|
|
#11 |
|
Usta Yiğido
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() sivaslıgenç Şuan
Son Aktivite: 20.03.2016 23:42
Üyelik Tarihi: 14.10.2007
Yaş: 33
Mesajlar: 2.527
Tecrübe Puanı: 915
![]() ![]() ![]() |
İyi sende git seni bu ülkede tutan yok.Kapıkule herkese açık.
|
|
|
|
|
|
#12 | |
|
Yasaklı
gfb34 Şuan
Son Aktivite: 17.07.2012 14:31
Üyelik Tarihi: 01.09.2006
Yaş: 36
Mesajlar: 270
Tecrübe Puanı: 0
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
Alıntı:
BACIMIN ÖRTÜSÜ BATMAKTA REZİLİN GÖZÜNE ACIRIM TÜKRÜĞE BİLLAHİ TÜKÜRSEM YÜZÜNE. M.AKİF ERSOY |
|
|
|
|
|
#13 |
|
Yeni Yiğido
![]() pirmahsuni Şuan
Son Aktivite: 24.07.2008 04:03
Üyelik Tarihi: 11.12.2007
Yaş: 50
Mesajlar: 40
Tecrübe Puanı: 657
![]() |
Neden kızıyor ve hiddete bürünüyorsun anlamış değilim sizler fikirlerinizi sergileyerek haklı pozisyonda kalmak isteyince DOĞRU ben aynısını yapmaya çalışıncamı YANLIŞ oluyorum,ben kimseyi hedef alarak senli-benli tartışmıyorum benim muhatabım beni anlayan ve yaşayanlardır onlara itafen duygularımı dile getiriyorum kimseye karşı ne bir saygısızlığım var nede haddimi aşan bir tavrım sizler öyle düşünüyorsunuz ben ise böyle...
__________________
HAYATIMI İMZA DİYE ATSAM,BENZERİNİ KİMSE ATAMAZ! SİVAS YAZ 5058 E GÖNDER! Göster Sivas'lılığını... |
|
|
|
|
|
#14 |
|
Usta Yiğido
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() sivaslıgenç Şuan
Son Aktivite: 20.03.2016 23:42
Üyelik Tarihi: 14.10.2007
Yaş: 33
Mesajlar: 2.527
Tecrübe Puanı: 915
![]() ![]() ![]() |
Ama dediğin lafa bak Fazılın terketme şansı var bizim yok orda verdiğin ince mesajı herkes anladı beğenmiyorsan git.Bizde bunu diyoruz bişi demedikki .
|
|
|
|
|
|
#15 |
|
Yeni Yiğido
![]() aksteriks Şuan
Son Aktivite: 12.01.2009 13:45
Üyelik Tarihi: 18.12.2007
Yaş: 44
Mesajlar: 7
Tecrübe Puanı: 0
![]() |
nereye gıdersen gıt bu ulkeye ne faydan var pıyanıste bak
|
|
|
|
|
|
#16 |
|
Tecrübeli Yiğido
![]() ![]() ![]() recosan58 Şuan
Son Aktivite: 05.09.2011 18:13
Üyelik Tarihi: 05.10.2007
Yaş: 50
Mesajlar: 232
Tecrübe Puanı: 686
![]() ![]() |
AH SENELER KONUŞSA GELSEDE DİLE
YILLAR YILI NE ÇEKTİRDİLER BİZE ŞİMDİ HÜKÜMRANLIKLARI GİDİYOR DİYE GİDİYORLARMIŞ GİDENE GÜLE GÜLE Arkadaşlar takmayın kafanıza biz buradayız bu ülkeyi seviyoruz hiç bir yerede gitmeye niyetimiz yok gidenide zorla tutamayız fazla reklamını yapmayalım |
|
|
|
|
|
#17 |
|
Usta Yiğido
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() abircan Şuan
Son Aktivite: 21.01.2015 09:55
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 3.258
Tecrübe Puanı: 1069
![]() ![]() ![]() |
Fazıl Say olayı
ORHAN Pamuk'a onun edebi değerine bakmadan hücum etmiş olanlar, bugün Fazıl Say'ın sanatçı değerini ön plana çıkararak onu şiddetle savunuyorlar. Örnek, Cumhuriyet gazetesidir. Sanatçılara, edebiyatçılara sadece siyasi gözle bakmak yanlıştır; bunu sol yapsa da yanlıştır, sağ yapsa da... Ben Orhan Pamuk'un siyasi fikirlerini sert bir şekilde eleştiren ama edebi değerini takdir ve tebrik eden yazılar yazmıştım. Sanatçıların siyasi fikirleri mutlaka doğrudur diye bir kural yoktur. Siyasi fikirleriyle toplumlara ışık