|
SİTE ANA SAYFA | Galeri | Kayıt ol | Yardım | Ajanda | Oyunlar | Bugünki Mesajlar | Arama |
Sivas Tarihi Sivas ile ilgili tarihi bilgiler |
|
Seçenekler | Arama | Stil |
12.12.2008, 14:17 | #1 |
Usta Yiğido
sivaburs Şuan
Son Aktivite: 18.03.2016 23:10
Üyelik Tarihi: 03.11.2008
Mesajlar: 10.382
Tecrübe Puanı: 1630
|
Büyüklerimizin anlatımları
Babaannemden dinlemiştim. Aklımda kaldığı kadarıyla:
İki köy arasında mutlu sonla biten bir düğün sonrası, damadın köyüne doğru yola çıkan gelin alayına eşkıya saldırır. Gelin kurtulamayacaklarını anlayınca Allah'a yalvarır. Eşkıyaların tümü taş kesilir. Adını tam bilmiyorum ama bu yer, Sivas'ın bir ilçesindeymiş ve bu taşlar hala durmaktaymış.
__________________
|
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 4 Kullanıcı sivaburs'e Teşekkür Ediyor... |
12.12.2008, 14:43 | #2 | |
Moderator
Arif Coşkun Şuan
Son Aktivite: 10.05.2016 19:12
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Yaş: 61
Mesajlar: 27.868
Tecrübe Puanı: 10
|
Cevap: Büyüklerimizin anlatımları
Alıntı:
Annem gidip görmüş ve anlatırdı bizede, Erzincan tarafında ama İmranlı'yamı bağlı kesin bilmiyorum, Bizede şu şekilde anlatmışlardı, Savaş dönemi, köylü göç ediyor karşı taraftan düşman askerleri eşkiyalar yanii görünür, köylülerden biri "Allahım bizi ya taş yada kuş eyle" diye yalvarır. Dileği kabul olur.Ve oradakiler aynı şekilde taş olur. Herkes olduğu yerde taş olmuştur.
__________________
"Dilin düşüncenden önce haraket etmesin" |
|
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 3 Kullanıcı Arif Coşkun'e Teşekkür Ediyor... |
12.12.2008, 16:14 | #3 |
Usta Yiğido
sivaburs Şuan
Son Aktivite: 18.03.2016 23:10
Üyelik Tarihi: 03.11.2008
Mesajlar: 10.382
Tecrübe Puanı: 1630
|
Cevap: Büyüklerimizin anlatımları
İş dediğin eşek cinsidir derdi dedem. Sürmeyince eşek gitmez, çalışmayınca iş bitmez.
__________________
|
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 3 Kullanıcı sivaburs'e Teşekkür Ediyor... |
12.12.2008, 16:21 | #4 |
Usta Yiğido
sivaburs Şuan
Son Aktivite: 18.03.2016 23:10
Üyelik Tarihi: 03.11.2008
Mesajlar: 10.382
Tecrübe Puanı: 1630
|
Cevap: Büyüklerimizin anlatımları
Tarlada, kalabalık bir işçi grubuyla çalışıyordu dedem. Biz de yemek götürdük çalışanlara. Bana bir soru yöneltti; Söyle bakalım çoklukla çalışmak mı güzel yoksa çoklukla yemek yemek mi? Ben( o sıralar cimriymişim demek ki) çoklukla çalışıp, azlıkla yemek dedim. Şuna bak dedi "ağanın malı gider, nökerin canı gider". Yanlış düşünüyorsun, ikisinin de tadı çoklukla çıkar.
__________________
|
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 3 Kullanıcı sivaburs'e Teşekkür Ediyor... |
29.12.2008, 12:44 | #5 |
Usta Yiğido
Abdurrahman 58 Şuan
Son Aktivite: 17.06.2016 18:24
Üyelik Tarihi: 15.06.2006
Yaş: 35
Mesajlar: 4.132
Tecrübe Puanı: 1098
|
Cevap: Büyüklerimizin anlatımları
Çok güzel bir konu açmışınız beyler.umarım daha fazla hikayeler,bilgiler okuruz buradan
__________________
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] EZAN DİNMEZ DİYEN,BAYRAK İNMEZ DİYEN,ŞEHİT ÖLMEZ DİYEN BİRİLERİ VAR ...!!! |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 4 Kullanıcı Abdurrahman 58'e Teşekkür Ediyor... |
05.01.2009, 01:16 | #6 |
Usta Yiğido
sivaburs Şuan
Son Aktivite: 18.03.2016 23:10
Üyelik Tarihi: 03.11.2008
Mesajlar: 10.382
Tecrübe Puanı: 1630
|
Cevap: Büyüklerimizin anlatımları
Yok mu arkadaşlar büyüklerinizden dinlediğiniz güzel hikayeler? Herkes yazarsa eminim güzel bir arşiv oluşur.
