15.09.2010, 06:31 | #331 |
Navigator
Kardelencicegi Şuan
Üyelik Tarihi: 27.10.2008
Yaş: 57
Mesajlar: 48.623
Tecrübe Puanı: 5443
|
Cevap: Günün hikayesi
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] SAKIN O KAPIYI ZORLAMA VEDE AÇMAYI DÜŞÜNME Ey Okuyucu ! İşitici, dikkatle oku ! Her insanın gayibi merakı ve keşif hevesi içinde mutlaka vardır. Buna en kolay ulaşma yolu Havas ilmi olarak bilinir ve yola çıkılır. Neden en kolay çünkü klavyenin tuşuna bastığında önüne bir çok bilgi çıkar,şu koruma duasını oku birde üstüne şunu oku oldu bitti gelirler giderler,yaparlar ederler İşin aslı bu kadar kolay olmamalı nedersin ! Havas İlmini icra etmiş ilim erbabı zatlar,günümüze kıymetli ve değerli notlar bırakmıştır. Aşk,rısk,dilek,amaca ulaşma derken dua ve okuma adetleri binlerce seçeneğe dönüşüveriyor. Hal böyle iken günümüz meraklı insanı, genci, yaşlısı bu okunanlara ve okumalar neticesindeki sonuca cezboluyor. Fakat göz ardı edilen ciddi meseleler vardır. Benim sizlere diyeceğim şudur ki ,kapatamayacağınız kapıyı ne çalın nede açın,şayet o kapıyı açarsanız sizi ağırlayacaklar hayallerinizdeki size yardımcı olacak,hizmet edecek birileri hiç bir sonuca varamazssın. Bu deneyim ve tecrübeyi bizlerle paylaşan zatlar,bizler gibi iki satırda bir şeyleri okuyarak ulaştıkları amacı anlatmıyor olsa gerek. Havas ilminin başlangıcı Allah aşkı ile ve gününüzü dakikanızı Yaradana dua ederek geçirmenizle başlar. Bununla birlikte Kur an Ayetlerini iyi okumak ve anlamak esas tır. İyi bir alt yapı iyi bir islami bilgi şarttır. Düşünün ki bir binanın temeli yok,başladınız inşaat yapmaya, çıktınız 2. kat-5.kat derken bir bakmışınız ummadık bir an çöküvermiş. Veya okumamış ve okumaktan uzak birini 3 ay derse alarak, Ünüversite sınavına soktunuz.3 değil 13 ay okuması dahi bir çok eksiği kapatacak zaman dilimi olmaz/olamaz. Aklın cevabı, mantığın hükmetiğine "evet " derken,gözle görünmeyen ve hesabı yapılamayan bir konuda " hayır " demekte gayet normaldir. Allahın himayesine korumasına geçmek için, uymak ve bu şekilde yaşamak esastır. Yaşam alanımızda emek harcanmadan hiç bir konu yoktur ki elde edilmiş olsun. Emek harcamadan alt yapı olmadan sizleri ne koruma duası korur nede amaca yönelik okumalarınız yerine gelir. Havasa girmenin ilk sayfası Kuran dır. Bir atletizim ci o yolu kat etmek için yıllarca koşar,bir enstüruman çalan kişi yıllarını verirki çaldığı alet ruhumuzu okşar. Ben kemanı elime alınca çalarım, veya ben kanu nu elime alınca daha iyi çalarım diyebilirmisin.? Cevabın kesinlikle "hayır " olacaktır.!! o halde her bir işe gönül veren mutlak sıfırdan başlamalı ve daha sonra tecrübesini icra etmeli. Aksi halde 1 ay 5 ay duaları okuma ile size refakat edecek olanların rahmani olmayacağı kaçınılmazdır. Zaten! ben herşeyi inkar ettim dost arıyorum? kim var? diye çağrıda bulunursan çok kısa sürede gelir kolunuza birileri girer. Kolunuza kimin gireceğini siz çok daha iyi biliyorsunuz. Kaldıki alt yapısız şekilde yapılan her işin ucuda buraya gidecektir. Buna sakın olaki zerre şüpheniz olmasın.. Siz siz olun 3-5 aylık form bilgileri ile o kapıyı zorlamayın. Sizin ve ailenizin, alt üst olabilecek yaşamına sebep olarak başınıza gelebilecek kabusa vesile olmayın. Emeksiz ve zahmetsiz hiç bir şey