tutanlarda vardır... Faşist, ırkçı, hatta Stalinci, Hitlerci sanatçılar ve edebiyatçılar da olmuştur! Fazıl Say'ın siyasi fikirlerine katılmıyorum, hele de "Giderim ha!" tavrını çok yanlış buluyorum. Ama AKP'nin tavrını daha yanlış buluyorum... AKP'nin tavırları AKP'li Dengir Fırat'ın "Giderse üzülmeyiz" anlamındaki sözleri, vahim bir siyasi hatadır. Evvela şık değildir, nazik değildir. Dahası, Fazıl Say gibi bir şöhretin "İslamcılar yüzünden" diyerek Türkiye'den ayrılmasının ülkenin imajına nasıl zarar vereceğini bir iktidar yetkilisinin bilmesi gerekir. CHP de Fazıl Hüsnü'ye gösterdiği özeni Necip Fazıl'a göstermez. Ama bunun bir ölçüsü olmalı ve iktidarlar ölçüye daha bir dikkat etmelidir. Türkiye'nin politik iç dengelerine özen gösterme konusunda AKP dikkatli davrandığı zaman herkes takdir ediyor: Son seçimlerde milletvekili kadrosunu 'merkez'e açması gibi, Köksal Toptan'ı Meclis Başkanı seçmesi gibi... AKP'nin 'kör parmağım gözüne' davranışları ise toplumda gerilimlere yol açıyor. Bilhassa kritik yerlere atamalarda "profesyonel" kıstaslardan çok, atanacak kişinin "çevre"den olmasına önem verildiği kanaati çok yaygındır, gerilim yaratmaktadır. Böyle bir görüntü varken AKP'nin daha kucaklayıcı davranması, gerilimleri düşürmeye özen göstermesi gerekir. Fazıl Say olayına da böyle bakmalıydılar. Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gül, Nobel'i kazandığında Orhan Pamuk'u telefonla kutlamışlar; Cumhurbaşkanı Sezer ise sanatla siyaseti ayırma duyarlığını göstermemişti. Bugün de Cumhurbaşkanı veya Başbakan yahut Kültür Bakanı telefon açıp Fazıl Say'ın gönlünü alsalardı, ilgi ve itibar gösterselerdi iyi olmaz mıydı? Önemsediğim, bu tür duyarsızlıklardır! Ülkeyi terk etmek! Fazıl Say'ın bir sanat dâhisi olması onun siyasi görüşlerine imtiyaz kazandırmaz. Hele şu "Yüzde 70 onlardan, yüzde 30 bizden" sözü çok vahimdir. Bunu söylemek için ya sağduyuyu veya gerçeklik duygusunu kaybetmek lazımdır. Bunu bir politikacı söylese yerden yere vururuz! Fazıl Say, yaşamaya özendiği İsviçre'de yabancı düşmanı Halk Partisi'nin yüzde 24 oy aldığını, bu partinin ülkedeki yabancıların atılmasını "Ak koyunlar kara koyunları kavuyor" diye resmeden faşist bir parti olduğunu düşünmelidir?! Avrupa'yı bu kadar idealize etmek doğru değildir. Yahya Kemal, Paris hayalleriyle Türkiye'den kaçarken yaşadığı coşkuyu ve sonra memleketine nasıl özlemle döndüğünü çok güzel anlatır. "Terk ederim..." sözü bu kadar kolay olmamalı. Türkiye'ye bu kadar kara gözlükle bakmak gerçekçi olamaz. Evet, Orhan Pamuk da Fazıl Say da yabancı ülkelerde yaşama ve itibar görme kudretine sahiptir ama ülkeleri hakkında biraz dikkatli konuşmalarını beklemek de onları yetiştiren bu ülkenin hakkıdır. t.akyol@milliyet.com.tr
__________________
zaman kısa, dünya herkese yeter, mühim olan insanlık KANIMIZIN KIRMIZISI ALNIMIZIN AKIYLA SİVASSPORLUYUZ |
|
|
|
|
|
#18 |
|
Usta Yiğido
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() abircan Şuan
Son Aktivite: 21.01.2015 09:55
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 3.258
Tecrübe Puanı: 1069
![]() ![]() ![]() |
Fazıl'ın çığlığı...
