![]() |
#401 |
Navigator
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kardelencicegi Şuan
![]() Üyelik Tarihi: 27.10.2008
Yaş: 56
Mesajlar: 48.623
Tecrübe Puanı: 5409
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() ![]()
__________________
|
![]() |
![]() ![]() |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 2 Kullanıcı Kardelencicegi'e Teşekkür Ediyor... |
![]() |
#402 |
Navigator
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kardelencicegi Şuan
![]() Üyelik Tarihi: 27.10.2008
Yaş: 56
Mesajlar: 48.623
Tecrübe Puanı: 5409
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Çöplüğün içinde, Gül yetiştirmek! [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] Çöplüğün içinde, Gül yetiştirmek! Bir kaç gün evvel ailecek yemekteyken, ortanca oğlum babasına dönüp: “Baba Kanuni Sultan Süleyman sapık mı?” diye sordu. Babası: “Olur mu oğlum öyle şey, bunu nereden çıkardın?” deyince, “Arkadaşım Sultan Süleyman sapık biri, kadınlardan, kızlardan başka birşey düşünmüyor dedi” diye devam etti. Tepemin tası attı. “Asıl o iğrenç diziyi çevirenler sapık, o diziyi çekinmeden çocuğuna seyrettiren anne baba utanmaz!” dedim. Toplumun getirildiği noktaya bakın. Ahlaksız emellerini ecdadımız üzerinden gerçekleştirmeye çalışan leş kargalarına bakın. Yüzyıllarca süren bir imratorluğun alnı secdeli padişahlarını kadın düşkünü, eşlerini devamlı dekolteli gezen aşufteler olarak gösteren dizilerin, çocukların zihninde oluşturduğu portrelere bakın! Kaçınız RTÜK e şikayet ettiniz? Kaçınız bu konuda hüzünlendiniz? Birileri cesurca kötü emellerini gerçekleştiriyor da, biz müslüman anne babalar olarak ne yapıyoruz? Çocuklarımıza ne verebiliyoruz? Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Çocuğa yedi yaşındayken namaz kılmayı öğretiniz. On yaşına bastığı halde kılmazsa, cezalandırınız.“Ebu Davud, Salat 26 Kaçımız şu hadis-i şerife göre hareket ediyoruz? Kızımın yaşında kızı olan eski komşumla görüştüm geçenlerde. Kızının bahsi geçince, namaz kılıp kılmadığını sordum. “O daha çok küçük teyzesi” dedi. “Ama olur mu, biz Peygamberimizden daha mı iyi biliyoruz?” dedim. “Ne bileyim kıyamıyorum işte” dedi. “Yahşi cazibeyi seyrettirirken kıyabiliyorsun ama” dedim. Güldü… Hani bir söz vardır, “Küçüktü kıyamadım, büyüdü gücüm yetmedi” diye. Küçükken kıyıpta namaza kaldırmadığınız çocuklar büyüyünce istikrarlı bir şekilde namaz kılamıyorlar. “Ağaç yaşken eğilir” atasözü kulak ardı ettiğimiz muhteşem bir sözdür. Küçükken edinilen alışkanlıklar kalıcıdır. Çocuklarımıza gayri ahlaki tv dizileri, çizgi filmleri, klipleri seyrettirirken bu bir kez daha düşünün. Bizler çöplüğün içinde gül yetiştirmeye çalışıyoruz. Evet çok zor. Ama buna mecburuz. Bir izleyicim: iki çocuğu için emek verdiğini, duaları öğrettiğini ama üçüncü çocuğunda bu gücü kendisinde bulamadığını söylemişti. Bulacaksın kardeşim! Çocuğun senin üzerinde hakkı var. Gerekirse ev işinden feragat edip, çocuğunla ilgileneceksin. Çocuğunun şifrelerini çözmeye çalışacaksın. Yorulmadan, bıkkınlık getirmeden beş vakit “haydi namaza” diyeceksin. Hep kolayı seçiyoruz. Çocukları tv karşısına oturtmak ne kolay. Ama çocuk emek ister. Emekle büyütülen çocuk özenle işlenmiş bir nakış gibi pırıl pırıldır. Hele islami eğitim, dua ister, gözyaşı ister, sabır, emek ve devamlılık ister. Kolay mı müslüman bir nesil yetiştirmek, kolay mı anne baba olmak…? C)alinti.....
