|
SİTE ANA SAYFA | Galeri | Kayıt ol | Yardım | Ajanda | Oyunlar | Bugünki Mesajlar | Arama |
Ozanlarımız Ozanlarımız Hakkında |
|
Seçenekler | Arama | Stil |
05.04.2009, 12:35 | #1 |
Yeni Yiğido
hasan25 Şuan
Son Aktivite: 05.04.2009 12:37
Üyelik Tarihi: 05.04.2009
Mesajlar: 1
Tecrübe Puanı: 0
|
Aşık Nüsret SÜMMANİOĞLU (TORUNİ)
ERZURUMLU BÜYÜK USDAT
AŞIK NÜSRET SÜMMANİOĞLUNUN HAYATI (1945-2003) Nüsret Sümmanioğlu,1945 yılında Erzurumun Narman ilçesinin Samikale köyünde dünyaya geldi.Babası Sümmaninin ortanca oğlu olan ve hikaye ustaliğıyla da bilinen Fahri Çavuştur. Çocukluğunu çiftçilikle ve ailesine yardım ederek geçirmiştir.Küçük yaşta ailesindeki geleneğe uyarak aşıklığa heves salmış,daha sonraları babası Fahri Çavuş onu yanına alarak hem dedesinin mirasını devam ettirmek,hem de küçük Nusretin kabiliyetini geliştirmek için sazı eline vererek civar kasabaları gezdirmiştir.Sümmanioğlu,böyle ce aşıklığa adım atmıştır. Bir derya olan dedesi Sümmani,nin eserlerini üstün bir başarıyla söyledi.Kendi eserlerini üretip seslendirdi.Kendisine ait iki aşık havası vardır.Köz dergisinde şiirleri yayınlandı.Babasından öğrendiği Celali Ahmet ile Mehmet Han hikayesinin türkülerini kendisi düzmüştür.20 plağı ve 40 kaseti bulunan Nüsret Sümmanioğlu,kültür bakanlığı tarafından devlet sanatçılığı ünvanını almıştır.Yurt içinde gitmediği yer kalmamış ve yurt dışında da bir çok şölene katılmıştır.Aşıklık geleneğinin bir çok dalında sayısız ödüller almıştır.1972 Konya Aşıklar Bayramı atışma dalı birinciliği bunlardan sadece birisidir.Bu birincilik sayısı 1989 yılına kadar 7 ye ulaşmıştır. Nüsret Toruni’nin birçok divanı, koşması, şiirleri vardır. Yüzlerce kaseti bulunmaktadır. Toruni sanatı boyunca hiçbir aşığa yenilmemiştir. İrticalen söylemeyi seven Toruni normal şiir yazmaktan ziyade irticalen sazı eline aldığı zaman bir başka Toruni olup sanatını en üst seviyede gösterirdi. Türkiyede sayılı âşıklardan biri sayılan Toruni birçok âşık tarafından da manevi usta olarak da kabul edilmiştir. Yaşamı boyunca birçok aşıkla karşılaşma yapmıştır bunlar: Aşık Nihani, Aşık Gülistan Çobanoğlu, Ali Rahmani, Yaşar Reyhani, Hüseyin Sümmanioğlu, Murat Çobanoğlu, Şeref Tşlıova,Mevlüt İhsani,Nuri Çırağı,Aşık Ruhani,Posoflu Aşık Mirza,Sarıkamışlı Dursun Cevlani,İlhami Demir ,Sivaslı Hasan Yüzbaşıoğlu,Ağrılı Aşık İhsani,Ardanuçlu Efkari Baba,Aşık Kul Nuri,Fuat Çerkezoğlu,Ahmet Poyrazoğlu,Nuri Merami,Erol Ergani,Cemal Divani,Aşık Şakir İhsanoğlu,Mustafa Aydın,İhsan Yavuzer,Rahim Sağlam ve ismini sayamadığımız birçok aşıkla karşılaşmalar yapmıştır. Yurt dışında 14 ülkeye çeşitli zamanlarda seyahatler yapmış ,Türk kültürünün ve aşıklık geleneğinin usta bir icracısı olarak hep aranır olmuştur.aşık gecelerinde gerçektende sıra kendisine geldiği zaman dinleyicileri coşturmuş ve gönülleri şad etmiştir.Özellikle belirtmek isterim ki,nesilden nesile devam eden aşıklık geleneğinin yaşatılmasında ve bir sonraki nesile aktarımında sanatını üstün bir başarıyla icra eden Toruni için çok iddaalı cümleler kurabiliriz.