|
SİTE ANA SAYFA | Galeri | Kayıt ol | Yardım | Ajanda | Oyunlar | Bugünki Mesajlar | Arama |
Sivas Şirketleri, Sivas Firmaları Sivas' taki Şirketler, Sivasli Şirketler, Sivasli Firmalar |
![]() |
|
Seçenekler | Arama | Stil |
![]() |
#161 |
Tecrübeli Yiğido
![]() ![]() ![]() ![]() doganay Şuan
![]() Son Aktivite: 04.04.2015 00:52
Üyelik Tarihi: 27.02.2008
Yaş: 59
Mesajlar: 225
Tecrübe Puanı: 651
![]() |
![]() "Tekstilde Üretimi Anadolu’ya Yönlendirmemiz Gerek"
Umut ORAN Türkiye Konfeksiyon ve Hazır Giyim Sanayicileri Meclis Başkanı Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği’nin (TGSD) ve Dünya Hazır Giyim Federasyonu’nun eski başkanı olan ve sektörde 1992 yılında kurduğu Domino Tekstil ile faaliyet gösteren Oran, sektörün önemli isimlerinden biri. 1963 yılında doğan Oran, iş hayatına Koç Holding’in tekstil şirketi Bozkurt Mensucat’ta başladı. 1992 yılında kendi şirketi Domino Tekstil Ürünleri Sanayi ve Dış Ticaret AŞ’yi kurdu. 1993 yılında TGSD’ye üye olan Umut Oran, 2002’den 2005 yılı başına kadar da bu derneğin başkanlığını yürüttü. Aynı dönemlerde Avrupa Hazır Giyim Sanayicileri Başkanlığı ve Dünya Hazır Giyim Federasyonu’nun da başkanlığını yürüten Oran şimdi ise TOBB’un Türkiye Konfeksiyon ve Hazır Giyim Sanayicileri Meclis Başkanı. Tekstilde temel sorun olarak girdi maliyetlerini gösteren Oran, özellikle istihdam ve enerji maliyetlerinin yüksekliğinden şikayetçi. Tekstilde kurtuluşun yolunun üretimin rotasını Anadolu’ya kaydırmaktan geçtiğini vurgulayan Oran, sektörle ilgili beklentilerini, düşüncelerini ve hedeflerini anlattı... Tekstil sektörünün en büyük sorunu nedir? Genel olarak makro ekonomik yapı ve bununla bağlantılı olarak da Türkiye’deki yatırım ortamı, bugün karşılaştığımız sorunların ana kaynağı. Bu politikaların sonucunda, sadece bizim için değil, bütün sanayici ve üreticiler için temel girdi maliyetleri yükseliyor. Özellikle istihdam ve enerji gibi temel maliyet kalemlerinde bu durum daha somut bir şekilde ortada. Bakın, asgari ücretlinin işverene maliyeti 740 YTL düzeyinde. Bu rakamın 305 YTL’si kesintiler. Türkiye’de işçilik ücretleri saat başına 3 dolara yaklaşırken, bu rakam Mısır’da sadece 0,4 dolar. Üretimi köstekleyen bir başka faktör de yüksek enerji maliyetleri. Son yapılan zamlar ile enerji maliyeti kilowatt başına 8.5 sent düzeyine çıktı. Bu rakam Mısır’da 3 sent... Sorunlar ortada. Aslında şöyle de diyebiliriz: Sorunlar ortak... Tekstilin diğer patronları da benzer şeyler söylüyor. Özellikle girdi maliyetleri en büyük sorun. Fotoğraf çok açık, peki ya çözümü? "Biz uzunca bir süredir, sadece sektörün değil genel olarak Türk sanayi ve üreticileri için çıkış noktasının ihracat hedefli, istihdam odaklı bir kalkınma modelinden geçtiğini söylüyoruz. Bu modelin genel çerçevesi ise bölgesel kalkınma perspektifiyle çizilmeli. Yani, tekstil ve hazır giyim sektörünün tasarım, ticaret merkezinin İstanbul olmaya devam ederken, üretimin Anadolu’ya kayması gerektiğine inanıyoruz. Özellikle emek girdisinin daha yüksek olduğu hazır giyim sektöründe üretiminin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’ne kayması için uygun bir ortam oluşturulmalı. İlk adım ise ülke genelinde bölgesel asgari ücret uygulamasına geçmek olmalı. Özellikle İstanbul ve Kocaeli gibi illerde, emek yoğun sektörlerde faaliyet gösteren sanayicilere, üretimlerini Doğu ve Güneydoğu Bölgeleri’ne taşıma kararı almaları durumunda ekstra