Forum - Ana Sayfa Takvim S?k Sorulan Sorular Arama

Zurück   Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar > Serbest Alan > Köşe Yazıları
SİTE ANA SAYFA Galeri Kayıt ol Yardım Ajanda Oyunlar Bugünki Mesajlar

Köşe Yazıları Köşe Yazarlarının Yazıları



Son 15 Mesaj : Atatürk'ün Çocukluğu'na Ait Hikayeler           »          Şehzade Osman           »          Hatıra defteri           »          Antilop İle Akrebin Dostluğu           »          Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 2           »          Sitemizin Ozanları           »          SEVDİM İŞTE....           »          NEFRET ETTİM İŞTE!!!!!           »          AFORİZMALAR (SAÇMALAMLAR)-1           »          SEÇKİNLER/SEÇİLMİŞLER DÜNYASI           »          Hatalarımızdan Dersler Alabilmek Ümidiyle.           »          Araf Suresi 172-173. Ayetler.( Ben Sizin Rabbiniz Değil Miyim)           »          İnancımızı Kullananların Artık Tuzağına Düşmeyelim.           »          ULAŞ-Yapalı           »          TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR PAYLAŞIMAZ
Cevapla
 
Seçenekler Arama Stil
Alt 14.03.2009, 19:15   #1
Naksidamlasi
Yiğido
NO AVATAR
 
Naksidamlasi Şuan Naksidamlasi isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 14.01.2013 10:50

Üyelik Tarihi: 08.03.2009
Mesajlar: 195
Tecrübe Puanı: 616 Naksidamlasi FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Ümitsizlik de Ne?(okumadan gecmeyin ;) )

ÜMİTSİZLİK DE NE?

Bizleri Celal sıfatlarıyla tehdit eden, Cemal sıfatlarıyla nimetlendirip ümitvar eden RABBİMize sonsuz övgüler… O’nun Sevgili Resulü’ne, Ehl-i Beyt’ine, Sahabelerine ve onlara tâbi olanlara salât ve selâm…

Sevgili Dostlar;
Her ay kapak konumuzu belirlerken, toplum olarak içerisinde bulunduğumuz haleti ruhiyeyi tahlil etmeye ve buna göre, derde derman olacak bahisler açmaya gayret ediyoruz.


Bu kez de ümitsizliğin her yandan saldırıp adeta bizleri boğmaya çalıştığı bir zaman diliminde, ümitten bahsetmenin bezgin gönüllere şifa olacağını düşündük.

Gerçekten de ülkemiz insanının doğuya ve batıya açılan konumumuz karşısındaki kararsızlıkları, İslam âleminin bir türlü parçalanmışlıktan kurtulamayışı gibi nedenlerle geleceğe ümitle bakmakta zorluklar yaşıyoruz.

Diğer yandan, ekonomik sıkıntıların ve geçim derdinin bizleri bir hayli bunalttığı bir dönemden geçiyoruz.

Biraz dikkat edersek, insanı en çok kaygıya düşüren şeylerin gelecek endişesi ve beklentiler olduğunu görürüz. Yine, sahip olunan hayat standardındaki düşme ve daralmalar, lükse/israfa alışkanlık da ayrı birer mutsuzluk kaynağı…

Peki, bu sıkıntılardan nasıl kurtulabiliriz?
Bu, karabasan gibi göğsümüzün üzerine çöreklenmiş kederi, gamı kim dağıtacak? Yüreğimizdeki ateşlere kim su serpecek?...

Tabi ki biz. İnsanın, olmayan şeyleri -haşa- yaratması mümkün değil ama kendi yüreğine sahip çıkması elinde. Hele hele, zorluklara sabır, sebeplere sarılmak ve ardından Hak’ka tevekkül etmek nedir bilen bir müslümanın, “geçim derdi”ni, adeta kurtulması imkânsız bir bataklık gibi algılaması, anlaşılır bir şey değil.

Eğer ayeti kerimede uyarıldığımız gibi Şeytan bizi geçim sıkıntısıyla korkuttuğunda, azıcık dahi olsa sabır ve tevekkül gösteremiyorsak, gerçekten acınacak haldeyiz demektir.

Gördüğünüz gibi dostlar, söz dönüp dolaşıp İslam’ı yaşayamamak üzerine geliyor. Hangi meselemizi ele alsak, hangi toplumsal/ferdi soruna el atsak, altından hep dini hayatımıza lakayt kalışımız çıkıyor.
Yani, uzaylılar falan deniyor, olmaz ya hani, onlardan biri çıkıp gelse; bir bizim gibi müslümanların haline bakacak, bir de İslamiyet’e... Şaşırıp kalacak!... “Şunlara bakın; hem ellerinde Kur’an, önlerinde Resulullah (sallALLAHu aleyhi vesellem) gibi mürşidleri; hem de yok geçim sıkıntısı, yok tembellik, bunalım vesaire… Bunlar bizden ucube!” Diyecekler.

Çok ağlanacak hallerimiz var dostlar, çook…
Oysa imanla ümitsizlik, daha baştan bir arada bulunamaz.

