![]() |
#11 |
Usta Yiğido
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() seva Şuan
![]() Son Aktivite: 31.08.2010 20:51
Üyelik Tarihi: 04.02.2008
Yaş: 40
Mesajlar: 15.375
Tecrübe Puanı: 2190
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() hayatın tam bi açıklaması olmuş..
tşkler..
__________________
Allahım gönlümde olanı hakkımda hayırlı eyle, Hakkımda hayırlı olana gönlümü razı eyle. [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] CANDA ÖZÜR OLMAZ... |
![]() |
![]() ![]() |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki Kullanıcılar seva'e Teşekkür Ediyor... |
![]() |
#12 |
Usta Yiğido
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() seva Şuan
![]() Son Aktivite: 31.08.2010 20:51
Üyelik Tarihi: 04.02.2008
Yaş: 40
Mesajlar: 15.375
Tecrübe Puanı: 2190
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() bu hikayeyi bende çok seviyorum okudum yine okuma firsatı verdiğin için tşkler Bekir kardeşim
Allah bizim için neyin hayırlı olacağını gösteriyor göstergesi..
__________________
Allahım gönlümde olanı hakkımda hayırlı eyle, Hakkımda hayırlı olana gönlümü razı eyle. [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] CANDA ÖZÜR OLMAZ... |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#13 |
Usta Yiğido
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() barikat58 Şuan
![]() Son Aktivite: 06.04.2016 17:19
Üyelik Tarihi: 03.01.2007
Mesajlar: 15.450
Tecrübe Puanı: 2215
![]() |
![]() daha önce okumuştum ama bu manidar olayı tekrar hatrlattıgınız için teşekürler
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#14 |
Tecrübeli Yiğido
![]() ![]() ![]() orhanakbulut_58 Şuan
![]() Son Aktivite: 25.04.2011 21:00
Üyelik Tarihi: 08.05.2007
Yaş: 38
Mesajlar: 267
Tecrübe Puanı: 683
![]() |
![]() kim kastedilerek yazılmış acaba merak ettim doğrusu
__________________
SEVDAM GAYRİ-RESMİİ BİLMEKTEYİM !! GELKİ BENİM ABİM BİRAZDA ÜSTÜMÜZDE MACERA GÜZEL DURUYOR YANİ YAKIŞIYOR ADAMA YAKIŞIKLI BİR SEVDA.......!!! |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#15 |
Navigator
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kardelencicegi Şuan
![]() Üyelik Tarihi: 27.10.2008
Yaş: 58
Mesajlar: 48.623
Tecrübe Puanı: 5479
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
PEYGAMBER EFENDİMİZ ZİYARETİNİZE GELSE Eğer bir gün Peygamber Efendimiz ziyaretinize gelse, Yalnızca birkaç günlüğüne aniden çalsa kapınızı, Merak ediyorum neler yapacağınızı... Biliyorum ama Böylesine serefli bir konuga açacağınızı en güzel odanızı, Ona sunacağınız yemeklerin en iyisi olacağını, Ve inandırmaya çalışacağınızı, Onu evinizde görüyor olmaktan mutluluk duyacağınızı; Gerçekten evinizde ona hizmet etmekten alacağınız hazzı. Fakat söyleyin bana, Efendimizi evinize doğru gelirken gördüğünüzde, Onu kapıda mı karşılayacaksınız? Yoksa onu içeri almadan önce, aceleyle, Bazı dergileri, gazeteleri çarçabuk saklayıp Yerine Kur'anı mı koyacaksınız? Peki hala Amerikan filmlerini seyredecek misiniz televizyonda? Yoksa kapatmaya mı koşacaksınız aceleyle, O size kızmadan önce? Kimbilir? Belki de ağzınızdan hiç çıkmamış olmasını mı