taşınma teşvikler sunulmalı. yine, bölgedeki sanayicilere, üreticilere belirli bir süre için, lojistik maliyetler anlamında avantajlar sağlanmalı. Umut Oran, sektörün güç kazanması ve zemin kaybetmemesi için Türkiye genelinde yapılması gerekenler olduğunun da altını çiziyor... "Türkiye genelinde, enerji ve istihdam üzerinden devletin aldığı vergi ve primler yeniden düzenlenmeli. Burada, sektörlerin sağladığı ihracat, istihdam dikkate alınmalı. Yine bölgelerin kalkınmışlık düzeylerine göre, ihracat ve istihdam konusunda yatırımcılara farklı düzeylerde avantajlar sağlanmalı. Umut Oran’ın şirketi Domino Tekstil özellikle ihracat konusunda oldukça iddialı. Şirket, Zara, Marks&Spencer, H&M gibi dünya devleri için üretim yapıyor, ürünleri dünyanın dört bir yanında satılıyor. Dolayısıyla tekstil ihracatı ile ilgili söz söyleyebilecek en etkin isimlerden biri de Umut Oran... "Düşük kur politikası, Türkiye’nin genel olarak ihracattaki gerçek performansını gizliyor. 2007 yılında ihracatımız dolar cinsinden yüzde 23 arttı. Ama YTL cinsinden bakarsanız, bu artış yüzde 13 düzeyinde kaldı. "Umut Oran, tekstil ihracatının lokomotif konumunu sürdürebilmesi için hükümeti göreve çağırıyor... Eğer, hükümet üretimi, reel sektör yatırımlarını desteklerse, tekstil ve hazır giyim sektörü en az önümüzdeki 25 yıl daha Türkiye’nin ihracat ve istihdamında lokomotif görevini devam ettirir. Bunun için, ihracat ve istihdam sağlayan sektörlerin önündeki engelleri kaldıran bir siyasal yaklaşım gerçekleştirilmeli. Yine, teşvikler aracılığıyla sektörün bölgesel bir yapılanmaya yönlendirilmesi gerekiyor. Bu yapıldığı takdirde İstanbul moda, Anadolu üretim, GAP bölgesi ise organik pamuk ve organik tekstil üretim merkezi olur." Tekstil sektöründe rekabet önemli. Özellikle Uzakoğu ülkelerinin bu sektöre damgasını vurmasıyla kıran kırana rekabet yaşanıyor. Kimisi ucuz işçilikle öne çıkmaya çalışırken, kimisi şirketlere teşvik veriyor, kimisi de kaliteye ağırlık veriyor. Peki Türkiye bu ortamda nasıl rekabet avantajı sağlayabilir? "Türkiye’nin rakipleri sadece Çin ve Uzakdoğu ülkeleri değil. Bölgemizdeki Mısır, Ürdün ve Fas gibi ülkeler de Türkiye’ye ihracat anlamında önemli rakipleri. Gerek Uzakdoğu gerekse bölgemizdeki rakip ülkelerin avantajı ucuz girdi. Sanayicinin girdi maliyetleri açısından sadece Mısır ile bir kıyaslama yaptığımızda dahi, Türk sanayicisinin rekabetçiliğinin hangi noktalarda zorluk çektiği rahatlıkla görülüyor. Türkiye’de işçilik Mısır’ın beş katı, elektrik 3 katı, doğalgaz ise tam 10 katı. Türkiye, başta enerji ve istihdam girdilerini düşürecek üretimin önündeki engelleri kaldırmalı. Özellikle, adı geçen ülkeler için rekabetçi şartlar oluşturabilmemiz için öncelikle gelir düzeyinin düşük olduğu Doğu ve Güneydoğu illerinden işe başlanabilir. Çünkü, bu bölgedeki vatandaşlarımızın çok büyük bir bölümü zaten Mısır, Fas, Çin gibi ülke şartlarında yaşıyor." "Bizim rekabette en büyük avantajımız, sektörün güçlü tedarik zinciri. Türkiye’de pamuktan moda tasarıma kadar sektördeki tedarik zincirinin bütün halkaları son derece güçlü. Şirketlerimiz geçtiğimiz 20 yılda sektörde büyük bir deneyim kazandılar ve patron, yönetici düzeyinden işçisine kadar sektördeki işgücü gelişmiş ülke standartlarına yükseldi. Ayrıca dünyadaki en gelişmiş makine-teknoloji altyapısı da bizde. Yine bütün bunların sonucunda, batılı büyük şirketler nezdinde Türkiye ve Türk şirketleri güvenilir