Biz, bu dünya hayatında başıboş bırakılmış değiliz ki ümitsiz olalım.

Biz, elinden hiçbir şey gelmeyen, kör sebeplere değil, o sebepleri yaratan Yaratıcıya inandığımızdan; rızkımızı bizim gibi aciz insanlardan, kasalardan, ne bileyim bankamatikten beklemeyiz ki!

Biz; “Her an bir iş işlemekte olan” Kudreti Yüce bir yaratana tevekkül etmişiz, O’nun hükmü hiçbir şeyi dışarıda bırakmaz ki başkalarından medet umalım.

O, öyle bir Rahman’dır ki kafirin lokmasını dahi kesmiyor, kutuplarda buzulun içindeki kurtçuğun rızkını dahi gönderiyor; bizimkini mi kesecek!... Değilmi ki rızkımıza kefil olmuştur, elbette verecek. Bu korku niye?...

Bu korku niye ki? İman nurumuz mu zayıflamış? Sinelerimiz mi pas tutmuş? Gaflete, günaha mı dalmışız? Karadeniz’de gemilerimiz mi batmış? Mal-mülk talan mı olmuş? Çeklerimiz mi dönmüş? Vs…

Biz imanımızdan dönmeyelim de gerisi kolay a dostlar. MazALLAH imanımıza halel gelmesin de… İman evimize kara bulutlar çökmesin de… Gerisi kolay.

Tövbeyle yeniden ve yeniden diriliriz… Kelimei tevhidle, zikirle, fikirle, şükürle geriniriz. Bir “La havle…” çeker dizlerimizin üzerine doğruluruz. “Bismillahi Ya ALLAH!...” Der, yeniden ayağa kalkarız.

Bizim, kurban olduğum ALLAH’ımız var. Kulunu asla terk etmeyen RABBİMiz var. O’na kim sığındı da çaresiz kaldı? Kim ne istedi de vermedi? Ama dünyada ama ukbada…

Umutsuzluk da ne? Bunalım, stres de ne oluyor? Müslümanın lügatinde var mı bunlar?...

Biz yeter ki köklerimize sarılalım. Aslımıza dönelim. Her şeyin çaresi inancımızda saklı.

O iman çekirdeğini, ibadetle, zikirle besleyelim,
Sebeplere sarılıp büyük bir azimle çalışalım,
Bir sıkıntıyla karşılaştığımızda -ALLAH’tan yardım isteyerek- sabredelim,
Çalışmamızın karşılığını başka şeylerden değil, RABBİMizden bekleyelim,
Sonuçta beklentilerimiz gerçekleşirse ne ala; gerçekleşmese bile, bilelim ki bu dünya ebedi değil. Nasıl ki şimdiye kadar yaşadık ve sanki bütün ömrümüz bir an gibi geldi geçti, bunlar da geçip gidecek. Sıkıntı yapsak, üzülsek de geçiyor, üzülmesek de…

Bizim asıl derdimiz hiç bitmeyecek olan ahiret olsun. Acaba oradaki halimiz ne olacak? Asıl onun tasasını çekelim.

Kıyamet günü RABBİMizin huzuruna çağrıldığımızda; “Niçin dünyada zengin olmadın? Filan makama niye gelemedin? Filan kadınla/erkekle niçin evlenemedin?” Diye mi sorulacak!...

Hayır. “Sana verdiğim mal-mülkle ne yaptın veya fakirliğe, yokluğa neden sabretmedin? Filan makama gelebilmek için neden zulmettin, rüşvet verdin, milletin hakkını gasbettin? Eşin ve çocuklarına kanıp niçin gaflete düştün, harama el uzattın?” Diye sorulacak.

Öyleyse, geliniz tasayı kederi bir kenara bırakalım. Şu üç günlük dünya hayatının, ahiretin tarlası olduğunu unutmayalım. Bizleri bu dünya imtihanına tabii tutup affıyla, merhametiyle bizleri bekleyen o yüce Rahim’e yönelelim.

“Hasbunellahu ve ni’mel vekîl, ni’mel mevlâ ve ni’me’n nasîr, ğufrâneke rabbenâ ve ileyke’l masîr.”

“ALLAH Tealâ bize yeter. O ne güzel bir dost, ne iyi bir yardımcıdır. Ey RABBİMiz! Senin mağfiretini dileriz, dönüş yalnız sanadır.”

SÜLEYMAN KARAKAŞ-Gülistan
Naksidamlasi isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesaj?n?z? De?i?tirme Yetkiniz Yok

BB Code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Fikra(lar) RaZZcE Köşe Yazıları 273 23.03.2009 15:44
BILGISAYAR VE IMAN Ertugrul Diğer Konular 6 05.10.2008 20:28
KARPUZ DEYİP GEÇMEYİN Sivaslilar.Net Anasayfa Haberler 1 19.07.2007 09:08


WEZ Format +2. ?uan Saat: 19:23.


Powered by: vBulletin. Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

Copyright © - Bütün Haklar Sivaslilar.net'e aittir.