Hayra alamet olmayan sessizlik

[KAOS]

Aslında bir başkasının en yetkin köşe yazarı bile olsa makalesini kullanmayı alıntı yapmayı hiç tasvip etmiyorum. Ama bu sabah beleşçilik yapasım, kolaya kaçasım tuttu ve aklımdan gönlümden geçenleri bire bir anlatan bir yazı karşıma çıkıverdi.
Hemen belirteyim makalenin yazarı olan Fatih Altaylı'yı hiç tutmam ama dediğim gibi gerçekten bu yazısındaki fikirleri birebir kafamdan geçenler. Demek ki farklı bakış açısında olanlarda bazen aynı yöne bakabiliyorlarmış.
Buyurun:

04.01.2010 08:23

BEN size söyleyeyim. Bu durum hayra alamet değil.
Bir toplum bu kadar tepkisiz, bu kadar hareketsiz, bu kadar suskun olduysa ortada ciddi bir sorun var demektir.
Memlekette son 1 yıldır olanlara bakıyorum.
Yargı bölünüyor, yıpratılıyor.
İktidarın hoşuna gitmeyen yargı "Hâkim diktatörlüğü" oluyor, iktidarın hoşuna giden yargı "Bağımsız".
Türkiye bölünüyor, yıpratılıyor.
Dağdan karşılama töreni ile inen terörist "kahraman" ilan ediliyor, suçunu dahi öğrenemeyen profesörler "terörist".
Dün ağlayıp zırlayıp "ezilen" olduğunu söyleyen, bugün artık
"ezen".
Memlekete demokrasi geliyor diye bir tarafını yırtanlar, Tekel işçilerinin yediği sopayı, gazı da demokrasi diye yutturuyorlar.
Haksızlığın, yolsuzluğun, eş dost kollamanın bini bir para.
Ülkenin yönü çevrildi diyorlar. Keşke o olsa. Ülkenin yönü belirsiz.
Ama kimsede ses yok. Kimse gıkını çıkarmıyor.
Geçenlerde eski bir siyasetçi ile karşılaştım.
"Bu halk böyledir" dedi. "Ucu cebine dokunmadığı zaman hiçbir şeyi umursamaz. Gıkını çıkarmaz. Ama cebine dokununca kıyamet kopar. Yarın öyle bir zam furyası başlasın bak nasıl kıyamet kopuyor."
O da oldu işte.
Yılbaşından bir gün önce her şeye zam geldi.
Hem de ne zaman.
O müptezel şarkı gibi.
Enfyasyon 5, zamlar 25.
Dünyanın en pahalı benzini mazotu artık dünyanın en pahalısından bile daha pahalı.
Ama memleketimin vatandaşında hâlâ ses yok.
Ses değil, tık yok.
Diyorum ya bu durum hayra alamet değil.
Ya millet öldü farkında değiliz ya da başka bir durum var.
Yakında çıkar kokusu.
Fatih Altaylı