bir tedarikçi konumunda." Tekstilde en çok konuşulan konulardan biri markalaşma. İtalya, Fransa gibi ülkeler yarattıkları markalarla sektöre hükmediyor. Türkiye’nin ise bu konuda maalesef çok büyük başarıları yok. Peki Türkiye bundan sonra yurtdışında marka olmayı başarabilir mi? Umut Oran, bu soruya biraz farklı bir perspektiften yanıt veriyor... "Maalesef, ürünlerin markaları ile çıktıkları ülkenin imajı arasında doğrudan bir ilişki var. Türkiye’nin yurtdışındaki imaj problemini çözmediğimiz bir ortamda Türkiye’den uluslararası markaların çıkması çok kolay değil. Türkiye yurtdışındaki insanlar nezdinde, özgürlük, bağımsızlık türban, ılımlı İslam ve ekonomik kırılganlık gibi sorunlarla özdeşleştiriliyor. Bu nedenle Türkiye olarak, eğitim, sağlık ve hukuk gibi temel evrensel alanlardaki sorunlarımızı çözmeye odaklanmalıyız. Diğer taraftan, Türk şirketleri, birçok batılı şirket nezdinde güvenilir, stratejik tedarikçiler olduğu için kurumsal algı anlamında iyi bir noktada. Ama bu sorunlar burada da elimizi ayağımızı bağlıyor." Tekstil sektörü genel anlamda hükümetten önemli beklentileri olan bir sektör. Çünkü gelinen nokta itibariyle hükümetin desteğine ve teşviğine ihtiyaç duyuyorlar. Sektörün yarattığı istihdam ve ekonomiye katkısının sürebilmesi için hükümetin tavrı da önemli. Umut Oran Ankara’dan beklentilerini şöyle anlatıyor: "Hükümetten tek beklentimiz, ‘kazan-kazan’ bakış açısıyla sektöre yaklaşması. Tekstil ve hazır giyim sektörü bugün, Türkiye’de ihracata ve istihdama en fazla katkı sağlayan sektör. Eğer, sektörün önündeki engeller kaldırılırsa sektör Türkiye’ye daha fazlası kazandırabilir. Bu bağlamda, eğer girdi maliyetleri düşürülürse sektörde kayıtdışı azalacaktır. Böylece hem sektör daha fazla istihdam sağlayacak hem de toplamda devletin vergi gelirleri artacak. Yüksek girdi maliyetleri sonucunda üreticinin rekabetçiliğini düşüren engeller kaldırılmalı. İstihdam ve enerji maliyetleri üzerinden yapılacak her türlü indirim, sektöre olumlu şekilde yansıyacak." Kaynak: Hürriyet Gazetesi [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#162 |
Tecrübeli Yiğido
![]() ![]() ![]() ![]() doganay Şuan
![]() Son Aktivite: 04.04.2015 00:52
Üyelik Tarihi: 27.02.2008
Yaş: 59
Mesajlar: 225
Tecrübe Puanı: 651
![]() |
![]() Türk Çorabı’nın Dünyadaki Durumu
Türkiye’nin 2005 yılındaki çorap ihracatı, bir önceki yıla göre yüzde 6 artarak 726.3 milyon dolara çıktı. Türkiye’nin çorap ihracatında İngiltere 213.2 milyon dolarla ilk sırada yer aldı. Türkiye’nin 2005 yılında 726.3 milyon dolara yükselen çorap ihracatının yüzde 92’si 14 ülke ve Türkiye’deki bir serbest bölgeye yapıldı. Türkiye’nin toplam çorap ihracatı 2004 yılında 686.6 milyon dolar. 2003 yılında ise 547.1 milyon dolar seviyesinde bulunuyordu. Türkiye’nin toplam örme konfeksiyon ihracatı 6 milyar 707.3 milyon seviyesinde gerçekleşti. Çorap ihracatının toplam örme konfeksiyon ihracatı içindeki payı geçen yıl da 2004 yılında olduğu gibi yüzde 11 seviyesinde kaldı. Türkiye en fazla çorabı İngiltere’ye sattı. Önceki yıla göre yüzde 2 artan İngiltere’ye çorap ihracatı 213.2 milyon dolara yükseldi. İngiltere’ye 2004 yılında 208.1 milyon dolarlık çorap satılmıştı. Almanya 154.3 milyon dolarla çorap ihracatı yapılan ikinci ülke olurken, Fransa’ya 63 milyon, Hollanda’ya 53.9 milyon, ABD’ye 37.5 milyon dolarlık çorap ihraç edildi. En yüksek artışı ise yüzde 41’le İtalya’ya yapılan ihracatta kaydedildi. İtalya’ya yapılan çorap ihracatı 16.3 milyon dolardan 23 milyon dolara kadar yükseldi. Kaynak: Hürriyet Gazetesi [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#163 |
