Forum - Ana Sayfa Takvim S?k Sorulan Sorular Arama

Zurück   Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar > DİN BÖLÜMÜ > Menkıbeler & Dini Hikayeler
SİTE ANA SAYFA Galeri Kayıt ol Yardım Ajanda Oyunlar Bugünki Mesajlar

Menkıbeler & Dini Hikayeler (Menkıbeler & Dini hikayeler burada)



Son 15 Mesaj : Atatürk'ün Çocukluğu'na Ait Hikayeler           »          Şehzade Osman           »          Hatıra defteri           »          Antilop İle Akrebin Dostluğu           »          Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 2           »          Sitemizin Ozanları           »          SEVDİM İŞTE....           »          NEFRET ETTİM İŞTE!!!!!           »          AFORİZMALAR (SAÇMALAMLAR)-1           »          SEÇKİNLER/SEÇİLMİŞLER DÜNYASI           »          Hatalarımızdan Dersler Alabilmek Ümidiyle.           »          Araf Suresi 172-173. Ayetler.( Ben Sizin Rabbiniz Değil Miyim)           »          İnancımızı Kullananların Artık Tuzağına Düşmeyelim.           »          ULAŞ-Yapalı           »          TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR PAYLAŞIMAZ
Cevapla
 
Seçenekler Arama Stil
Alt 22.09.2008, 12:51   #1
Abdurrahman 58
Usta Yiğido
 
Abdurrahman 58 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Abdurrahman 58 Şuan Abdurrahman 58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 17.06.2016 18:24

Üyelik Tarihi: 15.06.2006
Yaş: 35
Mesajlar: 4.132
Tecrübe Puanı: 1098 Abdurrahman 58 ist jedem bekanntAbdurrahman 58 ist jedem bekanntAbdurrahman 58 ist jedem bekanntAbdurrahman 58 ist jedem bekanntAbdurrahman 58 ist jedem bekanntAbdurrahman 58 ist jedem bekannt
Standart Un Haline Dönen Kum Taneleri


Allah erenlerinden Dinar oğlu Malik devrinde iki kardeş yaşamaktadır. Bu iki kardeşten biri yetmiş, diğeri de tam otuzbeş yıl ateşe taparak hiçbir muratlarına kavuşamadığını anlayan küçük kardeş bir gün ağabeyine dert yanar, der ki: "Ağabeyciğim!... Bu kadar yıldır ateşi ilah bilerek ona tapındık. Fakat bakıyorum ki hiçbir dileğimize erişemedik. O yüzden bende ateşin ilah olmadığına dair bir şüphe uyandı. Bu şüphemde haklı olup olmadığımı araştırmak için seninle bir denemeye girişelim. Eğer ateş başkalarını yaktığı gibi bizi de yakarsa, kendisine bir daha asla tapınmayalım. Yok eğer yakmazsa ölünceye kadar ilahlığına iman ederek ibadetten geri durmayalım."

Bu karardan sonra iki kardeş bir ateş yakarlar. Küçüğün büyüğüne "Ateşe ilk önce elimizi hangimiz uzatacağız. Sen mi yoksa ben mi?" diye sorar. Ağabeyi, "Sen uzatacaksın" deyince küçük kardeş elini hemen ateşe yaklaştırır. Bakar ki ateş elini yakıyor, hemen çeker. Ardından da "Ey ateş!..." der "yazıklar olsun sana! Bunca yıldır seni ilah bildim ve o yüzden de sana taptım. Ağabeyine der ki: gel buna tapınmaktan vazgeçelim" diye yalvarıp yakarır. Fakat ağabeyi bir türlü vazgeçmez ve ateşe tapmaya devam eder.

Ağabeyi devam ededursun. Küçük kardeş bu denemeden sonra ateşe tapmaktan vazgeçer müslüman olmaya azmeder ve doğruca devrin büyük ermişlerinden Dinar oğlu Malik'e başvurur. O anda Malik de oturmuş halka vaaz vermektedir. Vaazını bitirdikten sonra başından geçenleri bir bir kendisine anlatır ve ben müslüman olacağım der.