__________________
|
![]() |
![]() ![]() |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki Kullanıcılar Kardelencicegi'e Teşekkür Ediyor... |
![]() |
#403 |
Navigator
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kardelencicegi Şuan
![]() Üyelik Tarihi: 27.10.2008
Yaş: 56
Mesajlar: 48.623
Tecrübe Puanı: 5409
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Sevgi Pınarı ![]() ![]() ![]() Bazen bir sarkiya dalar hüzünleniriz. Bazen eski bir aniya... Bazen tatli bir gülümseme gelir aklimiza, bazen tatli bir buse... Hepsinde sevginin izleri vardir, gecmiste kalan ama hala yasanan... Simdi herseyi bir kenara birakin! Ve gecmiste kalan tatli bir aninizi düsünün... Düsünün hadi..Tamam... Simdi o aniniza geri dönün ve yine ayni seyleri yasamaya calisin.. ![]() Mutlu oluyorsunuz, değil mi? İste bunun sebebi, icinizdeki o sevgi pinaridir ... Bazen gecmiste yasanan aci olaylar gelir aklimiza. Düsünürüz! Aci ile dolar yüregimiz. Ama yine de mutlu olmaya calisiriz. Cünkü yüregimizde hala sevgi kipirtilari vardir. İste bu sevgi, yener gecmiste yasadigimiz aci izleri. Coğu zaman haksizliklarla karsilasiriz, kötülüklerle, yalanlarla, acilarla.. Ve bir an icimizdeki o sevgi bile zaptedemez bizi. Karsilik vermek isteriz yapilan haksizliga, kötülüge. ![]() Bu dünyada, arkamizdan övgüyle söz edilecek bir olay varsa, o da sevgi adina .. Yaptigimiz bir olay olacaktir. Cünkü hersey bu dünyada kalir. Hic kimse cok sevdigi bir seyi beraberinde götüremez. Ancak yaptigi ve yapacagi kalici seyler, ona cok sey kazandirir. Sevgi adina yapilan kalici seyler ne olabilir? Bu soruya aslinda bir cok cevap verilebilir. İnsanlari sevmek, onlarla iyi gecinmek ,sevgiye inanarak yasamak bile, sevgi adina yapilmis kalici seylerdir. Tabi sevgiyi sadece hissetmek yerine, bunu uygulamaya gecirmek daha kalici olur. Sevgiyi uygulamaya gecirmek, sevgiyi hissederek yasamaktir. ![]() Sevgiyi yogun olarak yasayan biri, zaten sevgi adina iyi birseyler yapiyor demektir... Elimizden geldigince sevgiyi doya doya yasayalim! Sevgiyi yasadıkca, yasam daha da renklenir. Kisinin mutlu olabilecegi bir kozu olur elinde. Sevgi bir umuttur, sevgi mutluluktur... ![]() Sevgiyi ifade etmek cok basittir. Annemize sarilmak bile bir sevgidir. Sicak bir gülümseme, bir sevgi ifadesidir. Bunlari yapmak cok mu zor? Sevgiye inanan icin hic te zor degil. Sevgide ayip olmaz. Birakin ciksin icinizdeki duygular. Göstersin kendini insanlara ve sevdiginize. Onlar da mutlu olsun.. Sizin mutlu oldugunuz gibi.. Unutmayın ki Sevgi ögrenilmez. Sevgi ögretilmez..O zaten insanin icinde var olan bir duygudur... Ama o duygularin disa vurulabilmesi icin yardimci olunur... O duygularin herkese asilanmasi icin... ![]() Bazen bir cocuk görürüz. Yapayanliz, sogukta, ac ve caresiz... Hüzünleniriz. Gitmek isteriz yanina, kucaklamak, oksamak gelir icimizden cocugu... Yardim etmek isteriz ona... Kimsesizdir,sevgiye muhtactir diye... Ama cogu zaman gidemeyiz yanina. Bir sey engeller bizi. ![]() İcimizde ona karsi yogun duygular hissederiz ama bunu harekete geciremeyiz... Sanki "mutlaka baska biri yardim eder" düsüncesine kapiliriz. Ama o an düsünemeyiz, o "baska biri"nin biz olmamiz gerektigini... Sevgiyi uygulamaya gecirmek, "baska biri"nin yapacagi seyi, bizim yapmamizdir. ![]() Sevgi, bu sekilde asilanir... Sevgi ancak o "baska biri"nin yapacagi seyi, kendimizin yapmasiyla gerceklesir.. "Baska biri"ni beklemeyin... Cünkü "baska biri"de, "bir baska biri"ni bekleyecektir... Ve o cocuk, hep "birilerinin" sevgisine hasret yasamaya mahkum olacaktir.. Sevginizi göstermek icin gec kalmayin.. Unutmayin! Sevgi ögrenilmez... ![]() Sevgi ögretilmez... Sevginizi sevdiginizle paylasin... Herkes ortak olsun sevginize..Sahit olsun... Sevgi paylasilinca kutsallasir.. Sevgiyle ve dostca kalin...Gec kalmadan sevdiklerinize, sevgi pinarindan bir yudum suyu esirgemeyin!!! ![]() C)alinti... ![]()