Tecrübeli Yiğido
![]() ![]() ![]() ![]() doganay Şuan
![]() Son Aktivite: 04.04.2015 00:52
Üyelik Tarihi: 27.02.2008
Yaş: 59
Mesajlar: 225
Tecrübe Puanı: 651
![]() |
![]() 200 Bin Dolar’la Güney Afrika’ya Gitti, Battaniyede Dünya Lideri Oldu
Levent ŞENOL Türkiye’den yurtdışına açılan işadamları, farklı ülkelerde önemli yatırımlara imza atıyor. Yıllar önce İstanbul’dan eşarp satmak için Güney Afrika’ya gelen Sivaslı genç işadamı Levent Şenol, şimdi bu ülkenin en büyük battaniye fabrikasının sahibi haline geldi. 400 kişiye iş imkanı sağlayan fabrikasında 20 milyon Dolar’ı aşkın ciroya imza atan Şenol’un başarı hikâyesi oldukça ilginç. Güney Afrika’da eşarp satışıyla ilgili arayış içinde olan Şenol’un uğradığı ilk adresi Sesli Battaniye’nin sahibi Hazım Sesli’nin ofisi olmuş. Sesli’yi ofisinde görmek isteyip bulamayınca cebinden çıkardığı 200 bin doları bırakıp, "Bu parayı Hazım Bey’e verin bana battaniye göndersin." demiş. Bu sözler o gün girdiği battaniye işinde Sivaslı genç işadamı Levent Şenol’a patronluğun yolunu açtı. Bu ilginç siparişi garip karşılamayan Hazım Sesli’nin gönderdiği battaniyeleri satan Şenol, işler büyüyünce ülkede battaniye fabrikası için kurmak için düğmeye basmış. Türkiye’den battaniye ithalatıyla işlerini büyüten Şenol, şimdi Cape Town’daki Ahlesa Blankets’in fabrikasında günde 3 vardiya battaniye üretimi yapıyor. Battaniye hediye etmenin bir gelenek olduğu Afrika’da her kabilenin kendine göre bir battaniye stili bulunuyor. Şenol’un sahibi olduğu Ahlesa, birçok Afrika ülkesine on civarında battaniye markası üretiyor. Güney Afrika’daki en prestijli mağazalara battaniye verdiklerini söyleyen Şenol, yeni işkollarına girmeye hazırlandıklarını belirtiyor. Atlas Okyanusu ve Hint Okyanusu’nun etkili hava akımlarından yararlanmayı düşünen Şenol, önümüzdeki günlerde rüzgar santralı kurmayı düşünüyor. Şenol, "Buralarda çok güzel rüzgar güzergahları var. Bunu değerlendireceğiz. 250 MW kadar enerji üretimi gerçekleştirecek santral kurmayı düşünüyoruz. Şu anda çalışmaları hızlandırdık." diyor. Diğer yandan da Hint ve Atlas Okyanusu’nun haşin dalgalarından yararlanmak için enerji üretim tesisleri kuracak. Levent Şenol, evliliğini 1800’lerde Cape Town’a İslam’ı öğretmek için gelip ölene kadar bu ülkede yaşayan Osmanlı ulemalarından Ebu Bekir’in üçüncü kuşaktan torunuyla yapmış. Kaynak: Zaman Gazetesi/Hüseyin Sümer [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#164 |
Tecrübeli Yiğido
![]() ![]() ![]() ![]() doganay Şuan
![]() Son Aktivite: 04.04.2015 00:52
Üyelik Tarihi: 27.02.2008
Yaş: 59
Mesajlar: 225
Tecrübe Puanı: 651
![]() |
![]() Etiyopya’da Fabrika Aldı, Ülkenin En Büyük Tekstilcisi Oldu
Sait Narin aynı zamanda Etiyopya birinci ligi takımlarından Awasa’yı da satın alarak, takımın başına fabrikasında çalışan Türk mühendislerden birini koydu. Üç yıl önce Etiyopya’da İtalyanlara ait 3 tekstil fabrikasını satın alan Narin Örme’nin sahibi Sait Narin, 45 milyon euro ciroya ulaşarak ülkenin en büyük tekstil sanayicisi oldu. Etiyopya’daki tek Türk yatırımcı olan Narin, Etiyopya birinci ligi takımlarından Awasa’yı da satın aldı. Takımın başına fabrikasında çalışan Türk mühendislerden birini koyan Sait Narin, fabrikalarında 2007 sonuna kadar çalışan