dilerdiniz, Hatırlayamadığınız en son çirkin kelimeyi... Peki ya dünyalık müziğinizi, kasetlerinizi de saklayacak mısınız? Ve bunun yerine ortalığa, Kitaplığınızın raflarında tozlanmış, Hadis kitaplarını mı çıkaracaksınız? Hemence içeriye girmesine izin verecek misiniz? Yoksa teleşla ne yapayım diyerek, Sağa sola mı koşturacaksınız? Merak ediyorum: Eğer Peygamber Efendimiz, Bir kaç günlüğüne sizinle birlikte yaşasa, Yapmaya devam edecek misiniz, Her zaman yaptığınız şeyleri? Ailenizdeki sohbetler eski halini koruyacak mı? Her yemekten sonra sofra duası etmeyi, Yine zor mu bulacaksınız? Hiç yüzünüzü asmadan, Oflayıp puflamadan, Her vakit namazınızı kılacak mısınız? Ya sabah namazı için, Sıcacık yatağınızından, Erkenden fırlayacak mısınız? Peki ya yine mırıldanacak mısınız, Her zaman söylediğiniz şarkıları? Ve okuyacak mısıniz, Her zaman okuduğunuz kitapları? Peki bilmesine izin verecek misiniz, Aklınızın ve ruhunuzun beslendiği şeyleri? Yoksa hiç bilmemesini mi isterdiniz? Şöyle diyelim yada: Gideceğiniz her yere götürebilecek misiniz Peygamberi de? Yoksa birkaç günlüğüne değişecek mi planlarınız? Tanıştırmaktan onur duyacak mısınız en yakın arkadaşınızı onunla? Yoksa hiç karşılasmamalarını mı umardınız, Peygamberin ziyareti bitene dek birbirleriyle? Şimdi söyleyin açık yüreklilikle, Onun kalmasını ister misiniz sizinle? Sonsuza dek, hep birlikte... Yoksa rahat bir nefes mi alacaksınız, Ziyareti bitip gittiğinde? Gerçekten bilmek ilgi çekici olabilir değil mi? Bilmek ve düşünmek, Eğer bir gün Peygamber Efendimiz ziyaretinize gelse Yapacağımız şeyleri... Eğer bir gün Peygamber Efendimiz ziyaretinize gelse, Yalnızca birkaç günlüğüne aniden çalsa kapınızı, Merak ediyorum neler yapacağınızı ... |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#16 |
Navigator
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kardelencicegi Şuan
![]() Üyelik Tarihi: 27.10.2008
Yaş: 58
Mesajlar: 48.623
Tecrübe Puanı: 5479
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() SİMİT PARASI!!!
Bozuk Simit paraları ile cenneti satın almak! Günün son dersinin sonuna gelinmişti. Öğrenciler çıkmak için sabırsızlanıyordu. Defter ve kitaplarını çantalarına koydular. Zil çalar çalmaz, dışarı çıkmak için hazırdılar. Yalnız, Ali hazırlanmamıştı. Gecikmek için de elinden geleni yapıyordu. Nihayet zil çaldı. Öğrenciler bir anda kapıya yöneldi. Ali, yerinden kalkmadı. Ağır ağır eşyasını topladı. Bir yandan göz ucuyla öğretmenine bakıyor, bir yandan da arkadaşlarının gitmesini bekliyordu. Öğretmeni, onun bu halini fark etti:- Hayrola Ali, dedi. Eve gitmeyecek misin? Ali, son arkadaşının da çıktığını görünce cevap verdi:- Sizinle konuşmak istiyordum öğretmenim.- Peki, dedi öğretmeni. Ne söyleyeceksin bakalım? - Ahmet arkadaşımız var ya…- Evet, ne olmuş Ahmet'e? - Durumları pek iyi değil galiba. Annesi, beslenme çantasına pekiyi şeyler koymuyor.- Eee?