Şöyleki, gelenekte önemli bir yere sahip olan ve aşık meclislerinde başlangıç bölümünde söylenmesi neredeyse mecburi olan divanı Toruniden daha güzel okuyan yoktur. Nüsret Sümmanioğlundan bir divan dinlemenizi öneririm.Buna bir müstezatı da dahil ederek Sümmanioğlunun hikayeciliği de çok üstündür.Hikaye anlatımı oldukca samimi ve içtendir.Sürükleyici ve akıcı bir üslubu,dinleyicilerle temas kurmadaki ustalığı en önemli özelliklerindendir.En fazla beğenilen hikayeleri ise; Mahiri hikayesi,Elmas ile kahraman hikayesi ve Sümmani ile Gülperi hikayesidir. Şiirlerinde,Allah,vatan,nasiha t,insan ve doğa sevgisi ile ölüm teması ağırlıklı olarak yer almıştır. İsrafil Taştan,Ebubekir Zamani,Temel Turabi,Baki Çetin ve (merhum) Gıyasettin Eroğlu Toruninin çıraklarıdır. Aşık Sümmani adının yaşatılmasında ve aşıklık geleneğinin devamında önemli katkıları olan Nüsret Sümmanioğlu, 22.Ocak 2003 tarihinde ani bir rahatsızlığı sonucu hakkın rahmetine kavuşmuştur kendisine Allahtan rahmet diliyoruz. NÜSRET TORUNİNİN ESERLERİ DUMAN ÜSTÜNDE Yine bahar geldi söküldü dağlar Gezer koyun kuzu çimen üstünde Yaylalar al giyer benzer geline Karşiki dağlar duman üstünde Bulut gürler sesi bağrım deliyor Aşağıya rahmetini eliyor Koyun doğmuş kuzusuna meliyor Süt sağıyor kaşı keman üstünde Tabiattır Toruni’nin merağı Baharda bezetir bahçeyi bağı Bekçisidir sele vermez toprağı Hazine yatıyor orman üstünde HALİNDEN SENİN Yalan dünya sana daha inanmam Bir şey anlamadım halinden senin Sen de yaşayana vermedin murat Her kim geçti ise belinden senin Genç yaşımda pırıl pırıl parlattın Çektin kemendine koştun zorlattın Büyüttün besledin ihtiyarlattın Ruhum daralıyor felinden senin Işıksın benzersin karanlık hana Ettin Toruni’yi deli divane Sende yaşayanı aldın altına Kimse kurtulmaz elinden senin KIR ÇİÇEKLERİ Bir bahar ayında yeşil yamaçta Name yazıyordu kır çiçekleri. Beyaz tül giyinmiş elvan nakışta Seyretmeye değer gör çiçekleri. Göğsünde çimeni, başında fesi Rüzgârının konuşurdu hepisi Her insanı Mecnun eder kokusu Sual et Leyla’dan sor çiçekleri. Bulutlar yağmuru yağmada idi Ufuk karanlığı boğmada idi Güneş dağ burcundan doğmada idi Durmadan çilerdi yar çiçekleri. Gayet endazeli, açılmış lale Nergis yaprakları ermiş kemale Sordu âşık mısın, dedim bir güle Dedi uzat elin der çiçekleri. Nusret Toruni’yi yaktı çiçekler Sanki Yusuf, Zelha kapısın bekler Hayalimden gitmez o güzellikler Gönlümde dopdolu var çiçekleri. DEĞİŞMEM Her yönüyle güzel ana vatanım Güzelliğin hiçbir cana değişmem. Kemiğim, iliğim, damarda kanım Tahdigan’a, Hindistan’a değişmem. Cennete mi saldın meskenin yerin Yüksektir dağların, eksilmez karın Yemyeşil yaylalar, serin suların Yüz Frans’a, bin Alman’a değişmem. Türk kadını nur bağlamış yüzlerin Ahu bakışların, şirin sözlerin Selvi boylu gelinlerin, kızların Irak, İran, Gürcistan’a değişmem. Toruni yaşarken anlatır