sayısını 3 bin 700’den 10 bin kişiye çıkarmayı hedefliyor. Narin İstanbul’daki fabrikasını ise maliyetler nedeniyle prestij için açık tutuyor. Adıyamanlı Sait Narin, 15 yıla yakın bir süredir Çorlu’daki fabrikasında kumaş ve iplik üretimi yapıyor. Bu sürede Almanya ve Hollanda başta olmak üzere Avrupa’ya ihracat gerçekleştiren Narin, Türkiye’de girdi maliyetlerinin yükselmesi üzerine ise üretim hacmini azaltıp yurtdışına açılmaya karar veriyor. Kardeşleriyle birlikte dünyanın farklı ülkelerini karış karış dolaşan Narin, sonunda Etiyopya’da İtalyanlardan 40 milyon dolara üç ayrı fabrika birden satın alarak ülkenin en büyük sanayicilerinden biri oluyor. Türkiye’ye uçakla 7 saat uzaklıkta olan Etiyopya’da faaliyet göstermekten çok mutlu olduğunu ifade eden Sait Narin, "Türkiye’de yüksek maliyetler bizi yurtdışında yatırım arayışına yöneltti. Dünyayı dolaşırken kimsenin gitmeye cesaret edemediği Etiyopya’yı keşfettik. Bu ülkede kalıcı olmak istiyoruz. Bunun için futbol takımına bile sponsor olduk. Amacımız Etiyopya halkının güvenini kazanıp bu ülkede kalıcı olmak" dedi. Türkiye’de Bir Daha Fabrika Kurmam Etiyopya’da Türkiye’den çok daha iyi bir yatırım ortamının bulunduğuna işaret eden Narin, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Türkiye’de 12 cent enerji maliyetiyle nereye kadar üretim yapabileceksiniz. Üretim yapanların hepsi zarar ediyor. Çorlu’daki fabrikamda 500 kişi çalışıyor. Ama yüzde 35 kapasiteyle çalışmak zorundayım. Artıramıyorum çünkü maliyetler kurtarmıyor. Zarara rağmen prestij için fabrikamı açık tutuyorum. Düzce’ye de Adıyaman’a da aynı teşvik veriliyor. Bundan sonra yatırım yaparsam ilk önce Özbekistan’ı düşünürüm. Orada da çok cazip yatırım avantajları var. Türkiye’de asla yeni yatırım yapmam." Etiyopya’da işçilik maliyetlerinin dört kat, diğer maliyetlerin de iki kat daha düşük olduğunu belirten Narin, "Hem kâr ediyoruz hem de Etiyopya’daki yardıma muhtaç binlerce insana iş kapısı açmanın mutluluğunu yaşıyoruz" diyor. Sait Narin, Etiyopya’daki fabrikalarında istihdam etmek üzere Türkiye’den 50 mühendis götürdüklerini de dile getiriyor ve "Arkadaşlarıma ’Bu ülkeye gelin, yatırım yapın’ desem bana gülerler. Çılgınlık yaptığımı düşünüyorlar. Ama ben sadece kâr etmiyorum, aynı zamanda mutluyum da" diye konuşuyor. İhracata Vergi Yok 70 milyonluk Etiyopya’da kalifiye olmayan bir işçinin günlük ücreti bir dolar civarında. Üniversiteyi yeni bitirmiş bir gencin aylık ücreti ise 100 dolar seviyesinde. Yurtdışına ihraç edilen hiçbir mal ve hizmet üzerinde herhangi bir vergi bulunmuyor. Yeni bir imalat veya tarımsal sanayi faaliyetinden elde edilen gelir, yatırıma, bölgeye ve ihracat miktarına bağlı olmak üzere 2-8 yıl arasında gelir vergisinden muaf tutuluyor. Kaynak:Referans Gazetesi [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#165 |
Tecrübeli Yiğido
![]() ![]() ![]() ![]() doganay Şuan
![]() Son Aktivite: 04.04.2015 00:52
Üyelik Tarihi: 27.02.2008
Yaş: 59
Mesajlar: 225
Tecrübe Puanı: 651
![]() |
![]() Türkiye’de Hayvansal Ürünler Üretimi
