Forum - Ana Sayfa Takvim S?k Sorulan Sorular Arama

Zurück   Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar > Serbest Alan > Serbest Kürsü
SİTE ANA SAYFA Galeri Kayıt ol Yardım Ajanda Oyunlar Arama Bugünki Mesajlar Forumlar? Okundu Kabul Et

Serbest Kürsü Serbest Konular



Son 15 Mesaj : Atatürk'ün Çocukluğu'na Ait Hikayeler           »          Şehzade Osman           »          Hatıra defteri           »          Antilop İle Akrebin Dostluğu           »          Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 2           »          Sitemizin Ozanları           »          SEVDİM İŞTE....           »          NEFRET ETTİM İŞTE!!!!!           »          AFORİZMALAR (SAÇMALAMLAR)-1           »          SEÇKİNLER/SEÇİLMİŞLER DÜNYASI           »          Hatalarımızdan Dersler Alabilmek Ümidiyle.           »          Araf Suresi 172-173. Ayetler.( Ben Sizin Rabbiniz Değil Miyim)           »          İnancımızı Kullananların Artık Tuzağına Düşmeyelim.           »          ULAŞ-Yapalı           »          TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR PAYLAŞIMAZ
Konu Kapatılmıştır
 
Seçenekler Arama Stil
Alt 30.09.2009, 14:37   #61
Abdurrahman 58
Usta Yiğido
 
Abdurrahman 58 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Abdurrahman 58 Şuan Abdurrahman 58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 17.06.2016 18:24

Üyelik Tarihi: 15.06.2006
Yaş: 34
Mesajlar: 4.132
Tecrübe Puanı: 1074 Abdurrahman 58 ist jedem bekanntAbdurrahman 58 ist jedem bekanntAbdurrahman 58 ist jedem bekanntAbdurrahman 58 ist jedem bekanntAbdurrahman 58 ist jedem bekanntAbdurrahman 58 ist jedem bekannt
Standart Cevap: YAVUZ SULTAN SELİM'İN KÜRTLERE BEDDUASI

BU YAZI OSMANLIYI HAYASIZCA ELEŞTRENLERE !
YÜZYILLARCA İSLAMIN BAYRAKTARLIĞINI YAPMIŞ OSMANLIYA ÇAMUR ATMAK HANGİ İTİN HADDİNE !

Bugün Ecdadımın Osmanlılar olduğu aklıma gelince bir kere daha gurur duydum.,
Öyle bir İmparatorluk ki yüzyıllardır İslamın bayraktarlığını yapmıştır,
Öyle bir İmparatorluk ki yüzyıllardır İslam için, İslamı yaymak için, Allah’a davet için savaşmıştır,

Uluslararası diplamasi ve uluslararası denge dinlememiştir,
Bu yüzden değil midir, Osmanlının torunları olduğumuz için değil midir nerede bir müslüman eziyet görse elimizin kolumuzun bağlı olduğunu görünce kahroluyoruz.

Düşünün bir kere Bosna ‘da kıyım olduğu zaman Osmanlı hayatta olsa Sırplara napardı acaba! Birleşmiş Milletler kararını dinler miydi! Uluslararası dengeleri korumak için diplomasi yapar mıydı! Avrupa birliği kınasa cevap verir miydi! Rus Ayıları Osmanlının Bosna’ya müdahalesine karşı ültimatom verse acaba korkar mıydı!Ya da Osmanlı hayattayken buna cüret edebilirler miydi!
Bu soruların cevabından dolayı Osmanlıyı seviyorum. Allah’a inanan ve güvenenler asla korkmazlar!

Çünkü bizim için savaş sebebi olarak müslümanlara ve mazlumlara eziyet edilmesi yeterlidir.
Öyle bir İmparartorluk ki yüzyıllarca kafirlere diz çöktürmüş, Allah için savaşmanın gururuyla başı dik yürümüştür.

Öyle bir İmparatorluk ki hiç bir zaman aşağılık kompleksi hissetmeden, hiçbir silahtan korkmadan özgüvenle yüreyebilmiştir.

Allah, her zaman verdiği sözü tutmuş, kendi yolunda elinde “La ilahe illallah” bayrağıyla yürüyenleri daima yüceltmiş, cihana efendi kılmıştır.
Allah’ın Bir neferi olarak İslam bayrağıyla yürümek, İslamı tebliğ etmek kadar daha güzel bir şey var mıdır!

İslam değil midir insana onurunu geri veren
İslam değil midir tüm insanlığı kurtarma iddiasında olan
İslam değil midir kula kulluğu reddederek gerçek özgürlüğü vadeden

Şimdi Amerika’nın çıkıp özgürlük için savaştığını söylemesi ne kadar acı!Halbu ki bu şeref sadece Müslümanlara ait değil midir?

Osmanlı’yı bir de sonuna kadar eleştirenler var

Onlara diyorum ki Avrupa Birliğine girmek öyle Maastricht kiriterleriyle falan olmaz, Avrupaya Osmanlının girdiği gibi girsinler de bir göreyim

Onlara diyorum ki, siz her zaman aşağılık kompleksiyle İngilizce bilememekten kahrolurken hiç bir zaman kafir Avrupa’ya üstünlük hissederek bakamayacaksınız. Sizin başınız hiç bir zaman yukarıda olamayacak

Kuran diyor ki, “inanıyorsanız üstünsünüz”

Öyle bir zaman hayal ediyorum ki,
Müslüman askerler Irak’a girerek oradaki mazlumları ve ezilmişleri kurtarsınlar ve Amerikan askerlerinin yüzüne tükürerek “Müslümanlar varken siz asla insanları özgürleştirme iddiasında bulunamazsınız, haddinizi bilin!” deyip İslam bayrağını göndere çeksinler,

Öyle bir zaman hayal ediyorum ki,
Dünya hayretler içinde “Bunlar neyine güveniyor” derken Müslüman askerler Balkanlara girerek müslüman kardeşlerini kurtarsın, onlar “yine kim işgale geldi” diye düşünürken İslam sancağını görerek evlerinden koşsunlar, mutluluktan ağlayarak kardeşlerini kucaklasınlar.

Öyle bir zaman hayal ediyorum ki,
Nerede bir mazlum ezilse, bir gün Müslümanların oralara gelip onları kurtaracağını umut etsin,

Allah her zaman sözünü tutmuştur, O’na kim güvenirse, kim inanırsa cihana efendi olur, kafirlere önünde diz çöktürür. Müslümanlar daima üstündür!
Ve Müslümanların üstün olduğunu Osmanlı’dan kim daha iyi kanıtlamıştır!


Ey şanlı ordu,ey şanlı asker
Haydi gazanfer, umman-ı safter
Bir elde kalkan, bir elde hançer
Serhadde doğru ey şanlı asker.

Deryada olsa herşey muzaffer
Dillerde tekbir, Allahü ekber

Allahü ekber, Allahü ekber
Ordumuz olsun daim muzaffer.
__________________
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]

EZAN DİNMEZ DİYEN,BAYRAK İNMEZ DİYEN,ŞEHİT ÖLMEZ DİYEN BİRİLERİ VAR ...!!!
Abdurrahman 58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif
Alt 30.09.2009, 17:07   #62
barikat58
Usta Yiğido
 
barikat58 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
barikat58 Şuan barikat58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 06.04.2016 18:19

Üyelik Tarihi: 03.01.2007
Mesajlar: 15.450
Tecrübe Puanı: 2175 barikat58 FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: YAVUZ SULTAN SELİM'İN KÜRTLERE BEDDUASI

Alevi-Sünni arasındaki münaferet ‘Alevi kıyımı’ hadisesinin doğru anlaşılmasıyla ortadan kalkar


Alevilerin muhalif bir ideolojik kimlik kazanmalarında milat nedir?

Eğer Türkiye tarihindeki Alevîliği kastediyorsanız, Osmanlı-Safevî mücadelesinin başladığı 1500’lü yıllar tam anlamıyla bir milát sayılabilir.