__________________
|
![]() |
![]() ![]() |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 2 Kullanıcı Kardelencicegi'e Teşekkür Ediyor... |
![]() |
#404 |
Navigator
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kardelencicegi Şuan
![]() Üyelik Tarihi: 27.10.2008
Yaş: 56
Mesajlar: 48.623
Tecrübe Puanı: 5409
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
__________________
|
![]() |
![]() ![]() |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 2 Kullanıcı Kardelencicegi'e Teşekkür Ediyor... |
![]() |
#405 |
Navigator
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kardelencicegi Şuan
![]() Üyelik Tarihi: 27.10.2008
Yaş: 56
Mesajlar: 48.623
Tecrübe Puanı: 5409
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Çocuk Gibi Düşünebilmek.. ![]() O gün hava çok kötüydü.. Durmadan gök gürlüyor, bardaktan boşanır gibi yağmur yağıyordu.. Küçük kız yine de her sabahki gibi annesinin sesiyle uyanmış, kahvaltısını etmiş ve her gün yürüyerek gittiği okuluna doğru yola koyulmuştu.. Ancak gökyüzünde şimşekler birbiri ardına ve o kadar gürültüyle çakıyordu ki, küçük kızın annesi; "Yavrum bu havada yolda yürürken korkmasın?" diye telaşlandı.. arabasına atladığı gibi yolda kızını aramaya başladı.. Derken bir baktı, küçük kızı az ilerdeydi.. Minik minik adımlarla yürüyor, ama ne zaman şimşek çaksa durup gökyüzüne bakıyor ve gülümsüyordu.. Annesi önce bir anlam veremedi ama kızın niye böyle yaptığını çok merak etmişti, nihayet arabayla ona yaklaşıp sordu: "Yavrum hiç korkmadın mı bu havada yalnız yürümekten? Hem ne zaman şimşek çaksa durup yukarı bakarak öyle ne yapıyorsun?" Küçük kız cevap verdi: "Gülümsüyorum.. Çünkü Allah fotoğrafımı çekiyor.."
__________________
|
![]() |
![]() ![]() |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 2 Kullanıcı Kardelencicegi'e Teşekkür Ediyor... |
![]() |
#406 |
Navigator
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kardelencicegi Şuan
![]() Üyelik Tarihi: 27.10.2008
Yaş: 56
Mesajlar: 48.623
Tecrübe Puanı: 5409
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Çocuk Gibi Düşünebilmek.. ![]() O gün hava çok kötüydü.. Durmadan gök gürlüyor, bardaktan boşanır gibi yağmur yağıyordu.. Küçük kız yine de her sabahki gibi annesinin sesiyle uyanmış, kahvaltısını etmiş ve her gün yürüyerek gittiği okuluna doğru yola koyulmuştu.. Ancak gökyüzünde şimşekler birbiri ardına ve o kadar gürültüyle çakıyordu ki, küçük kızın annesi; "Yavrum bu havada yolda yürürken korkmasın?" diye telaşlandı.. arabasına atladığı gibi yolda kızını aramaya başladı.. Derken bir baktı, küçük kızı az ilerdeydi.. Minik minik adımlarla yürüyor, ama ne zaman şimşek çaksa durup gökyüzüne bakıyor ve gülümsüyordu.. Annesi önce bir anlam veremedi ama kızın niye böyle yaptığını çok merak etmişti, nihayet arabayla ona yaklaşıp sordu: "Yavrum hiç korkmadın mı bu havada yalnız yürümekten? Hem ne zaman şimşek çaksa durup yukarı bakarak öyle ne yapıyorsun?" Küçük kız cevap verdi: "Gülümsüyorum.. Çünkü Allah fotoğrafımı çekiyor.."