- Ona yardim etmek istiyorum. Ama benim yardim ettiğimi bilirse üzülür. Günde bir simit parası biriktirip her hafta size versem, siz de ona verseniz? Cebinden bir avuç bozuk para çıkarıp öğretmenin masasının üzerine koydu. Nurhan Öğretmen, paraya dokunmadı. Sandalyesine oturup düşündü. Ali hakkındaki bilgilerini yokladı. Bildiği kadarıyla ailesinin durumu pekiyi değildi. Bu çalışkan ve sevimli öğrencisi, ne kadar da iyi niyetli ve düşünceliydi. Zengin bir ailenin çocuğu değildi. Üstelik yardım ettiğinin bilinmesini istemiyordu. Nurhan Öğretmen:- Dur bakalım Ali, dedi. Bildiğim kadarıyla sizin de maddî durumunuz pekiyi değil. Yanlış mı biliyorum?- Doğru biliyorsunuz öğretmenim. Babam gündelikçi. Çoğu zaman iş bulamıyor. Ama ben de çalışıyor, para kazanıyorum.- Nerede çalışıyorsun?- Simit satıyorum. Nurhan Öğretmen yine durup düşündü. İyiliğin bu kadarına ne demeliydi şimdi? Bunun gerçekleşmesi zordu. Onu, bundan vazgeçirmek için bir çare bulmalıydı. Bunu yaparken, sevimli öğrencisini de kırmamalıydı. Onunla biraz daha konuşursa, belki bir yolunu bulurdu. Nurhan Öğretmen, Ali'ye dondu:- Büyüyünce ne olmak istiyorsun, diye sordu.- Çok zengin bir işadamı…- Niçin?- İnsanlara daha çok yardım etmek için…- Güzel, dedi Nurhan Öğretmen. Bak simdi Ali, Ahmet'in ailesinin durumu pekiyi değil, bu doğru. Ama sizinki de bundan pek farklı değil. İstersen acele etme. Çok zengin olduğun zaman insanlara yardim edersin. Olmaz mı?- Olmaz, dedi Ali. Şimdi yapmalıyım.— Neden olmaz?— Üç sebepten dolayı olmaz. Birincisi: Bu para zaten benim değil. İyilik ettiğim için Allah, beni insanlara sevimli gösteriyor. İnsanlar da bundan etkileniyor, daha çok simit alıyorlar. Bu sayede gün boyu çalışanlardan bile fazla simit satıyorum. Hele mahallede Hasan Amca var, her gün iki simit alıp güvercinlere veriyor. İkincisi: 'Ağaç yas iken eğilir.' deniliyor. Şimdiden iyilik yapmayı öğrenmezsem büyüdüğümde hiç yapamam. Üçüncüsü ise daha önemli: Büyüdüğüm zaman çok zengin bir işadamı olmak istiyorum. Zamanında yatırım yapmayanlar büyük işadamı olamazlar. Bu sonuncusunu pekiyi anlayamadım, dedi. - Açıklayayım öğretmenim, dedi Ali. Şimdi, çok zengin olmadığım için, ancak günde bir simit parası kadar yardım edebiliyorum. Bundan fazlasını veremem. Allah, Cennet'i gücü kadar iyilik edene veriyor. Şimdi gücüm bu olduğuna göre, Cennet'in fiyatı birkaç simit parası kadardır. Eğer zengin olmadan ölürsem birkaç simit parasıyla Cennet'e girebilirim. Bundan daha karlı bir yatırım olur mu? Nurhan Öğretmen'in gözleri dolmuştu. Başını 'Evet' anlamında sallarken Ali'yi evine yolladı. Sınıfa geri dönerken okulun boşaldığını fark etti. Eşyalarını toplamak için masasına döndüğünde Ali'nin bıraktığı paraların masa üstünde kaldığını fark etti. Sandalyesine gayri ihtiyari oturdu ve paraları eline aldı. Hiçbir para ona bu kadar kıymetli gelmemişti. Sanki elinde dünyanın en kıymetli incilerini, yakutlarını, elmaslarını tutuyordu. Hatta bu paralar onlardan bile kıymetliydi. Bu paralar, bu bozuk SIMIT paraları, Cenneti satın alabilecek paralardı. Sanki hiç bırakmak istemeyen bir duygu ile sımsıkı kavradı bu bozuk simit paralarını. Oturduğu yerden kalkamadı Nurhan Öğretmen. İçinin dolduğunu, Tarif edilemeyen duygulara boğulduğunu hissetti. Birden boşalan sağanak yağmurlar gibi ağlamaya başladı. Ağladı… Ağladı… Ağladı. Kendine geldiğinde aksam