__________________
|
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 2 Kullanıcı sivaburs'e Teşekkür Ediyor... |
05.01.2009, 02:07 | #7 |
Usta Yiğido
yiğidoturan Şuan
Son Aktivite: 28.07.2014 13:58
Üyelik Tarihi: 02.02.2008
Yaş: 57
Mesajlar: 4.222
Tecrübe Puanı: 1045
|
Cevap: Büyüklerimizin anlatımları
rahmetli babam söylerdi hep el elin sadece ekmeğini hilesiz yer derdi
__________________
DESELERKİ, 'İSLAMIN PINARINDAN İÇMEK SUÇ' O SUÇU KABULLENİR İÇERİM AVUÇ AVUÇ |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 3 Kullanıcı yiğidoturan'e Teşekkür Ediyor... |
14.01.2009, 04:02 | #8 |
Yeni Yiğido
haciosmanoglu Şuan
Son Aktivite: 13.02.2010 23:27
Üyelik Tarihi: 05.01.2009
Mesajlar: 21
Tecrübe Puanı: 0
|
Cevap: Büyüklerimizin anlatımları
Bizim aile inadıyla meşhurdur hatta köyde körömer inadınmı tuttu diye bize takılırlar.anlatacağım hikaye yine böyle bir inat hikayesi:bir gün bizim büyükler arazide bir kayanın üzerine tünemiş bir kuş farkederler ama mesafe uzak olduğundan tam ne olduğunu seçemezler çoğu kartal karga gibi bir kuş bu derken bizim büyük dede hayır kuş değil oğlak diyormuş epey yaklaştıktan sonra hayvanın bir kartal olduğu anlaşılmış çünkü kartal kanatlanıp uçmuş.bunun üzerine bizim büyük dedeye,ğlak diyordun hayvan uçup gitti bak kartalmış işte demişler.Bizim büük dede cevabı yapıştırmış inat değilmi uçsada kuş değil.
|
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 3 Kullanıcı haciosmanoglu'e Teşekkür Ediyor... |
09.01.2010, 17:19 | #9 |
Usta Yiğido
goramaz Şuan
Son Aktivite: 14.09.2024 15:55
Üyelik Tarihi: 06.07.2008
Mesajlar: 7.310
Tecrübe Puanı: 1331
|
Cevap: Büyüklerimizin anlatımları
sivaBURs hocam anlattığınız hikayeyi ben de dymuştum.
düğün kayası sanırım oranın ismi... ayrıca güzel bir konu.. teşekkürler bunu da eskilerden duymuştum. tarktörün patozun ilk kullanıldığı yıllarda bizim köylen birisi tarktöün arkasına patozu takmış neyse çok hızlı bir şekilde yokuştan iniyormuş traktörle. sonra bakmış ki patos traktörden çıkmış ve hatta traktörü de geçmiş.bizimki de olanlardan habersiz hem traktör kullanıyor hem de patozun arkasından bakakalmış
__________________
Hoştur bana senden gelen, Ya hil'at ü yahut kefen, ya goncagül ya da diken, kahrın da hoş lütfun da hoş.
Konu goramaz tarafından (09.01.2010 Saat 17:19 ) değiştirilmiştir.. Sebep: Arka Arkaya Mesajlar Yazdığınızdan Dolayı Flood Önleyici Devreye Girdi. Mesajlar Sistem Tarafından Otomatik Olarak Birleştirilmiştir.. |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 2 Kullanıcı goramaz'e Teşekkür Ediyor... |
21.03.2010, 20:56 | #10 |
Usta Yiğido
sivaburs Şuan
Son Aktivite: 18.03.2016 23:10
Üyelik Tarihi: 03.11.2008
Mesajlar: 10.382
Tecrübe Puanı: 1630
|
Cevap: Büyüklerimizin anlatımları
Ağgül'e varıp sorsalar; deseler ki, "Söyle terk edermisin? Yıllardır yavuklu bildiğin Mustafa'nı terek edermisin ?" Ne der acep Ağgül. Terkederim dermi ki hiç seven sevdiğini terk edermi? Ama töreler gelenekler ana babanın baskısı koparıp götürür seveni sevdiğinden. Geride kalan derdini türkülere döker. Türkülere sığınır, içini türkülere boşaltır. Giden gittiğini bilir, içine atar dertlenir kaygulanır o kadar.