olmaz. Hukuk kitabını çarşıdan almak ile kimse avukat savcı olamaz. O bilgiler sadece o safhaya ulaşmış kişilerin hakkıdır,alt yapısına emek vermiş kişilerin hakkıdır. Her birimiz bir avukat, bir savcı olur,işziliğede çözüm bulmuş olurduk.!! Benzer konular bir çok kez dile getirilmiş olsada amaç örenekler ile beyinlere nakşetmektir. Doğru yu söyleyen bu köyden kovulmaz.!! Yarın bir gün ne köy kalır nede kovulacak kişi kalır. Dikkat et ... Saklıbahçe C)Alinti. [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki Kullanıcılar Kardelencicegi'e Teşekkür Ediyor... |
16.09.2010, 07:50 | #332 |
Navigator
Kardelencicegi Şuan
Üyelik Tarihi: 27.10.2008
Yaş: 57
Mesajlar: 48.623
Tecrübe Puanı: 5443
|
Cevap: Günün hikayesi
Strese girenin imanından şüphe ederim! 'Az' konuşan fakat 'öz' konuşan büyükler vardır. Babam da bunlardan biridir. Çok sık bir arada olamadığımız için benim için bu 'öz' konuşmalar daha kısa olur. Birkaç yıl önce öyle bir laf söyledi ki sustum kaldım. Uzun süre kafamın içinde dolandı söylediği cümle. 'Strese girenin imanından şüphe ederim!' demişti babam. Stresle ilgili kitaplar okuyan, zaman zaman 'stresle mücadele' konusunda seminerler veren biri olarak, cümleyi çok ağır bulmuş olsam bile, kafamın içinde cümle dönüp durdu uzun zaman. Yaşadığımız yüzyılın en önemli problemlerinden biri olan stres hakkında bu kadar kesin ve keskin bir ifade duymamıştım. Geçen yıl memlekette bir arkadaşla otururken hayatın sıkıntıları ve zorlukları konuşulmaya başlanınca bende kendisine stres ve stresle mücadele hakkında bildiklerimi anlatmaya başladım. Arkadaşım da benimle birikimlerini paylaşıyordu. Bir ara babamın söylediği 'Strese girenin imanından şüphe ederim!' lafını attım ortaya. Arkadaşım 'doğru bir cümle' dedi. 'Hatta bir insan stres yüzünden hasta olursa ALLAH o insana bunun hesabını bile sorar' dedi. * * * * * * * * * Stres, halkın bildiği ve kullandığı anlamıyla, sıkıntıları kafaya takmak demektir. Sıkıntılar insanı mutsuz ediyor. Mutsuzluk insanı hasta ediyor. Kimisi hastalıklarla mücadele etmekten yoruluyor. Mutsuz ve hasta oluyor. Kimisi ailesiyle problemler yaşamaktan bunalıyor. Kimisi çocuklarıyla baş edememenin sıkıntısını yaşıyor. Kimisi maddi sıkıntılarla boğuşuyor. Kimisi çevresindekilerin kendisini anlamadığından dert yanıyor. Kimisi bir sevdiğini toprağa verince hayata küsüyor. Hayatta insanı strese sokan o kadar çok şey var ki. Herkes kendisine dert edecek bir sıkıntı bulabilir. Stresle iman arasında bir bağlantı var mı dersiniz? Sıkıntılarla dolu bir hayat denilince benim aklıma hep Peygamberler geliyor. ALLAH Peygamberlerin kıssalarını ayrıntılarıyla bize niçin aktarıyor dersiniz? Okuyup, ibret almamız için değil mi? Peygamberlerin hayatlarından yola çıkarak bazı sorular sormak istiyorum. Hz. Eyyüb'ü hastalıkla imtihan eden ALLAH, bizi de aynı imtihana tabi tutma hakkına sahip değil mi? Hastalığı kafaya takıp bunalıma giren insan 'ALLAH'ım beni niçin hastalıkla imtihan ediyorsunuz ki?' demiş olmuyor mu? Hz. Nuh'u oğluyla imtihan eden ALLAH, sizi evlatlarınızla imtihan edemez mi? Hz.