Değerli sanatçımız Fazıl Say'ın ülkeyi terk edip gitme niyeti olağanüstü yankılar yaptı... Hele İslamcı basında... Cenazesini kılmama tehdidinden tutun, onu hedef göstermeye kadar... Envaiçeşit saldırı yer aldı... Fazıl Say'la geçenlerde konuşmuştuk. Alman basınına söylediklerini aynen bize de söylemişti... Özetle diyor ki: - Bu ülkede cumhuriyetçi kesime yönelik kuşatma artıyor... Böyle giderse ben bu ülkede kalmam, kızımı da alır giderim. Terk edip gitmek lafın gelişi... Fazıl'ın sözleri ülkenin gidiş yönünü gören bir aydının çığlığıdır... Türkiye hızla bir tek parti faşizmine ilerliyor... Cumhuriyetçi - demokrat aydınları bu manzaranın tedirginliğini günbegün yaşıyor... Medyada hayli etkin olan "iktidarın saz takımı" ise şeriata gidişi demokrasiye gidiş gibi göstermek için manevralarla meşgul... Türbanı modernleşme simgesine dönüştürenler bile var... Ne yazık ki bu modernleşmeyi bizler gibi AB de bir türlü göremiyor! Tam tersine bir yuvarlanış gördükleri için kapıyı yüzümüze kapatmanın telaşı içindeler. Vatan gazetesinde dün Şefkat Koleji'nin fotoğrafları vardı. İlkokul öğrencileri türbana sokulmuş. Başı açık kalmamış. Bunlar özgürlük ve modernleşme sayılıyor! Öte yanda tek tek cumhuriyetin kaleleri fethediliyor, devletin kanı değiştiriliyor. Fazıl'ın çıkışı bu karşı devrim hareketine ilişkin uyarı çığlığıydı. Ona, toplumu uyandırdığı, kral çıplak dediği için çok kızdılar...
__________________
zaman kısa, dünya herkese yeter, mühim olan insanlık KANIMIZIN KIRMIZISI ALNIMIZIN AKIYLA SİVASSPORLUYUZ |
|
|
|
|
|
#19 |
|
Usta Yiğido
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() abircan Şuan
Son Aktivite: 21.01.2015 09:55
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 3.258
Tecrübe Puanı: 1069
![]() ![]() ![]() |
Can Dündar Ada
Kültür Bakanı Ertuğrul Günay bu gece sanatçılarla tartışıyor: Müzik sanatının kalesi düştü mü? Fazıl Say'ın "İktidar bana ve müzik sanatına dostça davranmıyor" diyerek başlattığı tartışmayı bu gece NTV'de Neden programına taşıyacağız. Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, kültür dünyasının farklı görüşten isimleriyle buluşacak: Adalet Ağaoğlu, Prof. Dr. Talat Halman ve Ahmet Say ... Türkiye'nin ilk Kültür Bakanı'ndan son Kültür Bakanı'na devlet-sanat ilişkisinin nasıl ve ne yönde değiştiğini gözden geçireceğiz. Fazıl Say'ın "gelecek kuşaklar için" hissettiği kaygılarda haklı olup olmadığını tartışacağız. * * * Fazıl'ın tepkisini anlamak için, onu yaratan iklimi anımsamak lazım: 1924'te okullara müzik dersi kondu. Aynı yıl Riyaset-i Cumhur Musiki Heyeti halk konserlerine başladı. 