__________________
|
![]() |
![]() ![]() |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 2 Kullanıcı Kardelencicegi'e Teşekkür Ediyor... |
![]() |
#407 |
Navigator
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kardelencicegi Şuan
![]() Üyelik Tarihi: 27.10.2008
Yaş: 56
Mesajlar: 48.623
Tecrübe Puanı: 5409
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] Annem babam cahil Öğretmenim! Ya sen? Sevgili öğretmenim! Size bir mektup daha yazacağım. Canım sıkıldıkça sizinle dertleşiyorum. Çünkü beni ancak siz anlarsınız diye düşünüyorum. Beni yanlış anlamayasın diye bir “özür” ile başlamak istiyorum. Sizinle yazışırken “siz” diye başlayıp “siz” diye bitirmek isterim. Ancak araya bu kadar “resmi” bir mesafe koymak istemiyorum. Resmi bir mesafe olursa ben içimdekileri tam yansıtamam. “Siz” değil de “sen” diye cümlelerime devam edeceğim için bana kırılmayın lütfen! Merhaba Öğretmenim! Yakında “veli toplantıları” başlayacak. Benim içimi bir korku sardı yine. Ne tuhaf bir korku bu aslında… Düşünsenize, dünyada beni en çok seven insanlar olan annem – babam ve bana en çok emeği geçen insan olan öğretmenim bir araya gelecekler, ama ben korkuyorum . Benim geleceğim için çalışan insanlar bir araya gelecekler. Sevinmem gerekirken korkuyorum. Korkumun sebebi sen değilsin öğretmenim. Geçen yıl ki sınıf hocamız yüzünden bu korku var içimde. Geçen yıl yapılan toplantıdan sonra evimizde neler olmuştu neler! Sınıf hocamız anneme beni şikayet etmiş. Annem o öfkeyle eve geldi. Babama her şeyi aktardı. Öyle bir fırça yedim ki evde… Bir hafta boyunca ailemle neredeyse hiç konuşmadık. Sadece ben değil tüm arkadaşlar aileleriyle problem yaşamıştı o toplantıdan sonra. Sınıf arkadaşlarımızdan birisinin babası o kadar sinirlenmişti ki, arkadaşımızı neredeyse evden kovacaktı. Kusurlarımızı, hatalarımızı, yaramazlıklarımızı anne babalarımıza hiç söylemeyin, her kusurumuzu ört bas edin demiyorum. Ancak anlamakta zorlandığım bazı noktalar var. Anne babalarımıza bizleri o kadar şikayet eden öğretmenimiz niçin hiç iyi yönlerimizden bahsetmemiş. Bir canavarı tarif eder gibi, “bu çocuk adam olmaz, bu kızda iş yok, ne biçim çocuk yetiştirmişsiniz” gibi cümleleri, bir makineli tüfek gibi velilerimizin üstüne yağdırmış eski sınıf öğretmenimiz. Sanki anne babalarımız “haylaz” olduğumuzu bilmiyor mu? Biliyorlar elbette. Ancak diğer velilerin içinde bu kadar rencide olunca tüm öfkeleriyle bize yükleniyorlar. Sevgili Öğretmenim. Bizim anne babalarımız zaten cahil. Bir çoğu köyden şehre çalışmak için gelmiş, bizleri okutmak isteyen iyi niyetli cahil insanlar. Annem, anneliği, sadece çocuk