|
|||||||
| SİTE ANA SAYFA | Galeri | Kayıt ol | Yardım | Ajanda | Oyunlar | Bugünki Mesajlar | Arama |
| Dini Bilgiler (Ayetler, Hadisler, Dualar ve Muhtelif konular) |

![]() |
|
|
Seçenekler | Arama | Stil |
|
|
|
|
#1 |
|
Yasaklı
Esengül Şuan
Son Aktivite: 03.09.2010 00:31
Üyelik Tarihi: 16.12.2007
Mesajlar: 520
Tecrübe Puanı: 0
![]() |
--------------------------------------------------------------------------------
Kapı ardına düşmüş,bir yaralı Güvercin Haramiler kudurmuş,yakılmış Ma'bed'i Din Kalk ayağa Muhammed,gör halini Annen'in Kerbela Toprağına,düştü kanı Muhsin'in Hakka dair ne varsa,gasbedildi elinden Ayırdılar Ali'yi,Beyaz Güvercini'nden Kalk ayağa Muhammed,hüznü gider Ali'den Dert kuyusu başında,dert dolu günlerinden Kesilen boğazında,Zehra'ya ait buse Kalk Ey Şehit bir kere,Zeyneb'ine gülümse Kalk ayağa Muhammed,Kimsesize ol kimse Yüreklere kor salan,zulmün kökü kesilse Ay düşmüş Ay Yüzüne,kurbandır Aşıkları Amcasız korku sardı,susamış yavruları Kalk ayağa Muhammed,yıktılar Alemdar'ı Kimsesiz kaldı Huseyn,kırıldı beli gayrı Kumlar üste düşerken,İslam'ın Askerleri Birer birer tükendi,Huseyn'in ümitleri Kalk ayağa Muhammed,kokla Ali Ekber'i Ümmetin arasında,sana en çok benzeri Sakife'den atıldı,bir ok Kerbubela'ya Kıydılar acımadan,Ali Asker Bala'ya Kalk Ayağa Muhammed,ağla bu manzaraya Huseyn'in yüreğini,dağlayan bu Kuzu'ya Şam diyarı cefalı,zulüm dolu bir yamaç Esirlere vuruldu,acımasızca kırbaç Kalk ayağa Muhammed,Yetimler sana muhtaç Rugayye yorgun hasta,Sakine susuz ve aç Saçlarına kar yağan,Musibetler Anası Ölümden ağır gelir,Kardeşi'nin vedası Kalk ayağa Muhammed,bu Zeyneb'in nidası Harabede can verip,Huseyn'in hatırası Yusuf'un yokluğunda,aylar yıllar geçerken Avunduk Yakub gibi,geldi gelecek derken Kalk ayağa Muhammed,gözler görüyor iken Çağır gelsin Oğlun'u,bir cum'a sabah erken Kundaktaki çocuklar,gözü yaşlı anneler Ağlıyor Huseyn için,tüm Mukarreb melekler Kalk ayağa Muhammed,ağlıyor sana gözler Allah aşkıyla yanan,iman dolu yürekler |
|
|
|
| Yukarıdaki Mesaj için Yandaki Kullanıcılar Esengül'e Teşekkür Ediyor... |
|
|
#2 |
|
Yasaklı
Esengül Şuan
Son Aktivite: 03.09.2010 00:31
Üyelik Tarihi: 16.12.2007
Mesajlar: 520
Tecrübe Puanı: 0
![]() |
HZ. ALİ'YE GÖRE DÜNYA
Hz. Ali şöyle buyuruyor: "Dünya! Seni boşadım, hem de talak-ı selase ile, bu boşanmanın dönüşü yoktur. Ey Dünya! Benden uzak dur! Dünya! Allah'a and olsun ki sana, beni hor ve zebun edesin diye uymam ve teslim olmam!"[5] Hz. Ali daima dünyanın karşısında, yâni eşyanın karşısında bir isyan ve baş kaldırma durumundaydı. Hiçbir zaman, ruhuna pençe atması için dünyaya müsaade etmedi. "Ben, beni istediğin yere götüresin diye yularımı senin eline vermem" işte bu, tam İslami zühttür, İslami ölçüler doğrultusunda dünyayı terktir. Özgür yaşamak ve kendini dünya nimetlerine satmamaktır. Hz. Ali yine şöyle buyuruyor: "Dünya pazarında, iki tür insan vardır: biri kendini satar parasını alır, diğeri de dünyada kendini satın alır ve hür bırakır."