16. yy’da ‘öteki’ oldular

Çünkü aslında iki devlet arasındaki siyasal rekabetin sonucu olan bu mücadele, her iki tarafın birbirini kendi kamuoyları önünde meşrulaştırmak için başvurdukları dinî söylemle, yani birbirini ‘ráfızî’ (din dışı) ilan etmeleriyle Osmanlı topraklarındaki Alevîler tam anlamıyla muhalif bir kimliğin temsilcileri olarak Türkiye tarihinde yerlerini aldılar. Oysa ondan önce Osmanlı devletinin, yerleşik hayata geçirerek vergiye tabi kılma konusundaki baskılarının dışında Alevî -yahut o zaman ki adıyla Kızılbaş- dediğimiz toplumla, inançlarından kaynaklanan bir sürtüşmesi olmadı. Osmanlı merkezî yönetimi, kendine karşı herhangi bir tehlike, bir ayaklanma söz konusu olmadığı sürece hiçbir inanç kesiminin inançlarıyla ilgilenmemiştir.

Bu yüzden bu kesimlerin Safevî devletiyle bağlantısı Osmanlı merkezî yönetimini çok tedirgin etmekteydi. Nitekim Şah İsmail devleti kurarken İran’da tam anlamıyla bir ‘Sünnîliği tasfiye’ faaliyetine girişmişti.

İşte Şiî Safevî propagandası kırsal kesimde çok etkili olduğu için Osmanlı yönetimini fazlaca tedirgin etmiş ve savunma psikolojisi içinde, şiddetli tedbirlerle bunun etkilerini savuşturmaya çalışmıştı. Bunun sonucu Alevîler Ráfızî (İslam dışı) ilan edildiler. Yani bugünkü yaygın deyimle ‘öteki’ oldular.

l Bu, dini değil siyasi bir tavır, öyle değil mi?

Elbette. Dinî içerikli görünmekle beraber aslında tamamen siyasi bir ilándır. İşte Alevîler devlet tarafından böyle karşılanıyordu. Sırası gelmişken hem bazı Sünnîlerin hem de Alevîlerin yanlış bildikleri bir meseleyi de açıklığa kavuşturmak gerektiğine işaret etmek isterim: ‘Alevî katliamı’ veya ‘Alevî kıyımı’ dedikleri şey, aslında Osmanlı devletine karşı fiilen Safevî devleti taraftarı olarak karşı çıkan, isyan eden veya Safevîler için çalışan Alevîlerin tabi tutulduğu bir katliam olayıdır.

Yoksa Osmanlı merkezî iktidarı 16. yüzyıl Avrupa’sındaki din savaşlarında Katoliklerle Protestanlar arasında cereyan eden karşılıklı katliamlarda olduğu gibi, Alevî köylerine veya boylarına karşı sistemli bir katliam yapmamıştır. Başbakanlık arşivindeki Mühimme kayıtları dediğimiz belge kayıtları bunu açıkça ortaya koyuyor. Belki bugün Alevîlerle Sünnîler arasındaki münafereti ortadan kaldıracak olan en önemli hususlardan birinin, bu meseleyi açıklığa kavuşturmak olduğunu unutmamalıyız derim.

Marksist Alevilik

l Aleviliğin uluslararası bir konu haline gelmesinde ve zaman zaman Türkiye’nin karşısına bir zorluk olarak çıkartılmasında nasıl bir politik süreç işledi? Avrupa’daki Alevilerin daha sert tutumlu olmalarıyla bu sürecin ilişkisi var mı?

Bu sürecin işlemesine bir bakıma Avrupa’daki geleneksel Alevîlik çizgisinin dışındaki Alevîler katkıda bulundular diyebilirim. Fransa, Almanya ve Hollanda gibi, Alevî vatandaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı bu ülkeler, Alevîleri ‘ayrı bir dinin mensupları’ olarak düşündükleri için azınlık statüsünde değerlendiriyorlar.

Orada yaşayan sözünü ettiğim Alevî kesimleri de onların bu düşüncelerini destekleyecek tutumlar içinde ve o yolda taleplerde bulunuyorlar. Oysa Türkiye’de ve Avrupa’da yaşayan geleneksel Alevîliğe bağlı, yani kendini ‘Müslüman’ olarak tanımlayan Alevîler, biliyorsunuz, buna şiddetle karşı çıktılar. Buna rağmen Avrupa Birliği tutumunu bildiğim kadarıyla değiştirmedi. Katolik kilisesi’nin de bu meseleyle yakından ilgilendiği bilinmeyen bir şey değil. Fakat bütün Alevîleri aynı şekilde düşünüyor gibi bir değerlendirme haksızlık olur bence.

Sünniler de değişiyor

l Alevilik dini bir muhtevadan çok Marksist-ideolojik bir söylemle kendini anlatıyor. Neden?

Kendini ‘Müslüman’ kimliğiyle tanımlayan Alevîlerin, kendilerini ideolojik bir muhteva ile tanımladıklarını söyleyemem. Tersine onlar buna karşıdırlar ve ısrarla, kendilerinin ‘İslam’ın içinde’ olduklarını her vesileyle ifade ederler. Ama 1960’lar sonrası, o dönemin genç Alevîleri, Marksizmi benimseyince, ister istemez kendilerini Marksist söylemle tanımlamaya başladılar, bugün de bunlar mevcuttur, Avrupa’da ve Türkiye’de dernekleri, federasyonları var. Bunlardan bazıları ise 1990’larda yeniden geleneksel Alevîliğe döndüler. Bu simaların hem Alevîler, hem Sünnîler için önemli bir kazanç olduğunu düşünüyorum.

l Bugün, Aleviliğin yeniden yapılanması diye bir olgudan söz edebilir miyiz?

Ben de tam bunu söyleyecektim. Alevîlik, pardon, yalnız Alevîlik mi, Sünnîlik de, üstelik yalnız Türkiye Sünnîliği değil, İslam dünyası genelinde Sünnîlik de görebildiğim kadarıyla yeniden yapılanma sürecini yaşıyor. Aslında her alanda süratle değişen dünyada bundan daha tabii bir şey olamazdı. Bence dinler de, bu arada bütün yorumlarıyla İslam dini mensupları da, alabildiğince çeşitlenen, kompleksleşen yeni problemler, yeni hayat tarzları, yeni zihniyetler karşısında dayanabilmek ve varlığını sürdürebilmek için bazı alanlarda, özellikle artık iyice iç içe geçen ferdî, toplumlar ve uluslararası ilişkilerde, kendine çeki düzen verme, yeni sorunlara yeni çözümler arama yolunda yeniden yapılanma sürecine girmek zorunda idiler ve öyle de oluyor. Bu karşı konulmaz bir sosyolojik olgudur.

l Alevilik ve Alevilerle ilgili halihazırda bir toplumsal mühendislik çalışması yürütülüyor mu?

Bunu bilemem, belki! Dışarıda ve içeride bunu yapmak isteyen veya yapmakta olanlar bazı çevreler herhalde vardır. 1980’lerden beri yaşadığımız sürece bakılırsa, olmamasına şaşmak lazım.

l Aleviliğin teolojik kaynaklarının pek de olmadığı, kaynak diye varılan yerde ele geçenlerin mitolojik malzemeler olduğu tezi doğru mu?

Kısmen doğru, kısmen yanlış. Doğru, çünkü bu kaynakların çoğu menákıbnáme veya veláyetnáme dediğimiz türden. Yani eskiden yaşamış Alevî ve Bektaşî evliyasının kerametlerle karışık hayat hikáyelerini, menkıbelerini, düşünce ve inançlarını anlatan nesir halinde veya nesir-nazım karışık eserlerdir.