İbrahim'i babasıyla imtihan eden ALLAH, sizi öz babanızla imtihan edemez mi? Hz. Lut'u eşiyle imtihan eden ALLAH'a, 'Beni niçin eşimle imtihan ediyorsun ki?' deme hakkına sahip olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Hz. Yusuf'u kardeşiyle imtihan eden ALLAH, belki sizi de kardeşlerinizle imtihan ediyordur! Tüm peygamberlerin hayatları sıkıntı (imtihan) dolu olduğuna göre, bizim hayatımızda da bazı sıkıntıların olması hayatın bir parçası değil mi? Anne veya babasını kaybedince bunalıma giren bir insan ALLAH'a 'Benim annemi / babamı niye alıyorsun ki?' deme hakkına sahip olduğunu mu sanıyor? 'En büyük acı evlat acısıdır!' denir. Bu acıyı yaşayan anne babalar 'ALLAH kimseye yaşatmasın!' derler. Alemlere rahmet olarak yaratılan Hz. Muhammed Mustafa'ya bile torpil yapmayan Yaratıcının, bize torpil yapmasını beklemeye hakkımızın olmadığını hiç düşündünüz mü? Beş defa evlat acısıyla imtihan edilmiş bir Peygamberin ümmeti olduğumuzu bilmek zorundayız. 'Kardeşim onlar Peygamber, biz insanız' diye kimse itiraz etmesin. Peygamberler de bizler gibi üzülen, ağlayan, ALLAH'a sığınan insanlardı. ALLAH tarafından özel seçilmiş oldukları gerçeği 'insanı' acılara tepkisiz kalacakları anlamına gelmez. Bize düşen hayatı doğru anlamaktır. Unutmamalıyız ki, Peygamberlerine torpil yapmayan ALLAH, bize de torpil yapmaz. * * * * * * * * Stres ile iman arasındaki ilişki kafamın içinde uzun zamandır dolanıyordu. Bir okuyucum bana öyle bir söz gönderdi ki, o sözü okuyunca kafamın içinde dolanan cümleler köşe yazısına dönüştü. Bu yazıyı da o güzel sözle bitirmek istiyorum. Çok sıkıldığınız zaman bu cümleyi hatırlayın. Hatta bana kalsa pano haline getirilip ev veya işyerinin duvarlarına asılması gereken bir söz. Bir gün dünyaya ait büyük bir derdin olursa Rabbine dönüp, 'Benim büyük bir derdim var!' deme, derdine dönüp 'benim büyük bir Rabbim var!' de. Sait ÇAMLICA Eğitimci – Yazar C)Alinti. [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 4 Kullanıcı Kardelencicegi'e Teşekkür Ediyor... |
16.09.2010, 07:53 | #333 | |
Usta Yiğido
doğan bulut58 Şuan
Son Aktivite: 13.03.2015 00:32
Üyelik Tarihi: 11.05.2010
Mesajlar: 7.612
Tecrübe Puanı: 1273
|
Cevap: Günün hikayesi
Alıntı:
----------------- |
|
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 3 Kullanıcı doğan bulut58'e Teşekkür Ediyor... |
18.09.2010, 10:49 | #334 |
Navigator
Kardelencicegi Şuan
Üyelik Tarihi: 27.10.2008
Yaş: 57
Mesajlar: 48.623
Tecrübe Puanı: 5443
|
Cevap: Günün hikayesi
SEVDİĞİN HERKESE GÖNDER BU ALLAH rızası için oku önemli PEYGAMBERİMİZ (S.A.V.) VASİYETİDİR! MEDİNE-İ MÜNEVVERE'DEN GELEN BU VASİYETNAMEYİ OKUYUNUZ VE OKUTUNUZ.!!!!!! BİSMİLLAHİRRAHMANIRRAHİM Medine-i Münevvere'de Türbe-i Şerif Hatibi Şeyh Ahmet Diyor ki: 'Vallahülazim bu vasiyetnamede zerre kadar yalan yoktur'. Bir cuma gecesi namazımı eda edip uyumaya varmıştım. Harem-i Şerif tarafından; 'Ya Şeyh Ahmet' diye bana bir nida geldi. 'Lebbeyk Ya Rasullallah' deyip Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in şahsını gördüm. Rasullallah (s.a.v.) efendimiz şöyle devam etti: Ya Şeyh Ahmet!... Allah-ü Teala huzurunda yüzüm kalmadı. Sanahaber veriyorum ki, geçen cumadan bu cumaya 16000 kişi öldü. Içlerinden bir tek Müslüman çıkmadı. Gelenlerin amel defterlerini kara ve sol elinde gördüm. Ya Şeyh Ahmet!... Evvela ana ve babalarına asi oldular ve zekatlarını men ettiler. Hacı olup haram yemeyi adet ettiler. Herkes nefsinden başka bir şey düşünmedi. Yüzlerinde haya kalmadı. Dünya malı ile nasip olan tartılarına hıyanet etmeyi adet ettiler. Ya Şeyh Ahmet!... Benim ümmetlerime haber eyle 'Yaptıkları günahlardan tevbe ve istiğfar etsinler,namaz kılsınlar, zekat vermesini adet etsinler.' Ya Şeyh Ahmet!... Ümmetlerime haber eyle, 'Kıyamet alametleri zuhur ediyor. Hak Teala' ya asi olmasınlar. Çok yakın bir zamanda, 3 gece güneş tutulacak. 