Türkiye’de kişi başına hayvansal kökenli enerji üretimi Dünya ve Asya ortalamasının altında, AB ortalamasının üçte birinden azdır ve son yıllarda azalmaktadır. Hayvansal kökenli gıda maddeleri üretiminin yetersizliğinde birçok faktörün rolü vardır. Bunlardan ilk akla gelenler nüfus artış hızının yüksekliği, hayvan sayısının azalması ve hayvan başına verimlerin yeterince artırılamaması olarak sıralanabilir. Gerçekten de Türkiye de bu üç unsur da etkilidir. Ama bunlardan özellikle hayvan sayısının azalması oldukça dikkat çekicidir. Son 20 yıllık dönemde koyun, kıl keçisi, Ankara keçisi, sığır ve manda sayısı ile açılan ipekböceği kutusunda ciddi azalmalar olmuş, sadece kovan sayısı artmıştır. Hayvan sayısındaki azalmanın üretimde düşmeye yol açmaması, hayvan başına verimlerin, bunu karşılayacak oranda artırılmasıyla mümkündür. Türkiye’de birçok ürün için bu sağlanamamış ve ülke üretimi de düşmüştür. Yüksek seyreden nüfus artış hızı ile bu durum bir araya geldiğinde de, süt gibi önemli bazı ürünlerde kişi başına üretimin azalması kaçınılmaz olmuştur. Türkiye’de kişi başına hayvansal ürünler üretiminde en hızlı artış tavuk eti ve yumurta üretiminde sağlanmış, buna karşılık kişi başına süt üretimi düşmüştür. Tavuğun toplam kişi başına günlük havyasal protein tüketimine katkısı yüzde 30 civarındadır. Kaynak: Yaratım İçerik İletişim (Bu yazı Bu yazı T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı 9. Kalkınma Planı (2007–2013) Hayvancılık Özel İhtisas Komisyonu Raporu’ndan derlenmiştir [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#166 |
Tecrübeli Yiğido
![]() ![]() ![]() ![]() doganay Şuan
![]() Son Aktivite: 04.04.2015 00:52
Üyelik Tarihi: 27.02.2008
Yaş: 59
Mesajlar: 225
Tecrübe Puanı: 651
![]() |
![]() Şans Eseri Tanışıp Etiyopya’da 1 Milyon Dolar’lık Modern Çiftçilik Kurdular
Veysel Kaya ve Yakup Özsoy birbirlerinden habersiz gittikleri Etiyopya’da tanışıp bu ülkeden iki ortağı da yanlarına alarak tarım ve hayvancılığa başladı. Dört ortak, devlet kooperatifinden kiraladıkları bin adet sığırla 8 bin dönüm arazide üretim yapıyor. Veysel Kaya ve Yakup Özsoy, birbirlerinden habersiz iş fırsatı ararken yolları Etiyopya’nın Adis Ababa kentinde kesişti. Etiyopyalı iki girişimci Rushdi Hüseyin (Habeşistan’daki son Osmanlı Başkonsolosu Hacı Tevfik Bey’in torunu) ve İbrahim Metin’i de yanlarına alan Türk girişimciler, bugün devlet kooperatifinden kiraladıkları bin adet sığır ve 8 bin dönüm araziyle modern tarıma başladı. Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu’nun (TUSKON) Etiyopya’ya geçen hafta düzenlediği gezide Adis Ababa’da tanıştık Kaya ve Özsoy’la. İlginç bir ortaklık öyküleri var. Çorlu doğumlu olan Veysel Kaya deri sektöründe, Afyonlu Yakup Özsoy ise gıda sektöründe çalışırken ihracat imkânlarını araştırmak için ayrı ayrı Etiyopya’ya gidiyor. Bir süre sonra yolları, Türkiye’nin Etiyopya Ticari Ataşesi Ergüç Ülker’in aracılığıyla kesişiyor. 250 Sığırla Başladılar Ülker’in girişimleriyle hem birbirlerini hem de Etiyopya vatandaşı Rushdi Huseyin ve İbrahim Metin’i tanıyan iki işadamı ortak yatırım kararı alıyor ve Köprü Hayvancılık adındaki ortak şirketin kuruluş çalışmaları başlıyor. 4 ortak ilk etapta devlete ait, çalışmayan bir kooperatif çiftliğini kiralıyor. 2 ay önce köylerden 250 sığır toplayarak işe başlayan ortaklar, bugün bin baş sığıra sahip. Bu sayının 1 yıl sonra 3 bin adede, daha sonra da çiftliğin kapasitesi olan 4 bin adede ulaşması planlanıyor. Veysel Kaya, Afrika’nın çok bakir olduğunu ve Etiyopya’nın da bu kıtanın merkezi ve en güvenli ülkesi olduğunu söylüyor. Kaya, Etiyopya’nın fırsatlar ülkesi olabileceğini vurguluyor ve şöyle devam ediyor: “İlk etapta ortaklık yelpazesini geniş tutup minimum 1 milyon Dolar’lık yatırımla başladık. Hedeflediğimiz yere gelebilirsek önümüzdeki yıl yatırım tutarımızın 3 milyon dolar olması yönünde karar aldık. İşlerin durumuna göre daha sonra tekrar değerlendirme yapacağız.” Et ve Süt Ürünleri de Olacak Çiftlikte köylerden toplanan zayıf ve küçük hayvanlar, veteriner kontrolünden geçirildikten sonra beslenmeye alınıyor. 