İkinci büyük kaynak grubu ki bence asıl Alevîliğin ve Bektaşîliğin teolojisinin temel kaynakları, erkánámeler ve benzerlerinden ziyade, Alevî ve Bektaşî nefesleridir. Bunlar mitolojik unsurlarla karışık olmakla beraber, fevkalade önemli, nefis tasavvufî metinlerdir. Asıl yayımlanması gerekenler bu kaynak grubudur. Fakat bunlar sadece mitolojik metinler değil aynı zamanda önemli dinî metinlerdir.l Neden Sünnî veya Şiî teoloji kaynakları gibi, rasyonel, sistematize kaynaklar yok? (Alevilerde)

Bence bunun iki sebebi var. Birincisi, Alevî toplumunun yakın zamanlara kadar çoğunlukla kırsal kesime mensup olması, yazılı kültürden ziyade şifahî kültür geleneğini yaşatmasıdır. Bu geleneği tarihin içinden bu güne kadar getirip yaşatanlar ise, bildiğiniz gibi çoğu aynı zamanda şair, ozan olan dedelerdir ki bunlar içinden Osmanlı dönemi boyunca Viranî gibi, Pir Sultan Abdal gibi çok ünlü simalar yetişmiştir. Bildiğiniz gibi Pir Sultan Abdal’ın nefesleri Osmanlı döneminde Sünnî tarikatların tekkelerinde de okunuyordu. İkincisi, malûm sebeplerle ve özellikle Osmanlı toplumunda bir dönemden itibaren sürekli takibat ve denetim altında, kapalı bir toplum olarak yaşamak durumunda kalmaları ve Şiîlikte olduğu gibi kendi eğitim müesseselerini kurup álimlerini yetiştirme imkánına sahip olamamalarıdır.

Yazılı kültür zayıf

l Şifahi kültürden yazılı kültüre geçişte bir yol kat edildi mi peki?

Belli bir yol kat edildi. Aslında bu yol yaklaşık 17. yüzyıldan itibaren kat edilmeye başlamıştı. Elimizde bulunan gerek menákıbnámeler, gerek nefesler, gerekse Alevî ve Bektaşi şáirlerinin kişisel divanları olsun, yazma nüshalarının birkaç istisnanın dışında, 17. yüzyıldan daha eskiye gitmemekte olmasıdır.

Bu, bir bakıma yazılı kültüre bu asırdan itibaren geçilmeye başlandığını gösterir. Sebebini ben, bu yüzyılda artık 16. yüzyılda olduğu gibi Osmanlı merkezî yönetiminin Safevî tehlikesinden o kadar endişe etmemesine, dolayısıyla denetim ve takibatı tavsatmasına bağlıyorum.

Eğer 16. yüzyıldaki gibi şedit bir politika izlenmiş olsaydı, mühimme kayıtlarının gösterdiği gibi ve onların ifadesiyle ‘Rafızî kitaplar’ toplatılıp yakılırdı. Yalnız bu ‘Rafızî kitaplar’ın Anadolu’da değil, İran’da yazılıp buraya gizlice sokulduğunu söylemek lazım. Biz bu devirde Anadolu’da yazılmış -bir tek Hacı Bektaş Veláyetnámesi hariç- bir kitap bilmiyoruz. Tabii en azından şimdilik. İleride çıkar mı, bilemem. Ama 16. yüzyılda devletin çok sıkı takibat ve cezalandırma politikasının yarattığı korku ortamında da, farz-ı muhal, Alevî toplum içinde yazılı kültür gelişmiş olsa bile yazılı metinler üretmek herhalde mümkün olamazdı.

Bugünse artık Alevî ve Bektaşi toplumu hem yeni kitaplar yayımlamakta, hem eski metinleri -ne yazık ki ticarî gayelerle olsa gerek- itinasız ve baştan savma bir şekilde yayımlamaktadırlar.


Atatürk’ün Hazreti Ali olduğunu düşünenler var


Atatürk’ün Hz. Ali’nin halefi olarak görüldüğü şeklinde bir tespitiniz var. Nasıl oluyor da teolojik bir arayış seküler bir varılıyor?

Laikliğin bazı Alevî aydınlarınca ádeta bir teoloji gibi algılandığını yazmıştım, bu farklı bir şey. Benim söylediğim, aslında, Cumhuriyet’in kurucusu ve yegáne sahibi imiş gibi davranan bazı kesimler nezdinde Alevîliğin kendini meşrulaştırmak ve böylece Sünnî kesimlere göre bir üst kademeye yerleşmek ve bu maksatla da laikliğin teminatı oldukları imajını yaratabilmek amacına bir telmih idi. Atatürk’ün Hz. Ali’nin modern çağda yaşayan halefi olarak görüldüğünü söylediğim konusuna gelince, halefi olarak değil, bizzat kendisi olarak yorumlandığını söylemiştim. Bu bizzat benim bir düşüncem değil, bir gerçek olgunun ifadesidir. Bunun nasıl böyle görüldüğünü anlamak için, geleneksel ve tarihsel Alevîliğin temel inançlarından olan hulûl (enkarnasyon, Tanrı’nın insan bedeninde görünmesi) ve tenásüh (reenkarnasyon, ölen bir kişinin ruhunun başka bir zaman ve mekánda başka bir bedende yeniden yaşaması) inançlarına ve bunların Alevî teolojisindeki yerlerine áşina olmak icap eder.


Aleviler Hz. Ali’yi teolojik bir figür olarak görürler


Sünnî kesimin ve özellikle bu meseleyi halletmeye soyunanların artık, Alevîliğin sadece Hz. Ali’yi sevmek kadar basit olmadığını, yahut Alevîlerle Sünnîler arasındaki yegáne farkın Hz. Ali’yi fazlaca sevmekten ibaret olmadığını anlamaları gerekir.


Sünniler de Kerbelá olayına hassasiyet gösterirler. Bu, neden bir ortak payda olarak görülemiyor? Neden Hz. Ali, Sünni ve Alevileri yakınlaştıracak, en azından iki kesimi karşılıklı olarak yumuşatacak bir figür olarak işlenemiyor, işlenmiyor?

Kerbelá olayına karşı gösterilen hassasiyetin taraflar arasında çok farklı bir mahiyet arzettiğini bilmek lazım. İkisi aynı zihniyetten veya algılayıştan kaynaklanmıyor. Sünnilerin hassasiyeti, Peygamber’in çok sevdiği torununun uğradığı bir zulüm, kanlı, menfur bir cinayetle sonuçlanan bir haksızlığa karşı duyulan tepkiden geliyor. Sonuçta Peygamber’e karşı yapılan bir haksızlık ve hatta saygısızlık olarak görülür ve tabii ki büyük üzüntü kaynağıdır. Oysa Alevilikte bu facia bir teoloji yaratmıştır ve tarih boyunca Aleviliğe vücut veren temellerinden biridir. Aynı zamanda da Aleviliğin çok önemli ritüellerinden biridir. Bu algılayış ve yaklaşım farkına rağmen Kerbelá olayı belki iki kesimin ortak noktalarından biri olarak algılanabilir, belirttiğim farkı anlamak kaydıyla tabii.

Peki ya Hz. Ali... Sünni ve Alevilerin Hz. Ali’ye bakışları...

Hz. Ali konusunda ise iki kesim arasında çok daha derin bir fark vardır. Şu kadarını söyleyeyim ki, Hz. Ali, Sünni kesim için Peygamber’in amcaoğlu ve ilk Müslümanlardan olmasının ötesinde, Hayber kahramanı ve dördüncü halife olarak en büyük İslam şahsiyetlerinden biridir. Fakat Sünniler için bir teoloji konusu değildir. Oysa Alevilik için Hz. Ali, en temel teolojik unsurdur, teolojisinin merkezindeki şahsiyettir. Dolayısıyla Sünnilerin Hz. Ali’si etiyle kemiğiyle tarihte yaşamış ve vefat etmiş bir insandır, ama Alevilerin Hz. Ali’si bundan çok daha fazla bir şeydir. Bence en önemlisi de, Sünni kesimin ve özellikle bu meseleyi halletmeye soyunanların artık, Aleviliğin sadece Hz. Ali’yi -üstelik hangi Hz. Ali’yi? Sünnilerin benimsediği, tarihte yaşamış olanı mı, yoksa Alevi toplumunun tarihin içinden bugünlere taşıdığı kendi inanç dünyalarındaki Hz. Ali’lerini mi?- sevmek kadar basit olmadığını, yahut Alevilerle Sünniler arasındaki yegáne farkın Hz. Ali’yi fazlaca sevmekten ibaret olmadığını anlamaları gerekir.