3 günden sonra mağribten doğup, maşrıka batacak. Kuran-ı Kerim insanların gözüne gözükmeyecektir. Ümmetime söyle günahlarına tövbe etsinler. Yakın bir zamanda İsa (a.s.)'nın inmesi zuhur edecek.' Ya Şeyh Ahmet!... Ümmetlerime haber eyle, 'Kudret kalemiyle her kim bu vasiyetnameyi bir köyden bir köye,bir kazadan bir kazaya, bir ilden bir ile, bir devletten bir devlete gönderirse Huzur-u Mahşerde günahları affedilir. Hazret-i Muhammed Mustafa (s.a.v.)'yı Şahsı ile görmüş olur. Kim vasiyetnameyi işitipte yazmazsa, bir köye veya bir başka yere göndermezse, yüzü kara ola.' Türbe-i Şerif'in Hatibi Şeyh Ahmet 3 defa yemin edip, 'Vallahülazim bu vasiyetnamede yanlış bir bilgi verirsem, bu dünyadan öbür dünyaya imansız gideyim' dedi. 15 günde Medine-i Münevvere'de yazılmış olup 'TÜM MÜSLÜMANLARA'gönderilmiştir. NOT: 'Bunu her müslümanın okuması için elinizden geleni yapınız. Alinti. Not: Ben sizleri cok sevdigim icin hepiniz okuyun diye buraya ekliyorum. Degerli din kardeslerim. Rabbim mahserde yüzümüzü ak eylesin insallah. [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 3 Kullanıcı Kardelencicegi'e Teşekkür Ediyor... |
18.09.2010, 10:57 | #335 | |
Usta Yiğido
doğan bulut58 Şuan
Son Aktivite: 13.03.2015 00:32
Üyelik Tarihi: 11.05.2010
Mesajlar: 7.612
Tecrübe Puanı: 1273
|
Cevap: Günün hikayesi
Alıntı:
haklısın değerli hemşerim okumak lazım
__________________
|
|
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 3 Kullanıcı doğan bulut58'e Teşekkür Ediyor... |
18.09.2010, 16:13 | #336 |
Usta Yiğido
SsİiVvAaSsLlIı Şuan
Son Aktivite: 09.10.2015 16:30
Üyelik Tarihi: 07.09.2009
Yaş: 35
Mesajlar: 4.704
Tecrübe Puanı: 1007
|
Cevap: Günün hikayesi
Bir gün sormuşlar ermişlerden birine, ‘Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşa...yanlar arasında ne fark vardır?’. ‘Bakın göstereyim… ‘ demiş ermiş. Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olan insanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine derken, tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş. Arkasından da "derviş kaşıkları" denilen bir metre boyunda kaşıklar getirtilmiş. Ermiş: ‘Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz. ‘ diye de bir şart koşmuş. ‘Peki…’ demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan. Bunun üzerine ‘Şimdi…’ demiş ermiş. ‘Sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe.’ Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. ‘Buyrun’ deyince, her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, karşısındaki arkadaşına uzatarak içirmiş. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan. ‘İşte…’ demiş ermiş: ‘Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse, o aç kalacaktır. Ve kim sevdiğini dostunu düşünür de doyurursa, o da sevdiği dostu tarafından doyurulacaktır. ŞÜPHESİZ, HAYAT PAZARINDA DAİMA SEVGİYİ PAYLAŞANLAR KAZANÇTADIR...