[6] Vaktiyle Hz. Ali, kendisinin olan dirhem ve dinarı eline alıp ona bir müddet bakmış ve şöyle buyurmuştur: "Ey para! Sen avcumda oldukça benim değilsin". Bu, bizim söylediğimizin tam aksidir. Biz, "Para ancak benim cebime girdiği zaman benimdir; elimden çıktığı zaman benim değildir" diyoruz. Oysa Hz. Ali: "Sen benim elimde oldukça benim değilsin" buyuruyor. (Neden) Benim elimde oldukça benim değilsin! Senin malın olmalıyım, senin kölen olmalıyım, seni korumalıyım ki seni harcayayım. Seni korudukça, bekçiliğini yaptıkça sen benim hizmetimde değilsin, benim malım değilsin, çünkü ben senin hizmetindeyim ve ben senin malın olmuşum. Hz. Ali bir kasabın önünden geçerken, kasap Hz. Ali'yi görünce: "Bugün pek güzel etler getirdim, arzu ederseniz buyurun alın" dedi. Hz. Ali: "Param yok" buyurunca, kasap: "Onun parası için sabrederim" dedi. Hz. Ali: "Ben kendi karnıma sabretmesini söylerim, neden senden et alayım ki sen de parası için bekleyesin? Ben sana bağlı ve borçlu olmamak için karnımı bekletirim" buyurdu. '' BENLİK' TEN KURTULMANIN YOLU GÖNLÜ TEMİZLEMEKTİR '' İslam mektebi şöyle diyor; eğer insanı "ben" olmaktan kurtarmak ve "biz" yapmak istiyorsanız, onun içini ıslah ediniz, onun eşyanın kulu olmasına müsaade etmeyiniz, yoksa kişisel mülkiyetin inkar edilmesiyle, bu derdin devası olmaz. Burada iki okulun varlığından bahsetmemiz lazım gelecektir. Bu ekollerden biri, "Mülkiyet işleriyle hiç ilgimiz yoktur, ne kadar farklılık olsa da önemli değildir, yalnız içe bakılır" diyor. Öbür mektep de, "Evet, esas olan içtir, ama dış temizlenmedikçe iç temizlenmez" diyor. Biz İslam'da dışa da dikkat edildiğini görüyoruz. İslam, dıştaki uygunsuzlukların giderilmesini, mülkiyeti tamamıyla ortadan kaldırmadan, ister. İslam, çeşitli yollardan, toplumun eşit olmasını ister ama aynı zamanda "ben"in "biz"e dönüşmesi için bunu yeterli görmez, bunun gerçekleşmesi için bir gerçeği ruhlara hakim kılmayı gerekli görür. Edebiyatta geçen "muzaf" ve "muzafun ileyh"[7] olayını duymuşsunuzdur mutlaka. Sosyalizm ekolünde bütün dikkatini "muzaf"lara yönelterek "Bu muzaflar "ben" ile bir araya geldiğinde, mesela "Benim evim" veya "Benim param" olarak kullanıldığında "ben"i "ben" eder. Muzaflar özellik ifade ettiğinden "ben" ortaya çıkar. Öyleyse "muzaflar" yok edilmeli, ortadan kaldırılmalı" diyorlar.[8] Ama bu mektep, "hayır" diyor. Hayır, bu "ben"in muzafları bir iş yapmıyor, iş yapan "ben"in "muzafun ileyh"leridir belirtileridir, diyor sonra da "Ben nedir?" Yâni bu "ben" neye bağlıdır? Eğer bu "ben" kişisel işlere bağlı ve sınırlı özelliklere sahip olursa "ben" "ben" olur..."[9] ama ruh toplumsal işlerle ilgili olursa, mesela bir fikre, iman ve Allah'a bağlı olursa, o zaman "ben", "biz"e dönüşmüş olur. Bu okulun taraftarları şöyle diyorlar: Biz bir yandan çok eşyaya sahip olan, fakat "ben"leri "ben"likten çıkmış ve "biz" olmuş çok insan görüyoruz. Onların hiçbir şeye bağlılıkları kalmayıp "ben"leri "biz" olduğu zaman her şeye hem sahip olurlar, hem de onların, "ben"leri "biz" olur. Çünkü artık onların ruhları eşyaya bağlı değildir. Hz. Ali, hayatta iken böyleydi. Onun yönelişlerle dolu bir hayatı vardı. Evinde eşi ve çocuklarıyla