1925'te müzik öğrencileri Avrupa'ya gönderildi. 1926'da Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Avrupa turuna yollandı. Konservatuar, Anadolu'da halk müziği derlemesine girişti. 1927'de İstanbul Şehir Bandosu kuruldu. 1928'de müzik teorisi kitaplarının yayımına başlandı. 1930'da çok sesli ilk Türk eserleri radyo konserlerinde çalındı. 1931'de Balkan Oyunları ve Müzik Festivali düzenlendi. 1932'de sayıları 5 bine varan Halkevleri'nde müzik, folklor kolları kuruldu; bandolar, korolar, halk dansları toplulukları oluşturuldu. 1933'te Joseph Marx İstanbul Belediye Konservatuarı'nın yeniden yapılanması için davet edildi. 1934'te İran Şahı Pehlevi için ilk Türk operası bestelendi. Aynı yıl Milli Musiki ve Temsil Akademisi Kanunu çıkarıldı. 1935'te Ankara'ya davet edilen Alman besteci Hindemith müziğin kalkınması için rapor yazdı. O raporla 1936'da Ankara Devlet Konservatuarı kuruldu. Aynı tarihte Bela Bartok, Anadolu'da türkü derlemesi yapıyordu. 1938'de konservatuarın Şan bölümü yöneticiliğine dünyaca ünlü Alman Rejisör Carl Ebert getirildi. Askeri Mızıka okulu kuruldu. Fazıl Say, 15 yıllık bu "musiki ihtilali"nin ürünüdür. * * * Şimdi, kendisini yaratan bu iklimin değiştiğini görüyor. Babası Ahmet Say, bu iklim değişikliğini daha da sert ifade ediyor: "Müzik sanatının bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün kadroları dağıtılmıştır." ("Müzik Yazıları", Müzik Ansiklopedisi Yayınları, 2007) Say bu yargısının nedenlerini şöyle sıralıyor: "2005'te ilköğretimden müzik dersleri kaldırılmak istendi. "10 bin müzik öğretmeni açığı olmasına karşın, her yıl eğitim fakültelerinin müzik bölümünü bitiren 500 öğretmen adayından 40-50 gibi çok küçük bölümünün göstermelik ataması yapıldı. "Profesyonel müzikçi ve sahne sanatçısı yetiştiren konservatuarlara öğrenim için başvuranların sayısı, 20 yıl öncesinin yüzde 15'ine düştü. "Konservatuvarlardan mezun olan binlerce müzikçi ve sahne sanatçısı sokağa bırakıldı. "Devlet senfoni orkestraları ve opera bale kurumları ödenek gerekçesiyle yıkılmaya yüz tuttu." Fazıl'ı yetiştiren adam, Fazıl'ı isyan ettiren tabloyu böyle özetliyor. * * * Klasik Batı müziği üvey evlat oldu da, kültürün yönü Doğu'ya mı çevrildi? İhmal, böyle bir tercihten de kaynaklanmıyor. Öyle olsa bu hafta doğum yıldönümü kutlanacak Mehmet Akif'in Ankara'daki evi o halde mi tutulurdu? Camiler, İslam eserleri böyle mi korunurdu? Türkü derlemeleri durur muydu? Daha temelde bir sorun var. O sorunu tartışacağız bugün... Çekip gitmenin çare olmadığını bilerek... "gelecek kuşaklar"a yeni çareler göstererek...