__________________
Hayat Yalansa Gercek Sen Ol...!!!
|
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 2 Kullanıcı SsİiVvAaSsLlIı'e Teşekkür Ediyor... |
21.09.2010, 01:41 | #337 |
Navigator
Kardelencicegi Şuan
Üyelik Tarihi: 27.10.2008
Yaş: 57
Mesajlar: 48.623
Tecrübe Puanı: 5443
|
Cevap: Günün hikayesi
Mesaj Senden Allah Razı Olsun. [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] Senden Allah Razı Olsun. Simdi Soracaksın Neden? Sormana Bile Gerek Yok. Benim Hayat Tecrübemde Yok. Ben Aptalım, Çok Çocuksuyum Ve Geri zekalıyım Ama Şunu Bilesin Ben Senin Gibi İnsanların, Duyguları Ve Vicdanlarıyla Hiç Oynamadım Oynamamda Senden Allah Razı Olsun Seviyorum Diyipte Hic Sevmemezlik Yapmadım Gözüm Senden Baskasını Görmüyor Diyipte Birak Baskasıyla Bulusmayı Baskasının Suratına Bile Bakmadim Senin Sözünden Cıkmıycagım Diyipte Baskasının Sözüne Kanmadim Ama Sunu Bilesin. Senden Allah Razı Olsun Bana Birisi Siir Yazdiginda Sen Cok İyisin Diyipte Onu 12den Vurmadim Sevdigim İnsanlar Beni Aradıgında, Hep Sevinip te Sonradan Ben O 12Den Hic Ama Hic Vurmadim Belki Duymamissindir Tekrar Söylüyorum Senden Allah Razı Olsun Sen Hep Derdin İyiler Kaybeder İyiler terk edilir Sen Beni terk etme Cocuklar Oynar Aşkla Sen Oynama Benimle Ama Ne Oldu Sen Kazandın Ben Kaybettim Sen Benimle Oynadın Ben İse Senin Oyuncagındım Ama Yinede SENDEN ALLAH RAZI OLSUN Ask Atesi Nedir Bilmezdim Askınla Yandım Ögrendim Ağlamak Neydi Bilmezdim Sensiz Kalınca Ögrendim Sevmek Nedir Bilmezdim Sevgiyi de Senden Ögrendim Hasret Nedir Bilmezdim Hasreti Senden Ögrendim Acı Nedir Bilmezdim Acıyı Senden Ögrendim Feryat Nedir Bilmezdim Feryatı da Senden Ögrendim Sevipte Sevilmemek Neymiş Bilmezdim Senden Örgendim 2 Yüzlü Nasıl Olunur Bilmezdim Onu da Sayende Örgendim 12 Den Vurmayı da Bilmezdim Valla Billa Onuda Senden Örgendim Ama şunu Bilesin Haykırıyorum ALLAH SENDEN RAZI OLSUN Hatırlar mısın ? Ben Sana Her Şiirimde Gözlerin, Sanki O Gökyüzündeki Yildizlar Gibi O Bakışların, Güneşin Yeryüzüne Doguşu Gibi Sesin, Duydugum En Güzel Parça Hele O Gülüşün Var ya, Bedeldir Benim Acılarla Yaşamama Derdim Derdim Derdim Ama Yalanmış Hayalmıs Ruyaymış Olsun Yinede Allah senden Razı Olsun Allah Senden Bin Kere Razı Olsun Bana Hayatın Ne Kadar Kalleş ,Felegin Nasıl Kahpe Senin Gibilerin Nasıl Oldugunu Ögrettin Helal Olsun Sana…! Şunu Bilesin Bana Hayatımın En Güzel Günlerini Yaşattın Ama Ayrılık Acısınıda Gösterdin Yha Allah Senden Razı Olsun Bana Sorsalar Harbi ? Yeniden Doğmuş Olsan ,Hayata Yeniden Başlamış Olsan Severmiydin Onu ? Niye Yalan Atiyim ? Allahın Bildigini Kuldan Neden Saklıyım Hic Düsünmeden Evet Tabiki Tabiki Tabiki Severdim Derdim Rabbime Tek Ama Tek Bir Sorum Var NEDEN NEDEN NEDEN…..! ALINTIDIR _________________ [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