çağın Minel iman hübbül vatan ocağın Gökyüzünde dalgalanan bayrağın Şöhretini tüm cihana değişmem. SÖYLE GELMESİN Al rüzigar sana var müracaatım Tez götür canana söyle gelmesin. Yıllar boyu ben aşkına muhtacım Sevdiğim sultana söyle gelmesin. Ruhumdan doğuyor bendeki acı Olmuşum dünyada aşkın muhtacı Bu tür yaraların olmaz ilacı Zülfü perişana söyle gelmesin Ecel beni bir köşede aralar Talihimin defterini karalar Ciğerimde fiske fiske yaralar Benzedi çıbana söyle gelmesin Akıl ermez onun sır esrarına Yaktı kül eyledi aşkın narına Çevirdi çağımı güz aylarına Oldum piri fani söyle gelmesin. Der Nusret Toruni, paslandı teller Durum hikâye bu bizdeki haller Açıldı kapılar, göründü yollar Döndü kabristana söyle gelmesin. SILADAN BİR HABER Sıladan bir haber aldım gel diye Yazmış bir pusula yar sabahınan. Gözyaşıyla sitem etmiş bil diye Okudum nameyi zor sabahınan. Yüzü gülmez gurbet kahrını çeken Yastığı taş olur yorganı diken Yatarken uykudan uyandım erken Yağmaya başlamış kar sabahınan. Ayrılık ölümden acıdır acı Başvurdum tabibe yokmuş ilacı Sana ricam budur canım postacı Götür mektubumu ver sabahınan Kime sorsam gurbet elden dert yanar Oturup ağlasam el deli sanar Gökte uçan kuşlar sahile iner Söyleşir bülbüller gör sabahınan. Nusret Toruni'yim dert benden bile Her ne yana gitsem çekerim çile Dökülen yağmura savrulan yele Yaralı gönlümü sor sabahınan. ALMANYA AĞITI Döndük Almanyadan sılaya doğru, Dağlara sis çöktü, boran ağladı. Neşeli neşeli çıktık asvalta, Acı korna çaldı, süren ağladı. Rüyada gördük korku çöktü yüreğe, Bir soğukluk geldi kola, bileğe. Arabadan kaçıp çarptık direğe, Motor kederlendi, fren ağladı. Döndü cenazemiz Gümüşhane'ye, Varın gidin haber verin Suna'ya. Saat Onda teslim olduk haneye, Bahçeli sızladı, Şiran ağladı. Şerafeddin, Selahattin dediler, Fehime'nin sesi dağları deler. Hüsameddin, Sinan yetim yavrular, Başucunda boyun buran ağladı. Der Toruni kederliyiz bu sıra, Başınız sağolsun der komşulara İki dağ devrilip girdi mezara, Üzerinde talkın veren ağladı. AKŞAM OLDU Birgün sabah ile erken Yoruldum yola giderken Sadık dostum görim derken Güneş battı akşam oldu. Kır çiçekler elvan elvan Görse dayanmaz hiçbir can Dolaşırken oyan buyan Güneş battı akşam oldu. Ela gözlü, sürmeli kaş Ak yanağa dökülmüş yaş Gölgeye girdi ablak taş Güneş battı akşam oldu. Bir yanım gül bir yanım diken Gurbettir ömrümü söken Toruni saz çalım derken Güneş battı akşam oldu. SENDEN İZİNSİZ YÜCE RABBİM YERİN GÖĞÜN SAHİBİ DURUR AKMAZ SULAR SENDEN İZİNSİZ BU EŞYAYI ALEM HEP SANA TABİ ZERRE ESMER RÜZGAR SENDEN İZİNSİZ HER HİKMETİN BİZE GÜZELLİK VERİR YAZI KIŞ KIŞI YAZ EYYAM GÖSTERİR NE ÇİÇEKLER AÇAR NE CANLI YÜRÜR VERMEZ AĞAÇLAR BAR SENDEN İZİNSİZ BİR DAMLACIK DAHİ RAHMETİN YAĞMAZ TAN YERİNDEN SÖKÜP ŞAFAK AĞARMAZ EMRETMEZSEN DÜNYA ÜSTÜNE DOĞMAZ GÖKTEN ŞEMSİ KAMER SENDEN İZİNSİZ HAŞA SENİ KİMSE EDEMEZ İNKAR SENİN RAHMETİN BOL ALEME YETER NE SİNEK CANLANIR NE TURNA ÖTER GELMEZ EZEL BAHAR SENDEN