‘Ali’siz Alevilik’ tezi...

Zaten bu yüzden ‘Ali’siz Alevilik’ tezi çok haklı olarak Alevilerden tepki gördü. İki kesimi karşılıklı olarak yumuşatacak bir figür olarak işlenmemesi, hatta işlenemiyor olması bence bu yüzdendir. Ama Sünnilerin bir türlü anlamaya yanaşmadığı temel fark da buradan kaynaklanıyor. Ben bu konuda belki faydalı olur düşüncesiyle, editörlüğünü bizzat yaptığım, İngilizce ve Türkçe olarak iki versiyon halinde yayımlanan, çeşitli İslami inanç kesimlerinde Hz. Ali’nin nasıl algılandığını anlatan bir kitabı salık vermek isterim. ‘Tarihten Teolojiye: İslam İnançlarında Hz. Ali’

Dedelik müessesesi Alevi kimliğini taşıyan en önemli unsur. Bugünkü haliyle dedelik müessesesinin etkinliği ne düzeyde? Dedelik kurumunun yeniden inşası gibi bir çabaları var mı?

Gözlemleyebildiğim kadarıyla dedelik müessesesi, 1960’lar sonrası dönemde Marksist olan kesim içinde kaybettiği itibarını yalnız köylerde değil, şehirlerde de, özellikle cemevlerinin yaygınlaşmasına paralel olarak yeniden kazanmakta. Eskinin okuma, eğitim alma imkánlarından yoksun dedeleri, yerlerini yavaş yavaş eğitim almış, hatta belli bir alanda uzmanlaşmış dedelere bırakıyorlar. Bu çerçevede dedelik müessesesi zaten kendini yeniden inşa ediyor, etmek zorunda. Biliyorsunuz, sayıları az da olsa, günümüzde ilahiyat fakültelerinde Sünni teoloji eğitimi almış dedeler de var.

Alevi okur-yazar gençlerin kimlik konusunda referansları neler? Dedeler ve Alevi ritüelleri yeterli geliyor mu?

Okur-yazar Alevi gençlerinin kimlik konusundaki referansları da geleneksel kültür ister istemez. Çünkü Aleviliğe karakteristiğini kazandıran odur. Onu yok sayar, yerine başka şeyler koyarsanız, Aleviliği ortadan kaldırmış olursunuz. Ama okur yazar gençler o kültürü, edindikleri eğitimin süzgecinden geçirerek yeniden yorumlama çabası içindeler. Alevi öğrencilerimle zaman zaman bu konuları tartışıyoruz. Alevi ritüelleri bazılarına yeterli gelmeyebiliyor


Prof.Dr.Ahmet Yaşar OCAK
barikat58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif
Alt 30.09.2009, 17:11   #63
barikat58
Usta Yiğido
 
barikat58 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
barikat58 Şuan barikat58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 06.04.2016 18:19

Üyelik Tarihi: 03.01.2007
Mesajlar: 15.450
Tecrübe Puanı: 2175 barikat58 FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: YAVUZ SULTAN SELİM'İN KÜRTLERE BEDDUASI

Bir iddiaya göre Yavuz Sultan Selim'in talimatıyla Anadolu'da 40.000 alevi öldürülmüştür.
Bu görüşe katılmayan bazı akademisyenler bu sayının gerçeklikten uzak olduğuna inanır. TarihçiMustafa Akdağ, "Yavuz Sultan Selim'in o zaman,Kızılbaş mezhepli 40.000 kişi öldürttüğü hakkında tarihlere geçmiş bir rivayet vardır… Ancak, biz bunu pek şişirilmiş bir sayı bulmaktayız. Çünkü, bu Padişah devrine ait pek çok mahkeme defterleri hâlâ elimizdedir. Bunlar üzerinde yaptığımız araştırmalarda, bu çapta kitle idamlarına rastlayamadık. Eğer öyle kanlı bir olay geçseydi, bu defterlerde yer alması zorunlu idi." diyerek bu iddiaların gerçekçi olmadığını ifade etmektedir....
Sayıyı abartılı bulan bir diğer tarihçi Robert Mantran ise şöyle ifade ediyor, "Göründüğü kadarıyla, bu "büyücü avı", özellikle olaylara bulaşan tımar sahiplerini yerlerinden atmak ve bilinen elebaşıları öldürmekten ibaret kaldı.1513 ya da 1514 'te olan 40.000 sapkının kırılması efsanesinin destekleyen hiçbir kanıt yok elimizde; sayılar karşısında doğulu baş dönmesiyle alabildiğine damgalı görünüyor bu."
barikat58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif
Alt 30.09.2009, 17:26   #64
barikat58
Usta Yiğido
 
barikat58 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
barikat58 Şuan barikat58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 06.04.2016 18:19

Üyelik Tarihi: 03.01.2007
Mesajlar: 15.450
Tecrübe Puanı: 2175 barikat58 FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: YAVUZ SULTAN SELİM'İN KÜRTLERE BEDDUASI

BİR KIZIL ŞAİASI BİR TARİHİ KARALAMA MODASI
Osmanlı İmparatorluğu tarih ilmi dediğimiz o millli hafızada şanla şerefle ihtişamla dünyaya verdiği nizamla hatıra gelirken bir yandanda Halil İnalcık hocamızın ifadeleriyle Osmanlı imparatorluğu çeşitli nifak tohumlarının ortaya attığı iddialarla tahribata uğramakta ve o milli hafıza yanıltılmaya çalışılmaktadır.
Biliyorsunuz ki Osmanlı İmparatorluğunda büyük tartışma konularından biride Yavuz Sultan Selim ve Şah İsmail münasebetleridir.Tarihimizde husule gelen bu hadise o kadar dikkatleri celbetmiştirki Yavuzla Şah İsmail arasında temsili hikayeler uydurulmakta birbirleri arasındaki mektuplaşmaları ve birbirleri ile istihzaları bugün herkes tarafından dillendirilmektedir.
Ancak Şah İsmail Ve Yavuz Sultan selim arasındaki ilişkiler bu sınırda kalmamıştır.Ardından gelişen olaylar Türkiye'de kendilerine etnik kimlik ve mezhep siyaseti yürütmeyi görev biçenler tarafındanda istismar edilmektedir.Her konuda olduğu gibi bu gibi nifak çevreleri her türlü bilgi kirliliğini yaymakta geçrekte olmayıpta kendi uydurdukları hadiseleri bu konuyla irtibatlandırmakta ve yaptıkları her türlü tahribatla Osmanlı İmparatorluğu'nu şii düşmanı türkmen düşmanı şeklinde ortaya koymaktadırlar.
Bu gibi nifak çevrelerinin ortaya attığı iddialar duyguları samimi olan alevi vatandaşlarımız tarafındanda hakikat olarak telakki edilmekte ve bu sebepelde osmanlı ve tarih hususunda menfii bir tavır göstermektedirler.böyle bir yanıltıya sebep olan çevreler bugün ülkücü camiaya yönelik ve mukaddessiyatçı cepheye karşı aynı iftira ve karalamalarla saldırmaktadırlar.tarihi ve günümüzü böylesine bir kargaşaya sürükleyen çevreleri en başta inançları samimi olan alevi vatandaşlarımız olmak üzere kimse itibar etmemelidir.