Derler ki, Ağgül köyün varsıllarından Mürsel ağanın kızıdır. Güzel mi güzel simsiyah saçlar, kestane rengi gözler, salına salına yürüyüşü yürekleri yakarmış. Köy gençlerinin gözü Ağgül’de ama kimse de yan gözle bakamazmış. Nedeni de Mustafa. Herkes sayar severmiş Mustafa 'yı. Yoksul bir ailenin çocuğu olan Mustafa babası öldükten sonra evin bütün sorumluluğunu yüklenmiş, anasını ele muhtaç bırakmamış. Alnının teriyle geçimini sağlıyor. Bazen zorlansa da yakınmıyor Mustafa. Ağgül'üne de kavuşursa tasası kalmayacak. Gel gör ki, Ağgül'ün babası verimkâr değil. "Mustafa kim oluyor ki bizden kız isteyecek o ilkin karnını doyursun" diyormuş. İyi hoş ama Ağgül öyle demiyor. "Bir lokma bir hırka olsun yeter artığını istemem" diyor diyor ya dinleyen kim. Babası tam bir şehirli düşkünüymüş "Şehirli köylüden daha iyidir bizim Şefketgil şehire gitti de eli yüzü açıldı temiz yiyor temiz giyiniyorlar, benim kızım da şehirliye layık" diyor da başka birşey demiyormuş. Onlar böyle diye dursun Mustafa ile Ağgül sık sık buluşup akşam karanlığı çöküp el ayak çekildi mi soluğu Ağgül'lerin bahçesindeki ceviz ağacının altında alırlar ve "Yarın son olsun kaçıp gidelim burdan" diye kavilleşip ayrılırlarmış. Üç gün beş gün, üç ay beş ay hep kavilleşiyorlar, hep yarına bırakıyorlarmış. Sözün kısası altı ay geçiyor aradan. Günlerden bir gün Mustafa yine gelip cevizin altında beklemiş. Ay tepede, ay tepeyi aşıyor, ay kayboluyor Ağgül yok ortada. Cevizin altında uyuyup kalıyor. Mustafa, sabahın ilk ışıklarıyla uyanıyor; gördüğü düşleri hayıra yormaya çalışıyor. Daha sonra kalkıp köyün kahvesine gitmiş. Dalgın dalgın çayını içerken çocukluk arkadaşı Zamir gelmiş kahveye. Varıp Mustafa'nın yanına yavaştan "Seninkini akşam vermişler lokumu dağıttılar elini çabuk tut kaçır yoksa havanı alırsın" demiş. Mustafa ayıkmış birden "Demek işin içinde iş varmış demek onun için gelmemiş Ağgül" diye konuşmaya başlamış kendi kendine. "Şehirden bir tanıdıklarının oğluna vermişler. Keleşzadeler'in oğluymuş. Zengin adamdırlar konakları dillere destan saray gibi. Elini tez tut yoksa gitti gider Ağgül" deyince yüreği bir ateş harmanına dönmüş Mustafa'nın. Yan babam yan. Akşamı zor etmiş Mustafa. Hemen koşmuş ceviz ağacının altına sabahı etmiş ertesi akşamı etmiş yok. "Daha kaçgün oldu kavilleşeli ne çabuk sözünden döndü" diye içi içini yemeye başlamış. Bir yandan da umudunu yitirmiyor "Ağgül bensiz olmaz döner gelir bir gün" deyip ceviz ağacına gidiyormuş sık sık. Derken düğün günü gelip çatıyor Keleşzadeler'in düğünü de şanına uygun davullar çifter çifter, kazanlar kaynıyor. Düğün üç gün üç gece sürmüş. Mustafa da daha fazla dayanamıyıp köyden kaçıp dağlara gitmiş. Ama uzaklaşamıyor gözü ceviz ağacındadır hep. Dönüp dolaşıp düğünün son günü köye geri gelmiş. Ağgül’ü arabaya bindirmişler araba ağır ağır yola düşmüş. Mustafa da köyün en yüksek tepesi olan Kırlangıçtepe'ye tırmanmış. Şehre inen yol ayaklar altında düğün alayını gözden kaybolana dek seyretmiş. Mustafa artık kolu kanadı kırık deli gibidir ne yapacağını bilemez. "Ben Ağgül'süz nasıl yaşarım, ama döner bir gün mutlaka kaçar gelir bana" deyip umutlanır. Günler günleri eskitir, aylar ayları. Hiçbir haber yoktur. Tek haber, arada şehre inenlerden yolu düşüp konağın önünden geçenlerden gelirmiş. Ağgül'ü yüzünü cama dayamış dalgın dalgın düşünürken görürlermiş. Mustafa'yı da en son elinde bir ceviz fidanıyla Kırlangıçtepe'ye tırmanırken görmüşler. Tepenin en görünür yerine diker fidanı sonra da yanık sesiyle bir türkü tutturmuş. O günden sonra kimse bilmez Mustafa'ya ne olduğunu. Kimi Çukurova'ya yerleşti der kimi ‘canına kıydı’ der. Ama Mustafa'nın son gün söylediği türkü kimsenin dilinden düşmemiş. Köyün de sınırlarını aşıp yankılanmış. Sivas/Şarkışla-Aşık Veysel Şatıroğlu-Muzaffer Sarısözen Ağgül Seni Camekanda Görmüşler Siyah Saçın Sırmayınan Örmüşler Ürüyamda Seni Bana Vermişler Beni Böyle Yakar Gor Gider Misin Evvel Sevip Sonra Terk Eder Misin Acı Poyraz Gibi Deli Esmedim Kaderime Küstüm Sana Küsmedim Ben O Yarimden Umudumu Kesmedim Beni Böyle Yakar Gor Gider Misin Evvel Sevip Sonra Terk Eder Misin (Alıntı)
__________________
|
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 4 Kullanıcı sivaburs'e Teşekkür Ediyor... |
Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir) | |
|
|