olmuştu. Yavaş adımlarla sınıftan çıkıp okuldan ayrılırken bekçi Sadık 'Bozuk Simit paraları ile cenneti satın almak, Bozuk Simit paraları ile cenneti satın almak' diye Nurhan öğretmenin sayıkladığını duydu. Bekçinin hayretler içinde, 'Ne dediniz hocam?' demesini bile duymayan Nurhan öğretmen, bekçinin şaşkın bakışları altında akşamın alaca karanlığına karışıvermişti Hikayeyi beğenmişseniz ve Ali'den utanmışsanız, maddi durumunuz iyi değilse bile, iki tane ekmek alıp bölgenizdeki bir fakirin kapısına bırakın. Bir okul önünde biraz bekleyip yırtık ayakkabısı olan bir çocuğa ayakkabı alın. Maddi ihtiyacı olan bir akrabanıza yardım edin. Yeter ki boş durmayın! Ekmeği paylaşmak ekmekten daha lezzetlidir. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#17 |
Usta Yiğido
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HaZaN Şuan
![]() Son Aktivite: 14.05.2013 14:36
Üyelik Tarihi: 03.11.2008
Mesajlar: 16.918
Tecrübe Puanı: 2303
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() RABİ bin Heysem anlatıyor: "Kişi ölmeden önce neye düşkünse onunla meşgul olur ve ruhunu öylece teslim eder. Ben bir ara son nefesini veren bir insanın yanında bulunuyordum. Adamın hali güzel değildi. Ben sürekli ona 'La ilahe illallah-Allah'tan başka ilah yoktur' sözünü telkin ederken o para sayar gibi parmaklarıyla oynuyor ve birtakım hesaplar yapıyordu."
Hayatı boyunca kalbini paraya bağlamış adam son nefeste kalbinden parayı atamıyor. Varlık áleminde kendini neyle meşgul ederse, sonsuz áleme doğru yol alırken de kalbi onunla meşgul olur. İyilikleri ertelememek lazım. Yarın çok geç olabilir. Çünkü kimse beş dakika sonrasının kendisine ne hazırladığını bilemez. Hayat ne kadar gerçekse ölüm de o kadar gerçektir. Peygamberimizin, "Kabirleri ziyaret edin. O size ölümü hatırlatır" emri belleğimize bu gerçeği yerleştirme amacını taşır. * * * Bizler nefsimizin arzularını yerine getirmekte çok aceleciyizdir. Çoğu kez helal veya harama bakmadan nefsimizin isteklerine boyun eğeriz. İçimizdeki temiz duygular bizi doğruya yönlendirmek istediğinde bu temiz duyguları basit bir rüşvetle sustururuz. Daha vakit var deriz. Doğru olan, vaktini beklemeden vakti kollamak olmalıdır. Hz. Ukbe anlatıyor: Bir seferinde Peygamberimizin arkasında ikindi namazını kıldım. Peygamberimiz selam verip namazı bitirdi ve sonra hızla yerinden kalkıp evine girdi. Biz de O'nun bu ani tavrından dolayı endişelendik. Peygamberimiz biraz sonra döndüler. Bizlerin endişelenmiş olduğunu anlayınca şöyle buyurdu: "Odamda biraz altın ve gümüş vardı. Onu hatırladım. Beni hayırda acele etmekten alıkoymasın diye hemen dağıtılmasını istedim. Onun için süratle eve girdim." (Buhari, ezan, 158; Nesai sehv, 104) Peygamberimiz beş şey gelmeden beş şeyin kıymetini bil buyuruyor: İhtiyarlığından önce gençliğinin Hastalanmadan önce sıhhatinin Fakirliğinden önce zenginliğinin Meşgul zamanlardan önce boş vakitlerinin Ölümden önce hayatının(Buhari, Rikak, 3). Doğrudur. Hayatın değerini bilmek lazım. Zamanın da, zenginliğin de, sıhhatin de, gençliğin de. İslam, hayatı ve nimetleri doğru ve verimli kullanmamızı öğütler. Hayattan