doğurup karnını doyurmak sanıyor. Babama sorsanız bizim için ceketini satar bizi okutur. Ancak çocuk eğitmenin doğurmak veya doyurmak olmadığını bilmiyorlar. “Biz cahil kaldık işte! Siz okuyun diye çırpınıyoruz!” derken annemin gözleri dolar. Ancak aynı annem her sabah güne “Seda Sayan” ile başlıyor. Öğleden sonraları saçma sapan kadın programları izliyor. Akşamları da mutfakta ki Televizyon da izlemesi gereken birkaç dizisi vardır mutlaka. Niçin mutfakta ki Televizyon diye soracak olursanız hemen söyleyeyim. “Ceketimi satar, sizi yine okuturum!” diyen babam, eve gelince hemen TV’nin karşısına oturur. Haberleri defalarca izledikten sonra izleyecek bir dizi mutlaka bulur! Hele birde maç varsa tamamdır. Misafir odasına kimse yaklaşamaz. Ben annemin babamın ellerinde hiç kitap görmedim. Okuma yazmaları olmasa anlayacağım. Sanki eğitim sadece diploma peşinde koşmakmış gibi anlamışlar. Bizim için “saçını süpürge” ettiğini söyleyen annem ve “ceketimi satar, sizi yine okuturum!” diyen babamın kendilerini eğitmek için hiç çaba sarf ettiğini görmedim. Bunları seninle niye paylaştığımı söyleyeyim öğretmenim. Anne babamı size şikayet etme niyetinde değilim. Ben onları çok seviyorum. Ancak onlara bu gerçekleri ben söylesem “nankör evlat!” olurum. Lütfen bir sonraki veli toplantısında beni ve arkadaşlarımı anne ve babalarımıza şikayet etmeden önce, onlara çocuk eğitimi konusunda biraz bilgi verin. Karne notlarımızı saklayın, yaramazlıklarımızı gizleyin demiyorum. Notlarımız hakkında da bilgi verin, şikayetlerinizi de dile getirin. Ancak ailelerimizi bir araya toplamışken onlara eğitim verseniz. Özellikle “Çocuk Eğitimi, Ergenlik döneminde iletişim” gibi konularda her toplantıda biraz bilgi verseniz, hem sizin işinizde kolaylaşmaz mı? Hababam sınıfındaki o sahneyi bilirsiniz öğretmenim! Hani Mahmut hoca tüm anne babaları sınıfa toplayıp, çocuklarının karnelerini onlara verdiği sahne… Orada Mahmut hoca diyor ki, “Bu karneler sadece çocuklarınızın değil, aynı zamanda sizinde karneleriniz sayılır. Bu notlar sadece çocuklarınızın değil sizinde notlarınız.” Veli toplantılarına katılmayan ailelerden hep şikayet etmekte haklısınız. Ancak bazı arkadaşlarımın aileleri öğretmenlerinin tavırları yüzünden toplantılara katılmadıklarını söylüyorlar. Sevgili öğretmenim! Anne babamı sana şikayet ediyorum belki. Yaptıkları hataları cahilliklerinden yaptıklarını da biliyorum. Ancak geçen yıl ki öğretmenimin yaptıklarını düşününce üzülüyorum. Bir öğretmenin bunları bilmesi gerektiğini, ve böyle basit hatalar yapmaması gerektiğini düşünüyorum. Tekrar ediyorum. Annem babam cahil öğretmenim! Ya sen?