2 ay beslenen sığırlar, verimli bir kiloya ulaştıktan sonra kesime verilecek. Asıl amaç, ihracat. İlk ihracat taleplerini de Mısır, Suudi Arabistan ve Dubai’den almışlar. Mısır’a ilk parti 100 sığır gönderilmiş. Daha sonra artan miktarlarda diğer ülkelere de düzenli olarak gönderilecek. Tarım ve hayvancılığın tamamen ilkel şartlarda yapıldığını belirten şirketin Etiyopyalı ortağı İbrahim Metin, modern yöntemlerle hayvancılığın gelişmesine katkıda bulunacaklarını ve örnek olacaklarını anlatıyor ve şunları söylüyor: “Biz çalışmayan ve 40 işçisi bulunan bir çiftliği kiraladık. Çiftliğe bağlı yem fabrikası da var. Bize yem satarak o da çalışmaya başladı. Hayvanları veteriner kontrolünde, bilimsel yöntemlerle besliyoruz. Şu anda canlı olarak satmaya başladık. Bir süre böyle devam edecek. Ama daha ilerde et ve süt ürünleri üreten tesisler de kurmayı planlıyoruz. Böylece hem Etiyopya’nın hem de çevre ülkelerin ihtiyacını karşılayacağız.” Ortak Sayısı 10’a Çıkabilir Dört ortak bugünlerde ise yine devletten 8 bin dönüm arazi kiralayarak tarım alanında da gelişmeyi hedefliyor. Asıl hedefleri ise toplam araziyi 100 bin dönüme çıkarmak. Arazide dönemine göre ülkede en çok yetişen susam, soya, kahve başta olmak üzere, buğday, pamuk ve meyve gibi ürünler yetiştirilecek. Ayrıca köylülerden de çeşitli ürün alarak onların ürünlerini değerlendireceklerini söyleyen İbrahim Metin, “Eğer ihracatta da başarılı olursak, köylülerden de satın alarak, ürünlerini değerlendireceğiz” diyor. Bu arada şimdilik 4 olan ortak sayısının, riskleri minimalize etmek için başka ortaklarla 10’a kadar çıkarılması da planlanıyor. Türk Restoranı da Açacak Türkiye’de Mimar Sinan Üniversitesi’nden mezun olarak ülkesine dönen İbrahim Metin, Denizlili iki girişimciyle Türk yemeklerinin ikram edileceği restoran açacak. Parlamentonun yakınında kiralanan binada hizmet verecek olan restoran, diplomatlar ve işadamları başta olmak üzere elit bir kesime hizmet verecek. Restoran için 50 bin dolar yatırım yaptıklarını söyleyen İbrahim Metin, “Ağırlıklı olarak Türk mutfağından yemekler vereceğiz. Çünkü Türk mutfağı çok ünlü ve herkese hitap ediyor. Adis Ababa, aynı zamanda Afrika Birliği’nin de başkenti. 1 ay sonra açılışı yapılacak” diyor. Kaynak: Referans Gazetesi / İsmail Yanmaz [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#167 |
Tecrübeli Yiğido
![]() ![]() ![]() ![]() doganay Şuan
![]() Son Aktivite: 04.04.2015 00:52
Üyelik Tarihi: 27.02.2008
Yaş: 59
Mesajlar: 225
Tecrübe Puanı: 651
![]() |
![]() 180 Milyon Dolar’lık Karton Ambalaj Üretiyor
Arıkan, "Tahta kasalar iyi temizlenmeden tekrar tekrar kullanılabiliyor. Bu da kanserojen aflatoksin kalıntısına bile yol açabiliyor. Buna rağmen Türkiye’de sebze-meyve kasalarının yüzde 80’i tahta" dedi. Sabancı Holding’in International Paper’la ortak şirketi Olmuksa’nın Genel Müdürü Tuğrul Arıkan, Türkiye’de sebze-meyve taşınması ve vitrine sunulmasında yüzde 80 oranında tahta kasa kullanıldığını belirterek, "Burada ciddi bir hijyen sorunu var. Çünkü tahta kasalar tekrar tekrar kullanılıyor. Bu durumda aflatoksine (kanserojen madde) yol açmayacak şekilde iyi