Bunun üzerine Malik ateşperest adamı karşına oturtarak Kelime-i Şehadet getirttikten sonra kendisine İslam'ın şartlarını ve bütün umumi prensiplerini bir bir izah eder. Yanında bulunan ailesi de İslam'a girince orada bulunan halk, bu her iki ateşperestin imana gelişini sevinç gözyaşları arasında kutlarlar. Ardından da biraz aramızda kalın da, aramızda size biraz öteberi toplıyalım dediler. Fakat yeni imana gelen adam ben dinimi dünyalık hiçbir şeye satmam diyerek asla bir şey kabul etmeyeceğini belirtiyordu.

Daha sonra ailesini alarak şehrin kıyı mahallelerinden virane bir eve yerleştiler. Ne yiyecek, ne de içecek bir şeyleri yoktu. O gece Allah'a ibadet ve taat ederek sabahladılar.

Güneş doğup yeryüzüne ışıklarını yaymaya başlayınca günlük ekmek parasını kazanmak için bir iş bulup çalışmak gerekiyordu. Çünkü yaşamak için yemek, yemek için de çalışmak şarttı. Bu düşünceye daha ziyade kendini kaptıran kadındı. Yeni imana gelmiş bulunan adamın ise yemek içmek gibi bir dert umrunda bile değildi. Onun tek düşüncesi kainatın ortaksız yaratıcısı olan Allah'a biraz daha fazla ibadet edebilmekti. Bu yüzden de kendisini ibadetten alıkoyan bir şeye düşman kesilmişti. Bu ekmek parası için çalışmak mecburiyeti olsa bile.

Fakat yine de muhakkak ki ekmek parasını kazanmak için çalışmak gerekiyordu. Nitekim hanımı durumu açarak taşı gediğine koydu. "Bey efendi!" dedi. "Bugün şehre inin de belki bir iş bulup çalışırsınız. İnşaallah akşama kadar günlük nafakamızı kazanmış olarak dönersiniz." Bu ikaz karşısında kendisini taplayan adam şehre inip münasip bir iş aramaya koyuldu. Birçok kapı çalış iş aradı, fakat ekmek parasını kazanacak bir iş bulamadı. Ama her nedense buna pek üzülmüyordu. Zaten bütün dileği Allah'a amelelik etmekti. Onun için Camilerden birine kapanarak akşamak kadar bol bol Allah'a ibadete daldı.

Akşam olunca kendi namına Allah'a bol bol ibadet etme fırsatını bulduğundan dolayı sevinç, karısının karşısına da eli boş çıkacağı için de üzüntü içinde karışık duygularla döndü. Kapıyı açıp içeri girdikten sonra selam verip bir köşeye oturdu. Karısına da bütün gün çalıştığını fakat ücretlerini yarın alacağını ifade etti. Karı-koca geceyi aç açına ibadet ederek geçirdiler.

Sabah olunca tekrar iş bulmak için şehre inen adam ne yaptıysa yine bir türlü ekmek parasını kazanacak bir iş bulamadı. Bulamadı diye üzülecek değildi ya. Camiye girerek akşama dek bol bol Allah'a ibadet etti. O, sadece Allah'ına çalışıyordu. Tek üzüntüsü karısıydı. Zavallı kadıncağız artık açlığının son haddine gelmişti.

Akşam olunca yine eli boş olarak eve döndü ve karısına aynı mazereti uydurdu. Böylece o geceyi de aç olarak geçirdiler. Ertesi gün, günlerden Cuma idi. Cuma günü de hafta tatili dolayısıyla bütün iş yerleri kapalıydı. Onun için herhangi bir iş bulup da çalışmaya imkan yoktu. En iyisi camiye gidip Cuma namazı kılmaktı.

Eski ateşperest, yeni mü'min de aynı şeyi yaptı. Cuma vakti gelince doğruca camiye gidip iki rekat Cuma namazını gönül huzuruyla kıldı. Ardından da ellerini göğe doğru açarak Allah'a yalvarıp yakarmaya başladı. "Ey Rabbim!.." diyordu. "İslam dinin ve bu Cuma gününü yüzü suyu hürmetine gönlümden ailemin geçim sıkıntısını at. Çünkü bir iş bulup çalışamadığım için aileme karşı mahcubum. Korkarım ki açlıkları daha fazla sürerse ağabeyimin dinine dönerler."