__________________
|
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 2 Kullanıcı Kardelencicegi'e Teşekkür Ediyor... |
24.09.2010, 08:59 | #338 |
Navigator
Kardelencicegi Şuan
Üyelik Tarihi: 27.10.2008
Yaş: 57
Mesajlar: 48.623
Tecrübe Puanı: 5443
|
Cevap: Günün hikayesi
Ö L Ü M S Ü Z K I R M I Z I G Ü L L E R [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] Kan rengi, kıpkırmızı güllere bayılırdı. Zaten onlarla adaştı da Kocasının sevgili Rose idi... Her Sevgililer Gününde kapısının önünde bulduğu enfes fiyonklarla süslü kucak dolusu kırmızı güllerle kutlardı. Hiç aksamadan. Hatta, eşini kaybettiği yıl dahi kapısı çalınmış, gülleri kucağına bırakılmışıtı. Tıpkı geçmişte olduğu gibi, küçük bir kartla birlikte. Her yıl güllere iliştirdigi karta ayni cümleleri yazardı : "Seni bu sene, geçen senekinden daha çok seviyorum." Birden, bunların son gülleri oldugunu düsündü. Önceden ısmarlamış olmalıydı. Öleceğini nasıl bilebilirdi? Zaten her şeyi önceden planlamayı ve yapmayı severdi. Gülleri özenle içeri taşıdı. Saplarını kesti, vazoya yerleştirdi. Vazoyu da konsolun üzerine, eşinin kendisine, gülümseyen fotoğrafının yanına koydu. Orada kocasının koltuğunda oturup saatlerce gülleri ve fotografı seyretti. Sessizce... Bitmek bilmeyen bir yıl geçti. Yapayanlız ve hüzün dolu bir yıl...Sonra bir sabah kapı çalındı. Tıpkı eski günlerde olduğu gibi kıpkırmızı gülleri, üzerinde küçük kartıyla birlikte eşikteydi. Sevgililer Günü'nü kutluyordu. Gülleri içeri aldı. Saşkınlık içinde doğru telefona gitti. Çiçekçi dükkanını aradı. Onu bu kadar üzmeye kimin ne hakkı vardi? Biliyorum dedi, çiçekçi. Eşinizi geçen yıl kaybettiniz. Telefon edeceğinizi de biliyordum. Bugün size yolladığım gülleri çok önceden ısmarlayıp, parasını da ödemişti. Hep öyle yapardı zaten. Hiç şansa bırakmazdı. Dosyamda talimat var. Bu çiçekleri size her yıl yollayacağım. Bir de özel kart vardı. Kendi el yazısıyla. Bilmeniz gerek diye düşünüyorum. Ölümünden sonra çiçeklere iliştirmemi istedigi kart. Rose hıçkırıklar arasında teşekkür ederek telefonu kapadı . Parmakları titreyerek zarfı açtı. "Merhaba sevgilim" diye başlıyordu kart. "Bir yıldır ayrıyız. Umarım senin için çok zor olmamıştır. Yalnızlığını ve acılarını hissedebiliyorum. Giden sen,kalan ben olsaydim neler çekerdim, kim bilir ? Sevgi paylaşıldığında yaşamın tadına doyum olmuyor. Seni kelimelerle anlatılamayacak kadar çok sevdim. Harika bir eştin. Dostum, sevgilim, benim. Sadece bir yıldır ayrıyız. Kendini bırakma. Ağlarken bile mutlu olmanı istiyorum. Onun için bundan sonraki yıllarda güller hep kapımızda olacak. Onları kucağına aldığında paylaştığımız mutluluğu ve kutsandığımızı düşün. Seni hep sevdim.Her zaman da sevecegim. Ama yaşamalısın. Devam etmelisin. Lütfen mutluluğu yeniden yakalamaya çalıs. Kolay değil, biliyorum