Osmanlı devleti 2.bayezıd'ın son dönemlerinde belli bir kudret ve hakimiyet sahası altında dünyaya nizam vermekte ve devletin başı 2.bayezıdın velilik hüviyetiyle dünya dahada sağlam bir barış temeline oturmakta idi.işte böyle bir huzur ve sükunet ortamında irandaki şii hareketler iktidara gelmiş ve şah ismail liderliğindeki türk saltanatı emperyalist bir gaye ve idealle dünyadaki nizamı bozma gibi bir idealin peşine düşmüştü.ideolojik ve mezhepçi bir şekilde iranda hakimiyeti sağlayan şah ismail iran sunnilerini katletmekte ve İslam güneşlerinden biris olan İmam_ı Azam Ebu hanefi'nin mezarını yıkarak beslediği kin ve nefretide herkese ispatlamıştı.Ve böyle zalimane tavırlar içerisinde bulunan şah ismail osmanlı anadolusundaki alevi türkmenlerede nüfuz etmekte ve kendi hakimiyeti dahilinde olan irandaki huzursuzluk ve nizamsızlığı osmanlı devlet torpaklarına da taşımakta idi.Osmanlı alperneleri batıya islam mügrü kurmak gayesiyle balkan ovalarında at koşturmakta iken şah ismail ve emperyalist anlayışıda anadoludaki nizamı sarsmakta idi.
İşte bu şartlarda Osmanlı hakimiyeti el değiştirmiş ve 2.bayezıt veli'nin hakimiyet mührünü oğlu Yavuz Sultan Selim devralmıştı.Yavuz sultan selim trabzon sancakbeyliği esnasında doğudan gelen bu tehlikenin farkına varmış ve islama karşı derin bir taassubla hareket eden islam yıldızlarının dahi mezarını yıkmak küstahlığına düşen insanların inançlarına nüfuz etmek isteyen şah ismail gibi bir zalimi büyümeden engelleme teşebbüsüne geçmek istiyordu.yavuz sultan selim işte bu inançla çaldıran ve ridaniyede şah ismail ordularını mağlup etmiş ve haremini dahi bırakıp kaçan şah ismail içinde artık yeni bir takibi şartlar neticesinde uygun görmemişti.
işte bu şartlar içerisinde neticelenen savaş esnasında yavuz sultan selimin 38.000türkmeni katlettiğine dair iddialar ortaya atılmaktadır.o dönemdeki alevi türkmen aşiretlerinini bir çoğunun şah ismail ve propagandasının tesiri altında olması bir geçrektir.ancak yavuz sultan selim bahsedildiği gibi 38.000 gibi büyük bir alevi kitlesini katletmemiştir.1924 yılı nüfus sayımlarında istanbul ile birlikte türkiye'nin toplam nüfusu 14 milyondur.20.asırda on dört milyonluk ve nüfusa sahip olan anadolunun 15.yüzyıl başlarında anadolu nüfusunu ancak bir milyonla açıklayabiliriz.YAVUZ SULTAN SELİMİN ÇALDIRAN VE RİDANİYEYE TERTİP ETTİĞİ SEFERLER ESNASINDA 38.000 gibi büyük bir kitleyi bugünkü deyimiyle illeri ilçeleri köyleri beldeleri kaplayacak şekilde nerde bulmuştur nerde katletmiştirYavuzun böyle bir katliam yaptığını iddia etmek köylerin şehirlerin ilkçelerin haritalardan silindiğini iddia etmekle bir olur.Bu olayın gerçeği ise Osmanlı develti şah ismaile yakınlığyıla bilinen alevi türkmen başlarını tutuklamış nizama aykırı davrananalarıda cezalandırmak suretiyle anadoludaki huzuru temin etmiştir.
Osmanlı devleti eski türk devlet geleneğinde olan ve islamın emriylede bağdaşan kendi topraklarına ve huzuruna karşı bir taciz hasebiyle cihadlara atılıyor ve bu şekilde kendisini hakim kılıyordu.Osmanlı Devleti İslam anlayışıyla İlayı Kelimetullah davasına girişiyor ve seferlerini daha çok Avrupa 'ya yönelik yaparak tek dinli tek hükümdarlı bir dünya düzeni hayalini kuruyordu.İşte bu inanç ve töreleriyle devlet felsefesini oluşturan osmanlı devleti artık dünya hakimiyetinin doruk noktalarına çıktığı kanuni döneminde avrupalı sefirlere çok çok alt düzeyde diplomatik kuralar içerisinde görüştüklerne safevi vb. türkmen ve islam hükümdarlarını elçilerine herşeye rağmen sahip oldukları hüviyet dolayısıyla dahada nazik bir biçimde protokol tanzim etme gibi bir davranışıda ihmal etmiyorlardı.

İşte tarihimiz bu türden birçok olayın doğrudan doğruya çarpıtılmasıyla tahribata uğramakta ve uğratılmaktadır.bu gün nifak tohumlarını kendilerine rehber edinenlerin ise bugünün türkiyesinde bölücü ve toplumun değerleriyle uzlaşmaz bireyler olması türkiyeye uygulanan piskolojik operasyonların mahiyetinide göstermektedir
barikat58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif
Alt 30.09.2009, 17:33   #65
barikat58
Usta Yiğido
 
barikat58 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
barikat58 Şuan barikat58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 06.04.2016 18:19

Üyelik Tarihi: 03.01.2007
Mesajlar: 15.450
Tecrübe Puanı: 2175 barikat58 FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: YAVUZ SULTAN SELİM'İN KÜRTLERE BEDDUASI

TARİHTEN Bİ HABER FİLDİŞİ BAĞNAZLARI HEPSİNİ OKUYUN ÖYLE CEVAP YAZIN AYRIMCILIK ATEŞİYLE YANAN KİŞİLER YAKTIKLARI ATEŞTE KÜL OLACAKLAR.OSMANLI BİR KIYIM YAPMAMIŞ AMA YAPSAYMIŞ HANİ YERİYMİŞ.ALLAH KISMET EDERDE BÖYLE BİR OPERASYON OLUR VE BEN HABERDAR OLURSAM BENİMDE ÇORBADA TUZUM BULUNACAK İNŞAALLAH.........

tarihi bir türlü siyasetten ayrı ele almayı beceremiyoruz. tarih, siyasetin yakasından düşmediği sürece de, kafalarımızdaki savaş ve karanlık devam edecek gibi görünüyor. neden mi söylüyorum bunları?

hatırlarsanız geçen hafta yeni bir ezber bozma girişiminde bulunmuş ve o “küçük fil”imizi tarihin zücaciye dükkânına kasr-ı şirin kapısından salmıştık. demiştik ki, siyasetçilerimiz kasr-ı şirin’den beri iran sınırımızın değişmediğini, hatta iran’la 400 yıldır dost olduğumuzu söylüyorlar, halbuki bu tarihen yanlış bir bilgi.