kopmayı değil, hayata gerçek anlamını kazandırmayı emreder. Kuran ayetleri, hayatın sarhoş ettiği insanları sarsmaya çalışır. Manevi sarhoşluğun, bir şişeden gelen sarhoşluğa benzemediğini anlatmaya çalışır. Hz. Mevlana şöyle der: "Dünya hayatı bir rüyadan ibarettir. Dünyada servet sahibi olmak rüyada define bulmaya benzer. Dünya malı nesilden nesile aktarılır ama hep dünyada kalır." Evet, iyi işlerde ibadette, Allah'a yönelişte, tövbede acele etmek lazım. Peygamberimiz (SAV) şöyle buyurur "Faydalı işlerde acele ediniz. Zira yakın bir gelecekte karanlık geceler gibi birtakım fitneler ortalığı kuşatacaktır. O zaman insan, mümin olarak sabahlar, káfir olarak geceler. Mümin olarak geceler, káfir olarak sabahlar. Dinini küçük bir dünyalığa satar." Kalbimizi sürekli Rabbimizle meşgul edelim. Unutmayalım, kişi hayatı boyunca neyle meşgul olursa hayatının son anında da onunla meşgul edilir. Dünyada kalbini vermek ayrı şey, dünyaya değer vermek ayrı şeydir. * * * Son nefesini veremeyen bir adamın halini büyük bir álime sordular. Dediler ki şu adam bir türlü can veremiyor. Şahadet kelimesini söyleyemiyor, garip bir hali var. Sanki sürekli bir işle meşgul, kalbi başka yerde. O álim sordu: "Bu adam sağlığında neyle meşguldü işi neydi?" Dediler ki: "Duvarcı ustasıydı. İşine delice bağlıydı." Tecrübeli olan büyük álim şöyle dedi: "Gidin ve ona deyin ki 'Usta son tuğlayı koyduk. Duvar bitti'." Öyle yaptılar. Kulağına öylece fısıldadılar. O zaman gördüler ki adam büyük bir coşkuyla oh dedi ve ruhunu teslim etti. Tekrar döndüklerinde álim zat şöyle izah etti: "Hayatını hep son tuğlaya endekslemişti, duvarı bitirmeye. Ölüm anında da yüce Allah oraya endeksledi." Doç.Dr. Nihat Hatipoğlu
__________________
Huzuru kendi içimizde bulamassak başka yerde aramak boştur.
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#18 |
Usta Yiğido
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HaZaN Şuan
![]() Son Aktivite: 14.05.2013 14:36
Üyelik Tarihi: 03.11.2008
Mesajlar: 16.918
Tecrübe Puanı: 2303
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Bana izin ver anne! Ölümün hiç ölmediği topraklara gideceğim. Kan otlarını söküp, üstüne hayatlar ekeceğim bahçemizin. Önümden çekil anne, ben acının bahçıvanı olacağım. Beyaz güllerimizi kan rengine boyayan o adama, elimdeki son beyaz gülü göstereceğim. Sen kırmızıdan başka elbise giymez misin? Diye sorarsa bana, benim kundağım da kırmızıydı, diyeceğim. Göğün mavisini kaybettiği bir yer var, güneş değil bombalar aydınlatır evlerini, gece ve gündüz küsmüştür birbirine. Adı Gazze, soyadı savaştır orasının. Merhamet dediğini soyunupta girer zalim oraya. Ağzından kan damlayan mahluklar sarmıştır dört bir yanını. İzin ver, önce gözyaşı vadisini aşacağım, daha kundağına çok görülmüş bebeklerin yerine çığlıklar atacağım anne. Bana bir taş ver anne! Yürekleri tuğyan olmuş çocukların acısını yontacağım. Sonra fırlatacağım zalimin yüreğindeki uçuruma. Yarınını geçmişinden ibaret sayan körpelerin bugünü olacağım. Avuçları hep göğe doğru bakan küçük kızın eteğine kocaman dualar bırakacağım. Tebessüm nedir? Diye sorarsa bana, Cennet'te