beraber bir gece yiyebileceği, yiyeceklerinden başka bir şeyi yoktu. Hz. Ali, o zamanın dünyasında büyük bir ülkenin yöneticisi olduğu günleri yaşadı. Halkın canı üzerinde yetkiliydi. Devletin hazinesi elinin altındaydı. İsteseydi her çeşit nimete ulaşabilir ve "ben"ini her şekilde tatmin edebilirdi. Fakat ne her şey elinin altında olduğu zaman ve ne de hiçbir şeyi olmadığı zaman onun "ben"i, "ben" olmadı. O daima "biz" oldu. Daima kendini unutur ve başkalarını düşünürdü. Demek ki bu felsefe doğru değildir, çünkü "ben"in "biz" olması için özel mülkiyetin ortadan kaldırılması lazım değildir. |
|
|
|
| Yukarıdaki Mesaj için Yandaki Kullanıcılar Esengül'e Teşekkür Ediyor... |
|
|
#3 |
|
Yasaklı
Esengül Şuan
Son Aktivite: 03.09.2010 00:31
Üyelik Tarihi: 16.12.2007
Mesajlar: 520
Tecrübe Puanı: 0
![]() |
Kendime ağlıyorum, Kerbela dendiğinde
Matemler meclisinde, bazense bir düğünde Gözlerim durmaz benim, bir zincir gördüğümde Kendime ağlıyorum. Muharrem girdiğinde Kendime ağlıyorum. Zeynep adı duyunca Sayıları sayarken, yetmiş iki deyince Farkında olmayanlar hele beyaz giyince Üzüntüm artar benim. Matem Ay’ı boyunca Kendime ağlıyorum, susuz biri görünce Parçalanır yüreğim, yere hasır serince Hemen aklıma gelir yaralanmış görünce İçim karalar bağlar. Muharrem’e girince Kendime ağlıyorum, Ali Ekber duyunca Peygambere çok benzer, birde onun huyunca O kadar benzerdi ki, boyu bile boyunca Kendimi hiç tutamam, bunları okuyunca Kendime ağlıyorum, Abbas adı gelince Susuz olan birisi, birine su verince Kolu kopmuş, haberi, bir yerlerde görünce Abbas gelir aklıma, benim her şeyden önce Kendime ağlıyorum, Kasım’ın nazarında Ben olsam ne yapardım, öyle can pazarında Gözyaşımı dökerek, ben şiir yazarımda Kan dökemedim diye kendime kızarımda Kendime ağlıyorum, Ali Asger yaşında Çocukta bir kan görsem, boğazında, başında Nerde olsa fark etmez, kundağında, döşünde Gözü ağlar bulurum, ta sabahın beşinde Kendime ağlıyorum, Rukeyye oldu esir Acaba ne buldular, onlara nasıl kusur Ne olur bağlamayın, zincir elini kesir Veledi zinalara, sözler etmez ki tesir Kendime ağlıyorum, Sekineyle birlikte Benzeri görülmemiş, bu olay zaten ilkte Günler iyi geçer mi? Düşmana esirlikte Bunların üstüne yok, zulüm ve diktelikte Kendime ağlıyorum, kafamı kaldırmadan Öyle ağlıyorum ki, kimseye aldırmadan Onları anlayamam, ağlasam hiç durmadan Kerbela anlaşılmaz, Kerbela’ ya varmadan Kendime ağlıyorum, Zülcenaha bir bakın Zülcenah, Hüseyin’ e baktım ki benden yakın Gıpta olabilir ya, kıskandı sanman sakın Gözyaşı döküyorum, bende olayım yakın Kendime ağlıyorum, gözyaşıma bakınca Ben de olmak isterim, bir o kadar yakınca Ağlamak istiyorum, sizce yoksa sakınca Kendime ağlıyorum, Kerbela’ ya bakınca Kendime ağlıyorum, Hüseyin’ e ağlarken Ali Ekber meydanda, Hüseyin’de ağlarken Baba gitme diyerek, çocuklarda ağlarken Ben durabilir miyim? Zeynep Şam’da ağlarken (Siz nasıl durursunuz? Zehra Betül ağlarken) |
|
|
|
| Yukarıdaki Mesaj için Yandaki Kullanıcılar Esengül'e Teşekkür Ediyor... |
![]() |
| Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir) | |
|
|