‘vay efendim sen ne demek istiyorsun?’ ne bush’un yardakçısı olmadığım kaldı, ne iran’a saldırmak için diş bileyen kesime top toplayıcılığı yaptığım.

eğer yazımdan ille de bir siyasî sonuç çıkarılacaksa, bu çürük iddiamız karşısında bush’un eli armut toplamayan ‘tarihçileri’ de kalkıp, ‘bakın, kasr-ı şirin’den bu yana iran’la en az 10 kez savaşmışsınız, sınırlarınızda delinmedik nokta kalmamış, bir kere daha delinse ne lazım gelir?’ deseler ve bizi kendi silahımızla vurmaya kalksalar ne diyeceğiz? bu işleri tarihçilere bırakalım mı?

yıllar önce bakü’de bir müzeyi geziyoruz. adının irade olduğunu öğrendiğimiz hanım rehberimiz şah ismail’in çaldıran savaşını osmanlı topları yüzünden kaybettiğini ağlamaklı bir tonda anlatıyor. besbelli hayranı olduğu şah ismail çaldıran’da bir duvar teşkil eden toplarımızı geçemeyince hiddetinden kılıcıyla topun ağzına öyle bir vurmuş ki, tuncu paramparça etmiş!

burada efsanenin kendisine takılmayın derim. “türk” olduğunu düşündüğümüz azeri kardeşlerimizin bu savaşta şah ismail’in ordusunda saf tutmaları ve yavuz’u saldırgan bir işgalci olarak görmeleriydi beni asıl şaşırtan.

bir de özellikle bazı osmanlı karşıtı kesimlerin dillerine doladıkları ve maalesef ismail hami danişmend gibi ateşli osmanlı yanlısı ‘sünniler’in de şii-alevi husumetlerinden ötürü köpürttükleri ‘yavuz’un 40 bin alevi’yi kestiği’ söylentisi var. ne yalan söyleyeyim, her iki kamp da bu tehlikeli ateşe odun taşımakta fevkalade mahirler. halbuki fethullah gülen hocaefendinin yakınlarda yaptığı ‘mum söndü iftirası’ hakkında sağduyuya çağıran konuşmasını okusalar, bu meseleye nasıl bir denge bilinciyle yaklaşacaklarına dair değerli ipuçlarını yakalayabilirlerdi.

yavuz sultan selim, doğu’da namağlup unvanına sahip şah ismail’in adamlarının tokat’ı ele geçirip kendi adına hutbe okuttuğu, hatta kütahya önlerine kadar geldiği, bursa’yı tehdit ettiği ve rumeli’deki kardeşleriyle buluşmalarına ramak kaldıkları bir ortamda tahta çıkmış buldu kendisini. üstelik de bir osmanlı şehzadesi olan yeğeni murad, şiiliği kabul etmiş ve şah ismail’in yanına kaçmıştı. yani safevi etkisi, bırakın halka yayılmayı, bizzat saraya kadar girmişti.

burada özellikle belirtmek istiyorum ki, yavuz’un birinci sorunu, bir inanç olarak alevilik değil, fransız tarihçi jean-louis bacque-grammont’un akıl dolu deyişiyle, safevi devleti’nin anadolu’daki alevileri ‘beşinci kol’, yani istihbarat unsuru olarak, daha da önemlisi, devleti yıkacak tertipler içine girecek potansiyel bir işbirlikçi güç olarak kullanmaya kalkmasıydı. şah ismail’in gerçek niyetinin osmanlı’yı şiî bir devlete dönüştürerek bir darbede başına geçmek olduğuna ve bu uğurda çalıştığına dair güçlü kanıtlar bulunuyor. nitekim 1511 nisan-temmuz aylarında bursa’dan antalya ve kayseri’ye kadar yayılan, anadolu’nun büyük bölümünün yakılıp yıkılmasına ve 50 bin insanın ölümüne yol açan şahkulu isyanı da gerçek bir ders olmuştur yavuz’a.

anadolu’daki aleviler ya iran’a göç edip şah ismail’in saflarına katılıyor veya muhtemel bir anadolu seferinde ona destek vereceklerine dair işaretler veriyorlardı. osmanlı devleti’nin 1402’de içine yuvarlandığı fetret devri yeniden yaşanacak mıydı? bu soru, 112 yıldır hiç bu kadar sarsıcı olmamıştı.

bunun üzerine yavuz, hem iran’a insan kaynağı sağlayan göçü önlemek, hem de safeviler üzerine düzenleyeceği seferde arkasını sağlama almak için mustafa akdağ’ın deyişiyle, “şah ismail’e bağlılıkları, sadece dinî bir inanç olma çizgisini aşarak, para yardımı, asker olarak gidip ordusuna katılma, kızılbaşlık propagandası yapmak ve şaha casusluk etmek gibi yollarla hizmet ettikleri sabit olanlar hakkında kovuşturma başlattı”. bu kovuşturmanın bir tür fişlemeye dönüştüğünü biliyoruz. tutulan defterlere yukarıdaki eylemlere karışmış 40 bin kızılbaş’ın adının geçirildiğini, bunların tutuklanıp sorguya çekildiklerini biliyoruz. suçlu bulunanlar elbette idam veya hapisle cezalandırılmıştır. ancak bu kovuşturma sonunda ne kadarının idam edildiğini, ne kadarının hapse atıldığını veya sürgüne gönderilip serbest bırakıldığını bilmiyoruz.

işte o 40 bin kişi, bu kovuşturma maksadıyla fişlenen ve yakalanan casuslar, düşmana yardım ve yataklık yapanlar, daha önce şah ismail’in ordusunda savaşmış olanlar, propagandasını yapanlardı. ve hepsinin öldürüldüğüne dair en ufak bir kanıt olmadığını ben değil, yine bacque-grammont söylüyor:

“göründüğü kadarıyla, bu “büyücü avı”, özellikle olaylara bulaşan tımar sahiplerini yerlerinden atmak ve bilinen elebaşıları öldürmekten ibaret kaldı. 1513 ya da 1514’te olan 40.000 sapkının kırılması efsanesinin destekleyen hiçbir kanıt yok elimizde; sayılar karşısında doğulu baş dönmesiyle alabildiğine damgalı görünüyor bu.” (bkz. ed.: robert mantran, osmanlı imparatorluğu tarihi, ı, cem yay. 1995, s. 173)

40 bin aileyi, yani ortalama 200 bin nüfusu ilgilendiren böylesine büyük çaplı bir ‘katliam’ın belgelere de bir şekilde yansıması gerekmiyor muydu? işte alevi kökenli olduğu bilinen tarihçi mustafa akdağ, “yavuz selim’in o zaman, kızılbaş mezhepli 40 bin kişi öldürttüğü hakkında tarihlere geçmiş bir rivayet vardır… ancak, biz bunu pek şişirilmiş bir sayı bulmaktayız. çünkü, bu padişah devrine ait pek çok mahkeme defterleri hâlâ elimizdedir. bunlar üzerinde yaptığımız araştırmalarda, bu çapta kitle idamlarına rastlayamadık. eğer öyle kanlı bir olay geçseydi, bu defterlerde yer alması zorunlu idi.” sözleriyle bu balonu patlatıyor. (türkiye’nin iktisadî ve içtimaî tarihi, 2, tekin yay., 1979, s. 154)

düzeltiyorum: tarih ne çekmişse siyasetten ve efsanelerden çekmiştir.

mustafa armağan
barikat58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif
Alt 30.09.2009, 17:37   #66
barikat58
Usta Yiğido
 
barikat58 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
barikat58 Şuan barikat58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 06.04.2016 18:19

Üyelik Tarihi: 03.01.2007
Mesajlar: 15.450
Tecrübe Puanı: 2175 barikat58 FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: YAVUZ SULTAN SELİM'İN KÜRTLERE BEDDUASI

OSMANLI TÜRKÜYÜZ ASLIMIZI REDDEDİP ECDADIMIZA İFTİRA ATMIYORUZ ŞÜKRAN LİLLAH.GİDİN SAFSATALARINIZI KIZILBAŞ FORUMLARINDA,ALEVİ FORUMLARINDA YAYIN GİDİN ÇÖPÜNÜZÜ ORALARA DÖKÜN!!!MUHSİN YAZICIOĞLUNUN VEFATI SIRASINDA BİR ÇOK ALEVİ VE KIZILBAŞ SİTEDE NE TÜRLÜ HAKARETLERİN REİSE SAVRULDUGUNA ŞAHİTLİK ETTİM Kİ GALİBA BUNLARDAN BİRİNDE SAYIN MADIMAK YÖNETİCİ!!!!.SİZ O KADAR SEVGİ DOLU SAYGI DOLU İSLAM SEVGİSİ OLAN BİR İNSAN OLSANIZ YÖNETİCİ OLDUGUNUZ BİR SİTEDE BÖYLE KÜSTAHLIKLARA MEYDAN VERMEZDİNİZ.İNSANLARIN SABIRLARINI ÖLÇMEYE ÇALIŞIYORSANIZ SÖYLEYİM SABRIN BELİRLİ BİR SINIRI VAR!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!D AHA FAZLA SAÇMA SAPAN SAFSATALARINIZLA MEYDANLARDA FİNK ATMAYIN ATARSANIZDA ORASI KENDİ ÇÖPLÜĞÜNÜZ OLSUN BURDA SİZİN HOROZUN SESİ KISILIR!!!!!!
barikat58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif
Alt 30.09.2009, 18:31   #67
titizyiğido
Usta Yiğido
 
titizyiğido - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
titizyiğido Şuan titizyiğido isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 03.06.2012 00:55

Üyelik Tarihi: 03.06.2008
Yaş: 44
Mesajlar: 1.270
Tecrübe Puanı: 706 titizyiğido BU GIDISLE COK MESHUR OLACAK
Standart Cevap: YAVUZ SULTAN SELİM'İN KÜRTLERE BEDDUASI

Alıntı:
cebe Nickli Üyeden Al?nt? Mesajı Göster
"bahsettiğin devlet Türkün geldiği yer yani osmanlı. Osmanlının türklüğünden şüphe duymak için Türk olmamak gerek!"