Adam Cuma vakti camide dua ededursun. O sırada şehrin kenarında bulunan virane evinin kapısına biri gelerek kapıyı çalar. Karısı kapıyı açtığında bakar ki karşısında yakışıklı bir genç durmaktadır. Elinde mendille örtülü bir tabak bulunan genç tabağı kadına uzatırken "Bunu alınız ve kocanıza da bunun bu Cuma Allah (c.c.) için yaptığı ameleliğin ücreti olduğunu söyleyin. Çünkü böyle bir günde azıcık çalışmanın Allah (c.c.) katında ücreti çok büyüktür" der.

Kadın hemen tabağı alıp üzerindeki mendili açınca ne görsün ki! Tabağın içinde çil çil bin tane altın. Altınlardan birini alarak hemen çarşıya çıkıp bir sarrafa götürür. Sarraf altını daha eline alır almaz şaşırıp kalır. Hele tartıya koyunca hayreti büsbütün artar. Altın bildiğimiz altınlardan değildir. Hem çok ağır basmakta, hem de üzerindeki nakışlarından başka bir dünyaya ait olduğu anlaşılmaktadır.

Hayretini yenmek için kadına altını nereden bulduğunu soran sarraf hikayeyi olduğu gibi dinleyince durumu hemen kavrar ve kadına "Ben de Müslüman olacağım. Bana İslamiyeti öğretir misiniz?" der. Ardından da müslümanlığı kabul ederek kadına bin tane dünyalık altın hediye eder.

Öbür yandan genç Cuma namazını kılmış eve dönmektedir. Yine her zamanki gibi eli boş olduğu için, bu defa mendilini kumla doldurarak yiyecek bir şeyler getiriyormuş gibi yapar içinden de "Eğer karım ne iş yaptın dese, size un getirdim, diye cevap veririm" düşüncesini geçirir. Bu düşünceler içinde boynu bükük ve mahzun mahzun kapıya gelir. Tam bu sırada içeriden etrafa yemek kokularının yayıldığını farkederek elindeki kumla dolu mendili kapının dibine bırakıp sevinçli içeri girer.

Hoş beşten sonra karısından durumu sorup öğrenir. Ardından da sevinç gözyaşları içinde yüce Allah'a şükür secdesine kapanır. Bu arada kapıya çıkan karısı kum dolu mendili görüp de eline alınca bakar ki içi unla dolup taşmaktadır. Kocasının unu neden içeri getirmediğini sorunca o da durumu öğrenerek şükür secdesine kapanır.

Yüce Allah (c.c.) cümlemizi Cuma namazının faziletinden mahrum bırakmasın, amin...


- Zübdetül Vaizin -
__________________
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]

EZAN DİNMEZ DİYEN,BAYRAK İNMEZ DİYEN,ŞEHİT ÖLMEZ DİYEN BİRİLERİ VAR ...!!!
Abdurrahman 58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 07.12.2009, 21:23   #2
MİKAİLOGLU
Usta Yiğido
 
MİKAİLOGLU - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
MİKAİLOGLU Şuan MİKAİLOGLU isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 21.09.2010 20:56

Üyelik Tarihi: 01.06.2009
Mesajlar: 2.693
Tecrübe Puanı: 835 MİKAİLOGLU FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: Un Haline Dönen Kum Taneleri

HER DEFASINDA DUYGULANARAK OKUDUGUM MÜTHİŞ Bİ PAYLAŞIM.EMEGİNE SAGLIK.TŞK.
MİKAİLOGLU isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 2 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 2 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesaj?n?z? De?i?tirme Yetkiniz Yok

BB Code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
GÜRÜN-HALK İLAÇLARI HAKKINDA: gul-i_ahmer Gürün 1 19.09.2008 12:20
***Yüzünü güneşe dönen insan gölge görmez...*** seva Hertelden 0 07.09.2008 22:35
NAMAZ KILMAYANIN VAY HALINE bayatlı kenan58 Arşiv 22 12.05.2008 17:53


WEZ Format +2. ?uan Saat: 00:02.


Powered by: vBulletin. Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

Copyright © - Bütün Haklar Sivaslilar.net'e aittir.