zenginliğinden, yani soygundan Güneydoğulu aşiret ağalarının pay istemesidir.

Bundan böyle soyguna aşiretler de dahil edilecektir.

---

Güneydoğu’nun diğer bölgelerden farkı; aşiret ağaları - tarikat şeyhleri - PKK üçgeninde sıkışmış olmasıdır.

-AKP de bünyesinde çok sayıda aşiret ağasıyla tarikat şeyhi-müridini barındırır.

AKP, ‘yeniden yapılanma’ etiketiyle dokusunu bozduğu Türkiye’de, tarikatları ülke genelinde yaymış, güçlendirmiş, sıfır noktasında teslim aldığı PKK terörünü ‘toprak talebi pazarlığı’ noktasına getirmiştir. AKPli bir vekilin TIR’ında eroin yakalanmıştır.

AKP’nin Güneydoğu’da aşiret-tarikat-PKK üçgenini kırmak niyeti olmadığı gibi, tersine tüm Türkiye’yi bu üçgenin kıskacına sokmuştur. Şimdi sıra tarikatlara sağladığı zenginliği aşiret ağalarıyla da paylaşmaya gelmiştir.

Hükümet’in ‘sosyal projeler’ (!) için ilk etapta Güneydoğu’ya pompalayacağı 145 milyon Lira’nın istikameti, aşiret ağalarının şalvar cebi olacaktır.

Güneydoğu’da sorunu çözecek olan, ağalık düzenini-teröre desteği-sadaka için tarikatların eline düşmeye son verecek olan düzenleme toprak reformudur. Aşiretlerle-tarikatlarla ve hatta PKK’yla organik bağ içindeki iktidar partisinin bu sömürüyü, baskıyı yıkmak değil yaymak niyeti olduğundan toprak reformu bu ne idüğü belirsiz açılımın hiç bir yerinde yoktur.

-Her dönemde, Türkiye’de kişibaşına düşen silahın en fazla olduğu bölge Güneydoğu’ydu. AKP silahlanmanın da Türkiye genelinde yaygınlaşmasını sağlamış, son yedi yılda bireysel silahlanma ‘her üç evden birinde silah’ bulunması derecesine gelmiştir.

2008 yılının ilk üç ayında silah kullanımında tesbit edilen artış yüzde 57’dir. Cinayetlerin yüzde 60’ı silahla işlenmiştir. AKP tüm Türkiye’yi ‘silahlanma’ konusunda Güneydoğululaştırmış, Güneydoğululaştırmaktadır.

-Güneydoğu, Türkiye sınırları içinde en fazla kadının ‘gelenek terörüne’ kurban gittiği ya da intihar ettiği, kadına baskının en vahşi şekliyle yaşandığı bölgedir.

Güneydoğu’da kadın; iş hayatından soyutlanmış, görevi ev işleriyle ve çocuk bakmakla sınırlı, hakları olmayan, eğitimsiz, erkeğine itaat eden, tecavüz kurbanı olduğunda dahi öldürülüp ortadan kaldırılmasıyla erkeğin namusunun temizlendiği öküzden sonra gelen cinstir.

AKP’nin Türk kadını için tasarladığı hayat da bundan farklı değildir. AKP Türkiye genelinde tüm kadınların hayatını Güneydoğululaştırmak istemektedir.

- ‘Kültür’ler ya baskıcı olur ya özgürlükçü.

Ahlakı, kültürü, uygarlığı islamiyetle açıklamaya çalışan AKP’yi ‘baskıcı’ bulmayan, sadece bu partiden nemalanan aşiretler-tarikatlar ve PKK’yı destekleyen AB-ABD’dir.

Din daima baskıcı kültürden yanadır ve AKP’nin temel planı Türkiye Cumhuriyeti’ni baskıcı bir din devletine dönüştürmektir.

Yedi yıl önce ‘baskıcı kültür’ün en yoğun olduğu bölgemiz Güneydoğu iken, baskı bugün tüm Türkiye çapında hissedilmektedir. AKP bu konuda da tüm Türkiye’yi Güneydoğululaştırmıştır.

-Yedi yıl önce de Güneydoğu’da görev yapan asker, polis, kendilerini ‘işgal kuvvetleri’ gibi hissediyordu/hissettiriliyordu. AKP sayesinde TSK’nın işgal kuvveti olduğu açık açık söylenmeye, TSK’nın oradaki varlığı sorgulanmaya başlandı elhamdülillah (!).

TSK’yı pasifize/terhis etmeyi birincil görev addeden AKP, bugün TSK’yi Ergenekon etiketiyle ‘terör örgütü’ statüsünde yargılamaya çalışmakta, teğmeninden generaline Türkiye çapında tutuklamalara devam etmektedir.