1. Türkiye tarih yazıcılığında "Osmanlı İmparatorluğu", dünya tarihinde "Ottoman Empire" yazılıyor. Oysa, dünya tarihinde 580-656 yaşamış olan , yani Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan yaklaşık 720 yıl önce yaşamış olan 4. Halife Osman, doğrudan "Osman" olarak yazılıyor da, niçin Osmanlı Devleti'nin kurucusu ısrarla "Ottoman" olarak kaydediliyor.

2. Türk kökenli Türklerin ( Türk kimliğine giren kripto pislikler Türk değildir) duygular dünyasından gerçekler dünyasına geçmelerine katkıda bulunur diye bu sitede -nacizane-bir iki yazı yazdım, ama kime!

3. Osmanlı kendisinin "Türk" olduğunu hiç söyledi mi? Eğer kaynak gösterirseniz şimdiden teşekkürler.

4. Kendimi -bütün olumsuzluklarına, gerektiğinde can pazarına çıkarmasına karşın- "Türk" olarak görüyorum, Osmanlı'yı da düşman.

Osmanlı olmasaydı Türklük mü olurdu

Türklük Osmanlı'ya karşı varoldu, Osmanlı'nın en çok yatırım yaptığı Balkanlar'da Türk yok gibi. Buna karşın Osmanlı'nın en çok Türk kırımı yaptığı Anadolu'da -özelliklle Kızılırmak-Yeşilırmak arasında Türklük hep varoldu, 19 Mayıs 1919'da başlayan özgürlük savaşı'da bu bölgede örgütlendi.
yunanlının birini çağırsan hadi osmanlıya hakaret et iftira et desen iftira etmekte bu kadar ileri gidebilirmiydi bilmiyorum....sen hangi millettensin.....(bak türküm dersen inanmam)
__________________
CESARETİN BİTTİĞİ YERDE
ESARET BAŞLAR.......................
titizyiğido isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif
Alt 30.09.2009, 20:10   #68
madımak_58
Usta Yiğido
 
madımak_58 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
madımak_58 Şuan madımak_58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 16.10.2012 13:47

Üyelik Tarihi: 15.07.2008
Yaş: 37
Mesajlar: 1.068
Tecrübe Puanı: 686 madımak_58 COK SEVILEN BIR KISImadımak_58 COK SEVILEN BIR KISImadımak_58 COK SEVILEN BIR KISImadımak_58 COK SEVILEN BIR KISI
Standart Cevap: YAVUZ SULTAN SELİM'İN KÜRTLERE BEDDUASI

Alıntı:
barikat58 Nickli Üyeden Al?nt? Mesajı Göster
OSMANLI TÜRKÜYÜZ ASLIMIZI REDDEDİP ECDADIMIZA İFTİRA ATMIYORUZ ŞÜKRAN LİLLAH.GİDİN SAFSATALARINIZI KIZILBAŞ FORUMLARINDA,ALEVİ FORUMLARINDA YAYIN GİDİN ÇÖPÜNÜZÜ ORALARA DÖKÜN!!!MUHSİN YAZICIOĞLUNUN VEFATI SIRASINDA BİR ÇOK ALEVİ VE KIZILBAŞ SİTEDE NE TÜRLÜ HAKARETLERİN REİSE SAVRULDUGUNA ŞAHİTLİK ETTİM Kİ GALİBA BUNLARDAN BİRİNDE SAYIN MADIMAK YÖNETİCİ!!!!.SİZ O KADAR SEVGİ DOLU SAYGI DOLU İSLAM SEVGİSİ OLAN BİR İNSAN OLSANIZ YÖNETİCİ OLDUGUNUZ BİR SİTEDE BÖYLE KÜSTAHLIKLARA MEYDAN VERMEZDİNİZ.İNSANLARIN SABIRLARINI ÖLÇMEYE ÇALIŞIYORSANIZ SÖYLEYİM SABRIN BELİRLİ BİR SINIRI VAR!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!D AHA FAZLA SAÇMA SAPAN SAFSATALARINIZLA MEYDANLARDA FİNK ATMAYIN ATARSANIZDA ORASI KENDİ ÇÖPLÜĞÜNÜZ OLSUN BURDA SİZİN HOROZUN SESİ KISILIR!!!!!!

Vay vay vay,barikat döktürmüş.İçinde ki tüm nefretini kusmuş sağolsun...

İşte böyleeeee,insan bazı şeylerin içinden çıkamayınca,söyleyecek birşey bulamayınca nasıl çirkinleşebiliyor.Neden bu konuda kişisel bir sataşma söz konusu oldu acaba?

Aklıma yeni üye olduğum zamanlarda ki bir olay geldi.Esengül nickli bir üye vardı zamanında.Yine böyle alakasız bir yorumla rezil edilmeye çalışılmıştı bir konuda.Bu bir taktik mi? Ama ben bunu kendi rezilliğim değil,konuyu buraya getiren şahsın rezilliği olarak görüyorum.Pekala siz cevap verin,benim buraya üyeliğim gayet normal.SİVAS'lıyım.Pekala siz o siteye neden üye oldunuz?

Kendi çöplüğünüzde ötün hesabı laflar ne kadar da yakışmış ağzınıza.Benim burada bir saygısızlığımı gören varsa buyrun banlayın!

İnsanları anlamak,güvenmek zor.Neden burada kendi kendimi yıpratıyorsam böyle insanlar yüzünden...

Konu Muhsin Başkanınızsa,sizin olsun.Sizde mücadele etseydiniz o konuda o halde.Benim şu an bu forumda bulunuşum gibi.Kendi dediklerinizi çok çabuk unutmuşsunuz...

Off,sesim kısıldı.Biraz da sonraya kalsın!

Banlanacaksam banlanayım ama bu 2 mesajda mümkünse silinmesin.Teşekkürlerinizi iletin kendisine de görelim kimler gerçekten SEVGİ DOLU SAYGI DOLU İSLAM SEVGİSİ OLAN BİR İNSAN!

Her ne olursa olsun saygılı olmaya çalıştım.Ne kadar sabrımı taşırsalarda.Ama bu zamana kadar tanıdığım gerçek insanlar! ve bana gerçekten insan gözüyle bakanlar! bana yeter...

Saygılar!!!...
__________________
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
madımak_58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif
Alt 30.09.2009, 20:33   #69
barikat58
Usta Yiğido
 
barikat58 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
barikat58 Şuan barikat58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 06.04.2016 18:19

Üyelik Tarihi: 03.01.2007
Mesajlar: 15.450
Tecrübe Puanı: 2175 barikat58 FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: YAVUZ SULTAN SELİM'İN KÜRTLERE BEDDUASI

Alıntı:
madımak_58 Nickli Üyeden Al?nt? Mesajı Göster
Vay vay vay,barikat döktürmüş.İçinde ki tüm nefretini kusmuş sağolsun...