__________________
zaman kısa, dünya herkese yeter, mühim olan insanlık KANIMIZIN KIRMIZISI ALNIMIZIN AKIYLA SİVASSPORLUYUZ |
|
|
|
|
|
#20 |
|
Usta Yiğido
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() abircan Şuan
Son Aktivite: 21.01.2015 09:55
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 3.258
Tecrübe Puanı: 1069
![]() ![]() ![]() |
Meral TAMER
Muhalefet olsaydı, Fazıl Say'ın Türkiye rüyaları devam ederdi Yeni Anayasa tartışmalarının türban ve mahalle baskısı üzerinde yoğunlaştığı ilk günlerde Başbakan Erdoğan "Kadınlar korkmasın" diye teminat vermeye kalkınca, ben de "Biz kadınlar korkuyoruz Sayın Başbakan" diye bir yazı yazmıştım. Yazı, "Kadınlara mahalle baskısı, büyük kentlerin göbeğine kadar uzanacak olursa bana müsaade... Kızımı da alıp Türkiye'den gitmek zorunda kalabilirim" cümlesiyle bitiyordu. (22 eylül, Milliyet) Anlayacağınız, Fazıl Say'ın "Kızımı da alıp giderim" çığlığı bana çok tanıdık. Ben yazdığımda da kendi çapında kıyamet kopmuştu. Tıpkı Fazıl'ınkinde olduğu gibi ben de "Çok ayıp, burada kalıp mücadele etmen gerekir"den "Güle güle, senin gibilerin bir tanesi daha eksilmiş olur"a uzanan farklı tepkilerle karşılaşmıştım. Fazıl "milliyetçidir" En içimi acıtan ise benim haykırışımı birebir doğru kabul edip, "Senin imkânın var gidersin, biz imkânı olmayanlar ne yapsın" diye sitem edenler oldu. Çünkü ben kendi adıma değil, ülkenin geleceğinde kendilerine yer olmayacağı endişesini duyan ve beni ağlama duvarı haline getiren kadınlar adına Başbakan'a yanıt vermiştim. Kendisiyle görüşmedim, ama Fazıl Say'ın da kendinden örnekler verirken, aslında Türkiye'nin geleceğine ilişkin kaygılarını -bu kaygıyı yüreğinde nicedir duyumsayanlar adına- dile getirdiğine eminim. Sanatçı önsezisi değil Say'a hoyratça yöneltilen eleştiri oklarına karşı onu savunanların öne sürdüğü en güçlü argüman şu: "Sanatçıların önsezileri daha güçlüdür; toplumun daha sonra duyacağı endişeleri onlar önceden hissederler!" Tamam doğrudur, ama böylesi bir açıklama Fazıl Say için çok eksik kalır. Tanıyabildiğim kadarıyla Fazıl, sadece dünya çapında bir virtüöz sanatçı değil, aynı zamanda yüreği yurt sevgisiyle dolu, toplumsal/siyasal bilinci çok güçlü, idealleri olan gerçek bir aydındır. 70'li yılların başında Ankara'da solcu bir ailenin tek çocuğu olarak dünyaya gelmiş olması, Aziz Nesin ve Yaşar Kemal'in Ankara'ya geldiklerinde, yatıya misafir edildikleri bir ev ortamında yetişmesi de, onun kişiliğinin ana çerçevesini belirlemiştir. Topluma karşı duyduğu sorumluluk bilinci, onu bu noktada böyle bir haykırışa mecbur etmiştir. Bütün söylediklerinin özü, aslında şu tek bir cümlede yatıyor: "Türkiye rüyalarımız biraz öldü!" Başka aykırı sesler Evet, hepimizin Türkiye rüyası maalesef son yıllarda biraz öldü; ama bunu öldüren her 2 seçmenden 1'inin oyunu alan AKP değil, solda en ufak bir umut vaat eden muhalefet ışığının bulunmamasıdır. Ve benim algılamama göre Fazıl, bir dönemin külliyen kapanıp, nereye varacağı belli olmayan yeni bir dönemin başladığı şu günlerde "Yepyeni bir sol muhalefet" için bir kıvılcım yakmıştır. Babası Ahmet Say bile "Türkiye'de kalıp mücadele etmelisin" diyor ama ben, Fazıl'ın çığlığını, bir mücadelenin başlangıcı olarak değerlendiriyorum. Temennim, önümüzdeki dönemde ülkemizden çok değişik alanlarda ve konularda, Fazıl'ınkine hiç benzemeyen, ama aynı ölçüde yadırgatıcı başka aykırı seslerin de yükselmesidir. "Başka bir dünya mümkün" olduğu gibi Türkiye'de "başka bir sol muhalefet" de herhalde mümkündür! mtamer@milliyet.com.tr
__________________
zaman kısa, dünya herkese yeter, mühim olan insanlık KANIMIZIN KIRMIZISI ALNIMIZIN AKIYLA SİVASSPORLUYUZ |
|
|
|
![]() |
| Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir) | |
|
|