Yedi yılda değişen; TSK personeline, eskiden sadece Güneydoğu’da hissettirilen ‘dışlanmışlık’, ‘işgal kuvvetlerine ait olma utancı’nın, artık tüm Türkiye coğrafyasında hissettiriliyor olmasıdır.

-Güneydoğu elektriği, suyu hep kaçak kullandı. Halkının yaklaşık yüzde 90’ı yeşil kartla bedava tedavi görüyor.

Suda, elektrikte, gazda sahtekarlık artık AKP’li belediyeler eliyle yapılır oldu. Suriye’ye hibe ettiği suyu İstanbulluya, Gaziantep’te kaçak kullandırdığı elektriği Ankaralıya ödetiyor. 30 yıl çalışmış, vergi-prim ödemiş insanlar hastanede katkı payı öderken, Güneydoğu ‘sadaka ekonomisi’nden en fazla yararlanan bölge olarak yeşil kartlı.

Yerel seçimler sırasında en fazla sadaka Güneydoğu’da dağıtıldı (Tunceli Valisi’ni hatırlayın). Çünkü AKP'nin DTP’den oy çalmaya ihtiyacı vardı.

AKP’nin niyeti, Güneydoğu’da yoğun şekilde uygulamada olan sadaka-zekat ekonomisini Türkiye çapında yaygınlaştırmaktır, Türkiye’nin tamamını bu konuda da Güneydoğululaştırmaktır.

Özetle; AKP’nin, kendisini ‘Türk’, ‘Akdenizli’ tanımlamasında bulamadığı malumdur. Baskıcı Arap-islam kültürüne yakın Güneydoğu ortamında daha rahat hissetmesi doğaldır.

Arabizasyon politikası fazla göze batmaya başladığında çark etmiş, Güneydoğu’daki tüm çarpıklıkları Türkiye geneline yayarak kendisini daha rahat tanımlayacağı, aşina bir ortama (ki aşiret-tarikat ortamıdır) taşımaktadır.

Yani, Arabizasyona giden yola bir ‘Güneydoğululaştırma’ basamağı eklemiştir.

Bölücü terörle mücadelede en fazla ölü veren kent Şırnak olduğuna ve Şırnaklı kendisini ‘Kürt’ addettiğine göre, Türk-Kürt küslüğü yok, bölücü terör sorunu vardır.

Küs olmayanı ‘barıştırmak’ AKP’ye has irrasyonel, sağduyusuz ve mantıksız bir mantıktır.

Bok yemenin Arapçası olan bu açılım; Türkiye’nin tümünün Güneydoğululaştırılmasıdır.

Açılım dedikleri, Güneydoğu’da mevcut tüm sorunların (tarikat – aşiret - terör örgütü - uyuşturucu kaçakçılığı - kadına baskı - töre terörü) Türkiye geneline şamil edilmesi ve bir de aşiret ağalarının din tüccarlarının zenginliğinden, yani soygun düzeninden pay istemesine çare aranmasıdır.

Şartlar bir baskın erken seçimi, bir ‘Milli Mutabakat Hükümeti’ kurulmasını gündeme getirecek aşamaya çoktan gelmiş, AKP bir ulusal güvenlik sorunu olmaya başlamıştır.

Potamyalı Recep Bey’in, ‘Açmam...açamam...söyleye mem açılımımı hiç kimseye’ başlıklı ağlatan konuşmasındaki

‘Bizzz Türkiye’nin 7 vilayetinde birinci partiyiz’

‘Bizzz bütçemizde en büyük payı eğitime ayırmış bir iktidarız’

‘Rusya ile 20 belgeye imza attık, adeta yeni bir döneme girdik’

‘Kriz ortamında yeni yatırımlar yaptık, istihdamlar kazandırdık’ sözleri, DTP’den aşiret oylarını çalmaya yönelik bir seçim öncesi konuşmasıdır. Aşiret ağalarının şalvar yan cebine, ilk taksit 145 milyon olarak konulmuştur.

Toprak reformundan bahsetmeyen aşiret-tarikat koalisyonunun, halka bir kuruşluk refah sağladığını görsem dişimi kıracağımdır.

Bu aşamada yapılması gereken, Arabizasyona direndiğimiz gibi her bakımdan Güneydoğululaştırılmaya da direnmektir.