İşte böyleeeee,insan bazı şeylerin içinden çıkamayınca,söyleyecek birşey bulamayınca nasıl çirkinleşebiliyor.Neden bu konuda kişisel bir sataşma söz konusu oldu acaba?

Aklıma yeni üye olduğum zamanlarda ki bir olay geldi.Esengül nickli bir üye vardı zamanında.Yine böyle alakasız bir yorumla rezil edilmeye çalışılmıştı bir konuda.Bu bir taktik mi? Ama ben bunu kendi rezilliğim değil,konuyu buraya getiren şahsın rezilliği olarak görüyorum.Pekala siz cevap verin,benim buraya üyeliğim gayet normal.SİVAS'lıyım.Pekala siz o siteye neden üye oldunuz?

Kendi çöplüğünüzde ötün hesabı laflar ne kadar da yakışmış ağzınıza.Benim burada bir saygısızlığımı gören varsa buyrun banlayın!

İnsanları anlamak,güvenmek zor.Neden burada kendi kendimi yıpratıyorsam böyle insanlar yüzünden...

Konu Muhsin Başkanınızsa,sizin olsun.Sizde mücadele etseydiniz o konuda o halde.Benim şu an bu forumda bulunuşum gibi.Kendi dediklerinizi çok çabuk unutmuşsunuz...

Off,sesim kısıldı.Biraz da sonraya kalsın!

Banlanacaksam banlanayım ama bu 2 mesajda mümkünse silinmesin.Teşekkürlerinizi iletin kendisine de görelim kimler gerçekten SEVGİ DOLU SAYGI DOLU İSLAM SEVGİSİ OLAN BİR İNSAN!

Her ne olursa olsun saygılı olmaya çalıştım.Ne kadar sabrımı taşırsalarda.Ama bu zamana kadar tanıdığım gerçek insanlar! ve bana gerçekten insan gözüyle bakanlar! bana yeter...

Saygılar!!!...

Ben alevi sünni kardeşçe yaşasın diyenlerdendim dünden önceki güne kadar!!Bugün itibariyle tüm nefretim ve sinirimle böyle bir kardeşliğin olmayacagını haykırıyorum.Çünkü kardeş diye saydıgımız kişi ecdadımıza iftiralar savurmaktadır ecdadıma iftira savuran bana savurur bana iftira savuranda kardeşim degildir!!!
Yazacak şey bulamadım degil bak ordakilerini okuman baya bir zaman alır ama tabi onlar senin aklındakileri desteklemedigi icin onları yazılmıs bir şey olarak görmüyorsun!!!!

Muhsin yazıcıoğlu meselesine gelince sitenizde konular acıp hakaretler savurmadınızmı ölmüş insanı nice kılığa sokmadınızmı??????????Ve sen orda yöneticisin gerçekten saygın olsa ölüye olurdu,gerçekten sevgin olsa ölüye olurdu,gerçekten islami değerlere sahip çıksan ölüye cıkardın ve o sitede yayınlanan o çirkef iğrenç pislik ötesi konuları silerdin silmediysen ben düşünürüm o zaman madımak ne biçim insan diye??????????Ve sabrım varya hani o sabırla aradan 7 ay geçmesine rağmen sustum!!!!!!!!!!!

Kin ve nefretimi bundan sonra boşaltacagım inşallah kardeşliğin olmadıgı yerde ve ölüye karşı bile sevgi ve saygısı olmayan birini sevecek halim yok.Benim için israilden siyonist ermeniden iftiracı almandan kurnaz ve mısırdan daha sırttan vurucusunuz!!!!!!!!!!!!!

Sana yeten insanlardan hamdolsun her üyede var.Ayrıca senin tasırdıgın sabırları dizsek burdan sizin köye yol olur

barikat58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif
Alt 30.09.2009, 20:36   #70
sivaslıgenç
Usta Yiğido
 
sivaslıgenç - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
sivaslıgenç Şuan sivaslıgenç isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 21.03.2016 00:42

Üyelik Tarihi: 14.10.2007
Yaş: 32
Mesajlar: 2.527
Tecrübe Puanı: 858 sivaslıgenç FAZLA SÖZE GEREK YOKsivaslıgenç FAZLA SÖZE GEREK YOKsivaslıgenç FAZLA SÖZE GEREK YOK
Standart Cevap: YAVUZ SULTAN SELİM'İN KÜRTLERE BEDDUASI

Alıntı:
madımak_58 Nickli Üyeden Al?nt? Mesajı Göster
Vay vay vay,barikat döktürmüş.İçinde ki tüm nefretini kusmuş sağolsun...

İşte böyleeeee,insan bazı şeylerin içinden çıkamayınca,söyleyecek birşey bulamayınca nasıl çirkinleşebiliyor.Neden bu konuda kişisel bir sataşma söz konusu oldu acaba?

Aklıma yeni üye olduğum zamanlarda ki bir olay geldi.Esengül nickli bir üye vardı zamanında.Yine böyle alakasız bir yorumla rezil edilmeye çalışılmıştı bir konuda.Bu bir taktik mi? Ama ben bunu kendi rezilliğim değil,konuyu buraya getiren şahsın rezilliği olarak görüyorum.Pekala siz cevap verin,benim buraya üyeliğim gayet normal.SİVAS'lıyım.Pekala siz o siteye neden üye oldunuz?

Kendi çöplüğünüzde ötün hesabı laflar ne kadar da yakışmış ağzınıza.Benim burada bir saygısızlığımı gören varsa buyrun banlayın!

İnsanları anlamak,güvenmek zor.Neden burada kendi kendimi yıpratıyorsam böyle insanlar yüzünden...

Konu Muhsin Başkanınızsa,sizin olsun.Sizde mücadele etseydiniz o konuda o halde.Benim şu an bu forumda bulunuşum gibi.Kendi dediklerinizi çok çabuk unutmuşsunuz...

Off,sesim kısıldı.Biraz da sonraya kalsın!

Banlanacaksam banlanayım ama bu 2 mesajda mümkünse silinmesin.Teşekkürlerinizi iletin kendisine de görelim kimler gerçekten SEVGİ DOLU SAYGI DOLU İSLAM SEVGİSİ OLAN BİR İNSAN!

Her ne olursa olsun saygılı olmaya çalıştım.Ne kadar sabrımı taşırsalarda.Ama bu zamana kadar tanıdığım gerçek insanlar! ve bana gerçekten insan gözüyle bakanlar! bana yeter...

Saygılar!!!...

Madem Aleviliğiniz insana ,cana çok değer veriyor, neden bazı aleviler Muhsin başkanıMız vefat edince saçma sapan yorumlar yapıp orda burda saçma sapan ötünce , pankart asınca neden çıtın-ız çıkmadı.
Bu arada sitenın adını ver biz mücadlee ederiz.Muhsin başkana dil uzatan şahıslarla.
sivaslıgenç isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif
Konu Kapatılmıştır


Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir)
 
Seçenekler Arama
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesaj?n?z? De?i?tirme Yetkiniz Yok

BB Code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Yavuz Sultan Selim'in İran Şahına Yazdığı Mükemmel Şiir altuntas58 Şiirler 1 17.02.2009 22:07
Yavuz Sultan Selim'in Eşsiz Şiiri EyüphanAydın Sivaslı Önemli Şahsiyetler 7 05.01.2009 06:52
Fatih Sultan Mehmed Kaptan-58 Sivaslı Önemli Şahsiyetler 0 22.07.2008 09:53
'Yavuz' Bir Sultan FurkaN Arşiv 1 15.02.2008 18:57
PİR SULTAN Güner Sivaslı Önemli Şahsiyetler 2 16.10.2007 10:18


WEZ Format +2. ?uan Saat: 17:02.


Powered by: vBulletin. Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

Copyright © - Bütün Haklar Sivaslilar.net'e aittir.