sana verilmiş müjdedir, diyeceğim. Çocukların ağıttan başka şarkı bilmediği bir yer var, rüzgârlar bile eşlik ederken ağıtlarına, sükût hiç bu kadar hoş gelmez insan kulağına. Adı Gazze, soyadı savaştır orasının. Zalimin gözleri yoktur orada, kulakları işitmez, öldürmekten başka bir iş bilmez. Toprağa saplanmış taşlar gibi, batıp durur dünyanın ayağına. İzin ver, sözlerimi tutacağım, daha güvercinler uçuracağım Gazze'nin yüreğine, maviyi de bulacağım elbet anne. Bana bir taş ver anne! Bugün hiç olmadığım kadar hızlı koşacağım. Sana söz veriyorum, güneşi bulmadan geri dönmeyeceğim. Sen gözlerinde biriken bulutları kovala, ben bugün içimden ağlayacağım. Sakın ben yokken ölme anne, biz birlikte öleceğiz. Canımızı almaya geldiğinde melek, neden gülüyorsun? Diye sorarsa bana, şehitlerin son sözüdür tebessüm, diyeceğim. Orada bir yer varmış uzakta. Savaş denilen hırsız, bütün çocukların hayallerini alırmış ellerinden. Çalarmış oyuncaklarını da, küçücük sapanlarından bile korkarmış. Kalem nedir, harf nedir? Bilmezmiş o adam, kaderlerini füzelerle yazarmış mazlumların alınlarına. Adı Gazze, soyadı savaşmış orasının. Çocukların yüreği kocamanmış orada değil mi anne? O adamın gücü yeter mi direnişimi devirmeye? Hadi tebessüm edelim anne... Sen, bana kulak ver Gazze! Kanın katı hali Yahudi sûretinde esir, acizliğin son resmini tok gözlerinde gördüm. Daldığın deniz değildi ey muhacir-i kebir, arşın gözyaşıydı sözümü şahit götürdüm. Hıçkırıktı düğüm düğüm taş edip elime dürdüğüm, kafirin boynunu vuran nazenin avuç içlerim, budur kan terleyen amatör cellada son sözlerim. Şimdi düşeş şiirler açarım toprağa, çocukluğuma inat ölüm damlar şakağıma... Kan taraftarı ressamların düştüğü falso Ağlamanın son halini üzerinde gördüm Sükûtun duvar olup üzerime üzerime geldiği tablo Sen yaşa çocuk, ben çoktan öldüm..
__________________
Huzuru kendi içimizde bulamassak başka yerde aramak boştur.
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#19 |
Usta Yiğido
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() MeLody58 Şuan
![]() Son Aktivite: 02.06.2015 17:15
Üyelik Tarihi: 02.08.2008
Mesajlar: 2.608
Tecrübe Puanı: 878
![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() saol bacım paylasım icin Allah Aciz Kulların Yardımcısı oLsun
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#20 |
Usta Yiğido
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() fertelliyim Şuan
![]() Son Aktivite: 02.10.2011 17:21
Üyelik Tarihi: 12.12.2007
Yaş: 51
Mesajlar: 1.253
Tecrübe Puanı: 762
![]() |
![]() Bana bir taş ver anne!
Bugün hiç olmadığım kadar hızlı koşacağım. Sana söz veriyorum, güneşi bulmadan geri dönmeyeceğim. Sen gözlerinde biriken bulutları kovala, ben bugün içimden ağlayacağım. Sakın ben yokken ölme anne, biz birlikte öleceğiz. Canımızı almaya geldiğinde melek, neden gülüyorsun? Diye sorarsa bana, şehitlerin son sözüdür tebessüm, diyeceğim. Yüreğine Sağlık Emeğine teşekkür.
__________________
<<Ömür Dediğin Bir Gündür O da Bu Gündür...>> "Her Kim Hakkımda Ne Düşünürse Allah İki Katını Versin" [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir) | |
|
|