__________________
|
![]() |
![]() ![]() |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 2 Kullanıcı Kardelencicegi'e Teşekkür Ediyor... |
![]() |
#408 |
Navigator
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kardelencicegi Şuan
![]() Üyelik Tarihi: 27.10.2008
Yaş: 56
Mesajlar: 48.623
Tecrübe Puanı: 5409
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Bitmeyen Savaş / Gelin-Kaynana
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] “Ne bahtsız kadınmışım ben; Kaynanaların kötü zamanında gelin oldum, Gelinlerin kötü zamanında kaynana oldum” (Geçmişin gelini, şimdinin kaynanası) Dünya, kuruldu kurulalı ne savaşlar görmüş geçirmiş. Savaşlar, yenilenler, yenenler, yenilgiyi kabul edenler. Öyle veya böyle sonuçta hepsi bitmiş. Öteden beri süregelen bir kavga var ki; Dünyanın sonuna kadar süreceğe benziyor. Hangi tarafı dinleseniz ona hak vereceğiniz, içinden asla çıkamayacağınız bir kör düğümdür bu. Oğlan anası evladını büyütmüş okutmuş, yüzünün akıyla yetiştirmiş olmanın verdiği rahatlıkla, önce yana yakıla gelin arayışına girer. Konuya komşuya, eşe dosta, hısım akrabaya sorulur. Münasip bir gelin aranır. Eli yüzü düzgün olsun. Oğlumun yanına yakışsın. Güleryüzlü olsun. Şimdilerde çalışan olsun, mümkünse öğretmen olup yarım gün çalışsın gibi bir dolu istekle aylar hatta yıllar süren arayışlar sonucu oğlana bir kız bulunur. Daha isteme safhasında baştan aşağı süzmeler, gözlük üstünden bakmalar her sözden bir mana çıkarmalar başlar. Nişandı düğündü, alışverişti derken ilk kırgınlıklar bu süreçte yaşanmıştır çoğu kez. Kız tarafı “az aldılar, kızımıza masraf etmediler”, Oğlan tarafı ” çok istediler, belimizi büktüler” diye yakınıp dururlar. Gelin eve geldimi, oğlan anasının da kaynanalığı başlamıştır artık. Beraber veya altlı üstlü oturanların harbleri daha büyük olur. Atışmalar, kırgınlıklar, gıcık kapmalar, gelinin kocasına, annenin oğluna şikayetleri bitmek bilmez. Zaten olan çoğu kez oğlana olur. Hani bir temsil vardır. Çay takımını bir aileye benzetirler derler ki; Çaydanlığın altı Kaynanadır: Devamlı kaynar durur Üstü gelindir: kaynana kaynadıkça gelin demlenir Çay bardağı damatdır: Bir gelin doldurur, bir kaynana Çay kaşığı görümcedir: Devamlı karıştırır Çay tabağı kayınbabadır: Dökülenleri toplar Torunlar şekerdir: Çayı tatlandırır ![]() Kaynana oğlumu ben büyüttüm der sahiplenir. Gelin kocamdır, çocuğumun babasıdır der sahiplenir. Oğlan hep paylaşılamayan taraf olur. Kız evlat ne yapsa göze batmaz ama gelinin yaptıkları çalı dikeni gibi batar. Gelin de annesinin dediğine, yaptığına kırılmaz ama kaynanası ne dese alınır, kırılır. Acaba bu kaynanalar da biraz kanatarak mı konuşur? Çeşit çeşit kaynana tipleri vardır. Kimi oğlunu gelinden kıskanır, gelini kuma gibi görür. Kimi çok bilmiştir, dünyanın kendi merkezinde döndüğünü sanır. İllede kendi dediği olsun ister. Kimi burnundan kıl aldırmaz. Kimi asla affetmez. Kiminin yüzü hiç gülmez. Kimi her gördüğü konu komşuya, eşe dosta gelini şikayet etmeyi bir marifet sayar. Gelinini kızı yerine koyup, ufak tefek hataları görmezden gelen, üzerini örten, gelinini kızı kadar sevemese de, adil davranmayı bilen kayınvalidelerin ellerinden öperim. Eltiler ayrı dert, görümceler ayrı dert. Sanırım asıl dert olan gelinin yeni bir aileye, ailenin de yeni bir bireye adapte olamayışından kaynaklanıyor. Farklı kültürler, farklı yaşam biçimleri, alışkanlıklar anlaşmazlıkların temelini oluşturuyor. Uzmanlar, psikologlar ne tavsiye ederse etsin. Her iki tarafta kendini haklı görmeye devam edecek. Bence çoğu evde bu kavga bitmeyecek…
__________________
|
![]() |