temizlenmesi gerekiyor" dedi. Arıkan, Türkiye’de kendilerinin de ürettiği tek kullanımlık karton kasaları daha yaygın kullanmasını daha dogru bulduklarını söyledi. Arıkan, Olmuksa’nın cirosunun 180 milyon dolar olduğunu vurguladı. Piyasadaki 6.5 karton kutudan birinin Olmuksa ürünü olduğunu ifade eden Tuğrul Arıkan, şunları söyledi: "Üretimimizin yüzde 60’ı geri dönüşümlü kağıttan, yüzde 40’ı da ’sıfırdan üretim’ şeklinde yürüyor. Geri dönüştürdüğümüz kağıtlardan yaptığımız ambalajları asla gıda ürünlerine yönlendirmiyoruz. Kullanılmış kağıtları değerlendirerek ürettiğimiz ambalajlar tümüyle gıda dışı ürünlere dönük kullanılıyor. Buzdolabından çamaşır makinesine, küçük ev aletlerine kadar her üründe kullanılan ambalajda geri dönüşmüş kağıtları değerlendiriyoruz." Lahmacun ve pizzadan, domates, bibere kadar tüm gıda maddelerinde ambalajın hijyen konusuna özen gösterilerek kullanılması gerektiğine dikkat çeken Arıkan, şöyle konuştu: "Gıda ürünleriyle doğrudan teması söz konusu olan ambalajlarda kesinlikle geri dönüştürülmüş kağıt kullanmıyoruz. ’Sıfır kağıt’ dediğimiz ambalaj ürünlerimiz doğrudan gıdalara dönük kullanılır. En azından Olmuksa olarak biz buna çok özen gösteririz." Karton ambalajda hijyen olayının domates, biber, şeftali gibi sebze ve meyveler için de çok önemli olduğuna dikkat çeken Tuğrul Arıkan, şunlara dikkat çekti: "Meyve-sebzelerin nakliyesinde, vitrine sunumunda kullanılan karton kasalarda da geri dönüşümlü kağıt dahi kullanmayız. Çünkü, o kasalarda da gıda maddelerine doğrudan temas söz konusudur. Ancak, ülkemizde sebze-meyve taşımasında yüzde 80 tahta kasa kullanılır. Tahta kasalar kartondaki gibi tek kullanımlık düşünülmeye kalkılsa, maliyeti çok yükselir. Tekrar tekrar kullanım durumunda da tahta kasaların çok iyi temizlenmesi gerekir. Bunun yapılıp, yapılamadığı konusunda ciddi şüphelerimiz var. O yüzden biz karton kasanın yaygınlaşmasını öneriyoruz." Karton ambalaj sektörü için en önemli hammaddenin ağaç olduğunu hatırlatan Arıkan, şunları dile getirdi: "Atık kağıtların geri dönüşümüyle elde ettiğimiz hammadde konusunu iç piyasada çözüyoruz. Ancak, ’sıfır kağıt’ için tümüyle ithalat yapıyoruz. İthalatı ortağımızdan gerçekleştiriyoruz. Aslında 1999-2000 döneminde biz de Türkiye’de kendi ormanlarımızı kurmak istedik. Ancak, yetiştirdiğimiz ağaçları kesip kullanma konusunda yetkilileri ikna edemedik." Kaynak: Hürriyet Gazetesi [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#168 | |
Yeni Yiğido
![]() cenan58 Şuan
![]() Son Aktivite: 11.06.2008 16:30
Üyelik Tarihi: 05.10.2005
Yaş: 52
Mesajlar: 11
Tecrübe Puanı: 0
![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Alıntı:
|
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#169 | |
Usta Yiğido
![]() ![]() ![]() ![]() leblebi82 Şuan
![]() Son Aktivite: 27.02.2013 22:42
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 882
Tecrübe Puanı: 815
![]() ![]() ![]() |
![]() Alıntı:
Sivas'ta nerede faaliyet gösteriyorsunuz acaba ? Şirketiniz hakkında bilgi verebilir misiniz ?
__________________
Bana bir imza lazım önce ya da kaşe veyahutta bir mühür :) |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#170 |
Yeni Yiğido
![]() cenan58 Şuan
![]() Son Aktivite: 11.06.2008 16:30
Üyelik Tarihi: 05.10.2005
Yaş: 52
Mesajlar: 11
Tecrübe Puanı: 0
![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 3 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 3 Misafir) | |
|
|