ama bir yolunu bulacağına eminim. Güller, senin kapıyı açmadığın güne dek gelmeye devam edecek. O gün çiçekçi beş ayrı zamanda gelip kapıyı çalacak, eve dönüp dönmediğini kontrol edecek. Beşinciden sonra emin olarak gülleri ona verdigim yeni adrese getirip seninle yeniden ve ebediyen kavuştuğumuz yere bırakacak." Şimdi bunu tüm sevdiklerinize gönderin LÜTFEN.. Hayata İyi Bakın!!! [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] C)Alinti. [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
__________________
|
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 4 Kullanıcı Kardelencicegi'e Teşekkür Ediyor... |
30.09.2010, 17:05 | #339 |
Navigator
Kardelencicegi Şuan
Üyelik Tarihi: 27.10.2008
Yaş: 57
Mesajlar: 48.623
Tecrübe Puanı: 5443
|
Cevap: Günün hikayesi
Fırtınalı bir hayat. [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] Fırtınalı bir hayatın ortasında birleştik sen kendine yakın bulduğun insanların sana yaptığı hatalardan şikayet ediyordun bense uzun yıllar acısını çektiğim bir aşkın yaralarını sarmaya çalışıyordum. Iyi birer dosttuk herşeyi paylaşır olmuştuk bu yakınlaşmamızın kısa bir sürede olmasına rağmen zamanım öyle tatlı öyle güzel geçiyordu ki ben içimdeki kıpırdanmalardan habersizdim sanki rüyadaydım gözlerimi açtığımda yerini aşk almıştı kendimi tutamamıştım işte duygularıma hakim olamamıştım sen benim aşkım bense senin dostundum artık sana aşık olduğumdan habersizdin içimdeki volkan öyle taşmıştı ki patlamak için sabırsızlanıyordu. Sonunda ogün gelip çatmıştı bütün duygularımı bütün hislerimi açıklamıştım ben sana sense bana sadece şaşkın bir ifadeyle bunların yalan ve şakadan ibaret olması için yalvarmıştın bende sana bunların ne şaka nede yalan olduğunu üstüne basa basa vurgulamıştım içim rahatlamıştı çünkü bir insana ' seni seviyorum 'demek kolay bir iş değildi yürek isterdi ben bu işi becerememiştim ama sonucuna da katlanmak elimde değildi çünkü asıl olan benim için bugündü ve ben bugün sana söylemem gereken şeyleri yarına bırakmamıştım yarın böyle bir fırsatın elime geçmeyeceğini düşünerek bütün herşeyi açıklamıştım Dünya fani heran herşey olabilir bizim dünyamızda şimdi içim çok rahat ama bir okadar da huzursuzum çünkü bunları sana anlatınca suçlu ben oldum şimdi o eski günleri arıyorum hiç sebebsiz ani ayrılışın şokunu üzerimden atamamamın sonucundandır ve zaman eskiden öyle güzel öyle tatlı geçerken şimdilerde binbir azap binbir acıyla geçiyor o günün üstünden çok zaman geçti şimdi ben senden benim olmanı değil bana biraz hak vermeni istiyorum bana duyduğun nefreti duygularımın üstünden çekmen için yalvarıyorum bana ne kadar kızsan ne kadar nefret etsende ben seni yinede seviyorum duydun değimi ? Seni çok seviyorum Alinti. [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
__________________
|