![]() ![]() |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki Kullanıcılar Kardelencicegi'e Teşekkür Ediyor... |
![]() |
#409 |
Navigator
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kardelencicegi Şuan
![]() Üyelik Tarihi: 27.10.2008
Yaş: 56
Mesajlar: 48.623
Tecrübe Puanı: 5409
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Her Kadının Yarası Vardır [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] Her Kadının Yarası Vardır yazısı,aşk ve ilişkiler, her kadının bir hikayesi vardır,yürekte bıçak izi, giden sevgiliye 40 yaşına gelmiş neredeyse her kadının kalbinde hiç kapanmayan bir yarası vardır. Her kadının kalbinde bir zamanlar o çok sevdiği adamdan kalma izler bulunur. Hiç sebep yokken bırakıp gitmiştir adamın biri, tek bir neden göstermemiştir üstelik gidişine… Sessizce, korkakça, yüreksizce ve ardında soru işaretleri içinde bırakarak bir kadını gitmiştir… Kimse bilemez neden gittiğini…. En sevdiği, canı dediği, tüm hayatını, bekaretini, parasını, ömrünü verdiği bir adamı; üstelik kendi yatak odasına, kendi yatağında başka bir kadınla sevişirken yakalamıştır kadın. Yüreğinde o anda oluşan yarayı kimse kapatamamıştır. Sözlerine inandığı, üzerine bir gelecek hayalleri kurduğu, eşi saydığı, evleneceğini zannettiği adam tarafından düğününden bir gün önce terk edilmiştir mesela bir kadın. Veya nikah masasında terk edilmiştir. Sessizce haykırmıştır, kimse duymamıştır çığlıklarını. Kırılan gururundan daha önce, çevresindekilere karşı çaresizliği acıtmıştır yüreğini. Kocası olan, çocuklarını doğurduğu, iyi ve kötü gününde yanında durduğu, her kaprisini, sıkıntısını çektiği, aşık olduğu, sevdiği adam; bir gün öyle bir laf etmiştir ki… Kalbinin orta yerinden parçalanmıştır kadın, o güne kadar bildiği ve inandığı her şeyin boş olduğunu düşünmüştür. Hep aynı kişiyi, hep aynı inançla defalarca sevmiştir kadın. Hep denemiş, hep verdiği sözlere inanmış, hep desteklemiş, hep güç vermiş ve hep yanılmıştır. Bütün denemelerinin sonunda başaramayacağını anlayınca vazgeçmiştir, kalbinin bir yasını o adamda kaldığından, hep biraz eksiktir. Her kadının başka bir hikayesi vardır, her kadının başka bir yaşamı vardır. Köylü, kentli, çirkin, güzel, kültürlü, cahil, fakir veya zengin; hemen her kadının bir erkek tarafından yüreğine bırakılmış bir bıçak izi vardır. Her kadın hayatının bir yerinde, mutlaka bir erkeğe inanmış ve ihanete uğramıştır. Neredeyse her kadının kalbinde kabuk bağlamış bir yara vardır ve o kadınlar ne zaman o yarayı açana benzer biriyle karşılaşsalar, istemeseler de kaçarlar. Hemen her kadının hayatında güvendiği bir adam vardır ve bir de güvenmemeyi öğrendiği…. Kiminin sevgilisi, kiminin kocası, kimin kardeşi, kiminin evladı, kimin babası…. Candan Ünal
__________________
|
![]() |
![]() ![]() |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki Kullanıcılar Kardelencicegi'e Teşekkür Ediyor... |
![]() |
#410 |
Navigator
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kardelencicegi Şuan
![]() Üyelik Tarihi: 27.10.2008
Yaş: 56
Mesajlar: 48.623
Tecrübe Puanı: 5409
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Ne ekerseniz onu bicersiniz. ![]()
__________________
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | Arama |
Stil | |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Günün, Ayet ve Hadisi | altuntas58 | Serbest Dini Konular | 19 | 13.11.2011 16:09 |
-CUMA SOHBETLERİ- | Abdurrahman 58 | Dini sohbet | 50 | 28.08.2009 08:50 |
Peygamber Efendimizin tüm Ramazan boyunca okuduğu dua:)) | seva | Dualar | 0 | 19.08.2009 17:02 |
Acıklı bir aşk hikayesi :) | gürün_güzeli | Hertelden | 0 | 27.06.2008 18:09 |
Bİr Gelİncİk Hİkayesİ | bayatlı kenan58 | Arşiv | 0 | 23.05.2008 16:58 |