İZİNSİZ DER NÜSRET TORUNİ SENİNDİR BU CAN GÜN GELİRKİ TOPRAK OLUR BU BEDEN SENİN LÜTFİ İLAHINDIR SÖYLETEN NE SÖYLER AŞIKLAR SENDEN İZİNSİZ NEREDE CİĞERLERİM KEBAP OLDU YANIYOR SEPİP SÖNDÜRMEYE ÇARE NEREDE GÖZYAŞLARIM DOLDU İÇİM KANIYOR TABİB BANA DERKİ YARA NEREDE FERYADIMDAN DAĞLAR TAŞLAR İNLESİN ÖLDÜĞÜMDE MEZAR TAŞIM DİNLESİN SEN BENİM DERDİMDEN ANLAYAMAZSIN BENİM GİBİ BAHTI KARA NEREDE TORUNİYİM DUMANDAYIM SİSTEYİM GEL DOKUNMA GÖNLÜM KIRIK YASTAYIM VİCDANIM RAHATSIZ RUHEN HASTAYIM KAYIP OLDU USÜL TÖRE NEREDE YÜZÜNE SENİN SANA LAZIM OLMAYANI KONUŞMA HATIRI BULUNMAZ YÜZÜNE SENİN OLUR OLMAZ YERDE SIRRINI AÇMA ELOĞLU SEYREDER TOZUNA SENİN GURURLA KİBİRLE ALINMAZ SONUÇ NEFSE ESİR OLMA VİCDANAN DANIŞ BİLMİYORSAN ÖĞREN BİLİYORSAN KONUŞ DÜNYA KULAK VERSİN SÖZÜNE SENİN OLUR BE TORUNİ GAM YEME OLUR ÖMÜR GEÇİCİDİR HAYAT KAYBOLUR DUVARDA ASILI BİR RESMİN KALIR GELEN GEÇEN BAKAR POZUNA SENİN FAYDASI NE Hedefi görmeden mermi atmanın faydası ne ? Tembellik züğürt düşürür yatmanın faydası ne ? Elinden geldikçe çalış kula kulluk eyleme Muhannetin lokmasını yutmanın faydası ne ? Akıl ermez bu dünyanın ahvaline haline Gece hapishane olur, gündüz benzer geline Şayet bülbül değil isen konma gülün dalına Karga olup gül dalında ötmenin faydası ne ? Daima karanlık gider cehaletin dünyası Sırtına günah bağlayıp Mevlâ’ya olur âsi Söz götürüp, söz getiren münafığın kendisi İki dostun arasını katmanın faydası ne ? Şerefle, şöhretle yaşa edebinle arında Gir insanlık çemberine dolaşma kenarında Şahsan uygun hareket et, ağır otur yerinde Davetsiz, teklifsiz yere gitmenin faydası ne ? Belki de sözün yanlıştır ey NUSURET TORUNÎ Laf bir kez namludan çıktı, bulacaktır yerini Yersen mazlumun hakkını çekersin ecirini Hakk’ın huzurunda inkâr etmenin faydası ne ? sayın sivaslılar bu büyük usdadımızı aşık nusret sümmanioğlunu hep birlikte analım... Konu hasan25 tarafından (05.04.2009 Saat 12:37 ) değiştirilmiştir.. Sebep: Arka Arkaya Mesajlar Yazdığınızdan Dolayı Flood Önleyici Devreye Girdi.Mesajlar Sistem Tarafından Otomatik Olarak Birleştirilmiştir.. |
05.04.2009, 12:44 | #2 |
Usta Yiğido
altuntas58 Şuan
Son Aktivite: 11.10.2012 21:24
Üyelik Tarihi: 29.08.2006
Yaş: 70
Mesajlar: 38.469
Tecrübe Puanı: 4524
|
Cevap: Aşık Nüsret SÜMMANİOĞLU (TORUNİ)
Türk kültürünün ve aşıklık geleneğinin usta bir icracısı olan değerli üstadımız Aşık Nüsret SÜMMANİOĞLUnu rahmet anıyorum
__________________
|
Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir) | |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Aşk Nedir.? | orhanakbulut_58 | Forum oyunları | 148 | 12.12.2011 14:09 |
Aşık Veysel Törenlerle Anılacak | Sivaslilar.Net | Anasayfa Haberler | 11 | 12.03.2009 02:12 |
AŞIK VEYSEL (1973) | Güner | Sivaslı Önemli Şahsiyetler | 11 | 16.11.2008 01:46 |
VEYSEL MEZARI BAŞINDA ANILDI ! | Sivaslilar.Net | Anasayfa Haberler | 11 | 24.03.2008 08:58 |
Aşık REYHANİ..Ozanların Dilinden | duzgun58 | Ozanlarımız | 2 | 13.01.2008 12:34 |