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 3 Kullanıcı Kardelencicegi'e Teşekkür Ediyor... |
30.09.2010, 19:13 | #340 |
Moderator
Salim58 Şuan
Üyelik Tarihi: 11.05.2009
Yaş: 57
Mesajlar: 59.381
Tecrübe Puanı: 10
|
Cevap: Günün hikayesi
FAKİR VE KÖR
Kibirli ve zengin birisi kapısına gelen bir fakire bir şey vermediği gibi, onu hem paylar hem de kapıyı yüzüne kapatır.. Zavallı fakir içlenir; bir tarafa çekilir ve oturur, ağlamaya başlar.. Bir kör, onun ağlamalarını duyar. Kalkar yanına gelir, niçin böyle üzgün olduğunu, ağladığını sorar. Fakir olanı biteni anlatır. Kör, teselli vererek, üzülmemesini, kendi evine gelmesini, evinde kalmasını, ekmeğini çorbasını kendisiyle paylaşmasını ister ve ısrarda eder. Fakir onun içtenliği ve ısrarı karşısında kabul eder, onunla gider. Kör ona karşı çok güzel bir konukseverlik gösterir. Fakirin, hem karnı doyar hem de gönlü hoş olur. Gönlü öyle hoş olur ki, o hoşnutluk içinde: - Sen bana evini açtın, sen bana gönlünü açtın, Kadir Mevlamda senin gözünü açsın, diye dua eder. Gece olur, körde bir gariplenir bir gariplenirki, o gariplik içersinde gözünden birkaç damla yaş damlar, gözleri birden açılır. Görmeğe başlar. Körün görmesi ile ilgil i haber bir anda şehirde yayılır. Yer yerinden oynar. Bu haberi onu kapısından kovan, kovmakla kalmayan taş yüreklide duyar. İşin doğruluğunu anlamak için gözü açılan şahsa gelir: - Çok şanslıymışsın. Gözün nasıl açıldı, kim açtı. - Hey! seni gidi gafil seni, sen nasıl bir adammışsınki, öyle bir mübarek zatı azarladın, üzdün, yüzünü yıktın. devlet kuşunu bıraktın, baykuş ile meşgul oldun. Gözümün kapısını, senin yüzüne kapıyı kapattığın o kimse açtı. - Desene kendime yazık ettim, öyle bir doğanmışki öyle bir devletmiş ki, kıymetini bilemedim, bana değil sana nasip oldu, ben avlayamadım sen avladın, der ve kıskançlıkla parmağını ısırır. Dişini sıçan gibi hırsa batırmış kimse koca doğanı nasıl avlayabilir? İyilerin bastıkları toprak dermandır, göz açar. Ancak gönül gözü kör olanlar o dermandan gafildirler, kıymetini ne bilsinler
__________________
Asil İnsan İdare Eder, Aciz İnsan Şikayet Eder, Basit İnsan İftira Eder, Dürüst İnsan Sabreder... |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki Kullanıcılar Salim58'e Teşekkür Ediyor... |
Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir) | |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Günün, Ayet ve Hadisi | altuntas58 | Serbest Dini Konular | 19 | 13.11.2011 16:09 |
-CUMA SOHBETLERİ- | Abdurrahman 58 | Dini sohbet | 50 | 28.08.2009 08:50 |
Peygamber Efendimizin tüm Ramazan boyunca okuduğu dua:)) | seva | Dualar | 0 | 19.08.2009 17:02 |
Acıklı bir aşk hikayesi :) | gürün_güzeli | Hertelden | 0 | 27.06.2008 18:09 |
Bİr Gelİncİk Hİkayesİ | bayatlı kenan58 | Arşiv | 0 | 23.05.2008 16:58 |