AHA SİZE KÜRT AÇILIMI NEDİR YAZISI
__________________
zaman kısa, dünya herkese yeter, mühim olan insanlık
KANIMIZIN KIRMIZISI ALNIMIZIN AKIYLA SİVASSPORLUYUZ
abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 19.08.2009, 10:19   #68
ÇİRKİN KIZ58
Usta Yiğido
 
ÇİRKİN KIZ58 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
ÇİRKİN KIZ58 Şuan ÇİRKİN KIZ58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 17.12.2009 17:06

Üyelik Tarihi: 17.11.2008
Mesajlar: 1.055
Tecrübe Puanı: 671 ÇİRKİN KIZ58 FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: ''Kürt Açılımı'' Nedir ?

Alıntı:
besyo_cu Nickli Üyeden Al?nt? Mesajı Göster
Aparslan TÜRKEŞ'in yıllar önce Can DÜNDAR'ın programında bu konu hakkında kısa bir konuşması var yıllar öncesinden bu günü görmüş büyük insan. BUrda milliyetciyim ama bu açılıma razıyım olması gerek diyenler bir bakın başbuğ ne diyor ?

Ben Türküm, Türk esir olmaz.
Ben Türküm, Türk Devletsiz olmaz.
Ben Türküm, Türk Bayraksız olmaz.
Ben Türküm, Türk Ezansız olmaz.
Ben Türküm, Türk Hürriyetsiz olmaz...


ÇİRKİN KIZ58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 19.08.2009, 12:23   #69
Siyahnur
Usta Yiğido
 
Siyahnur - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Siyahnur Şuan Siyahnur isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 15.09.2013 00:22

Üyelik Tarihi: 09.09.2008
Mesajlar: 1.846
Tecrübe Puanı: 759 Siyahnur FAZLA SÖZE GEREK YOKSiyahnur FAZLA SÖZE GEREK YOK
Standart Cevap: ''Kürt Açılımı'' Nedir ?

Alıntı:
besyo_cu Nickli Üyeden Al?nt? Mesajı Göster
Aparslan TÜRKEŞ'in yıllar önce Can DÜNDAR'ın programında bu konu hakkında kısa bir konuşması var yıllar öncesinden bu günü görmüş büyük insan. BUrda milliyetciyim ama bu açılıma razıyım olması gerek diyenler bir bakın başbuğ ne diyor ?
Zamanimizda "Milliyetciyim" deyipte acilima razi olani görmedik zaten, merak etmeyin.
Bu kesimden gelen sesin siddetine bakilirsa hükümet dogru yolda.
Cünkü akan kan durunca, varlik nedenleri de kalmayacak.
Ne ile beslendiklerini kendileride biliyor.


@Sivaslisandy,hayret oysa yazilarin Bahceli'nin kurultay endisesi ile esip gürledigi sacmalamalari gibi...
felaket tellalligi ,evet kapasite meselesi.
Tek yaptıgınız is,onu da yapacaksınız tabii...

__________________
-Bedeli ne olursa olsun müslümanca yasamanin haysiyetine talibiz.- Ismet Özel
Siyahnur isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 19.08.2009, 13:34   #70
Cley
Moderator
 
Cley - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Cley Şuan Cley isimli Üye şimdilik offline Konumundadır

Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 8.021
Tecrübe Puanı: 10 Cley isimli Üye Tecrübe Puan?n?zını Kapatmıştır.
Standart Cevap: ''Kürt Açılımı'' Nedir ?

Milliyetçilik nedir diye sordum ve sorduğum kişiden başka birçok kişi açıklama yapmış. Türk milliyetçiliği nedir diye de sormadım. Hadi sordum diyelim slogan edebiyatıyla yazılan yazılar da değildir Türk milliyetçiliği avatara bozkurt koymak da değildir kurtlu yüzükler kolyeler bileklikler takmak da değildir vs. Yalçın gardaşım da hemen şeriat nedir diye sormuş konumuzda şeriat geçiyor mu bilmiyorum. Zaten verilecek cevap bulunamayınca konu ya dine ya başbakana bağlanıyor.
__________________
Edep ile gelen Saygı ile karşılanır
Cley isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesaj?n?z? De?i?tirme Yetkiniz Yok

BB Code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Yamaç Paraşutu Nedir? EyüphanAydın Yamaç Paraşütü 1 10.05.2010 20:22
Kürt Yönetimi sınırları aştı! _DuMaN_58 Dünya ve Türkiye'den Haberler 16 06.09.2009 15:26
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ? doğanay58 Muhtelif konular 4 30.06.2009 06:32
Bir İl İçin Üniversite Nedir? Sivaslilar.Net Anasayfa Haberler 3 13.02.2009 01:44
Bilmeceler... _DuMaN_58 Arşiv 45 19.03.2008 17:15


WEZ Format +2. ?uan Saat: 16:13.


Powered by: vBulletin. Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

Copyright © - Bütün Haklar Sivaslilar.net'e aittir.